Aşk, Gurur ve Modern Zamanlar

By ursulamajor

71.3K 9.9K 2K

'İleride kızım olduğunda ona asla okutmayacağım yazarlar listesi yapıyorum, dinlemek ister misin?' Nil elinde... More

Giriş
Birinci Bölüm
İkinci Bölüm
Üçüncü Bölüm
Dördüncü Bölüm
Beşinci Bölüm
Altıncı Bölüm
Yedinci Bölüm
Sekizinci Bölüm
Dokuzuncu Bölüm
Onuncu Bölüm
Onbirinci Bölüm
Onikinci Bölüm
Onüçüncü Bölüm
Ondördüncü Bölüm
Onbeşinci Bölüm
Onaltıncı Bölüm
Onyedinci Bölüm
Onsekizinci Bölüm
Ondokuzuncu Bölüm
Yirminci Bölüm
Yirmibirinci Bölüm
Yirmiikinci Bölüm
Yirmiüçüncü Bölüm
Yirmidördüncü Bölüm
Yirmibeşinci Bölüm
Yirmialtıncı Bölüm
Yirmiyedinci Bölüm
Yirmisekizinci Bölüm
Yirmidokuzuncu Bölüm
Otuzuncu Bölüm
Otuzbirinci Bölüm
Otuzikinci Bölüm
Otuzüçüncü Bölüm
Otuzdördüncü Bölüm
Otuzbeşinci Bölüm
Otuzaltıncı Bölüm
Otuzyedinci Bölüm
Otuzsekizinci Bölüm
Otuzdokuzuncu Bölüm
Kırkıncı Bölüm
Kırkbirinci Bölüm
Kırkikinci Bölüm

Kırküçüncü Bölüm

776 91 36
By ursulamajor

Selam selam selam. 🌝 Şükür kavuşturana temalı bir bölümle karşınızdayım. Yorumlarınızı merakla bekliyorum. Çok öptüm ✨💖💖




Özgür Kentmen

Nilüfer'i öpmeyi bırakıp odadan ayrılmak dünyanın en zor şeyi gibi gelmişti. Odadan çıkınca bir süre koridordaki boy aynasında üzerimi düzelttim. Hala tenimde Nilüferin istekli dokunuşlarını hissedebiliyordum. Yüzümdeki keyifli gülüşü kontrol altına almam imkansız gibi duruyordu.

Az önce yaşadığım rüya gibi yarım saate inanmakta güçlük çekiyordum. Nilüfer bana aşık olmuştu. Nihayet, benim duygularımın da onda bir karşılığı vardı. Dünyanın en kontrollü insanı gibi görünmesine rağmen beni öperken kontrolü elden bırakıyordu. Çok tutkuluydu. Yanından asla ayrılmak istemeyeceğim kadar.

Ama maalesef, yetişkinlik hayatının dayattığı bir takım sorumluluklar yerine getirilmek zorundaydı. Az önce sahnelediğim oyunun röportajını vermek gibi. Bütün işlerimi halledip sonra tekrar Nilüfer'e kavuşacağımı düşündüğümde içim içime sığmıyordu.

Seri adımlarla aşağıya indim. Arda ve Cemre girişte beni bekliyorlardı. Onları da yanıma alarak tiyatronun çıkışına doğru yürüdüm.

Kapıdan çıkar çıkmaz üzerimizde flaşlar patladı. Yaklaşık yirmi kişiden oluşan hevesli bir kalabalık vardı. Sırayla tebriklerini iletip soruları sordular. Dekor ve tasarım ile ilgili soruları Cemre, yönetmenlikle ilgili olanları Arda yanıtlıyordu. Bense sadece övgüleri kabul edip, sıradan sorulara sıradan yanıtlar veriyordum. Zihnimi bulunduğum yerde tutmak, tekrar kuliste beni bekleyen güzeller güzeli kadına kaymasını engellemek için bir savaş halindeydim.

Oldukça rahat bir onbeş dakikanın ardından gazetecilere iyi akşamlar dileyip binanın içine geri döndük. Arda son ayarlamaları yapıp toparlanıp çıkacaktı. Cemre'yle yalnız kalmıştık.

Bana yüzünde meraklı bir ifadeyle bakarken gülümsememe engel olamadım. Hevesle gülümsememe bakıp 'Yapma!' diye haykırdı. 'Gerçekten oldu mu! Sevgili misiniz!'

Onun bu samimi heyecanına gülmeden durmak mümkün değildi. Başımı sallayarak onayladım. 'Sanırım sevgiliyiz. Sanırım sonunda başardım Cemre.'

Kardeşim ince kollarını boynuma dolayıp bana sarıldı. 'Abi çok sevindim!' diyordu. 'Asla Nil'den iyisini bulamazsın, asla!'

Ona yalancı bir sitemle bakıp 'Niye bu kadar şaşırdın küçük cadı?' diye sordum. 'Bu yaşananlara pek ihtimal vermemiş gibisin?'

Cemre keyifle gülerek omzunu silkti. 'Siz erkekler her şeyi yüzünüze gözünüze bulaştırma konusunda dünya markasısınız. Şaşırdım haliyle.'

Elimi uzatıp düz fön çekilmiş saçlarını karıştırdım. Küçük bir çığlıkla elimin altından kaçıp saçlarını düzeltmeye başladı. Ben de aklımdaki soruyu sorabilecek gücü topladım.

'Annemler nerede?'

Cemre'nin yüzünde gergin bir ifade oluştu. 'Sanırım kafeteryadalar. Seni bekliyorlardı.'

Derin bir nefes aldım. Bu geceyi tamamen Nilüfer'le geçirmek istiyordum. 'Sence,' diye konuşmaya başladım. 'Nilüfer'i onlarla tanıştırmalı mıyım?'

Cemre başını hararetle iki yana salladı. 'Kesinlikle bu gece değil Özgür. İlk geceden Nil'i onların önüne atamazsın. Oğullarına kimseyi layık görmüyorlar, biliyorsun. Nil'in ruhunu emerler.'

İçim sıkılmıştı. Az önce sevdiğim kadın kollarımdayken bir daha asla içim sıkılmayacakmış gibi hissediyordum; ama Kentmen ailesi hislerimi çok geçmeden yanlış çıkarmayı başardı.

Ailem, özellikle de annem gerçekten bana çok düşkündü. Kimseyi yanıma yakıştırmadığı da bir gerçekti. Etrafımdaki kadınlardan sadece Burcu'yla arası iyiydi. Durumun vehametini anladığınızı düşünüyorum.

'Ne yapmalıyım sence?'

Cemre bir an önüne bakıp düşündü. Zihninde dönen çarkların sesini duyabiliyordum. Sonra bir zafer gülümsemesiyle bana baktı. Sesinde yalancı bir hüzüne 'Migrenin tutmuş abi, çok geçmiş olsun.' dedi.

Gülümsedim. Oldukça mantıklı bir yalandı. Sahne performansından sonra sık sık migren atakları yaşardım. 'İnanırlar mı?'

Cemre bana güven verircesine elini koluma yerleştirdi. 'Ben inandırırım. Biricik oğullarına kıyamazlar. Sen canını sıkma.'

Başımla bu fikri onayladığımı belirttikten sonra sevgiyle Cemre'ye baktım. Bana tatlı tatlı gülümsüyordu. 'Teşekkürler küçük cadı.'

Uzanıp yanağımdan öptü. 'Rica ederim. Bu gecenin tadını çıkarın. Annemleri ben oyalarım.' Sonra arkasını dönüp seri adımlarla kafeteryaya doğru gitti. Ben de koşmaya yakın adımlarla kulise çıktım.

Nilüfer kreton koltuklardan birine kibarca yerleşmiş beni bekliyordu. Odaya girdiğimi görünce ayağa kalkıp bana yaklaştı. Kollarını boynuma dolayıp gülümseyerek 'Hızlı geldin.' dedi. 'Kendimi iki saat beklemeye hazırlamıştım.'

Ben de kollarımı ince beline dolayıp Nilüfer'i iyice kendime yaklaştırdım. Aramızdan hiçbir şey sızamasın istiyordum. Dudaklarımı yumuşak dudaklarına bastırıp çektim. 'Çok bile kaldım. Gidelim mi?'

Gülümseyerek çantasını aldı ve beraber kulisten çıktık. Elimi uzatıp ince parmaklı narin elini avucuma hapsettim. Bana kısacık bir an şaşkınlıkla baktı. Ondan sonra yüzünde tatlı bir gülümsemeyle bana omuzlarımızın birbirine değeceği kadar yaklaştı ve beraber el ele aşağıya indik. Arabamı tamamen şansa kafeteryanın ters yönüne, arka kapının önüne park etmiştim.

İkimiz de arabaya bindik. Bir an Nilüfer'e nereye gitmek istediğini sormayı düşündüm. Sonra tek isteğimin onu eve götürmek ve vaktimizin geri kalanını onu öperek geçirmek olduğunu fark ettim. Arabayı eve doğru sürmeye başladım.

Apartmanın önüne geldiğimizde artık bir açıklama yapmam gerektiğini hissettim. Sesime yansıyan hafif bir gerginlikle; 'Bu apartmanda oturuyorum.' dedim 'Giriş katta. Küçük bir bahçem var.'

Nilüfer bana gülümseyerek bakıyordu. 'Beni evine getirmene memnun oldum, Özgür.' dedi. 'Sadece seninle vakit geçirmek istiyorum. Benim için sorun yok.'

Evime girdiğimizde Momo bizi kapıda karşıladı. Nilüfer'i görünce heyecandan delirmiş gibi üzerine atladı. Nilüfer de halinden çok memnun bir şekilde onun kulaklarının arkasını, çenesini ve karnını sevdi. Çok güzel bir tabloydu.

Momo onu serbest bırakınca yavaş adımlarla etrafı inceleyerek salona ilerledi. Duvardaki tablolar ilgisini çekmişti.

Tekrar dikkati kendime çekmek için hafifçe boğazımı temizledim. Bakışları omzunun üzerinden bana döndüğünde 'Ne içmek istersin?' diye sordum. 'Kırmızı şarabımız var. İstersen kahve de yapabilirim.'

Gülümseyerek 'Şarap çok iyi olur.' dedi. 'Teşekkürler.'

Dolaptan iki kadeh çıkardım. Şarapları elime alarak açık mutfaktan salona geçtim. Nilüfer orta sehpada duran bir dergiyi alıp karıştırmaya başlamıştı bile.

Ona uzattığım şarabı alırken 'Psikeart okuduğunu bilmiyordum.' dedi.

Psikeart okumuyordum. Nilüfer'in orada yazdığını öğrenene kadar. Öğrendikten sonraysa, yazısının bulunduğu bütün sayıları almıştım. O an dürüst olmak en iyi seçenek gibi geldi. Koltuğa yanına otururken 'Senin yazdığını öğrendiğimden beri alıyorum.' dedim.

Şarabından bir yudum aldı, kadehini orta sehpaya bırakıp koltukta yanıma yaklaştı. Ellerini keten gömleğimin yakalarına koyup gereksizce gömleğimi düzeltti. Onun bu temas sever yanıyla ilk defa karşılaşıyordum. Beni inanılmaz derecede etkiliyor ve kendimi tutmamı güçleştiriyordu. Açıkçası bir mağara adamı gibi Nilüfer'i omzuma atıp yatak odasına götürmek istiyordum. Daha önce kimseye hissetmediğim bir tensel çekim bütün vücudumu ele geçiriyordu.

Gömleğimin yakalarını tutup beni kendine çekti. Dudaklarıma doğru uzandı. 'Özgür Kentmen yazılarımı okuyor.' diye mırıldandı. 'Gurur duydum.'

Boğuk bir sesle, uyarırcasına 'Nilüfer.' dedim. 'İrademin sınırlarını zorluyorsun.'

Gülerek benden uzaklaştı. Eline kadehini alıp ayağa kalktı. Sonra beni de kaldırmak için elini bana uzattı. Hiç ikiletmedim. Elini tutarak ayağa kalktım.

Beni bahçe kapısına doğru çekerken neşeyle 'Hayır.' dedi. 'İradenin sınırlarını deniyorum sadece.'

Beraber bahçeye çıktık. Daha birkaç ay önce Barış'la dertleştiğimiz masaya oturduk. Nilüfer'i düşünerek burada az vakit geçirmemiştim.

Şimdi ise aşık olduğum kadın evimdeydi. Elimi tutuyor, beni öpüyor, etrafına ışıklar saçarak gülümsüyordu. Cemre'nin de bana sorduğu gibi, bunu hakedecek ne yapmış olabilirdim?

Nilüfer bir yandan şarabını yudumlayıp bir yandan da boşta olan eliyle Momo'nun başını seviyordu. Sonra birden aklına gelmiş gibi 'Bu gece Cemre'yi hiç görmedim.' dedi. 'Sanırım yerim annenle babanın hemen yanındaydı, ama o yoktu.'

'Cemre kostüm ve dekor ayarlamaları için sahne arkasında kalmak istedi.' diye cevap verdim. 'Sahnenin arkasında Cemre ile Arda'nın olması bana çok güven veriyor.'

Nilüfer fırsatı kaçırmadı. Dalga geçen bir ses tonuyla 'Özgür Kentmen'in güvene mi ihtiyacı varmış?' dedi. 'Daha neler duyacağım acaba.'

Kinayesi beni güldürdü. Aklından geçeni yüzüme vurur gibi konuşmasını çok seviyordum. 'Bu akşam için Cemre'ye teşekkür etmem gerek bir ara.' dedim. 'Yoksa seni ailemle tanıştırmak zorunda kalabilirdim.'

Nilüfer şarabından bir yudum daha alıp hafif mayışmış bir gülümsemeyle yüzüme baktı. Konuştuğunda sesi yine alaycıydı. 'Biraz hızlı gitmiyor muyuz Özgür?'

Onun alaycılığının aksine ciddi bir sesle cevapladım. 'Hayatımda olduğunu herkesin bilmesini çok isterim. Ama ailemle tanışmak biraz zorlayıcı olabilir.'

Nilüfer uzanıp masanın üzerinden elimi tuttu. 'Neden?' diye sordu. 'Burnu kaf dağında, kimseyi biricik oğullarına yakıştırmayan, buz gibi soğuk insanlarla mı tanışacağım?'

Doğru tespitleri beni gülümsetti. Bahçedeki hafif rüzgar masanın karşısından kokusunu bana ulaştırıyordu. Adını bilemediğim binlerce çiçek gibi kokuyordu. Onu kollarıma almak ve kokusunu daha yakından duymak istiyordum; ama önce bu konuşmayı bitirmeliydim.

'Evet.' dedim. 'Ailem gerçekten ve maalesef betimlediğin gibi.'

Tutmakta olduğu sağ elimi okşadı, şimdi yüzüme yumuşacık bir gülümsemeyle bakıyordu. 'Neticede Mr. Darcy'nin ailesi. Başka bir şey beklenemezdi.'

Elini kendime çekip dudaklarıma bastırdım. Nilüfer dudaklarım tenine değince anlık olarak gözlerini kapattı.

Sonra yavaşça 'Beni uyardığın için teşekkür ederim.' dedi. 'Ama halledebileceğimi düşünüyorum. Vakti geldiğinde, senin için bununla başa çıkabilirim.'

Sonra ben daha bir şey diyemeden önümdeki boş kadehi ve kendi kadehini aldı. Hayran bakışlarım altında masadan kalkıp mutfağa geçti. Ben de onu takip ettim. İkimize de birer kadeh şarap daha koyup tezgaha yaslanıp bana bakmaya başladı.

Hala diyeceklerimi tam toparlayamamış halde ona bakıyordum. Söyledikleri benim için çok değerliydi. O yanımdayken hiçbir şey için endişe etmeme gerek olmadığını bana hem sözleriyle hem de davranışlarıyla, eksiksiz hissettiriyordu.

Nilüfer gülümseyerek yüzüme bakıyordu. Doldurduğu kadehlerden birini bana uzattı. Kadehi elime alıp bir yudum içip kenara koydum. Yavaşça Nilüfer'le aramdaki mesafeyi kapattım. Kollarımı iki yanından tezgaha yerleştirdim. Şimdi yüzü çok yakınımdaydı.

'Benim için gerçekten bir şeylerle başa çıkar mısın Nilüfer?' dedim. Yanıtını biliyordum. Sadece onayını sesli olarak tekrar duymaya ihtiyacım vardı.

Güzel yaprak yeşili gözleri, gözlerimden dudaklarıma kaydı. Hafifçe yutkunduğunu fark ettim. Nilüferi öpmeye yönelik bir istek dalgası tepeden tırnağa bütün bedenime yayılmaya başladı.

Tutmakta olduğu kadehi beni taklit ederek kenara bıraktı. Nazik parmaklarını yüzüme yerleştirdi. Bu küçük dokunuş bile ayarlarımla oynuyordu.

Gözlerini dudaklarımdan gözlerime çıkararak 'Elbette senin için bir şeylerle başa çıkarım.' diye mırıldandı. 'Senin için önemli olan her şeyde yanında durmaya çalışırım. Bunların hepsini içimden gelerek yaparım.'

Ona daha yakın olma isteğime uyarak alnımı alnına yasladım. 'Neden peki?' diye sordum.

Kollarını boynumun iki yanına yerleştirip ensemde birleştirdi. Oyuncu havasına tekrar bürünmüştü. Gülümseyerek 'Bir takım şeylerin sebebini çok iyi bilsen de; benden duymaya ihtiyacın var sanırım.' dedi.

Bu dolaysız ve doğru çıkarımı beni de güldürdü. 'O kadar belli oluyor mu?'

Gözlerini kapatıp başını sallayarak onayladı. Şimdi gülümsemesi anlayışlı bir hal almıştı. Yumuşacık bir sesle 'Çünkü seni çok seviyorum, Özgür.' dedi. 'Yanıtı bu kadar basit. İstersen bunu bin kere söyleyebilirim. Seni seviyorum, seni seviyorum, seni-'

Onu büyük bir arzuyla öperek son seni seviyorumunu dudaklarımın arasında hapsettim. Nilüfer de hafifçe iç çekerek bana karşılık verdi. Elleri saçlarımın arasında geziyordu. Vücudunu bana yaslamıştı. Kat kat giysilerin altından bile sıcaklığını alabiliyordum.

Dahasını istiyordum. Bunu saklayabilecek gibi değildim. Öpüşlerimiz derinleşirken Nilüfer adımı sayıkladı. İnler gibi sayıkladığı ismim benim için bardağı taşıran son damla olmuştu. Onu kalçalarından tutarak kucağıma aldım. Bacaklarını etrafıma doladı. Bir kuş gibi hafifti.

Yüzünü benden biraz uzaklaştırıp bir an için gözlerimde bir şeyler aradı. Gözlerimi onunkilere sabitleyerek; 'Durmak istemiyorum.' dedim.

Gözlerimde aradığı her neyse, bulmuş gibi gülümsedi. Dudaklarıma tekrar uzanarak 'Durmanı istemiyorum.' dedi.

O gece Nilüfer'le aramızdaki bütün duvarların yıkıldığı geceydi. Hayatımın en güzel gecesiydi. Ömrümün sonuna kadar unutmayacağımı biliyordum. Aşık olduğum kadın da bana aşıktı. Nihayet kavuşmuştuk. Artık gerisi teferruattı. Yanımda Nilüfer vardı.

Continue Reading

You'll Also Like

2.3M 141K 60
pabucumun bayboyu Ayşen: Ama senin gibi tiplerden hoşlanmam. Ayşen: Senin gibi tipler dediğim. Ayşen: Kötü çocuk gibi takılan. Ayşen: Zeki ve çalışk...
271K 17.5K 22
17 Yıl sonra gerçekleri öğrenen Bade, yıllardır onu arayan abilerine giderse. Azıcık dram. Bolca eğlence. Bolca aksiyon. Bir tutam da kaos. Daha...
25.4M 905K 78
♌ İNTİKAMDAN DOĞAN TUTKULU BİR AŞK ♌ Küçük yaşta anne ve babasının ölümüne şahit olan acımasız genç bir adam... Edim Demiray. Daha on sekizinde uyuş...
922K 52.8K 34
Kuru öksürükleri durmadı bir süre. Boğazının acısını ben hissetmiş gibi yüzümü buruşturdum. Hastalığı benden kaptığı için kendimi iki kat kötü hissed...