Gönlüm Sana Yakın

By Evim_kitaplar2

6.4K 300 112

Gönüllü olarak İran savaş bölgesine gelen hemşire,bir gün yaralı bir Türk askeriyle karşılaşır More

(Gönül)lü Hemşire
Komutan Değil YÜZBAŞI
Eski Bir Hatıra
ESKİMİŞ KOLYE
GÖZLERİN YALANLARI
AÇIK YARALAR
AY IŞIĞI
(ACEMİ) HEMŞİRE
KOLYE SAHİBİNDE
İLK KARŞILAŞMA
YENİ BİR KOLYE
KELİME KITLIĞI
AŞIK PAPATYA
BİR KORKAĞIN AŞKI
İÇİMDEKİ FIRTINA
..... AŞIK OLMUŞ
BALO
Koparılan Çiçekler
YENİ BİR AŞK
ACI MUTLULUK
BİR KERECİK
ACI GEÇMİŞ
KAÇIŞ
HİÇLİK
İKİ ÖLÜ BEDEN
ZARAR
Karşılık
Açık

İLK KURŞUN

189 12 1
By Evim_kitaplar2

Her insan sevdiğini öldürür
ama
Ben kendimin katiliydim...

---1 AY SONRA

Sigara ve alkol o kadar canımı yaksa da beni tek sakinleştiren bunlardı.Ha bir de doktorlar tarafından vücuduma enjekte edilen sakinleşticiler dışında beni ayakta tutacak hiçbir şey yoktu.Hayat kurtarma gerekirken birinin hayatına maâl hemşireliğime bir yıl ara vermek istemiştim.Düşününsenize onca yıl okuyor, uyumuyorsunuz.Sırf insanların hayatlarını kurtarmak için ama sizin yüzünüzden biri ölüyor.

O günden sonra benim için heryer renksiz,duygusuzdu.Aynaya hiç bakmıyordum.Kendimden utanıyordum.3 aydır ne ailemle ne de Simay ve Çiçekle konuşuyordum.Onları çok özlemiştim,annemi çok özlemiştim ama ona kızın birinin özellikle hayatında gördüğü en güzel filmi yarıda bitiren,bir ananın ciğerini dağlayan bir kızın var diyemezdim.

Hiç dışarı çıkmıyordum.Piskoloğum dışında evime gelen ya da konuştuğum yoktu.Ha bir de kuryeler.Hiç dışarı çıkmadım o günden beri.Hiç perdelerimi açmadım.Hiç gerçek nefes almadım.

Önümdeki alkol şişesini kafama diktikten sonra kusmak istedim.Kendimi sevmiyordum bu yüzden hep öldürüyordum.Kalbim artık dur yapma dese de beynim bunu hak ettiğimi söylüyordu.Dünya bana sırtını dönüp küsmüştü.Ben de ona karşı gelmemiştim.

İçtiğim içkiyle yüzüm buruşsada bu duruma alışmıştım.Gözlerim evin dağınıklığından başka hiçbir şey görmüyordu.Piskoloğum hep aynı şeyleri diyordu.Hayatın boyunca böyle mi olacaksın.İşte bu yüzden o gün ölmek istedim ama Simay ile Çiçek buna engel olmuştu.

Şimdi ise kendimi öldürmek gibi bir niyetim yoktu.Çünkü ben zaten ölmüştüm,ben bir ölüydüm.Bir mezarım eksikti.

Tabi ki böyle yaşamayacaktım çünkü artık yaşamayacaktım...

---ŞİMDİKİ ZAMAN

Kolyeyi kaybedeceğimi bildiğim için boynuma takmıştım.Taktığım anda içimde garip bir his doğdu.Kolyeyi incelemek için başımı eğdim.Kolyenin ortasında kalp şeklinde bir kutu vardı.Tam açıcakken koridorun biraz ilerisinde karşı tarafta bir kapı açıldı.Çıkan Aras komutandı.Şimdi sıçmıştım.Bu beni azardan falakaya yatıracaktı.

Yok yok bu adam bence beni doğrayıp fırına atacaktı.Yuh Irmak o kadar da değil yani.Bu şimdi sinirden üzerime atlayacakmış sanarken o sadece bana bakıyordu.Kolyeye bakıyordu.

Yüzünde tebessüm hissettiğimde ne olduğuna anlam veremiyordum ama ona bakmak sanki yarım kalmış bir filme yıllar sonra başlamak gibiydi.

İkimiz de hiçbir şey demeden birbirimize bakıyorduk.Komutanın gözü mü dolmuştu.Ne oluyordu bu adama ya.
Yavaş adımlarla üstüme gelmeye başladı.

Ne yaptığına anlam veremeden tam önümde durdu.Gözlerini bana dikmişti.

Şimdi ise boynumdaki basit bir kolye için garip dsvranıyordu.Ben de boynumu eğip şaşkınlıkla kolyeye baktım.Yani basit hatta eskimiş birşeydi.

Aramızda kimse konuşmazken sessizliği bozan ben oldum.

"Rahatsız olduysan çık-"cümlemi bitirmeden sözümü kesmişti.

"Kolye sahibini bulmuş..."dediğinde dona kaldım.Hiçbir şey demeden yanımdan ayrıldı.Hiçbir şey diyemedim.Ne dediğini anlamadan arkasından bakakaldım.

Kolye sahibini bulmuş derken ne demek istemişti.Bu kolyeyi hayatımda resmen sadece onda gördüğüme yemin bile edebilirdim ama o sanki bu kolye benimmiş gibi söylemişti. Ben olayın şokunu atlatamazken arkamda canım arkadaşım Simay'ın yere düşme sesini duymuştum.

Arkamı döndüğümde yerde Simay'ı ve kapıda dedikoducu teyzeler gibi sadece başlarını kapıdan dışarı çıkaran Çiçek ile Ayşe ablayı gördüm.Bari sen yapma Ayşe abla ya.

Simay yerde halen yerde kıvranırken ona ölümcül bir bakış atmamla hemen ayağa kalkmıştı.

"Öff kızım ben dedim size yüklenmeyin çok görürler diye al işte."dedi Simay dirseğini ovuştururken.

"Neyse benim ocakta aşk ay yani çayım vardı"diye paçayı sıyırdığını sanarken ona sonra hesabını soracağım diye mırıldanmıştım.

Ne kadar onlara kızıp, bağırıp,trip atmak istesem de şuan düşünmem gereken konular vardı.

"Sizinle sonra görüşeceğiz"diye göz dağı verdikten sonra yanlarında hızlıca ayrıldım.Belki biraz dışarıda hava almaya ihtiyacım vardı diye düşünüp dışarı çıktım.

O sırada askerleri sıraya dizilmiş karşılarında da komutanı görmüştüm.Dışarı çıkmamla bakışlarını bana çevirdi.Beni baştan aşağı süzdükten sonra bakışları gözlerimde durdu.Neden bilmiyorum ama onu emir verirken izlemek hoşuma gitmişti.

Merdivenlerin bir basamağına oturduktan sonra elimi çeneme koyup onları(onu) izlemeye koyuldum.

Bu hareketime şaşırmış olacak ki bakışlarını benden çekmemişti.Hala bana bakıyorken bir yandan da askerlere sesleniyordu.

"Tamam mı asker"dedi bakışlarını üzerimden çekmeden.

"Yüzbaşım kaç tane şınav cekeceğiz onu sormuştum ben aslında"dedi Matkap benim duyabileceğim bir sesle.Gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırırken komutan bu durumu fark edip önüne dönmüştü.

"Herkes 300 sen 500 çekiceksin Matkap, anlaşıldı mı"diye kendinden emin bir tavırla emretti.

Matkap'ı görmeniz lazım resmen iki ayağı bir pabuça girmişti."Yüzbaşım ben öyle demek iste-"

"Anlaşıldı mı asker"dedi tekrar Komutan.Bu sefer sesi daha gür çıkmıştı.

"Anlaşıldı"diye bütün askerler aynı anda cevapladı.

Konuşması bitmiş olacak ki komutan yanıma doğru gelmeye başladı.Tam önümde durduğunda yüzüme vuran güneşi kapatıp bana gölge olduğu için yüzünü görebiliyordum.Ona artık istemsizce anlamsız bakmıyordum.Sanki kalbim yıllardır bana küsmüşte yeniden birşey için filizlenmiş gibi hissediyordum.

Yanıma oturduğunda cebindeki sigara paketinden bir dal alıp cebine koymasını beklerken hiç beklemediğim bir hareket yapmıştı.Paketi bana doğru uzatmıştı.

Ona anlamaz gözlerle değilde kızgın gözlerle bakıyordum.Sigara içmediğimi o da biliyordu.Neden böyle birşey yapıyordu anlamıyordum.

Gözlerim sigaraya kayıp sonra tekrar gözleriyle buluştuğunda ona 'cidden mi'der gibi bir bakış attım.

Bakışlarım komiğine(hoşuna)gitmiş olacak ki maskesine rağmen dudağının yukarı kıvrıldığını fark ettim.

Bu kaşlarımın daha çok çatılmasına sebep olmuştu.Ani bir hareketle sigara paketini elimin tersiyle vurarak yere atmıştım.Kabul edelim bunu bende beklemiyordum ama sigaradan o günden beri nefret etmiştim.Bunu ona anlatmasam da birkaç konuşmamızda bahsetmiştim.

Gözlerime şaşkınlıkla değilde sanki bu hareket onu daha çok güldürmüşe benziyordu.

Sonunda bu manasız sessizliği bozup konuşmaya karar verdim."Komik olan ne "dedim kendimi tutamayıp.

"Bu halin"dediğinde ona halen sinirli bir şekilde bakıyordum.

"Ne varmış halimde"

"Sinirli olunca daha tatlı oluyorsun"dediğinde bütün sinirim adeta bir sis bulutu gibi ortadan kalkmış uçup gitmişti.Neden böyle birşey dedi anlamıyorum ki.Yani ben tatlı biri değildim ki.Ona utangaç bakarken yanaklarımın kızarmaması için bildiğim bütün duaları olaya başlamıştım bile.

"Ve utanınca da"diye eklendiğinde yanaklarıma bu sefer bela okumuştum.Konuyu değiştirmem lazım.Düşün Irmak düşün.

"Sizde çok komik görünüyorsunuz"dedim birden aklıma daha demin afalladığı gelmişti.Gözlerini gözlerimden ayırıp önüme döndüğümde bana çatık kaşlarla baktığına emindim.

"Ne zaman?"diye sorunca gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırmıştım.

"Askerlerin önünde afalladığınız zaman"dediğimde dudaklarımı tutamayarak bir anda gülmüştüm.

"Peki hiç düşündün mü"dediğinde şaşkınlıkla ona döndüm.

"Neyi"diyerek merakla sorumun yanıtını bekledim.

"Neden afalladığımı"dediğinde bana biraz daha yanaşmıştı.Neden bu kadar yakındık.Ne dediğini malesef ki anlamıştım ve ecel terleri dökmeye başladığı hissetmiştim.

Ay burası bir sıcak mı oldu ne, tovbe yarabbim ne diyorum ya kendine gel Irmak.Biri beni tokatlasın.

Kafasını biraz daha yanaştırarak aramızdaki mesafeyi yarıya indirmişti.Adam beni öpmiyecekti tabi ki.Seni neden öpsün Irmak saçmalama.

Dudağıyla dudağımla arasındakı mesafeyi biraz daha azaltmıştı.Hayır onu öpmeyecektim ama kalbim öyle demiyordu.Resmen ağzımda atıyordu da kendisi o yüzdendir.

Tam biraz daha yaklaşacaktı ki bir anda uzaklaşarak elindeki sigara paketini gösterdi.Bu adam benimle bildiğin oyun oynuyordu ama ben öyle bildiği kızlardan değildim.Hayır yani madem oyun istiyor oynarız.Ne diyorum ben ya.Yoksa bu adam her önüne gelen kıza böyle mi davranıyor diye düşünürken suratına baktığımın farkında bile değildim.

"Ne başka birşey mi bekliyordun"dediğinde dudağına tam bir piç sırıtışı yerleşmişti.

Cevap bul yoksa rezil olursun.Arkasında duran çantamı fark ettiğimde küçük bir karmanın sorunu olmazdı diye düşündüm.

Ona biraz daha yaklaşarak aramızdaki mesafeyi azaltmıştım.Bu yaptığıma oldukça şaşırmışa benziyordu ama benim zannetiği kızlardan olmadığımı anlamalıydı ne yapıyım.

Aramızda ki mesafeyi biraz daha aza indirerek dudaklarına yaklaştım.Gözlerimi ondan ayırmıyordum.Bir saniyeliğine bakışlarım dudağına kaymıştı.Hayır bu bir karmaydı sakın kendini kaptırma Irmak.

Kokusunu ilk defa bu kadar yakından içime çekmenin duygusuyla kendimi kaptırmamak için zor tutuyordum.Çok güzel kokuyordu.Salaklaşma Irmak

Tıraş losyonu kokusu çok tanıdık gelse de kendimi kaptırmadan gözlerimi bakışlarına çevirdim.Hala yaptığıma şaşırmanın etkisiyle bana bakıyordu.Gözleri bir an dudaklarıma kayınca yutkunduğunu fark ettim.

Beni öpmek mi istiyordu.Neden hala beni itmiyordu.Bunları sorgulamayı bir kenara bırakıp daha yaklaşmadan arkasındaki çantayı alıp geri kenara çekildim.

Bu davranışıma gerçekten şaşırmış olsa da ne yaptığımı sonradan anlamıştı.

"Ne bakıyorsun başka birşey mi bekliyordun"dediğimde sırıtma sırası bana geçmişti.Gözleri hala üzerimdeyken onun da gülmesi beni rahatsız etmişti.Şuan sinirimden patlaması ya da bana gıcık olması gerekmiyor muydu?

"Evet bekliyordum"diyince şaşkınlıkla ona bakakaldım.Ne demek bekliyordum.Kalbim neden yerinde durmuyordu ki.Gözlerimin içine bakıyordu.Benden bir hamle mi bekliyordu.Çüş daha neler,yok canım olmaz öyle şey.

Kendimi biraz da olsa onun kokusuna kaptırmak istesem de kendime engel oluyordum.Daha fazla bu utanç verici durumdan kurtulmak için kalktım ve içeri girdim.

"Kaç kaç bakalım daha nereye kadar kaçıcaksın"arkamdan birşeyler mırıldanıyordı ama onu duyamıyacak kadar uzaklaşmıştım.Bu adamda Allah korkusu da mı yoktu ya.Valla racon kesicen diye namusu kaptırıyordun Irmak.

Koridorda çoğu zaman asker dolaşırlardı fakat bu sefer kimse yoktu.Sessiz ve bir o kadar da dar koridordan geçerken içimi korkunç bir his kaplamıştı.

Tam odama gidicekken biraz ileriden bir bağırışma sesleri duydum.Merakla sesin geldiği yere doğru ilerlerken bir oda ile karşılaştım.Sesler oradan geliyordu.

Ama boğuk bir sesti sanki bilmiyorum odanın içinde değillerdi.Odanın kapısına ulaştığımda ses daha da uzaklaşmaya başlamıştı.

Dediklerini az çok duysam da ne bahsettiklerini bilmiyordum.İçeri girmeyecektim tabi ki ama yani dinlememin de bir zararı olmazdı.Olurdu tabi ki salak burası bir asker istasyonu.

İçimdeki tartışmayı durdurup dinlemeye devam ettim.Ses daha da uzaklaşmaya başlamıştı.Bu nasıl bir odaydı böyle.Tam kulağımı yanaştırdım ki birden kapı açıldı.Hızlıca kaçmak istedim ama içeride kimse yoktu.Kapı sonuna kadar açılmıştı.Şaşkınlıkla odaya bakarken omzumda bir el hissetmemle irkildim.

Arkamı döndüğümde komutan olmamasını diledim.Simay yüzünde telaşlı bir ifadeyle bana bakıyordu.Neden böyle olduğunu anlayamadan nefes nefese konuşmaya başladı.

"Kızım acil koş.....Ay- Ayşe abla bayıldı."dediği cümleyle kaşlarım çatılmıştı.Hiçbir şey soramadan bileğimden tutup beni götürmeye başladı.

Ayşe abla neden bayılmıştı ki.Hiçbir şey anlamıyordum.İlk başta bu sesler sonra Ayşe ablanın bayılması.

Hızlıca sağlık odasına koştuk ama ortalıkta kimse yoktu.Şaşkınlıkla etrafa bakarken bir anda şiddetli bir sesle irkildim.

Başımdan aşağı süslü konfetiler dökülürken bir anda herkes ortaya çıktı.Onu gördüm,komutanı gördüm.Elinde bir pasta vardı.

Bir anda herkes 'iyi ki doğdun'deyince herşeyi anladım.Bugün benim doğum günümdü.Off nasıl unuturdum ya.

Herkes şarkıya devam ederken gözlerim bir karanlığa,onun gözlerine tekrar hapsoldu.Gözlerimin içine bakıyordu.Yüzü gülüyordu.

Yüzümdeki gülümsemeyle gözlerim dolmuştu.Bütün görev ekibi buradaydı.Herkes buradaydı.Benim için...

Gözlerimden yaşlar süzülürken Simay bana baktı.

"Aaa senin için bütün timi ağlaman için mi topladım kızım,bugün senin günün gülsene ya"derken bana sarılıyordu.Çok sıkı sarılıyordu.Bu hep hoşuma gitmiştir.

Ondan ayrıldıktan sonra pastaya yani daha doğrusu pastayı tutan kişiye doğru gidiyordum.

Tam önünde durunca bana fısıldadı.

"Dilek tut hadi"kalbim yerinden çıkıp ona sarılmak istiyordu ama ben kendimi zor tutuyordum.Onun sesi dileyebileceğim dilek iken bana hala dilek tutmamı söylüyordu.Bu saçmalık.

Gözlerimi istemeye istemeye kapatmıştım.Onu hissettim.Kalbim onu istiyordu.Bu zamana kadar doğum günümde hiç aşk dilememiştim.

Hayal ettim.Bu sefer kalbimi dinledim ve onu diledim.Hep yanımda olmasını ve bana hep böyle bakmasını diledim.Hayatımda tek duyabileceğim  şarkının hep o olması diledim.

"Bu ne uzun dilekmiş üflesene ve kızım"diyen Çiçek'in sesiyle irkildim.Gözlerimi açmadan,hayalinden çıkmadan üfledim o mumu.

Gözlerimi açtığımda herkesin alkışladığını gördüm ama o sadece bana bakıyordu.Kulağıma eğildiğinde kalp ritimlerimin durduğunu hissettim.

Evet evet kalbim durdu.Onun için atıyordu kalbim,şimdi ise onun için duruyordu.

Kulağıma yanaşıp"Ne dilediğini tahmin edebiliyorum"dedikten sonra yüzünde hafif tebessümle yanımdan ayrıldı.

...

Herkes pastasını yerken komutanı etraflarda görmemiştim.Bu beni telaşa sokarken dışarı çıktığını düşünerek odadan ayrıldım.

Simay arkamdan birşeyler söylese de onu duymamıştım.Koridoru hızlıca koşarken çıkış kapısına vardım.Sanki onu kaybetmekten ya da bir an bile boşluğunu hissetmekten korkuyordum.

Dışarıya çıktığımda komutan oradaydı.Benim geldiğimi görünce arkasını dönüp sırtını merdivenin korkuluklarına yasladı...

Ben de onun yanına gelince aramızda bir sessizlik oldu.Elinde sigarası vardı.Ha şu lanet sigarası.Sessizliğimiz bir sır gibi devam ederken bunu ben bozdum.

"Ne dilediğimi biliyor musun?"dedim korkuyla.Onu dilemiştim ve o bunu bilmemeliydi.Aramızda henüz çok birşey olduğunu söyleyemezdim ama kalbim öyle demiyordu.Ve beynim buna hep engel olmak istiyordu.

"Sakın söyleme"dedi telaşla."Yoksa gerçekleşmez"bu dediğine gülerken yüzümde halen bir korku vardı.

"Gerçekleşmeyeceğini zaten biliyorum"dedim büyük bir korkuyla.Kalbim sanki düşüncemden memnun değildi ama beynim bana hak veriyordu.Ne kadar bunu demek istemesem de kendime engel olamıyordum."O yüzden söyleyebilirim."

"Hayır"dedi.Bir anda beni şaşırtacak bir şekilde o kadar yaklaşmıştı ki.Kalbim sakin okurmusunuz.

"İmkansız hiçbir şey yoktur,sadece inan"dediğinde halen onun yüzüne şaşkınlıkla bakıyordum.Bir an gözleri dudağıma kayınca hızlı bir şekilde önüne döndü.Bu yaptığına sinirli bir şekilde kaşlarımı çattım.

Hiçbir şey olmamış gibi önüne dönüp sigarasını içerken neden böyle yaptığını anlamamıştım.Yoksa benden de mi bir adım bekliyordu.Eğer o beklese adımı bırak koşacağımı bilmiyor muydu?

"Ben de imkansız demedim ki"dediğimde dudağının yukarı kıvrıldığını gördüm.İkimizde sessizliğimizi korurken gözlerimi bir anda ona çevirdim.

Onun zaten bana baktığını görünce istemsizce karanlığı sevmeye başladım.Sigarasını keyifle yüzüme üfleyince bir anda gözlerim yanarken öksürmeye başladım.Bilerek yapıyordu.

Ben nefes nefese kalmışken öksürüklerim durmuştu.Ona döndüğümde bana keyifle bakıyordu.Lan ölüyorum burada.

"Hiç sigara içmedin mi kızım sen"dediğinde ona kaşlarımı çatarak baktığımda tekrar eski halime geri dönmüştüm.

Aklıma eskilerim,depresyonlarım gelince gözümden istemsizce bir yaş döküldü.Dediğine pişman olmuş gibi konuştu.

"Ben.....ben özür dilerim."dedi.Ona baktığımda sorun değil gibi başımı salladım.Çünkü cidden sorun değildi.

"Yıllar önce....."diye atıldım bir anda.Ona neden bunları anlatıyordum bilmiyorum ama güveniyordum,inanıyordum.
Konuşamıyordum.Boğazımda bir yumru kalmıştı sanki.Gözyaşlarım benden bağımsız bir şekilde akıyordu ve ben onları durduramıyordum.

"İlk gönüllü iş günümdü... Irak'ta bir göreve gidiyorduk...Benim yüzümden oldu..."dedim gözyaşlarımın arasında.Yapamıyordum,
anlatamıyordum.Geçmişim o kadar karanlıktı ki ışıklar yetmiyordu aydınlatmaya...

"Anlatmak zorunda de-"dediğinde sözünü kestim.Ona ihtiyacım vardı.Anlatmaya ihtiyacım vardı.

"Hayır zorundayım...Bir çatışma,birçok kan döküldü bir anda....."devamını getiremedim.Beni böyle de sevicekmiydi bilmiyorum.Bunları öğrendikten sonra beni hala sevicek miydi?Korkuyordum.

Bir anda beni şaşırtacak bir şekilde bana doğru döndü ve bana sarıldı.Bana ya bana sarıldı.Kalbim sanki ona sarılıyordu.Ne kadar şaşırsam da ona karşılık verdim.Benden ayrılmak istemiyordu sanki.Kokusu o kadar güzeldi ki hayatımda kokladığım hiçbir kokuya benzemiyordu.Çünkü bu kokuyu sadece koklamıyordum.Hissediyordum,duyuyordum, görüyordum,seviyordum...

Bedenlerimiz birbirinden ayrıldığında suratıma baktı.Öyle bir bakıyordu ki bütün acım uçup gidicek gibi hissediyordu.

"Bunu daha sonra anlat olur mu"dedi gözleri benden ayrılıp yarım bıraktığı sigarasına döndüğünde."Şimdi sadece yıldızları izleyelim."onun bu dediğine hem şaşırmış hem de hayranlıkla dediğini yapmıştım.Önümü korkuluklara döndüğümde yıldızlara baktım.

Yüzüm yukarı doğru dönüktü ama bana baktığını görebiliyordum.Kafamı ona doğru çevirdiğimde kaşlarımı çattım.Hala bana bakıyordu.Oysa beraber yıldızları izleyeceğimizi söylemişti.

"Yıldızlara baksana"dedim kaşlarım çatık halde.O ise bana umutla bakıyordu.

"Sen onlardan daha güzelsin "dediğinde şaşkına döndüm.Bana güzel demişti.Ben mi güzeldim.Bu surat mı güzeldi.Hayır ben güzel falan değildim.

Hiçbir şey demeyip hızlıca önüme döndüm.Kızarmış yanaklarımı görsün istemiyordum.Beni görsün istemiyordum

Hiç beklemediğim bir anda cebinden birsey çıkarttı.Şaşkınlıkla ona döndüm.Kutu simsiyahtı.Ay EVET EVET EVET.Ne diyorum ben ya daha neler.Kendini kaptırma Irmak sakin ol.

Ona hala anlamaz gözlerle bakarken kutuyu bana uzattı.Benim için mıydı.Hayır ya saçmalama.Adam bana niye hediye alsın.Kızım senin doğum günün ya.

Bir kutuya bir de komutana bakarken sessizliği bozdu.

"Alsana"dedi düz ve otoriter bir sesiyle.Ben hala ona bakıyordum.Sanki vücudum hareket etmek istemiyordu.Sadece böyle durmak istiyordu.Almadığımı gördüğü zaman kutuyu yanımdaki korkulukların üstüne bırakıp hızlıca yanımdan ayrıldı.

Bana ne almıştı ki.Heyecanla kutuyu elime aldım.Sanki kalbim vücudumu delip geçen bir el uzatıyordu ve kutuyu açmak istiyordu.

Elimdeki kutuyu mutlulukla açarken bir yanım gene kendimi kaptırmamamı söylüyordu ama nafile umrumda bile değillerdi.

Kutuyu açtığımda gördüğüm şeye inanamadım.Kaşlarım anında çatıldı.Kutunun içinden hiç beklemediğim birşey çıkmıştı.

Kutunun içinde bir kolye yoktu ya da bir yüzük.Kutunun içinde bir kurşun vardı.Evet evet bildiğimiz silahın içindeki kurşun.

Kurşunu elime aldığımda altında bir not buldum.Elime aldığımda hızla okumaya başladım.

"Bu kurşun, kalbime attığın ilk
kurşundu..."



Continue Reading

You'll Also Like

ZEMHERİ By yudumsucan

General Fiction

116K 5.5K 14
Zemheri babası tarafından zorla evlendirilen bir kızdı. Akay ona yıllarca aşık bir adamdı. Zemheri Akay'ı sevecek mi?
81.2K 1.4K 41
En yakın arkadaşımın abisi mi? Beni gerçekten seviyor muydu? Peki ben ona karşı birşeyler hissediyor muydum? Uyarı: küfürlü ve +18 sahneler vardır.
79K 3.7K 37
Klâsik gerçek aile kurgusuna benzer ama daha olası bir kurgudur; Kızımız eski ailesinden gördüğü baskılar sonucu 18 yaşında ayrı bir eve taşınır ora...
117K 6.3K 18
"ya siz kafayı mı yediniz çocuk daha o çocuk iki gün önce papucu yırtıldı diye ağlayan kızı gelmiş bana koynuna al diyorsunuz o yetmezmiş gibi bid...