Sömürge -Askıda-

By lolakoala

2.8K 272 78

İnsanoğlu, Dünya'daki tüm enerji kaynaklarını bitirdiğinde büyük bir savaş patlak verdi. Kullanılan silahlar... More

Tanıtım
-1-
-2-
-3-
-5-
-6-
-7-
-8-

-4-

185 25 7
By lolakoala

Koridorlar fazla düzenli ve sıkıcıydı. Bomboş duvarların gölgelerinin arasına girerken yanlış bir adım atıp atmadığım konusunda kararsızdım. Aklımda bir tek soru vardı. Acaba Joseph'ı birtakım yetkili vasfında insanlar alıp götürmüşler miydi? Şimdi bana Joseph'i farklı bir yere gönderdiklerini mi anlatacaklardı?

"Merkezimize hoş geldiniz Bayan Daphne."

Ne kadar garip bir adamdı bu. Bayan derken soyadımı mutlaka kullanması gerekiyordu. Bayan Daphne de neydi? Ayrıca adam gayet rahat giyinmişti Giyimine hiç dikkat etmemesi bir merkezin müdürü olan bir insan için büyük görgüsüzlüktü.

"Sizin tek bir cevapla tatmin olmayacağınızı biliyorum."

"Dediklerinizden hiçbir şey anlamıyorum."

"Burada Empiryum'da yaşayan her insanın ne tür özelliklere sahip olduğunu biliyoruz. Hatta kategorilere bile ayırabiliyoruz. Bu bizim işimiz."

"Joseph Miger'ın nerede olduğunu biliyor musunuz?" diye sordum anlamsız sözlerini bölerek.

"Hiç kendinizi sorguladınız mı? Garip bir adamla haddinden fazla zaman geçiriyorsunuz."

"Bakın benim derdim kaybolan arkadaşım..."

"Evlenmeye kalkıyorsunuz.' Diyerek beni böldü. Joseph'la hiç alakadar değildi. Özel hayatımla daha çok ilgili gibi görünüyordu. 'Siz hiç çevrenizden birinin evlilik diye bir şeyle uğraştığını duydunuz mu?"

Adam kafamı karıştırıp beni evime göndermeyi düşünüyordu anlaşılan. Joseph ile ilgili bilgi vermeyeceği belliydi.

"Okulda başarısız olan çocukları nereye gönderiyorsunuz?"

"Sadece okulda eğitim sırasında yeterli zeka seviyesine gelemeyen çocukları değil, eğitim bitiminde yeterli kişiliği geliştiremeyen nicelerini gönderiyoruz. Herkes kendi hayatına baktığı için eksilenleri fark etmiyorsunuz." Yüzümü ateş basmıştı. Moda, estetik gibi anlamsız şeyler yüzünden çevremde olan bitenin farkına varamamıştım demek ki.

"Anladığım kadarıyla Joseph Miger'ı nereye götürdüğünüzü bana söylemeyeceksiniz."

"Size açık olayım. Joseph Miger'ın nerede olduğunu bilmiyorum. Onun güvenliğini sağlamaksa görev kapsamımın dışında."

Adam samimi görünüyordu. Söylediklerinden en bariz anladığım şey Joseph diğer insanlardan farklı biriydi. Okul kaydı da yoktu. Belki de askerlerden biriydi.

"Peki sorgulayıcılar kim oluyor?"

"Empiryumlular çeşit çeşittir. Sorgulayıcılar, meydan okuyanlar, barışçıllar, yardım severler ve buna benzer gruplar. Biz Empiryum'un huzuru için daha çok barışçıl ve yardım sever insan olmanızı sağlamaya çalışıyoruz."

"Sorgulayıcı olduğumu nereden biliyorsunuz?"

Hedix'imi gösterdi.

"Her şey burada."

Kapıdan çıkarken o da ayağa kalkmıştı.

"Bayan Daphne burada konuşulanları asla internete yükleyemeyeceksiniz. İnternette bu konu tamamen kısıtlıdır."

Hava aracına binerken kafam hayatımda hiç olmadığı kadar karışmış durumdaydı. Demek Empiryum da sürekli insanlar kayboluyordu. Hayatımız iş ve kulüp çevresinde döndüğü için fark etmiyorduk. Anlaşılan interneti de kontrol altında tutuyorlardı. Kimsenin bilgisi olmaması normaldi. İnternette olmayan bir şeyi söylersem kimse bana inanmazdı. Şehrin ardında sonsuza uzanan ormanlara baktım. Bu insanları bir yere gönderiyorlardı. Bundan emindim. Düşünceler kafamda dönüp dolaşırken işe gitmem gerektiğini bildiren alarm çalmaya başladı. Bugün fiziksel aktivite kulübünde ders vereceğimi tamamen unutmuştum.

Ders için sınıfın en ciddi bayanı olmak için hazırlanırken kafamın karışık olması beni zorlamadı. Yaptığım şeyleri o kadar çok tekrarlamıştım ki artık benim için otomatik hale gelmişti. Kendimle yalnız başıma kalabilmek için ders bitene kadar sabretmeliydim. Bittikten sonra da yerimden kıpırdamadan bir süre sınıfta kaldım. Katılımcıların yavaş yavaş hazırlanmalarını ve sınıftan çıkmalarını izledim. Son katılımcı çıkarken bana baktı ve gülümsedi.

"İyi günler Bayan Daphne Green."

Ama ben bunun karşılığında ona cevap vermektense hayatımda sorduğum en garip şeylerden birini sordum.

"Sizce ormanların arkasında ne var?"

"Tabii ki savaş kalıntıları ve nükleer atıklar..."

"Başka şey olmadığından emin misiniz?"

Garip garip bana baktı. Belli ki deli olduğumu düşünüyordu. Ona her yıl belki de yüzlerce Empiryumlu'nun belirsiz bir yere gönderildiğini söylemek asla akıl karı olmazdı.

Eve geldiğimde masada duran Joseph'ın Hedix'i beni huzursuz etti. Koltuğa oturdum ve onu elime aldım. Ne göreceğimi bile bile onu gözüme taktım. Parolayı sorduğumda rastgele ilk aklıma geleni söyledim.

"Daphne Green."

"Hoş geldiniz." Yazısını gördüğümde gözlerime inanamamıştım. Normal bir Hedix'te şifreden sonra iris taraması yapması gerekiyordu ancak Joseph anlaşılan iris tarama özelliğini iptal etmişti. Bu asla önerilen bir şey değildi. Ama Joseph garip biriydi. Belli ki bu konuda da garipliğinden geri kalmamıştı.

Kişisel dosyalarını karıştırırken şaşkınlığım artmaya devam ediyordu. Onlarca arşiv dosyası vardı. Her dosyanın içinde yüze yakın hafıza dosyası kayıtlıydı. Bunları bu şekilde yayınlamadan arşivlemiş olması gerçekten çok şaşırtıcıydı. Acaba mükemmel bir eser oluşturacaktı da videoları internette yayınlayıp spoiler mı vermek istemiyordu?

Arşiv dosyalarının ilk başındaki 'giriş' adlı video dosyasına tıkladım. İsminden dolayı ilk bakmam gereken video olduğu izlenimi oluşturmuştu.

Videoda Joseph sürekli hareket halindeydi. Hiç de durup mikro kameraya konuşmuyordu. Gözünde Hedix de yoktu. Hedix olmadan bu kadar süre dışarıda ne yapmış olabilirdi ki?

Joseph 2000'ler kafe gibi bir yerdeydi. Ancak eşyalar kafedeki gibi rengarenk değildi. Her şey solgun ve tozlu görünüyordu. Kocaman bir tabağın içinde kaşık çeviriyordu.

Sonra yağmurun altında ne olduğunu anlamadığım ağır bir şey taşıyordu. Elindeki şey gerçekten ağır olmalıydı. Yüzündeki ifade acı çekiyormuş gibiydi. Görüntüler sanki başka videolardan kesilip birbirine eklenmiş gibiydi.

Şimdiyse mükemmel bir manzaraya bakıyordu. Yeşil çimler ve bir tutam papatya... O kadar harika bir güneş var ki sanki çimlerin kokusunu burnumda hissediyorum. Bu parkı yapmak için çok uğraşmış olmalılar. Ayrıca bu parkı bilmemem de çok büyük haksızlık. Joseph dalmış ve manzarayı izlerken duyduğu bir hışırtı yüzünden başını başka tarafa çeviriyor. Hafif göbeği olan gözlüklü bir adam tatlı bir gülümsemeyle ona yaklaşıyor.

Görüntüler hızla değişiyor. Hızlı hızlı başka ortamlarda başka kişilerle konuştuğunu görüyorum. Kimsenin gözünde Hedix olmaması çok şaşırtıcı.

En son Joseph evinde masada oturuyor, mikro kameraya bakıyor ve konuşmaya başlıyor:

"Merhaba! Ben Yusuf. Ekspiryumluyum."

Video bitti. Daha fazla devam edemeyecek kadar kafam karışmıştı. Ekspiryum da neydi. Empiryum'un içinde bir kafe ve barlar bölgesi miydi? İnsanların çok farklı aktiviteler yaptığı çok farklı ortamlar mı vardı?

Tekrar Hedix'imi taktım. Kendi Hedix'imin tanıdık kokusu bana güven veriyordu. Yüzüme tam oturduğu için kendimi biraz önceki rahatsız durumdan kurtardığıma sevinmiştim.

Hemen Ekspiryum'u arattım. Ama sonuç sayfasının gelmesi oldukça gecikti. Sonra tüm ekranda kırmızı bir ışık çaktı. Kulaklıkta son ses –Yasak kelime- sözleri çınlıyordu.

Farkına bile varmadan oturduğum yerden kalkmıştım. Hedix'i o kadar panik halinde suratımdan çıkarmıştım ki yere düşmüştü. Elimde Joseph'ın Hedix'i ile öylece kalakalmıştım. İki metre öteden dahi yanıp sönen kırmızı ışığı görebiliyordum.

Evimin kapısının açıldığını duydum. Kapının önünde polisler vardı. Kapıyı çalmadan açmaları çok yanlıştı.

"Bu çok kaba..."

"Dikkat et! Patlayacak!"

Polis beni zorla başka bir odaya çekerken parçalara ayrılan Hedix'imden gözlerimi ayıramadım.


Continue Reading

You'll Also Like

138K 564 12
Fantezi Hikayeleri (Bilimkurgu - Fantastik - Doğaüstü)
623K 49.1K 53
Tüm dünyam gözümün önünde yok olurken, tek başımaydım. Cızırtılı sokak lambalarının altında yürürken orada, karanlıkta ses çıkarmadan beni izledikler...
YASAK DENEY By 👑

Science Fiction

173K 16.3K 34
Tarih boyunca sadece birkaç kez cesaret edilen ve eşine az rastlanan, insanlık dışı bir yöntemle yapılan dil yoksunluğu deneylerine bundan yirmi iki...
YANSIMA By Gizme

Science Fiction

6.8K 510 30
İKİ AYRI YAŞAM AMA TEK BİR NOKTA : RUH Amelia kendini hiç bilmediği bir dünyada bulmuştu. Bir anda 19. yüzyıl İngiltere'sine gitmişti. Bu bir rüya m...