MaFyaNıN KaRıSı

Autorstwa Halezcan

395K 12.3K 6.1K

Bebeğine bakamayacağını düşünen bir anne bebeği gizlice babasına bırakıp kaçarsa? Bir kapı zili ile hayatı al... Więcej

Bölüm 1
Bölüm 2
Bölüm 3
Bölüm 4
Bölüm 5
Bölüm 6
Bölüm 7
Bölüm 8
Bölüm 9
Bölüm 10
Bölüm 12
Bölüm 13
Bölüm 14
Bölüm 15
Bölüm 16
Bölüm 17
Bölüm 18
Bölüm 19
Bölüm 20
Bölüm 21
Bölüm 22
Bölüm 23
Bölüm 24
Bölüm 25
Bölüm 26
Bölüm 27
Bölüm 28
Bölüm 29
Bölüm 30
DUYURUU
Bölüm 31
Bölüm 32
ACİL DESTEK
Bölüm 33
Bölüm 34
Bölüm 35
Bölüm 36

Bölüm 11

10.9K 317 66
Autorstwa Halezcan

Bahçeye giren arabalarla birlikte bende girerek arabamı rastgele bırakıp arabadan indim. Valizlerimi almak için yeltendiğimde engel olan korumalara birlikte arkamdan gelen sesle korkmuştum.

"Yağmur hanım arkadaşlar alır eşyalarınızı siz zahmet etmeyin."

"Olur mu hiç öyle şey ben alırdım."

"Olur olur buyrun içeri geçin Alin birazdan uyanır size ne kadar alıştı o kadar iyi."

"Tabii Ege bey."

Ege ile birlikte içeri geçerek üst kata çıktık. O kendi odasına girerken bende Alin'in odasına geçtim. Minik kızım mışıl mışıl uyuyordu. Beşiğine eğilerek kokusunu derince soluyup başına bir öpücük kondurdum. Güzel kızım yanımdaydı. Yanıbaşımda. Kokusu burnumda. Annem hep anne olunca anlarsın derdi. Neyi anlayacağımı o zaman bilemezdim ama şuan o duyguyu çok iyi bir şekilde anlıyordum. Evlat herşeydi. Kokusu, gülüşü,yürüyüşü,konuşması bir başkaydı. Bundan sonra bütün hayatımı ona adayacaktım. Kızımı burdan alacak ve çok güzel bir hayata başlayacaktım. Sadece biraz zamana ihtiyacım vardı.

Alin'i tekrar kontrol ettiğimde pek uyanacak gibi durmuyordu. Alin'in odasından çıkıp eşyalarımın koyulduğu odaya geçtim. Benim odamda da giyinme odası ve banyosu vardı. Eşyalarımı yerleştirmeye şimdi başlasam Alin uyanırdı yarım kalırdı en iyisi gece halletmekti. Tekrar odamdan çıkıp Alin'nin odasına girdim. Hala uyuyordu. Niye bu kadar uyuyordu ki saat 10:00'u çoktan geçmişti. Acaba gece hasta falan mı olmuştu ki. Elimi alnına koyarak ateşine baktım. Ateşi yoktu. Demekki uyumayı seviyordu. Hiç bana çekmemişti güzel kızım. Odadan çıkarak mutfağa indim. Alin'e kahvaltılık birşeyler hazırlayabilirdim. Ege evdeydi ben odadayken çıkmış mıydı acaba. En iyisi yukarı çıkıp bakmaktı. Tekrardan yukarı çıkıp kapıyı tıklattım. Birkaç dakika beklemiştim içeriden ses gelmeyince gittiğini düşünerek aşağı inerken Alin'in sesini duydum. Küçük hanım uyanmıştı. Merdivenleri geri çıkarak kızımın odasına girdim tekrardan. Beni görünce kasları hafif çatılmış bana garip bakışlar atıyordu.

"Günaydın küçük hanım. Beni hatırladın mı dünkü abla ben. Artık bütün gün seninle birlikteyim. Hadii gel kucağıma elini yüzünü yıkayalım güzel güzel ciciler giyelim sonrada kahvaltı hazırlayalımm.". Heyecanlı heyecanlı anlatmam kızımın da hoşuna gitmiş olacak ki kıkırdamaya başlamıştı. Kızımı kucağıma alarak odasındaki banyoya götürüp elini yüzünü yıkadımm. Odaya döndüğümüzde giysi odasına geçtik. Kızıma da kendi kombinime benzer bir kombin yaptım ve altını da değiştirerek üzerini giydirdim. Saçlarınıda tarayarak tepeden 2 kulak şeklinde toplayarak başına bir öpücük kondurdum ve kızımı kucağıma alarak odadan çıktım. Aynı anda açılan karşı odadan da Ege bey çıkmıştı. Babasını gören kızım kendisini kucağımdan babasının kucağına atmaya çalışıyordu.

"Baaaa-baaaaa-bamm."

"Günaydın güzelim. Günaydın babasının balı uyandın mi bakayım sen."

Babasının konuşmalarına ellerini birbirine vurup kıkırdıyordu minik hanım.

"Az önce kapınızı çaldım ama seslenmediniz. Alin'e kahvaltı hazırlayacaktım. Siz birşeyler yediniz mi hazırlamamı ister misiniz?"

"Gerek yok Yağmur hanım siz Alin'in karnını doyurun yeterli."

"Peki Ege bey ben alayım o zaman Alin'i."

"Gerek yok bugün cumartesi zaten evdeyim kızımla vakit geçirmek istiyorum siz kahvaltısını hazırlayın."

"Tabiki."

Öküz şey sanki hiç görmedi kızını. Hayır yani biraz da ben vakit geçirsem ne olacak benimde kızım ben bir senedir görmüyorum. Mırın kırın ediyor muyum? Allah Allah adama bak.

İçimden saydıra saydıra mutfağa inerek dolabı açtım. Gözüme gelen herhangi bir eksik yoktu. Yumurtaları alıp suya bıraktım. Onlar orda kaynarken ben kahvaltıklıkları hazırlayarak kendime de bir kahve koydum.

Kaynayan yumurtaları soyarak doğradım ve salona kızımı almak için gittim. Babası ile birlikte yere oturmuşlar oyuncak oynuyorlardı. Zilin çalması ile Ege Bey'in bakışları bu tarafa dönmüştü.

"Kapıya bakar mısınız Yağmur hanım." Tabii canım hizmetçin vardı burda.

"Tabi Ege bey."

Geri dönüp koridordan hole çıkarak kapıyı açtım.

"Sende kimsin?"

"Ben Alin'in bakıcısıyım da siz kimsiniz?"

"Ege'nin en yakın arkadaşı ve koruması bende. Allah Allah ege birini aldığından hiç bahsetmedi bana. Ege evde değil mi?"
Biranda elini beline atarak silahı alnıma dayadı. Salak mıydı bu adam silahla şaka mı olurdu. Ne içmişti bu adam. Bir dakika ben niye içimden konuşuyordum.

"Beyefendi siz kafayı mı yediniz Alin'in bakıcısıyım diyorum Ege beyde içeride indirir misiniz şu silahı."

"Ege bana söylerdi inanmıyorum sana yürü içeri."

"Hayy Allah'ım yaa çattık sabah sabah. Silahını bari çek kafamdan da Alin korkmasın salonda babası ile birlikte."

"Kes sesi-"

"Uygar, Yağmur ne oluy- Uygar sen napiyorsun indir lan şu silahı."

"Ne demek indir sen tanıyor musun bu kadını."

"Uygar tanımasam evimde ne işi var. Kızımın bakıcısı Yağmur hanım. Yağmur buda dün bahsettiğim Uygar."

"Haa ona benden bahsettin yani bana neden ondan bahsetmedin."

"Uygar karılık yapma insan gibi girseydin içeri tanıştıracaktım zaten. Yağmur sen Alin'i al kahvaltısını ettir. Uygar sende yukarı gel konuşmamız gereken birkaç konu var."

"Tabi Ege bey." Kızımı Ege'nin kucağından alarak mutfağa girdim. Manyak adam yaa. Ne işler çeviriyordu bu ikisi. Önce korumlar silahlar şimdide gizli gizli konuşmalar. Neyse yakında çıkardı kokusu.

Kızımı mama sandalyesine oturtarak kahvaltısını ettiriyor bir yandan da kahvemi içiyordum. Aklıma gelenle kızımın birkaç fotoğrafını ve videosunu çektikten sonra Aslı'ya gönderdim. Görünce eminim ki çıldıracaktı.

Kızımın kahvaltısını ettirerek birazcık dağıttığım mutfağı toplayarak kızımı da alarak salondaki oyuncaklarının yanına götürerek kızımla birlikte oyun oynamaya başladım.

iki saate yakındır kızımla salonda oyunlar oynuyor birlikte yürümeye çalışıyorduk. Birkaç ay öncesine kadar hayal bile edemeyeceğim birşeyi yaşıyordum şuan. Bu mutluluğu tarif edebilme imkanım bile yoktu. Yorulan kızım kendini yere atmıştı. Kızımı kucaklayarak koltuğa oturtup çizgi film açtım. Mutfağa geçerek kızıma portakal suyu sıkmaya başladım. Ege ve Uygar halen daha odadan çıkmamışlardı. Ege bey sabah da birşey yememişti. Tekrar dolaba göz gezdirerek atıştırmalık birşeyler hazırladım. Portakal sularını da koyarak yukarı çıkıp çalışma odasının kapısını çalıp içeriden gelecek komutu beklemeye başladım. Önemli birşey konuşuyor olmalılardı ki Ege bey baş bas bağırıyordu içeride. Gell diye tekrar kükrediğinde yavaşça kapıyı açarak içeri girdim.

"Şey uzun süredir aşağı inmediniz de atıştırmalık birşeyler hazırlam-"

"Sana birşeyler hazırla diyen oldu mu lan. Defol çık odadan." Diye kükreyerek elimdeki tepsiyi yere fırlatmıştı. Aynı anda aşağıdan Alin'in ağlama sesi duyulmuştu.

"Ege sakin ol kızın ne suçu var."

"Sen karışma Uygar. Sende in aşağı asıl işini yap kızımla ilgilen."

Arkamı dönerek odadan çıkmıştım. Gözlerim dolmuştu. Kime neye sinirlendiyse sinirini benden çıkartmıştı. Pislik zihniyetsiz embesil Ege işte ne olacak.

Hızlıca salona girdiğimde kızım yaşlı gözlerle etrafa bakıyordu. Büyük ihtimalle seslerden korkmuştu. Kızımı kucağıma alarak sakinleşmesi için onunla konuşarak mutfağa götürüp tekrar mama sandalyesine oturtarak sıktığım portakal suyunu içirerek kurabiylerden parçalayarak yedirdim. Sakinleşip cıvıl cıvıl olan kızım gülerek kendi kendine konuşmaya çalışıyordu. Bende konuşması için onu teşvik ederken çarpan kapı ile yerimde sıçramıştım. Dengesiz herif kapıyıda götürseydin yaaa.

Kızımla mutfakta ilgilenirken biryandanda mutfağı topladım. Esneyen kızımla uykusunun geldiğini anlayıp yukarı odasına çıkartarak biraz daha yorulması için yürüme çalışmaları yaparken iyice yorulan kızımı yatağına bırakıp kenardaki masal kitaplarından birini seçene kadar uyumuştu bile. Kapıdan çıkıp karşıdaki çalışma odasına bakmıştım. Dökülenleri toplayıp getirmediğine göre orda duruyordu. Tam oraya adımlayacakken çalışma ve yatak odama girme demesinin aklıma gelmesi ile aşağı inip tekrardan dolabı kurcalamaya başlamıştım.

Yemek için malzemelerimi hazırlayıp tezgaha bırakıp köfte harcını hazırlamaya başladım. Yaklaşık 45 dakika kadar sonra köfte ile işim bitmişti. Hızlıca patatesleri de soyup doğrayarak köfteler ile birlikte kızartmaya başlamıştım.

Onlarla işim bittikten sonra salatayı da hazırlayıp yukarı çıktım. Mutfakta yaklaşık 2 saate yakın bir süre geçirmiştim. Alin'de uyanmamıştı. Saat akşam 7ye doğru geliyordu. Ege bey hala daha eve gelmemişti. Embesil çokta umrumdaydı. Kızımın odasına girerek baktım hala daha uyuyordu. Artık uyandırıp karnını doyursam iyi olacaktı. Yavaşça kızımın üzerine eğilirken burnuma gelen kokuyla İlk önce üzerimi değiştirme kararı alarak odadan çıkıp kendi odama geçtim. Bavullarımı açarak içinden bir crop ve eşofman altı alarak üzerimi değiştirdim.
Nasıl olsa Ege evde değildi. Kaldı ki kılık kıyafetime karışmayacağınıda belirtmişti zaten.

Tekrar kızımın odasına girdiğimde uyanmış etrafına bakıyordu. Küçük hanım alışkındı tabii babasının kıymetli odasında uyanmaya kendi odasına alışamıyordu.

"Günaydın küçük uykucu gell bakalım bana elimizi yüzümüzü yıkayalım sonra da yemek yiyelim."

"Mamamm maaamaaa."

"Evet aşkım mamma yiyeceğiz gell bakalım." Kızımı kucağıma alarak banyoda bir güzel elini yüzünü yıkadım. Saçlarını da toplayarak giyinme odasında altını değiştirerek onunda üzerini değiştirdim ve tekrar kucağıma alarak aşağı mutfağa indik. Kızımla kendime bir tabak hazırlayarak bir yandan Alin'e yediriyor bir yandan da kendim yiyordum. Konuşması için de kısa kısa kelimler söylüyordum.

Bir günde o kadar çok adapte olmuştum ki bu bakıcılık oyununa kendim bile şaşırmıştım.
Çocukluğumdan bu yana hiç annesizlik ve babasızlık çekmemiştim. Ama minicik kızıma bunu yaşatmıştım. Her ne kadar istemeyerek yaptım desemde hala bir tarafım çok pişmandı. Düşünseydim eğer daha farklı yollar bulabilirdim.

Alin'in mırıltısıyla kendime gelerek kafamı iki yana salladım. Olan olmuştu bir kere zamanı geriye almak gibi bir şansım yoktu. O yüzden geçen zamanı telafi etmek en iyisiydi. Hızlıca yerimden kalkarak tabakları makinaya yerleştirirken küçük kızım pür dikkat beni izliyordu. Mutfak masasının üzerini de sildikten sonra kızımı kucağıma alarak banyoda elini yüzünü yıkadıktan sonra salondaki oyuncak yığınının önüne bırakıp bende başına oturdum. Saat 21:00'i çoktan geçmişti. Ege bey hala daha gelmemişti. Tekrardan ayağa kalkarak Alin'e süt ısıttım. Güzel kızımın sütünü de içirerek yukarı çıkardım.

"Güzelim benim canımın içi bıcı bıcı yapalım mı hı?"
Hevesle kafasını salladığında tekrardan kucağıma alarak banyoya girdik. Küveti doldurup biraz da küvette vakit geçirdikten sonra kızımın bornozunu giydirerek giyisi odasına geçerek bir güzel üzerini giydirip saçlarını da taradıktan sonra yatağına yatırdım. Suyunda etkisi ile on dakika içinde uyumuştu prensesim. Başına bir öpücük kondurarak banyoya dönüp küveti boşalattım ve banyoyu toparladım. Ordan tekrar aşağı inerek salondaki oyuncakları da toplayarak kendi odama çıktım. Bavullarımı açarak giysi odamdaki dolaplarıma yerleştirmeye başladım. Epey bir süre geçirmiştim. Sonunda bütün eşyalarımı yerleştirdiğimde geceliklerimi alarak duşa girdim. Güzel bir duş aldiktan sonra saçlarımı kurulayıp ördüm ve telefonumu alarak yatağa geçtim. Aslı birsürü mesaj atmış birkaç kez aramıştı. Saat gece yarısını çoktan geçmişti artık yarın arardım. Mesajlarına cevap yazarak yatağa uzandım. En iyisi tekrar bir kızımı kontrol etmekti uzun bir süredir odadaydım sonuçta. Yataktan kalkarak kızımın odasına geldim. Miniğim mışıl mışıl uyuyordu. Kızımı seyrederken aşağıdan gelen kırılma sesi ile yerimden sıçramıştım. Ege evde yoktu gelse kapının sesinden duyardım. Eee o zaman kim gelmişti. Hırsız olamazdı değil mi dışarıda bir sürü koruma vardı. O zaman o kırılma sesi de neydi.

Bütün cesaretimi toplayarak yerde duran büyük vazoyu elime alarak yavaşça kızımın odasından çıktım. Yavaş adımlarla aşağı iniyor ses çıkartmamaya çalışıyordum. Sakar gibi yukarı çıkmadan bütün ışıklari da kapatmıştım. Önümü zor görüyordum hırsızı nasıl görecektim. Salondan gelen tıkırtılar ile birlikte yavaşça salon kapısına gelerek elimdeki vazoyu havaya kaldırdım. Kapıdan içeri geçerken birinin elimden tutup ağzımı kapatması ile vazonun düşmesi bir oldu. Korkudan yerimde çırpınırkem arkamdakinin beni duvara yapıştırması bir oldu.

"Şşşttt."


Herkese merhabalar arkadaşlar

Yeni bölümümüzle tekrar burdayım

Umarım beğenirsiniz🥰

Destekleriniz için beğeni ve yorumlarınızı bekliyorum ❤️

Peki sizinde şurası şöyle olsa şöyle olurdu diye düşündüğünüz yerler varsa yorumlarda buluşalım arkadaşlar.

Şimdiden hepinize keyifli okumalarrrrr 🤍🤍🤍

Czytaj Dalej

To Też Polubisz

395K 12.3K 38
Bebeğine bakamayacağını düşünen bir anne bebeği gizlice babasına bırakıp kaçarsa? Bir kapı zili ile hayatı alt üst olan bir mafya ? Sizce bu ikisini...
663K 22K 23
Sevgiden nefrete dönüşen imkansız bir aşkın hikayesi. "Onlar cehennemi yaşayacak, Aşk cennetin dilinden onlara kalan tek an olarak kalacak, bu aşkın...
92.7K 6.6K 55
Sessizlik. Yalnız kalmak istediğimi söylemiştim sadece ona. Sadece sessiz olmasını! Neden dediğimde susmadın? Şimdi yoksun. Bu senin tercihindi!
1.2K 110 11
O an sadece annemin gözlerinin içine bakarak şunu söyledim: -"Pekala sen burda onca yıl olduğu gibi yine şiddet görmeye hazırsan kala bilirsin. Ama b...