Balın Yade//gerçek ailem

By vampcaress

277K 16.6K 4.1K

"Abi mi?" "Abi-ler." 16 yıl sonra tüm hayatınızın yalan olduğunu en yakın hissettiğiniz insanın aslında bir y... More

TANITIM
1.Bölüm
2.Bölüm
3.Bölüm
4.Bölüm
5.Bölüm
6.Bölüm
7.Bölüm
8.Bölüm
9.Bölüm
10.Bölüm
11.Bölüm part 1
11.Bölüm part 2
12.Bölüm
14.Bölüm
15.Bölüm-part1-
15.Bölüm -part2-
16.Bölüm
17.Bölüm

13.Bölüm

7.5K 485 108
By vampcaress

*Uzun zaman sonra selamlar hepinize. Bayadır yazmıyorum. Okuldu sınavdı ilişkilerdi derken yazacak mentali bulamadım. Bu kadar beklettiğim için özür dilerim. Açıkçası eylülden beri wattpade okumak için bile girmiyorum. Hayat biraz garip geçiyor üzüldüm falan ama sonra fark ettim ki sadece olması gerekenler oluyormuş. Merak eden soran herkese çok teşekkür ederim.

Bu süreç içinde friends izleyenlerin bildiği üzere Cihan karakterine koyduğum kişi yani Matthew Perry vefat etti. Haberi aldığım ilk andan beri sanki arkadaşım ölmüş gibi hissediyorum. Onu da anmak istedim bölüme başlamadan.

Asansörün üçüncü katta durmasıyla gözlerimi kapatıp açtım. Bıkmıştım bunlardan artık. Aral'ın içeri girmesiyle dar olan asansörde sıkışa sıkışa aşağı inmeye başladık. Yaptıkları asansöre bek, üçüncü kişi geldiğinde karnımızı içine çekmemiz gerekiyor.

"Nereye abi?" diye sordu Aral, Ilgaz'a doğru.

"Balınla kahvaltıya gideceğiz." demiş bana dönüp göz kırpmıştı Ilgaz cevap olarak.

Birader biz ne ara bu kadar yakın olduk? Şu an Alparslan abimi aldatıyor gibi hissetmem normal miydi?

Aral şaşkınlıkla bir ona bir bana bakmış tam ağzını açmış konuşacaktı ki asansör zemin kata gelmişti. İkisini de ittirerek asansörden çıkıp Victoria Secret modeli edasıyla salona doğru yürüdüm. Melek gibi olduğumu önceden söylemiş miydim? Adriana Lima birdi. Ben iki.

İçeri girmemle Ata, Barış ve Mine Hanım'ın bakışları beni bulmuştu. "Günaydın güzelim." dedi Mine Hanım gülümseyerek.

Ben de gülümseyip "Günaydın." demiştim.

Ilgazlar da gelince onlar da "Günaydın." demişlerdi. Barış'ın "Nereye?" diye sormasıyla bakışlarım onu buldu.

"Ilgazla kahvaltıya gideceğiz."

Ata hızla ayağa kalkmış ve elini göğsüne koyup "Bensiz mi?" demiş ve eklemişti. "Ben de geleceğim."

Ilgaz kaşlarını çatıp ona bakarak konuştu. "Otur oturduğun yere. Biz başbaşa gideceğiz."

Ata ile daha çok eğlenirim gibi gelse de susmuştum. 

Ata ona ters ters bakıp yanıma gelip kulağıma bir şeyler fısıldadı.

Harika bir fikirdi.

Heyecanla başımı salladım.

Diğerleri merakla bize bakıyordu. Ilgaz "Ne dedi?" dediğinde sırıtıp "Aramızda." demiş Ata'ya bakıp göz kırpmıştım.

(O kadar uzun süredir yazmıyorum ki unutmuşum ne dediğini. Yeni bir şeyler düşünücez artık.)

___

Evden çıkmış Ilgaz'ın beni götüreceği 'şahane' yere gidiyorduk.

Radyoya şarkı açmak için uzandım. Saçma sapan radyo kanallarında gezerken Ilgaz'ın sesiyle başımı ona çevirdim.

"Düzgün kanal yok hiç. Torpido da cd olacakti. Bak ordan bir şeyler."

Elimi radyodan cekip torpidoya uzattım. Biraz karıştırdıktan sonra bahsettiği cd'leri bulmuştum. Üzerinde büyük harflerle 'TAYLOR SWIFT' yazan cd'ye şokla baktım.

Ilgaz, Taylor mı dinliyordu?

"Taylor Swift?" dedim sorarcasına.

Başını direksiyondan çevirmeden konuştu. "Noldu Kanyeci misin sen de Barış gibi?"

Ya işte ben birini sevmiyorsam bir bokluk vardı. Gerçi Kanye'nin şarkıları zamanının üzerinde bir iyiliğe sahipti ama yapacak bir şey yoktu. Kanye'ydi.

"Allah korusun." dedim ve elimi yumruk yapıp kapıya vurdum.

Fanatik değildim ama severdim. Benden ziyade Bade çok severdi. Ergenliğimiz Taylor, Selena ve Britney ile geçmişti. Şu an ikimizin de Hailey'e aşık olması sanırım evrenin bir karmasıydı.

Cd'yi takıp şarkının çalmasını bekledim ve en sevdiğim şarkısıyla başladı liste. Herkesin bildiği populer bir şarkıydı. Ama seviyordum. Şarkıya dudaklarımı oynatarak eşlik ederken Ilgaz konuşmaya başlamıştı.

"Lisedeyken hoşlandığım kız Taylor'a aşıktı. Onu etkilemek için dinlemeye başlamıştım sonra onu başkasıyla beraber gördüğüm gün dinledim tüm gece. Sık sık olmasa da dinlerim."

Taylor dinleyen erkek mi?

Evlilik düşünür müsünüz?

"Sen de hiç rock dinleyecek tip yok zaten." dedim omzumu silkerek.

Bakışlarını kısa bir an bana çevirip güldü ve önüne döndü. Şarkı değişmişti.

Don't blame me love made me crazy...

Evet mafya aşkımla kaçarken bırakacağım mektuba bunları yazacaktım. Barlas da bakar bakar ağlardı.

Pis insan.

Yine sinirlenmiştim.

Arabanın durmasıyla bakışlarım ona dönmüştü.

"Geldik." dedi arabayı kapatırken.

"Geldik?" dedim sorarcasına. Çünkü ormana gelmiştik.

Yoksa...Yoksa beni öldürecek miydi?

Barlas'tan Barış'tan beklerdim de Ilgaz hukuktu.

Etrafa baktığımda bir Allah'ın kulu da yoktu ki. Kesin gidecektim. Bu kadarmış. Kaderde Sabahattin Ali gibi ölmek de varmış. Umarım Bade intikamımı alır.

Ağlayacağım. Galiba gerçekten öldürecekti beni.

"Ne bakıyorsun Yade? İnsene."

İnmesem öldürebilir miydi ki?

Kapıyı açıp indiğimde o da bagaja doğru gitmişti.

Allah'ım. Yoksa baltayla mı öldürecekti beni?

Son dilek hakkım olur muydu acaba?

Şaka bir yana gerçekten korkmaya başlamıştım. Çünkü burası basbaya ormandı. Ağaç vardı. İnsan yoktu.

Yavaş yavaş yanına ilerledim. Elim çantamdaki törpüdeydi.

Tam arkasına geçtiğimde gördüğüm manzarayla törpü tuttuğum elim yavaşça gevşedi.

Oh çok şükür.

Piknik sepeti gibi bir şeyi çıkarmaya çalışıyordu. Başaramıyordu tabi.

Romantik civciv. Hayır Ilgaz eşekti.

Hemen kaslı kollarımda olaya müdahale ettim.

"Ben alırım."

"Alıyorum ben." demesini umursamadan onu ittirip sepeti çıkardım. Böyle de kuvvetliydim işte.

"Keşke piknik için geldiğimizi söyleseydin." dedim o bagaji kapatırken.

Alayla gülerek "Yoksa seni öldüreceğimi mi sandın?" dedi. Yüzümü gülmeye zorlayarak güldüm. Bunu söylerken ciddi değildi ama ben aklımdan son dileğime kadar planlamıştım.

"Ee..." dedim yürürken. "Sizin köyde centilmenlik diye bir şey yok mu?"

"Nasıl yani?" demesiyle gözlerimle kolumun taşımaktan kopmak üzere olduğu sepeti işaret ettim.

"Haa..." diyerek sepeti elimden almasıyla rahatlamıştım.

Kolumu sallayıp yürümeye devam ettim.

"Yanlış anlama ama bu kuş uçmaz kervan geçmez yere ne diye geldik?"

Nasıl anlatabilirdim bilmiyorum ama burası gerçekten ormandı.

Piknik alanı falan değil direkt ormandı.

"Birazdan görürsün." demekle yetişmişti sadece ve dediği gibi birazdan görmüştüm.

Ağaçların arkasında çok güzel nehir kenarı bir yere gelmiştik ama yine de ıssız bir yerdi.

"Burası-" dedim ve etrafa göz atıp devam ettim. "Çok güzel."

Gözlerinin üstümde olduğunu hissedebiliyordum.

Beraber sofra örtüsünü yere serip sepettekileri çıkardık. Rahatsız edici bir sessizlik vardı. Bunu bozmak adına saçmaladım. "Ee daha daha nasılsın?"

Sırıtarak baktı bana.

"Daha daha iyiyim Yade. Sen geldiğinden beri."

Yemem ben bu numaraları paşam. Nasıl davrandığını biliyoruz. Taylor dinliyorsun diye saygı duyduk ama bir yere kadar.

Kinci bir insan değildim. Bana adım atan herkesi kabul ederdim. Bir adama on adım gitmezdim ama atılan adımın önüne set kurmadım hiçbir zaman.

Alattan alan uyumlu bir insandım. Kendimi tanıyordum. Barlas'ı da affederdim. Ne kadar asla affetmem desem de ederdim. Bu benim kişiliğimdi ve engel olabileceğim bir şey değildi.

Ona cevap vermeden poğaçalardan yemeye başladım. Dere otlu poğaçaya bayılırdım.

"En sevdiğin renk ne?" diye sordu birden.

"Bilmem." dedim ve düşünmeye başladım. "Mor sanırım."

"Ya da mavi."

"Benim sarı." dedi.

"Evdeki civcivlerdendir o." dedim umursamazca.

"Civciv mi?"

"Evet."

Tabi sen alışmışsın katil kardeşlere ben hepinize hayvan adı takınca şaşırdın.

"Ben de mi civciv?" dedi imla hatalarıyla dolu bir cümle kurarak.

"Yok sen olmak kedi." dedim aynı bozuklukla.

Gülmüştü.

"Neden?"

"Sarı değilsin."

"Sadece bu yüzden mi yani?"

Biraz düşünüp cevapladım. "Aslında hayır. Sen tam bir kedisin. Umursamazsın. Bencilsin. Ağlatmazsın ama ağlasam yanıma gelmezsin."

Bakışları değişmişti ve beklemeden konuştu. "Ağlasan gelirim."

Başımı iki yana sallayıp umursamazca cıkcıkladım. "Gelmezsin."

"Alparslan abim ne peki? Civciv mi?"

"Aaa." diye kızdım. "Abime yakışıksız yakıştırmalar yapma. O ormanlar kralı aslan."

Gülerek sordu. "Onu nasıl hemen kabullendin?"

"Çünkü bana iyi davrandı ve bir Yade kendine iyi davranan herkesi sever."

Hayat felsefemdi. Ben bana iyi davranan herkesi severdim.

"Ben de iyi davransam seversin yani."

Evetti ama bilmesine gerek yoktu.

"Bilemiyorum Ilgazcım ya. Öyle herkese işlemiyor bu."

Ilgazcım demem bile cevabın evet olduğunu belli ediyordu ve o da bunu anlamıştı.

"Ama niye ya? Ben sana onlar gibi davranmadım ki hiç. Hem hukuk da okuyorum."

Son dediğine gülmek istesem de kendimi tutup konuştum. "Ama onlar öyle davranırken sessiz kaldın."

Aslında ona da hak veriyordum. Kendi açısından hakkıydı bu. Tedbirdli davranmıştı. Ama bu onu birazcik minicik küçücük süründüremeyeceğim anlamına gelmiyordu tabii ki.

Bana mahçup mahçup bakmaya başladığında ona baktım. Gözlerindeki samimiyeti görür görmez onu kabullenmiştim zaten.

"Kendimi nasıl affettirebilirim?"

Hayatım unuttum bile ama biraz şımarabiliriz.

Düşünür gibi yapıp konuştum. "Bilmem onu da zaman gösterecek. Hadi yemek yiyelim."

Beraber sohbet ederek kahvaltıya devam ettiğimizde onun hakkında çok şey öğrenmiştim.

Aslında hukuk okumak istemediğini ama kazandığı için gitmek zorunda kaldığını, en sevdiği yemeğin mısır gevreği olduğunu -tabii ki bunun için onu zorbaladım- , en sevdiği abisinin Meriç olduğunu, çileğe alerjisi olduğunu ama dayanamayıp yediğini sonra da kızardığını ve bunun gibi birçok şey...

Ben de bir sürü şey anlatmıştım ve artık birbirimizi daha iyi tanıyorduk.

___

Kahvaltımızı bitirince etrafı sepete topayıp gezmeye başladık.

"Burası benim gizli yerim aslında." dedi çekingen bir sesle.

Devam etmesi için konuşmadan bekledim.

"Lise ikideyken gelmiştim ilk defa. O dönem motor kullanıyordum. İnternete rastgele ormanlık alanlar yazdım ve en yakınına geldim. Sonra da nehire kıyısı olduğunu fark ettim." Duraksadı ama devam etti. "İlk defa biriyle geliyorum."

"Yaaa." demek istesem de demedim.

Bakışları bana döndü. "Kardeşim olur musun?"

Ne?

Bunun doğrusu karım olur musun değil miydi?

Aynı tepkiyi dıştan da verdim. "Ne?"

"Biraz saçma oldu ama kardeşim olur musun Yade? Ben senin abin olmak istiyorum. Bizim aile ilişkilerimiz kardeşlik ilişkilerimiz o kız doğduktan sonra hiç olmadı denecek kadar kötüydü. Birbirimizi sevsek de hiçbir zaman senin Bade'yle olan samimiyetinizi yakalayamadık. Sen ikinizi anlattıkça fark ettim. Ben böyle bir şey istiyorum. Lütfen abin olmama izin ver."

Yerim seni görürsün.

Romantiklik deyince de sen be Ilgaz.

Teklifin saçmalığını umursamadan "Evet." dedim.

Gelecekteki kocam özür dilerim. İlk eveti sana diyemediğim için.

"Evet." dedim tekrardan.

Gülmeseyip cebinden bir paket çıkardı.

Tek taş mı almıştı yoksa?

Ilgaz yavrucum yanlış anladın bunu karına yapacaksın.

Bunun karısı da yaşadı valla. Kim bilir ne sürprizler yapar bu karısına? Taylor dinleyen bir erkekten başka bir şey beklenemezdi zaten.

Paketi açıp içinden bir taş çıkardı.

Doğal taş mı o?

Ilgaz'ın gelecekteki karısı onu hak edecek ne yaptın? Söyle ne yaptın?

"Bu apatit taşı." dedi ben elindeki mavi taşa bakarken. "Olumsuz düşünceleri olumluya çeviriyormuş denilene göre. Eve geldiğinden beri iletişim sorunları yaşıyorsun. Belki buna sebep biziz. Dediğin gibi umursamaz birisiyim. En azindan oyle gozukuyorum. Sana karşı da ön yargılıydım. Öyle olmaması gerekiyordu biliyorum, yine de engel olamadım kendime. Sen de bize olumlu değildin yani öyle gözüküyordun. Ama dün Alparslan abimle geldiğinizde abimin gözünde yıllardır görmediğim parlaklığı gördüm. Bu taş kendini ifade etmekte sorun yaşayan, iletişim kurmakta güçlük çeken kişilere iyi geliyormuş. Belki evde işine yarar." dedi ve gülerek ekledi. "Evdeki aylıklara bu taş ne kadar etki eder bilmiyorum."

Ben de tebessüm ederek "Olmadı kafalarına fırlatırım. Her türlü işe yarar." dedim.

Gülümseyerek taşı bana verdi. "Bunu arındırman falan gerekiyormuş sanırım. Yani kadın öyle söyledi."

"Yanlış anlama ama bu fikir aklına nerden geldi."

"Altı yıl önce gece bazı olaylardan bunalıp sahile inmiştim. Yaşlı bir teyze vardı banklardan birinde. Boş yer oladığından gidip yanına oturdum. Sohbet ettik biraz. Bana bu taşı verdi. Kendini daha özgür ifade etmeni sağlar demişti. O zamanlar iletişim kurmakta zorlanıyordum. Kadınla konuşmam da onun zorlamasıyla olmuştu. Altı yıldır sürekli yanımda taşırım. Bende etkili oldu. Belki sende de işe yarar."

Gülümseyerek konuştum. "Umarım işe yarar."

"Umarım."

Biraz daha dolaşıp eve dönmüştük.

İçeri girmemizle aklımdaki şeyi yapmam gerektiğini fark ettim. Beraber salona ilerledik. Saat beş olmuştu. Tüm aile üyeleri salondaydi.

Mine Hanım "Hoş geldiniz çocuklar." dedi gülümseyerek. Ben de gülümseyip "Hoşbulduk." dedim.

Alparslan abim yanındaki boş yere vurarak yanına çağırdı. Gidip kendimi yanına bıraktığımda saçlarıma bir öpücük kondurdu. "Nasıl geçti günün Balım?" dedi ve Ilgaz'a bakarak devam etti. "Ilgaz canını sıkacak bir şey yapmadı dimi?"

Barış "Asıl o Ilgaz'ın canını sıkmıştır." dedi alayla.

Barlas'ın keskin bakışlarını üstümde hissediyordum.

Ilgaz'ın birden "Napacak bana abi? Düzgün konuşsanız kızla?" demesiyle herkes ona bakmıştı.

O an verdiğim kararın doğruluğunu teyit etmiş oldum.

Barlas'ın "Noluyor oğlum? Bu kız için bize tepki mi göstereceksin?" demesiyle elimi cebimdeki taşa gitti. Taşı elimle sıkıp konuştum. "Hop hop abime laf yok."

Ilgaz'a baktığımda bakışlarında hem şaşkınlık hem de kocam bir parlaklık vardı.

Ona gülümsediğimde o da gülümsemişti.

Diğer herkes şaşkınlıkla bize bakıyordu. İlk ve can alıcı tepki tabii ki Ata'dan gelmişti.

"Abi mi?" Kendini Cihan Bey'in kollarına bırakırken kurmuştu bu cümleyi.

Aslında haklıydı. Beni ilk kabul eden oydu. En başından beri beni kabul etmişti. O yüzden "Evet Ata abi, o da abim artık." dedim.

Ata birden doğrulup kocaman gözlerle bana baktı. "Bana da mı abi?"

Başımı olumlu anlamda salladım gülümseyerek. Birden kalkıp beni kaldırıp döndürmeye başladı. Tam "Abi oldum." diye bağırmaya başlamışken dengesini kaybetti ve beraber yere düştük.

Alparslan abim ve Mine Hanım hemen ayağa kalkıp yanımıza geldi.

"Kızım iyi misin? Ata rahat dursana be oğlum."

"Lan Ata senin yapacağın işi ben. Balım iyi misin?"

Onlara "İyiyim iyiyim." diye cevap verirken gezen tavuk Barlasla civcivi Aral moral bozmadan rahat hissedemedikleri için tabii ki yorumlarını bizimle paylaştılar.

"Ne çabuk kabul ettiniz bu kızı? Bir de endişeleniyor musunuz?"

"Aşkın'ın yaptıklarını ne çabuk unuttunuz ya siz?"

Alparslan abim cevap verecekken Ilgaz'ın söyledikleri aklıma geldi ve konuştum. Artık aklımdan geçenleri saklamayacaktım.

"Aşkın'ın yaptıklarını unutmadılar. Sadece henüz Aşkın bize böyle yaptı o zaman Yade'ye kötü davranalım diyecek kadar şuurlarını yitirmediler."

Barlas tam ağzını açmıştı ki Mine Hanım'ın "Barlas yeter artık." demesiyle geri kapattı.

Gözgöze geldiğimizde anladım. Artık benden tam anlamıyla nefret ediyordu.


*Düzenli bölüm atacağım artık. Yarından sonra başlayacağım buna. Her cuma ve pazar günleri artık bölüm günümüz.

*Barlas hakkında ne düşünüyorsunuz? Sizce affetmeli mi?

*Ilgaz hakkında ne düşünüyorsunuz? Taylor dinleyen erkek...

Ilgaz'a bakan Yade tatlılığı:

Görüşürüzz💓

Continue Reading

You'll Also Like

346K 13.8K 41
Sadece hemşirenin annesiyle dedikodu yapması ile bebekleri karıştırmış ve benim hayatımı altüst etmişti! Yeni anne Yeni baba Yeni abimler Yani arkad...
7.7K 610 15
Her Türk asker doğardı. Lakin sadece bazılarının yaşamı asker olarak son bulurdu. Onlar vurulduklarında değil, unutulduklarında ölenlerdi. Onlar şanl...
236K 9K 51
" Siz benim abim olamazsınız. Beni terk eden biri, benim ancak hiçbir şeyim olur." dedim ve yetim haneden çıktım.Ama birden havalandım. " Senin için...
707 146 8
Elimdeki notu tekrar ve tekrar okudum. Bizi bulamaması için hiç bir ipucu bırakmamalıydım. Notu son kez tekrar okuduktan sonra binaya doğru ilerledi...