Yanlış Oldu | Texting

By morunonyeditonu

294K 11.5K 881

Başlangıç Tarihi 13/03/2023 Bitiş Tarihi 07/01/2024 Numaramın son iki rakamı sayesinde ömrümü geçirebileceğim... More

1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
Final

29

4.7K 195 13
By morunonyeditonu

Normalde huyum değildir ama bu defa bölüm şarkısı koyuyorum. Şarkıyı dinlerken okumanız tavsiyemdir.

🎶Son Bakış ~ Sezen Aksu

~29. Bölüm~

1 Hafta Sonra

"Dikkatli olacağına söz ver kızım."  Babam belki de yüzüncü kez beni uyardığında gözlerimi devirmeden edemedim.  Oysa ki sadece şehir değiştirecektim.

"Sadece Antalya'ya kafa dinlemeye gidiyorum baba. Duyan da Hakkari'ye askere gidiyorum sanır." Babam ve annem sözlerime gülerken ben de kapıya doğru ilerliyordum.

Bu gün 27 Eylül'dü. Eylül ayının sonlarına gelsek de hava hâlâ soğumamıştı. Ne yalan söyleyeyim bir an önce hava soğusun istiyordum. 

"Seninle gelmemi istemediğine emin misin?" Utku yalnız gidecek olmamı kendine dert edinmişti. Benimle gelmek istiyordu. Yalnız kalacak olmam onları korkutuyordu fakat ben yanımda kimseyi götüremezdim. Çünkü Antalya'ya değil, Ankara'ya gidiyordum.

Ateş bir haftadır yazdığım hiçbir mesaja dönmemişti. Küçücük bir mesaj atmayı bırakın görüldü bile olmamıştı. Günde belki de otuz defa aramıştım ama geri aramamıştı, açmamıştı. Ve ben korkuyordum.

Ona bir şey olmuş olması ihtimali kalbimde fırtına estiriyordu. Bir şey olmuştu işte. Çünkü Ateş beni habersiz bırakmazdı. O beni çok seviyordu.

Mantıklı bir açıklaması olsa da olmasa da ona kızmayacaktım. Zaten benim kızgınlığım onun bir mesajına bakıyordu. Sadece iyi olduğunu görmek istiyordum. Sesini duymak ve kendimi iyi hissetmek istiyordum.

"Yalnız kalmam benim için iyi olacak." Bakışlarındaki tedirginliğe göz devirdim. Hadi ama, gerçekten de kendime bir şey yapacağımı düşünüyor olamazlardı!

"Şu bakışlarınızı düzeltmezseniz kendimi psikopat sanacağım." Söylediklerim onları güldürdüğünde ben de tebessüm ettim. Ailem son zamanlarda anlayışlı ve mutluydu. Hep böyle olsunlar istiyordum.

"Bol bol eğlen annecim. Ben seni arada arayacağım, bana yaptıklarını anlatmayı unutma." Annem ve babamın son zamanlarda ki davranışları beni şaşırtıyordu. Ne ara beni bu kadar sevmeye başlamışlardı bilmiyordum ama bunda haberlerin etkisi büyüktü.

"Gittiğinde haber ver. Bir şeye ihtiyacın olursa saat kaç olursa olsun arıyorsun. Kendini kötü hissedersen de hemen dönüyorsun." Umut abim bunun benzeri daha birçok maddeyi sıralarken susması için ona sarıldım.

"Evleniyormuşum gibi davranmayı hemen kesmelisiniz." Gülerek abimden ayrıldığımda saçlarıma bir öpücük kondurdu.

"Ne yapalım insan senin gibi sarışın bir cadısı olunca işini riske atamıyor." Yine göz devirdim. Artık yerinden çıkacak kadar devirdiğim gözlerime yerlerinde kalmaları için söylenirken çoktan ayakkabılarımı da giyinmiştim.

"Sizi seviyorum, kendinize iyi bakın." Onlara el salladığımda beni gülümseyerek izliyorlardı. Ailemin varlığını hissettiğim nadir anlardan biriydi bu.

Beni bekleyen arabaya bindiğimde içimde inanılmaz bir duygu karışıklığı vardı. Bir tarafım aileme yalan söylediğim için suçlu hissediyordu. Ama bir yandan da Ateş'e gideceğim için içim rahattı. Ne olursa olsun sevgilimin iyi olduğunu görmeliydim.

İçimde nedenini kavrayamadığım bir sıkıntı vardı. Gözlerimi kapattım ve dudaklarımın arasından sadece tek bir dua çıktı;

"Allah'ım, lütfen Ateş iyi olsun."

Benim tek korkum buydu. O iyi miydi bilmiyordum. Neyle karşılaşacağımı bilmeden gittiğim için çok stresliydim. Eğer olumsuz bir durumla karşılaşırsam ne yaparım bilmiyordum.

Saat epey bir ilerlemişti. Akşam seyahat etmek istediğim için uçak biletimi o şekilde ayarlamıştım. Ve rahat bir yolculuktan sonra yeninden buradaydım.

Havalimanında Ateş'in kolları arasında sakinleştiğim dakikalar gözümün önüne gelince dudaklarım kıvrıldı.

Burayı ve Ateş'i çok özlemiştim. Tek hayalim gördüğüm an boynuna atlamaktı.

Buraya gelmeden önce Efe'yi aramıştım. Bana ev adreslerini atmıştı. Havalimanı evlerine yakındı. Yirmi dakikalık yol heyecanımı en yüksek seviyeye ulaştırmıştı.

Ve o an geldi. Kapıyı çaldığımda kalbim hiç olmadığı kadar hızlıydı. Ateş kapıyı açtığında yüz ifadesi öyle bir hâl almıştı ki kendimi tutamayıp güldüm.

Gözlerinde özlem vardı. Fakat geldiğime sevinmiş gibi görünmüyordu. Yine de boynuna atlayarak ona sarıldım.

"Ben geldim!" Diyerek sevinçle bağırdığımda bile tepki vermedi. Kollarını bana sarmadı. Geri çekilip yüzüne baktığımda iki çift düz bakan mavi gözden fazlasını görememiştim. Duygularını çok güzel saklıyordu.

"Bir sorun mu var?" Diyerek sorduğumda derin bir nefes aldı. Şaşırdığı için mi bana sarılmamıştı yoksa bir şey mi olmuştu anlamaya çalışıyordum.

"Dışarı çıkalım, Laden." İçeriye girip telefonunu aldı ve beni içeri sokmadan apartmandan çıkardı.

•••

İLAHİ BAKIŞ AÇISI

Dakikalardır Ateş'i takip eden Laden artık yorulmuştu. Neler olup bittiğini bilmemek onu yeterince korkutuyorken üstüne bir de Ateş'in soğuk ve gizemli tavırları hoşuna gitmiyordu. Laden artık buna bir son vermek istermişçesine durdu.

"Ateş dur artık! Ne oluyor?" Laden'in sesi ile olduğu yere çivilenen Ateş sertçe yutkundu. Arkasındaki kıza neler söyleyeceğini biliyordu fakat dili varmıyordu. Nasıl yapacaktı bunu ona? Onsuz kalabilecek miydi?

"Bunu sana nasıl söyleyebileceğimi bilmiyorum Laden." Cesaretlenip arkasını dönerken söylediği bu sözlere Laden anlam verememişti. Ondandır ya boş bakışları Ateş'in gözlerindeydi.

Ateş'in gözleri ise Laden dışında her yerdeydi. O masum kıza bakmaya cesareti yoktu.

"Artık bitirmemiz gerekiyor ilişkimizi." Ateş bile şaşırmıştı ağzından çıkan sözlere. Bu kadar kolay dile getirebileceğini bilmiyordu. Ama ne kadar az oyalanırsa o kadar iyiydi.

Laden çattığı kaşları ve bozulan dengesiyle bakıyordu karşısındaki adama. Öyle afallamıştı ki söylenenleri algılayamıyordu. Kalbi atmayı bırakmış gibi hissediyordu.

"Ne demek istiyorsun Ateş?" Laden'in sert çıkışı Ateş'i de şaşırtmıştı. Onlar birbirlerini severken bu haksızlıktı.

"Ayrılalım Laden."

Duyduğu iki kelime Laden'in nefesini kesmişti. Soluksuz kaldığını sandı. Gözlerindeki yanma hissi yerini göz yaşlarına bırakmaya başlıyordu. Kalbi adeta bir yük gibi ağırlaşıyordu.

"Neden ama?" Bu defa zayıf çıkmıştı sesi. İnce ve yok olacakmış gibi zayıf. Öyle de söylenebilirdi aslında. Ateş bunları söyledikçe Laden yok oluyormuş gibi hissediyordu.

"Olmaz Laden, olmamalı." Genç kız tarif edilemeyecek bir ifadeyle bakıyordu karşısındaki adama. Neden şimdi bunları söylüyordu? Birden ne olmuş olabilirdi? Hiçbir şey anlatmaması sinir bozucuydu.

"İstemiyorum Ateş, ayrılmak istemiyorum senden. Ben seni çok seviyorum!" Haykırışları adama ulaşmıyormuş gibi hissediyordu. Sanki bağırışları yarı yolda kalıyordu.

"Özür dilerim ama böyle olmalıydı. Gitmeliyim Laden. Uzaklara belki de." Arkasını dönüp birkaç adım atan adamı Laden'in dudakları arasından firar eden bir hıçkırık durdurmuştu. Ağlamasından korkae gibi döndü arkasına.

Uzun uzun bakmıştı. Hâlâ sevdiği kadına yine çok güzel bakmıştı.

"Ağlama." Dedi. Ağlarsa gidemezdi, ama gitmeliydi. Geride bıraktığı kıza bir kez daha dönüp bakmamalıydı. Gözlerinden akan yaşları görürse silmeden duramazdı.

O bunun için söz vermişti. O, sevdiği kızı ağlatmamaya söz vermişti. Ama lanet olasıca bir sözü bile tutamamıştı. Onu yine Ateş ağlatmıştı.

İçini rahatlatmaya çalışıyordu. O iyi olsun diye gidiyordu. Onun canı yanmasın diye kendini cezalandırıyordu.

"Gitmesen ne olur? Ne olur beni bırakmasan?" Kayıp yıllar vardı sesinde, bir daha yerine gelemeyecek günler vardı. Belki bir daha sarfedemeyeceği sözler vardı.

Cevap vermedi Ateş. Çünkü veremezdi. Canın yanacak diye haykırmak istedi tüm şehrin sokaklarına. Ben gitmezsem parçalanacaksın demek istedi.

Ateş gitmeliydi ve Laden kalan olmalıydı.
Şehir hiç olmadığı kadar karanlıktı bu gün. Sokaktaki lambalar titriyordu sanki. Caddeler hüzünlüydü.

"Hoşça kal kanarya." Dedi Ateş son bir kez.

Ve Laden ilk defa buna gülmedi.

28 Eylül Cumartesi günü Ateş Laden'i terk etti. Laden 18 yaşına girdiği gün terk edildi.

Şimdi ne kelimeler yeterdi anlatmaya ne de sözler. Şimdi yalnızca bir yıkık kalp kalmıştı geride. Fakat kalbi kırılanlar iyi bilirlerdi ki kalp enkazı o kadar kolay kaldırılamazdı.

Kalp yıkıldığında tekrar inşa edilemezdi. Çünkü herkesin kalbi tekti. Parçaları yere düşer, kaybolur ve hiçliğe karışırdı. Ve bir daha birleşemezdi.

Hiç beklemediğiniz yerden aldığınızda darbeyi yeniliyorsunuz. Yıkılmasanız da afallıyorsunuz. Çünkü güven en hassas ve nadir duvardır. Eğer yıkılırsa bir daha kurulması çok güç bir duvar.

Dakikalar geçti, insanlar geçti, arabalar geçti. Laden oturduğu yerden kalkmayı akıl edemedi. Sanki Ateş dönecek ve onu oturduğu yerde bulacaktı.

Ama gidenler geri dönmezdi. Gidenlerin dönmeye yüzü tutmazdı. Guruları onların maskesiydi. O maske düşerse eğer tüm herkes onlara gülecekmiş gibi hissederlerdi. Halbuki gurur yalnızca insanların ruhunu ayıran, kirli bir bıçaktı.

"Seni affetmeyeceğim Ateş. Seni hep çok seveceğim ama affetmeyeceğim."

🌺BÖLÜM SONU🌺

Şimdi ağlıycam ama...

Bir kilo pamuk mu daha ağır yoksa Laden'in doğum gününde terk edilmesi mi...

Hoşça kalın🥲

Continue Reading

You'll Also Like

719K 44.6K 49
GERÇEK AİLE KURGUSU İlk kitabım olduğu için yazım yanlışları ve mantık hataları olabilir. *13.11.2023*
52.8K 2K 18
Mirzah Arslan 3 yıldır aşık olduğu kızı yanına almak isterse ne olur? Mirzah Arslan ❤️ Gizay Çetin Not: -Arkadaşlar bu kitap benim kendi yazdığım k...
57K 1K 10
04052024
365K 19.9K 45
Şanlıurfa ☞ Muğla 0546****; Fotoğraf* 0546****; Belli ki bu yoldan yürümüşsün... 0546****; Yoksa etraf böyle çiçeklenmezdi. İlsu; Var öyle marifet...