Raunchy Alpha // larry

By bearschangedmylife

58.2K 5.2K 11.5K

Şımarık bir Alfanın neler yapabileceğini görmek istiyorsanız doğru yerdesiniz! Harry olgun omegayla mühürlene... More

a slice of the future
prolog
one
two
three
four
five
six
seven
eight
nine
ten
eleven
twelve
thirteen
fourteen
fiveteen
sixteen
seventeen
eighteen
nineteen
twenty
twenty-one
twenty-two
twenty-three
twenty-four
twenty-five
twenty-six
twenty-seven
twenty-eight
twenty-nine
thirty
thirty-one
thirty-two
thirty-three
thirty-four
thirty-five
thirty-six
thirty-seven
thirty-eight
thirty-nine
ONE-SHOT
fourty
fourty-one
fourty-two
fourty-three
fourty-four
fourty-five
fourty-six
fourty-seven
fourty-eight
fourty-nine
fifty
fifty-one
🎀fifty-two🎀
fifty-three
fifty-four
fifty-five
fifty-six
fifty-seven
fifty-eight
fifty-nine
sixty
sixty-one
sixty-two
sixty-three
sixty-four
sixty-five
sixty-six
sixty-seven
sixty-eight
sixty-nine
fınal
Special Chapter "🔄"
Special Chapter "24" 1/2
Special Chapter "24" 2/2
Special Chapter "Axel"
Special Chapter 2 "Axel"
Special Chapter 1/2 "Harry or Louis?"
Special Chapter 2/2 "Harry or Louis"
Special Chapter "New Grooms" 2/2
Special Chapter "Alternative Jobs 1/3"
Speical Chapter "Alternative Jobs 2/3"
Speical Chapter "Alternative Jobs 3/3"
Special Chapter "Wedding Photo"
Special Chapter "Becoming an Alpha"
Special Chapter "Valeria's Alpha" 1/2

Spacial Chapter "New Groom" 1/2

246 14 69
By bearschangedmylife

Yeni özel bölümümüz harehyouidiot sayesinde geldi, bu özel bölüm serisi senindir~

Olayları tek bölüme sığdıramadım, mecbur iki part...

Yazım hatası çıkarsa affola...

İyi okumala~r

×××

"Kapı çalıyor!"

"Haber vereceğine kalkıp açsana Ad!"

"Ellerim dolu!"

"O oyun kolunu senin-"

"Axel."

"Cümlemi tamamlamayacaktım zaten."

"Ya Melody gelecekti! Ellerim ojeli ve onu kapıda bekletiyorsunuz! Açsana işte Ax!"

Homurdanarak annesinin kolunun altından çıktı alfa. Üniversiteden uzak yaz tatilini annesinin dizinin dibinde geçirmek istiyordu ama bir rahat vermemişlerdi. Dış kapıya gelip, muhtemelen içerideki bağırışları duyduğu için ikinci kez zile basma ihtiyacı duymayan Melody'ye kapıyı açtığında, sarışın kız ona gülümsemişti. "Merhaba Axel."

"Merhaba Mel, hoşgeldin. İçeri geç. Kötü karşılama için üzgünüm."

Kıkırdadı beta kız içeri girerken. Onu mutfağa yönlendirdi ve içeri girdiklerinde Adrius hızla oyununu durdurup kalktı ve koşarak Melody'ye sarıldı.

"Oh benim türdeşimi ne çok özlemişim!"

Kıkırdadı tekrar. "Ben de sizi özledim Addy. Nasılsın?"

"Seni gördüm daha iyi oldum!"

Geri çekilip bir kolunu omuzlarına attı. "Asıl biz ikiziz biliyor musun? Bu ikisinin arasında çürüyorum. Aslında gelip seninle yaşamak istiyorum ama şuan sürünün sahibi olan siz hâlâ dedemin yanında yaşıyorsunuz ve bu beni korkutu-yani durduruyor. Başka bir nedeni yok inan."

"Bu kadar boş konuşacağına bana şunu açıkla." Arkalarında kollarını bağlamış ona kötü bakışlar atan alfaya baktı. "Madem isteyince kalkabiliyordun... O zaman neden kapıyı açmadın!?"

Kolunu kaldırıp koltuktaki annesini ve boşluğunu dolduran babasını gösterdi. "Senin yüzünden yerimi kaptırdım!"

"Axel, ağlıyorsun bence şuan."

"Hoşgeldin Melody."

"Gelir gelmez kızı bunaltmayın! Hoşgeldin Mel! Bakma sen onlara, geç otur şöyle."

"Hoşbuldum..."

"Kurtul artık bu çekingenliğinden, dayının evindesin, rahat ol."

"Baba, nasihat verme. Yerimden kalk!"

"Eve geldiğinden beri kocamın yüzünü görmeyeceğim neredeyse! Kapa çeneni!"

"Abartma baba!"

"Bağırma oğluma."

"Omegam!?"

Onlara göz devirip babasını kaldırmanın yollarını bulmak için yanlarına giderken mutfağa ellerini sallaya sallaya gelen omegaya baktılar.

"Mel!"

"Vali!"

"Ow!"

Valeria tamamen kuruduğundan emin olana kadar havada tutacağı ellerinden biriyle Adrius'ın suratını iterek kuzenine sarıldığında Melody de aynı şekilde karşılık vermişti ona.

Ancak omeganın yanında rahat hareket edebilen beta sarılmaları bittiği gibi onun koluna girmişti. Adrius da Mel'in koluna girince Valeria eğilip gözlerini ona dikti. "Sen gidip oyununu oynasana ya! Biz bugün kız gecesi yapacağız!"

"Melody varken ne diye oyun oynayacak mışım? Ayrıca o 'kız' kelimesini at oradan. Yoksa gerekirse sahte göğüs takarım ama gene de katılırım size!"

"Ya-BABİŞKO!"

"Vali, olsun. Onlar da katılırsa daha çok eğleniriz, lütfen?"

İç çekerken kuzeninin su yeşili gözlerine baktı. "Tamam... Ama hoşuma gitmeyen tek bir şeyde onları odalarına değil, dışarı tekmelerim Mel."

Beta gülerek Adrius'ı da kendine çekti ve Axel'e baktı. Babasını tutmuş annesinin yanından kaldırmaya çalışıyordu. Dayısı ise bir kolunu ona bırakmış sanki oğlu omzunu çıkarmaya çalışmıyormuş gibi eşine sırnaşıyordu. Sonunda oflayıp ona döndüğünde Louis gülmüştü.

"Bana bak, sanki her haftasonu burada değilmişsin gibi hareket etme, seni buradan sürer, okulunu değiştiririm. Senin yüzünden kendi eşime hasret kaldım!"

Onların kavgasının yine sonu gelmeyecek bir şeye dönüşeceğini anlayan Louis kocasının kolundan çıktı ve ayağa kalktı. "Tamam, bizim odamıza çekilme zamanımız gelmiş. Çocuklar, istediğiniz bütün atıştırmalıkları hazırladım, Melody'yle güzelce ilgilenin. Hadi kalk, Harry."

O Axel'in, sonra da Adrius ve Valeria'nın yanağını öpüp mutfaktan çıkarken Harry de yalnızca Valeria'yı öpüp Melody'nin başını okşamış ve Axel'e kaşlarını oynatarak bakmıştı.

"Ben annenle baş başa kalırken sen de burada çatla da patla."

"Baba!"

Gittikçe uzaklaşan kahkahasına göz devirirken kardeşlerinin tuhaf bakışlarına maruz kalmıştı. "Önünüze bakın."

"Anne kuzusu..."

"Vali!"

Adrius gülerek yapabildiği kadar hepsini kollarının altına aldı ve zıpladı. "Parti zamanı!"

Onların küçük gece yarısı partileri için üçüzler iş paylaşımı yaptılar. Valeria Melody'yle birlikte tatlı tuzlu bütün yiyecek ve içeceklerini ayarlarken, Adrius oynayacakları oyunları ve izleyecekleri filmleri seçerken, Axel omeganın isteği üzerine normal ışık yerine duvardan duvara astıkları ledleri ayarlıyor ve tek tek açıyordu. Böylece ışıkların aksine ledleriyle ortamı istedikleri havaya sokabilecek veya loşluğunu istedikleri gibi ayarlayabileceklerdi.

Kızlar tabağa dizdikleri yemeklerden önce bardakları ve içecekleri orta sehpaya taşıdıktan sonra koltuklara geçtiler. Valeria ağzını tam açacakken Adrius'ın sosisli mini böreklerin olduğu tabağa atılmasını engellemek için onu hızla geri itti. "Hep birlikte! Sen başladın mı bütün tabakları silip süpürüyorsun!"

"Size birer tane bırakacaktım!"

"Çok sağol ya!"

Yiyecekleri Adrius'ın elinden kurtardığında sonunda geri yaslanıp baktı Melody'ye. "Bence partimize hızlı başlamamıza hiç gerek yok. Seni ne zamandır göremiyorum, sohbet edelim!"

"Olu-!"

"Ne?" Adrius yüz buruşturdu. "Bunun nesi eğlenceli? Hadi bir şeyler yiyelim ve oyun oynayalım!"

"Aç mı kaldın Ad? Az bir dur ya! Yapacağız onları da!"

"Pff... hiç hayal ettiğim gibi geçmiyor partin!" Derken tekli koltukta iyice yayıldı ve telefonunu eline aldı. Bu sırada, normalin aksine, sürekli telefonuna bakan Axel'in üzerinde gezdirdi gözlerini Melody.

"Her neyse," Gözlerini kuzenine çevirdi Valeria. "..nasıl gidiyor Mel? İlerledin mi  fotoğrafçılık konusunda?"

"Pek değil... Ben de senin gibi babamın izinden gitmek istedim ama annem pek desteklemiyor... Hobi olarak yapmamı tercih ediyormuş..."

"Hâlâ aynı konu mu...?"

"Evet, benim sürü dışına çıkmamı onaylamıyorlar. Oysaki o seviyeye gelene kadar tam bir yetişkin olacağım ama kaç yaşında olursam olayım bu korumacılık devam edecek gibi..."

Omuzlarını düşürdü. "Üstelik dedem de asla istemiyor ve annemle aynı tarafta oldukları için babamla benim hiç şansımız yok..."

"Ah... İşte buna bir şey diyemem... Halam babişkomun aksine aşırı babacı. Babam zamanında ona karşı gele gele Louis babamla birlikte olabilmiş biliyor musun?"

"Onların hikayesi inanılmaz ya. Ne kadar dinlesem de sıkılmam-ah! Hadi onları geri çağıralım ve bize yine eskilerden bahsetsinler!"

"HAYIR!"

Melody bir ağzıdan gelen itirazlarla irkildi. "Neden ya?"

"Evet, sevimliler. Eğlenceli ve komik anıları var."

"Ama bunu bize yapma Mel, lütfen! Onların tekrar yaşıyormuş gibi her anıda tartışmalarıyla uğraşmak-"

"Sonra da birbirlerine girmemiş gibi bizi unutup başka şekilde birbirlerine girmelerini izlemek istemiyorum."

Meldoy gülerek özür dilerken aslında her seferinde dayısının ona heyecanla anlatmaya başlamasının ardından üçüzlerin odadan kaçtıklarını anımsadı.

Her seferinde de bahanelerine inanıyordu...

"Partimizin bir yaş sınırı var, lütfen."

"Annem sizden çok daha eğlenceli."

"Ayh, anneci konuştu gene..."

"Axel'i partimizden atabilir miyim?" Diyen Adrius'a baktı Melody.

"Hayır! Hep birlikte olalım!" Fırsatı değerlendirip kalkmaya niyetlenen Axel'e döndü. "Gitme Axel."

Onun yavru kurt bakışlarının ardından Vali'nin sırıtışı çarptı gözüne. "Hem, yukarıda, odanda durabileceğine inanıyor musun? Babamların ne yaptığını sanıyorsun? Kulak tıkacın var mı?"

"Ağh, kapa çeneni..." diyerek kendini koltuğa atarken homurdanan alfaya güldüler. Valeria onun sıkıntılı bir şekilde telefonuna bakmasıyla duraksadı. Bu sıkıntısı annesinin elden gidiyor olmasından kaynaklı değil gibiydi.

"Ne o Ax? Bir şeyler olmuş sanki?"

"Yoksa eniştemiz seni terk mi etti?"

"Oh, yo o bunu yapabilecek biri değil."

"Yanlışlıkla terkettiyse bilemem."

"Kapayın çenelerinizi!"

"Bir saniye," Melody Adrius ve Valeria'nın muzip ifadeleriyle Axel'e baktı. "...e-enişte mi?"

"Oh tabi! Sen daha bilmiyorsun değil mi~?"

"Geçen sene olanları bir bilsen-"

"Ad ve Vali!" Axel'in çatık kaşlarına döndüler. "Abartmayın!"

"Oh, hadi ama! Yoksa hâlâ onu oyalıyor musun?"

"Axel, biriyle mi çıkıyor yani?"

İç çekti alfa. "Tam olarak değil-"

Zayıfça çalan kapı hepsini susturmaya yetti. "Bu saatte kim olabilir ki?"

"Uwah! Keşke korku filmi izliyor olsaydık! Harika olurdu!"

"Addy bir sus ya!"

"Dayımları mı çağırsak?"

"Gerek yok." Dedi istemsizce alfalığını ön plana çıkaran Axel. "Ben bakarım şimdi."

"Aman Tanrım! Güçlü alfamız!"

Sesini incelterek abartılı konuşan kız kardeşine yüzünü buruşturdu. "Aptal..."

Kapıya yaklaştıkça artan tanıdık his ile gelen şaşkınlık adımlarını yavaşlatmıştı. Bu koku...!?

Kapıya tutunup hızla açtığında gerçekten de tam karşısında duruyordu çekingen bir şekilde. Kirpiklerinin altından kendisine bakıyor ve ayağını yere sürtüyordu.

"Finn!?"

"Merhaba Axel... Özür dilerim..."

"Tanrım..."

Elini alnına götürüp sıkıntıyla oflarken kardeşlerinden yana biraz olsun zaman kazanabilmek için kapıyı arkasından kapattı. "Özür dileyeceksen bunun nedeni beni merakta bırakman olsun. Saatlerdir cevap bekliyorum! Hem yazmıyor, aramıyorsun, hem de ta İrlanda'dan buraya geliyorsun! Tek başına!?"

Sarışın çocuk iyice olduğu yerde büzülürken Axel sakinleşebilmek için bekledi ve nefeslendi. "Hah... Neden bir kere de evimi düzgün bir şekilde ziyaret etmiyorsun?"

"Böyle gerekti..."

"Yapma şunu..." Onu dikkatle inceledi. "Neyse ki iyisin... Bana her şeyi anlatacaksın, ama önce gel ve dinlen..."

"Şey, babanlar sorun ederler mi?"

"Sayende alışmış olacaklar." Diyerek onu biraz kelimeleriyle iğneledi ve elini sırtına koydu. "Merak etme, çoktan yattılar. Onlarla yarın konuşuruz."

Arkasını dönmesiyle kapının kendiliğinden açılmasının üzerine Adrius ve Valeria gülümsediler. "Sizi dinledik."

"Hoşgeldin Finn! Axel gelir gelmez azarlarıyla senin karnını doyurdu ama olsun, eminim babacığımın lezzetli yemeklerine hâlâ yerin vardır."

"Çok konuşuyorsun Valeria."

Omega ona dil çıkarıp Finn'i içeri çekti. "Dışarıda kaldın! Hah... Axel'i seçtin ama o sana hiç iyi bakamayacakmış gibi..."

"Boş konuşmayı bırak."

Valeria kıkırdayarak onun kendilerine ulaşmasını sağlayamadan mutfağa girdi türdeşiyle birlikte. "İyi kurt lafın üstüne gelirmiş Mel! Biz de tam senden bahsediyorduk Finn!"

Onu küçük salonun ortasında dikilen Melody'nin karşısına getirdi. "Finn, bu Melody. Bizim kuzenimiz. Biz tam seni ona anlatacaktık ki sen geldin! Böylece uzun uzun anlatmaya gerek kalmadan tanışabilirsiniz!"

Finn çekingen bir tavırla gülümserken Melody de zoraki bir gülümsemeyle dikilmeye devam etmişti. "Merhaba, ben Finn. Axel'in arkadaşıyım."

"Ah, hadi ama!" Valeria hızla kardeşine döndü. "Hâlâ onu böyle söylemesi için tembihliyor musun?"

"Tabii ki hayır."

Axel omeganın diğer tarafına geçerken Melody ona kısaca bakıp omegaya gülümsedi. "Ben de Melody."

"Ahh... İki utangaç karşılıklı çok sıkıcı oldunuz. Hadi oturalım. Tam zamanında geldin Finn! Biz de tam harika bir parti veriyorduk!"

O Axel'den kaçırdığı, ve peşlerinden gelmesini sağladığı, omegayla giderken Adrius da kuzenini yakaladı. "Sen de benimle takıl, boşver Vali'yi. Hemen sattı seni pis omega."

"Öyle söyleme Addy."

Melody ona gülümseyip diğerlerinin arkasından gittiler. O, Axel'in Finn'i kız kardeşinin elinden kurtarmasından dolayı Valeria'nın yanına geçerken Adrius kendini tekliye atmıştı.

"Bu sefer nasıl bir macera yaşadığını çok merak ediyorum!"

Axel kardeşine göz devirse de sarışın omegaya dönen gözleri sorgu doluydu. Finn mahçup bir gülümseme verip, "Sürpriz yaptım?" dedi şansını denemek için. "Neyse ki korumalar beni tanıdı da bu kez kapınıza kadar gelebildim."

Adrius büyük bir kahkaha patlattığında o da zayıf bir gülüş vermişti. Valeria Axel'in dibine oturan kurda baktı. "Finn? Sanki ilk defa görüşüyoruz, hani önceki sefer aşmıştık bunları? Biraz rahat ol!"

"Nedeni sizden çekinmesi değil." Dedi onu iyice tanımış olan Axel. "Muhtemelen söyleyemediği bir şey var, bu yüzden üzerine gitmeyin."

Finn çillerine karışan kızarık yanaklarıyla alt dudağını dişledi ve geriye yaslandı. Hem yakalanmıştı, hem de Axel'in onu böylesine tanıyor olmasının mutluluğunu yaşıyordu.

"Mel'ciğim, Finn Ax ile aynı bölümde okuyormuş oradan tanışıyorlar. Ama aslında bizim sürümüzden değil, İrlanda'da yaşıyor! Aynı Ni gibi İrlandalı yani, harika değil mi?!"

"Öyle..." diye mırıldanmakla yetinen Melody'nin Finn'e eğilip de sessiz sessiz konuşan Axel'i ve alfanın koltuna tutuan omegayı izlediğini farketmedi Valeria.

"Cidden Axel, aslında hiç senin nasıl bir tipin olduğunu konuşmadık? Yani sen Melody ve Finn gibi, utangaç ve sevimli kurtlardan mı hoşlanıyordun?"

Axel kızkardeşine yüz buruşturdu. "Ne alakası var?"

Omega düz bir ifade takınıp ondan biraz uzak dursa nefes alamayacakmış gibi yapışan Finn'i gösterdi. Alfa hızlı bir şekilde göz devirip, göz kaçırıp, omeganın onu tutmaya devam etmesine izin vermişti.

"Benim tipim annem."

"Ya-"

"OFF!"

"YETER ARTIK YA!"

Tişörtüyle kendini yellemeyi bırakan Valeria, kendini koltuktan kaydıran Adrius'a gülmemeye çalışarak Finn'e baktı. "Bak Finn, daha başından vazgeç derim. Bu Axel siz evlenirseniz başka eve çıkmaz buraya gelir. Sonra çocuklarınız olur, Axel onları sen ve babama baktırır, kendisini anneme besletirken olan babişkomla sana olur."

Finn gülerek Axel'in kızkardeşine yastık fırlatmasına engel olabilmek için kollarını tutmuştu bir yandan. Melody ise kuzeninin anlattığı geleceği kafasında canlandırmakta zorluk çekiyordu.

"Sanki herkesin bir tipi olmalı gibi konuşuyorsun." Dedi Adrius kız kardeşine. "Seninki ne o zaman?"

"Benim eşim..." Valeria düşünceli gözlerle oldukça yavaş bir hızda renk geçişleriyle yanan ledlere baktı. "Eğlenceli olmalı. Böyle neşeli, ortamı canlandıran ve sadece kahkahasıyla bile karşısındakini güldürebilen..."

Adrius'ın suratı düz bir hal alıp alfaya baktı. "E bu Niall amcamı tarif ediyor?"

"Bir de bana laf ediyorsun utanmadan." Dedi Axel.

"Vali... Yoksa hâlâ Niall amcamıza platonik misin?"

"Ne!?" Hızla Melody'ye döndü. "Tabii ki, hayır! Hiçbir zaman olmadım ki? Haha, sanki ne var? Tek komik ve kalbimi çalabilecek kurt oymuş gibi konuşmayın! Zaten onu ne zamandır da göremedim. Hah... Annemlere söyleyeyim de yarın da onu çağırsınlar yemeğe..."

"Umutsuz vakasın..."

Valeria dudaklarını büzüp yaslanırken geriye, Melody onu teselli etti ve Adrius da dalga geçmeye devam etti. Axel ise bu fırsatı değerlendirebilmek için omegaya döndü.

"Konuşmalıyız."

Finn o anın geldiğini anlayıp kısa bir an pustu. "Tamam..."

Axel onu alıp sessizce kalkarken Adrius ve Valeria'nın atışmasından gözlerini alıp onların arkasından baktı Melody. Axel bahçe mi, salon mu ikileminde kalırken onu büyük salonlarına geçirip kapıyı kapattı. "Geç otur ve bana aslında ne olduğunu anlat hadi. Bu sefer kötü de ayrılmadık, bahanen ne oradan buraya habersiz gelmek için? Hayır madem öyle bir niyetin var, hiç gitme?! Bana bu stresi neden yaşatıyorsun!?"

"Tamam Axel, kızma..."

Bu onu sakinleştirmeye yeterken iç çekerek onun oturduğu koltuğa en yakın tekliye oturdu ve kocaman koltukta kendini ondan taraftaki en kenara sıkıştıran Finn'e baktı.

"Kızmıyorum, anlat."

"Ailemi biliyorsun zaten. Tek çocukları olduğum için korumacı davranıyorlar. Ama istedikleri türde olmadığım, zayıf olduğum ve annem başka doğuramadığı için de bana pek bayılmıyorlar da. Onların bu dengesizliklerinden bunaldığım için," Kısa bir bakış atabildi yalnızca. "..evden kaçtım."

"Ah..." Elini yüzüne kapatıp başını da geriye atan Axel'i izledi Finn.

Aileme seni anlattığım ve onlar da bunu kabul etmeyip beni başkasıyla eşleştirecekleri için kaçtığımı söyleyemem ki sana...

"Bir gün bu fevri hareketlerin yüzünden başına bir iş açacaksın diye uyku uyuyamıyorum bazen..."

"Özür dilerim..."

"Hah... Dileme..."

Finn onunla ne yapacağını düşünürcesine kendisine bakan alfayı izlemeye devam etti ve yavaşça kalkıp Axel'in önüne adımlayarak, alfanın asla beklemediği bir an yan bir şekilde kucağına oturup boynuna sarıldı. Axel elleri koltuk kolunda öylece kalırken omega yüzünü onun boynuna gömüp sakladı.

"Bazen... Senden başka kimsem yokmuş gibi hissediyorum."

Axel'in dudakları aralanırken ellerini kararsız bir şekilde kaldırmıştı.

"Yani, fiziksel olarak varlarsa bile," Başını kaldırıp alfanın yüzüne bakarken kollarını hiç gevşetmedi. "..beni anlayan senden başka kimse yok."

Göz göze geldiklerinde Axel'in yeşilleri bal renginin parlaklığını, sadece pencereden sızan gökyüzündeki yıldızların ışığına rağmen koruyan gözlere baktı.

"Axel..." dedi Finn, tıpkı ilk itirafında olduğu gibi. "Seni çok seviyorum."

Axel yutkunurken omega ellerinden birini alfanın yanağına koymuş ve onun kendisine uzanmasına kalmadan diğer kolunu iyice boynuna dolayarak aradaki mesafeyi kapatmıştı. Axel dudaklarına yaslanan dudaklarla gözlerini kapatırken ellerini omeganın beline koydu. Alfanın herhangi bir atağına bakmadan saniyelik geri çekildi ve tekrar birleştirdiğinde daha çok öptü Axel'i. O sırada kafası karman çorman olan Axel bir anda boşluğa düşmüş gibi, yere çakılmadan tutunacak bir dal arayarak Finn'e düzgünce sarılmış ve karşılık vermişti.

Bunu hissedince kalbi tekleyen omega burnundan derin bir nefes alarak kendini alfanın göğsüne bastırdı. Kalp atışlarının birbirine karışmasını istiyordu. Belki Axel'inki nefessiz kalmaktan dolayı hızlıydı ama olsun, omeganınkinin temposu ikisine de yeter de artardı.

Sakin öpüşmeleri hararetli bir hâl almaya başladığında omega kısık bir sesle inlemiş ve alfanın neredeyse hırlamasına neden olmuştu. Axel ellerini tekrar omeganın beline indirip onu tutmuş ve yavaşça geri itmişti.

"Yapma..."

Onun gibi nefes nefese kalan Finn yutkunup ellerini kendine çekti, hâlâ Axel'in kucağında oturmayı umursamadan. "Ö-özür dilerim..." diye mırıldandı. Belki de Axel onu hâlâ istemiyordu.

"Özür dileme. Sana değil," Koyulaşan gözleriyle baktı omegaya. "..alfama söylüyordum."

Bu mümkünmüş gibi Finn'in daha çok kızarmasına neden olurken karanlık odaya şükretti. Alfa eğilip alnını alnına yasladığında omega da gözlerini kapatıp ellerini onun göğsüne koymuştu.

"Pekâlâ... Madem kaçıp kaçıp benim yanıma geliyorsun," Gözlerini araladı. "..sorumluluğunu almam gerekecek o halde."

Bu omeganın utansa da kocaman gülümsemesine ve ne kadar doğru bir karar verdiğini anlamasına yetmişti.

Onlar sakinleşip, toparlanana kadar salonda oyalanıp diğerlerine katılmak için kalktıklarında Valeria da Melody'ye geçen sene olan her şeyi anlatmayı yeni bitirmişti.

"Sonunda geldiniz! Hadi burada açlıktan ölüyorum ya!"

"Tek derdin bu değil mi? Parti parti diye de yemekler için ağlayıp duruyordun!?"

"Babamın eli lezzetliyse ben ne yapabilirim? BABAMIN YEMEKLERİNE HASRET KALIP ÖZLEDİYSEM SEN NE YAPABİLİRSİN!?"

"BAĞIRMA BANA!"

"BAĞIRTMA SEN DE!"

"Kesin şunu!"

Hızla ona dönen kardeşlerine bakıp göz devirdi. "Kullanmayı sevmediğim halde zorla yaptırıyorsunuz..."

"İyi ki bir alfasın he!"

Axel yanında olanları farkettiği için sakinleşsin diye elini Finn'in bacağına koyarken Melody'ye baktı. "Üzgünüm Mel, başka türlü susmuyorlar da."

"Sorun...değil." dedi ona gülümsemeye çalışıp gözlerini onun elinden çekerek.

"Pekâlâ! Artık müziğin sesini açalım ve partimize düzgün bir başlangıç yapalım!"

Adrius coşkuyla ağzına bir mini börek atıp telefonundan televizyona bağladığı hesabı sayesinde şarkı seçip sesini açtı.

"Dayımlar rahatsız olmasın?"

Güldü Adrius. "Yanımızda fazla masum kalıyorsun Mel... Neyse ki Finn de geldi de yalnız değilsin. Sen babamları dert etme, daha çok işlerine gelir daha sesli yaparlar-"

"ADRIUS!"

Kardeşlerinin bağırmasıyla daha çok güldü. Axel bunu kendine hayal ettirdiği için yüz buruştururken Valeria özellerine burnunu soktuğu için kızıyordu.

Finn de onlara gülerken Melody yeni omegayı sessizce süzüp içinden kimsenin masum olmadığı düşüncesini geçiriyordu. Kendisi de dahil.

Bunun ardından gönüllerince eğlenmiş, yiyip içmiş, bolca sohbet etmiş ve oyun oynamışlardı. Tüm süreç boyunca Melody omegaya bakmamış, kuzenleriyle eğlenip, gecesinin baltalanmasına izin vermemişti kendince. Finn ise her şeyden habersiz, ona konuştuklarında konuşmuş ve çoğunlukla Axel'in dibinde durmaya devam etmişti.

"Axel..."

Alfa fısıltısını duyunca dönüp omegaya bakmıştı. "Efendim?"

"Ben lavaboya gitmeliyim."

Axel kalkacak olunca onu oturttu. "Hayır hayır! Gel diye değil, sadece haber vermek için."

"Yerini hatılıyorsun değil mi, alt kattakinin?"

"Evet evet."

O odadan çıkana kadar arkasından bakan alfaya gülen Adrius ve Valeria'ya baktı Melody. Normalde yalnız konuşmak istiyordu ama belki diğer kuzenlerinin de aklına yatarsa kendisine hak verirlerdi.

"Şey," diye başladı kararsız bir şekilde. "..onu ne zamandır tanıyordunuz?"

"İşte... Sana anlattığım gibi geçen sene tanıştık, birkaç gün misafir ettik o kadar, ama Axel üniversitenin başından beri tanıyor."

"Anladım." Dedi Axel'le göz göze gelirken.

"Neden ki?"

"Hareketleri bana... çok şüpheli geliyor. Sessizliği utangaçlıktan değil de, sanki bir şey saklıyor gibi?"

Üçüzler sessizleşirken Axel'in kaşları çatılınca Melody sessizleşti. Valeria düşünceli bir şekilde, "Yok ya..." dedi. "Hiç kötülük yapabilecek birine benzemiyor?"

Adrius da, "Hem bunca zaman Axel'in yanındaydı. Bizim yanımızda rol yapsa Ax aradaki farkı anlardı. Seninle tanıştığından beri iyi çocuk rolü yapmış olabilir mi ki?" derken kardeşine baktı.

"Hayır."

Axel hızlı bir cevabın ardından net bir şekilde konuştu. "Öyle biri değil. Onu yeterince tanıyorum."

"Sen öyle diyorsan..." diyerek geri adım atan kuzenine baktı Valeria.

"Demek sen o yüzden hiç laf atmadın ona... Endişelenme Mel, gerçekten iyi görünüyor! Yani sadece onunla kaynaşmaya bak! İleride ailemize katılabilir..."

Axel onun oynayan kaşlarını jiletmeleme isteğiyle savaştı. Finn geri geldiğinde hiçbir şey konuşmamış gibi devam ettiler. Tek fark Valeria'nın Melody'yi ikna etme çabalarının başlamış olmasıydı. Sırf bu yüzden Melody Axel ile yalnız konuşmadığına pişman olmuştu.

Saat iyice ilerleyip Finn Axel'in omzunda uyuklamaya başladığında herkes yatmaya karar vermişti. Ancak bundan önce Louis babalarının gazabından korkarak dağıttıkları her yeri topladılar, paketlediler ve bulaşıkları dizdiler. Sonunda işleri bittiğinde sabah olmadan yatabilmek için yukarı çıktılar. Axel yorgun omeganın yürüyebilmesi için belinden destek olurken Valeria Melody'yle odasına girmişti.

"Ee? Davetsiz misafirimizi ne yapacağız?"

"Şu kamp için kullandığımız şişme yatak nerede? Onu kurarım yere."

"Alt kattaki depoda. Senin odana mı kuracağız?"

Axel kardeşinin muzip sırıtışına göz kıstı. "Benim odama kuracağız Ad."

"Hehehehe~!"

Finn'i yatağına oturtup Adrius'la birlikte şişme yatağı bulmuş, hava makinesiyle birlikte yukarı çıkmadan önce dolaplardan yedek yastık, yorgan ve çarşaf takımı almışlardı. Yatağı şişirip çarşafları geçirdikten sonra güzelce sermişler ve Axel bir teşekkür bile etmeden kardeşini odadan dışarı atmıştı.

Axel oturduğu yerde yana devrilmiş uyuklayan omegaya baktı. Sarı saçlarını yüzünden çekti ve çillerini izledi. Kim bilir ne kadar yorulmuştu o stresle o kadar yolu gelirken. Üstelik eğer üniversite için yurtta kalıp ev tutmasaydı kolay kolayı da bölgelerine giremezdi yaz tatilinde oldukları için. Ev tuttuğundan dolayı ikametgahını buraya geçici olarak alabilmiş ve bu belgeyle girebiliyordu.

Şimdi böyle yapıyordu, ya okul bittiğinde ne yapacaktı? Kalıcı olarak burada çalışmak istediğinden bahsetse bile bu söylediği kadar kolay olmayacaktı. Sınırlı bir süre içerisinde buradaki işini garantilemeli ve bu sayede de kalıcı ikametgah almalıydı.

İç çekerek onu uyandırmak yerine dikkatlice tuttu ve kucaklayıp yatağına götürdü. Kıyafet konusunu çözemeyeceğini anladığı için yalnızca gidip aşağıdan çantasını almakla yetindi.

Artık yarın üstünü kendi değiştirirdi.

Ertesi sabah Louis ekstra olarak vücudunu açabilmek için küçük hareketler yapmak zorunda kalmıştı. Gece kurtulamadığı yetmiyor gibi, bir de sabah uyandığında da Alfanın koca cüssesini üzerinde buluyordu. Derin bir uykuda olan kocasından kaçıp çocuklara bakmadan mutfağa indi. Oldukça geç yattıklarına emin olduğu için kahvaltıyı hazırlayana kadar uyandırmamaya karar vermişti.

Mutfağı ve salon kısmı güzelce süzüp çocukların toparladığından emin olunca onları mutlu edecek türden bir kahvaltı hazırlamaya karar verdi. Eğer toplamamış olsalardı özellikle sevmedikleri yemekleri yapacaktı. Önce kendine kahve yapabilmek için makinesinin önüne geçerken yorgunluk ve uykusuzlukla esnedi.

"Kim uyutmadı gece seni acaba? Şuna bak, nasıl da sevimli esniyor..."

"Bilmem," dedi arkasından sarılan eşine bakma ihtiyacı duymadan. "..kendisiyle yakından tanışıyor olmalısın."

Kahve çekirdeklerini öğütürken omzunun üstünden beri baktı. "İçinde nasıl bir Alfa yatıyor biliyorsun."

"Ehehehe..."

Gülüşünün ardından dönmesine izin vermeden eğilip Omegayı uzun uzun öpmüştü. Zorla geri çekilip, kurtulduğunda da kafasını ittirdi Louis. "Su kaynadı, çekil."

"Benimki de kaynadı ama..."

"Seninki hiç soğumuyor Harry."

Alfadan kurtulamacağını anladığında, çocukların uykularına da biraz zaman verebilmek için, biraz öpüşmüşmelerine izin vermişti. Karşılığında kahvaltıya yardım edecek olan Harry hazırladıkları malzemelerin arasında Omegasını yakalıyor, biraz kahvaltı öncesi tatlısını alıyor ve işine kaldığı yerden devam ediyordu. Her şeye rağmen başarıyla kahvaltıyı hazırladıklarında, masayı da kurup birlikte çocukları uyandırmaya çıkmışlardı.

Harry kızı ve yeğeni için Valeria'nın odasına koşarken Louis kademeli olarak ancak uyandırabiliği Adrius'ın kapısını açmış ve küçük bir ses alabilmek uğruna seslenmişti. Ayılmasına yardımcı olabilmek için gidip biraz daha sevdikten sonra Harry'den aldığı huyu, birlikte sarılıp yatma, yapamasın diye hızla çıkmıştı.

Sıra Axel'e geldiğinde kafasını yavaşça açıp aynı yavaşlıkla seslenmeye başladı.

"Axel-"

Ancak şaşkınlıktan devam edememiş, öylece bakakalmıştı. Zorla yana baktığında boş şişme yatağı görmüş ve tekrar sarmaş dolaş yatan ikiliye bakmıştı. Gözlerini kırpıştırıp odadan çıktı ve kızları sinirlendirdiği odadan gelen çığlıklarla Harry'nin gülerek çıkmasından belli olan tarafa döndü. "Harry."

"Omegam? Ne o sanki babamı çıplak görmüşsün gibi bakıyorsun?"

"Gelsene."

Merakla gelip onunla birlikte oğlunun odasına girdiğinde ağzı kocaman açılmıştı.

"Favori kurdun Axel eve kurt atmış."

Louis kıkırdayarak baktı son derece huzurlu uyuyan ikiliye. "Ne yapacağız? Uyandırmak konusunda kararsız kaldım."

"Eninde sonunda uyanacaklar, ama Finn'e yazık olacak."

"Utançtan patlamasın?"

"İstersen çocuklara uyandırtalım?"

"Olmaz, Axel'in burnundan getirirler." Axel'in tarafına doğru geçti. "En iyisi Axel'i uyandıralım sadece, o uyandırsın Finn'i de. Sonra hesap sorarız."

"Pekâlâ."

Louis ayak ucunda bekleyen kocasına bakıp oğluna eğildi. "Axel..."

Fısıltısını duyup kıpırdanınca tekrar seslendi.

"Anne..?" Diye mırıldanken gözlerini açmadan Finn'e biraz daha sarıldı. "Biraz daha uyuyalım..."

Harry gibi kalınlaşan sabah sesiyle homurdandığında Louis iri gözleriyle kocasına baktı. Gülmemeye çalışarak elini omzuna koydu. "Axel, uyan oğlum. Hadi."

Axel sızlanarak yanağını omeganın, annesinin, saçlarına sürttü. Louis elini kıvırcıklara götürüp severken, alfa yavaş yavaş okşanan başının ardından gözlerini yavaşça araladı.

Ve karşısında ona sırıtan babasını buldu.

Kaşları hızla çatılırken kafasını çevirdi ve saçlarını seven annesine baktı. "Anne..?"

"Bana sarılmıyorsun Axel. Bak bakalım kime sarılıyorsun."

Uyku mahmuru suratıyla kollarına baktığında göğsüne yaslanmış sarı kafayla gözleri kocaman açıldı.

Tabii ya! Zaten o büyük kaşık olmazdı ki! Hep annesinin göğsüne yatardı!

"Tanrım..."

Kalkmaya çalıştığını anlayınca durdurdu. "Yavaş. Uyandıracaksın. Bizden sonra uyandırısın."

Harry kollarını bağlayarak sırıtmaya devam etti oğluna. "Ayılın da önce, hesabınızı sonra keseriz çifte kurtlar."

Axel ansızın kızarınca Harry sessizce gülmüş Louis de ona vurarak odadan çıkartmıştı. Arkalarından kapıyı kapattığında Axel olanları kestiremedi önce. Gözlerini ovuşturup kıpırdanırken yerdeki boş yatağa ve yanındaki bedene baktı.

"Tanrım Finn... Burada ne işin var...?"

Oturur pozisyona geçerken elini omeganın sırtına koydu. "Finn..."

Sessizliğini koruyan sarı kafaya kaş çattı. "Omega."

"Hm?"

Finn gözlerini açıp yer taraması yaptıktan sonra hızla doğruldu. "Aman Tanrım! Özür dilerim!"

"Sakin ol." Panik olan omegayı yerine sabitledi önce. "Ayıl, elimizi yüzümüzü yıkayalım ve..." Göz göze geldiler. "..annemlerle selamlaş."

Bunu göz önüne almadığı hızla kızaran yanaklarından belli oluyordu. Yine de üst katta kimse kalmayana kadar odada oyalandılar, Adrius'tan dolayı bu uzun sürmüştü, ve ayılmayı beklediler. Sonunda lavaboya gidip, üzerlerini sırayla değiştirdikten sonra önde Axel, arkada Finn inmişlerdi. Kardeşleri ve Melody çoktan kahvaltı masasına yerleşmişken Finn'in yaklaştıkça kızardığını gördü.

"Dün yapacağını yapmışken şimdi bir çileğe dönüşmenin anlamı yok."

Çillerinden dolayı her seferinde domates yerine çilek tabirini kullanan Axel'e kaşlarını çatıp tişörtünü çekiştirdi. "Axel...!"

Mutfağa girebildiklerinde istemsizce bütün gözler onlara dönmüştü. "Günaydınız, efendim!"

Harry hızla lafa atıldığında Axel onunla uğraşmadan rahat etmeyeceğini, bu şekilde intikam alacağını biliyordu.

Bu yüzden, "Günaydın..." diye homurdanmakla yetindi. Bu sırada arkasına yaslanan Finn sessizce, "Günaydın efendim, ben habersiz geldiğim ve de kaldığım için çok üzgünüm."

Louis oğlunun sırtına konuştuğundan boğuk çıkan sesine gülümsedi. Yaklaşıp elini Axel'in arkasına doğru uzattı ve, "Gel," dedi. ".. bunları uzun uzun konuşuruz ve merak etme bütün suçu da Axel'in üzerine yıkabiliriz."

Omeganın gülerek konuşması Axel'in hayran bakışlarına neden olurken Finn de tebessümle elini tutmuş ve gelecekteki kayınbabasının onu yanına çekmesine izin vermişti. Bu şekilde düşünmesi yüzünü kızartınca içinden omegasına, Dur! dedi. Onlar senin düşünceni bilmiyorlar ki şu anda, kızarmayı kes!

"Ne güzel bir sürpriz bu Finn?"

Harry babası da diğer tarafına geçtiğinde, omega iyice sessizliğe gömülmüştü.

"Baba, kinayenin sırası değil."

"İma yapmıyordum! Gelecekteki damadımızı görmek her zaman kısmet olmuyor. Değil mi Omegam?"

Louis de gülerek elini onun omzuna koydu. "Bu doğru."

"Sadece oturup kahvaltımızı yapsak?"

Babaları onunla uğraşma fırsatını kaçırmamaya çalışırken omeganın arada kurban gittiğini anladıklarında Louis onun Axel'in yanına oturmasına ve tekrar nefes almaya başlamasına izin verdi. Kendileri de oturduktan sonra gençleri süzdüler.

"Oldukça eğlenceli bir gece geçirmiş gibisiniz?"

"Sizinki kadar eğlenceli olama-AH!"

Babasının bacağını nasıl bulup da morarttığını bilmeyen Adrius gülmeye çalışarak geri yaslandı. "Hehehe...ehe..."

Harry'nin ona kaşlarını oynattığını görünce bu sefer düzgünce gülmüş ancak babası ona katılamadan aynı darbeyi o da almıştı.

"Bu eve bir tane şapşal yeter." Derken gözlerini Harry ve Adirus üzerinde gezdirdi itinayla.

"Peki Omegam..."

"Peki babacığım..."

Harry Omegasının etkisinden çıktığında Melody'e döndü. "Nasılsınız? Seni eğlendirdiler değil mi Mel? Umarım canın sıkılmamıştır."

"Ya baba! Ortamda ben varken böyle bir şey mümkün mü?"

Harry Adrius'a sırıtıp elini kaldırdı ve onunla masanın üzerinden beri bir çak beşlik verdiler.

"En son sadece mideni dolduruyordun diye hatırlıyorum Addy."

"Merak etme dayı, harikaydı. Çok eğlendim, zaten üçüzler olduğu sürece her şey harika."

Harry gülüp onun başını sevdikten sonra Louis diğer misafirine döndü. "Davetli misafirimiz iyiyse, şimdi de davetsiz misafirimiz nasıllarmış onu öğrenelim."

"Anne..."

"B-ben iyiyim. Axel'e ve size yük oluyorum sadece... Üzgünüm..."

"Aah, bırak özür dilemeyi. Sadece size takılıyorum. Burada olmandan oldukça mutluyuz. Bizim için güzel bir sürpriz oldu. Keşke Axel bize önden haber verseydi de ona göre hazırlık yapsaydık."

"Bana da sürpriz oldu..."

Louis'nin kaşları kalkarken Finn pusmaya başlamıştı. Axel hızla tekrar araya girip, "Yani bana da sürpriz yapmak istemiş." diyerek düzeltti.

Finn gülümserken Melody meyve suyunu içiyor ve ona şüpheli bakışlar atıyordu. "Ama," diyerek devam eden Louis ile irkildi omega. "..umarım bir sorun yoktur? Seni misafir etmekten memnunuz ancak yine Axel'le aranız falan mı bozuldu? Habersiz bir şekilde gelmişsin tekrar?"

"Hayır, aramız iyi..."

Axel, "Dedim ya anne, sürpriz yapmak istemiş ama buna çok geç karar vermiş ve bu yüzden varış saatini kestirememiş." dedi.

"Anladım. İyi bakalım, misafirlerimizi aç bırakmayalım."

"Teşekkürler-"

Melody ve Finn aynı anda konuşunca istemsizce duraksayıp birbirlerine bakmışlardı. Bu diğerlerini güldürürken Finn ona gülümsemiş, Melody ise zorla tebessüm etmişti.

Harry çalan telefonuyla lokmasını yutup arkasındaki ada tezgahtan alıp ekrana baktı. "Hah... Ya baba ne aşerdin gene... Git damadından iste ya!"

Louis gülerken o telefonu açmış ancak ağzını açamadan babası lafa girmişti. Louis onun ciddi ifadesine bakarken Harry, "Bizimle ne ilgisi var?" demişti.

Ardından masadan kalkarken Omegasına bir baş hareketi verince Louis çatalını bırakıp çocuklara baktı. "Siz yemeğinizi yemeye devam edin."

Alfanın arkasından çıkan babalarıyla meraklandılar. "Ne oldu ki acaba?"

"Dedem ilk defa babamla ciddi bir konu konuşuyor."

"Çok merak ettim ya!"

Harry salona girerken kaşlarını çattı. "Bunun için neden beni aradın?"

Louis, "Hoparlör aç." diyerek yanına gitti.

"Eşek sıpası. Sana diyorum ki sürü sınırına gelmiş bir çift kurt beni tehdit etti! NE HALT YEDİN SEN!?"

Harry kafasını geriye attı. "Ya ben masum masum Omegamla huzurlu hayatımı yaşarken neyi yanlış yapmış olabilirim!? İyice ihtiyarladın sen de!"

"SENİN BEN-!"

"Babacığım," diyerek araya girdi Louis. "..neler olduğunu bana anlatabilir misiniz?"

"Bak benim favori damadım," Güldü Louis. Kendi eliyle sürü liderliğini Gemma'ya vermemiş ve Michal'ın rütbesini istemsizce yükseltmemiş gibi şimdi de ona cephe alıyordu. "..bu sabah bir haberle uyandık. İrlanda bölgesinde yaşayan bir çift çocuklarının bizim sürümüzdeki bir üniversitede okuduğunu söylediler ve içeri girmeyi talep ettiler. Biz de bunu araştırdık ve onayladık. Evet varmış. Ancak biz bunu onaylayana kadar beklemekten sinirlenmişler ve şimdi de bizi tehdit ederek içeri girmeye çalışıyorlar!"

"Neyle tehdit ediyorlar, bizimle ne bağlantısı var?"

"Bizi eyaletin liderine şikayet etmekle tehdit ediyorlar. Çocuklarının kaçırıldığını, zorla tutulduğunu söylüyorlar ve bilin bakalım kimin adını veriyorlar? AXEL'İN! ÜNİVERSİTELERİ ORTAK OLAN TORUNUMUN! NEDEN!?"

Harry ve Louis aynı anda birbirlerine baktıklarında ancak farkına varıyorlardı olanların. "Finn..."

"Ee, baba onları biraz daha oyalayabilir misiniz? Misafir etmeyi falan deneyin kısa süreliğine. Bu konuyu Axel'le konuşmalıyız."

"Benden ne saklıyorsunuz bilmiyorum ama bunu size soracağım."

Louis kaşlarını çatıp arkasını döndü. "Benden ne gizliyorsun sen Axel..."

"Tamam Omegam sinirlenme dur, öğreniriz şimdi."

Yüzüne yansıtmamaya çalışarak mutfağın kapısına geldi ve sohbet eden çocuklarına baktı.

"Axel."

Hızla annesine dönen alfa onun kendisini çağırdığını görünce ayaklandı. Merakla bakan diğerlerini es geçip Finn'e güven verici bir gülümsemeyle bakıp annesinin arkasından gitti.

"Ya neden sadece Axel? Şimdi daha da çok merak ettim!"

"Babamı beğenmedim, acaba yanlış bir şey mi yaptı?"

"Axel mi? Annesini kızdıracak bir şey mi yapacak? O anne kuzusu kendini öldürür yine de babama ters gelecek bir şey yapmaz. İnkansız. Mümkün değil."

Onlar konuşurken Melody sessizce meraklanmış Finn'e bakıyordu. Yüzü endişeli gözüküyor ve sürekli kapıdaydı gözleri.

"Bize söylemen gereken bir şey mi var Axel?"

Alfa oturan babasına ve onun çaprazında dikilen annesine baktı. Yüzündeki sert ifade yutkunmasına neden olurken, "Sanmıyorum." diye cevap verdi.

Bu Louis'nin daha çok kaşlarını çatmasına neden olunca neredeyse geri adım atacaktı. "Finn neden burada Axel?"

Bu duraksamasına, sonra da omuzlarını düşürmesine neden oldu. "Diğerleri varken söyleyemedim. Utanacağını düşündüm..."

İkisine de bakıp iç çekti. "Ailesinden kaçmış gece yarısı. Buradaki evine güvenip gelmiş, biliyorsunuz aralarının çok iyi olmadığını anlatmıştım. Tuttuğu eve gitmek yerine de benim yanıma gelmiş... Herhalde ne yapacağını bilemedi."

"Ama ben farklı bir şey duydum Axel."

"Ne gibi?"

"Şey..."

Arkasından gelen mırıltıyla dönüp baktığında Finn'in başı önünde, ellerini de birleştirdiğini gördü. "Özür dilerim efendim, özür dilerim Axel..."

Louis ve Harry ona odaklanınca Axel bir adım geri çekildi. "Finn?"

"Tam olarak öyle olmadı. Kaçtım ama zorundaydım."

"Neden tatlım?"

Çilli omega gözlerini kısaca Harry'ye çevirdi. "Beni başkasıyla mühürleyeceklerdi..."

"NE!?"

Axel girişte onları ağzı açık dinleyen kardeşlerinin arasındaki Melody'nin 'Ben demiştim.' bakışlarını es geçip şokla atılınca Louis araya girdi. "Bunu neden yapacaklardı Finn?"

"Ben..." Olduğu yerde iyice ufaldı. "Onlara birini sevdiğimi söyledim ve Axel'den bahsettim."

"Ne yaptın!?"

"Harry Axel'i alır mısın?"

Alfa hızla kalkıp gülerek oğlunu kolunun altına aldı ve kendisiyle birlikte koltuğa oturttu. Louis de öne çıkıp dikkatle izlemeye devam etti omegayı. "Ve ailen kabul etmedi mi?"

"Aslında başta hayır demediler. Ben de umutlandım. Axel hakkında sorular sormaya başladılar, onun harika biri olduğunu anlattım. Hatta ikna edici olur diye... Sürü liderinin torunu dedim..." İç çekti. "Ama anlaşılan ağzımı aramışlar. Çünkü sonrasında bir anda bunun imkansız olduğunu ve benim için kendi sürümüzden birini bulacaklarını söylediler."

Louis anladığına dair başını sallayıp iç çekerken Axel nasıl bir duruma düştüğünü anlamaya çalışıyordu. "Anlaşılan ailen senin peşine düşmüş, çünkü sürüye gelmiş ve sınırda problem çıkarmışlar. Liderle konuşmuşlar ve Axel'in seni kaçırdığını ima etmişler."

"Aman Tanrım..." diye mırıldanırken yüzünü kapatan omeganın yanısıra Adrius güldü.

"Axel! Hahaha!"

"Adrius."

"Üzgünüm..."

Bu sırada Axel resmen ağzı açık kalmış ve Adrius gibi onunla uğraşıp kolunu dürten babasına tepki verememişti.

"Şimdi, bu olayı çözmemiz için sizin ne istediğinizi bilmem gerekiyor."

"İstek..?"

"Eğer sadece 'arkadaşsanız' veya sadece birbirinizle gönül eğlendiriyorsanız bu bizi aşar. Finn'in kendi ailesiyle, kendi sürüsünde çözmesi gereken bir mesela olur ve evine döner."

Bunları ona bakarak söylediğinden adeta düşen kulaklarını görmüştü omeganın. "Ama..." Oğluna dikti gözlerini. "Biz birbirimizi seviyoruz, ruh eşiyiz diyorsanız..."

Eşinin kopyası yeşillere baktı. "Eğer Finn'i istiyorsan, bu meseleyi biz halledeceğiz. Siz de sessizce geri planda duracaksınız."

Hafifçe gülümsedi. "Bu iki dünürün arasında çözmesi gereken bir mesele."

"Ee Axel?" Dedi Harry oğlunun omuzlarına kolunu bırakarak. "Finn'i damadımız yapalım mı? Ne diyorsun?"

Axel ayakta suçlu gibi dikilen ve meraklı gözlerle ona bakan Finn'i izledi. Dün gece yaşananları düşündü.

Ve artık çocuk olmadığını.

"Ben, Finn'i koruyacağım."

Louis gülümsedi. "Ben cevabımı aldım. O halde gidip hazırlanın, çözmemiz gereken bir mesele var."

Harry hızla kalkıp heyecanla yukarı koşunca göz devirdi Louis. "Ve siz," dedi kapıdaki dinleyicilere. "..evde kalıyorsunuz. Biz dedenlere geçeceğiz, sakın yokluğumuzda başınıza iş açacak şeyler yapmayın. Bir de sizinle uğraşmayalım."

"Ayy! Her şey çok hızlı gelişti! Finn bizim mi oldu şimdi!?"

"Hahaha! Vali! Evcil hayvan mı alıyoruz, manyak mısın!?"

Louis onlara da göz devirirken Axel, "Cidden..." diye mırıldanarak yine çileğe dönen omeganın yanına gitmişti. Onu elinden tuttuğu gibi yukarı götürürken arkalarından gülümsedi Louis.

"Louis enişte, ben de sizinle gelebilir miyim? Zaten bugün dönmemi söylemişti annem, hem bir daha şoförle uğraşmazsınız."

"Yaa! Mel gitme! Ev bize kaldı, takılırdık!"

"Nasıl istersen Melody. O zaman eğer yukarıda eşyan varsa al, hazırlanıp çıkarız birazdan."

"Tamam." Dönüp Valeria'nın ellerini tuttu. "Sonra bir daha gelirim Vali, söz."

Ardından merdivenlere ilerlediğinde Louis düşünceli gözlerini kızına çevirdi. "O iyi mi? Sanki geldiğindeki neşesi yok. Bir şey olmadı değil mi?"

"Şey... hayır? Ah! Ama baba!" Onu tutup mutfağa çekti. "Biliyor musun, dün Melody bizi Finn hakkında uyardı ve resmen haklı çıktı!"

"Uyardı mı?"

"Evet! Dedi ki, bence o kadar da masum olmayabilir. Çok güvenmememizi falan belli etti."

"Doğru! Finn geldikten sonra bir tuhaflaştı. Bence Vali'yi kıskandı!"

Louis Adrius'a da baktı ve başını salladı iç çekerken. "Anladım..." Anlaşılan daha önce Harry ile yaptıkları tahmin doğru çıkmıştı. "Ben de hazırlanacağım, siz de yiyeceğinizi yiyin, sonra da mutfağı toparlayın."

Tam onların asker selamına bakıp çıkacakken durdu. "Artık yetişkinsiniz, sizi çocukmuşsunuz gibi uyarmak istemiyorum, ama bakın, sakın beni sinirlendirecek bir şey yapmayın."

"Tamam baba ya!"

"Sana geçen sene kendimizi kanıtlamıştık!?"

"Hm, evet. Yetişkinler gibi bize kahvaltı hazırlamıştınız, ama bir keyif kahvesi istedim diye makinemi patlattınız. Sakın diyorum, ona göre."

"Tamam babacık..."

Herkes hazırlanıp jipe doluştuklarında Harry aynadan iki sarışın arasındaki kara kediye baktı. "Hazır mıyız Robert Styles'ın gazabına?"

"Hayır..."

Harry gülerek yola koyulduğunda Louis Finn'e hitaben konuşmaya başladı. "Bu senin için bir zorlayıcı olacak Finn, henüz bize bile alışamamışken benim kayınbabam ve kayınvalidemle tanışacaksın. Ama bu da senin cezan olsun, biraz katlanmaya çalış."

Finn ağlamakla gülmek arası bir ifade takınınca Axel ona bakmayı bırakıp alnını ovdu. "Hangi akla hizmet sen gidip benden bahsediyorsun ki... Ya buna hazır olmasaydım? O zaman sana ne olacaktı?"

"Şimdi hazır mısın yani?"

Babasının muzip ses tonuna homurdandı. "Tabi ki hazırım, dünden-" Duraksadı. "Dün, uzun uzun konuştuk. O yüzden, kararımı verdim."

Harry aynadan Finn'le birlikte kızarmaya yüz tutmuş olan oğlunu görünce gözlerini kocaman açtı. "Ya~ konuştunuz demek? Biz de zamanında annenle çok 'konuşurduk'!"

"Kes şunu baba!"

"Hehehehe~"

"Oğlumla uğraşmayı kes Harold."

"Oğlum oğlum, deyip durma!"

"Oğlum değil mi?"

"Bir gün o oğlun yüzünden beni terkedeceksin diye korkuyorum ben... Travmam resmen! Atlatamıyorum bizim o aramıza girdiği günleri, anlamıyor musun!?"

"Aynen Harry, oğlum için eşimi terkedeceğim, aynen. Bu gidişle oğlum bizi terkedecek, sen ne anlatıyorsun?"

"Keşke başka arabayla gelseydik biz..."

Melody normalde güleceği ortama tepki veremiyordu. Moralini yerlerde hissediyordu ve buna asla engel olamıyordu.

Kim kuzeni eşini buldu diye bu hale gelirdi ki?

"Oh Melody, sen de bizim aile meselelerinin içinde kaldın... Düzgün bir kahvaltı bile edemedin..."

"Sorun değil enişte. Eminim evde de olsam dedemden dolayı kahvaltımızı yapamayacaktık yine."

Güldüler. "Bu bir gerçek tabii."

Sonunda ufak değişikliklere uğramış malikaneye geldiklerinde araba durduğu gibi Melody inmiş ve evine gelmenin rahatlığıyla beklemeden içeri girmişti. Alfa ve Omega da indiğinde Louis arabanın üstünden beri, 'Gördün mü?' dercesine Harry'ye işaret etmişti. Harry yeğeninin arkasından üzgün bir şekilde bakarken ilk fırsatta ablasıyla konuşmayı aklına koymuştu.

"Sakin ol. Dedem ne derse desin aldırma. Sadece yanımda dur ve ihtiyacın olduğunda da elimi tut."

Axel onun fiziksel olarak aldığı desteği hissettiğinde daha iyi olduğunu bildiğinden uyardığında Finn kafasını salladı. Arabadan inip, savunma için Louis ile Harry'nin arkasına geçtiklerinde daha içeri girmeden gerilen omega hızla Axel'in tişörtüne tutunmuştu.

"Hoşgeldiniz!"

"Suçlular bulundu mu?"

"Hoşbulduk annem!"

Harry hızla annesine atılırken Louis arkada onlara bakan Robert ve Michal'a döndü. "Sizden ne sakladığımızı merak ediyordunuz babacığım."

Eve girdikten sonra yana geçip arkalarından gelen ikiliden başı eğik olanın omzuna koydu elini. "Küçük bir omega saklıyorduk."

"Ne...?"

Herkes gibi şaşkına dönen Anne oğlunu bırakıp merakla bakıyordu girişe.

"Siz..." Robert çatılı kaşlarıyla öne adımladı. "GERÇEKTEN KURT MU KAÇIRDINIZ!?"

Louis kahkaha atınca Harry de sırıtmıştı. "Önce içeri girelim lütfen, fazlasıyla utangaçtır kendisi."

Omega oğlu ve damadını kanatlarının altına alıp kimsenin laf atmasına ve dokunmasına kalmadan salona götürünce hızla peşlerine takılmışlardı. O sırada kızının yanından inen Gemma kardeşini yakaladı. "Harry."

"Gem?"

Onu çekip salondan uzaklaştırdı. "Çocukların arasında bir şey mi yaşandı?"

"Hayır? Yalnızca yeni bir üye edindik, içeri girince görürsün zaten. Neden?"

Bunu duyunca kaşları çatılmıştı Gemma'nın. "Melody ağlıyor!?"

"Oh..." Harry'nin kaşları bükülünce bunun aralarında kalmasını istediği için ablasını ön bahçeye çıkardı. "Bunun nedenini biliyor olabilirim."

"Kötü bir şey mi oldu!?"

"Hayır hayır, sakin ol. Yalnızca seninle dertleşmeye ihtiyacı var. Daha sonra uzun uzun konuşacağız. Ama şimdi bilmen gereken şeyler şunlar. Axel'in sevgilisi var ve sanırım Melody de Axel'den hoşlanıyor."

"Demek o yüzden bana, 'Hep dördümüz olacağız sanmıştım...' dedi. Bu anlamam için yeterli değildi, o yüzden aralarında bir şey yaşandı sandım. Ama o-"

"Evet, kuzen olmaları bir yana Axel'in ruh eşi belli olduğu için Melody'ninki basit bir hoşlanma. Daha doğrusu ona fazla bağlanmış olmalı. Bizim öncesinde tavırlarından dolayı sezdiğimiz bir şeydi ama emin değildik. Finn'in ortaya çıkması bunu biraz hızlandırdı."

"Oh, benim bebeğim."

"Onunla konuş, ben de içeri geçeyim. Olayları kaçırmak istemiyorum!"

"Finn ha?"

"Ehehe~, evet." Bir çocuk gibi mutlu olan Harry ellerini beline koydu kazanmışlık edasıyla. "Artık benim de bir damadım var!"

×××

Axel'i kaptırdık ha...?

Umarım beğenmişsinizdir,

Çok değerlisiniz,

-Hazel Arthur

Continue Reading

You'll Also Like

12.3K 1.3K 22
İçten içe yanıp tutuşan, kalplerinde ki ateşle bir birlerine ait olmuş dünya üzerinde ki tek Danışman Dedektif ve emekli bir Ordu Doktoru'nun aşk hik...
884K 70.8K 14
arkadaşlarıyla birlikte orduya katılan jungkook, ilk görüşte etkilendiği komutan kim taehyung'a cinsel içerikli mesajlar atmaya başlar. taekook, tex...
8.1K 5.5K 9
"Tanıdığım kimse yok burada. Hiç kimse yok. Yabancılarla dolu bir odada kollarımızdaki ahmak işaretlerle rehin tutuluyoruz. Nerede olduğumuzu ya da n...
93.4K 4K 21
Yabani dizisinden tanıdığımız Asi ve Alaz'ın muhtemelen hiç yazılmayacak anlarına dair tek veya birkaç bölümden oluşacak hikayelerdir.