57

3.8K 236 14
                                    

Alex kucağında ilerleyerek eve girdik. Arada uyuyor sonra tekrar uyanıp bişeyler soruyordum.

"Aşk mı para mı?" Çok önemli şeyler.

"Aşk olmasa şuan bu durumda olabilir miydik? Ayrıca cidden dışarı -3 derece ve sen bu elbiseyle mi çıktın. Üşüteceksin."

"En azından gün boyu güzeldim? Yani bardaki adamlar öyle söyledi. Yoksa kafedekiler miydi?"

"Adam-lar. Birde lar eki mi var?" Kafa salladım. "Hatta biri güzelim de dedi ama senin gibi olmuyor. Senin ağzından çıkan şeyler daha güzel geliyor kulağa." Beni yatağın üstüne bırakırken anlımdan öptü. Ayakkabımı çıkardı.

"Makyajını nasıl silmem gerekiyor?"

"Silme boşver." Yattığım yerde esnedim.

"Hayır, internette gördüm bir kız silmemiş ve gözü enfeksiyon kapmış kullanamıyor gözünü."

"Gözümü kullanamasam beni sevmez miydin?"

"Tabikide severdim ama sen gözünü kaybetmek ister misin?"

"Hayır. Makyaj masasının üstünde mendil var." Kalkıp getirdi ve yüzümü silmeye başladı.

"Alex?"

"Efendim güzelim."

"Solucan olsam beni sever miydin? Ya da solucan olsam beni tanır mıydın?"

"Bende solucan olurdum."

"İğrenç." Yüzümü ekşittim.

"Ben severim ama sen sevmeyeceksin galiba."

"Solucan erkeği annesi sevsin." Bir süre sessiz kaldı. Oysa ben gülsün diye söylemiştim. "Çok incesin gerçekten. Ve gözüne sürdüğün şey geçmiyor. Simsiyah oldu!"

"Yavaş siliyorsundur. Ver bana." Elime aldığım mendille gözlerimi silmeye başladım. "Gözün çıkacak, yavaş."

Silmeyi bitirdiğimde kollarım iki yana düştü. "Uyumak istiyorum."

"Sen uyu o zaman." Kolunu tuttum giderken. "Sende yanımda kal." Yanağımdan öptü. "Üstümü çıkarıp geliyorum güzelim."

***

Güneşten nefret ediyordum. Hele sabahları. Perdeleri kim açmıştı?

En sonunda sinirden yorganı gözlerime çekmek istedim. Ama yorgan yoktu. El mecbur açtım gözlerimi. Yana baktım.

Yatakta ben hariç başka bişey yoktu. Yastıklar bile. Kalktım yattığım yerden. Hiç lavaboya gitmeden evin içinde volta atmaya başladım. En sonunda hedefime ulaşıp Alex'i buldum. Mutfakta kahvaltı hazırlıyordu. Beni görünce gülümsedi.

"Doğdu güneşim."

"Güneş deme lütfen malum kendileri uykumu böldüler sabahın köründe."

"Sabahın köründe mi? Saate baktın mı bebeğim?" Önünde durduğum masanın üzerinden telefonuma uzandım.

15.43 MÜ? Arkadaşlar ben ölmüşüm.

"Ben sete gittim, geldim hâlâ uyuyordun. En sonunda yorganı yastıkları falan aldım anca uyanmışsın."

"Kızlarla fazla dağıttık galiba. Dün akşam kafamdan silinmiş."

"Galibası fazla." Pişirdiği şeyi tabağa koydu. "Bu arada kargoların geldi. Açmadım, kapının yanında duruyorlar."

"Dün aldım onları, birazdan deneyeyim sende gör." Heyecanla söylediğim şeyden sonra başıma bir ağrı girdi. "Tabi birazdan baş ağrısından bayılmazsam."

"Hak ettin. Zaten hastasın birde 2 şişe içki içiyorsun."

"Ben 1.sinden sonra saymayı bırakmıştım." Önüme bir ilaç bir bardak su birde kahvaltı tabağı koydu. "Önce kahvaltını et sonra hapı atarsın rahatlatır."

Minnettar bir bakış attım ona.

"Bende seni seviyorum güzelim."

Biraz sonra kahvaltımı yapmış sonra ilacı atmıştım. Tamamen geçirmedi elbette ama baya rahatlattı. Şimdi ise aldıklarımı deniyordum. Sırada deri kalın askılı siyah bir üst vardı. Arka kısmı ipliydi. Bu yüzden giyerken ondan yardım almıştım. Eleştiri daha doğru olurdu.

"Tek başına olsan giyemeyeceğin bişeyi neden alırsın ki?"

"Söylenme ya bir heveslenmişim şurada." Sonunda bağlamayı bitirmiş olsa gerek derin bir nefes aldı.

Ona doğru döndüm ve biraz geri çekildim tam görsün diye. "Eee, bunun yarısı nerede?"
Göz devirdim bu dediğine.

Başka bir paketten gene deri dizimin bir karış üstünde biten yırtmaçlı siyah eteğimi çılardım. "Bunu da ona takım olsun diye aldım. Giyip geliyorum." Diğer oda da giydim hemen.

"Güzelmiş. Yakıştı sana."

"Dur bir kombinim daha var."

(kombin medyada var)

Giydim geldim hemen. "Bu üstü etekle de giyebilirim henüz kesin değil. Belki de iade ederim, kızların gazına geldim çok yakıştı falan dediler."

"Evde giyeceksin herhalde?"

"Yoo, dışarıya." Dedim saf saf.

"Bebeğim çok güzelsin ama biraz fazla açık değil mi? Hayır New York soğuğunda üşüme diye. Yoksa çok yakışmış." Önünde bağladığı kollarını çözüp yanıma geldi. Ellerini belime koydu. "Hem bunun kumaşı da kalitesiz."

"Tabi tabi aynen. Şuna kıskanırım desene."

"Kıskanıyorum tabi, güzelliğinin farkında mısın sen? Kıskanıyorum diye kısıtlayacak halim yok elbette. Ama bunu ben yanındayken giy de bakan olursa bende ona çok güzel şeyler giydiririm. Hem sen evde giymeye bişeyler almadın mı?"

"Aldım ama şu an gösteremem." Memnuniyetle dudakları kıvrıldı. Bunun Garfied'lı pijama olduğunu bilse ne derdi acaba?

"O kadar hazırlanmışken seni bir yere götüreyim mi?"

"Nereye?"

"Sürpriz."

***

     @alexcameron ve 5

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

@alexcameron ve 5.782 kişi beğendi Yorumlar sınırlandırıldı.

@nidayerel: kızlar ben elendim🥹🥹

@nilsevde: sen eleneli baya olmuştu zaten

@nidayerel: olsun

@alexcameron: ❤️‍🔥

@nidayerel: ❤️‍🩹

@amyanderson: uyumunuz saka miii??😻

@nidayerel: değill😻

@sarajenner: Bayıldımm güzelliğinizdenn🤍

@nidayerel: 🤍

***

kısa oldu🤭

OPİA (texting)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin