Bir Tık [Tamamlandı]

By Hulya_-

17K 833 702

Ben Zeliş! Turuncu, çilli, iskelet, dört göz Zeliş... Sanırım, bir kızın istemediği tüm özelliklere sahiptim... More

~1~
~2~
~3~
~4~
~5~
~6~
~7~
~8~
~9~
~10~
~11~
~12~
~13~
~14~
~15~
~16~
~17~
~18~
~19~
~20~
~21~
~22~
~23~
~24~
~25~
~26~
~27~
~29~
~30~
~31~ (Final)

~28~

330 13 10
By Hulya_-

"NE DİYORSUN!"

Barış'ın spor salonunda söylediklerini anlattığım Emine, her zamanki gibi şaşkınlığını gizleyememişti. Abartı şaşkınlığını fark etmesi ise her zaman olduğu gibi iş işten geçtikten sonra oldu.

Okul çıkışı Ali ile beraber bizim eve gelmiştik. Emine ise yurda gittiği için görüntülü arama sayesinde bize katılmıştı. Neyse ki sohbete yanımızdaymış gibi dahil oluyordu.

Telefondaki Emine'ye öfkeyle bakan Ali,"Emine şu sesine hakim olmayı öğyenemedin gitti!" diye söylendikten sonra bana döndü: "Eee, sen ne dedin?"

"Ne diyeceğim, kaçtım hemen oradan tabii."

Hemen devreye giren Emine,"Of ya keşke kaçmasaydın," dedi.

"Kaçmasaydı da ne yapsaydı kız, ilanı aşk mı?"diye soran Ali'ye hak veriyordum. Ama Emine bizimle aynı fikirde değildi:

"Evet öyle yapsaydı," diyen Emine'ye şaşkın şaşkın bakan Ali,"Hani ilk adımı hep eykekler atmalıydı?" diye sordu haklı olarak. Çünkü Emine'nin söyledikleri birbiriyle çelişkili hale gelmişti. Tek eliyle yüzüne düşen saçlarını geriye iten Emine, başladı bilmiş bilmiş konuşmaya:

"Bakın arkadaşlar, Barış ilk adımı atarak Zeliş'e ilanı aşkta bulunmuş zaten. Şimdi de sıra Zeliş'e geldi. Ama bizim ki mal gibi çocuğu bırakıp kaçmış," diyen arkadaşım sözlerinin ağır geldiğini düşünmüş olacak ki sonradan,"Kusura bakma Zelişciğim ama, birinin gerçekleri söylemesi lazım. Barış'ın yaptığın harekete çok bozulduğuna eminin," dedi.

Fakat ben Emine'ye kızmamıştım. Çünkü tam da dediği gibi Barış'ı bırakıp kaçmakta mallık yapmıştım. Emine'nin dediği gibi Barış bana kırılmış bile olabilirdi. Hata kim bilir hakkımda neler düşünüyordu?

"Peki şimdi ne yapmam lazım?" diye sordum Ali'nin tuttuğu telefondaki Emine'ye.

Emine'den önce sözü alan Ali,"Sanıyım gönlünü alman lazım," dedi.

"Aliciğim doğru söylüyor," dedi hemen Emine,"Barış'a kendini affettirmek için bir şeyler yapmalısın."

"Of ya, yine her şeyi mahvetmenin bir yolunu buldum," dedim isyan edercesine."Lütfen bana fikir verin arkadaşlar."

"Tamam, tamam isyan bayrağını çekme hemen. Elbet bir şeyler bulacağız," diyen Emine kısa süreli bir sessizliğe büründükten sonra,"BULDUM!" diye bağırdı.

İkimizde anında meraklı bakışlarımızı telefondaki Emine'ye diktik. Ve aşk uzmanı arkadaşım, aklından geçen yeni planını bizimle paylaşmaya başladı: "Zeliş doğum gününe çok az kalmadı mı senin? Barış'ı doğum gününe çağırarak gönlünü tekrar kazanabilirsin."

"Ne! Hayatta olmaz," diyerek Emine'nin planına itiraz ettim hemen. Çünkü kendimi bildim bileli bizim ailede doğum günleri aile içerisinde kutlanırdı. Dışarıdan arkadaşlarımızı çağırıp büyük partiler asla vermezdik. Ancak yakın arkadaşlarımız için bir istisna geçebilirdik. O da çok yakın!

Ve tüm ailem benim tek arkadaşlarımın Ali ve Emine olduğunu biliyordu. Hâliyle Barış benim yakın arkadaşım olmadığı için, onu doğum günüme çağırmazdım.

"Ya Zeliş ne olacak ki. Çağır işte," diye diretmeye devam eden Emine Ali'den de destek almak için onu yüreklendirmeye çalıştı: "Haydi Ali, sen de bir şey söylesene!"

"Valla kusuya bakma Emineciğim, Zeliş'i istemediği hiçbiy şeye zorlamam ben," diyen Ali'ye bana saygı duyduğu için minnettardım. Ancak Emine diretmeye devam ediyordu:

"Bir düşün Zeliş, Barış'a aşık olduğunu itiraf etmek için daha uygun bir zaman bulamazsın. Yeni yaş, yeni aşk ay harika olur," dedi sevinçle el çırparak.

Ancak,"Barış'a aşık falan değilim Emine saçmalama," diye kızarak arkadaşımın sevincini kursağında bıraktım. Tamam evet Barış'dan hoşlandığım doğruydu ama, bunun adına aşk demeyi doğru bulmuyordum.

Yeşil gözlerini devirerek,"He,he tamam, aşık değilsin," diyen Emine,"Sen ne yapmayı düşünüyorsunuz peki kankacığım?" diye sordu.

"Bilmiyorum," diyerek karşılık verdim ona. Çünkü ne yapmam gerektiğini hiç bilmiyordum. İlk defa böyle duygular yaşıyordum ve kafam çok karışıktı. Barış'ı görünce vücudum yabancı tepkiler veriyordu. Ve bazen ağzımdan çıkanları kulaklarım pek duymuyordu. Hal böyleyken Barış'ı karşıma alarak onunla aynı duyguları hissettiğimi söyleyemezdim.

Kısa süre sonra Emine etüt başladığı için telefonu kapadı ve Ali de evine gitti. Ali'yi uğurladıktan sonra anneme mutfakta yardım ettim. Akşam yemeğinden sonra da bizimkilerle televizyonu işgal eden saçma dizilerden bir tanesini izledim. Babam dizideki kötü karaktere söverken, annem zavallı kız karakter için vah vah çekip duruyordu. Küçük kardeşim Zafer ise,"Anne bunların hepsi gerçekten de olmuş mu?" diye sorup duruyordu.

Çünkü dizi, televizyon ekranının aşağısında, Gerçek Hayat Hikayesinden Uyarlanmıştır, diyerek insanları kandıran türdendi. Zavallı kardeşim de izlediği saçmalıkların gerçek olduğunu düşünen kesimdendi.

Televizyonun büyülediği aileme hayretle seyirci kaldıktan sonra, uyumanın benim için daha faydalı olacağını düşünerek odama geçtim. Ve bir sonraki güne başlamak için erkenden yattım.

Gece boyunca rüyamda Gökhan'la uğraştıktan sonra annemin,"Haydi Zeliş uyan!" sesiyle uyandım. İlk defa annemin beni erken uyandırmasına sevinmiştim. Yoksa Gökhan ve yancılarından kurtulmam imkansızdı.

Oldukça gerçekçi olan kabusumun rüya olduğuna emin olduktan sonra yataktan çıktım ve yeni okul gününe hazırlandım.

Dün fazla özgüvenli girdiğim okul kapısından bu kez endişeli ve gergin bir şekilde girdim. Ne de olsa beni endişelendirecek çok şey vardı. Mesela beni tehdit eden Gökhan ve aşkından başımı döndüren Barış gibi.

Gökhan'ı pek umursamıyordum ama, Barış'dan elimden geldikçe kaçacaktım. Çünkü kendimi onunla konuşmak için hazır hissetmiyordum. Temkinli adımlarla merdivenleri çıkarak sınıfa doğru ilerledim. Etraf sakin gibi gözüküyordu.
Koridorda olan bir kaç kişinin ilgisini çekmeden sınıfa girdim.

o da ne! Barış sınıftaydı.

Beni görür görmez ayaklanan Barış'dan kaçmak için çantamı sıraya bıraktığım gibi sınıftan çıkmaya çalıştım. Ama kapıya yaklaşmadan Barış'ın sesini duydum:

"Yoksa benden kaçıyor musun portakal çiçeği?"

"Aaa, Barış!" diyerek hemen arkamdan olan Barış'a döndüm."Sen burda mıydın?"

"Evet seni bekliyordum," diyen Barış'ın dürüstlüğü hayranlık vericiydi.

Ama benim,"Niye ki?" diye sormam ise rezillikti. Çünkü mantıksız mantığım,"Aptala yat Zeliş! Aptala yat Zeliş!" diye diye kafama vuruyordu.

"Niye ki, mi?" diyerek beni tekrarlayan Barış,"Beni dün öylece bırakıp gittiğini unuttun galiba?" diye sordu.

Of korktuğum soruyu sormuştu.

Barış'a verecek bir cevap arayışına girdiğim esnada arkamdan bir ses,"Bakın kimler varmış burda?" dedi yüksek sesle.

Sesin sahibi tabii ki beni rüyalarımda bile rahat bırakmayan Gökhan idi. Ancak bu kez yanında sadece yancıları olan kızlar yoktu. Bir de kaba saba bir kaç arkadaşını daha yanına almıştı.

Tabii ki niyetleri ben ve Barış'dan intikam almaktı. Beni arkasına alan Barış,"Ne var Gökhan ne istiyorsun?" diye sordu.

"Ne istediğimi gayet iyi biliyorsun," diyen Gökhan hiç acımadan Barış'ın karnına sert bir tekme savurdu. Aldığı darbeden sonra yere kapaklanan Barış'ın yanına koşarak onu ayağa kaldırmaya çalıştım. Aynı zamanda da pis pis sırıtan Gökhan'a çıkıştım:

"Ne yaptığını zannediyorsun sen geri zekalı?"

"Heyecanlanma havuç kafa, sıra sana da gelecek," diyen Gökhan, tek becerileri süslenmek olan kızlara döndü: "Haydi kızlar göreyim sizi."

Kendini toparlayarak ayağa kalkan Barış Gökhan'ın üzerine yürürken, kızlar da bana doğru geliyorlardı. Kızlardan bir tanesi elini kızıl saçlarıma geçirdiği zaman Barış'ın da Gökhan'ın beybi face suratına öfkeli bir yumruk attığını gördüm. Ondan sonra kavga dövüş.

Anında başımıza üşüşen kalabalıktan,"Vur! Vur!" tezahüratları yükselmeye başlamıştı. Barış tek başına üç erkekle dövüşürken, ben dört kızla dövüşüyordum. Daha doğrusu dövülüyordum.

Ama neyse ki çok uzun sürmeden, Rıfat Hayri hocanın,"Neler oluyor burda?" diye soran gür sesi, bizi daha fazla hırpalanmaktan kurtardı. Tabii bizi hırpalanmaktan kurtaran Rıfat Hayri hocan, müdürün odasına gitmekten kurtarmadı. Bunu da seve seve yaptı.

Continue Reading

You'll Also Like

224 79 3
Seçilmiş kişi şanslı mıdır? Karanlıktan korkan herkes karanlığın aydınlığına sığınır mı? Annabel sevdiklerini ve nefret ettiklerini kurtarmak için mü...
267K 13.7K 20
Bir avukatın dava hakkında bilgilendirmek için kebapçıda bir peçeteye not aldığı telefon numarası kebapçının sahibinin eline geçiyor. Kebapçının sahi...
18K 1.1K 15
Sırtımdan binlerce kez vurulduğunu hissettim bir anda, gözlerim yaşadığım şokun etkisiyle kocaman açılmıştı. Ellerimi ağazıma götürerek şaşkınca karş...
698K 32.2K 26
Not: Kitapta +18 unsurlar mevcuttur.. ........................................ ~ZS~....................................... Kına yakmak kendini adama...