OPİA (texting)

De astupidcaine

768K 42.3K 4.9K

Hayranı olduğunuz bir ünlünün nasılsa cevap vermeyeceğini düşünüp ona acılarınızdan bahsederseniz ama o mesaj... Mais

1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
#instagram
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
44
45
46
47
48
49
50
51
52
53
54
55
56
57
58
59
60
#instagram#
61
62
63
64
65
66
67
68
69
70
71
72
73
74
75-final

43

7K 431 18
De astupidcaine

Adnan Yerel arıyor...

Babam.

Yutkudum önce. Alex de görmüştü ekranı. Telefon hala daha çalıyordu. Normalde babam iş telefonlarını bile bu kadar uzun süre çaldırmazdı.

Elim yeşil tuşa giderken titriyordu. "Alo?" sesimi nasıl bu kadar sabit tutabildiğimi bende bilmiyordum. Oysa ki geçmiş şu an göğsümde şiddetli bir fırtına gibi hüküm sürüyordu.

"Nida Hanım, nasılsınız?" Kızım demedi. Küçükken ne zaman benimle oynayacak olsa kızım derdi. Gel kızım, o öyle olmaz kızım, ver birde ben deneyeyim kızım.

"İyiyim efendim, siz nasılsınız?" Benim ise ona efendim demem gerekirdi. Tamam efendim, peki efendim, annem yemeğe gelmenizi istiyor efendim.

"İyi değilim açıkcası, bu yüzden rahatsız ettim bu saatte. Sizin bana verdiğiniz ilacın pek bir faydası olmadı. Şiddetli bir ağrı hissediyorum şu anda. Ne yapacağımı söyleyebilir misiniz?" Sesindeki soğukluk ve uzaklık dudaklarımın titremesine neden oldu. Lütfen kızın olmadığımı bu kadar belli etme. O yıllar için bari en azından emrindeki biri gibi değil, şefkatini hissedeceğim kızınmışım gibi.

"Peki, o zaman eğer müsaitseniz hastaneye gelin bir bakalım."

"Yarım saate geliyorum, teşekkürler." Telefonu kapattı. Alex'e döndüm.

"Benim hastaneye gitmem gerekiyor, sana anahtarı vereyim sen eve geç benim işim de çok sürmez zaten hemen gelirim 1 saate."

"Bende seninle geleyim olmaz mı? Tek başıma ne yapacağım evde, en azından çalıştığın yeri görürüm."

"Peki." Taksiciye döndüm. "Kusura bakmayın, Aksiner Hastanesine gidebilir miyiz?"

"Tabiki de." Taksimetre yazıyor, buldun tabi turisti gezdir dur. Ben tek binsem 'abla orada trafik vardır ben seni sağa indireyim' dersiniz.

Hastanenin önünde taksi durduğunda ücreti ödeyip indik taksiden. Kapıdan girdiğimizde stajerlerden biri yanıma geldi. Bu Amerika'dan gelen kısa süreli stajyerlerdendi. Bu yüzden ingilizce konuşuyordu.

"Nida hanım iyi akşamlar hoşgeldiniz. Adnan bey aradı sizden önce, rahatsızlanmış sizde sanırım bu yüzden buradasınız." Kafamı salladım odamdan içeriye girerken. Alex de yanımdaydı. Tanınmasın diye başında bir de şapka vardı. Sabahtan beri bu şapkayı hiç çıkarmamıştı.

Önce önlüğümü giydim daha sonra ise stetoskobu taktım boynuma. O ise masanın ardında bulunan sandalyeye oturdu. Benim sandalyeme.

"Adnan beyin son test sonuçları çıktı mı?" Elindeki dosyalardan birini çıkardı ve bana uzattı.

"Kan değerleri çok düşük. Kan ünitesi bağlanması gerekiyor."  Kafasını salladı. "Sen bana Brh- kan getir bir ünite." O kapıdan çıkarken kapıdan alışık olduğum korumalar girdi. "İyi akşamlar Doktor Hanım."

"İyi akşamlar İsa bey." Babam da içeriye girdi. Ona kafamla selam verdim sadece.

"Üstünüzü çıkarabilirsiniz." Arkamda masada oturan Alex'e baktı babam ve korumasına bir şeyler dedi.

"Onun buradan çıkmasını istiyor."

"Kendisi benim misafirim, ayrıca sadece kalbinizi dinleyeceğim. Eğer hasta-doktor gizliliğini çok önemsiyorsanız korumalarınızın da dışarı çıkması gerekir." Sustu. Ve gömleğini çıkardı. Alex zaten burası ile çok ilgilenmiyordu telefonundan bir şeyle uğraşıyordu.

Tansiyonunu ölçtüm önce. Daha sonra kalp ritmini gösteren cihazı bağladım işaret parmağına. Bir süre kalbini dinledim bu süre de oda da çıt çıkmadı. "Kalp ritminizde bir anormallik yok. En son yapılan testlere göre zaten sorununuz kan değerlerinizde. Bir ünite kan bağlanacak size, ilaçlarınızı düzenli alın, size verilen diyete uyun. Ve kalbinizi fazla yormayın." Az önce içeri giren stajyer kızı elimle yanıma çağırdım.

"Damar yolu açalım, kan ünitesi bağlanacak sonra ağrısı devam ederse şu ilaçları alsın." Cebimdeki küçük defteri çıkardım ve ilaçların adını yazıp masadaki kaşeye uzandım, diğer tarafta kaldığı için Alex'e elimle işaret etmiştim. Kaşeyi aldı ve bana uzatırken göz kırptı. Bende o an ki ortama rağmen sırıttım. Kaşeyi reçetenin üstüne bastım. Ve defterden yırtıp kıza verdim.

"Tamamdır Nida hanım, siz hastayı taburcu edene kadar kalacak mısınız?"

"Yok, çıkacağım. Bir durum olursa beni bilgilendirin." Tam kapıdan çıkıyordum ki, babam seslendi. Kendisi. Koruması olmadan.

"Teşekkür ederim, Nida hanım."

"Görevim," dedim ve burukça gülümsedim. "teşekkürlük bir durum yok." Ve kapıdan çıktım.

Arkamdan gelen Alex bir anda belimi kavradı. Hastahanede napıyor acaba bu?

"Teyzenin biri bir köşede ağlıyor, hastanedeyiz."

"Olabilir," Yalandan öksürür gibi yaptı. "bende hastayım bana destek oluyorsun." Beni neşelendirmek için yapıyordu, bende oyununa uydum. "Hadi ya, ne olmuş bakalım sana?"

"Senin aşkın bünyeme fazla gelmiş." Göz kırptı ve yanağımı öptü. Etrafa bakındım önce sonra geri çekilirken bende onun dudağının kenarından öptüm. "Bu ilacı yazıyorum o zaman, bulduğunuz her an alabilirsiniz."

"İkinci dozu da alalım o zaman." Dudaklarıma doğru yaklaşırken anın büyüsü bozuldu.

"Nida!" Çek git be adam.

Hemen ayrıldım ondan. Arkamı döndüğümde yan odamdaki Nolan beyi gördüm. Kendisi de benim gibi kardiyologdu. Kendisi türk sayılmazdı, türk asılı bir almandı. Ama ben almanca bilmediğimden ve türkçeyi henüz tam iyi konuşamadığından ingilizce konuşuyordu. Bu hastanede ne çok ingilizce konuşuluyormuş.

"Sen bu günde mi nöbetçisin?"

"Yok ya bi hasta acil geldi de ona baktım," kafasını salladı. "sen çağırdın, bir sorun mu var?"

"Endişelenecek bir durum yok, yakın zamanda Serpil Serçe'in ameliyatına gireceğim de." Lafı geveleyip durmasa iyi adamdı. "Sende yardımcı olarak girer misin diyecektim."

"Tabii girerim sen bana hastanın bilgilerini ver ben bir bakayım ona göre bir gün ayarlarız." Kolunun altındaki dosyayı çıkardı ve bana uzattı. "Gerçekten çok teşekkür ederim." cevabı beklemeden yanımdan uzaklaştı bir acelesi vardı belli ki yoksa genelde bir sebebi olmadan uzatır da uzatır konuşmayı bitirmezdi.

Alex yandan homurdandı. "Senin de ne çok sevenin varmış." Saçım ensemde toplu olmasına rağmen savuruyor gibi yaptım. "Seviliyoruz işte, naparsın"

"En çok da ben tarafından."

***

Eve girmemizle derin bir oh çektim. Ne bitmez gündü. Eşyalarımı kapının yanındaki masaya bıraktım. Doktor önlüğümü de hastahanede  çıkarmayı unuttuğum için askıya astım.

Alex'in esnediğini görünce kolunu sıvazladım biraz "Sen git uyu biraz ben de şu dosyaya bir bakayım geleyim."

"Sonra baksan olmaz mı?" Dünden razıydım zaten.

Omuz siktim. Ve odama doğru yöneldim. Uykum yoktu. Ama onunla sarılmak fikri çok cazipti. Nasılsa o uyuduktan sonra kalkıp bakardım. Odaya girip geceliklerimi alıp banyoya geçtim. Üstümü değiştirip, makyajımı çıkartıp işlerimi hallettikten sonra çıktım. Alex çoktan uzanmıştı bile. Beni görünce kolunu açtı bende hemen arasına girdim.

"Hastanede çok havalıydın, biliyor musun? Önlüğünü giymen, o korumaya karşı beni savunman, kıza elinle işaret etmen falan. O sandalyeden kalıp seni öpesim geldi."

"Öpseydin? Hem ayrıca sen nerden biliyorsun seni savunduğumu?"

"Bir uygulama yükledim, günlük türkçe kelimeler gönderiyor ve sesli arama yapabiliyorsun. Yani sen türkçe bişey desen sesi yazı olarak çeviriyor. O kadar insan içinde tadını alamazdım ayrıca." Telefonuna bu yüzden mi bakıyordu yani?

"Korumlardan çekindim demiyor da."

"Yoo, gayette diyorum adam iki katımdı. Korktum yani."

"Adam bana bişey yapmaya kalksa oturacaktın yani orada?"

"Saçmalama istersen o kadar da değil. Benim korkaklığım sana kadar. Senin üzülmen benim kırmızı çizgim." Gözlerine baktım, ışık çok yoktu ama kahverengileri ay gibi parlıyordu.

"İyi misin? O adam aradığından beri belli etmesende yüzün düştü." Ona yalan söyleyemezdim değil mi? Artık kaçabileceğim bir nokta da değildik. Nereye kadar kaçacaktım ki?

"Hiç iyi değilim." Sesli titrek bir nefes verdim.

"Anlat."

"Hangi birini anlatayım? İlk ailem beni istemiyor, ikinci ailem bir çöp gibi beni yetimhanenin kapısında bırakıyor, müdüre burası yol geçen hanı değil diye bağırıyor. Ben ise sadece ağlıyorum. Gittiler diyorum, çok dedim ama gittiler diye." Ağlamamak için duraksadım biraz.

"Sonra bir kadın geliyor, ben senin teyzenim benim yanımda kalacaksın diyor. Seviniyorum tabi çünkü hiç anlaşamadım o yetimhanedekilerle. 3 yıl birlikte kalıyoruz. Teyzem iyi kadındı. Bide kızı vardı, Sena. Sena ile neredeyse hiç konuşmazdık aynı evin içinde iki yabancı gibiydik. Ama teyzemle o kadar değildi. Mükemmel bir ilişkimiz yoktu ama anlaşırdık teyzemle. Yani o kadınla."

"Sonra bir gün ben kahvaltı yaparken karnına bir bıçak sapladı." Hıçkırına kadar ağladığımın farkında bile değildim. "Kanlar Alex, her yerde. Komşular geliyor, sirenler, soru soruyor herkes."

"Annem sandığım kadın da küçükken bana yapmıştı. Bıçak vardı elinde, bende heyecanlanıyorum tabi annem benimle aşçılık oynayacak diye." Tişörtümü açtım biraz, göbek deliğimin sağının biraz altını gösterdim. Neredeyse bir parmaklık bir yarıktı. "Bir anne bunu yapar mı? Yapmaz değil mi? Gerçi annem bile değil ki. Hayatımı mahveden biri." Ağladıkça ağladım. "Ve az önce gördüğün adam var ya, o da bunları bile bile susuyor. O kadının bana çektirdiklerini bile bile."

Hıçkırıklarımın arasından, 'hak etmedim' deyip duruyordum. Tam uykuya dalacakken onun sesini duydum.

"Hak etmedin, biliyorum. Ama ben senin yaralarının saracağım. Söz veriyorum." Daha da sıkı sarıldı bana.

Continue lendo

Você também vai gostar

Kandemir Koleji De Arya Doğan

Ficção Adolescente

277K 7.5K 64
Duru kızımızın yeni bir okula başlaması ile başlayan bir hikayedir elimden geldiğince klişelerden uzak durmaya çalışıcam ön yargılı başlamayın rica e...
464 60 11
Arya ve Alp "Sen ve ben..." diyecekken kafamı iki yana sallayıp sözünü kestim. "Sen ve ben değil biz Arya'm
863K 23.7K 81
Cinsel içerik, şiddet vb olaylar içeriyor çok sık olmamak kaydıyla lütfen bunu bilerek okuyun!! Kısa bir bilgilendirme daha arkadaşlar ana karakterle...
Aşk Ateşi De Cora

Ficção Adolescente

390K 13.4K 39
Üvey kardeş olmak mı? Okulun popüler çocuğuyla mı? °°° Seren Ahu Demir'i çok zor anların beklediği belliydi. Nefret ettiği insanlarla yüz göz olmak z...