Yakışıklı Yalancı

By eylull_sutolukk

2.5K 544 1.4K

Babasının katı kurallarıyla büyümüş fakat buna rağmen savaşçı bir ruha sahip olan Derin Atacan arkadaşlarını... More

1. Bölüm: Bu beni son görüşünüz
2. Bölüm: Alışsan iyi edersin
3. Bölüm: Sana bir şey oldu diye korktum
4. Bölüm: Fazla güzel oluyorsun
5. Bölüm: Ben artık eminim
6. Bölüm: Derin'e zarar verdi ona acımam
7. Bölüm: Ben parfüm kullanmıyorum
8. Bölüm: Şuan benim ve daima benim kalacak
9. Bölüm: Bende kas mı varmış?
10. Bölüm: Kıskandım lan! Oldu mu? Kıs-kan-dım
12. Bölüm: Kazağımı alabilir miyim?
13. Bölüm: Çocuk değilsin ama benim bebeğimsin
14. Bölüm: B-Ben sana... aşığım
15. Bölüm: Beni... bırakıp gidiyor musun?
16. Bölüm: Hangi adamın ikinci yumruğuma dayanabilir?
17. Bölüm: Aşığım lan! Çok aşığım hem de çok!
18. Bölüm: Kes sesini cezalısın!
19. Bölüm: Evliyim ben bacım
20. Bölüm: Taşısana beni kucağına al!
21. Bölüm: Kalbim... kalbimi eline verdim
22. Bölüm: Güzele bakmak sevaptır
23. Bölüm: Gözleri mavi olacak güzelim çocuğumuz değil
24. Bölüm: Aşıksın oğlum sen! Valla aşıksın!
25. Bölüm: Eğer sana daha sıkı sarılırsam canın acır mı?
26. Bölüm: Kendine bir de benim gözümden bakmaya ne dersin?
27. Bölüm: Bunu nasıl yapıyor?
28. Bölüm: Sana dokunması seni rahatlatıyor demek!
29. Bölüm: Herkes ona Yakışıklı Yalancı derdi!
30. Bölüm: Ay, Güneş'i takip etmeyi bırakana kadar hep seninle olacağım...
31. Bölüm: Tuttum seni!
32. Bölüm: Yıldırım Lordu bana yalvarıyor demek...
33. Bölüm: Benim olmasa bile benimle olmalıydı...
34. Bölüm: Benim önünde diz çökeceğim tek kişi yanımda zaten!
35. Bölüm: Benimle evlenir misin? |FİNAL|
ÖZEL BÖLÜM: Mavi çocuklarımız oldu...

11. Bölüm: Korkuyorum lütfen onunla gitme

66 19 18
By eylull_sutolukk

Anıl'a bir şey yapamayacaklarını bilsem de ona bir şey olma ihtimali beni kahrediyordu. Ben onu düşünürken omzumda bir el hissetmemle biraz korkmuştum. 

"Korkma benim" dedi Anıl ve onun sesini duymamla içime sular serpilmişti. Daha sonra ceketini çözdü ve tekrar bana döndü. 

"Arkana bakma tamam mı?" Sessizce cevap veremeden kafamı sallamakla yetindim ve diğer kapının önüne yürüdük. Anıl'a fark ettirmeden arkama bakmaya çalışıyordum. Kapının önünden arkamızı gördüğüme adeta şoka girmiştim.

"Bari bakıyorsan belli etmemeye çalış be portakal" dedi gülerek.

"S-Sen... o kadar adamı nasıl dövdün?"

"Ne var ki bunda alt tarafı 30 tane falan" dedi ve tek sorun sırıtmasıydı. Daha sonra avuçlarımı yanaklarına yerleştirdim ve kafasını bir aşağı bir yukarı oynatmaya başladım. Amacım yumruk yiyip yemediğini öğrenmekti . Ama Anıl'da tek bir çizik bile yoktu.

"İyiyim ben merak etme" dedi ve daha sonra önümüzdeki kapıya sert bir tekme savurdu. Sonra bana döndü.

"Önden buyurun prenses" dedi. Gülerek içeri daldım. 

"Mehmet! Neredesin lan pis şerefsiz?!" dedim ve önümdeki masaya bir tekme savurdum. 

"Vay be! Kimler gelmiş?" dedi bana bakarak. Daha sonra gözlerini şaşkınca Anıl'a çevirdi. 

"S-Senin ne işin var burada?" 

"Sen nasıl bir şerefsizsin lan. Yetmedi mi benle uğraştığın onlardan ne istiyorsun?" dedi ve Mehmet'in yakasına yapıştı. Ne olduğunu hiç bir şekilde anlamamıştım. Tek bildiğim bu adamın benim bildiğimden daha fazla kötülük yapmış olmasıydı. 

"Ben sana zaten söyleyeceğimi söylemiştim Anıl Karataş. Sıra onlarda!"

"Eğer onların saçının tek teline zarar verirsen var ya cesedini yok ederim ve asla bulamazlar. Anladın mı?"

"Sen polis değil misin yoksa?" dedi gülerek ve sonra gözleri bana kaydı. "Sence polis mi?" 

"Polis olmam birini öldüremeyeceğim anlamına gelmez. Seni bir daha onların yakınında görürsem kendine ölüm beğen Mehmet Kartal! İrem nerede?"

"Karşılığında ne verece-"

"Sana İrem nerede dedim!" Anıl'ı daha önce böyle görmemiştim. Boynundaki damarlar iyice belirginleşmişti ve çenesi seğiriyordu. Yumruklarını sıkmaktan parmakları beyazlamıştı.

"Senin hakkındaki gerçekleri biliyor mu?"

"Kes çeneni!" dedi Anıl bağırarak. Bu hali beni fazlasıyla korkutmaya yetmişti. 

"Sanırım bilmiyor. O zaman ben anlatayım. Anıl aslında bu dün..." o sözünü tamamlayamadan Anıl diyaframına dizini geçirdi. Daha sonra arkamdan boynuma dolanan iki adet güçlü kol hissettim. Tam adamı alt etmeye çalışıyordum ki boğazıma dayanan bıçağın ucunun canımı yakmasıyla hiç bir şey yapamadım. 

"Hala beni öldürmeyi planlıyor musun Anıl Karataş. Onu korumak için ölümü göze alan sen, Şimdi beni öldürüp onun da ölmesine göz yumacak mısın?" dedi Mehmet sinsice gülerek. Daha sonra Anıl'ın gözleri bana kaydı. Dur biraz ne ölümü? Ne korumasından bahsediyordu bu?

"Çek lan elini onun üstünden! Eğer tek kılına zarar verirsen seni gebertirim!" 

"İşte şöyle. Akıllı davran biraz" dedi Mehmet gülerek. Daha sonra Anıl'ın eli yumruk şeklinde Mehmet'in yüzüne kalktı.

"Bana vurursan o ölür!" Anıl bunu duyunca eli havada asılı kalmıştı. Gözlerini kapattı ve derin bir nefes aldı. 

"Ne istiyorsun lan it?"

"Gel benimle" dedi. Anıl ellerini yakasından çekti.

"Önce onu bırak!" Daha sonra Mehmet arkamdaki adama işaret verince adam beni bıraktı ve koşarak Anıl'ın boynuna atladım. Çok korkmuştum. Ama ölümden değil, ona zarar gelmesinden. Gözyaşlarıma engel olamıyordum. 

"Anıl gitme onunla" dedim hıçkırarak. O da kollarını bana sıkı sıkı dolamıştı. Bunu daha yeni anlamıştım. Bu sefer gerçekten kokusunu doyasıya içime çekmiştim. 

"Merak etme bir şey olmayacak. İrem'i de alıp geleceğim. Sen sadece beni bekle"

"Anıl hayır. Gitme onunla. Korkuyorum lütfen gitme onunla" dedim kafamı iki yana sallayarak. 

"Çok romantiksiniz ama eğer sevgilinin ve İrem'in ölmesini istemiyorsan hemen benle gel!" Daha sonra Anıl yanağıma küçük bir öpücük kondurdu ve tekrar Mehmet'e döndü. 

"Yürü!" 

"Anıl bekle!" diye bir ses duydum. Sesin geldiği tarafa döndüğümde karşımda tanımadığım bir adam vardı. 

"M-Mete?" dedi Anıl şaşkınlıkla. Adının Mete olduğunu öğrendiğim adam sadece Mehmet'e bakıyordu.

"Nasıl kaçtın lan sen? Hemen benimle geliyorsun!" 

"Tüh! Eğlencemiz burada bitti demek isterdim. Ama daha bitmedi Anıl Karataş tekrar görüşeceğiz. Sağdan ikinci oda" dedi gülerek ve Mete'nin yanına gitti. 

"Derin gözlerini kapat!" diye bağırdı Anıl ve ben de anında gözlerimi kapattım. Sanki önümde bir lamba varmışçasına bir ışık vurmuştu gözlerime. 

"Açayım mı?" 

"Tamam açabilirsin" dedi ve anında gözlerimi açıp boynuna atladım. 

"İyi misin? Bir bakayım" dedi ve tek eliyle kafamı yukarı kaldırdı ve elini boynuma sürdü. 

"İyiyim ben. İrem'e bakalım" dedim ve koridora koştum. Tam kapıyı açacakken durdurdu beni. 

"Önce ben gireceğim" dedi. Kafamı hızlı bir şekilde iki yana salladım ve ben daha ne olduğunu anlamadan beni havaya kaldırıp diğer tarafına aldı ve kapıyı açıp içeri daldı. İrem karşımdaydı ve sandalyeye bağlanmıştı. DUR BİRAZ ÜZERİNDEKİ AKTİF BİR BOMBA MIYDI? 

"Hass... Kaç dakikası var?" dedi ve İrem'in yanına gidip süreye baktı. Daha sonra İrem'in ağzını açtı. 

"3 dakika var" 

"N-Nasıl ne yapacağız?" 

"Sen dışarı çık! Ben İrem ile geleceğim"

"Hayatta olmaz!" dedim kollarımı birleştirerek. Daha sonra kızgın bakışlarını gözlerime dikti ve bende dışarı çıkmak zorunda kaldım. Ama içim asla el vermiyordu. Onları orada bırakmaya içim el vermiyordu. Hem burada olsam da bomba hepimizi öldürebilirdi. Tam ben bunları düşünürken Anıl yanında İrem ile dışarı çıktı. Ne diyeceğimi şaşırmıştım. Bunu nasıl yapmıştı? Daha sonra birden başım döndü ve elimi alnıma götürdüm.

Anıl Karataş  

İrem ile birlikte dışarı çıktığımda Derin'in şaşkın bakışları üzerimdeydi. Muhtemelen nasıl yaptığımı soracaktı ve ben de tabii ki mantıklı bir açıklama yapamayacaktım. Ne diyecektim 'Aslında benim Mete dediğim kişi bir prens. Aslında ben de prensim ama bir çetem var ve bana yardım ediyor' diyemezdim. Daha sonra neden olduğunu benim bildiğim ama onun bilmediği bir şekilde elini alnına götürdü. Onu tutabilmek için hayatımda hiç koşmadığım kadar hızlı koşmuştum ve ben bir şeyi istersem başarırdım. Ben de yerde oturuyordum. Ama sonuçta yere değil benim kollarıma düşmüştü. 

"Enişte oluyor bazen korkma" dedi İrem yanıma gelip. Enişte! Bana enişte demişti ve bu beni garip bir şekilde dünyanın en mutlu insanı yapmıştı. Elimi Derin'in yanağına yerleştirdim ve okşamaya başladım. Alev topum benim. Sinirli tavşanım. Daha sonra yerimden kalktım. Bir dakika bizim bileğimizdeki kelepçeyi ne zaman kırmıştım? Neyse ki Derin'de fark etmemişti. Şimdi ne yapacaktık? Daha sonra İrem'e cebimdeki telefonu aldırıp diğerlerini arattım. Asya, Ali ve Fiko açmamıştı. O yüzden Fatih'i aradım. Fakat sanırım o benden önce davranmıştı. 

"Efendim Fatih"

"Acil konuşmamız lazım"

"Ben tatildeyim Fatih ve ayrıca şuan evde değilim. Ama birazdan eve geçeceğim. Çok önemli değilse sonra ko..."

"Abi çok önemli. Ortada bir cinayet var ve görünüşe bakılırsa hiç de ipucu yok"

"Bunun benimle ilgisi ne Fatih anlamadım?"

"Öldürülen 3 kızın üstünde de bir adet sol anahtarı var"

"Eee yani?"

"Ayrıca hepsi ünlü iş adamlarını kızı ve yakın zamanda babalarıyla tartışmışlar"

"Ne demek istiyorsun. Düşündüğüm şeyi söyleme" dedim korkuyla. Kalbim deli gibi atıyordu ve ilk defa korktuğumu hissediyordum. 

"Sanırım düşündüğün şey kardeşim. Sıra Derin'de olabilir"

Continue Reading

You'll Also Like

216K 10.7K 45
Her zamanki haliydi baktığımda. Gözleri yerde,dalgın bir şekilde. Hiçbir şeyi aldırmıyormuşçasına... Dudaklarımdan çıkan sözler onun sigarasını daha...
218K 19.4K 57
Eleanor için kurt adam, vampir ve büyücülere inanmak kolaydı. Sonuçta o, anne ve babasının kurt adamlar ve vampirler tarafında öldürüldüğünü savunan...
5.5K 556 45
kod adı kırlangıç ve tozkoparan iskender karması olacak
32K 2.4K 39
Aşk mı ağır basar, vicdan mı? Geçmiş mi daha acıdır, aşk mı? ___ "Daha iyi görünüyorsun." "İyiyim demiştim." diyerek yine yalan söylemiştim. Belki d...