die ;; niki + eunchae

Por duestrade

1.1K 233 349

Birkaç adım ardından ilerideki çalılıklardan geldiğine emin olduğu çıtırtı sesleri ile durdu ve çalılıklara b... Más

0.2
0.3
0.4
0.5
0.6
0.7
0.8
0.9
1.0
1.1
1.2
1.3
1.4
1.5
1.6
1.7
1.8
1.9
2.0
final

0.1

170 20 76
Por duestrade

"Hey, yakala hadi!"

Jay'in son derece kendinden emin şekilde elinde oyaladığı topu almak için uğraştı Riki. Jay, yerde sektirirken bacakları arasından geçirdiği basketbol topunu üvey kardeşine kaptırmamakta yeminliydi. Ardından Riki'den kaçmayı başardı ve topu potaya yolladı.

Potadan geçmeyen top Riki'nin elleri arasındaydı ve Riki arkasını potaya dönüp topu fırlattı. Potanın yanından geçmek bir yana, sahanın tellerinden dışarı fırlayan topu izledi Jay. Hiç sesini çıkarmadı ve kardeşinin fark etmesini bekledi.

"İnanmıyorum!"

Topun sahada olmadığını gören Riki'nin tepkisi, Jay'i güldürmüştü sadece yorgun argın. "Sen gidip alacaksın."

Jay'in omuz silkmenin ardından söylediği bu göreve sadece kafasını salladı Riki. Her üvey kardeş gibi değildi onlar. Aynı anne ve babadan doğmuşçasına birbirlerine saygı ve sevgi gösterirlerdi. Bu zamana kadar Jay de Riki de saygıyı bir kenara atıp bir kere bile bağırmamışlardı birbirlerine.

Jay sahanın içine oturdu. "Çok yoruldum, biraz dinlenelim topu alırsın sonra. Aşağısı düzlük zaten, bir yere kaybolmaz."

Riki kafa salladı ve Jay'in biraz uzağına oturdu. Jay başını göğe kaldırdı. "Yıldızlara baksana, yarın belli ki hava güneşli olacak."
Riki kafasını göğe kaldırdı abisi gibi. "Evet, çok güzel görünüyor yıldızlar!"

İkisi de ellerini arkalarına yaslamış göğü izliyorlardı. Gecenin bu vakti dışarıda basketbol oynamak onların bir nevi hobisiydi. Sık sık evlerine gelip giden iş adamları, okulda edindikleri bir sürü ama kaotik arkadaşlıklar onları sessizliğe muhtaç ve aç hissettiriyordu.
O yüzden de neredeyse haftada iki ya da üç kere akşamları bu -etrafı ağaçlarla dolu orman olan- ıssız basketbol sahasına geliyorlardı.

Riki güldü. "Sen hala benim için Jong Seong'sun!"

Jay parmaklarının uçlarını bir araya getirdi. "Bak kardeşim, canım kardeşim; adımı Jay olarak değiştirdim tamamen alış buna!"

Riki inat eder gibi ve biraz da abisini sinirlendirmekten hoşlandığı için omuz silkti. "Bakarız."

Jay derin bir iç çekip tekrar gözlerini göğe yükseltti. "Baksana Riki, biz ne zaman gerçekten aşkı bulacağız?"

Riki aynı abisi gibi gökyüzüne bakıp abisinin söylediği soruya bir cevap aradı. İkisi de bomboş olan aşk defterlerini süslü yazılarla doldurmak istiyorlardı. Riki başını iki yana salladı. "İkimizin de hatrı sayılır derecede yakışıklı olması ama hiç kimsenin bizden hoşlanmaması, üzerine bizim de birilerinden hoşlanamamamız..."

Jay başını Riki'ye çevirdi. "Baksana, acaba annem ve baban iş insanları olduğu için bu ciddiyette büyüdük ve kimseden hoşlanamadık diye mi böyleyiz? Yani sence tek nedeni, iş ortaklığı için evleneceğimize inanmamız mıydı?"

Riki başını iki yana salladı. "Hayır abi, ben her zaman kendimi aşık olduğum kadına uyum sağlayarak hayatımı geçirdiğim bir hayatın hayalini kurardım küçükken. Bence bizim duygularımız yok."

Jay derin bir nefes aldı. "Hayatını bir kadına adayarak geçirmen çok zor Riki, sen çok lider ruhlu birisin. Kontrol etmeden duramazsın."

Riki güldü. "Evet ama işte, anlarsın ya; dize gelirim diye düşünüyordum."

Jay ellerini yere yaslamayı bırakıp alnına düşen saçlarını geriye attı. "Şimdi anlıyorum, biz hayatımız boyunca önemli insanların çocuklarının olduğu okullarda yetiştiğimiz için yönetebileceğimiz insanları bulamadık. Çünkü ikimiz de biliyoruz ki karşımızdakine dediğini yaptıramamak bizim en büyük stres ve agresiflik nedenimiz."

Riki güldü yine. "Böyle anlatınca bir psikoloğa ihtiyacımız varmış gibi hissettim. Ama bu gözlemin yanlış da olabilir. Yani, sonuçta hayatımızda ikimizin de yönettiği tek kişi var o da evimizdeki hizmetli teyze. Ona da her zaman sakin ve saygılı yaklaşıyoruz. Bence biz kime nasıl davranırız bunu bilmediğimiz için götten sallıyoruz."

Jay, Riki'nin açıksözlü tabirine karşılık kahkaha attı. "Fazla düşünüyoruz, gereksiz."

Riki gözlerini kıstı. "Bir de erkekler düşünmez derler!"

Jay ayağa kalktı. "Hadi git al topu, beraber bir maç daha yapıp eve dönelim."

Riki kafa sallayıp ayağa kalktı ve sahadan koşarak dışarı çıktı. Genelde saha belli bir yüksekliğin tepesindeydi ve yüksekliğin bittiği her alan bir düzlüktü. Basketbol topunu bulmak da biraz kolay olacaktı.

Riki eğimden aşağı hızlıca koşarak indi. Düzlüğe vardığında bir müddet gece karanlığında basketbol topunu seçmeye çalıştı. Birkaç ağaç uzaklıkta bir ağacın dibinde durduğunu fark ettiği topa doğru adımlar atmaya başladı. Birkaç adım ardından ilerideki çalılıklardan geldiğine emin olduğu çıtırtı sesleri ile durdu ve çalılıklara baktı.

Bir ayı ya da kurt olma ihtimaline karşı geri koşabilmek için dikkat kesilse de ses birkaç saniye içinde kesilmişti. Bir hayvan ses çıkarmayı bırakamayacağı için seslerin sebebini rüzgardan bildi Riki. Tekrar basketbol topuna yürümeye başladı ve topa vardı en sonunda.

Eğilip topu aldı ve duyduğu cümle ile başını kaldırdı. "Yardım edin."

Kendinden birkaç adım uzakta duran beyaz kıyafetli, beyaz tenli, siyah saçlı, dirseklerinin iç kısmında morlukları olan perçemli kızı fark etti.

İrkilerek geriye düştü. "Lütfen yardım edin, geliyorlar."

Riki kendisine doğru yaklaşmakta olan kıza eliyle 'dur' işareti yapıp kızarak bağırdı. "Hayaletleri peşime takacak halim yok, kaç kurtar kendini."

Karşısındaki kız ağlamaya başladı. "Hayalet mi? Tanrım, çok aptalsın. Kurtar beni lütfen!"

Riki kaşlarını çattı. "Belki katilim, neden güvenesin ki?"

Kız hala ağlamaya devam ederken hıçkırıkları arasında zar zor konuştu. "Öldür o zaman, hızlıca ölmeyi tercih ederim!"
Riki'nin aklı karıştı, kaşlarını çattı. Neler olduğunu anlamadan kız yere serildi. Bayılmıştı. Riki hızlıca kızın yanına geri gidip yumuşak yanaklarına yavaş hareketlerle vurdu. "Hey, uyan!"

Ardından çalılıklar arasından gözüne gelen ışığı gördü. Her kim ise bu kızı ışıkla aradığını anlayarak hızlıca kızın bedenini iki kolları arasına aldı. Hızlı hızlı abisinin yanına geri koşarken kızı incitmemeye de çalışıyordu. "Sakın ölme, rüyama girersin sonra!"

Elinden geldiğince hızlı davranarak eğimi çıktı ve sahaya girmeden tellerin arkasından abisine bağırdı. "Çabuk gidelim, hadi çık şuradan!"
Jay ne olduğunu bile anlamadan sahadan çıkıp kardeşinin dediğini yaptı. Neler olduğunu kardeşine arabayı sürerken sormaya karar verdi. Beraber sahaya çok da uzak olmayan arabaya doğru ilerlediler. Riki nazikçe kızın bedenini arabanın arkasına koydu. Ardından da ön koltuklara yerleştiler ve Jay hızlıca arabayı çalıştırdı.

"Neler oldu anlat!"

"Topu almak için eğildim, tam alacaktım bu kız çıktı karşıma. Yardım istedi, yardım etmeyeceğimi söyleyince ağladı. Katilsem ne yapacaksın, diye sordum. Ölmeye bile razı! Anlamadım ben de. En yakın hastaneye gidelim."

Arka koltukta uzanan kızın mırıldanışını duydu Riki. "Hastane... olmaz."

Riki kafasını çevirip kıza baktı. "Bak, evimizde sana yardımcı olabilecek kimse yok!"
Jay derin bir iç çekti. "Bak ya şimdi ayılacak o bizi öldürecek ya da eve gidip aile hekimini çağırıp cebine birkaç kağıt sıkıştıracağız."

Riki kaşlarını çattı. "Kız buralı değil. Baksana ne kadar garip telaffuzu! Hastaneye gitmiyor çünkü kaçak! Gel gidelim, gerekli tedaviyi olsun sonra da dönsün ülkesine!"

Jay kaşlarını çattı. "Ne yaşadığını bilmediğin kızın gelecek planını kuramazsın! Yardım istedi de o kadar da değil. Yarın bakarız ne yapacağımıza, şimdi kız kendine gelsin de!"

Evlerine çok da uzak olmayan sahadan dönmüşlerdi ve Jay bahçeye park etti arabasını. Beraber arka kapıları açtılar. Jay, kızı Riki'nin taşımasına yardım etti. Ardından da kapıya koştu ve zili çaldı Jay. Kapıyı açan hizmetli Riki'nin taşıdığı kıza kaşlarını çatarak baktı.

Üçü eve girdiler ve Riki salondaki koltuğa yatırdı kızı. Anneleri salonda otururken eve kız getiren oğullarına kaşlarını çatmış bakarken babaları kim bilir kaçıncı rüyasını görüyordu. Jay annesinin kafa karışıklığını sezerek ensesini kaşıdı, duruma açıklık getirdi. "Kız yardım istedi anne, bayılmış bir de. Riki de bırakamamış orada."

Jay'in annesi kafa salladı. "Bayan Park, başta inanamadım ama peşinde arayan biri olduğuna eminim."

Bayan Park kafa salladı. "İyi yapmışsın." Kızın yanına diz çöktü ve elleriyle kızın yumuşak yanaklarına vurdu biraz kendine gelmesi için. Kızın ağzından çıkan tek kelime "Su." oldu.

Jay hızlıca mutfağa koşup dolapta hazır bulundurdukları şişeden bir tane aldı. Koşarken bir yandan kapağını açtı ve yetişmeye çalışırken şişeden birkaç damla su yere döküldü. Ama bunu hiçbiri önemseme. Ve Jay, annesine verdi şişeyi. Annesi dikkatlice kızın dudağından içeri su girişini sağlamaya çalıştı.

Kız yavaş yavaş gözlerini açıyordu.

"Neler oluyor?"

Riki'nin sorusuna karşılık Bayan Park omuz silkti. "İnanın bana hiç bilmiyorum." Kız ayılmaya yavaş yavaş başlarken Bayan Park kızın açıkta kalan bedenini inceledi. Kolları ve bacakları açıktaydı ve kollarında, özellikle dirsek içlerinde, hatrı sayılır derecede iğne izleri ve morartılar vardı. Dizlerinde de toprak izleri ve biraz kan toplamış yaralar vardı. "Arkanızı dönün."

Bayan Park'ın komutu üzerine her ikisi de arkasını döndüler. Bayan Park, önündeki kızın yeteri kadar bol ve dizinden biraz yukarıda duran elbisesini biraz yukarı kaldırdı. Bacaklarında tıpkı kolları kadar morluk vardı. Hemen örttü kızın bacaklarını tekrardan, elbisesinin etekleriyle.
"Tamam dönebilirsiniz."

Jay ve Riki tekrardan kıza çevirdiler bedenlerini ve dikkatle kızı izlemeye, beklemeye devam ettiler. Bayan Park dizleri üzerinden kalktı ve saçlarını karıştırdı. "Ben şimdi gidip yatacağım yarın önemli bir toplantımız var. Siz ikiniz kız uyanınca ne ihtiyacı varsa giderin, gözünüz kızın üstünde olsun. Hırsız, dolandırıcı falan da olabilie çünkü."

Riki kaşlarını çattı. "Belli ki kız Japon değil, niye göndermiyoruz ki hemen şimdi?"

Bayan Park her zaman üvey olduğu için dışlandığını düşünmemesi için çok nazikçe cevaplar verirdi Riki'ye. Aynı özeni Riki'nin babası da Jay'e uygulardı. Kendi içlerinde gayet huzurlu bir aileydi onlar. Bundan dolayı olacak ki Bayan Park, Riki'nin bu son derece kaba davranışına karşılık nazikçe gülümsedi. "Riki, bu şekilde ırkçılık yaparsan işin içine ben ve abin de girmiş oluruz. Hem, kızı inceledim biraz. Zor durumda bırakılmış. Dikkat edin, dediğim gibi. Dolabımdan birkaç rahat kıyafeti kapının önüne bırakacağım, kıyafet istediği zaman onları verebilirsiniz."

Riki ve Jay, anladıklarını belirtmek için kafa salladı. "İyi geceler."

Bayan Park'a karşılık Riki ve Jay aynı anda cevap verdi. "İyi geceler."

Ses evin içinde biraz yüksek çıkmış olacak ki sonunda bu bilinmeyen kız gözlerini açtı.

...

Bayram şekeri olsun bari bu bölüm, hayırlı bayramlaar <3

Seguir leyendo

También te gustarán

6.3K 744 37
The uncanny counter evreni devamı
4.1K 693 31
Lee heeseung: Kokuşacak cesedini bir tanıdığa emanet etmen gerekecek.Hazır bu fırsatın yanında tabutunu da önden seçebilirsin ha ?
2.2K 124 31
Brick: Selam belalarınız geldi aşkolar kemerlerinizi çıkarın ...
2.6K 458 25
Psikolojik sorunları olan bir kız, abisi ve abisinin arkadaşları ile birlikte oturdukları yerde yaşayan ölülerle karşılaşırlar. Hayatta kalmak için v...