GEÇMİŞİN KUKLASI +18

By suslu1civcivv

20.1K 879 545

[Şiddet,kendine zarar verme gibi ögeler içermektedir!] Çocuktum ve yaşadığımız şeylerin kaderimiz olduğunu dü... More

GİRİŞ
1.BÖLÜM
2.BÖLÜM
3.BÖLÜM
4.BÖLÜM
5.BÖLÜM
6.BÖLÜM
7. BÖLÜM
8.BÖLÜM
9.BÖLÜM
11.BÖLÜM
12.BÖLÜM
13.BÖLÜM
Kaktüs ve Kar tanesi
14.BÖLÜM
15.BÖLÜM
İleriki bölümlerden küçük bir kesit- Morg
16.BÖLÜM
GEÇMİŞTE SIKIŞMIŞ KUKLA
17.BÖLÜM
18.BÖLÜM
KIYAMETTEN SONRA AÇAN PAPATYA
NEFRETiN ESİRİ

10.BÖLÜM

619 34 147
By suslu1civcivv

🕯️🕯️🕯️🕯️🕯️🕯️
Kalbimi sana sakladım, umutlarım, hayallerim hepsi senin. Mecruh kalbim sana muhtaç, sen de saklı umutlarım. Korkak küçük bir kız gibiyim yanında,neden korktuğunu bile bilmeyen bir kız. Küçük kızların umutları büyük olur, küçük insanların hayalleri fazla olur. Senin yanında küçük bir çocuğum ben, umutlarla, hayallerle sana sığınmış bir çocuk. Sen de yeniden cerh etme kalbimdeki çocuğu.
🕯️
🕯️
🕯️

Selen Acar~ Murat Ege Yıldırım.


🕯️🕯️🕯️🕯️🕯️

Yatakta dönüp duran Murat yüzünden uyuyamıyordum ve aşırı yorgun hissediyorum. Yerimden kalkacak halim yoktu. Neredeyse sabah olacaktı ve doğru düzgün uyumamıştım.Pes edip yataktan çıktım, giyinme odasına girdim, geceliği çıkarıp rahat bir elbise giydim.Makyaj aynasının önüne geçip yüzüme baktım.Ben nasıl bir insana dönüşüyordum?Bu kadın bana çok yabancı geliyordu. Dudağımın kenarındaki yaraya, alnımdaki bandaja,tokat izi olan yanağıma baktım.Yavaş yavaş inceledim kendimi,biliyorum ki, her geçen gün daha kötü bir halde olacağım ve bazı yaralar asla kanamayacak!İçten içe yok edecek beni,elimle saçlarımı düzelttim. Zaman geçecek, çok şey değişecek, ben her gün bedenimdeki yabancıya bakacak ve eski halimi isteyecektim. Elimi karnıma bastırdım, "bana kızgın mısın?" Biliyorum daha çok küçük,beni duymuyor ama onunla konuşmayı seviyorum. Annesinin sevgisini hissetmesini istiyorum, ne kadar sevildiğinin farkına varsın şimdiden."Anne seni çok seviyor, mucizem, ay ışığım benim." Yan bir şekilde karnıma baktım, bebeğimin büyüdüğünü,. Karnımın şiştiğini hayal ettim. Daha sonrasını,kucağıma aldığım anı hayal ettim. Hayalî bile bu kadar güzelse ,gerçeği nasıldır?Saçlarımı düzelttim ve arkamı dönüp odanın çıkışına yöneldim, ama gördüklerim yüzünden adımlarım duraksadı. Murat'ın bu gün giymek için çıkardığı kıyafetlere bakınca içimi öfke kapladı, siyah kumaş pantolon ve siyah gömlek, siyah gömlek! Ben bu adama siyah giymeyi yasaklamıştım! Şimdi bu ne? Siyah ona çok yakışıyor, tabi öyle olunca bütün kadınların dikkatini çekiyordu. Zengin ve yakışıklı bir adam herkesin ilgisini çeker tabi!Gömleği askıdan çıkardım, öfkeyle avucumda buruşturdum. Şimdi bunu güzel bir yere saklamam gerek, ama nereye? Giyinme odasından çıkınca Murat'ın uyuduğunu gördüm, hemen mutfağa koştum, evin içinde topuklu terlikler giydiğim için koşarken çok ses çıkardım. Mutfağa girdiğimde Murat'ın gömleğini mikrodalga fırına koydum. Gülümseyerek mutfaktan çıktım ama bir anda burnuma toprak kokusu gelince olduğum yerde durup etrafa baktım. Nereden geliyordu bu koku? İştahla dudağımı ısırdım, çok güzel kokuyor. Salonun ortasında duran saksıyı görünce heyecanla saksıya doğru yürüdüm. Eğilip toprağı koklayınca ağzımın suyu aktı , çok güzel kokuyordu, avuç avuç toprak yemek istiyorum. Toprağı avucuma alıp dilimi değdirdim, Allah'ım çok güzel. Avucumdaki toprağın bir kısmını ağzıma attım, ağzımın içinde dağıldı yavaş yavaş. Bu güne kadar yediğim en güzel şey gibi geliyordu. Aşermek böyle bir şey mi?Toprağın mükemmel kokusu ve tadı sayesinde kendimden geçtim.


Midemin bulunmaya başladığını hissedince oturduğum yerden kalktım, mutfağa yönelip bir bardak su içtim yavaş yavaş. Ayakta duracak halim yoktu, yaram sızlamaya başlamıştı. Salona dönüp kendimi koltuğa bıraktım. Murat hala uyuyordu anlaşılan.

Aklıma gelen şey ile yatak odasına döndüm, Murat'ın hala uyuduğunu görünce gülümsedim.Yavaş bir şekilde yatağa oturdum. Huzursuz bir şekilde uyuyan Murat'ı izledim bir süre, ardından acıyla gülümsedim.

Benim dağılan ailemin acısı huzurumu kaçırdı. Senin derdin ne Murat?

Elimi uzamış sakalları arasında gezdirdim, uykusunda gülümsedi.

Sen onu sevmiyorsun! Onu kaybedeceksin!

Fısıltılar yine başladığında gözlerimi kapatıp başımı iki yana salladım.

Hayır! Deli değilim ben.

Akan iki damla yaşı silip başımı Murat'ın göğsüne bastırdım,tam kalbinin üstüne. Elimi kulağıma üstüne kapatıp fısıltıları bastırmaya çalıştım. Dayanamıyorum, çok korkuyorum. Annem gibi yok olmak istemiyorum. Bebeğimin yarası olmak istemiyorum. Sadece ailemin yanında olmasını istiyorum. Bebeğimi huzurlu bir şekilde büyütmek istiyorum.

Annem gel ne olur çok korkuyorum...

Annem asla gelmeyecek. Çünkü o öldü! Benim annemi öldürdüler! Onu yok ettiler... Tek derdi sevilmek olan bir kadını sahte umutlarla yok ettiler.Bir günde olmadı hiçbir şey,yavaş yavaş yok ettiler onu.

Ben annemin gözyaşını silerek büyüyen bir çocuktum,benim asla affetmeyeceğim şeyler vardı.

Asla unutmayacağım şeyler vardı...
Annemin elinde lavanta buketi tuttuğu bir fotoğrafını görmüştük abimle birlikte. Mutlu olacağını düşünerek aldığımız lavantaları görünce geçirdiği sinir krizini ölsem de unutmam. Annemin ölmek istediğini ama bizi yalnız bırakmamak için ruh gibi yaşadığı günleri asla unutmayacağım.Eski fotoğraflarında kahkahalar atan annemi hiç içten gülerken görmemiştim ben. Sadece annemden değil, bizden de annemin gülüşünü çaldılar.

Gözyaşımı sildim zaman geçti ve çok şey değişti. Ben artık çocuk değilim,artık ağlayan taraf ben olmayacaktım. Gözlerimi odanın içinde gezdirip Murat'ın telefonunu aradım. Ayağa kalktığımda yaramın sızladığını hissettim. Derin bir şekilde nefes alıp verdim ve bu defa daha yavaş bir şekilde hareket ettim. Canımın yanması umurumda değil, tek düşündüğüm bebeğimin daha fazla zarar görmemesi. Tekli koltuğun üzerine bıraktığı pantolonun ceplerine bakıp telefonu aradım ve buldum. Murat'ı kontrol edip odadan çıktım.

Kilit ekranında ikimizin fotoğrafını görünce yüzümde bir gülümseme oluştu. Şifreyi açınca kayıtlı olmayan bir numaradan mesaj geldiğini gördüm. Şimdilik onu görmezden gelip Sinan ile olan konuşmalarına girdim. Hastanede karşılaştıkları günden beri aklıma takılan bir ihtimal vardı. Sinan'ın bakışları beni huzursuz etmişti, Esra'yı gözetlemesi için Mert'i kapıya dikmesi iyice rahatsız etmişti beni. Ne hissettiğini bilmiyorum, belki de sadece abimi öldürdüğünü düşündüğü için vicdan azabı çekmiştir. Ya da Esra'yı görünce ondan hoşlanmış olabilir, Esra çok güzel bir kadındı. Abim gittikten sonra düştüğü boşluk canımı yakıyordu, hayatının en mutlu olması gereken döneminde kocasını kaybetmişti. Esra kolay kolay anlatamazdı, istediği kadar içine atsın çektiği acıyı gözleri anlatıyor. Gözlerinin içinde ölüm var Esra'nın, ölüme duyulan arzu var. Aynı annemde olduğu gibi, ölmek istiyordu ama onu bu hayatta bağlayan bir evladı vardı.Esra çektiği acıda boğuluyor yavaş yavaş ve tek umudu bir gün abime kavuşmak.

Abim ve Esra'yı görene kadar aşka inanmıyordum. Onları gördüm aşkın var olduğunu anladım.

Abim gittikten sonra sevdanın ne olduğunu yine Esra'dan öğrendim. Tek başına sevmeye devam etti,tek başına çekti acısını.

Esra'nın masalı iki kişilik başladı; şimdi yine iki kişilik.Geçmişte Abim ile,şimdi ise kızıyla devam ediyor masalı. Kim bilir belki de hep iki kişilik kalacak Esra'nın masalı.

Mesajlara göz gezdirdip ne konuştuklarına baktım.

Gelen mesaj: Sinan:
Bana kızacaksın biliyorum ama lütfen gözünü o kızın üstünden ayırma!

Gönderilen mesaj :
O kız dediğinin bir ismi var! Ve biz yakında evleneceğiz, karıma karşı kullandığın üsluba dikkat et!

Gelen mesaj : Sinan:
Kızın abisiyle olanları biliyorsun. Abisinin katiliyle evlenecek biri değil o kız. Bak bu işin altında bir şey var.O kıza güvenmekle hata yapıyorsun. Kaan Acar'ın kızı o!

Gönderilen mesaj:
Hala Kaan Acar'ın kızı dediğine inanamıyorum Sinan! Selen şu an ne hâlde haberin var mı? Selen bana aşık, benim yanımda olmasının tek sebebi bu!

Gelen mesaj:sinan:
Kendini mi yoksa beni mi kandırmaya çalışıyorsun? Sen de şüpheleniyorsun ondan, ama o aşkın gözünü kör etmiş kendini kandırıp duruyorsun. Bak senin bu aşkın bizim sonumuzu getirecek, vazgeç!

Gönderilen mesaj :
Sinan, bari şimdi yapma... Bak berbat bir haldeyim,hala üstümde Selen'in kanı var. Selen hala uyanmadı; Yiğit, Selen'in yüzünü ne hale getirmiş, neden biliyor musun? Benden ayrılsın diye! Yiğit'i öldürmemek için kendimi zor tutuyorum.

Gelen mesaj:Sinan:
Geçmiş olsun.

Gönderilen mesaj:
Az önce uzun uzun konuşuyordun ne oldu?

Gelen mesaj: Sinan:
Ben yine konuşurum, konuşurum da sen konuyu sevmedin kardeşim;)

Gönderilen mesaj :
Konuş! Yine aynı şeyleri tekrar et, ama bir şeyi asla unutma. Ben Selen'den ölsem vazgeçemem.

Gelen mesaj: Sinan:
Benim sana diyecek bir şeyim yok. O kızın kuklası olmaya devam et. Sen de biliyorsun bir şeylerin peşinde olduğunu ama kabul edemiyorsun. Ama bu kız hepimizi mahvedecek Murat. Sen ister kabul et, ister etme ama o kızın gözlerinde nefret var.

Gönderilen mesaj:
Sinan sen salak mısın? Sana sevgiyle bakmasını beklemiyordun herhalde.

Gelen mesaj: Sinan:
Anlamıyorsun Murat, sen gerçekten anlamıyorsun.

Gönderilen mesaj:
Tamam.

Gelen mesaj: Sinan:
O kızın amcası benden kardeşimi aldı; bu kız başımıza bir bela daha açarsa,eğer ki bu kız yüzünden ailemden birine bir şey olursa çok başka konuşuruz. Hem seninle hem onunla.

Gönderilen mesaj:
Sen de abisini aldın o kızdan hemde masum olmasına rağmen. Olaya tek taraflı bakmayı bırak Sinan! Sizden nefret etmesi umurumda değil, beni sevmesi yetiyor bana.Sen kafanda kurduğun şeylerle yaşamaya devam et.

Murat'ın çıkışından sonra Sinan bir şey yazmamış. Sinan'a karşı içimde durmadan büyüyen bir nefret vardı. Esra'ya olan bakışları, Murat'ı benden uzaklaştırmaya çalışması onu öldürmek istememe neden oluyordu. Gözümden kaçmayan diğer şey ise Murat'ın benden şüphelenmesi. Murat hiçbir zaman aptal bir insan olmamıştı, aksine çok zeki. Ne yapmaya çalıştığımın farkında olabilir mi? Belki de başka bir planı var. Ama ne? Murat'ı benden şüphelendiği halde yanımda tutan şey ne?
Bebek olabilir mi? Belki de bebeğin doğmasını bekliyor,sonra onu alacak benden. Evet,evet.Bebeğimi alacak tek derdi o.

Belki de en başından beri Kaan Acar'ın kızı olduğum için birlikte oldu benimle. Bana karşı hep ilgili ve anlayışlı olması bu yüzden olabilir mi? Boğulacak gibi olmuştum titreyen ellerim yüzünden telefonu zorlukla tutuyordum. Telefonu yerine bırakıp banyoya girdim kapıyı kapatıp arkasına oturdum.

Gözümden iki damla yaş düştü. Murat'ı kaybetmek istemiyorum. Ya beni bırakırsa? Nasıl yaşarım ben? Ya gerçekten bu evliliğin amacını anladıysa? Aldığım her nefes boğazıma batıyor, içimi yakıyordu. Vazgeçmek istiyorum bu aptal oyundan. Ama annem... Ben vazgeçersem annemin yüzüne bakamam ki. Yıllar boyunca ilahi adaleti bekledim, abim karışmamı istemedi, bekledim durdum. Sadece yaptıklarının bedelini ödemesini istedim. İki çocuğu annesinin kokusuna hasret bırakmalarının hesabını versinler istedim. Olmadı, onlar mükemmel bir hayat yaşamaya devam ediyor. Bizden çaldıkları çocukluğumuz, annemin umutları ve daha nice şeylerin hesabını vermeden yaşıyorlar.

Benim annemle mutlu anılarım yoktu, bizden güzel anılarımızı çaldılar.

Kalbim acıyordu, artık sığınacak kimsem yoktu. Abim benim gözyaşıma kıyamazdı;çok ağladım ama gelmedi... Bazen bilerek ağlattım kendimi hissedip gelsin diye. Abim yaşıyordu ama bu ona olan özlemimi durdurmaya yetmiyordu.Abim... Seni bile aldılar benden.

Gözlerimi kapatıp kokusunu hatırlamaya çalıştım. Gözümden iki damla yaş düştü. Hatırlamıyordum, abimin kokusunu unutmuştum. En sevdiğim kokuyu unutmuşum... Saçlarımı ördüğü anları hatırladım,her gece uyumadan önce saçlarımı ördükten sonra öpmesini. Annem sinir krizleri geçirirken korkmamam için bana şarkı söylemesini. Korktuğum anlarda elimi tutmasını. Hasta olduğumda saatlerce başımdan ayrılmamasını. Ona dair herşeyi çok özledim.Karanlık bir yolda kaybolmuş gibiyim, yönümü bulmak istiyorum ama dönüp dolaşıp aynı yere geliyorum. Çok canım yanıyor,benim ailem paramparça oldu.omuzlarım sarsılarak ağlamaya devam ettim.

"Abi... Gel lütfen korkuyorum.Gel, gel, gel artık.Bak kardeşin her geçen gün daha fazla tükeniyor, daha fazla yok oluyor... Sen bana kıyamazdın, ben senin kıymetlindim. Sen benim tek damla gözyaşıma kıyamazdın, yine gel,sil gözyaşlarımı..."

Başımı kapıdan kaldırıp dikleştim.

Herşeyin sorumlusu Yiğit Acar'dı abim onun yüzünden gitmek zorunda kaldı. O benden abimi çaldı; annemi çaldı. Yaşanma ihtimali olan binlerce güzel anımızı çaldı.

Artık hesaplaşma vakti! Aynanın karşısına geçip gülümsedim, aynadaki yansımam soğuk bakışlarla baktı bana. Yüzüme gelen saçlarımı kenara atıp elimi yüzümü yıkadım. Aynadaki yansımama göz kırparak banyodan çıktım.

Mutfağa girdiğimde dolabı açıp neler olduğuna baktım. Birkaç kahvaltılık çıkarıp kahve makinesini çalıştırdım. Bir kapta krep hamuru hazırlamaya başladım. Aşırı halsiz hissediyorum ve bütün gün uyumak istiyordum.Ama bu gün halletmem gereken işler vardı; Araf'ı görmem gerekiyordu. Murat'ın evden çıkmama müsade edeceğini sanmıyorum, meyveleri bir tabağa yerleştirip masaya bıraktım. Sadece kahvaltıda meyve yiyebiliyorum,diğer vakitlerde çok mide bulandırıcı geliyor bana.
Zihnim karmakarışık bir haldeyken yanımda annem Belirdi. Tezgaha yaslanıp anneme baktım, hala bileğinde yara izleri vardı.

"Yanıma geldiğinde bu izleri sakla anne, canımı yakıyor görmek..."

Annem güldü.

"Sen kendine bak önce."

Krep tavasını çıkarıp ocağın üstüne bıraktım. Boş gözlerle ona baktım.

"Yaraları kıyaslamaya mı başladın artık?"

Annem üzgün gözlerle bana baktı,

"Selen, bana zararı onlar verdi; ama sen... Sen kendine zarar veriyorsun. Kendi canını yakıyorsun, bir şeyi kabul et onların kötülüğüne gücün yetmez."

Ocağın altını kapatıp anneme baktım.

"Anne ben yıllarca bekledim ilahi adaleti,ama hiçbir şey olmadı. Onlar benden seni aldı, abimi aldı."

Annemin gözünden birkaç damla yaş düştü. Uzanıp gözyaşlarını sildim,"ben buradayım kızım..."

Elim yüzünde kaldığında yeşil gözlerine baktım, güzelliğine baktım.

"Sen gerçek değilsin ki..." Dudağımı ısırıp dolan gözlerimi sildim.

"Bakma bana öyle gerçek değilsin işte...Yıllarca seni gerçek sandım anne,ölmedin sandım. Ama mezarını kazınca anladım, ben deliriyorum anne..."

Annemin kokusunu içime çektim.

"Senin yokluğun beni delirtti anne, senin ölümünün acısı delirtti beni..."

Annem saçlarımı öptüğünde içim titredi.

"Anne, ölüm en kolay olanmış. Asıl zor olan..."

Boğazım düğümlendi. Annemin orman yeşili gözlerine baktım. Gerçeğine hasret kaldığım gözlerine...

"Asıl zor olan yaşamak anne. Hayata devam etmeye çalışmak..."

Pencereden dışarıya baktım, bazen gün hiç doğmuyor, etraf aydınlık olmasına rağmen.

"Anne... Yaşamak çok zor... Unutamıyorum, ruhuma, zihnime kazındı bütün kötü anılar."

Gözlerimden akan yaşları silip anneme gülümsedim.

"Ama yaşamak zorundayım anne. Abim geri döndüğünde kıymetlisini karşısında bulmalı. Abimin Bir yerlerde nefes aldığını bilmek hayatta tutuyor beni..."

Annem arkamda kalan yatak odasının kapısına baktı. başımı iki yana salladım ağlayarak.

"Gitme... Gitme anne..."

Annem ortadan kaybolduğu an gözlerimi sildim. Herşeye alışıyor insan, acı dışında... Aptal insanların aptal umutları, bitmeyen hayalleri ve asla gerçekleşmeyen mutlu sonlar. Hepimiz mutlu bir hikâye için değil mutlu bir son için çabalıyoruz. Ama asıl gerçek şu ki hikayenin başı mutlu değilse sonu asla olmaz! Bazen çabalamanın çok bir önemi yok, aptal umutlarla yaşayan zavallı insan senin kaderin ailenin elinde. İster kabul et ister etme, senin kaderin ailendir.

Bazı yaralar asla iyileşmiyor,hele çocuklukta açıldıysa asla iyileşmez...

Gözyaşlarım durduğunda biraz sakinleşmeyi umdum. Elimdeki bardaktan su içtim. Zihnime dolan düşünceler beni heyecanlandırmaya başlamıştı. Yüzümde küçük bir gülümseme oluştu, heyecan barındıran bir gülümseme.

Belime dolanan el sebebiyle korkuyla irkildim. Murat birkaç defa saçlarımı öptükten sonra yanağını uzattı."öpsene," dedi. Gülümseyerek dudağımı yanağıma bastırdım, kokusunu içime çekerek öptüm. Benden uzaklaşıp bir bardak su doldurdu kendine. Bakışları bana döndü,"gömleğimi sen mi kaldırdın?" Sorduğu soruyla yüzümde tehtidkar bir gülümseme oluştu.

"Hangi gömleğin hayatım?" Su bardağını tezgaha bıraktığı an aklına bir şey gelmiş gibi bana döndü.

"Siyah gömleğim." Tek kaşımı kaldırıp gülümsedim.

"Siyah gömleğin öyle mi?"

Murat'ın bakışları yüzümde gezdi; bıkkın bir şekilde nefesini verdi.

"Gömleğim nerede Selen?" Umursamadan yanında geçip kahvaltı masasına oturdum. Sakin bir şekilde tabağımı doldurdum, "hayatım kahvaltı yapmayacak mısın?" Dediğimde Murat sinirli görünmeye çalışarak karşıma oturdu. Bıyık altından güldüğünün farkındaydım, ne kadar inkar etse de onu kıskanmam hoşuna gidiyordu.

"Aynı şeyi ben yapsaydım neler neler söylerdin!" Ekmeğe sürdüğüm reçeli yemeye zorladım kendimi canım hiçbir şey istemiyordu.

"Aynı şey değil, siyah gömlek sana çok yakışıyor! Sana yiyecek gibi bakıyorlar, bu hamile halimle başıma iş açma benim!"

Murat gülümseyerek geriye doğru yaslandı,"ilk karşılaştığımız gün sen de öyle bakmıştın bana." Midemin yanmaya başladığını hissettim, aç karına toprak yemek mantıklı bir şey değildi.

"Evet. İşte o yüzden siyah gömlek yasak sana. Ben bile bakıp, beğendiysem herkes beğenir seni."
Murat tek kaşını kaldırıp yüzüme bakmaya başladı,"sen bile beğendiysen?" Su bardağını dudaklarıma götürdüm, Murat gülümseyerek yüzüme bakıyordu.

"Ben kolay kolay kimseyi beğenmem, sen istisnasın." Uzaktan öpücük attığımda gülerek başını iki yana salladı.

"Of Selen of."

Kulaklarım tekrar uğuldamaya başladığında gözlerimi kapatıp başımı ovdum.

"Canım, iyi misin sen?" Gözlerimi açtığımda Murat'ın yüzündeki gülümsemenin yok olduğunu gördüm. "İyiyim Murat."
Suyumdan bir yudum daha aldım, Murat hala endişeli bir şekilde bana bakıyordu.

"Bakma öyle... Ahu yüzünden oluyor." Karnımı okşayarak konuştuğumda Murat gülümsedi. Fısıltılar devam ederken, kendimi sakin olmaya zorladım.

"Ahu? İsmini koymuşsun bile hızına yetişmek mümkün değil."

"Daha cinsiyeti belli değil, ama bence kız olacak."

Murat güldü.

"Farketmez bebeğimizin cinsiyeti." Şaşkınlıkla ona baktım.

"Asıl sana yetişmek mümkün değil. Hani istemiyordun Ahu'yu?" Murat gözlerini devirdi.

"Beni terk etme diye kabul etmek zorunda kaldım diyelim."

Bu defa ben gözlerimi devirdim. Aklıma yeni bir şey gelmiş gibi yerimde doğruldum.

"Bak yeni aklıma geldi. Ben sana kızacaktım, bu olaylar oldu tamamen unuttum."

Murat kahvesinden bir yudum aldı.

"Yine ne yaptım?"

Dudağımın kenarındaki küçük yaranın sızladığını hissettim.

"Ben Melek'in kaybolduğu gün sana gelme dedim!"

Sinirli görünmeye çalışarak konuştum. Murat tek kaşını kaldırıp yüzüme baktı.

"Gelmedim zaten?"

Kendimi gülmemek için zor tuttum, "sen gelmedin ama Mert'i gönderdin."

Murat şaşkınlıkla yüzüme baktı sadece birkaç saniye, sonra toparladı kendini.

"Birde gelmiş Esra'nın evinin ilerisinde duruyor, Esra görecek diye ödüm koptu."

Murat'ın öfkelendiğini hissettim.

"Bana yalan söyledin! Hani Mert artık Sinan'ın yanında çalışacaktı?"

Murat'ın yüzünün şekli hoşuma gitmişti. Ayıkla bakalım pirincin taşını Sinan efendi.

"Öyleydi ama sonra vazgeçtim. Biliyorsun Mert yıllardır yanımda, o olmadan zorlanıyorum."

Küskün bir şekilde yüzüne baktım.
"Mert'i göndermen mesele değil,ya Esra görseydi?"

Murat zorlukla gülümsedi,"bir daha asla olmayacak!" Sözlerinin üstüne bastıra bastıra konuştu. Sinan artık canımı sıkıyordu; o benimle uğraşıyorsa bunun altında kalmam.

Murat ayaklanıp yanıma geldi; oturduğum sandalyenin önünde dizleri üzerine çöktü.Elimi tutup dudaklarına götürdü;bakışları yüzümdeki yaralarda gezdiği an yüzünü buruşturdu. "Benim işlerim var çıkmam gerekiyor. Kendini hiçbir şekilde yorma, babamın evindeki çalışanlardan biri geliyor sana yardımcı olmak için." Yanağıma birkaç defa dudağına bastırdı, gülümseyerek gözlerimi kapattım.

"Tamam." Murat kulağıma altını öptü,"canım..." Bir kez daha bastırdı dudaklarını."Murat..." Tekrar aynı yeri öptüğünde ellerimi kollarında gezdirdim. "Gömleğimi nereye sakladın güzelim?" Kapalı gözlerimi öfkeyle araladım ve Murat'ın omzuna vurdum.Hızlı hareket ettiğim için yaram acımıştı yüzümü buruşturup elimi yarama bastırdım."Canım, iyi misin?" Murat'ın endişeli sesiyle gülümsemeye çalıştım,"iyiyim." Murat beni kucağına alıp mutfaktan çıktı. Yatak odasına girip yavaş bir şekilde yatağa bıraktı beni. "Murat, iyiyim diyorum."Elbisemi yukarı sıyırıp yaraya baktı ve yavaş bir şekilde sargıyı kaldırdı. Yatağın yanında duran eczane poşetine uzanıp aldı. Yavaş hareketlerle pansuman yaptı yeniden. Gözlerim kapalı bir şekilde işini bitirmesini bekledim. Pansumanın rağmen hala aynı şekilde durduğunu farkedince gözlerimi araladım.

Murat karnıma bakıyordu,tam bebeğimin olduğu yere. Bakışlarından hiçbir şey anlamak mümkün değildi. Mutlulukla yoktu bakışlarında, acı,pişmanlık ya da heyecan. Anlamıyordum, Murat ne hissediyor anlamıyordum. Rahatsızca yerimde kıpırdandım ve doğrulmaya çalıştım ama Murat beni yatağa doğru itti. Parmakları yavaşça karnıma değdi;çok hafif bir şekilde dokundu karnıma. Heyecanla nefesimi tuttum, vereceği tepkiyi merak ediyordum. Tüy kadar hafif dokunuşları karnımda gezmeye devam etti. Korkarak dokunuyordu, incitmekten korkar gibi. Karnıma bakıp yutkundu,"onu istemedim diye bana kızmış mıdır?" Kendimi tutamadım ve güldüm,"o daha susam tanesi kadar Murat." Murat'ın bakışları karnıma indi ve kafasını iki yana salladı."Ama bir kalbi var Selen, üzülmüş olabilir mi?"Kalbim huzurlu bir kafese kapatılmış gibi attı.Huzurun ne olduğunu aramaya gerek yoktu, zamanı gelince anlıyor insan huzuru." Üzülmedi Murat." Kafa karışıklığıyla baktı yüzüme,"sen nereden biliyorsun ki?" Gülerek kafamı yastığa bıraktım."O benim içimde yaşıyor Murat. Biz birbirimize bağlandık,kalplerimiz sarmaşık gibi birbirine dolandı."

Murat'ın bakışları karnımda gezmeye devam etti,"doğduktan sonra kendimi affettirmem gerekiyor." Yemin ediyormuş gibi kelimelerinin üstüne basarak konuştu. Elbisemi aşağı çekip ayağa kalktı. Elleri titriyordu, elini tutup gülümsedim."Murat,o seni çok seviyor.Hissediyorum ben." Karnıma bakıp yutkundu tekrar.
"Seni seviyor,en az benim kadar." Gülümseyerek yanıma oturdu; ellerini belime sarıp göğsüne çekti beni. Dudaklarını sertçe saçıma bastırdı,"siz sevin beni... Yeter ki sevin,bütün imkansızları yok ederim sizin için." Beni daha fazla göğsüne bastırınca çığlık atarak geri çekilmeye çalıştım."Murat! Kemiklerim kırıldı bırak beni!" Dişlerini kafamda hissedince bu defa daha şiddetli bir şekilde çığlık attım.Kafamı tutarak geri çekildiğimde Murat gülerek bana bakıyordu.Kahkahası tüm evde yankılanıyordu; huzur belki de sevdiğin insanın gülüşünde saklıydı.

Ciddi bir şekilde yüzüme bakmaya başladı,"ateşin çocukları seninle konuşmak istiyor."Bir anda konuştu, sesi çok keyifsiz çıkıyordu."Yiğit Acar'ın alacağı cezayı sormak için, bu akşam görüşmeye çağırıyorlar bizi.Kaan Acar'da orada olacak." Telefonu çalmaya başladığında ayağa kalkıp telefonunu aldı; kimin aradığına bakınca yüz ifadesinin değiştiğini gördüm. Yüzü kasıldı, aramayı kapatıp telefonu eski yerine bıraktı."Tamam. Benim için sorun değ-" telefonu tekrar çalmaya başladığında konuşmayı yarıda bıraktım. Murat öfkeyle nefesini tuttu,"istersen aç Murat." Zorlukla gülümsedi,"boşversene önemli bir şey değil, bizim çocuklardan biri arıyor." Tek kaşımı kaldırıp baktım ona. Murat'ın gerginlik dolu bakışları yüzümde gezdi; suç işlerken yakalanmış biri gibi bakıyordu. Yavaşça yataktan kalktığımda tekrar telefon çalmaya başladı.

Karnıma bir ağrı saplandı, hissediyorum; Murat'ı arayan kişinin işle alakası yok. Bana yalan söylüyor. Kendimi sakin olmaya zorladım, zorlukla gülümsedim."Arayan her kimse vazgeçemiyor Murat, telefonu aç. Açmıyorsan sessize al, başım ağrımaya başladı!" Titreyen bedenimi kontrol etmeye çalışarak giyinme odasına girdim.

Başka biri var, kesin başka biri var hayatında! O yüzden bu kadar korktu. Gözlerimin yanmaya başladığını hissettiğimde, elimi boğazıma sarıp sakinleşmeyi bekledim. O beni seviyor, beni asla bırakmaz.

Aklıma gelen şeyle hızla telefonumu aramaya başladım, nereye indirdiğimi hatırlamıyorum. Banyodan gelen su sesiyle hızla giyinme odasından çıktım. Yatağın üstünde duran telefonumu görünce gülümsedim.

Gönderilen mesaj: Acar:
Senden istediklerimi buldun mu?

Telefonu elimde çevirerek beklemeye başladım. Yatağa oturup aklımdaki düşünceleri kovmaya çalıştım. Annemin çığlıkları yankılandı kulağımda, elimi boğazıma sardım. Sakin ol, sakin ol. Gelen bildirim sesiyle telefonun kilidini açtım.

Gelen mesaj: Acar: Buldum ama bunlarla ne yapacaksın?

Yüzümde bir gülümseme oluştu.

Gönderilen mesaj: Acar: Hapları Araf'a ulaştır ve benden haber bekle.

Hepsi yaptıklarının hesabını verecek.

Giyinme odasına girdiğimde, Murat'ın, giyinme odasını banyoya bağlayan kapıdan çıktığını gördüm. Kendimi sakin olmaya zorladım,çoğu şeyi kafamda kurmuştum, kesin bir şey yoktu. Elbisemi indirdim yavaş hareketlerle, Murat'ın bakışları üstümde geziyordu ama umursamadım. Hafif yırtmaçlı günlük bir elbise giydim. Makyaj masasının önüne geçmek için yanından geçtiğimde, Murat kolumdan tutup beni durdurdu."Bir yere mi gidiyorsun?" Ona bakmamaya çalıştım, aklımdan hiç hoş olmayan şeyler geçiyordu. Şampuan ve duş jelinin yoğun kokusu burnuma doldu, kokusunun beni etkisi altına almasına izin vermedim."Acar'ın yanına uğrayacağım, işleri onun başına yıktım bu ara." Murat sıkıntılı bir şekilde yüzüme baktı:"acelen ne? Biraz dinlenseydin keşke..." Kolumu kurtarıp makyaj masasının önüne geçtim. Pufa oturduktan sonra makyaj süngerine gözüm kaydı, oflayarak süngeri Murat'a uzattım."Islatıp getirebilir misin?" Murat bir bana bir elimde süngere baktı, süngeri aldıktan sonra banyoya girdi.

Nemlendirici kremi yüzüme yavaş bir şekilde yedirdim. Dudağımın kenarındaki yaraya bakıp sıkıntılı bir şekilde nefesimi verdim.Far paletini elime alıp, en dikkat çekmeyen rengi sürdüm. Murat süngeri uzattığında ona baktım,"teşekürler." Murat gülümseyerek yanağını uzattı, bir kere öptüğümde geri çekildi. Kapatıcıyı sürüp süngerle yedirdim, son olarak saçlarımı düzleştirdim ve rujumu sürdüm. Fazla topuklu olmayan ayakkabımı giyip, çantamı elime aldığımda Murat'ın salonda beni beklediğini gördüm.

"Hazırsan çıkalım." Başımı sallayıp,son kez mutfağı kontrol ettim. Ocakta bir şeyler unutmak istemiyordum. Murat elimi tuttuğunda birlikte evden çıktık.

Murat'ın arabayı hızla sürdüğünü görünce alaylı bir şekilde güldüm,"acelen var galiba?" Murat'ın bakışları yüzümde gezdi, ardından uzanıp elimi tuttu."Selen'im... Bir şey var değil mi? Aklını karıştıran, seni huzursuz eden." Telefonumun bildirim sesi geldi kulağıma, umursamadım. Dudağımı dişlerimin arasına aldığımda, dudağım kenarındaki yaradan kan sızdı. Gözlerimin dolduğunu hissettiğimde, koltukta geriye yaslandım. Çok yorgun hissediyorum...

Gözlerimi kapatıp sakinleşmek istedim, Murat'ın benden bir şey sakladığını hissediyordum. Elimi karnıma bastırdım, bebeğimi hissetmeye ihtiyacım vardı..."Selen?" Murat'ın sesini duysam da gözlerimi açmadım. Kötü bir koku aldığımı hissedince gözlerimi araladım ve çantamdan parfümü çıkardım. Parfümü sıkıp çantama bıraktım, herşeyin üstüme geldiğini hissediyorum. Yaşamayı bile hakettmiyorum ben.

Murat'ın arabayı durduğunu görünce etrafa baktım."Neden durdun?"Dedim,Murat emniyet kemerini çözüp bana döndü,"iyi görünmüyorsun." Endişeli bir şekilde konuşup yüzüme baktı, yüzüme bakarak ne sorunum olduğunu anlayacağını düşünüyordu.

İstersen anlatayım Murat?

Annemi sevdiği adam, yani babam kandırdı. Onu terk edip başka bir kadınla evlendi.
Annem tecavüze uğradı, uyuşturucu verildi ona. Bir eve kapatıldı.Hiç tanımadığı bir adamla evlendi haberi bile olmadan. Tecavüz sonucu hamile kaldı; o bebeği doğurmaya zorlandı. Bebeğini uyuşturucuyla kendi karnında zehirlemeye başladı. Bebeği doğduğu gün annemden aldılar. Sonra tekrar esarete mecbur kaldı, bebeğini yalnız bırakmamak için esir olmaya razı oldu. Yıllarca uyuşturucuya mahkum kaldı, sonra bir gece uyuşturucu etkisindeyken ona terk eden adamla birlikte oldu.

Birlikte oldu... Çok normal geliyor kulağa, ama değil işte... Babam olacak şerefsiz istediği kadar inkar etsin bu tecavüzden farksız bir şey. Ve bu birliktelik sonrasında bana hamile kalan annemin artık iki prangası vardı. Biri ben diğeri abim... Artık annem için ölmekte, yaşamak kadar ağır bir azaptı. Arkasında iki çocuk ve iki acımasız baba bırakacaktı. Onu uyuşturucu bağımlısı yapan Kaan Acar, bu defa uyuşturucuyu bırakması için zorladı onu. Sonrası berbat bir depresyon, yıllarca ölü gibi yaşadı annem. Acı çekerek, ölmenin hayalini kurarak.Gidemiyordu, giderse bizi alamazdı yanına. Kalmak onun için en zor olan, en ağır azap. Ölümü isteyip, çocukları için yaşamaya mahkûm kalan çaresiz bir anne. Onun ki yaşamak değildi zaten...

Annemin en büyük suçu yanlış kişiyi sevmekti; annemin yaptığı yanlışın bedelini onunla birlikte biz ödedik. Annemin ölümünün ardından, abimin sahte ölümü... Sonunda yalnız kalan ben. Şansız doğan bir kız çocuğu, ölüme ve terk edilmeye mahkûm kalan sarı saçlı küçük kız... Selen Acar, ne geçmişini unuttu;ne geleceğinden vazgeçti. İkisininde arasında savaşıp duran, geçmişin acılarını silip atamayan, geleceğin umutlarının peşinden giden sarı saçlı küçük kız...

"Selen? Duymuyor musun beni?" Murat'ın sesiyle düşüncelerle sarılı uçurumun tepesinden döndüm. Sonbahar gibi olan bakışları yüzümde geziyordu. Annemin sesi kulaklarıma dolduğunda, dolan gözlerimi sildim. Yaralı çocukluğumun enkazını kaldırmaya gücüm yetmiyor...

"Canım... Sen gerçekten iyi değilsin." Elimi ellerinin arasına aldı, hissettiğim tek şey öfke ve nefret. Fazlası var ama eksiği yok, acı çektirmek istiyorum. Hepsinin acı çekmesini istiyorum."İyiyim Murat."Zorlukla gülümsedim,
"hamilelikten herhalde,kendimi çok yorgun hissediyorum." Kararsız bir şekilde yüzüme baktı; gözlerinde binlerce duygu hayata tutunmaya devam ediyordu. Elimi dudaklarına götürdü, sargının üstünü öptü birkaç defa.

"Selen, seni çok seviyorum ben. Bunu asla unutma olur mu? Ben sen olmadan nefes bile alamam,benim nefesim sensin." Sevgi sadece dilinde değil,sesinde de vardı.Sesinde hissediyordum aşkı... Zihnimde rol oynayan onlarca kötü şey,artık sevginin kalbime ulaşmasına izin vermiyordu. Murat beni seviyordu, ama ben onunla hayatımı garantiye almak için evleniyordum. Kaan Acar'ın kanından olduğumu çok güzel bir şekilde kanıtlıyorum. Ben sevgiyi hakettmiyorum, benim layık olduğum şey ölüm.

"Murat..." Dudaklarını yanağıma bastırdı. Herşeyimi ona dökmek istedim,öfkemi,nefretimi ve acımı.

"Canım..."Gözlerimi kapattım.

İçim titredi,dilim lal olmuş, kalbimin isyanına sessiz kalıyordu. Kendimi toparladım.

"Murat, biraz acele eder misin? Yorgunum, işlerimi bitirip eve dönmek istiyorum."

Murat birkaç saniye daha yüzüme baktı, sessiz kaldığımı görünce arabayı çalıştırdı. Acar'ın evinin önüne geldiğimizde kemeri çözdüm. Arabanın kapısını açacağım an Murat kolumu tuttu.

"Selen, benim sana bir şey söylemem gerek."Merakla yüzüne baktığımda, gülümsedi.

"Ben oyalanmak istemiyorum, biz hemen evlenelim Selen." Şaşkınlıkla yüzüne baktığımda, heyecanla gülümsedi. "Nereden çıktı durup dururken?"Hemen evlenmeyi ben de istiyordum ama Murat'ın bir anda neden evlenmek istediğini anlamadım.

"Canım, zaten karar vermiştik evlenmeye.Ben sadece biraz hızlandırmak istiyorum." Bu benim de işime gelirdi.

"Peki,"dediğimde gülümsedi. Çantamdan cüzdanımı çıkardım. Kimliğini çıkarıp Murat'a uzattığımda, hızla elimden aldı.

"Akşam alırım seni." Onu onaylayıp kapıyı açtığımda, kolumu tuttu, yanağını uzattığında gülümseyerek öptüm onu. Arabadan inip Acar'ın evine doğru adımladım. Apartmanın içine girip asansöre bindim, adım atmayacak kadar yorgun hissediyorum kendimi. Asansörden inip evin kapısını çaldım.

Kapı açılınca hızla içeri girdim, Acar'ın çalışma odasına girip kendimi koltuğa bıraktım. Acar karşıma geçtiğinde gülümsedim.

"Nasılsın tatlım?" Sesimi oldukça keyifli çıkıyordu. Acar üzgün gözlerle beni süzdü.

"Kendine bunu yaptığına inanamıyorum!"Başını iki yana salladı,"gerçekten sana inanamıyorum Selen." Öfkeli bir şekilde karşıma oturdu.

"Acar... Lütfen başlama,zaten çok yorgunum." Elimi karnıma bastırdım.

"Selen, sen kendini dövüp, bıçakladın. Normal bir şeymiş gibi bahsetme."

Gözlerim dolduğunda başımı iki yana salladım,"Acar, ne yapmamı bekliyordun? O vakıf açılırken bir kenarda oturup izleyecek değildim herhalde!" Acar anlayışlı bir şekilde yüzüme baktı,"bir yolunu bulurduk Selen."

Başımı iki yana salladım,"Acar, anlamıyorsun. Başka bir yolu yok! Bu adamlar herşeyi kılıfına uyduruyor. Anneme neler yaptılar, bize neler yaptılar ama bak hiçbir şey olmadı. Yıllarca ilahi adaleti bekledim Acar. Ama yok! Kabul et, Bu dünyada adalet yok!"

Öfkeli bir şekilde nefes alıp verdim, nefret ağır bir azaptı.

"Hapları Araf'a verdin mi?"

"Evet, verdim ama Yiğit'e ne zaman vereceğini söylemedim." Yüzümde bir gülümseme oluştu, heyecan içinde başımı iki yana salladım.

"Hayır, hayır. O haplar Yiğit için değil."

Acar kafası karışık bir şekilde baktı yüzüme.

"Kimin için peki?"

Heyecanla dudağımı dişledim.

"Kaan için... Biraz Kaan Bey'in aklıyla oynamak istiyorum." Acar ne yapmaya çalıştığımı anlamaya çalışıyordu. Yine de bir şey demeden sessizce beni dinledi.

"Hala utanmadan annemin mezarın geliyor. Mezarında bile rahat bırakmıyor onu.". Öfkeyle konuştuğumda,Acar güldü.

"Selen, annenin gerçek mezarı orada değil ki, istediği kadar gitsin bir önemi yok. Boş bir mezarın başında bekliyor." Annemi öldükten sonra son bir kez daha rahatsız etmiştik. Gömüldüğü gece ona yeni bir mezar kazıp oraya gömdük. Yerini sadece abim ve benim bildiğim bir mezar. Böylelikle onu kimse rahatsız etmeyecekti.

Yaşarken acı çektirdikleri insanın mezarına çiçek getirmenin anlamı yok. Öldükten sonra hiçbir şeyin anlamı yok, ne pişmanlıkların, ne acının, ne de sevginin.

Tabi bu boş mezar benim işime yarayacaktı.

"Orası öyle,ama yine de bu kadar yüzsüzlük fazla! Araf'ı ara ve haplardan iki tanesini Kaan'a vermesini söyle." Bu haplar bana pahalıya mal olmuştu.Az bulunan bir uyuşturucu türü olduğu için çok pahalıydı. İnsanı öyle bir hale getiriyordu ki, insan delirdiğini bile düşünebilirdi. Kafası bulanacak, gerçek ve hayali birbirinden ayırt edemeyecek duruma gelecek.Haplara bağımlı olacak farkında olmadan. En güzel tarafı şu ki, bu haplar kanda görünmüyor.İstediği tahlili yapsın,asla neyi olduğunu anlamayacak. Vücudu hapları isteyecek, ama o bundan habersiz acı çekecek, delirdiğini düşünecek. Aynı annem gibi.

Acar başını sağladığında telefonu çıkarıp mesaj yazmaya başladı.ona bakıp güldüm."İsmini ne zaman değiştirmeyi düşünüyorsun?"Acar yanındaki yastığı bana attığında gülerek geriye kaçtım.

"Bu şerefsizlerin soy adını, isim olarak taşımaya meraklı değilim ama değiştirmek gözüme geliyor." Acar'ın babası, Kaan'ın en güvendiği adamıydı. Ölene kadar onun için çalıştı, tabi Kaan Acar'a karşı aşırı saygı ve sevgi besleyen biriydi.Oğluna patronunun soy adını verecek kadar seviyordu Kaan'ı.

"Vakıf işinin iptal olması Yiğit'i zora sokacak."

Parmağımdaki yüzükle oynadım.

"Bu işe tek başına girmedi, bir ortağı var. Ateşin çocukları mani olmadığına göre, haberleri var herşeyden. Gerçi onlar sadece alacağı parayı düşünüyor."

Acar kafasını salladı.

"Demir yıldırım ile olan olaylardan sonra duruldu Yiğit. Eskisi gibi sorun çıkarmıyor." Abimi benden alan olaydan sonra artık daha düşünceli davranmaya başlamıştı.
Sinan'ın kardeşini öldürdükten sonra abimin öldürülme kararı verilmişti. Tabi abim kendini ölü gösterip saklanarak kurtulmuştu.

"Sence bu vakıf işinde ortağı kim? O ortağı bulmam gerekiyor." Ağrıyan başımı ovdum.

"Vakıf işiyle bir alakası var mı bilmiyorum ama Caner Erkin ile ortalık dedikodusu var." Şaşkınlıkla ona baktım.

"Hani şu kumarhane ve kaçak bahis siteleri olan Caner Erkin mi?"

Acar başını salladığında dudağımı dişledim.

"Hatta ortak bir kumarhane açılacağını duydum." Düşünceli bir şekilde ona baktım.

"Ama bu Caner, Murat'ın ailesi ile ittifak içinde değil mi? Yiğit ne alaka?"

Acar güldü.

"Bu adam paraya aşık Selen. Para için herşeyi yapar."

"Ya da başka bir planı var."
Acar merakla yüzüme baktı.

"Nasıl yani?"

Telefonumdan saati kontrol ettim.
Eve gidip dinlenmek istiyorum.

"Gözünü Caner'in üstünden ayırma,bu adam benim işime yarayabilir. Aklımda onlarca plan var Acar, ama murat'la evlenmeden harekete geçemem."

Murat'la evlendikten sonra oyun başlayacaktı, onlara bu dünyadaki cehennemi göstereceğim. Sadece birkaç hafta sonra.

"Neyse Acar ben kaçıyorum sonra konuşuruz tekrar."

Acar aklına yeni bir şey gelmiş gibi çalışma masasına yöneldi.

"Bekle bir dakika." Merakla Acar'a bakmaya başladım, birkaç saniye sonra elinde bir zarfla geri döndü.

"Sekreterin verdi, sana gelmiş."

Üstünde hiçbir şey yazmayan bembeyaz zarfı bana uzattı. Ben merakla zarfa bakmaya ara verip zarf alıp Acar'ın evinden çıktım.

🕯️🕯️🕯️🕯️

Eve geldiğimde gerginlikle zarfı açtım. Tanıdık el yazısını görünce kalbim duracaktı, titreyen ellerimle zorlukla kağıdı tutuyordum.

"Selen, güzelim, kardeşim. Biliyorum bazı şeyler çok zor geliyor sana, neler olduğunu duydum. Vakıf işini, Murat'la evleneceğini herşeyden haberdarım. Seni, sizi çok özledim. Kızımın kokusuna hasretim, insan hiç bilmediği bir kokuyu özler mi? Ben özlüyorum. Öyle çok özlüyorum ki sizi, seni, Esra'yı ve kızımı. Bazen her şeyi bırakıp dönmek istiyorum, sonra sizin zarar göreceğiniz geliyor aklıma durduruyorum kendimi. Esra sözünü tutup kızımın adını Melek koymuş, annem melekleri çok seviyordu,ikimizde annemi hatırlatacak bir isim istemiştik. Leyla koymaya cesaretimiz yoktu, ya kaderi benzerse diye düşündüm. Çok isterdim annemin ismini yaşatmayı, korktum Selen, öyle şeyler yaşadık ki, artık ismin bile uğursuzluk getireceğine inanıyoruz. Melek... Güzel kızım, hayatımın ışığı. Özlüyorum çok, içim içimi yiyor burada. Kızım benden uzakta büyüyor, ilk adımını görmedim, ilk kelimesinin ne olduğunu bilmiyorum. Doğrusunu istersen onun hakkında hiç bir şey bilmiyorum. En çok bu üzüyor beni, en çok kızımın babasız kalması üzüyor beni. Söz vermiştim kendime, ben babam gibi olmayacaktım. Kızımın bu hayattaki şansı ben olacaktım, süper kahramanı olacaktım. O kadar acı gerçeklerle yüzleştik ki, hayal bile kurmadık, kuramadık. Biz masallara inanmadık Selen, kızımı inandırmak istemiştim. Bir fırtına çıktı, darmadağın etti bizi. Güzel gözlüm, aramızda kilometreler var, çok şeye katlandık ayrılmamak için, ama yine koptuk Selen. Çok korkuyorum, size kavuşmadan ölmek istemiyorum. Annem, çok masal anlattı bize, belki bize hayatı sevdirmek için...Yiğit'in sesini bastırmak için söylediği ninniler, bizi sakladığı küçük kıyafet dolabı. Selen, geçmişteki her detay çok canımı yakıyor. Bizim çocukluğumuzu çaldılar, yaşayacağımız binlerce güzel anıyı yok ettiler. Geçmişin pençesi saplanıp kaldı bize, hala izleri duruyor kötü günlerin, ve biliyorum asla silinmeyecek! Affedilmeyen o kadar şey var, unutmak istediğim ama her gece zihnimi esir alan kötü anılar var. Annem... Asla ona olanları unutmayacağız, ölsek bile. Sevginin esaretini yaşayan annemi, onu acıya mahkûm eden iki şerefsizi asla unutmayacağım. Aceleye gerek yok , yavaş yavaş olacak herşey. Annemin döktüğü her gözyaşı, bizden çaldıkları her güzel anı için yanacak canları. Ölümü isteyecekler, aynı annem gibi , ama ölüme kavuşmayacaklar. Kıymetlim, sana yalvarırım ben gelene kadar kendine iyi bak. Esra ve Melek onlar sana emanet. Önce kendine sonra onlara iyi bak. Bu arada senden son bir şey isteyeceğim, annemin mezarını ziyaret et, ona lavantalar götür, biliyorsun Kaan yüzünden artık sevmiyor lavantaları; sen götürürsen belki tekrar sever lavantaları. Sever değil mi? Sever bence. Unutun mu? biz onun en güzel yenilgisiyiz. Az kaldı, bitecek bu hasret. Biz inanmadığımız masalları baştan yazacağız. Seni, sizi çok seviyorum, şimdilik hoşçakal. Meleğim sana emanet, unutma Selen, melekleri üzmek olmaz..."

Gözümden düşen yaşlarla mektubu kalbime bastırdım. Bu... Yıllar sonra abimden aldığım ilk haberdi. Abim iyiydi, bir yerlerde nefes almaya devam ediyordu. Ve o artık benim gibi intikam istiyordu, bu artık sadece benim değil, abim ile ikimizin oyunuydu.


🕯️🕯️🕯️🕯️

Selam arkadaşlar, nasılsınız?

Yazım yanlışları olduysa affola🙏

Okunma sayısına göre oy ve yorum çok az, eğer bu bölüm yeterince oy ve yorum gelmezse sınır koymayı düşünüyorum.

Çizgi stüdyo da yeni bir kurgu yayımladım, sizi oraya da bekliyorum❤️

Sosyal medya hesaplarımı takip ederseniz sevinirim.🙏❤️

Tiktok: sayfalar_ve_ben_

Instagram: susluu1civciv.

Çizgi stüdyo: suslu1civcivvv





Continue Reading

You'll Also Like

856K 38K 20
Son yirmi yedi saniye. Zaman gelmişti, kulaklıktaki ses son kez konuşacaktı. "Sonuna geldik, küçük hanım," Alacağı canları düşündükce duyduğu memnuni...
110M 4.4M 157
''Birlikte belanın içine batabileceğimiz kadar battık. Ve şimdi, seni bırakmayacağım... Benimle misin?'' --- Zeynep, kendini yeni okuluna başladığı...
222K 13.6K 26
17 yıl sonra doğumda karıştığını öğrenen Peri... Abilerine ve üçüzlerine alışabilecek mi ? Babam gülümseyip "Aksine iyi bir şey oldu. Peri doğumda k...
19.2K 1.3K 100
Bu satırlar okunmaya başlandığında ben çoktan senin bana beslediğin nefretin içinde boğulup gideceğim. Sadece, ben boğulurken seni yaşatmak için yazı...