Yanlış Oldu | Texting

By morunonyeditonu

293K 11.5K 881

Başlangıç Tarihi 13/03/2023 Bitiş Tarihi 07/01/2024 Numaramın son iki rakamı sayesinde ömrümü geçirebileceğim... More

1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
Final

21

6.8K 298 12
By morunonyeditonu

Buradaydı, tam karşımda.
Nefes aldım, nefes verdim.
Hayati derecede önemli bu eylemi yapmak hiç bu kadar zor gelmemişti.

Gözlerimin yandığını hissettim. Ama hayır, bir kez daha bu herifin karşısında ağlayamazdım.

Öyle afallamıştım ki bir süre hareket edemediğimin bilincindeydim. Onu görmek yaşadığım o dakikaları gözümde canlandırdığında midemin ağzıma geldiğini hissettim.

Yaşananları sadece annem ve babam biliyordu. Geri kalan herkes için o Çağlar Erayvaz'ın biricik yeğeni Giray Erayvaz'dı.

Benim için ise bir canavar, bir katilden farksızdı. Çünkü bir insanın ruhunu kirletmek de suçtu.

Ayağa kalktığımda gürültülü bir ses çıkmıştı geriye düşen sandalyeden. Öylesine şok içindeydim ki etrafımdakilerin seslerini duyamıyordum.

Geriye attığım her adımda sırtım duvara yaslanacakmış gibi hissediyordum. Abilerim ayağa kalkmıştı, ne olduğunu sorguluyorlardı.

O ise sırıtıyordu, o gün yaptığı gibi.

"Hayır..." bir fısıltı döküldü dudaklarımın aradından. Omuzlarımı sarsan Umut abimden bile korktum o an.

Kimsenin eli üzerime değmesin istedim, kimse bana dokunamasın.

"Ne oluyor Yağmur? İyi misin sen?" Uraz abim karşımda kaşlarını çatmış bir vaziyetteydi. Umut abim ne olduğunu anlayamadığı için sinirleniyordu.

Anlatamazdım. Ve bu şartlarda yapabileceğim en iyi şeyi yaptım, kaçtım.

Koştuğum o yol hiç bitmeyecekmiş gibi hissettirdi. Kapıda kameralara poz veren annemle babamın önünden geçtiğimde ikisi de meraklı gözlerle kalmışlardı ardımda.

Bağırdılar duydum fakat durmadım. Gelmediler. Ben bu halde karanlık sokaklarda ruhumun katilinden kaçarken annem ve babam kameralara açıklama yapmakla meşguldüler.

Biraz uzaklaşmıştım oradan. Fakat o adam her yerden çıkacak gibi geliyordu. Sanki her baktığım insanda onun yüzünü görüyordum.

Onca yolu koşmuştum fakat ayağımdaki uzun topuklular sadece bir yere kadar dayanabilmişlerdi. Olduğum yere yapışırken güçlükle yutkundum.

Ellerim kirlendi.
Dizlerim acıdı.
Ayaklarım soyuldu.
Ama ağlamadım.

Ayakkabıları sokağın kenarındaki çöpe fırlattım ve ayağa kalktım. Koştuğum yollar yavaş yavaş tanıdığım yerlere dönüşüyordu.
Ayaklarım koparcasına acıyordu fakat duramazdım.

Geçen zamandan emin değildim fakat evin önüne geldiğimde yorgunluktan ölmek üzereydim. Yine de kendimi önce eve, sonra da odama atabildim.

Ayaklarımın hali berbattı. Hem çamur olmuşlardı hem de kesilip, soyulmuşlardı. Ama ruhum kadar paramparça olamazlardı.

Üstümdeki elbiseden kurtulup kendimi suyun altına attığımda derin derin nefes almaya çalıştım.

Ağlamayacaktım. Ben güçlüydüm.

Tenime değen sıcak suyun aksine ben üşüyordum. Bedenimdeki yanancı izleri silmek uğruna derimi yırtacak kadar sert sürdüm sabunu vücuduma.
Yıllardır aynı şeyi yapıyordum.

Üstümde suyu bir kez saha gezdirip iyice durulandıktan sonra sıkı sıkı sarıldım bornozuma.

Üzerime gri bir sweat ve aynı renk eşofman giyindiğimde biraz daha iyi hissetmek uğruna yatağımın üstüne uzandım.

Tam o sırada duydum alt kapıdan gelen anahtar sesini. Tüylerim diken diken olmuştu. Kalbimin ağzıma geldiğini hissettim. Yavaş hareketlerle ayağa kalkıp kapıya doğru adımladım. Gelmiş olamazdı değil mi?

Odamın kapısını belki de açabileceğim en yavaş şekilde açtım. Ve adım seslerini duydum. Odamın kapısında kalakaldığım sırada gelen her kimse doğrudan odama geliyordu.

İçimden edebildiğim kadar dua ettim. Ve çaresizce bekledim. Sadece birkaç saniye sonra kapı hızlı bir şekilde ittirilince Umut abim ile göz göze geldim.

İçime bir rahatlık düşse de irkilerek geri çekildim. O ise bu hareketlerime anlam veremiyordu.

Hemen ardından Uraz ve Utku da odama daldı. Hepsi sinirliydi.

"Ne yaptığını sanıyorsun sen?!" Uraz abimin bağırışıyla bir an ne yapacağımı şaşırdım. Ellerim kulaklarıma gitti. Duymak istemedim.

"Şımarık işte ne olacak!" Utku abim de söyleniyordu. Umut abim bile kızgındı.

"İlgi çekmeye mi çalışıyorsun Yağmur? Annemler yemeğe devam etti ama bizi.gönderdiler peşine istediğin buysa." Umut abimin gözlerinin içine baktığımda saf bir merak duygusunun yanı sıra öfke gördüm.

Üçü de şu an şımarık bir kız çocuğu olduğumu düşünüyorlardı. Çünkü onlara bu anlayılmıştı. Onlara gösterilen buydu.

Yıllarca onlara tek bir kelime etmeme izin vermemişti annem ve babam. Yaşadıklarımı bilmedikleri için beni de anlayamamışlardı.

Evet belki ben anlatmamıştım onlara olanları. Ama benim deli gibi ağladığım, kendimi odalara kapattığım, ortada bir ruh gibi gezdiğim hiçbir gün onlar bana ne olduğunu sormamışlardı. Bir derdim olduğunu değil de şımarık olduğumu düşünmüşlerdi hep.

Bu yüzden annem ve babam kadar onlar da suçlulardı.

Gitmek istedim.
Önceden olsa yapamazdım ama gidebilecek yerim vardı.

Sadece çantamı ve telefonumu aldım. Abilerimin arasından hızla geçtim ve merdivenleri indim. Dış kapıdan kendimden emin adımlarla çıkmıştım.

Evimiz bir cadde üzerinde olduğu için fazla beklememe gerek kalmadan geçen bir taksiye atladım.

"Havalimanına." Sesim belkide ilk defa kendinden emin bir kız gibi çıkmıştı. İlk defa kendime güvenmiştim.

Havalimanına giderken ailesinden kaçan biri gibi değil de hayallerini gerçekleştiren biri gibi hissetmiştim.

Hiç uzun sürmemişti kendimi uçakta bulmam. Havalimanına varıp ilk uçağa bilet almıştım. Saat umrumda değildi. Geride bıraktıklarım umrumda değildi.

Uçağa bindiğimde hissettiğim derin duygular gözlerimi yaktı. Fakat ağlamadım. Geleceğim şehrin üstünden geçerken inanılmaz hissediyordum. Başarmıştım işte, gelmiştim.

Uçaktan indiğimde havalimanının bekleme bölgesine geçtim. Derin bir nefes çektim içime. Ve elime telefonumu alarak bir mesaj yazdım.

Laden: Ateş, ben şu an Ankara Havalimanı'ndayım. Beni buradan alır mısın?

Mesajı gönderdiğimde Ateş çevrimiçi olmuştu fakat ben cevabını bile beklemeden kapattım telefonumu. Çünkü biliyordum, Ateş beni burada bırakmazdı.

Bekledim, bekledim, bekledim. Duvardaki saatin akrep ve yelkovanı tam 02:00'ı gösteriyordu.

Ve bir ses yankılandı üzerime gelen duvarların arasında.

"Laden!" Ateş Kartal tüm cazibesiyle karşımdaydı. Beni yine bırakmamıştı.

Ayağa kalkıp ona doğru koştuğum sırada sarılmam için kollarını açtı. Ve ben hiç beklemeden onun sıcak kollarının arasına girdim.

Giray'ı karşımda gördüğümde ağlamamıştım.
Koşup düştüğümde ağlamamıştım.
Ayaklarımı kanlar içinde gördüğümde ağlamamıştım.
Abilerim hiçbir şey bilmeden beni yargıladıklarında ağlamamıştım.
Annem ve babam her şeyi bile bile o yemeğe devam ettiklerinde ağlamamıştım.
O evden çıkıp ailemi ardımda bıraktığımda ağlamamıştım.

Ama Ateş'in kollarında hissettiğim huzur ve güven karşısında göz yaşlarımın akmasına izin vermiştim.

Ailesinden kaçan Yağmur'du. O evden ardına bakmadan çıkan Yağmur'du. Fakat burada Ateş'in kollarında ağlayan kız Laden'di.

Ben bugün ruhumun katilinden, annemden, babamdan, abilerimden ve koca bir şehirden kaçıp Ateş'in kollarına sığınmıştım.

"Geçti güzelim, ağlama."

🌺BÖLÜM SONU🌺

Şimdi ağlıycam ama🥲

Sizi yerim ben Ateşim Ladenim

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın e mi canımın içleri🥹

Continue Reading

You'll Also Like

140K 1.2K 10
Aile baskısı olan bir genç ne kadar cesaretli olabilir? Hayallerini yaşamak sadece rüya mı? Belki de elinden tutacak bir ele ihtiyacı vardır. O el s...
2.1M 73.5K 75
Yaşamını hapishanede tutsak olarak geçirmiş bir adamın ona aşık olması ne kadar büyük bir sorun olabilirdi? (...) Ner...
178K 2.1K 10
ali: Seni sikmeyeceğim. 05..: İtaatkâr olacağıma söz veriyorum, lütfen.
48.8K 220 10
Her bölümde farklı bir seks hikayesi olacaktır. ona göre okuyunuz