Işınçağı Kolejinde sıradan, ama kahramanlarımız için önemli bir gündü. Cevdet haric... o açıktan okuyordu zaten.
Yıl boyunca okula gidilen günlerin, işlenen derslerin, yaşanılanların sonunda ödüllerini almak için karnesini bekleyen gençler ''akdenizz karadeniz karnemizi isterizzz'' diye tezahurat yaparak koridorda bağırıyordu.
Eğitim sisteminin bu ödüllendirici politikası gençlere ileriki hayatlarında her yaptıkları şeyin sonucunda sayılarla bir değerlendirme alacakları beklentisini yaratıyordu. Bu sayılar bazen para bazen takipçi sayısı bazen sözlü bir takdire dönüşüyordu.... Hiçbir şeyi kendisi için yapmayan insanlar, yıllarca ne yapmak istediğini kim olduğunu bulmaya çalışıp didinirken bu karanlığın içinde kayboluyordu.
Özgür : Songül nereye gidiyorsun?
Songül: Arka bahçeye gidiyorum ya duvarın orda sigara içicem. Son kez bi sigara içeyim de badgirllüğümün şanını taşıyayım hahaytt
özgür ağlamaya başladı
Songül: lan olum bişey olmaz ben hep içiyorum lan hiç yakalanmadım
Özgür: ondan değil okul bittiği için ağlıorum
Songül: lan nolucak okul bitiyo süper bişey işte rahat rahat işe gidebilcez xd. diyip arkasını dönerek uzaklaştı.
Sahil İpek: Sonkuşşşşş! Ay dur dur nereye gidiyosun. Şey dicem tatil için nereye gideceksin birlikte gidelim mi?
Songül: tatil için mi?? heee bilmiyorum ya belli değil anltalyadaki otellerde haftada 1 izinli veriyolarmış mesaiyi. belki oraya giderim
Sahil İpek: Aaa olur ben de oraya gelirim belki. Cevoşko'ya da sorucam ama bi bakayım o beni nereye götürecek
Songül güldü: Aynen kızz bi ona da sor. Onun memlekette fındık toplamak mıı?? alaçatı mı??? hmmm dikkat et eda taşpınar bronzerı yanına al he.
Sahil İpek: Eee çıkışta napıyosun hemen eve mi gideceksin
Songül: yok ki
Sahil İpek: Ne
Songül: Sahilcim ben sigoya gidiyorum sonra görüşürüz hade
Okulun ilk günü sigara duvarın orada sigarasını içerken Pars yaklaştı
Pars: Songül neden kaçıyorsun benden
Songül: hayda... bu da taktı bana
Pars: Kamp gününden beri okula gelmedin gelinve yüzüme bakmadın, hanedan konağındaki işten de çıkmışsın... bana inat mı yapıyorsun
Songül: ya siz erkekerin her şeyi kendinizle alakalı sanma hastalığınız ne zaman biter tahmini
Pars: İyi de artık aramızda bir mevzu kalmadı gibi geliyordu bana
Songül: Seninle bir mevzum kalmamıs olabilir benim her zaman bir mevzum vardır yani
O sırada PATT diye bir ses
Songül'ün üzerine atlayan bir şey ile birlikte songül yere yuvarlanmıştı.
Gözlerini açtığında Ahuse'yi gördü...
Songül: Len napıon
Ahuse: Sana ulaşmanın en iyi yolunun bu olduğunu düşündüm
Songül: lan sizin sokakta oturuyorum nasıl ulaşamadın
Ahuse: beni dikkate alman için. Artık benimle de konuş küslük bitsin. zaten okul bitiyor. birlikte ders de çalışamıcaz
Songül: tamam barısırım ama hadi bana kantınden kola + eti karam + çilekli katkattat alırsan
Ahuse: Ahretliğim benimmmm
Songül: bacınuurrr
Pars: Bu an bana okulun ilk gününü hatırlattı hani Songül beni dövmüştü
***
Sınıfta rehber öğretmeni karne günü olduğu için çocuklara hayatın aslında notlarla alakalı olmadığından falan bahsediyordu. işte neymiş gerçek başarı mutlulukmus falan öyle şeyler söylüyordu. aslında kendisi de yaptığı işten ve hayatından mutlu olmayan rehber öğretmen bunları söylerken öğrenciler de onu dinliyor gibi yaparak eve gidince oynayacakları bilgisayar oyununu düşünüyordu.
Rehberlikçi: EE çocuklar sınava gireceksiniz HEÖS (hayattaki en önemki sınav) sınavından sonra hangi okula gitmek ve ne yapmak istiyorsunuz?
Özgür: Öğretmenim ben Boğaziçi bilgisayar mühendisliği istiyorum inş tutar.
Sarp: Hocammm ben Özyeğin hukuk yada işletme
Sahil: Hozaam me yani ben. yurtdışı düşünüyorum.
Ahuse: Ankara Edebiyat çok istiyorum
Pars: ...
Songül: ...
Rehberlikçi: Ee pars ve songül sizin yok mu hedefiniz
Pars: Hocam ben sadece kapşonumu takıp müzik dinlemek istiyorum bu hangi meslek oluyor
Rehberlikçi: ajanslarda grafik tasarımcı olabilirsin... Songülcüğüm neden bir hedefin yok
Songül: Hocam hedef için bir başlangıç noktası da olması gerek maalesef bir maşlangıcımız yok...
Normal songül olsyadı hacettepe hukuk diye cevap verirdi... bu cevap herkesi şaşırtmıştı
Zil çalınca Sarp Ahuse'ye yaklaştı
Ahuse kalorüferin yanında durup kitap okuyordu.
Sarp: Son günde de mi kitap okuyorsun?
Ahuse: Okumayı bildiğim sürece okuyacağım
Sarp: Kızım nedir senin sorunun. Pas vermiyosun kitap okucma diyip duruyorsun
Ahuse: Pas versem gol olur mu
Sarp: Sana çıkma teklifi etmek istiyorum ama kimseye söyleme
Ahuse 1 yıldır bu anı bekliyordu ve bu an gerço muydu? kalbi yerinden çıkacaktı
Ahuse: kimseye söylemem
Sarp: tamam
dedi ve gitti
***
Cevdet okulun kapısının önünde bekliyordu.
Cevdet: geldim ben demirlerin ordayım
Sahil: tmm geliyorum.
Sahil okulun duvar demirlerinin orda cevdetle buluştu
Sahil: eee niye geldin
Cevdet: ya hani ben okula gitmiyorum ya ama okulun son günü diye burda olmak istedim
Sahil: ya cevooo sen saka mısın ask mısın bal mısın
Birden okul güvenliğinin sesi duyuldu
''napıyosunuz lan siz burda''
Sahil ve Cevdet birbirine baktı
Cevdet: AGABEYY Sahil hanıma sipariş getirdim ben kuryeyim
Sahil: evet suşi siparişi verniştim de maalum kantinde satılmıyor
Güvenlik: suşiler nerde o zaman
Sahil: hemen yedim küçük boydu
Cevdet: güvenlik bey abi pardon da sizi ne ilgilendirir
Güvenlik: birader seni ne ilgilendirir
Cevdet: gel göstereyim ne ilgilendirir. diyerek okulun demirlerinin üzerinden anladığı gibi güvenlik görevlisiyle dövüşmeye başladı.
Okulun son günü bu kavga da renk getirmişti. İşte Işınçağı koleji böyleydi... Acısıyla tatlısıyla...
Bu hikaye tabi ki burada bitmemişti.
Kahramanlarımızın hayat hikayesi yeni doğmuş bir bebek gibi kucaklarında duruyor agucuk gugucuk diyerek onlara bakıyordu...
***SON GÜNÜN SONU***