Tao fotoğrafı ters çevirdiğinde gördüğü yazıyla içini korku kaplamıştı.
'Zaman doluyor Tik Tak Tik Tak.'
Suho'nun yazıyı görmemesi için fotoğrafı hızla önüne çevirdi ve sinirle avcunda sıkmaya başladı.
"Kim yapıyorsa artık şakayı aştı bence."
Tao farkında olmadan diğer elinde olan Suho'nun kolunu sıkıyordu.Suho sakinlikle Tao'nun ellerini kolundan uzaklaştırmaya çalışırken uzun olan özür dilermiş gibi bakıyordu.Farkında olmadan Suho'nun canını acıtmıştı.
"Sence ne yapmalıyız Tao?Her şey benim yüzümden oldu.B-Ben özürdilerim."
Suho kolların iki yana salmış farkında olmadan sağ sola hareket ediyor ve ayağının ucuyla yerdeki çimlerle oynuyordu.Hormonları sağ olsun şuan ki durumu iyice karıştırmışlardı çünkü göz yaşları dışarı adım atıp Suho'nun pürüzsüz yanaklarından kaymak için can atıyordu.
Uzun olan sevgilisinin bu haline dayanamayıp sıkıca ona sarıldı.Suho için artık ipler kopmuştu deli gibi ağlamaya başlamıştı.
O böyle olsun istememişti.Yaptıklarından pişmandı fakat artık normal olarak hayatına kaldığı yerden devam etmek istiyordu.
Sevgilisiyle birlikte evlerinin önündeki banka oturduklarında Suho'nun göz yaşları bir nebze olsun dinmişti.
"Sevgilim sakin ol belki bizim çocuklar şaka yapmak istemişlerdir."
Tao söylediğinin imkansız olduğunun farkındaydı fakat sevgilisini nasıl sakinleştirebileceğini bilmiyordu.
"G-gerçekten mi?"Suho da böyle bir ihtimalin düşük olduğunun farkındaydı. Fakat bilirsiniz ne kadar küçük bir ihtimal bile olsa insanlar umutlarla nefes alırdı ve Suho artık rahat bir nefes alıp hayatına devam etmek istiyordu.
"Şimdi silelim o gözyaşlarını ve yürüyüşümüze devam edelim."
Tao kendi tişörtünün ucundan biraz kaldırarak Suho'nun göz yaşlarını ve akan burnunu sildi.Suho silinmesine rağmen akmaya devam eden burnunu çekerek konuştu.
"Yürüyüşü bıraksak da dondurma mı yesek hmm?"
-----
Soo nefes nefese prova odasına adım attığında geç kaldığının oldukça farkındaydı.Fakat partnerinin biriyle bu kadar hararetli konuşurken kendisinin farketmemesini ummuyordu.Hemde fiziği çok düzgün olan güzel bir kızla.
Kyungsoo birden geçmişi düşünmeye başladı.Kai Gay olduğunu söylememişti.Yani aynı zamanda kızlardan da hoşlanıyor olabilirdi ve bu hiç de hoş bir durum değildi.
"Mağdem hoşlanacaksın tek bir cinsiyet seçsene be çocuk."
Kyungsoo kendi kendine mırıldanırken aklını daha büyük bir şey kurcalamaya başlamıştı.
"Ya benden de hiç hoşlanmışsa." Bu duruma bir el atmanın vakti geldi diye düşündü ve hala onu fark etmeyen ikiliye doğru ilerlemeye başladı.
Aniden Kai'nin kucağına oturduğunda kız şaşkınlıkla onları izliyordu.
"Ah sevgilim."Kyungsoo gülümseyerek kollarını kucağında oturduğu esmer bedene doladığında onları izleyen dişi kadar sandalye gibi kullanılan Kai de şaşırmıştı.
Kyungsoo kendini yavaşça altındaki bedene sürttüğünde ikisi de kızın varlığını unutmuş gibiydi.Kai dudaklarını birbirlerine bastırırken -üstündeki beden yüzünden garip sesler çıkarmamak biraz zor oluyordu- kız hafiften öksürüp 'hey bakın burada bende varım ' demek istemişti adeta.
"Oh Kyungsoo paranı masanın üzerine bırakmıştım .Ahh yoksa eksik mi?"Kai üzülmüş gibi yaparak dudağını büzerken kız kıkırtılarını tutamamıştı ve Kyungsoo da kıpkırmızı kesilmişti.
Kyungsoo ellerini yavaşça Kai'nin çene hizasına getirip okşadı.
"Hayır bir tanem eksik olan dün geceki performansındı. A-ah şuna bak.."
Kyungsoo elini Kai'nin çenesinden çekip ayak ucunu gösterdi.
"Dün geceki performasın ,yerlerde sürünüyor."
Onları izleyen kız kendini tutamayıp kahkaha attığında Kai sinirden titremeye başlamıştı.
Kyungsoo kendini Kai'ye sürterek ayağa kalktığında esmer olanın kulağına doğru eğildi.
"Kyungsoo-1, Kai-0"
Kısa olan doğrulup kıza iyi günler dileyerek sınıftan çıkmıştı.Şuan ne için böyle bir şey yaptığını kendine soruyordu.Fakat aldığı cevap her seferinde koca bir bilinmezliğe çıkıyordu.
Kyungsoo'nun düşünceleri cebinde titreyen telefonla bölündü.
"Alo Hyung "
"Kyungsoo ben yarın ki pikniği haber vermek için aradım geliyorsun değil mi grupta konuşmuştuk."
"Oh evet geliyorum ."
"Peki ozaman saati yeri -- Hey Chen orada uyuma"
"Siz ne yapıyorsunuz."
"Chenle yatak seçiyoruz dediğim gibi ben sana mesaj atacağım , Yah CHEN!"
Xiumin telefonu kapattığında Chen birkadınla tartışıyordu ve aralarına girmek istediği de pek söylenemezdi.
"Önce ben gördüm bayan neden çirkeflik yapıyorsunuz?"
"Aaaa terbiyesize bak ben senin annen yaşındayım"
"Bak teyzeciğim--"
"Teyze dedi, bana teyze dedi!!"
"Teyze anne yarısıdır, teyze.Sen dedin annen yaşındayım diye bu yaşta kocaman yatağı ne yapacaksın bırak işte ben alayım."
"Hayatım kocaman mağza aynı yataktan bir tane daha vardır herhalde"
Xiumin Chen'in kolunu sıvazlerken konuştuğunda ,karşılarındaki teyzenin eşi olduğunu düşündüğü amcada onu onaylamıştı.
"Hayır!"
"Hayır!"
Chen ve kadın aynı anda bağırdığında tartışma tekrar alevlenmeye başladı.
"Ben bu yatağı istiyorum Xiumin."
"Çok abartmıyor musun aşkım ayıp yaşını almış insanların yanında , öyle
değil mi?"
"Ayıp mı sen benden utanıyor musun Xiumin?Öyle olsun bu yatağı almadan sakın benimle evlenebileceğini düşünme!"
Chen hızlı adımlarla mağzayı terkederken Xiumin ne yapacağını düşünüyordu.Aklına gelen ilk fikirle Karşısındaki bayanla konuşmaya başladı.
"Hanımefendi bakın eşim hamile ve bilirsiniz erkek hamilelikleri pek rastlanan bir durum değil o yüzden hiç değilse bebek için yatağı bize bırakamaz mısınız?"
Xiumin tatlılıkla kadına sorduğunda kadın birazda olsa yumuşamıştı fakat hala o yatağı almakta kararlıydı.
"Şunlara bakın"
Xiumin cebinden çıkardığı telefondan galeriyi açtı ve kadına ultrason resimlerini göstermeye başladı.Kadının eşide arkadan kafasını uzatmış resimlere bakmaya çalışıyordu.
Ultrason fotoğrafları Suho ve Tao'nun bebeğine aitti.Konuşma grubuna attıkları için Xiuminde de resimler vardı.Aklına gelen son çare fasulye tanesi kadar kendisinin bile olmayan bebek fotoğrafıyla Kadını yumuşatmaktı.
"Ooww ne kadar tatlı inanamıyorum.Umarım sağlıklı bir bebeğiniz olur.Hadi hayatım başka bir yatak bulalım."
Ve başarmıştıda.Kadın gülümseyerek kocasıyla Xiumi'nin yanından ayrıldığında Xiumin derin bir nefes aldı ve yatağın parasını ödemek için kasaya ilerledi.
Kafeye geldiğinde Chen müşterilerle ilgileniyordu.
Xiumin'in geldiğini farkettiği halde hiç bir tepkide bulunmadı.Tezgahın arkasına geçtiğinde Xiumin ona arkadan sarılarak boynunu öptü.
"Yatağı aldım."
Chen bu cümleyle hemen gülümseyip kendini Xiumine daha çok bastırdı.
"Peki nasıl başardın benim biricik eşim."
"Çok zor olmadı kadına hamile olduğunu söyledim ve Suho'nun bebeğinin resimlerini gösterdim kadında yumuşayıp yatağı bıraktı."
Xiumin'in Sözünü bitirmesiyle Chen müstakbel eşinin kolları arasında ona doğru dönerek yanağına sulu bir öpücük kondurdu.
"O zaman evlenmemiz de bir sakınca yok."
"Hmm... Ama ben evlenmeyi biraz daha düşünsek mi diyorum?"
Xiumin duygusuz bakışlarla Chen'e bu soruyu yönelttiğinde Küçük olan kekelemeye başladı.
"Na-na-nasıl Ya-yani"
Xiumin şaşıran sevgilisine bakarak büyük bir kahkaha attı ve kolları beline dolayarak onu havada döndürmeye başladı.
-------
Kris'in beyninde garip garip düşünceler dönüyordu.Bu sabah Lay'in babasıyla olan konuşmasına şahit olmuştu ve hiç de hoşuna gitmeyen bu konuşma kafasını kurcalamaya devam ediyordu.
"Kris neden bu tarafa dönmüyorsun."
Lay yatakta kıpırdanarak arkası dönük olan sevgilisine sorduğunda Kris onu duymamıştı.
Geceleri gizlice Lay'in odasına geliyordu ve birlikte uyuyorlardı.Genelde kimse Lay'in odasına girmezdi o yüzden rahatlardı.
"Kris"
"Hımm" Kris sonunda bir yaşam belirtisi verdiğinde Lay endişeyle konuşmasına devam etti.
"Bir şeyin mi var ,bir yerin mi ağrıyor?"
"Hayır iyiyim."
Büyük bir yalandı.Kris hiç iyi değildi.Babası Lay'e artık evlenme zamanının gelip çattığını söylemişti fakat Lay hala babasına Krisle olan ilişkisini açıklamamıştı ve Kris bu durumdan gerçekten rahatsızdı.Sevgilisini zorlayıp söylettirmek istemiyordu.Kendisi hazır olduğunda söylemesini istiyordu ama mutsuz olmasını engelleyemiyordu.
Kris Lay'e hiç bir şey olmamış gibi gülümsediğinde Lay sağa dönüp sevgilisinin üstüne çoktan çıkmıştı.
Kris'in saçlarına ellerini daldırıp yavaşca karıştırmaya başladı.Üzerine eğilip dudaklarını Kris'in dudaklarına bastırdığında uzun olan kıkırdamıştı.
"Gerçekten iyiyim Lay"
"Gerçekten iyi olduğuna inana kadar seni öpmeye devam edeceğim "
Lay sözünü bitirir bitirmez Kris'in Alt dudağını dudakları arasına aldı ve emmeye başladı.
Hesapta Kris'i daha iyi etmek içindi bu öpücükler fakat şuan iki bacağının arasında sızı fiziksel olarak acı vermeye başlamıştı.
Lay öpücüğü kesip Krise baktığında zevkten gözlerinin kapanmış olduğunu gördü.
Bunun tek nedeni öpücük değildi tabiki.Lay'in aynı zamanda Kris'in üzerinde sürtünmesi ve belki eliyle biraz göğüslerini okşaması.
"Sanırım artık daha iyisin."
Lay'in cümlesiyle Kris gözlerini açtı ve onu tekrar kendine çekerken konuştu.
"Hayır küçük bey asıl şuandan itibaren beni daha iyi etmeye çalışmalısın."
Kris sevgilisini serçe öpmeye başladığında aklındaki tüm düşünceler uçuvermişti.
Lay çok güzeldi ve onu seviyordu.Başka bir şey gerekli miydi?
Lay hızla önce kendi tişörtünü sonra da sevgilisininkini çıkardı.Kris'in eşofmanı da yeri boyladığında Lay hala Kris'in üzerindeydi.
Öpücüklerine Kris'in boynundan aşağı doğru devam etti.Göğüslerine geldiğinde her ikisine de öpücük kondurup şarap rengi tepeciklerle (Y\N:Kris'in ki öyle çünkü biliyor yazar dnhshdhdh) oynamaya başladı.
Birini sertçe çekip emerken diğerinide parmaklarının arasına almış çekiştiriyordu.
Aşağıya doğru inmeye başladığında Kris daha fazla dayanamadı.
"Çıkar onu lütfen canım yanıyor Ah-hh"
Lay Kris'in bu haline güldüğünde Kris, Lay'in yanağında oluşan o derin çukura tecavüz etmek istemişti.
Lay Boxer'ın iki kenarını tutup aşağı çektiğinde Kris rahatlamanın verdiği hazla derince inlemişti.
"Ahh Lay lütfen .."
"Lütfen ne? "
"Lütfen onu ağzına al."
Lay aldığı zaferle birlikte Kris'in uzunluğunun ucundan başlayarak küçük topcuklara kadar öpücük kondurdu.
Uzunluğu birden ağzına aldığında Kris küfretmişti.
"Imggh ahh insan bi haber verir azgın unicorn."
Lay ağzındaki uzunlukla gülmemek için kendini zor tutuyordu.Görende
sanki Lay'i Kris'in içine haber vermeden girdi sanardı.
Lay hızla git gel yapmaya başladığında
Aynı zamanda bir eliyle minik toplarla diğer eliylede şarap rengi tepeciklerden biriyle oynuyordu.
Kris'se kendinde geçmiş inlemekten başka bir şey yapmıyordu.Zevkten gözü dönmüştü.Lay'e "dur içine boşalmak istiyorum " demek istesede aldığı hazdan dolayı ağzını açtığı anda inlemeler dökülüyordu.
Artık son noktaya geldiğinde Lay'in adını inleyerek onun ağzına tüm menilerini bırakmıştı
Lay yutabildiği kadarını yuttu. Yutamadıkları ise ağzının kenarından çenesine doğru akmıştı.
O sırada beklemedik bir şekilde çalınan kapıyla ikiside şoka girmişlerdi.
"Lay oğlum iyi misin içerden garip sesler geliyor içeri giriyorum."
Bu Bay Zhang 'dı ve ölümün sesiydi.
Lay hızla Kris'in Kafasını yastıkla kapattı ve onun üzerine yattı çarşaflada kapaya bildiği kadar onu kapatmaya çalışırken içeri Babası girdi.
Kris zevk sarhoşluğundan Bay Zhang'ın sesini duymamıştı ve tam konuşmaya başlayacakken Lay yastığın altından eliyle onun ağzını kapadı.
"Oğlum iyi misin?"
"İyiyim baba uyuyacaktım şimdi."
"Hım yastığın altında ne var , ah çenene bir şey bulaşmış."
"Yoğurt yiyordum da yastığın altında annemden sakladığım yoğurtlar var bilirsin fazla yoğurt yememden haz etmiyor."
"Oh iyi o halde iyi geceler oğlum."
"İyi geceler baba."
Lay babasının gidişiyle derin bir nefes almış ve elini Kris'in ağzından çekmişti.
"Az kalsın yakalanıyorduk,kapıyı kitlemediğime inanamıyorum."
Lay kalkıp kapıyı kitledi arkasına tam dönecekken kapı gibi olan sevgilisine çarptı.
"Hey sen hangi ara--mmgh"
Kris Lay'i ayakta öpmeye başlayıp onu kapıya doğru yasladığında Lay gecenin uzun süreceğini çoktan anlamıştı.
-----
"Çok böcek var burada"
"Baekhyun piknik yapmaya geldik ormandayız ne olmasını bekliyorsun ?"
"Of Chanyeol sen uzunsun tabi karıncalar sana çıkana kadar yorulurlar."
"LUHAAN ÖRTÜYÜ GETİRDİNMİĞĞĞ"
"Chen hyung burdayım bağırmana gerek yok."
Chen tam arkasına baktığında Luhan'ı gördü.
"ohh"
"Bu bebişle ilk pikniğimiz.Kameraya bakın."
Sehun elinde ki fotoğraf makinesiyle herkesin fotoğraflarını çekerken diğerleri de piknik yapacakları yeri hazırlamaya çalışıyorlardı.
Her şey hazır olduğunda on iki kişi hep beraber oturdular.
"Çocuklar eğlenmeye başlamadan önce size bir şey söylemeliyiz."
Suho zorda olsa konuşmaya başlayabilmişti.
"Bebeğin cinsiyeti mi yoksa?"
"Erkek mi?"
"Hayır, kız?"
Baekhyun ve Chanyeol heycanla sorduklarında Suho dan cevap bekliyorlardı.
"Kız--"
"Sana söyledim Park Chanyeol kız olacak."
"Ah yinemi iddiayı kaybettim"
"Hey hey bir saniye kız mı erkek mi bilmiyoruz ve siz bizim üzerimize iddiaya mı girdiniz?"
Chanyeol ve Baekhyun cevaplarını sessiz kalarak vermişlerdi.
"Her neyse söylemek istediğimiz eve bir süredir isimsiz postalar geliyor.Bize bebek için kutlamaya geldiğiniz gün gelmişti ilk defa ve birkaç gün önce bir tane daha geldi."
Herkes dikkatle Suho'yu dinlerken Tao da en az diğerleri kadar sessizdi.
"Biz kim olduğunu bilmiyoruz fakat bir ihtimal sizlerden biri.."
Suho sözünü tamamlayıp diğerleri baktı.Onlardan cevap bekliyordu.Biri ben yaptım dese rahatça bir nefes alacaktı belkide.
"B-Bendim Hyung , o postaları yollayan bendim"
--------------------------
Aleyna&Elif