ÖLÜ RUHLAR

By gozyasimezarligi

5.8K 800 972

İki ruh,bir olmuştu. Ölü ruhlar tanışmıştı ve bütünleşerek ruhlarının canlanmasını sağlamıştı. En sonunda ruh... More

Giriş Bölümü
1.Bölüm:Akşamüstü
2.Bölüm:Paramparça Umutlar
3.Bölüm:Ruhlarımız
4.Bölüm:Bataklık
5.Bölüm:Kayıplar ve Yenilgiler
6.Bölüm:Ev
Karakter Tanıtımları
7.Bölüm:Geçmiş
8.Bölüm:Yalan ve İhanet
9.Bölüm:İhanetten Geriye Kalanlar
10.Bölüm:Yara Ve Yara Bandı
11.Bölüm:Kayıp Ruhum
12.Bölüm:Aşk'ın Alevleri
13.Bölüm:Kalbinle Görmek
14.Bölüm: Kolların Arasında Ki Ev
15:Yıkımlar Ve Onarımlar
16:Yalanlar Ve Yaralar
17:Çiçek Açmış Ruhlar
18:Kırıklarla Dolu Yol
19:Kayıplar Ve Kayboluşlar
21:Uçurum
22:Hayallere Tutunmak
23:Etten Kemikten Yuva

20:İlaç Niteliğindeki Kelimeler.

42 5 1
By gozyasimezarligi

Selamm.

Yine güzel bir bölümle geldim,biraz kısa ama olsun hemen okuyalımm. Yorum yaparak okumayı ve oylamayı unutmayalım.

İyi okumalarr.

🪡

20.Bölüm:İlaç Niteliğindeki
Kelimeler

Kelimeler elbette ki ilaç niteliğinde kullanıldığın da bağımlılık yapardı. Sevgilim,senin sözlerin gördüğüm en güzel bağımlılıktı.

🪡

Söylediği sözler,boynuma doğru değen dudakları kalbimin hızla atmasına yetecek türden şeylerdi. Nefes alma yetimi kaybetmiştim. Kullandığı cümleler ruhuma işliyordu.

Kelimeler ilaç gibidir. Fazlası zarardır,yaralar. Kelimelerin açtığı yaralar ise fiziksel yarları iyileştirmekten daha zordur daima.

Gereği kadarı ise iyileştiricidir. Belki de geçmişte kalan,kelimelerin açtığı yaraları bile iyileştirmeye gücü yeterdi. Özellikle sözleri en sevdiğinden duyuyorsan.

Fakat yaraları iyileştirdiği fark edilen ilaçlar bir kere vücuda nüfus ettikten sonra sık sık alınmaya başlar,bir yerden sonra bağımlı olursun o ilaca.

Fakat iyileştirici ilaç niteliğinde ki sözler bağımlılık yaparsa,o sözleri bir daha duymama olasılığın yüksek olur. Çünkü o kelimeleri ne kadar çok duymak istersen,o kadar çabuk uzaklaşırlar senden. Aynı bir şeyi ne kadar çok istersen,çoğu zaman elinden kayıp gitmesi gibi.

Fakat ben bunun bilincinde olduğum halde onun kelimelerini iyileştirici ilaç niteliğine koydum. Tek dileğim ise o kelimelerin benden uzaklaşmamasıydı,onun benden uzaklaşmamasıydı. Çünkü eğer ilacımı kaybedersem,iyileşmiş ruhum yeniden kanamaya başlayacak. Ben ise her zaman yaptığım gibi üzerini örteceğim ve çevrem ise her zaman yaptığı gibi o örtüyü açıp,yaramı tekrar tekrar deşeceklerdi.

"Aras...bende sana çok aşığım." diye mırıldandım kesik nefeslerimin arasından. Hafifçe geri çekildi ve elleri belimdeyken beni kendine doğru çevirdi. Ardından dudakları çenemi buldu ve hafifçe öptü.

İçim yumuşacık olurken yavaşça geri çekildi. Kalbim yine huzurla dolmuştu. İçimde yarattığı huzur ve güven duygusundan bihaberdi.

Ben olduğum yerde kalakalırken o son kalan tabakları da bulaşık makinesine yerleştirdikten sonra mutfağı toplamayı bitirmiştik.

"Hadi geçelim içeri sonra hazırlanalım. Dışarı çıkıyoruz." dediğin de nihayet kendime gelmiştim.

"Nereye gidiyoruz?"diye sordum çocuksu bir heyecanla.

"Orası süpriz." dedi. Hareket etmediğimi fark edince elimden tuttu ve Ada'nın yanına doğru ilerlemeye başladık. Ardından Ada'nın odasına girdik.

"Ada,abiciğim dışarı çıkacağız. Hadi hazırlan." dedi Aras.

"Tamam tamam hemen hazırlanıyorum!" dedi Ada heyecanla.

"Bende odama gidip hazırlanayım o zaman." dedim ve Aras'ın elini yavaşça bırakarak odama doğru ilerlemeye başladım.

Odaya geldiğim de sonbahara girdiğimizi göz önünde bulundurarak yeşil bir kazak ve siyah,bol paça bir kot giydim. Saçlarımı açtım ve taradım. Nereye gideceğimizi bilmiyordum bu yüzden normal bir şekilde giyinmiştim.

Odamdan çıktım ve hâlâ hazırlandıklarını fark ettiğimde salona doğru ilerledim. Ardından koltuklardan birine oturarak bekledim. Çok geçmeden gelmişlerdi.

"Hadi çıkalım." dedi Aras. Oturduğum yerden ayağa kalktım ve kapıya doğru,yanlarına ilerlemeye başladım. Yanlarına ulaştığım da hep beraber ayakabbılarımızı giydik ve merdivenlerden aşağı inmeye başladık.

Dışarı çıktığımız da sonbaharın rüzgarı yüzüme tekrardan bir tokat gibi çarpmıştı. Aldırmamaya çalışarak arabaya doğru yürümeye devam ettim. Sonunda arabaya vardığımızda ön koltuğa,Aras'ın yanına oturdum.

"Nereye gidiyoruz ya,çok merak ettim." dedim heyecanla. Aras'ın belli belirsiz güldüğünü hissettim.

"Gidince göreceksiniz. Beklentinizi çok yükseltmeyin ama." dedi Aras. Bu cevabı hiç bir soruma yanıt olmadığından ve söylemeyeceğinden emin olduktan sonra kafamı camın olduğu tarafa çevirdim.

Sonbaharı gerçekten seviyordum. Ayaklarımı yere bastığımda yaprakların çıtırtısını seviyordum,yağmuru seviyordum,ne soğuk ne sıcak olmasını seviyordum,sweat ve kazak giymeyi seviyordum,botları seviyordum. Sonbaharın bize sundukları o kadar güzeldi ki aşık olmamak elde değildi.

Yaklaşık yarım saat hiç birimiz konuşmamıştık. Yarım saatin sonunda ise nihayet araba durmuştu.

"Geldik mi?" diye sordum hızlıca. O sırada yerimde doğruluyordum.

"Geldik geldik. İnebilirsin." dediğinde çoktan inmeye hazır olduğumdan direkt indim.

İndiğim anda buz gibi bir hava beni karşılamıştı. Soğuk tüm bedenimi ele geçirirken omuzlarıma bırakılan pike tarzı yorganla yerimden sıçradım. Yorganı bırakan kişinin sıcacık dudaklaru yanağımı buldu ve öptü. O an sanki soğuk kelimesi sözlük anlamını yitirdi. Tek odaklandığım şey sıcak dudaklarının,buz gibi olan tenimi yumuşacık öpmesine rağmen nasıl yaktığıydı. Ardından geri çekildi.

Tekrar an'a odaklandığımda dalga sesleri duydum fakat sahil kenarında değildik çünkü kum yoktu. Bir süre seslerle nerede olduğumuzu algılamaya çalıştım.

"ABİ BURASI ÇOK GÜZEL!" diye bağırdığınu duydum Ada'nın. Keşke bende nasıl bir yer olduğunu görebilsem.

"Temmuz,şuan uçurumun kenarındayız ama etrafımız orman. Ormanın ortasında bir yer yapılmış yani ve bu yer şuan bulunduğumuz yer. Burada kocaman bir ekran var ve önünde puf koltuklar var. Yani film izlemek için gayet ideal bir yer. Biliyorum sen film izleyemeyeceksin,
dinleyeceksin fakat ben sana aynı kitap okuyormuş gibi anlatacağım. İkinize de haksızlık yapmak istemedim." dye açıklamıştı Aras. Anladığımı belirtircesine kafamı aşağı yukarı salladım fakat aklımdaki cümle yüzünden tepki veremiyordum.

Ben sana aynı kitap okuyormuş gibi anlatacağım.

Ben film izleyemiyorum diye,filmi kitap okurmuşçasına bana anlatacakmış.

Aşk bu muydu? Tabii ki de. Aşk fedakarluktı,zaman ayırmaktı,değer vermekti,sevmekti,kıyamamaktı,
korkuydu,kıskançlıktı,güvendi,saygıydı. Sonuç olarak aşk her şeydi. Biri size aşık olmuşsa,bir çok şeyi göze alabilmiş demekti.

Aşk bu yüzden cesaret isterdi. Çünkü aşk kendinden bir şeyler feda etmektir de aynı zamanda. Fedakarlık dediğim nokta tam olarak budur. Onu,kendinden çok sevmeliydin. Canını tehlikeye atacak kadar sevmeliydin ki ortada bir aşk olmalıydı. En derin yaralarını paylaşacak kadar sevmeliydin,en büyük mutluluklarını paylaşacak kadar sevmeliydin. Sen onu öyle bir sevmeliydin ki onun için aşkın tanımı sen olmalıydın.

Sevmek kadar özel bir duygu dünyada yok iken,hakkını vermek lazımdı.

"Çok güzel görünüyordur,eminim. Kulağa harika geliyor çünkü. Ayrı yeten ince düşüncen...teşekkür ederim Aras. Gerçekten,bir çok şey için. Bunlar için. Her şey için." dedim. Karşımdaydı ve bir elim göğsünde,kalbindeydi.

"Ben teşekkür ederim güzelim. Varlığın için,burada ki varlığın için." dedi eli,elimin üzerini bulurken. Gülümsediğim de zaten puflara oturmuş bizi bekleyen Ada'nın yanına ilerlemeye başladık. Yanyana duran puflardan birine ben,diğerine Aras oturdu.

Rastegele bir film açıldığında ilgilendiğim şey film değil,Aras'tı. Filmi neredeyse yarılamıştık fakat bana en başından beri anlatmaya devam ediyordu. Onu susturmak için öpmek istiyordum tam şu an fakat Ada'nın varlığı bu isteğime engel oluyordu.

"Çocuk şuan kız gittiği için peşinden koşuyor..." diye anlatmaya devam ediyordu Aras.

"Aras." diye mırıldandım susmasına neden olarak. Elim çenemin altında,filmi değil de onun yüzünü izlediğimi hayal ediyordum. Bunu ona hitap etmemle bana döndüğünde anlamış olmalıydı. Onu şuana kadar anlatmakla yorduğum için vicdan azabı çekiyordum.

"Anlatma artık." diye mırıldandım elim yanağına giderken. "Sen varken,seni hayal etmek varken...filme odaklanamıyorum. O yüzden sende anlatma. Yorulma boş yere." dediğim de Ada'nın bizi fark etmediğinden emindim. Film izlemeye daldığın da dünyayla bağlantısını kesiyordu.

"O zaman gel benimle." dedi ve hızla ayaklanıp elimden tuttu. Bende,beni kaldırmasıyla ayaklandığımda koşmaya başladık. Bir süre koştuğumuzda sadece kahkaha atıyordum. Ne olduğunu sormadım,nereye gittiğimizi sormadım.

Bazı anlar sadece özeldir. Sadece özel oldukları için güzellerdir. Anları ve anıları ise güzelleştiren onlara bizimle birlikte ev sahipliği yapan insanlardır.

Sonunda durduğumuzda eli hâlâ elimdeydi. Tekrardan oturmam için beni indirdiğinde çimenlere oturduğumu fark ettim. Ardından yine beni yöneltmesiyle çimlere uzanmış halde buldum kendimi.

Elim ellerinde,ihtişamlı gökyüzünün altında çimlere uzanmıştık. Her ne kadar gökyüzünün güzelliğini bizzat görme şansını elde edememiş olsam da şahitlik ediyordum. Hemde yanımda ki güzel adamla.

"Bir keresin de hepimizin birer yıldız olabileceğini fakat eğer bir yıldız olsaydım,güçlü bir ışık geldiğinde ilk sönen yıldız olacağımı söylemiştim kendime," diye mırıldanmaya başladım yıldızları hayal ederken.
"Şimdi,tam burada yine bir yıldız olabileceğimiz düşüncesine kapıldım fakat bu sefer bir yıldız olmam açısında ki görüşlerim farklı." dedim sakince. Sabırla beni dinliyordu,baş parmağı elimi okşarken.

"Şimdi ben yine bir yıldızsam,sen o hikayedeki güçlü ışıksın fakat bu sefer sönmemi sağlamadın. Bu sefer sönmekte olduğum için ışığını bana bağışladın. Kapkaranlıkta kaldığım da,ellerini uzattın. Yalnızlığıma,bihaberken ortak oldun. Soğuk gecelerimi ısıttın,umutlarımı besledin. Bunun ötesi yok. Kalbimde ki yerinin,sen'in ötesi yok sevgilim."dedim tek nefeste. Kalbim oldukça hızlı atıyordu,her zaman olduğu gibi.

"Bundan daha değerli bir şey de yok. Tam olarak burda olmamın,"dedi ve elini kalbime koydu. "Sana bu hisleri yaşatmış olmanın verdiği hislerin açıklaması da yok. Seninleyken senden başka hiç bir şey yok aslında. Bir tek sen varsın. O da yeterli. Sen ve sana olan hislerim var. Onların gerçekliği var. Biz ve bizim hislerimizin gerçekliği var. Senin için atan kalbimin gerçekliği var. Gözlerinin güzelliğini göremediğim sen'in,kalbinin güzelliği var. Sen varsın sevgilim. Sen iyi ki varsın." dedi.

🪡

Evett,bölüm bitti ve sizce de dünyanın enn tatlı çiftini okumuyor musunuz? Öyle olmasa dahi muhtemelen benim kalemimden çıkabilecek en tatlı kurguyu okuma şansını elde ettiniz.

Bir sonraki bölümde görüşmek üzeree.

Bir sonra ki bölümde görüşmek üzeree.

Continue Reading

You'll Also Like

2.4M 104K 70
Bu imkansızdı işte ... "" Sözlüyüm ben ."" Dedi Havin . Cesur'un ise Havin'in bu tavrı hoşuna gitmişti. Her ne kadar ondan uzakta yaşamış olsa da Hav...
ZEMHERİ By yudumsucan

General Fiction

96.5K 4.7K 13
Zemheri babası tarafından zorla evlendirilen bir kızdı. Akay ona yıllarca aşık bir adamdı. Zemheri Akay'ı sevecek mi?
SARKAÇ By Maral Atmaca

General Fiction

1.4M 93.1K 7
"Delilerin sevdası hoyrat bir fırtına gibidir. Günün başında seni sarsan fırtına, gecenin şafağında ılık bir esintiye dönüşüp kaburgalarının arasına...
158K 14.9K 42
Kerem Aktürkoğlu & Kumsal Yıldız