Zamanı Dolmuş Kelebek

By viovetica

1.8K 173 294

Hare aldığı büyük bir iş teklifi ile hiç bilmediği bir ülkeye gelmiştir. Zar zor da olsa samimi bir ortamı ol... More

1. Bölüm
2. Bölüm
3. Bölüm
4. Bölüm
5. Bölüm
6. Bölüm
7. Bölüm
8. Bölüm
10. bölüm
11. Bölüm
12. Bölüm
13. Bölüm
14. Bölüm

9. bolum

143 7 25
By viovetica

Merhabalar! Bölüme başlamadan önce belirtmek istediğim küçük bir ayrıntı var ; Bazen bölümlerde zaman atlaması olacaktır haberiniz olsun çünkü çok fazla betimlemeler ile sıkmak istemiyorum. İyi okumalar ♡

Bölüm şarkıları ; Arctic Monkeys - Do i wanna know? , isabel larosa - heartbeat, semdva, lagosta - teen romance , Teenage Mutants - Fortune ( kulüp kısmında bunu dinleyebilirsiniz çok iyi müzik ya ŞÖWHXPENXOEBXPENJXHELDHX)

                                🎡
      
Endişe bedenimi öylesine kaplamıştı ki üstümü nasıl değiştirdim evden nasıl çıktık ve hastanenin önüne ne zaman nasıl geldik algılayamamıştım bile. Arabadan hızla indim ve koralp'e bakıp koşar adımlarla girişe yöneldim. Koralp hemen bir adım arkamdaydı içeri girdiğimizde yan yana durduk. Koralp danışmana yaklaşıp sinanı sordu , kadın ilk önce ikimize baktı daha sonra bakışlarını bilgisayara çevirdi.

" 1647 numaralı odaya alınmış 3. Kat asansörler ileride solda." Dedi kadın eliyle koridor sonunu göstererek. Teşekkür edip aceleyle asansöre bindik ve 3. Kata bastım. Koralp'in verdiği sıkıntılı nefesi duyduğumda ona döndüm ve elini tuttum. Göz göze geldiğimizde gülmeye çalıştım.

" İyidir Sinan iyi olur endişelenme kötü düşünme sakın." Dedim sakinleştirmek istercesine. Sanki kendim çok sakinmişim ve endişelenmiyormuşum gibi. Koralp gülmeye çalıştı fakat başaramayınca sadece tebessüm etti ve elimi sıkıp baş parmağı ile okşadı. Asansör durup kapıları açıldığında dışarı fırladık ve koridorda hızla yürüyerek oda numaralarına bakıyorduk. En sonunda koralp 1647 numaralı odayı gözüne takıldığında beni durdurdu. Kafamı sallayıp kapının önüne geçtik ve koralp sayesinde bodoslama içeriye daldık. Koralp önden giderken kapıyı kapattım ve arkasından ilerledim.

" Kardeşim!" Dedi koralp tedirginlikle. Görüş açıma yatakta gözü kapalı , teni solmuş , boynunda boyunluk ve alnında sargıyla yatan sinan girdiğinde derin bir nefes verdim. Yatağın diğer tarafına da ben yaklaşıp sinan'ın elini tuttum ve yüzünü inceledim.

" Kaza nasıl oldu biliyor musun? Haberin var mı?" Dedim koralp'e doğru. Gözlerimi sinandan ayırmamıştım.

" En son konuştuğumuz da feray ile birlikte olduğunu söylemişti sonra kapattık." Dedi koralp. Kaşlarım havalanırken doğruldum ve koralp'e baktım. Gözlerim bir anlığına sinana kaydı.

" Sence de fazla takılmaya başlamadılar mı?" Dedim merakla. Güney geldi aklıma. " Feray geldiğinden beri Güney de bir dışarıya çıkar oldu." Dedim sorgulayıcı bir tavırla. Koralp bana baktı ve dediklerimi düşünürcesine dalgınca yere çevirdi bakışlarını. Durum tespiti yapar gibi sinana baktım.

" Belki de flört ediyorlardır." Dedi koralp birden. Bakışlarımı koralp'in gözlerine çevirdim ve ifadesizce baktım.

" Belki olabilir evet, haklısın sonuçta normal bir şey ama feray'ın birden sebepsiz yere Türkiye'ye gelmesi de garip oldu." Dedim ağzımın içinde. Koralp kafasını iki yana salladı ve yanıma gelip koltuğa oturdu. Elleriyle yüzünü kapatıp yorgunca sıvazladığında sıkıntılı bir nefes verdim ve son kez sinana bakıp koralp'in soluna oturdum. Bir elimi dizine koyup başımı omzuna yasladım ve kokusunu içime çektim.

" Üzülme." Dedim kısık bir sesle. Koralp elimi havaya kaldırıp elimi tuttu ve parmaklarınızı birbirine geçirdi. Ellerimize baktım ve gülümsedim. Baş parmağım elinin tersini okşarken yüzüne baktım ve gülümsedim.

" Teşekkür ederim." Dedi koralp yumuşak bir ifadeyle. Anlamadığımı belli edercesine kaşlarımı hafiften çattım ve Göz kırptım.

" Ne için?" Dedim merakla. Dudaklarını ıslatıp iyice bana yaklaştığında bir anlık nefesimi tutmuştum.

" Her şekilde yanımda olduğun için benimle birlikte olduğun için." Dedi mırıldanarak. Gülümsediğinde karşılığını verdim ve bende kocaman gülümsedim.

" Her zaman seninle birlikteyim." Dedim gülümseyerek. Sinana baktım ve ardından ekledim. " Ve sinanla biz üçümüz artık ayrılmaz üçlüyüz!" Dedim dikte edercesine. Tavrıma karşılık kısa ve alçak sesle kahkaha attığında içindeki endişeyi biraz olsun giderdiğime sevinmiştim. Kapı tıklatıldı ve içeriye doktor girdi. Bizi görünce gülümsedi ve merak dolu bakışlarla bizi süzdü. Ayağa kalktık ve yatağın köşesine geçtik.

" Merhaba biz sinan'ın arkadaşlarıyız haberini alır almaz geldik , durumu nasıl? Ciddi bir sorun var mı? Veya yapabileceğimiz bir şey? Ne zaman uyanır?" Nefes almadan sorularımı yağdırırken doktor beni sessizce dinleyip bitirmemi bekliyordu. Elindeki dosyayı açtı ve göz attı , daha sonra sinana baktı. Huzursuzca kıpırdandığımda koralp nazikçe elimi tutmuştu.

" Merhaba gördüğüm üzere çok çok ciddi bir sorun yok boynunda zedelenme var alnını direksiyona çarpmış olmalı kanaması vardı pansuman yaptık sardık vücudunda morarmalar var fakat ciddi değil. " Dedi doktor. Koralp ve ben sözünü bölmeden dikkatle doktoru dinlemeyi seçmiştik. " Kafasını nereye ne kadar sert çarptığını kesin olarak bilmediğimiz için uyandığında beyin tomografisi için alacağız arkadaşınızı bir kanama olup olmadığını görmek için , emin olalım içimiz rahat etsin." Dedi gülümseyerek. Sinana ve başına baktım. Sıkıntıyla oflayıp sinana yaklaştım ve elini tuttum.

" Geçmiş olsun." Dedi doktor sessizliğimizi bölerek. Koralp teşekkür ettiği sırada tekli koltuğu alıp yatağa yaklaştırdım ve oturup bir dizimi karnıma doğru çektim. Sinana incelerken moralim sürekli düşüyordu. Telefonum çaldığında diğer elimle eşofmanımın cebinden telefonumu çıkarttım ve açtım. O sırada koralp refakatçi olarak iki kişi olmamız için doktor ile konuşmaya gideceğini söyleyip dışarı çıkmıştı.

" Efendim?" Dedim yorgun bir sesle.

" Hare neredesin bu saatte? Apar topar çıktığını söyledi canan abla bir şey mi oldu? konum at geleyim." Dedi Güney telaşla. Başımı ovup derin bir nefes aldım ve verdim.

" Hayır hayır gelmene gerek yok , uyuyordum sonra koralp geldi Sinan kaza yapmış onun yanındayız şimdi." Dedim kısık bir sesle. Uzun bir süre güneyden ses çıkmadığında merakla ekrana baktım. Kapanmıştı. Şaşkınlıkla ekrana bakmaya devam ederken ekranıma güneyden gelen görüntülü arama bildirimi düştü. Fazla bekletmeden aramayı cevaplandırdım ve oturduğum yerden dikleştim. Güney eve yeni girmiş gibi bir hali vardı.

" Ne oldu? Nasıl kaza yapmış iyi mi şuan durumu? Bir ihtiyacınız var getireyim hemen." Dedi Güney endişeyle. Kafamı iki yana salladım ve sinana baktım.

" Hayır uyuyor zaten nasıl olduğunu bilmiyoruz uyandığı zaman beyin tomografisi için alacaklar bir kanama olup olmadığından emin olmak için." Dedim açıklama yaparak. Güney sessiz kalıp kafasını salladı ve ayağa kalktı.

" Hangi hastahane söyle geleyim." Dedi Güney.

" Gerek yok Güney zaten iki kişiyi bile zor ikna edecektir koralp bir de sen gelme dışarıda sürünürsün." Dedim halsizce. Yutkundum ve saçlarımı karıştırdım. " Sen merak etme ben haber veririm bir şey olursa." Dedim kısık bir sesle. Güney durup yüzümü inceledi ve arkama baktı. Bu hareketini yanlış anlamışta olabilirdim fakat sanki sinanı görmek istiyor gibiydi. Kamerayı döndürüp sinana çevirdiğimde güneyin gözleri kısıldı.

" Ciddi yaralar almamış şükür ki." Dedi Güney kısık bir sesle. Kamerayı kendime çevirdim ve kafamı salladım. Kapı açıldı ve koralp görüş açıma girdi. Kapı sesini Güney de duymuş olacak ki derin bir nefes verdi. " Ben kapatayım habersiz bırakma beni." Dedi ve kapattı. Telefonumu koltuğa koydum ve koralp'e baktım. Kendisini koltuğa attı ve kafasını omzuma yasladı yorgunca.

" Ne oldu?" Dedim merakla. Koralp yavaşça omzunu silkti ve sustu. Sessiz kalmak istediğini hissettiğim için bir şey demedim ve başımı başına yaslayıp gözlerimi sinana çevirdim ve dakikalarca öylece oturduk. Dakikalar saate devrilirken gözlerim yavaş yavaş kapanıyordu. Derin bir nefes alıp verdim ve başımı yavaşça kaldırıp koralp'in yüzüne bakmaya çalıştım. Kafamı eğip koralp'e baktığımda gözlerinin kapalı olduğunu fark ettim. Tebessüm ederken elimi yavaşça arkaya attım ve koltuğun üstünde duran battaniyeyi aldım ve ayaklandım. Koralp'in başını avuç içimle desteklerken yastığı hafif yatay hale getirdim ve başını yastığa koydum. Koralp derin bir nefes verip hareketlendiğinde hemen geri çekildim fakat koralp sandığım gibi uyanmamış sadece ayaklarını koltuğa uzatmıştı. Elimdeki battaniyeyi açıp üzerini örttüm ve koltuğun kenarına oturup sessizce yüzünü inceledim.

" Su." Başımı sesin geldiği yere çevirdiğimde sinanın halsizce gözlerini araladığını gördüm. Kaşları çatık haldeydi. Hızla ayağa kalktım ve yatağa yaklaştım.

" Sinan!" Dedim hevesle. Daha sonra istediği şeyi hatırlayınca hemen yanında duran sürahiyi aldım ve bardağa su doldurdum. Yatağı ideal yüksekliğe getirip sinana yaklaştım ve elimle kafasına destek verip suyunu içirdim. Sinan suyu kana kana içtiğinde bardağı masaya bıraktım ve dikkatle onu süzdüm.

" İyi misin? Ağrın sızın var mı?" Dedim merakla. Sinan endişeli tavrım hoşuna gitmişcesine güldü ve yüzüme baktı.

" İyiyim merak etme ağrım azaldı." Dedi mırıldanarak. Kafamı salladım ve sessizce onu izledim. Uyandığı için doktoru çağırmam gerekir miydi? Koralp'i uyandırsa mıydım?

" Ne zaman geldiniz siz? Nasıl haberiniz oldu?" Dedi Sinan halsizce. Gözlerimi yüzüne çevirmeden önce camdan dışarı baktığımda havanın yavaş yavaş aydınlandığını gördüm.

" Baya oluyor biz geleli koralp gece öğrenmiş bana geldi işte nasıl kimden öğrendi orasını bilmiyorum." Dedim kısık bir sesle. Sinan koralp'e baktı ve bir süre bakışları orada oyalandı. " Ben doktora haber vereyim uyandığını." Dedim ve odadan çıktım. Etrafı incelerken ileride duran hemşirenin yanına gitmeye karar verdim.

" Merhaba." Dedim gülümseyerek. Kadın dosyadan başını kaldırıp bana baktı ve gülümsedi. Parmağımla arkamda kalan odayı gösterdim. " 1647 numaralı odada yatan hasta uyandı Sinan Yaman , doktoru arıyordum da." Dedim düz bir sesle. Hemşire kafasını salladı.

" Hemen haber verip geliyorum." Dedi ve yanımdan uzaklaştı. Derin bir nefes alıp verdim ve odaya doğru ilerledim. Kapıyı kapattım ve içeri girdim. Sinanın bakışları tavandan bana çevrildi ve beni görünce gülümseyip tekrar tavana baktı. Gözlerini kapatıp açtığında yanına ilerledim.

" Birazdan gelecek doktor koralp'i de uyandırayım." Dedim kısık bir sesle. Sinan bir şey demedi. Koralp'in yanına ilerledim ve koltuğun kenarına oturdum. Elimi saçlarına daldırdım ve yanağına doğru yaklaştırdım.

" Koralp uyan." Dedim. Hafifçe omzundan sarstım ve yeniden seslendim. " Koralp hadi uyan Sinan uyandı." Dedim gülümseyerek. Koralp gözlerini araladı ve yüzüme uyku mahmurluğu ile baktı. Yüz ifadesi yavru kedi gibi duruyordu ve yanağını sıkmamak için zor tutuyordum kendimi. " Sinan uyandı." Diye tekrar ettim. Koralp hızla gözlerini ovup kalktı ve sinana yaklaştı.

" Şükürler olsun.." Dedi koralp gözlerini kapatarak. Sinan güldü.

" Ne oldu lan ben ölüm döşeğindeyken imana geldin?!" Dedi Sinan dalga geçercesine. Koralp kaşlarını çatıp ters ters sinana baktı.

" Abartma lan! Ne ölüm döşeği? Alt tarafı küçük bir kaza geçirmişsin, herkes yaşıyor bunu." Dedi koralp sitemle. Kaşlarım havalanırken koralp'in yanına geçtim.

" Sinanın kaza geçirdiğini duyar duymaz koşarak kapıma gelen ve yolda krizlere giren sen değil miydin ya?" Dedim şaşırır gibi. Koralp bana döndü ve yan yan sinana bakmayı da ihmal etmedi.

" Ben? Ben mi? Krizlere girdim? Ben?" Dedi çok şaşırmış gibi. Sanki imkansız bir şey söylemişim gibi. Sinan gözlerini devirdiğinde bende aynısını yaptım ve esefle başımı iki yana salladım. Elimi koralp'in omzuna götürüp iki kez vurdum.

" Evet evet aynen öyle canım, aynen sensin tabi ki!" Dedim geçirircesine. Koralp gözlerini kısıp yüzüme baktı.

" Çocuk muyum ben ya? Çocuk kandırır gibi geçiştirmeler falan." Dedi koralp sinirle. Dilimi çıkarttığım sırada elini dudağıma yaklaştırdığında hızla dilimi içeri soktum.

" Ne yapıyorsun ya Manyak? dilimi tutmak nedir?" Dedim kınar gibi. Dudaklarıma bakıp havada kalan eliyle hafifçe vurdu. Elinin sıcaklığını saniyelikte olsa dudaklarımda hissedince sustum ve gözlerimi kaçırdım. Hayır yani neden neden!!!

" Benim kaçırdığım şeyler mi oldu?" Dedi Sinan. Bakışlarımız aynı anda yüzüne çevrildi ve aynı anda konuştuk.

" Yoo? Ne kaçırmış olabilirsin?"

" Ne kaçıracaksın oğlum? Bir şey yok." Koralp ile göz göze geldiğimizde yutkundu. Kapı açılmasıyla gözlerim oraya çevrildi. Doktor ve hemşire gelmişti.

" Merhaba yeniden." Dedi doktor bize dönerek. Daha sonra hemen sinana döndü. " Geçmiş olsun Sinan bey kendinizi nasıl hissediyorsunuz?" Dedi ciddi bir ifadeyle.

" İyiyim sağolun ne zaman çıkarım ben?" Dedi Sinan hızla. Sorusuyla birlikte bizde merakla doktora baktık.

" İlk önce sizi beyin tomografisi için alacağız Sinan bey kaza esnasında kafanızı vurmuşsunuz fakat ne kadar hasar aldınız şuan kesin olarak söyleyemem." Dedi doktor. Sinan sessizce doktorun cümlesini dinlemeye devam ettiğinde doktor devam etti. " Bu yüzden beyin tomografisi çekilmesi uygun olur onun dışında kazadan sonra vücudunuzda morluklar var doğal olarak kaşınıza dikiş atıldı ve boynunuz zedelenmiş." Dedi mırıldanarak. Bakışlarını bize çevirdi ve elindeki dosyayı masaya bıraktı.

" Sonuçlar ne zaman çıkıyor?" Dedim merakla. Koralp bana baktı daha sonra doktora döndü.

" Tomografi sonuçları genellikle 24 saat içerisinde çıkar o zamana kadar arkadaşınızın müşahede altında kalmasını tavsiye ederim." Dedi doktor daha çok sinana bakarak. Kafamı olumlu anlamda salladım ve koralp'e döndüm. Derin bir nefes verdi ve sinana döndü.

" Duydun herhalde kardeşim?" Dedi koralp ciddiyetle. Sinan ağlayacak gibi bir ifade ile bana baktı. Kaşlarımı kaldırıp " yapacak bir şey yok!" Dercesine yüzüne baktığımda, " Ne olur kurtar beni şuradan!" Der gibi baktı yüzüme. Gözlerimi sinandan ayırıp doktora baktım.

" Hemşire arkadaşlar yardımcı olacak size şimdilik iyi günler tekrar geçmiş olsun." Dedi doktor ve dosyasını alıp odadan çıktı. Hemşireler sinana yaklaştı ve yatağın tekerleklerini sabit ayardan çıkartıp sürüklemeye başladılar. Sinanı odadan çıkarttıklarında koralp ile peşinden gittik. Hemen sinanın yanına geçtim ve omzunu okşadım.

" Merak etme Sinan buradayız biz seni bekliyoruz endişelenme hiç tedirginde olma." Dedim yumuşak bir ifadeyle. Sinan elini kaldırıp elimi tuttu ve hafifçe teşekkür eder gibi sıktı. Elim elinin arasından kaydı ve Sinan göz önünden kayboldu. Koralp ile karşı karşıya geldiğimizde alt dudağımı hafifçe öne doğru sarkıttım ve ofladım. Koralp kollarını açıp beni kendisine çektiğinde ellerimi beline sardım , yanağımı ise omzuna yasladım.

" Bir terslik çıkmayacak." Dedim en çok kendime söyler gibi. Başımın üstünde çenesini hissettim.

" Evet hiçbir şey olmayacak endişelenme." Dedi sevgi dolu bir sesle. Gülümsedim ve gözlerimi kapatıp sıkıca sarıldım. Koridorda sarılı halde dururken bir anda flaş sesi duyduk. Kaşlarım çatılırken kafamı kaldırıp geriye çevirdim. 9 - 10 yaş aralığında olan bir erkek çocuğu bize gülerek bakıyor elindeki telefonu bize tutuyordu.

" Hey!" Dedim şaşkınlıkla. Küçük çocuk elini ağzına kapatıp kahkaha attı. Koralp'e baktım ve sorgularcasına kaş göz işareti yaptım. Geri çekildim ve çocuğa yaklaştım. Dizlerimi kırıp eğildim. " Birilerinin izinsiz fotoğrafını çekmek suçtur küçük bey." Dedim burnuna hafifçe vurarak. Çocuk daha çok güldü ve telefonu bana uzatıp fotoğrafı gösterdi. Kafamı salladım ve telefonu elime aldım.

" Hmm güzel fotoğraf çekiyormuşsun sen." Dedi koralp yumuşak bir ifadeyle. Başımı havaya kaldırıp yüzüne baktım. Gülümseyip tekrar çocuğa döndüğüm sırada bir kadın bize doğru yaklaşıyordu.

" Asır!" Dedi kadın telaşla.

" O benim annem buraya kardeşim için geldik araba çarptı durumu ise ağırmış beni düşündükleri falan yok ama kardeşim beni seviyor, sırf onun için yoksa ölsem umurlarında olmam." Dedi alaycıl bir şekilde. Kaşlarım havalanırken annesi yaklaştı ve Asırın elinden tutup çekti.

" Bebek değilim ben elimden tutup çekmene gerek yok adım atabilirim!" Dedi sinirle. Ayağa kalktım ve kadına baktım.

" Ah peki peki! Ama bir daha benden habersiz yanımdan uzaklaşma ve yabancılarla konuşma!" Dedi annesi. Asır gözlerini devirdi.

" Anne ben 5 yaşında bir çocuk değilim ne yapacağımı biliyorum ve buna ben karar veririm , her zamanki gibi kardeşimle ilgilenir misiniz?" Dedi ve bize döndü. Bana yaklaştı ve elini uzattı. " Ben Asır, asır kılıç tanıştığıma memnun oldum." Dedi. Gülümsedim ve elimi uzatıp elini tuttum.

" Bende hare memnun oldum küçük bey." Dedim sevecen bir ses tonuyla. Daha sonra koralp'in yanına gitti.

" Koralp keskin." Dedi mırıldanarak. Çocuk ikimize de bakıp telefonunu çıkardı.

" Merak etmeyin fotoğrafınızı sileceğim aklınız kalmasın." Dedi ve ekranı bize çevirerek bizim fotoğrafımızı sildi. Kafamı sallayıp gülümsedim ve el salladım. Karşılık verdiğinde annesi ile birlikte yanımızdan uzaklaştı.

" Ne çok şey yaşıyoruz bir araya gelince yani illa bir şey olacak." Dedi koralp sitemle ve beni tekrardan kendisine çekip sıkıca sarıldı. Kenara doğru ilerledik ve duvara yaslandığında beni de kendisine yasladı. Ellerimi sırtına doğru koydum. Bir süre sonra koltuklara ilerleyip yan yana oturduk. Koralp kafasını arkamızdaki cam duvara yasladığında sıkıntıyla nefes verip ayaklarımı sallamaya başladım. Gelen geçene göz gezdirirken gözüm sürekli duvardaki saate takılı kalıyordu. 1 saat 45 dakika olmuştu fakat Sinan hala ortalıkta yoktu. Telefonumu alıp ayağa kalktığımda koralp hareketlenmem ile bana baktı.

" Nereye?" Dedi merakla. Telefonumu havaya kaldırıp hafifçe salladım.

" Güneyi aramam lazım Sinan için kıyafet getirsin , çıkınca rahat bir şeyler giyerse daha iyi olur." Dedim kısık bir sesle. Koralp kocaman gülümsedi ve kafasını salladı.

" Teşekkür ederim hare, yanımda olduğun için kardeşim yerine koyduğum dostumu düşündüğün için ve diğer her şey için." Dedi yorgun bir ses tonuyla. Gözlerimi kapatıp açtım ve rica ederim dercesine gülümsedim. " Eğer seni arar da bulamazsa diye vazonun içine anahtarımı koymuştum benim kıyafetlerimden getirebilir zahmet olmasın ona da." Diye ekledi. Kafamı sallamakla yetindim ve Sinanın odasına geçip pencereye yaklaştım. Başımı pencere kenarına yasladım ve güneyi arayıp açmasını bekledim. 3. Çalışta telefonu açtı.

" Her şey yolunda mı?" Dedi Güney merakla.

" Evet beyin tomografisi için aldılar 1 saat önce şey diyeceğim Güney Sinan için bir kaç kıyafet getirebilir misin buraya? Ben konumu atacağım birazdan sana , koralp kapının yanında duran vazonun içine anahtar bırakmış beni bulamazsan oraya gidersin diye." Dedim bilgi verircesine. Güney derin bir nefes alıp verdi. " Sana zahmet olmasın diye koralp'in kıyafetini getirebilirsin öyle dedi koralp." Dedim.

" Zahmeti yok , konum at sen." Dedi Güney sadece. Dedigini onaylayıp telefonu kapattım ve WhatsApp'a girip Güneye canlı konum attım. Yaslandığım yerden uzaklaşıp telefonu cebime koydum. Odadan çıkacakken telefon sesiyle durdum. Çalan telefon benim değildi koralp'in telefonu da değildi çünkü onun telefonu yanındaydı. Arkamı döndüm ve sinanın küçük çantasının ve araba anahtarının olduğu masaya yaklaştım. Telefon ekranında gördüğüm isim ile adımlarım duraksadı. Derin bir nefes verdim ve telefonu elime aldım. Feray arıyordu. Telefon çaldı, çaldı, çaldı ve kendiliğinden kapandı. Tam telefonu yerine koyacakken tekrar telefon çaldı. Arayan yine aynı kişiydi. Kardeşim. Beni bile bu kadar çok aramamıştı. Telefonu açtım ve kulağıma yasladım.

" Sinan! Neredesin sen ya? Meraktan öldüm niye açmıyorsun telefonlarımı!" Dedi feray sinirle. Sesimi çıkarmadım. " İyi misin? Sinirle gittin cafe'den, üzüldüğünü de düşünüyorum tabi.. Sinan?" Dedi daha sonra mahçubiyetle. Kaşlarım havalandı. Bu mahcup tavırların bir bana mı susuyordu kardeşim?

" Sinan değil hare." Dedim kısaca. Karşı tarafta ses kesildiğinde ekrana bakma gereği duydum. Hala çağrıdaydı tekrar kulağıma yasladım ve uzun süren sessizliğimizi bozmak istedim. " Sinan kaza geçirdi gece ve şuan hastanede, sanırım az önce de duyduğum kadarıyla seninle birlikteydi?" Dedim sorar gibi. Fakat cevabını bildiğim için ilgilenmedim ve konuşmasına izin vermeden devam ettim. " Ne oldu? Ne yaptın ne yaşattın da üzdün onu böyle? Siz sevgili misiniz?" Dedim merakla.

" Benim ne yaptığım ne yaşadığım seni ilgilendirmez! Hesap soramazsın sen bana, kiminle sevgili olup olmayacağıma da ben karar veririm bu da seni ilgilendirmez!" Dedi feray ters bir tavırla. Sıkıntılı bir nefes verdim ve saçlarımı karıştırdım.

" Sen beni ilgilendirmiyorsun zaten ben seninle ilgilenmeyi bırakalı çok oldu malum Biricik annen seninle yeterince ilgileniyor." Dedim kinayeyle. Feray sustuğunda alayla güldüm. " Beni ilgilendiren en yakın arkadaşım olan Sinan! Ve sen ne yaptın da ne dedin de o üzüntü ve sinirle kaza yaptı merak ediyorum." Dedim baskın bir tonlamayla.

" Durumu nasıl?" Dedi feray kısık bir sesle. Sesinde gerçek merak yoktu sanki öylesine sorar gibiydi. Bu beni sinirlendirdiğinde hemen telefonu kapatmak istemiştim fakat Sinan için bunu yapmadım.

" İyi çok şükür ki ciddi yaralar almadı akşama doğru veya yarın taburcu olacaktır." Dedim düz bir sesle. Daha fazla konuşma gereği duymadan telefonu kapattım ve aynı yere koydum. Odadan çıktım ve koridorda ilerleyip koralp'in yanına geçtim.

" Bir gelişme var ?" Dedim merakla. Koralp ayaktaydı.

" Gelecekler şimdi." Dedi. Cümlesi biter bitmez Sinan uzaktan görülmüştü bile. Hızlı adımlarla yanına yaklaştık ve dikkatle onu inceledim. Odaya doğru ilerliyorduk.

" Nasılsın?" Dedi koralp sinana. Sinan bakışlarını bize çevirdi ve göz kırptı.

" Yeniden doğmuş gibiyim dostum." Dedi sarkastik bir tavırla. Cümlesine güldüğüm esnada koralp gözlerini devirmiş ve yüzündeki tebessüm ile bana bakmıştı. Gözleri gülümsemem de takılı kalmıştı. Kapının önüne geldiğimizde sinanın arkasında kalmıştık.

" Önden buyur turuncu kafa." Dedi koralp gülümserken. Kafamı selam verircesine aşağı eğdim ve içeri geçtim. Arkamdan koralpte geldiğinde doktorun bakışları bize döndü.

" Dediğim gibi 24 saat müşahede altında kalması uygun olur , ilerleyen saatlerde oluşan rahatsızlık durumu olursa hızla müdahale edebilelim." Dedi doktor gülümseyerek. Kafamı olumlu anlamda salladım ve sinana döndüm. O ise kaşlarını havaya kaldırıp indirdi hayır dercesine.

" Eve gidebilirim bir sıkıntı olacağını düşünmüyorum bende biliyor musunuz doktorcuğum hanımefendi?" Dedi Sinan neşeyle. Doktor gülümseyip kafasını salladı ve elini sinanın omzuna koydu.

" Evde kaç kişiyle birlikte yaşıyorsunuz?" Dedi sinana. Sinan yutkundu.

" Tek yaşıyorum." Dedi Sinan. Doktor kafasını olumsuz anlamda iki yana salladı.

" Tek başına evde ne yapacaksınız? Kendinize ambulans mi çağırırsınız? İlaçlarınızı ayarlayıp kendinize su koyar içersiniz?" Dedi doktor. Sinan duraksadı ve sıkıntılı bir nefes verdi. Sinan dudaklarını aralayıp konuşacakken koralp sinanın yanına gidip elini omzuna koydu.

" Tabi ki de böyle bir şey olmayacak benimle birlikte kalacak ve en iyi şekilde bakacağıma emin olabilirsiniz. " Dedi araya girerek. Koralp'in yanına geçtim ve boğazımı temizleyip gülümsedim.

" Bakacağız birlikte." Dedim onu düzelterek. Kafamı dediğimi onaylarcasına salladım ve sinana döndüm. " Arkadaşımızı asla bu durumda yalnız bırakmayacağız." Dedim samimiyetle. Sinan minnetle gülümseyip ikimize de göz kırptı ve doktora döndü. Doktor kafasını sallayıp gülümsedi ve odadan çıktı.

" Of! Boşuna hastanede oturacağız yani he?" Dedi Sinan sitemle. Gözlerimi devirip koltuğa oturdum ve bağdaş kurup arkama yaslandım.

" Boşuna değil Sinan niye Boşuna olsun doktorun da dediği gibi rahatsızlık durumun olursa hızla müdahale edebilsinler diye buradayız!" Dedim bezmiş bakışlarımı yüzüne çevirerek. Sinan omzunu silkti ve kafasını yastığa vurmaya başladı. Koralp elini sallayıp ağzının içinden bir şeyler söyledi ve karşıma oturdu. Aklıma gelen şey ile sinana döndüm.

" Seni feray aradı." Dedim birden. Sinan hareketlerini kesip bana baktığında ifadesiz durmaya çalıştığını gözlerinden anlamıştım. Kaşlarım havalandı. " Onunlaymışsın kaza yapmadan hemen önce, sinirle çıkıp gitmişsin o yüzden merak etmiş. " Diye ekledim. Yan gözlerle koralp'e bakıp ifadesini görmek istedim. Kaşları çatılı bir şekilde bir sinana bir bana bakıyordu.

" Evet kahve içiyorduk beraber feray'ın arkadaşı vardı, ahu."  Dedi Sinan kısık sesle. İsmini söylediği esnada titrek bir nefes verdi. Devam etmesini istercesine dik dik suratına baktım. Sıkıntılı bir nefes verdi ve devam etmek zorunda kaldı. " Yani birlikteydik biz ya." Dedi  mırıldanarak. Koralp ile göz göze geldik. " 2 ay olmuştu. " Diye ekleyince hızla bakışlarımı ona çevirdim.

" Sosyal medyadan tanıştık biz ferayla arkadaşı ile  Türkiye'ye geleceğini söyleyince buluştuk gerisini biliyorsunuz fakat zaten.." Dedi ve sustu. Bana baktı. Gördüğüm şey ile kaşlarım çatılmıştı çünkü sinanın gözleri dolmuştu.

" Zaten ne?" Dedim merakla. Koralp sesini çıkartmadan bizi dinliyor sinana bakıyordu. Sinan buruk bir ifadeyle gülümsedi.

" Zaten hayatında birisi varmış benimle konuşmadan önce ve konuşurken." Dedi. Dudaklarım aralanmasına rağmen konuşamadım. "Aldatmak bu biliyorsunuz değil mi? Aldatmak.  beni 2 aydır  aldatıyordu." Dedi Sinan alayla. Gözlerim açıldığında bir kez daha koralp ile göz göze geldiğimizde yutkundu ve bir şey anlatmak istercesine gözlerime baktı. Ya da ben öyle hissetmiştim. Tam o sırada kapı açıldı ve içeri giren Güney ile bakışlarımız ona döndü, elinde bir poşet vardı.

" Hey." Dedi ortaya doğru. Sinan ile göz göze gelince sertçe yutkundu ve başını hafifçe eğip selam verdi. " Geçmiş olsun , çok endişelendim ben." Dedi Güney çekinceli bir ifadeyle. 

" Eyvallah." Dedi Sinan ve o da aynı şekilde selam verdi. Güney elindeki poşeti koralp'in koltuğunun başına koydu ve yanıma geçti.

" Nasıl oldu?" Dedi Güney. Sinan omzunu silkti umursamazca.

" Dikkatim dağınıktı bir anda kontrolü kaybetmiş gibiydim daha sonra ağaca çarptım , çok ciddi bir şey değil endişelenmeyin lan!" Dedi Sinan ortamı neşelendirmek için. Güney kafasını salladı ve bana bakıp gülümsedi. Gülümsemesine karşılık verip omzunu okşadım.  " Kıyafetler için teşekkür ederim." Diye ekledi Sinan.

" Lafı olmaz." Dedi Güney. Derin bir nefes verdim ve başımı güneyin omzuna yasladım. Ayaklarımı yavaşça sallarken ara sıra gözlerim koralp'e çevriliyordu.

" Sıkılıyorum!" Dedi yüksek sesle Sinan. Gözlerimi ona çevirdiğimde koralp'e baktı yalvarırcasına. " Bir şeyim yok oğlum çıkart lan beni buradan! Konuş doktorla yemin ediyorum burada Kalırsam ölürüm ben." Dedi sitemle. Koralp sıkıntılı bir nefes verdi.

" Burada kalmanı istedi doktor Sinan sen iyi olabilirsin ama bu sana göre öyle demek ki burada biraz daha durman gerekiyor , sabret ölmezsin." Dedi koralp. Sinan gözlerini kıstı ve koralp'e düşmanca bakmaya başladı.

" Bana göre iyiysem çıkabilirim! Çıkıp mekanları talan edeceğim oğlum anca öyle gelirim kendime." Dedi Sinan. Koralp sesini çıkartmadan telefonuna gömüldüğünde Sinanın omuzları düştü. Bu haline tebessüm edemeden duramamıştım. Sinan gözünü bana çevirince gözleri umut ışığıyla parladı.

" Hare sen benim en yakın arkadaşımsın en bir tanecik en güzel en kadın gibi kadın, biliyorsun değil mi?" Dedi Sinan. Kısa ama sesli bir kahkaha attığımda başım arkaya düşmüştü. Güneyin de güldüğünü işittim. " Sen bir konuşsan doktorla çıkartsan beni buradan? He? Hare? He? He?" Dedi heyecanla. Dudağımı büzdüm ve kaşlarımla koralp'i işaret ettim.

" Hare doktor ile konuşacak! Çıkacağım bu hastalık mikrop kokan yerden." Dedi yüksek sesle koralp'e doğru. Koralp kafasını kaldırdı ve bana baktıktan sonra sinana döndü.

" Hare'yi saçma sapan işlerine karıştırma Sinan." Dedi sadece. Sinan sıkıntıyla oflayıp yavru kedi gibi bana bakmaya başladı. Güneye döndüğümde kaşlarını havaya kaldırıp elini de teslim olurcasına havaya kaldırmıştı. Bu güneyin dilinde ne bok yiyeceksen beraber yiyoruz demekti. Güldüm ve telefonumu çıkartıp güneye yazmaya başladım. Yazmam bittiğinde telefonumu güneye uzattım ve okumasını bekledim. Sinan bize merakla bakarken muhtemelen onu umursamadığımızı düşünüp gözlerini kapattı ve homurdanmaya başladı. Güney telefonumu geri uzattı ve onaylarcasına kafasını salladığında göz kırptım ve çantama uzandım.

" Keşke su almayı akıl etseydim dilim damağım kurudu." Dedi Güney sitemle.  Güneye baktım ve ayağa kalktım.

" Alırım ben su tuvalete gidecektim zaten başka bir şey isteyen var ?" Dedim yürümeye başladığımda. Sinan ve Güney ikilisinden ses çıkmadığında bana bakan koralp'e döndüm.

" Bende geleyim." Dedi ve ayaklandı. Telefonunu  cebine koydu.

" Tuvalete?" Dedim sorar gibi. Kafasını salladı. Şaşkınlıkla  güneye ve sinana baktım. Gülümsedim ve koralp'e yaklaşıp omzuna dokundum. Toz varmışcasına elimle temizledim.  "Sen burada kal beni bekle çocuk adam." Dedim gözümü kırparak. Koralp'in kaşları çatıldı ve bir saniyeliğine sinan ile güneye baktı.

" Çocuk adam mı? Ne diyorsun hare şunların yanında." Dedi koralp sitemle.  Kaşlarımı çatıp yüzüne baktım.

" Ne yani ben sana istediğim gibi seslenemeyecek miyim? Pekala şimdi su almaya gidiyorum." Dedim ve arkamı döndüm. Koralp nazikçe  kolumu tuttu ve kendisine çevirdi.

" Sen bana istediğini diyebilirsin, sadece sen." Dedi kısık sesle. Daha sonra beklemediğim bir şekilde dudağımın kenarını nazikçe öptü ve gamzesini göstermek suretiyle gülümsedi. Hızla arkamı dönüp odadan çıktım ve koridordan sola dönüp asansöre geçtim. Ellerimle yüzüme rüzgar yapmaya başladım. Asansör durdu dışarı çıktım ve kafeterya'ya doğru ilerledim. Dolaptan dört tane su aldım ve kasaya geçtim. Camda yazan kağıdı okuduğumda sıcak çorbalar olduğunu da öğrenmiştim.

" Merhaba bir tane de tavuk suyu çorbası alabilir miyim? Yanında limon ve ekmekte olsun." Dedim gülümseyerek. Adam hemen çorbayı hazırlamaya koyuldu. Küçük bir karton kasesine çorbayı koydu ve ağzını kapattı. Yanına dediğim gibi limon dilimi ve 3 - 4 tane dilimlenmiş ekmek koydu. Parayı uzattım ve poşeti alıp teşekkür ettim. Asansöre bindim ve 3. Kata bastım. 5 - 10 saniye sonra kata geldim ve çıktım. Danışmanlığa doğru yürüdüm ve hemşireye doğru eğildim.

" Merhaba Sinan yamanın doktoru ile görüşmek istiyorum odası nerede?" Dedim gülümseyerek. Hemşire bana baktı ve ayağa kalktı.

" Sağ tarafa 4. Oda." Dedi.

" Teşekkür ederim." Dedim ve sağa döndüm. Kapıyı tıklattım ve içeri girmeden önce doktorun adına baktım. Dicle kaya.

" Merhaba." Dedim.  Adının dicle olduğunu öğrendiğim doktor gülümseyip koltuğu işaret etti.

" Merhaba oturun lütfen sorun nedir?" Dedi. Tebessüm edip oturdum ve bacağımı diğer bacağımın üzerine koydum.

" Sorun yokta ben sizden bir ricada bulunmak istiyorum arkadaşım Sinan Yaman adına. " Dedim gülümseyerek.  Doktor merakla bana baktı.

" Kendisini iyi hissediyor ve burası ona iyi gelmiyor sizde takdir edersiniz ki , hastanede olmasa da evde ona en iyi şekilde bakacağımızdan şüpheniz olmasın en küçük bir şüphemiz de bile getireceğiz." Dedim ciddiyetle. Doktor kafasını salladı.

" Dediklerim hala geçerli farklı bir düşüncem yok fakat sinan bey hastaneden çıkmakta oldukça istekli." Dedi şakacı bir tavırla. Gülümsedim ve cümlesini onayladım. Derin bir nefes alıp verdi ve ellerini havaya kaldırdı. " Tam da dediğiniz gibi iyi bir şekilde bakacağınıza ve en ufak bir sorunda hemen getireceğinize eminim , taburcu olabilir şimdi." Dedi. Sevinçle gülümsedim ve ayağa kalkıp elimi uzattım. Doktor da ayağa kalkıp elimi tuttu ve sıktı.  Odadan çıktım ve az önce konuştuğum hemşireye ilerledim.

" Sinan yamanın taburcu işlemleri için geldim." Dedim gülümseyerek.  K
hemşire kafasını salladı ve bir kaç dosya çıkarttı.

" Burayı ve şurayı imzalarsanız yeterli." Dedi. Gösterdiği yerleri imzaladım. " Geçmiş olsun" Diye ekledi hemşire.

" Teşekkür ederim kolay gelsin." Dedim ve odaya doğru yürüdüm
Elimdeki poşeti diğer elime aldım ve kapıyı açtım. Kapıyı açmam ile sinanın bağırması bir oldu.

" GELME!" Kaşlarım çatılırken hızla arkamı döndüm ve alnımı kapıya yasladım.

" Ne oldu? Sinan?" Dedim merakla. Bir takım sesler geldi.

" Giyiniyorum da.." dedi bu sefer daha kısık bir sesle. Bir süre sessizlik hakim oldu odaya. " Gelebilirsin." Dedi Sinan. Arkamı döndüm ve odanın ortasına doğru ilerledim.

" Çorba ve su getirdim." Dedim üçüne de bakarak. Sinan teşekkür edercesine kafasını sallayıp yataktan kalktı ve oturdu. Yanındaki masayı önüne doğru çektim ve rahat yiyebilmesi için masayı yükselttim. Çorbayı masaya koyarken hemen yanına ekmek dilimleri ile limon dilimini koydum. Bunları yaparken Sinan bana beklenti içinde bakıyordu. Koralp ve güneye sularını uzatıp kendi suyumu kana kana içerken Sinan ile göz göze geldim. Şişemi bıraktım ve derin bir nefes verdiğimde Sinan masum bir çocuk gibi gülümseyerek çorbasını içiyor ve bana umutla bakıyordu.

" Ee nereye gidiyoruz?" Dedim merakla.  Cümlem biter bitmez Sinan zafer kazanmışcasına bağırdı.

" EVET! İşte benim kızım!" Gülümseyip güneyin yanına ilerledim ve kendimi koltuğa bıraktım.

" Şş! Hastane burası sessiz ol." Dedim sitemle. Sinan kafasını olumlu anlamda sallayıp bana üst üste öpücükler gönderirken koralp çatılı kaşlarıyla sinana baktı.

" Ne demek bu şimdi?" Dedi koralp. Dizlerimi karnıma doğru çekip elimi bacaklarıma sardım ve koralp'e baktım.

" Şu demek ki doktor dicle hanımla konuştum ve sinanın taburcu olmasına ikna ettim." Dedim neşeyle. Koralp şaşkınlıkla bakarken Sinan o neşeyle elini beşlik çakması için güneye uzatmıştı. Güney ilk başta anlamasam da daha sonra sinana doğru eğildi ve ellerini birbirine çarptılar.

" Alev alev yakacağız ortalığı oğlum." Dedi Sinan ve çorbasını hızla bitirmeye başladı. Koralp kafasını iki yana sallayıp bana son kez baktı ve yanıma geldi. Güney işaret almışcasına sinanın yanına gitmişti. Koralp yanıma oturdu ve beni kendisine çekip göğsüne yasladığında gözlerim hafiften irileşmişti.

" Koralp!" Dedim kısık bir sesle. Başımı geriye doğru çektim ve yüzüne bakıp Sinan ile güneyi işaret ettiğimde umursamazca omuzlarını silkti ve daha çok kendisine çekip dudaklarını saçlarımın arasına bastırdı.

" İkisi de umrumda değil seni özledim." Dedi koralp yumuşak bir ifadeyle. Kulağımda nefesini hissettiğimde ürperdim. " Tek umrumda olan sensin." Diye devam etti. Cümleleriyle yüzümde sıcacık bir gülümseme oluştuğunda başımı rahat bir ifadeyle göğsüne yasladım ve elimi beline sardım. Derin bir nefes aldım kokusunu içime çekmek istercesine.

" Benim bildiğim bir gece kulübü var oraya gidelim , hem büyük hem ortamı şahane." Dedi Sinan. Bakışlarımı ona çevirdiğimde Güney ile konuştuğunu fark ettim fakat bizde gideceğimiz için benim de fikrimi söylemem gerekiyordu. Boğazımı temizlediğimde ikiside dikkatini bana vermişti.

" Bize hiç sormayacaktınız herhalde?" Dedim şakacı bir tavırla. Sinan ayağa kalktı ve yavaşça yanıma gelip oturdu. Kolunu omzuma attığında koralpten uzaklaşmak zorunda kalmıştım.

" Sana sormaz olur muyum? En çok sana sorarım ateş böceğim." Dedi Sinan göz kırparak.  Gülümsedim ve kafamı salladım.

" Hadi ben sizi bekliyorum dışarıda halledin işinizi gelin." Dedim ve ayağa kalktım. Son kez arkama dönüp koralp'e baktım ve göz kırpıp odadan çıktım. Bu sefer merdivenlere ilerledim ve basamakları yavaş yavaş inmeye başladım.

                           🌙✨️

Hastaneden çıkmış arabaya binmiş yolda ilerliyorduk. Arabayı koralp kullanıyordu bende yanındaydım. Arkamızda Güney ve Sinan telefondan birbirlerine bir şeyler gösteriyor onun hakkında fısıltıyla konuşuyorlardı.

" Eve gidelim ilk önce hastane kıyafetlerimizle gitmeyeceğiz herhalde kulübe?" Dedi Sinan. Koralp dikiz aynasından ters ters sinana baktı daha sonra bakışlarını yumuşatarak bana döndü. Göz kırpıp kafasını salladığında ne yapayım? Der gibi bakıyordu. Omuzlarımısilktim ve gülümsedim

" Döneriz zaman çok." Dedim mırıldanarak.  Koralp sağa saptı ve ara sokağa girdi. Dakikalar sonra evin önünde durduğumuzda Sinan ve Güney hemen aşağı inmiş binaya girmişlerdi. Koralple birlikte arabadan inip yan yana geldiğimizde birbirimize baktık.

" Kendimi şunların babası gibi hissetmem normal mi?" Dedi sitemle. Güldüğüm sırada binaya girdik ve merdivenlerden çıkmaya başladık.

" Ben uzun zamandır kendimi güneyin 2. Annesi gibi hissediyorum çünkü gerçekten de öyle." Dedim gülümseyerek. Koralpte kahkaha atınca gözlerim gamzesine kaydı.

" Ben giyineyim görüşürüz sonra." Dedim kapımın önüne geldiğimizde.  Koralp derin bir nefes verdi ve kafasını olumlu anlamda sallayıp benim içeri girmemi bekledi. Kapıyı açtım ve son kez koralp'e dönüp gülümseyip kapıyı kapattım. Güneyin odasından sesler duyduğumda sinanın da evde olduğunu fark ederek kafamı iki yana sallamıştım.  Odama girdim ve ayaklarımı yere sürterek dolaba ilerledim. Siyah saten kumaşlı dar ve derin bir yırtmacı olan elbisemi aldım. Üzerimdekileri çıkartıp yatağa fırlattım. Elbisenin üzerimde duruşunu düzelttim ve ayna önüne geçtim. Saçlarımı açıp hafifçe tarağımla taradım ve küçük tokayı elime aldım. Saçımın iki tarafından da bir tutam alıp tokayla tutturdum ve geri kalan saçlarımı açık bıraktım. Parfümü sıkıp dudaklarıma kan kırmızısı tonlarında olan rujumu sürüp hafifçe dudaklarımı birbirine bastırdım. Gözlerim canım gibi baktığım koruduğum kolye kutusunu önüne çektim ve açtım. Babamın bana hediye ettiği pırlanta kolyeyi aldım ve boynuma taktım. Ucu göğsüme dogru uzanıyordu ve parlaklığı göz alıcıydı. Kapı çaldığında aynadan uzaklaştım ve yataktan telefonumu aldım.

" Gel." Güney kafasını aradan sokup bana gülümseyerek baktığında aynı şekilde karşılık verdim. Daha sonra sinanın kafasını güneyin üstünde gördüğümde gülmeden edememiştim. Kapıya ilerledim ve tamamen açıp dışarı çıktım.

" Aramızda bir manken olduğunu bilmiyordum." Dedi Sinan beni boydan boya süzerken. Samimi bir kahkaha atıp kolunu okşadım ve kapıya doğru yürüdük beraber. " Gerçekten öyle çok güzel olmuşsun." Dedi devamında.

" Hare her zaman taş gibidir." Dedi Güney böbürlenerek.  Gülümseyip onlara döndüm.

" Teşekkür ederim çocuklar!" Dedim neşeyle. Spor ayakkabımın yanında duran siyah topuklu ayakkabımı alıp giydim. Kapıyı açıp dışarı çıktım ve Güney ile sinanı bekledim. Bakışlarım merdivenlere dönerken koralp'in ne yaptığını merak etmiştim. Güney kapıyı kapatıp kilitlediğinde merdivenlere doğru hareketlendim.

" Koralp aşağıdadır muhtemelen." Dedim mırıldanarak. Aşağı indik ve kapıyı itip binanın dışına çıktık. Tam da tahmin ettiğim gibi koralp arabanın kaputuna yaslanmış elleri cebinde gözlerindeki tutkuyla bana bakıyordu. Göz göze geldiğimizde yutkunup ona doğru yürümeye başladım. Her adımımı dikkatle inceliyor beni iyice süzüyordu. Her adımımda bende onu süzüyordum. Çoğu kişinin giydiği normal siyah gömlek onda nasıl bu kadar mükemmel durabiliyordu? Gömleği iyice vücuduna oturmuş karın kaslarını ve kollarını gözler önüne sermişti. Yanına yaklaştığımda kokumu içine çekmek istercesine derin bir nefes alıp gözlerini kapattı.

" Çok güzel olmuşsun." Dedi koralp. Sinan ve Güney coşkuyla bir şey konuşurken arabaya bindiler. Koralp iki elini de belime koyup sertçe kendisine çekti ve alnını alnıma yasladı. Nefesi sıcacıktı.

" Üşümez misin böyle?" Dedi mırıldanarak. Dudakları yanağıma değdi.

" Hava o kadar da serin değil." Dedim tebessüm ederek. Bu sefer dudakları burnuma dokundu. Ellerimi omzuna koydum tutunmak istercesine. " Hem arka koltukta deri ceketimin olması işime yarıyor beni üşütmez." Diye ekledim. Dudakları boynuma ulaştı.

" Ama senin o cekete ihtiyacın yok çünkü ben yanındayım." Dedi boğuk bir sesle. Derin bir nefes verdim. Dudakları şakağıma değdi. " Seni her zaman her anlamda sıcacık yapabilirim , biliyorsun." Dedi. Sertçe yutkunduğum sırada kafamı yavaşça salladım. Çok yakınımızdan gelen korna sesiyle yerimde sıçrarken koralp kafasını çevirip arabaya baktı. Sinan arkadan öne uzanmış kornaya basıyordu. Güney camı açınca kafasını dışarı çıkarttı.

" Daha ne kadar geç kalabiliriz! Siz ne yapıyorsunuz orada ya?" Dedi söylenerek. Koralp başını yukarı doğru kaldırdı ve sinirle soludu.

" Allah'ım sen bana sabır ver! Sinan eğer oraya gelirsem seni kafandan tutar o arabadan sarkıtırım yol boyunca!" Dedi sinirle. Sinan gözlerini korkuyla açıp kafasını içeri soktu ve camı hızla kapattı. Kahkaha attığım sırada koralp bana döndü ve gülüşümü izledi. " Sen böyle güleceksen her şeye razıyım." Dedi gülümseyerek.  Hızlı bir şekilde dudağımın kenarını öptü ve arabaya geçti. Bir anlık duraksama yaşamıştım fakat kornaya basılınca hızla arabaya geçmiştim. Sonunda yola çıktığımızda araba da bir tek Sinan ve güneyin sesi çıkıyordu.

" Sola dönün." Navigasyondan çıkan sesle birlikte koralp sola döndü. Sinanın bahsettiği gece kulübüne geldiğimizde koralp arabayı uygun  yere park ettiğinde Sinan heyecanla konuşmuştu.

" Bu kulübün arkası ormana bakıyor çok iyi oğlum!" Kaşlarım havalandığında arkama döndüm ve sinana baktım.

" Ormana ?"  Dedim şaşkınlıkla. Sinan kafasını sallayıp hemen arabadan indiğinde Güney de onu takip etti. Bakışlarım koralp'e döndüğünde zaten beni izlediğini fark etmiştim.

" Beğenmediysen gidebiliriz?" Dedi sorar gibi. Kafamı iki yana sallayıp gülümsedim ve arabadan inmek için hamle yaptım. Benimle birlikte koralpte aşağı indi ve yanıma gelip belimi tuttu. Beraber içeriye girdiğimiz sırada etrafı inceliyordum. Sinanın dediği kadar vardı. Sürekli değişen renkli ışıklar yüzümüze yansırken ortalara doğru anca geçebilmiştik ve Sinanla güneyi bar tarafında görmüştüm. Parmak uçlarımda yükselip kulağına doğru seslendim.

" Sinan ve Güney bara gitmişler bizde yanlarına geçelim." Dedim yüksek sesle. Koralp cümlem biter bitmez bara baktı ve kafasıyla onayladı. Bara doğru yöneldik ve yanlarına yaklaştık.

" Efsane bir ortam demiştim değil mi!" Dedi Sinan bağırarak. Kafamı salladım ve gülümsedim. Barmen renkli bir kokteyl hazırlamış bana uzatıyordu. Sipariş vermediğim için bir anlığına şaşırmıştım.

" Benden." Dedi Güney elindeki viskiyi bana doğru kaldırarak. Gülümsedim ve ona doğru öpücük atıp barmenin uzattığı kokteyli aldım.  Yan gözle koralp'in içeceğine baktığımda onun da viski içtiğini gördüm. Derin bir nefes verip bar sandalyesine oturdum ve bacak bacak üstüne atmıştım. Kokteylimi yudumlarken etrafı incelemekten geri kalmıyordum. Sinan viskisini fondip yapıp ayağa kalktı coşkuyla.

" Oturmaya gelmedik buraya oğlum az tempo , yürü lan piyasaya tekrar çıkıyoruz!" Dedi Sinan ve güneyi kendisine çekti. Güney bardağını bitirip arkaya koydu ve güldü.

" Ne piyasası oğlum?" Dedi kahkahasının ardından.  Sinan elini yumruk yapıp güneyin omzuna vurdu ve kolunu omzuna attı.

" Şş biz ikimiz tek tüm piyasaya denk konuşma böyle bebeğim." Dedi Sinan. Yanımızdan geçip giderlerken hayretle arkalarından bakıyordum. Kokteylimi bitirdiğimde masaya koydum ve dans edenlerim izledim. Daha sonra loca da oturan insanları inceledim. Bazıları loca da ayakta dans edip kalabalığa karışmıyor bazıları ise sadece alkol içiyorlardı. Gözüm köşede diğerlerinden daha büyük bir loca'ya takıldı. Bu kadar renkli bir kulübün içinde o loca geceyi anımsatıyordu. Etrafında sadece beyaz ve mavi ışıklar vardı. Orada oturan kumral  uzun boylu  birisi oturuyordu. Göz göze geldiğimizde sert bakışlarının üzerimde hissetmek beni germişti fakat gözlerimi üzerinden çekmedim. Uzun süre gözlerimiz birbirinden ayrılmazken adam sanki beni tanımış gibi bakıyordu artık. Koralp'in sesi ile gözlerimi ondan çektim.

"İster misin?" Koralp'e anlamsızca bakarken tekrar etmesi gerektiğini anlamış ve bana doğru eğilmişti. " Burada çok sıkılmış gibi duruyorsun dans edelim ister misin?" Dedi. Kafamı olumlu anlamda salladım ve elini tuttum. Ortalara doğru geçtiğimizde dans etmeye başlamıştık bile.   Şarkının ortalarında ses sanki mümkünmüş gibi daha da artmış ve ortalık gerçekten de sinanın dediği gibi alev alevdi! Gözüm koralp'in arkasındaki sinana çevrildiğinde sinanın kafasını bir sağa bir sola sallayarak hiçbir şeyi düşünmeden dans ettiğini gördüm. Bende omzumu silkmiş kimin ne düşüneceğini umursamadan Sinan gibi kafamı bir sola bir sağa sallamaya başladım. Saçlarım her yere savrulurken koralp'in çenesine de vurduğunu hissedebiliyordum fakat bu benim kahkaha atmama sebep olmuştu ellerimi ritme uygun hareket ettirirken koralp'e sırtımı dönmüştümKafamı arkaya doğru atıp koralp'in yüzüne tersten baktığımda bana sanki dünyanın en mükemmel manzarasına bakar gibi bakıyordu. Arkamdan geldi ve ellerini belime sarıp benimle dans ettiğinde daha çok heyecanlanmıştım. Bir elimi saçıma götürerek tokamı çıkarttım. Bedenimi ritme göre sallayarak koralp'in kolları arasında dans ediyordum. Bir anda aşağı doğru eğilip kalçamı iki yana sallayarak kollarımı havaya kaldırıp koralp'in omuzlarına tutundum ve kendimi koralp'in bedenine sürterek eğildiğim yerden doğruldum.  Bir kaç ıslık sesi duyduğumda nedeninin biz olduğunu düşünmemiştim fakat çoğu gözler bizim üzerimizdeydi. Koralp kaskatı kesilmişti ve belimdeki elleri daha çok sıkılaşmıştı. Dudaklarını kulağıma bastırdı daha sonra boğuk çıkan sesini duydum.

" Hare!" Dedi son heceleri uzatarak. Kocaman gülümsedim ve dönüp göğsümü göğsüne yaslayıp ışıldayan gözlerimle ona baktım.

" Ne o? Terliyor gibisin?" Dedim göz kırparak. Koralp alt dudağını dişleyerek bana baktığı sırada sağ dizimi kırarak bacağının arasına yerleştirdim ve bacak içine sürtünerek yukarı çıkardım. Koralp beni durdurmak istercesine hızla iki bacağını kapatıp bacağımı bacak arasına sabitledi ve belimde duran bir elini kalçama götürdü.

" Uslu bir kız olmaya ne dersin?" Dedi sesi pürüzlü çıkmıştı. Cümlesi biter bitmez kalçama vurmuştu hafifçe. Kaşlarım havalanırken ellerimi boynuna sarmış başımı omzuna yaslamıştım.  Gözlerim etrafı süzerken bir kız grubuna takıldı. Kaşlarım çatılırken birisinin dikkatle , alıcı bir gözle koralp'in vücudunu süzdüğünü gördüm. Başımı kaldırdım ve sinirle soludum. Dudaklarım aralandı fakat koralp'in sinirle homurdanmaya başlamasıyla sustum.

" evveliyatını sikeceğim şimdi hepsinin!" Dedi sinirle. Geriye adımlayıp yüzüne baktığımda beni hızla yanına çektiği için dudaklarım yanağına değmişti.

" Ne oldu?" Dedim merakla. Koralp'in baktığı yere baktım ve erkek grubunun içinde olan uzun boylu sarışın bir adamın aynı arkamda kalan kızın koralp'i süzdüğü gibi beni süzdüğünü fark ettim. Gözleri en kalçamda durduğunda koralp elimi tutmuş bara ilerlemeye başlamıştık. Arkama dönüp kıza baktığımda hala bakışının koralp'in üzerinde olduğunu gördüm.

" Dudaklarının sıcaklığını hissetmedim sanma. " Dedi koralp. Dudağını boynuma bastırdığında kafamı çoktan geriye atmış boynumu daha da açıkta bırakmıştım. Koralp önüme geçip elleriyle kalçamı tuttum sıktığında ağzımın içinden bir şeyler  döküldü fakat ben bile anlamamıştım.  Dudakları boynumu talan ederken elimi saçlarının arasında yer almıştı. Ensemden tutup yüzümü yüz hizasına getirdiğinde üst dudağımı öpmeye başladı. Birden fazla  öksürük sesiyle ayrıldık ve sağımıza baktık. Sinan ve güneyin geldiğini görmemle kendimi toparlamış ve sandalyeye oturmuştum. Sinan eşek gibi sırıtırken Güney ağır abi mooduna girmişti.

" Biz dans ediyorduk ama yorulunca geldik." Dedim nefes nefese. Güney kaşlarını kaldırırken daha çok gülümsedim.

" Yorulmuş haliniz buysa enerjik halinizi görmek beni ürkütmeye başladı." Dedi sinan imayla. Cümlesini duymamazlıktan gelerek iyice arkama yaslandım.

" siz niye geldiniz?" Dedim. Güney koralp'e bakıp tekrar bana döndü.

" Bir şeyi mi böldük? Gelmememiz mi gerekiyordu? " Dedi tek kaşını havaya kaldırarak. Omuzlarımı silktim ve gelen barmenin elindeki viskiyi aldım. Kocaman bir yudum alırken gözlerimi o kızlara çevirdim. Bizim çaprazımızdaki masaya gelmişti onlar? Koralp'e baktığımda bana göz kırptıGülümsedim ve kulağına doğru eğildim.

" Ben birazdan geleceğim." Dedim. Koralp kafasını salladı ve boynumdan hızlıca öptü. Kızlar gözden kaybolmuşlardı bile.

" Bir kişi bile sana değmesin diye tuvalete bile gelesim var." Diye söylendi sitemle. Gülümsedim ve omzuna iki kez vurdum. Arkamı döndüm ve birilerine değmeden ilerledim. Tuvalet kapısını ittirip içeriye girdiğimde ağır parfüm kokularıyla karşılaştım.  Öksürdüğüm sırada yüzümü buruşturdum ve aynanın karşısına geçtim. Kızlar tam da tahmin ettiğim gibi tuvalete makyaj yapmak için gelmişlerdi. Hepsinin gözleri bana çevrilmiş aralarında fısır fısır konuşmaya başlamışlardı. En sonunda içlerinden sarışın uzun boylu bir kız ortaya çıkıp boğazını temizleyerek dikkatimi çekmeye çalıştı. Aynadan yüzüne ifadesizce baktım.

" Merhaba ehe.. Şey yanlış anlamayın lütfen sadece bir merak , yanındaki çocuk neyin oluyor? Nesiniz siz?" Dedi gülümseyerek.  Ehe mi? Gülümsedim ve çantamdan rujumu çıkarttım.

" Kuzenim." Dedim. Yavaşça rujumu tazeledim ve geri çantama koyup kıza döndüm.  " Sanırım beğendin onu.." Dedim kafamı sallayarak. Kız saçının bir tutamını kulağının arkasına sıkıştırdı.

" Fazlasıyla beğendim ateş ediyor! Hele ki o siyah gömleği ile.." Dedi kız bayılacak gibiydi. Alt dudağımı dişimle ezerken kafamı sallamıştım.

" Senin için konuşabilirim istersen? beni kırmayacaktır." Dedim sorar gibi. Kızın gözleri büyüdü.

" Gerçekten yapar mısın bunu? Ah harika olur teşekkür ederim!" Dedi heyecanla. Kafamı salladım ve gözümü kırpıp tuvaletten çıktım. Hızlı adımlarla beni bekleyen koralp'in yanına ilerledim ve solunda durdum.

" Uzun sürdü bir problem yok değil mi?" Dedi merakla. Kafamı iki yana sallarken etrafa baktım , kızları görme amacıyla. Kızlar masaya geçtiğinde sarışın kız direkt bize dönmüştü. Sinirle güldüm. Gerçekten az önceki hallerimizi görmemiş miydi? Görmezden mi geliyordu? Koralp'e döndüm ve elimi sırtında gezdirip aşağıya doğru sürterek kaydırdığımda gözleri bana çevrilmiş kaskatı bir şekilde bana bakmıştı. Gülümsedim ve ona doğru yaklaştım.

" Öp beni." Dedim kulağına doğru. Derin bir nefes verdim. " Öp beni ve ellerini vücudumda gezdir , beni ne kadar istediğini bana kanıtlarcasına dokun bana." Dedim mırıldanarak.  Geri çekilip tepkisine baktım. Kaşları havalanmış gözleri büyümüştü. 

" Burada şimdi mi? Burada mı?" Dedi şaşkınlıkla. Kafamı salladım ve bir anlığına arkama baktım. O an çenemde hissettiğim el ile başım öne çevrildi. Koralp iki eliyle belime sarıldı ve bedenimi vücuduna yaslayıp dudaklarını dudaklarıma bastırdı. Gözlerim kendiliğinden kapanırken ellerimi göğsüne yaslamıştım. Dudaklarımı davetkar bir şekilde araladığım da hafifçe inleyip alt dudağımı dişiyle çekiştirip emdi. Tadımı almak istercesine , tadımı sevmişcesine tekrarladı.  Elleri kalçama ulaştı ve kalçamı sıktı. Nefes almak için geri çekildim.

" Koralp bu.." Beni konuşturtmadı ve bu sefer sertçe alt dudağımı öpüp geri çekildi. Bir kez daha ve bir kez daha tekrarladı bunu. Ellerimle yakasını kavradım ve kendime çektim iyice. Nefes almak için geri çekildiğinde birbirimize baktık gülümseyerek.

" Bu benden istediğin en mükemmel ikinci şey." Dedi koralp nefes nefese.

" Birincisi ne?" Dedim merakla.

" Yanında kalmamı istemen." Dedi hızla. Gülümsedim ve bu sefer ben onu öpmek için hareket ettim. Üst dudağını dudaklarımın arasına alıp emdim ve ısırdım. Bir inleyiş dudaklarımızın arasında kaybolurken  hangimize aitti bilmiyordum. Öpüşmekten ziyade ruhumuz birbirine karşıyor gibiydi. Alt dudağını sertçe  öpmeye başladım. Elleri enseme ulaştığında  alt dudağını öpüp geri çekildim. Öpücüklerim sertleştiğinde aynı şekilde karşılık veriyordu. En sonunda birbirimizden ayrılırken koralp üst dudağımı son kez öptü.

" Ne diyorsun amına koyayım!" Sinanın bağırışıyla bakışlarımız birbirinden ayrıldı ve sesin geldiği yere çevrildi. Sinan ve Güney erkek grubunun yanında  kavga edecek gibi duruyorlardı. Koralp sıkıntılı bir nefes verdi ve bana döndü.

" Hemen geleceğim." Dedi ve yanımdan ayrıldı. Kafamı sallarken nefesimi düzene sokmaya çalışıyordum.  Barmene döndüm.

" Buzlu su alabilir miyim? Bol buzlu." Dedim gülümseyerek.  Barmen kafasını hay hay! Anlamında salladı ve bardak çıkarttı. Bardağı aldım ve kızların olduğu masaya ilerledim. Bardağı masaya tam sarışın kızın önüne bıraktım ve yüzüne baktım. Kız bana anlamadığını belli edercesine bakarken zafer kazanmışcasına gülümsedim. Gözlerinde öfke vardı.

" Direkt söyleseydin keşke!" Dedi dişlerini sıkarak.

" Sanırım ilk başta yanımdaki adamın hayatımdaki yerini tam olarak   anlatamamışım , bana sorduğun  hadsizce sorulara bakılırsa." Dedim üzülmüş gibi yaparak. Kız yutkundu ve arkadaşlarına göz gezdirip bana döndü. Sıkıntılı bir nefes verdim. " O adam benim sevgilim, yarim, ben onum o ben biz birbirimizin başka yüzleriyiz!" Dedim her bir heceye baskı yaparak. Bardağı kaldırıp eline tutuşturdum.

" Bu ne?" Dedi ters bir ifadeyle.

" Buzlu su , bunun üstüne iyi gider diyorlar." Dedim göz kırparak.  Masadan uzaklaştım ve eski yerime döndüm. Bir viski alıp fondip yaptığım sırada koralp sinirle yanıma gelmişti. Sinan ve Güney ile beraber.

" Ne oluyor?" Dedim merakla. Aralarında en sakini - artık- sinan olduğu için olayı anlatan o olmuştu. Sıkıntılı bir nefes verip koralp'e döndüm.

" Ne diye kavga ediyorsun sen ya? Boşver ben onları takmamışım sen ne diye kavga ediyorsun!?" Dedim sitemle. Koralp kafasını iki yana salladı ve yüzünü sıvazladı.

" Geliyorum ben." Dedi ve gitti. Bir anlığına arkasından baktım fakat bilmediğim bir yere saptığında merakla peşinden gittim. Karanlık bir koridorla karşılaştım. Sigara kokularından burayı teras olarak düşünmüştüm.  Fakat koralp hangi kapıdan girmişti orasını bilmiyordum. Sıkıntılı bir nefes verdim ve sondaki kapıya ilerledim ve kapıyı itip çıktım.  Sert bir rüzgar yüzüme çarptığında şaşkınlıkla etrafa baktım. Burası teras değildi. Bir çok araba ve motor park edilmiş arkada ise orman gözüküyordu.  Öne doğru adımlar atıp gözlerimi koralp'i bulma umuduyla etrafta gezdirdim. Koralp'in burada olmadığına kesinlikle emin olduğumda arkamı döndüm. Geride kalan kapıya ilerlerken adımlarımı durduran kolumdan sertçe tutan bir eldi. Koralp olamazdı çünkü koralp benim kolumu sıkmazdı. Elin sahibinin yüzüne baktığımda karşımdaki beni dans ederken süzen ve dakikalar önce koralp , Sinan ve güneyin kavga ettiği sarışın uzun boylu adamdan başkası değildi. 

" Bir sorun mu var?" Dedim ters bir ifadeyle.  Adam pis bir şekilde gülümsedi.

" Önce bir tanışsak mı bebeğim?" Dedi iğrenç bir ses tonuyla. Sıkıntılı bir nefes verdim ve kolumu silkeleyip elinden kurtuldum. Adım attığım sırada bu sefer belimden tuttu ve beni kendisine döndürüp duvarla arasına sıkıştırdı.  Göğsünden ittim.

" Çekil! Siktirtme tanışmanı bırak beni!" Dedim sinirle. Küfür etmem hoşuna gitmişcesine gülümsedi ve yüzüme eğildi.

" Ben Tarık senin adın ne bebek?" Dedi yavşak. Göğsüne sertçe vurup iteklediğimde bir eliyle iki elimi birleştirip başımın üstüne sabitledi.

" Bırak Dedim!" Diye bağırdım. Dudaklarını boynumda hissettiğimde çığlık attım ve debelenmeye başladım. " Hayır! Uzak dur benden! Çekil bırak Dedim sana!" Dedim haykırarak.  Sertçe açılan kapı sesini duydum. Daha sonra ise Tarık'ın acılı sesini.

" Ah!" Gözlerim kapalıydı.  " Sikeyim!"

" Sen daha çok ah dersin piç kurusu!" Dedi kalın bir erkek sesi. Gözlerimi açtım ve az ilerimde oluşan hareketliliğe baktım. Uzun upuzun boylu , heybetli yapılı bir adam vardı.  Asker tıraşı , kollarında ve boynunda dövme vardı, üzerinde ise siyah sporcu atleti. Gördüğüm en uzun insan olabilirdi. Tarık yerde kanlar içinde kıvranırken o adam bana döndü ve başıyla selam verdi. Elini kargo pantolonuna sildi ve bana uzattı.

" Merhaba hare hanım öncelikle hayırlı akşamlar dilerim,  her ne kadar hayırlı olmamış olsa da." Dedi tarık'a bakarak. Yutkundum ve elini tuttum fakat gözlerimi yüzünden ayıramıyordum.

" Ben Barbaros, Barbaros Ersungur." Dedi kendini tanıtarak.

                                 ❤️‍🔥

Bu bölüm nedensizce beni çok heyecanlandırdı şöejdlejxoejxowjxuhepxnwpwjspw. Barbaros geldi diye herhalde daha sonraki bölümde ise dört gözle beklediğim adam gelecek🥹 Yani kalabalıklaşıyoruz arkadaslarr. Kocaman öpüldünüz♡ ( Vote atmayı unutmayalım lütfen, kitabıma destek olmak isterseniz edit yapıp tiktok hesabınız var ise paylaşırsanız çok çok sevinirim💗🫶🏻✨️)

Continue Reading

You'll Also Like

2.3M 36.7K 55
- Ahh...abim gelicek yapamayız.. Üstümdekileri delice yırtarak çıkardı. - Abini boş ver gece. Bugün gelmeyecek güzelim Erkekliğini boxer'ından çıkar...
162K 11.4K 35
Agra bebeğiyle çaresizce sokakta yaşarken bir gece karşısına çıkan adamla hayatı tamamiyle değişir. Ferişte - Masum, melek ve günahsız demek. Not: +...
3.6M 131K 72
Berdel'e kurban gitmiştim. Hiç tanımadığım, bilmediğim bir adamla evlendiriliyordum... "1 yıl, sadece 1 yıl sonra burdan herkesin seni bir ölü olarak...
74.3K 8.1K 16
Etine dolgun, bol kıvrımlı ve birazcık, çok azıcık tombul bir kız olan Evrim ile sporu takıntı haline getirmiş, sağlıklı yaşam gurusu ve kas yığını D...