İçimdeki Suç

By denizkilic_

5.8K 934 672

" - Sadece ayrıcalıklı okurlar - için yazıldı! (21 yaş altı, yaş grubu için sakıncalı içerik. 2003' lüler oku... More

YAZAR TANITIM
2.Bölüm: Arsen ve Doğu
3.Bölüm: Arınma
4.Bölüm: Kan Kokusu
5.Bölüm: Kim Bilir?
6.Bölüm: Onu Ben Öldürmedim
7.Bölüm: İnkar!
8.Bölüm: Otuz Beş Saniye
9.Bölüm: Rana
10.Bölüm: Onu Bulun
11.Bölüm : Sevmek, Sır gibi
12.Bölüm: Proleterya
13.Bölüm: Dipsiz Karanlık
14. Bölüm: Vahşet(Şömine Ateşi)

1.Bölüm: On Aralık, Gece

2.4K 129 191
By denizkilic_

 
Buraya okumaya başladığınız tarih ve saati not edebilirsiniz, İyi okumalar...

Saat 23.00 sularıydı, odanın kapısı açıktı, kasvetli ama derli topluydu. Duvarda ki saatten tik tak sesleri geliyordu. Takvim sayfaları koparılmış ama ağaçtan dökülen yapraklar gibi rastgele yere atılmıştı. Henüz koparılmayan tarih, 8 Aralık 2023 Cuma gününü gösteriyordu ama bugün Pazardı.

Her şey olması gereken yerdeydi, Arsen'in zihninde dönüp dolaşan kafasına baskı yapan, dışarı çıkmak için kafatasını yarmaya çalışan düşünceleri dışında, her şey. Bu düşünceler kendisinin değil gibiydi, belki de kendisi oraya ait değildi. Neyi düşündüğünü öğrenmek, sorulduğu takdirde her ne kadar anlaşılması zor biri de olsa kolaylıkla cevap bulabilirdi.

Odanın her yeri sanki yüksek bir tepeye sis çökmüşçesine duman altındaydı.

İçine gömülmekten korktuğundan olsa gerek, koltuğun ucunda oturuyordu. Sağ eli dizinin üstündeydi ve elinde sigarası vardı, kaçıncı olduğu sayılabilirdi, küller tabaktan dışarı taşmıştı. Sol dirseğini dizine dayamış, başını üstüne koymuştu. Elini çekseler başı düşebilirdi. Kafasını kaldırıp sol tarafına baktı. Karanlığın içinde beliren bir silüet kendisine doğru yaklaşıyordu. Hemen öncesinde aklından ölümü geçirdiği ve dilediği düşünülünce, bunun Azrail olduğunu söylemek yanlış olmazdı.

Dumanların arasında yürüyerek yanına doğru gelen karaltının, arkadaşı olduğunu anlaması çok sürmedi.

Doğu çaprazında durdu.Kendinden emin bir şekilde, gülerek:

"Şaşırmış ve ölümü bekliyor gibi bir haldesin ama ben geldim." dedi.

Arsen için hiç komik olmayan bu söylem, onu kızdırmamıştı çünkü o bu duyguların hiçbirini hissedemiyordu. Duyumsadığı tek şey ıstıraptı. Kalbini parça parça eden olaylar sonucunda yüreğine kıymık gibi batan bir acı.

"Hoşgeldin, beklemiyordum, ölümü düşünüyordum. Sandım ki bu kadar yoğun bir şekilde düşünür ve dilersem gerçekleşir. Belki sen gelmemiş olsaydın Azrail gelirdi, kim bilir."

"Sen iyi misin Arsen, kaç kez aradım seni bilmiyorum. Dış kapıyı da açık unutmuşun. Seni merak ettiğim için geldim, günlerdir dışarı çıkmıyormuşsun, kimseyle görüşmemişsin, iki gün önce Leylifer ile üniversitenin bahçesinde karşılaşmışsınız, selam vermek için duraksadığını görmemiş ve bir kaç kez seslenmesine rağmen duymamışsın, arkandan baka kalmış. "

Doğu'nun anlattıklarının Arsen için önemi yoktu. Zaten dinlememişti. Bunu farketmiş olmalı ki tekrar aynı şeyleri söyledi ve yine dinlenmediğini anlayınca, elini Arsen'in omzuna attı, yavaşça sıktı. Kendisine dokunulduğunu hissedince Doğu'nun yüzüne baktı. Sonra gözlerini kıstı ve dumanlı odada gezdirdi. Bu esnada Doğu, kendisini dinlemeye başladığını düşünerek;

"Anlattıklarımı dinlemedin bile, iyi misin,diye sordum ama sorduğumla kaldım, neler olduğunu anlatır mısın lütfen? Senin için iyiden iyiye meraklanmaya başladım."

"Anlayabiliyorum, dinledim.İyi misin? İyi miyim? Bilmiyorum. Belki bir sigara daha içersem olanları anlatacak cesareti kendimde bulabilirim. Müsaade eder misin?

"Tabi ki ama yeterince içmişsin zaten saydığım kadarıyla bu yirmi sekizinci olacak yine de  iyi hissettirecekse içebilirsin elbette, bende sana eşlik ederim."

Arsen paketten çıkardığı iki sigaradan birini ona uzattı, kendisininkini yaktı ve bir tarafında telkari işlemesi, diğer yanında kadın resmi olan gümüş zippo çakmağı, önündeki koyu kahverengi ahşap sehpanın üzerine bıraktı. Doğu onu almak için elini uzatınca, elini tuttu:

"Ona dokunma! Mutfakta bir yerlerde olacaktı ordan alabilirsin." Dedi.

Doğu şaşkınlık içinde ayağa kalktı, tamam derken hissettiği şeyin ne olduğunu kendisi de bilmiyordu, korku değildi, kızgınlık da değildi biraz merak denilenebilirdi doğrusu, ya da neden sorusu bunun için çok uygundu.

Mutfağa doğru yöneldi önce kapıyı sonra ise ışığı bulmakta zorlandı, neden karanlıkta oturuyor bu çocuk diye söylendi, ışığı açtı.

Mutfak aydınlandığında ceviz kaplamalı eski masanın üzerinde çürümeye yüz tutmuş yiyecek artıklarını ve küflenmiş ekmekleri gördü. Ahşap sandalyeleri zorlayarak geçip, dolabın çekmecesini açtı, ikinciyi çekecekken, yağ damlalarının üzerinde kuruduğu ocağın yanında duran çakmağı gördü.

Sigarasını yaktı, dumanı içine çekti. Mutfakta ki kokudan rahatsız olmuş olacak ki, yüz ifadesinden bir maymunu taklit ettiği çıkarılabilirdi. Odada da bu kokunun var olduğunu anımsadı, buradan geldiğini düşündü. Işığı söndürdü, çakmakla aydınlattığı kapıdan çıktı.

Odaya yöneldi. Arsen bıraktığı gibiydi ama sigarası yarıya gelmişti.

Karanlıkta çakmakla bulduğu sandalyeyi Arsen'in yanına çekti. Oturdu ve arkasına yaslandı. İçine çektiği dumanı sertçe üfledi. Sinirlenmeye başladığı her halinden belliydi;

"Artık bana bir açıklama yapmak zorundasın."

"Önce kendime yapmalı, aklımdaki bir çok soruya cevap bulmalı, nedenlerini sorgulamalıyım, bir kaç gün önce neler yaşadığımı sormalısın, bir şeylere beraber açıklık getirmeliyiz, acıma ortak olmak mı isteğindesin. Paylaşmak mı istiyorsun bu yükü, çık, git. Henüz erkenken vazgeç, açıklamalarımın altında ezilme, anlattıklarımın seni rahatlatmayacağını aksine dipsiz bir kuyuya çekeceğini bil. Benim için hiç kimse hiçbir şey yapamaz."

"Açıklamadan kastettiğimin bu olmadığını sende biliyorsun değil mi?" Dedi sözünü keserek, sonra konuşmaya devam etti;

"Biz liseden bu yana en iyi dost değil miyiz, her anımız birlikte geçmedi mi ? Ne diye şimdi git, vazgeç gibi şeyler söylüyorsun. Nereye gidebilirim seni bu halde bırakıp."

Arsen konuşmasına kaldığı yerden devam etmeden önce," Henüz konuşmam bitmemişti." Dedi.

"Sorularının yanlışlığından bahsettim, açıklama yapıyorum, üzgünüm, çok üzgünüm, insan hayatında hatalardan dönebilmek gibi bir şey varken, ben bunun için çok geç kaldım, düşünebilmenin kıymetini anladım, şu an sadece kıymetli olan şeyi yapıyorum."

Arsen'in açıklaması bitmişti, Doğu yine hiç bir şey anlamadığı belli olan tavırla ona bakıyordu. O ise yine odada göz gezdiriyordu.

Koltuğa yaslandı. Ayağının birini koltuğun üzerine koydu. Rahatlamış gibiydi. Hiçbir şey anlatmamış ama içinde ne varsa dışarı dökmüştü.

Doğu dikkatle onu izliyordu.

"Bakışlarından bir şeyler anlamaya çalıştığını fark edebiliyorum ama yanlış yere bakıyorsun."

Arsen bunları söylerken, üzerinde hissettiği ağırlığı paylaşmak istediği apaçık ortaydı. Altında ezildiği düşüncelerden kurtulmak ve yardım çığlığı atmak istiyor ama... ama zaten içinden bağırıyordu.

Doğu sandalyeden kalktı, Arsen'in delirdiğini düşünmeye başlamıştı. Neredeyse onun tedavi görmesi gerektiği kanaatine varmıştı. Tek kelime etmeden kapıya doğru bir kaç adım attı. Duraksadı. Ona döndü:

"Gitmek istiyorum, konuşmalarından cevaplarından hiçbir şey anlamıyorum. Beni korkutuyorsun. Ne olduğunu bilmiyorum ama bilmediğim bu şey beni yeterince tedirgin etti.,başardın, gidiyorum." Dedi.

Arsen;

"Dur" Dedi ve yardıma ihtiyacı olan bir kedi gibi masum bir hal aldı. Gücünün bittiğinin farkındaydı.

"Nasıl anlatacağımı, nereden başlayacağımı bilmiyorum. Sadece korkuyorum. İnsan düşündüğü şeyden korkar mı?"

Doğu cevap vereceği sırada, konuşmasını beklemeden devam etti.

"Korkar değil mi, yapmaması gereken bir şeyi yapmış ise, suç işlediyse, sonuçlarını bilmediği bir eylemin ona neler getireceğini bilmiyorsa. Korkuyorum Doğu, "Zihnimde sürekli tekrar eden başa almaktan ileri sarmaktan sıkıldığım olaylardan."

"Ne suç işledin?"

"Bir kaç gün önce yaşamım, diğer günlerimin aynısıydı. Her gün olduğu gibi, uyandım. Üniversiteye gittim, beni okula bağlayan şey sadece tıp okuyor olmam değil, kazanmak için gösterdiğim çabayı kendin de gördün ama ailemin benden başka kimsesi yok, benimde onlardan başka kimsem yok. Babam zaten kendi halinde bir işçi emeklisi, annem ise ev hanımı, onlar için doktor olmak istedim. Emeklerinin karşılığını ödemek için, onlara borcum olduğunu düşündüğümden. Biliyorsun işte. İki yıl sonra kurtulacaktım bu borçtan. Şimdi ise kurtulabilir miyim diye aklımdan geçiriyorum. Onlara ne açıklama yapacağım?

Neden diyecekler, nasıl oldu?

Bilmiyorum mu, diyeceğim.

Bir anlık gaflet mi?

Sonuçlarını düşünemedim mi?

Bunların hiçbiri beni haklı ve suçsuz göstermez. Senden yardım istiyorum Doğu. Yardım etmeye hazır mısın? "

Doğunun bakışları Arsen'in gözlerinde toplanmıştı.

Korkmaya başladığı her halinden belliydi. Ama neden korktuğunu kendiside bilmiyordu.

"Sana yardım etmeyi kabul ediyorum ama artık bana neler olduğunu anlatır mısın?"

Arsen toparlandı. Sigarasını söndürdü.

"Otur." Dedi.

Doğu kafasını hafifçe yana eğerek yerine geçti, kızgınlığı hareketlerinden anlaşılabiliyordu. Arsen anlatmaya kararlı bir şekilde konuşmaya başladı.

"Rana ile güzel bir birlikteliğimiz vardı. Leylifer ile karşılaştığımız gün, okuldaki son günümdü. Aynı zamanda Rana ile de son kez görüştük. Telefonlarına cevap vermiyorum. Sesini duymak istiyorum ama aramalarına dönmüyorum." Dedi. Duraksadı. Anlatmaya doğru yerden başlayıp başlamadığını bilmiyordu.

Doğu üzerinde ki endişeyi bir nebze de olsa atmış sakinleşmeye başlamıştı. Sözünü kesmek istemediği belliydi sadece dinliyordu. Rahat bir nefes aldı denilebilirdi.

Arsen kaldığı yerden devam etti.

"Rana' yı nasıl sevdiğimi biliyorsun, onunla evlenmek isteğimide. İlk kez bir kadın benim için büyük bir anlam ifade etmişti. Annemden sonra en çok onu sevmiştim.

Üç yıllık birlikteliğimizi düşününce ne zor zamanlarımız olduğu aklıma geliyor. Güzel günlerde, kötü günlerde... Hepsini yaşadık. Bu zamana kadar en kötüsü ise Sekiz Aralık'ta gizliymiş." Arsen anlattığı esnada duraksıyor doğu ise sözünü kesmeden, yaşananları çözümlemeye çalışıyordu.

Doğu basit bir aşk hikayesi dinlemenin verdiği rahatlığı iyice hissetmiş ve ayrıldıklarını düşünmeye başlamıştı. Bu durumda elbette ki yanında olacaktı. Bir süre aşk acısı çekerdi ve kendisi de onu yalnız bırakmazdı. Bu kadar kolaydı. Ama hiçte öyle değildi. Derin bir iç çekti. Tekrar sigara yaktı.

Doğu, "Yetmez mi içtiğin." Dedi.

"Yetmez." Derken kendisini boğmasını dilediği dumanı üfledi.

"Sınıfa doğru adımlıyordum. Koridor bomboştu, derse geç kalmıştım, nörolojik ve psikiyatrik hastalıklar dersi vardı. Öğretim görevlisinin nasıl takıntılı olduğunu bile bile, derse almayacağından emin bir şekilde yürüyordum. İçeri girip, geç kaldığım için özür dileyecektim. O da bana çık dışarı diyecek, yoklamaya dahil etmeyecek ya da bir daha olursa derse almayacağını söyleyecekti, yerine geç diyecek bende gidip Rana'nın yanına oturacak, ona ders notlarını aldın mı diye soracak, yan sırada oturan sınıfın yakışıklısı, pleyboyu, Zahir'e babasının parasıyla hava attığından dolayı nefretle bakacak, o da kendisine baktığımı hissedip bana döndüğünde dersi dinlemeye devam edecektim. Keşke böyle olsaydı. Olmadı.

Rana'nın sesini duydum. Etrafıma baktım aralık olan kapıyı gördüm ve oraya doğru yöneldim. Kapıyı ittim ve duvara çarptığında dikkatlerini dağıtmayacak şekilde bir ses çıkmış olmalı ki beni farketmediler bile, Rana ile Zahir'in öğrencilere uygulamalı ders verir edasıyla şehvetli bir halde sevişmelerini gördüm. Rana akıllı tahtaya yaslanmış, bacağının biri Zahir'in elinde, Zahir'in diğer eli Rana'nın boynunda, dudaklarını koparmak isterlercesine öpüşüyorlardı. Rana'nın kırmızı elbisesinin rengini , dudaklarından akan kandan aldığını söylemek hiç yanlış olmazdı. Mini eteğinin sol tarafının Zahir tarafından parçalandığı ve yırtmacın böyle oluştuğu tahmin edilebilirdi."

Doğu büyük bir hayretle hiç konuşmadan dinliyordu. Az önceki rahatlığından eser kalmamıştı.

"Ee sonra?" Diyebildi sadece.

Arsen kaldığı yerden tekrar başladı.

"Sonrası yok daha fazla izleyemedim onları. Ne yapacağımı, ne söyleyeceğimi bilemedim. Donakaldım. Korku filmi gibiydi. Orada onların olduğunu bilseydim kapıyı açmaz, yanlarından geçip giderdim ve bu olaylar hiç yaşanmamış olurdu. Arkamı döndüğümde Rana'nın sesini duydum. "Zahir dur!" Diyordu. Hemen sonrasında birkaç kez adımı seslendi. Dönmedim. Durmadım.

Sadece yürüdüm, Leylifer' in bana seslendiğini söyledin, kafamın içinde, Zahir dur! Arsen, Arsen... Sesleri yankılanıp duruyordu. Leyliferi duymadım bile. Belki de sesleri karıştırdım çünkü dönmedim. Durmadım. Saatlerce yürümüşüm farkında bile değildim. Eve geldiğimde akşam olmak üzereydi. Rana ile dersten sonra yeriz diye bir şeyler hazırlamıştım. Görmüşsündür mutfakta masanın üzerinde çürümüş duruyorlar."

Doğu," Evet iğrenç bir koku var her yerde, içeri girince de fark ediliyor zaten." Dedi.

Arsen acı acı gülümsedi.

"Kokunun oradan geldiğini zannetmiyorum."Dedi. Konuşmasına devam etti:

"Rana gelmedi. Gelemezdi de zaten, ne diye gelecekti ki. Nasıl bir açıklama gördüklerimi unutturabilirdi. Bunun farkındaydı. Hazırladığım masanın başında oturuyordum. Birlikte geçen güzel günlerimizi hayal ediyordum. Düşümde düşmanım olan Zahir' i öldürüyordum. Boğazını sıkıp onu nefessiz bırakarak , dudaklarını çekip kopartarak intikamımı alıyordum."

Doğu öne doğru eğildi, Arsen'in kolunu sıktı; "Sonra..." Dedi. "Sonra ne oldu?"

Arsen;

"Doğu, Zahir geldi, geldi ve geri gitmedi.

Doğu endişeyle ayağa kalktı;

"Geri gitmedi mi, bu da ne demek?"

Arsen başını öne eğdi; "Pişmanım, Hem de çok pişmanım, O burada, odada." Başıyla işaret etti; "Şurada."

Doğu gösterdiği yöne baktı. Karanlık görüşüne engel oluyordu. Yeterince dikkatli baktığı da söylenemezdi. Ürkek adımlar ile ilerlemeye başladı;

"Işık.. Işık... Düğme... Nerede"

Sesi titriyordu, tedirginlik içindeydi.

Duvara doğru yaklaştı, dokunarak, lambanın anahtarını arıyordu. "Burada mı?" Dedi. "Lanet olası ışığın düğmesi burada mı?"

Arsen üzgün bir ifadeyle; "Evet az daha ileri de, doğru yöndesin." Dedi.

Doğu için bu ara, uzak bir mesafe haline dönüşmüştü ama sonunda başardı, oda aydınlandı.

Salonun bazı yerlerinde kan damlalar halindeydi, onları takip ederek, oluk oluk olan birikintiye ulaştı, halının üzeri kıpkırmızıydı. Zahir odanın ortasındaki sehpanın kenarında gözleri kendilerini izliyor halde duruyordu. Doğu cesede uzun uzun bakamadı, ellerini saçlarına götürdü, içinden çığlık atmak geliyordu ama dili tutulmuş gibiydi, cesetten uzaklaşarak, Arsen'in yakınına gitti. Dizlerinin üzerine çöktü; " Sen... Sen onu öldürmüş olamazsın."

Arsen hiç konuşmadı. Sanki o ana kadar hiç bir şeyin farkında değilmiş gibi gözlerinden yaş akmaya başladı. İki gündür ilk defa ağlıyordu, birinin ona Zahir'in öldüğünü söylemesi gerekiyordu sanki, içini boşaltması için. İnsanlar hep böyle değil midir? İnandığı bir gerçeği başkasından duyduğunda ikna olur!

Arsen'de ikna olmuştu. Doğu yadsınamaz bir gerçekle baş başaydı.

Arsen'in evinde bir cenaze vardı. Salonun ortasında sağ tarafının üstünde, iki kolu aynı yöne bakar halde yatıyordu. Doğu, bakım evinden kaçmış bir deli gibi başına vurup, "Düşün. Hadi düşün." Deyip duruyordu.

"Arsen yapmadım de, bana bu adamı öldürmediğini söyle, bu zengin piçini ben öldürmedim de."

İnstagram : denizkilicyazar ✅☑️

Continue Reading

You'll Also Like

1.6M 96.4K 60
Ulaş: Ev alma, komşu al demişler. Işık: Öyle mi demişler. Ulaş: Öyle demişler. Alacağım seni kendime. Mecburuz.
25.3M 901K 78
♌ İNTİKAMDAN DOĞAN TUTKULU BİR AŞK ♌ Küçük yaşta anne ve babasının ölümüne şahit olan acımasız genç bir adam... Edim Demiray. Daha on sekizinde uyuş...
86.1K 3.8K 22
~Yeşim Deniz ~ Kendisi hayatını yaşıyor sanarken daha gerçek hayattı ile bile tanışmaması gerçeği fakat hayatı olan adam Alaz Karadağ onu 7 yıldır ta...
1.2M 43.8K 50
DİKKAT: ÖĞRETMEN ÖĞRENCİ KURGUSUDUR +18 VARDIR RAHATSIZ OLACAK OKUMASIN. Defne çocuk ruhlu biridir. Bir akşam canının sıkıntısı ile anonim bir uygul...