Live to Win//Jeongbin

Від jisungunhamsisi1rip

2.4K 625 477

Changbin üniversitenin müzik grubunun kaptanıdır. Jeongin ise onların okulda çalıştığı odanın yan tarafında k... Більше

|1| Kıs Şu Müziğin Sesini
|2| Kas Adamın Bana Vurmasını Yeğlerdim
|3| GURP
|4| SEO ATA BİN
|5| Yer Yatağı
|6|Önlüklü Changbin PUAHAHA
|7|Gorusuruz seungmin
|8|Son 5 Gün
|9|Her Zaman Ben Yanında Olamam
|10|Yeni Takımınızla Başarılar...
|11|Kim Bilir Belki Ciddi Belki Değil?
|12|Anahtarları geri topladığımdan eminim..
|13|Valdemort
|14| İlk Gün
|15| Atılım Yapmazsan Kaybedersin..
|16|Not
|17|NELER OLUYO NELER OLUYO
|18|Beş dakika
|19|Çok mu Seviyon?
|21|Yeongyu
|22|Ameliyat...
MUHTEŞEM ÖTESİ SORUMSUZLUKLARİM VOL4

|20|1K

83 23 16
Від jisungunhamsisi1rip

Okullar Arası Futbol Müsabakaları Son Gün Final

Jeongin'in bakış açısı

Hem okul takımımızın hem de bizim gösterilerimizin son günüydü. Bunun heyecanı üzerimizdeyken ayriyeten bunun sorumluluğunu da çok ciddi bir şekilde hissediyorduk.

Tüm bu duygu karmaşası içerisinde takımı toplu tutmaya çalışmak ayrı bir yorucuydu.

Bu maç sonrasında, turnuvanın başından itibaren amigo takımlarının performansları sonucu alacakları puanlar hesaplanacaktı.

Bu konuda oldukça şanslıydık çünkü futbol takımı finale kadar kaldığı için fazlasıyla performans sergilemiş ve en azından bir kaç maçta en iyi performanslarımızı gösterme şansını elde etmiştik.

Maçın başladığını belirten düdüğün sesini duyduğumuzda kulübemizde sakince oturuyorduk. Bi finale göre fazlasıyla sakindik.

Bu bir yandan endişe vericiydi. Bu yüzden herkesin kendine gelmesi için kulübeden ayrıldım ve onlara limonata almaya gittim.

Tabiki ben kalktığımda istemsizce Changbin de kalkmıştı, nereye gittiğimi sorgulamıyordu sadece takip ediyordu.

En sonunda anlık olarak durduğumda o da durdu. Durmamın nedeni ne zaman olduğunun gününü tutmayı bıraktığım ayak bileğimin ağrısıydı.

Üstelik zamanında bu benim projeme de mâl olmuştu.

Hadi ama şuan ağrıyamazsın. Zamanı değil, finallerde olmaz ama!

"Bir sorun mu var, neden durdun?" Arkamda Changbin olduğunu bir anlığına unutmuştum ki bir anda soru sorması tırsmama neden oldu.

"Oh hayır bir sorun yok hadi devam edelim."

"Tamam peki nereye gidiyoruz? Söylemedin hâlâ."

"Aslında herkes çok sakin gözüküyor."

"Bu iyi bir şey değil mi peki?" Dedikten sonra yanıma gelmiş ve kolunu omzuma atmıştı.

"İyi bir şey ama of ne bileyim... Bu beni tedirgin ediyor. Onlara limonata alacağım."

Bir yandan bunları açık bir şekilde itiraf ettiğimden oluşan beyin zonklamasından sinirlenirken, bir anda yanağıma öpücük bırakmasıyla içimdeki ateş sönmüştü.

"Sen yanıyorsun!"

"Ne?"

"Diyorum ki yanakların çok sıcak dur bi bakayım..." Bir anda panikleyip bu sefer dudaklarını alnıma yaslamıştı. "Evet yanıyorsun! Yakınlarda bir eczane vardı hemen oraya gidip-"

"Hey Changbin... Sakin ol. Önemli değil. Heyecanlanınca hep böyle oluyor "

"Eminsin değil mi? Hemen alıp gelebilirim."

"Hayır ciddiyim. Hadi limonataları alıp geri dönelim."

(...)

Yaklaşık on dakikanın sonunda kulübeye geri dönmüştük. Herkes limonataları görüp ayaklanmıştı. Bu hoşuma gitmişti, çünkü hepsindeki heyecanı ve mutluluğu gözlerinde görebiliyordum.

Bir kişi hariç...

Herkes limonatasını alıp kimi arkadaşının kimi sevgilisinin yanına oturduğunda elimde fazladan limonatayla Beomgyu'nun yanına oturdum.

"Beomgyu?"

"Ah pardon dalmışım. Efendim Jeongin."

"Limonata ister misin diye soracaktım."

"Ah teşekkürler ama canım istemiyor. Bu ikramın için teşekkürler."

"Peki, sen bilirsin." Baktığı yöne doğru dikkatimi verdiğimde maçı gerçekten ciddi bir şekilde takip ettiğini fark etmiştim. Yanına oturdum.

"Bir sorun mu var?"

"Hayır, bende bir sorun yok..."

"Sorun kim öyleyse?"

"Sahadaki çocuğu görüyor musun? 5 numara..."

"Aa evet. Yeonjun hyungdan bahsediyorsun."

"O bizden büyük mü?"

"Evet?"

"Fark ettin mi? Rakip takımdaki üç oyuncu onu ciddi şekilde markaja almışlar."

"Bi saniye.... Evet, EVET! Kötü bir durum. Umarım başına bir şey gelmez."

"Umarım... Bundan korkuyorum. Az önce kılpayı sakatlanmaktan kurtuldu, tekrar yaşansın istemem."

"Beomgyu..."

"Efendim Jeongin?"

"Yeonjun hakkında ne düşünüyorsun?" Bu sorum onun içindeki bir şeyleri hareketlendirmiş olacaktı ki ani bir silkelenme sonrası gözlerini kaçırmaya başlamıştı.

"Bir şey şey düşünmüyorum aslında. Sadece dikkatimi çekti."

"...😐"

"Belki birazcık tanışmak istiyor olabilirim de."

"Seni onunla tanıştırabilirim."

"Ciddi misin?! Ama neden yapasın ki bunu?"

"Belki o da seninle tanışmak istiyordu ve sen de istiyorsun hani tanışmak iyi olur..."

"Benimle tanışmak mı istiyordu?" Bunu duyması gözlerinin fal taşı gibi açılmasına sebebiyet vermişti. Sakinleştiğinde de maçı izlemeye geri dönmüş ve donup kalmıştı.

"Evet. İstiyordu. Hem de çok."

"Sen sen ciddisin değil mi?"

"Yani... Ciddi olmadığım söylenemez."

"O halde olur... Yani ben de tanışmak isterim."

"Offf kendimi müstehcen evlilik sitesi gibi hissettim bir anda neden bilmiyorum."

"NE?! AHAHAHAAHAHAHAHA." Attığı kahkaha o kadar güzeldi ki sabaha kadar dinleyebilirdim. Bunların işi bi aradan çıksa çok iyi olurdu ayrıca. Yoksa Yeonjun hyung peşimi bırakmazdı.

"DÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜT-"

Aniden çalan düdük ikimizin de sahaya odak vermemizi sağlamıştı. Neler oluyor böyle!

Yerde yatan Yeonjun hyungla, Beomgyu'nun korktuğu şeyin yaşandığını anlamıştım. Bir anda sağlık görevlileri sahaya girmiş ve müdahale etmişti ama etrafta oluşan kalabalıktan asıl durumu göremiyorduk.

Sonrasında kırmızı kart çıktı...

(...)

"Bir şey olmamıştır dimi Jeongin?"

"Olmamıştır merak etme Beom... Yeonjun hyunga bir şey olmaz."

"Öyle mi dersin..."

"Evet... Umarım öyledir. Bakmaya gidelim mi?"

Kafasını yasladığı omzumdan kalkıp bana bir bakış atmıştı. "Bakabilir miyiz ki?"

Onun da istediğini anladığımda kalkmış ve elini tutmuştum. E tabiki de bunu farkeden Changbin de ayaklanmıştı.

Revire vardığımızda kapının üstündeki pencereden orada olup olmadığına baktım. Oradaydı.

Kapıyı hoyratça açıp bağırdım.

"Heyyy şampiyon! Nasılsın?"

"Sence nasılım akıllı şey-" Ardımdan giren Beomgyu'yu görünce sözcükleri sekteye uğramış ve en sonunda susmuştu.

"Geçmiş olsun Yeonjun hyung."

"Sağol Beomgyu."

Tabiki bu sırada ben ve Changbin, kapının tam olarak köşesinde Yeonjun'a göz kırpar şekildeydik.

"Biz gidip bir maça bakalım. Sen Yeonjun'a göz kulak olursun Beomcum. Bay bay. Hadi Changbin, gidelim."

Yeonjun'un bakış açısı

Jeongin ve Changbin'in yüzünde gördüğüm o muzur ifadeden sonra içimden onlara güzel bir siktir çekmiştim bile.

Ama iyi yandan bakalım... Sevdiğim adamla aynı odadayım.

AMK NE KADAR DA GÜZEL BİR ŞEYMİŞ SEVDİĞİNLE AYNI ODADA OLMAK.

NEYSE OHOM.

Başbaşa kaldığımızda ikimiz de ne diyeceğimizi bilmiyorduk. İlk hamleyi ben yapmak istemiş ve bir anlık cesaretle konuşmuştum.

"Hey. Yorulma, buraya oturabilirsin." diyip yattığım yatağın köşesini işaret ettim.

(yazar: vay amk hamle de ne hamle. Sanırsın yüzyılın ilanı aşkını yaptı.)

Beni dinleyip ses çıkartmadan çıtı pıtı geldi ve dediğim yere oturdu.

"Canın çok acıyor mu?"

"Hayır, hayır acımıyor. Hatta ikinci yarı tekrar gireceğim. Hafif bir burkulma sadece."

"Bu tehlikeli. Üçlü markajı gördüm. Tekrar çıkmamalısın." Onun bu tespitlerini tatlı bulmuştum. Haklıydı da. Ama her ne olursa olsun, bu maçı sonuna dek bırakmamalıydım.

"Endişeli misin?"

"Birazcık..."

"İyi olacağıma söz veriyorum."

"Ne? Senden buna söz vermeni istemedim ki..."

"Benim için endişelenmemiş miydin?"

"Ne. Ama. A. Ben gidiyorum. Of ya."

Bi anda kalkıp gitmesi o kadar hoşuma gitmişti ki bu hareketleri gülümsememe neden olmuştu.

O çıktıktan hemen sonra ilk yarı maça çıkmamış olan arkadaşlarım gelmişti.

"Yeonjun, birazdan ilk yarı bitiyor. Amigo takımının gösterisi var, izlemek istiyorsun değil mi?"

"Tabiki de woo. Geliyorum. Bekle."

Hemen yanımdaki askılıktan hırkamı almış ve kulübeye geri dönmüştük. Biraz erken gelmiştik anlaşılan çünkü Jeongin, hepsinin başında dikilmiş her zamanki motivasyon konuşmasını yapıyordu.

Motivasyon konuşması diyip geçmeyin. Eğer bu konuşmayı Jeongin yapıyorsa gerçekten işe yaradığını görürsünüz.

Biraz sonra kalkmış ve yerlerini almışlardı. Her zamanki gibi büyük bir ustalıkla gösterilerini devam ettiriyorlardı.

Gurur duydum onlarla. Beomgyu'nun etrafına bile bakmadan odaklanışı da her zaman beni etkilemişti.

Gösterinin sonuna geldiklerinde izlerken bile yorulduğumu fark etmiştim.

Jeongin'in bakış açısı

Yine her zamanki gibi yüreklendiren konuşma sonrası herkes daha enerjik ve dikkatliydi. Gösterimizin başlaması için onay aldığımızda yerimize geçmiş ve başlamıştık.

Beomgyu'yu, Yeonjunla odada başbaşa bıraktıktan sonra neler olduğunu ona hiç sormamıştım. Gösteriden sonra ona bunu sormayı aklımın bir köşesine not ettim.

Her şey çok güzel gidiyordu. Gösterinin sonlarına doğru herkes hâlâ hatasız devam ediyordu. Bu beni mutlu etmişti.

....

Hayır dostum şimdi olmaz...

Ayağıma saplanan düzinelerce iğne hissini veren acı yine başlamıştı. Keşke en azından doktora görünseydim diye düşündüm.

Acıya katlanmaya çalıştım. Zordu, muhtemelen gösteri sonrasında bunun tedavi süreci de zor olacaktı.

Gözlerimde akmayı bekleyen yaşları tutmaktı tek derdim. Sırf kişisel meselem yüzünden herkesin hazırlığını mahvetmek istemezdim.

Bitirmiştik, sonunda... Gösteri bitmişti... Bir sene daha bitmişti...

Gösteri bittiğinde herkesin alkışlaması çok iyi hissettirmeliydi. Ama şuan duyduğum tek şey ayağımı parçalayan acıydı.

Changbin'in bakış açısı

Jeongin'in hareketleri, takımın bütünlüğü ne kadar güzeldi öyle. Hepsi kusursuz bir birliktelikteydi. Gösteri bittiğinde yüzlerindeki mutluluğu ve yakınlarının gururunu görmek onların tüm yorgunluğunu alacaktı.

Ve Jeongin....

Onu bir yemeğe çıkarabilirdim. Sanki bugün her zamankinden daha güzeldi. Her gün daha güzel ama hiçbir gün diğerinden az güzel değildi. Tanımlanamayan bir güzelliği vardı her gün.

Gösteri bittiğinde ilk onun yanına gittim.

"Harika iş çıkardın, Jeongin'im." Ona toplumsal bir ortamda farklı şekilde seslenmek istememiştim. Rahatsız olmasın istedim. Henüz ilişkimizin adını da koymamıştık.

Yüzünü kaldırdığında bir şey farkettim.

Kendini sıkıyordu. Sanki çok ağır bir yük taşıyormuşcasına sepsertti.

"Jeongin!?"

Kafasını kaldırdı, gülümsemeye çalışıyordu.

"Teşekkürler Changbin hyung." ve en sonunda dayanamayıp gözlerinden yaşlar akmaya başladı.

İlk başta bunun mutluluktan olduğunu sanmıştım. Ancak bileğinin durumdan haberdar olmam pek uzun sürmemişti.

Bunu duyduğum an onu kucağıma aldım ve gerisin geriye kulübeye götürdüm. Özenle bağlanmış olan fiyonklu ayakkabılarını çıkarttım.

"Neresi ağrıyor...?"

"Burası." Eliyle acıyan yeri gösterirken dudakları büzülmüştü. Bu onu oldukça tatlı gösteriyordu ancak işaret ettiği yeri gördüğümde bunun da onun kadar tatlı olduğu kanaatine varamamıştım.

1300 kelimeyi aştığını için burada kesmek istiyorum. Uzun bölümler sizler için sıkıcı olabilir. Kısa kısa bölümler okurun dikkatini toplayabilmesi ve sıkılmaması açısından önemli.

Bu arada ficimiz 1K olmuş da geçmiş bile. Tam 1k'da atmak istiyordum bu bölümü ama sadece bir günde bile okuma sayısı değişti.
Çok teşekkür ederim ficimi okuduğunuz için. Ayriyeten oy veren ve yorum yapan kişilere çok çok teşekkür ederim.

Çoğu oy veren okurumu biliyorum. Kimi zaman sizi daha tanıyabilmek açısından profillerinize göz atıp sizin hakkınızda fikir sahibi olmaya çalışıyorum.

Ve yorum yapanlara da çok teşekkürler. Yorumlarınız benim için çok önemli ve şuanda sanırsam tüm yorum yapan kişilerle kısa muhabbetlerimiz olmuştur. Sağolun yorumlarınız için.

Çok teşekkür ediyorum. Sonraki bölümde görüşürüzzz 🎀






Продовжити читання

Вам також сподобається

160K 16.9K 53
Jungkook, erzağının bitmesiyle kendine yiyecek birşeyler ararken, Taehyung'un liderlik yaptığı bir küçük bir şehirle karşılaşır. Jungkook, açlığını d...
38.5K 3.3K 12
Kim Taehyung öğrencisine fazla mı ayrıcalık tanıyordu? Daha ona sınav cevaplarını verdiği kısma gelmedik. Yaş farkı !
448K 36.7K 28
Melez Kaplan Taehyung, Melez Tavşan Jungkook ile sevgili olmak istiyordu Ha birde onu altında inletmeyi... [texting+düz yazı] #3 - taekook [13.08.202...
28.2K 1.6K 15
Oynanılan her oyun er ya da geç bitmeye mahkumdur..