Gönlüm Sana Yakın

By Evim_kitaplar2

7.2K 329 113

Gönüllü olarak İran savaş bölgesine gelen hemşire,bir gün yaralı bir Türk askeriyle karşılaşır More

(Gönül)lü Hemşire
Komutan Değil YÜZBAŞI
Eski Bir Hatıra
GÖZLERİN YALANLARI
AÇIK YARALAR
AY IŞIĞI
(ACEMİ) HEMŞİRE
KOLYE SAHİBİNDE
İLK KARŞILAŞMA
YENİ BİR KOLYE
İLK KURŞUN
KELİME KITLIĞI
AŞIK PAPATYA
BİR KORKAĞIN AŞKI
İÇİMDEKİ FIRTINA
..... AŞIK OLMUŞ
BALO
Koparılan Çiçekler
YENİ BİR AŞK
ACI MUTLULUK
BİR KERECİK
ACI GEÇMİŞ
KAÇIŞ
HİÇLİK
İKİ ÖLÜ BEDEN
ZARAR
Karşılık
Açık

ESKİMİŞ KOLYE

392 13 4
By Evim_kitaplar2

Gözlerimi açtığımda gene ışığın yoğun olmadığı bir yerdeydik.Beynim olanları idrak etmeye çalışıyordu.

Işık ne kadar fazla olmasa da gözlerimi aldığı için açamıyordum.Bir odanın içindeydik.Olduğum yer kapıya bakıyordu ve birinin girdiğini gördüm.Işık gözlerimi çok yorduğu için kapatmak zorunda kaldım.

Boynumda bir el hissettim.İçeri kim girdiyse ne yapmaya çalışıyordu anlam veremedim.Elleri kolyeme gittiğinde vurulmayan kolumla onu tuttum.O kolyeye kimse dokunamazdı.Gözlerim hafif aralanmaya başlıyordu.Daha sonrasından kendime geldiğimde tamamen gözlerimi açabilmiştim.Başımda bekleyen tanıdık bir yüzdü.Bu komutandı...

Gördüğüm yüzle kafamda açıklayamayacağım bir sürü soru oluşmaya başladı.Komutan neden buradaydı?Biz gördüğüm kadarıyla sağlık çadırımızda değildik,peki ya neredeydik?Çiçek ve Simay neredeydi?Yoksa onları kurtaramamışlar mıydı?ve en önemlisi komutan kolyemden ne istiyordu?

Ağzımdan çıkan ilk cümle "Nerdeyim ben"olmuştu.Konuşmakta zorlanıyordum.Kalkmaya çalıştım fakat kolum buna izin vermedi.

Bu durumu komutan fark etmişti ki  bana doğrulamamda yardım etti.

"Güvenli yerdesin merak etme,seni kaldığımız istasyona getirdik."dediğinde neden asker istasyonunda olduğumu sorgulamadım değildi.

Tam konuşacakken içeriye birkaç asker daha girdi ama bunlar daha kalıplı ve korumalı kişilerdi.

"Aras yüzbaşı ve operasyon ekibi emrinizdedir buyrun efendim"diye düz bir sesle karşısındaki adama selam verdi.

Bu sesler,bu ışık bana çok fazla gelmişti.Biraz daha uyumak istiyordum.Olanları halen aklım almıyordu.

İri cüsseli adam yanıma doğru yanaştı ve üzerime eğilerek "İyi oldun mu?"diye sordu.Sesinde şevkat vardı fakat bana acıyor mu yoksa cidden merak mı ediyor anlayamamıştım.

"Kimsin sen"diye sorduğumda suratına ışık yüzünden bakamıyordum.

"Ben binbaşı Levent sende hemşire Irmak olmalısın".

Adımı nereden biliyordu.Belki bize özel hazırlanmış dosyalardan felan okumuştu.

Dilim damağım çok kurumuştu.Ağzımdan tek "Su"kelimesi çıkmıştı.Ne zamandan beri burdaydım diye düşünürken askerlerden biri bana su uzattı.Başımı teşekkürler babında eğdim ve suyu kabul ettim.

Yavaş yavaş kendime gelmeye başlamıştım ve artık ne olduğunu sorgulama vakti gelmişti.

"Sen de artık biz-"

"Arkadaşlarım nerede"diye sözünü keserek bir soru yönelttim.İnsanların sözünü kesmeyi sevmezdim ama şuan bunun cevabına ihtiyacım vardı.

Adam sanki nefesini uzun zamandır tutuyormuş gibi verdi."Merak etme arkadaşların güvende şuanda hayati tehlikeleri olacak bir yaraları yok"dediğinde içim rahatlamıştı.Onların iyi olduğunu bilmek az da olsa kendimi güzel hissetmeme neden olmuştu.

Adam kestiğim sözüne tekrar devam etti."Sen ve arkadaşların artık operasyonumuza dahilsiniz"

Ne demek operasyona dahildik.Neden biz yani anlam veremiyordum.Bizi operasyona almalarının nedeni neydi.

"Neden"diye bir soru yönelttiğimde sinirli olmasam da ister istemez kaşlarım çatılmıştı.

Komutan binbaşını daha fazla yormamak için kendi anlatmayı tercih etti.

"Çünkü sen teröristler tarafından kaçırıldın ve en son konuştuğu kişi sen ve arkadaşların yani onların örgütlerinin devamını bulmak için sen ile arkadaşlarının yardımına ihtiyacımız var."

Dediğinde daha çok aklım karışmıştı."Ama bizi kurtarmaya bir ekip geldi zaten.Onlar görmüşlerdir yüzlerini falan yani bize ne gerek var anlamadım"dedim.Çünkü bunun riskli bir operasyon olduğunu biliyordum ve ben bu zorlu görev için hiç hazırlıklı değildim.

"En son konuştuğu kişi sensin,belki aralarında da birşey konuşmuşlardır yani hatırlamaya çalış-"

"Binbaşım,şuanda yeni uyandı.Kendisinin biraz dinlenmeye ihtiyacı vardır eminim"dedi Yüzbaşı.

O az önce beni mi savunmuştu.Bu adamı tanımıyordum bile.Şaşırmış bir şekilde suratına bakarken Binbaşı ilk bana baktı.Komutanın dediğini onayladığımda odadan yanındaki askerler ile ayrılmıştı.Anlamıyordum,daha demin o kaba komutan neyse.

İkimizde odada yalnız kalınca uzun bir süre sessizlik olmuştu ve bunu da bozan ilk ben oldum.

"Peki ben bu operasyonda olmak istemiyorsan?"

"Zorundasın"gözleri bir yandan sanki beni bu zorlu görevin içine sokmaya çalışıyordu fakat diğer yanı ise bunu canı gönülden istiyor gibiydi.Gözlerine uzun uzun baktım.Bir anlam aradım ama bulamadım...

Aras Komutandan;

İki saat önce

Asker istasyonunun önünde bekliyorduk.Burası görev alanımıza biraz uzak olsada gelmek zorunda kalıyorduk.Ortak salon herkesin toplanma alanıydı.Operasyon timi hepsi farklı bir yerde oturmuş konuşuyorlardı.
Ben ise burada her an gelecek haberi bekliyordum

Yalnız başıma otururken elim bir an kolyeme gitti.Onu boynumdan çıkarmış cebime koymuştum.Uzun uzun bakarken ne kadar eskidiğini fark ettim.Yıllar olmuştu.Bakmaya devam ederken bir yandan da bizim operasyon timini dinliyordum.

"Yaa oğlum saçmalamayın yok öyle birşey yani tamam Allah'ı var güzel kızda"dedi Matkap.Bu gene kime aşık olmuştu acaba.

"Sen her gördüğün dişiye böyle gönlünü kaptırırsan gönül kalmıyacak sende be kardeşim"gülerek dedi Soner olmuştu.

"Siz aşka meşke böyle daldınız da Aras Komutanımın sizi birazdan tüm İran'ı dolaştıracak gibi baktığını görmüyorsunuz sanırım"demişti Deniz.O diyene kadar ben bile böyle baktığımın farkında değildim.

"Amanim aramızda kalsın ama ben Yüzbaşıcığımı hiç iyi görmüyorum.Hep böyle bir düşünceli falan acaba ayrılıyor mu aramızdan"dedi Matkap.

Varlığımı hatırlatmak için öksürdüm."Ben buradayım lan!Ayrıca merak etme ben ayrılsam bile gitmeden önce sana bütün İran'ı şöyle güzel bir şekilde gezdiririm"dedim kaşlarım çatık bir şekilde.

"Yüzbaşım valla yalan,ben kimseye aşık olmadım ki"dediğinde ben hariç herkes gülmüştü.Ben çok gülen biri değildim hatta en son ne zaman güldüğümü bile hatırlamıyordum.

Herkes tekrar arasında ki sohbete devam ederken içeri Binbaşım gelmişti.

Hepimiz ayağa kalktık ve asker selamı verdik."Hazır ol asker, teröristlerin elinden üç sivili kurtardık fakat"dediğinde devamını getirememişti.

"Sivillerin durumu iyi mi ?"diye sorduğumda biraz sonra fırça yiyeceğimden de emindim.

"Sözümü bitirmedim asker hazır olda olduğunu unutma!"dediğinde ifadesi daha da sertti.Bu adamı pek sevmezdim ama Binbaşımdı sonuçta."Siviller Operasyonumuza dahil olacak"dediğinde hepimiz ufak çaplı bir şok geçirmiştik.

Cesaretimi toplayıp konuşan ben oldum."Binbaşım nasıl olur,sizin dediğiniz gibi bu operasyonun önemli olduğunu söylediniz yani önümüze geleni al-"

"Sana fikrini soran olmadı Asker!"

"Afedersiniz komutanım"diyerek bir adım geriye gittim.

Binbaşı odadan çıktığı anda herkes rahat ola geçmiş aralarında birbirlerini soru yağmuruna tutuyorlardı.Arkamı döndüğüm sırada yanıma gelen Deniz'i gördüm.

"Aras komutanım böyle birşey imkansız,biz bile bu görev için nice testlerden geçtik.Şimdi üç hemşireyle nasıl devam ediceğiz."

"Bilmiyorum Deniz,Binbaşı ne dediyse o ben bir yanına uğruyayım.Olayları daha detaylı öğrenmeye çalışırım."dedikten sonra giderken arkamdan Matkap'ın    sesini duydum.

"Komutanım şey hani gitmişken diyorum kız mı olacaklarmış sorarmısınız"

"Aha şimdi yedin dayağı"dedi Çakal.Haksız değildi çocuk.

"He anladım ben seni Matkap,sen diyorsun ki ben sabah 7 dağ koşarım diyorsan tamam o iş bende"

Tam arkamı döndüm gidicekken sedyelerle birileri getiriliyordu.Ne olduğunu anlamadan onu gördüm.Bu bana dün bakan hemşireydi.Aslında yüzü bir o kadar tanıdık ve bir o kadar da yabancıydı.

Onları götüren hemşireyle aynı hizada yanına geçtim."Bunlara ne olmuş"diye sorduğumda hemşire bana acıyan gözlerle bakmıştı.

"Teröristler tarafından kaçırılmış yavrucaklar.Kurtarmaya gelen askerlerin dediğine göre işkenceye maruz kalmışlar,askerlerin yerlerini istemişler.Bunlar da söylemeyince..."gerisini devam ettirememişti.Gözlerinden kalbindeki hüzünü anlayabiliyordum.

Ayşe hemşire yıllardır bizimleydi.Nereye görev için gitsek hep peşimizden gelirdi.Yıllar öncesinde oğlunu şehit vermişti.Bu yüzden hepimizi evladı bilirdi.

Gözüm tekrar o hemşireye takıldı.Nedense çok garip geliyordu.Bana çok tanıdık gelen bir his uyandırıyordu.Bir an ne yaptığımın farkına vardım ve kendime geldim.Ardından hızla Binbaşının odasına doğru yürüdüm.

Geldiğimde kapıyı tıklattım.İçeriden otoriter bir şekilde "gel"komutunu duyunca içeriye girdim.

"Komutanım kusura bakmayın rahatsız ediyorum ama hemşireleri neden göreve dahil ettiğimizi anlayamadım."

Bana tekrar o sert bakışıyla baktı."Neyini anlaman gerekiyor?"

"Binbaşım biliyorsunuz ki operasyon timinin komutanı benim, onları yönlendirmem için olayı bilmem gerekiyor"dediğimde halen kendimden emin konuşuyordum.Çünkü düzgün bir gerekçem vardı.

"Sadece aradığımız teröristlerin son konuştuğu kişi onlar bu yüzden belki birkaç ipucu,ya da onları deşifre edecek birşey söylediyse örgütün yerlerini öğrenebiliriz."dediğinde kafamı anladım anlamında salladım.

"Anladım efendim,izniniz olursa ben çıkabilir miyim?"dediğimde başını evet anlamında salladıktan sonra asker selamımı verip yanından ayrıldım.Hemen hasta bakım yerine koştum.Yani neden koşuyordum ki.Yürüyordum sadece evet yani.

Odaya vardığımda sadece  kıvırcık hemşireyi görmüştüm.Yanında Ayşe abla vardı.

"Diğerleri nerede?"diye sorduğumda geldiğimi yeni fark etmişti.

"Hepsi farklı odada merak etme çok güzel ilgileniyorlar oğlum,sen neye bakmıştın."

"Ben mi,ben hiç öyle yani dolaşıyordum da o yüzden"dediğimde elim ayağım resmen birbirine dolanmıştı.Neden böyle oluyordu.Toparlan oğlum ne bu hareketler.

"Neyse hazır gelmişken iki dakika başında dur,ben de pansuman malzemelerini alıp geliyim zahmet olmazsa eğer"dediğinde çoktan gidiyordu.

Ben de arkasından"yok yok ne zahmeti"diye geçiştirdim.Önüme döndüğümde öylece yatıyordu.Anlaşılan daha kendine gelmemişti.Bacaklarım sanki benden istemsiz ilerliyor gibi yanına gitti.Çokta uzun olmasa da kıvırcık siyah saçları vardı.Uniforması hep kan olmuştu.Bu kadar lan kaybettiğini bilmiyordum.Gözüm bir anda boynundaki kolyeye takıldı.Tuhaf eskimiş gümüşten bir kolyeydi.Ortasında kalp şeklinde birşey vardı.Üzerine sanki işlenmiş yazılar vardı.

Onları okumak için eğildim fakat beklenmedik bir şekilde bileğimden tuttu.Ne yani bu sabahtan beri uyanık mıydı?yoksa reflexsen mi yapmıştı.

Gözlerini zar zor açabiliyordu.Birşeyler söylemek ya da anlamak istiyordu fakat bedeni o kadar zayıf düşmüştü ki konuşamıyordu bile.Kim bilir o şerefsizler neler yapmışlardı.

"Nerdeyim ben"dediğinde o kadar güçsüz olduğu yüzünden bile anlaşılıyordu.

O operasyonumuzun parçası olduğu için birşeyleri hatırlatmak zorundaydım."Güvenli bir yerdesin merak etme,seni kaldığımız istasyona getirdik"dediğimde yatışmasını umdum ama sesim yıllardır meslek tecrübesi olduğundan bir o kadar da sertleşmişti.

Tam çıkacağım sırada içeriye Binbaşım gelmişti.

"Ne yapıyorsun lan sen burada!Siktir git senin işin gücün yok mu"

"Binbaşım Ayşe abla iki dakikalık bir yere gitti bana da göz kulak olmamı söyledi o yüzden buradayım."dedim ve hemşireden birkaç adım uzağa yöneldim.

Binbaşım hastayla aynı hizaya gelebilmek için bir dizini kırıp yere çömeldi.Ben kırk yıllık tanıdığı olsam yapmıyacağım şeyi şimdi basit bir hemşireye yapıyordu.

"İyi misin "diye sorduğunda hemşire ona anlamaz gözlerle bakıyordu.

"Kimsin sen"diye sorduğunda biraz şaşırmıştım çünkü bu zamana kadar hiç kismenin binbaşıyla böyle konuştuğunu görmemiştim.

"Ben binbaşı Levent sende hemşire Irmak olmalısın".Demek ki adı Irmak'tı.Dosyalarını binbaşının masasında görmüştüm fakat incelemeye zamanım olmamıştı.

Sen de artık biz-"

"Arkadaşlarım nerede"diyerek sözünü kesince kaşlarım çatılmadı değil.Bu kız karşısındakinin kim olduğundan haberdar mıydı acaba
 
Kendi aralarında birşey konuşuyorlardı fakat benim gözüm halen boynundaki o kolyedeydi.Acaba üstünde ne yazıyordu,onun için çok mu önemliydi?

Biraz sonra kendime geldiğimde bana dönmüş neden burada olduğunu soruyordu.Aslında bana sormuyordu fakat Binbaşının artık ne sorduysa gına geldiğini yüzünden anladığım için ben cevap verdim.

"Çünkü sen teröristler tarafından kaçırıldın ve en son konuştuğu kişi sen ve arkadaşların yani onların örgütlerinin devamını bulmak için sen ile arkadaşlarının yardımına ihtiyacımız var."

"Ama oraya beni ve arkadaşlarımı kurtarmaya askerler geldi.Onların yüzlerini gördüler bize gerek yok yani"diye telaşlı gözlerle açıklamasını yapıyordu.Anlaşılan bu görevde olmak onu yeterince korkutmuştu.

"En son konuştuğu kişi sensin,belki aralarında da birşey konuşmuşlardır yani hatırlamaya çalış-"Binbaşı üstelemeye devam ediyordu ve ben hemşirenin yorgunluğunu gözlerinden okuyordum.

"Binbaşım,şuanda yeni uyandı.Kendisinin biraz dinlenmeye ihtiyacı vardır eminim"dediğimde ne kadar azar yiyeceğimi bilsem de şuan konuşması hiç mantıklı olmazdı.

Binbaşı hiçbir şey demeden odadan çıktıktan sonra bende gitmeye karar verdim çünkü Ayşe ablayı koridorun başında görmüştüm.

Kapıya doğru ilerlediğimde arkama döndüm ve gözleri benimkiyle buluşmuştu.

Onun gözlerinde anlamsızca kaybettiğim bir geçmişi aradım aradım ama sadece aradım...

Continue Reading

You'll Also Like

25.6M 1.3M 54
"Karımı artık yanımda, odamda ve yatağımda görmek istiyorum!" diye bağırınca donup kaldım. Ne söylediğinin farkında mıydı? Bir başkasının kimliğiyle...
SARKAÇ By Maral Atmaca

General Fiction

3.7M 174K 9
"Delilerin sevdası hoyrat bir fırtına gibidir. Günün başında seni sarsan fırtına, gecenin şafağında ılık bir esintiye dönüşüp kaburgalarının arasına...
SEKRETER By Beyza Alkon

General Fiction

1M 12.8K 19
Bacaklarımı araladı. "Ne yapıyorsun?" "Seni içiyorum."
759K 31.6K 43
BERDEL. . . hikayede cinsel ve yetişkin içerik, küfür, dövüş ve bol bol klişe sahneleri vardır. Bunu bilerek okuyun lütfen, sebebsiz linç yemek iste...