EFSUNKÂR

Від sertkayamervee

1.7M 80K 91.8K

İnsan korkularını saklayıp kimsenin görmesine izin vermeyince mi daha cesur olurdu yoksa onları saklamadan,on... Більше

GİRİŞ:"GİRDAP"
1. BÖLÜM:"BAŞLANGIÇ"
2. BÖLÜM:"KAÇIŞ"
3. BÖLÜM:"KALP ATIŞLARI"
4.BÖLÜM:"KABUS"
5. BÖLÜM:"HİS KIRINTILARI"
6.BÖLÜM:"BALO"
7.BÖLÜM:"KİMLİKSİZ YÜZLER"
8.BÖLÜM:"MASKELER"
9. BÖLÜM "GÖRÜNENİN ARDINDAKİLER"
10. BÖLÜM:"KIVILCIM"
11. BÖLÜM:"BİLİNMEYEN"
12. BÖLÜM:"PLAN"
13. BÖLÜM:"YANGIN"
14. BÖLÜM:"ŞEFKAT"
15. BÖLÜM:"ALIŞMA"
16. BÖLÜM:"BAĞ"
17. BÖLÜM:"GİZLİ"
18.BÖLÜM:"TANIDIK YABANCI"
19.BÖLÜM:"GÖREV"
20. BÖLÜM:"ALEVLENİP HARLANAN HİSLER"
21. BÖLÜM:"SAKLI GERÇEKLER"
22. BÖLÜM:"ÇÖZÜLMEYE BAŞLAYAN DÜĞÜM"
23. BÖLÜM:"KURTULUŞ"
24. BÖLÜM:"HİSLER VE HİSSETTİRDİKLERİ"
25. BÖLÜM:"PARMAK UCUNDAN KALBE"
26. BÖLÜM:"DUYGULARIN GİRDABI"
27. BÖLÜM:"VEDA"
28. BÖLÜM:"YENİ BİR BAŞLANGIÇ"
29. BÖLÜM:"ARDIMIZDA KALANLAR"
30. BÖLÜM:"KARŞILAŞMA"
31. BÖLÜM:"YENİ HAYATLAR"
32. Bölüm:"RUHTA DİKİŞ İZİ"
33. BÖLÜM:"TUTKUNUN RİTMİ"
34. BÖLÜM:"KALPTEKİ KATRAN"
35. BÖLÜM:"İLMEK İLMEK ACI"
36. BÖLÜM:"YAŞAM ÇİZGİSİ"
37. BÖLÜM:"ÖLDÜRÜLEN NEFESLER"
38. BÖLÜM:"ÖLÜMÜN RUHA DOKUNDUĞU AN"(PART 1)
38. BÖLÜM:"ÖLÜMÜN RUHA DOKUNDUĞU AN"(PART 2)
39. BÖLÜM:"ZİHİN BOŞLUĞU"
40. BÖLÜM:"YENİDEN"
41. BÖLÜM:"NAMLUNUN UCU"
42. BÖLÜM:"GEÇMİŞİN DİKENLERİ"
43. BÖLÜM:"HAFIZA"
44. BÖLÜM"ZAMAN"
45. BÖLÜM:"HER ŞEYİN BİTTİĞİ YER"
46. BÖLÜM:"ÇIĞLIK"
47. BÖLÜM:"BİR ÖMÜR"
48. BÖLÜM:"DÜĞÜM"
49. BÖLÜM"ACI"
DUYURU
50. BÖLÜM:"BAŞLANGIÇLARA GELEN GİDİŞLER"
duyuru
duyuru 2
51. BÖLÜM:"ZAMANSIZLIK İLACI"
52. BÖLÜM:"AVUCA SIĞAN, GALAKSİLER KADAR"
53. BÖLÜM:"AİLE"
54. BÖLÜM:HUZURDAN BİR PARÇA"

55. BÖLÜM"NEFES KADAR AŞK"

3.7K 176 20
Від sertkayamervee













55. Bölüm:"Nefes Kadar Aşk"


Sonsuz gökyüzünde dışlanmış ve parıltısını kaybetmiş her yıldız, bir gün o uçsuz bucaksız evini gözyaşlarının ışığı eşliğinde terk ederek kayarmış.O yıldız yalnızlık ve karanlık içine gömülüyken umutlu ve mutlu bekleyişi ona parıltısını vermek için yeterli değilmiş fakat, o ait olmadığı gökyüzünden ayrılırken gözyaşlarının ışığı; diğer tüm yıldızların ışığının önüne geçmesine yeterli olurmuş.

Bazen ait olmayan yerler insanlara sahte mutluluklar ve umutlar verse de o bizim ışığımız olmak için yeterli gelmeyebilirdi, hatta gelmezdi.

Sahi bir yere ya da birisine ait olmak ne demekti?Kaderde başından beri belli miydi yoksa kendimiz mi bir yerlere ya da kişilere bedenlerimizi; dahası ruhlarımızı ait kılıyorduk?

Ait olmadığımız, olmayı denememize rağmen olmayacağını anladığımız o son noktada hüzünlensek de; o hüzün bize doğruya götürecek olan ışığı saçtığı için hem önümüzü hem de sahte mutlulukların bize ışıktan çok dipsiz bucaksız bir karanlık bıraktığını fark ettirirdi.

Bazen ışık olmak için yalnızca kendimizi ait kılmalıydık.

En başta kendimize.

Kendimize yabancılaştığımız her an ışığımız söner, aidiyetimizi de her şeyiyle kaybederdik.

Annemin beni doğurduğu o eve hiçbir zaman ait değildim.Bunu bildiğimden kendimi oraya ait kılmak için asla bir çabam ya da herhangi bir uğraşım olmadı.Ben oradan kayıp gideceğim ve hüznümün ışığıyla bulacağım doğru yolu bekledim.

Zamanı geldiğinde ise gerekeni yaptım ve gözyaşlarımın ışığı o evin dış kapısına benim için yeterli miktarda aydınlık sağladı.

Mizra Devrim Sertkaya.

Onu tanıdığımda ona ait değildim, bunu biliyordum ama kendimi ona ait kılmak istiyordum.

Bunu belki kendi içsel benliğime bile ilk kez itiraf ediyordum ama Mizra'ya başından beri ait olmak isteyen küçük bir kızdım.

Mizra doğru adam değildi.Belki çok daha kibar, centilmen ve doğru sevecek adamlar vardı ama Mizra onların hepsinden farklıydı.

Mizra'da benden parçalar vardı.Yansımam gibi bende olan şeyleri onda görüyordum ve tıpkı sahte mutluluğun getirmediği o ışık gibi; tüm bu kötü ya da ben olan tarafları bana kendi ışığımı kazandırmıştı.

Sonra kendimi ona ait kıldım.

İlk seviştiğimiz gece.

Dizlerim ona göstermememe rağmen tir tir titremişti ve ben o an geçmişimdeki tüm kirli eller üzerimde olacakmışçasına korkmuştum.O bana dokunduğunda, belki de tüm adamlardan daha kötü ve yanlıştı fakat ben onun doğrusu olmaya yeminli gibiydim ve o yanlış adama doğru olmayı başarmıştım.

Biliyordum ki ben artık ona aittim ve tüm evren bu karmaşayı başta kaos sanıp bizi sürekli sınasa da en sonunda bu karmaşa evrene uyum sağlamıştı ve evren bu karmaşayı çoktan sevip benimsemiş, bizi bir arada sonsuza dek tutmak üzere birleştirmişti.

O da, ben de birbirimizden başkasıyla olamazdık.O bunu kabullenmekte zorlanmıştı, o duygularını benim aksime gizlemeyi ve kalpsizi oynamayı seçmişti; hatta beni görmezden gelişleriyle kalbimi; biricik evini defalarca hançerlemişti lakin sonunda o evde huzuru; kendini hatta belki de o evde sıcak bir yaşam bulacağını anlayınca mutluluğu ve heyecanı en zirvede yaşayacağını bildiği evine yerleşmeyi kabul etmişti.

Mizra bana aşık olduğunu söylemişti.

Aşık olmaz, ait olmaz ya da ait kılmaz bir adamken ait olmuştu ait kılmıştı ve bizim bağımız; bağımlılığa dönüşmüştü.

Daha iyi adamlar umurumda değildi.Daha iyi adamlar beni bir noktaya kadar anlarlardı, korkularımı gözüme bakarak anlayamazlar ya da onlara gülümsediğimde gülümsememin arkasına pusu kurmuş sinsi kederimi göremezlerdi.

Çünkü onlarda benden parçalar yoktu.

Ama Mizra öyle bendi ki, benim kendimde dahi fark edemediğim şeyleri fark ederek beni keşfediyor, kendimi bana keşfettiriyordu.

Sonsuz bir heyecandım onun için.

Beni öyle görüyordu ki, dünyada ben ve diğer kadınlar vardık.İnanmadığı her şeye inanır olmuştu ve bana olan bu inancı öyle güçlüydü ki dünyanın tüm kadınları bir araya gelse bunu değiştiremezdi.

"Sarışın."dakikalardır konuşmayıp dümdüz akan yola bakıyordum.Ona ben de sana aşığım gibi şeyler söylemeyi bırakın tek bir kelime dahi etmemiştim ve o da buna takılmamış olacak ki bana saygı duyup dakikalarca bizi sessizliğin zindanlarına mahkum etmişti.Ama şu an beraat zamanıydı, bunu onun erkeksi tok sesini duyduğumda anlamıştım."Bu adamı kendine aşık ettin o bebek suratın ve kalbinle.Bunları anlayacak kadar yüksek bir zekan da var, o yüzden bu kadar yutkunma; yutkunma sesine bile azabileceğimi biliyor olman gerek."

"Devrim,"dedim yaramaz bir kıkırtıyı dudaklarımdan serbest bırakarak."Sana öyle aşığım ki tüm kelimeler sana olan aşkımı anlatma konusunda yetersiz hissettikleri için boyunlarına intihar ipi geçirdiler."

"Kızım sen yazar olsana."alaycı bir şekilde yandan bana baktı.Sakallı esmer suratı tatlıya bandırılmış gibi ağzımı sulandırıyordu."Edebiyatın amına koydun."

Kendime engel olamayıp arsız bir kahkaha koyverdiğimde bana esrarengiz bir bakış attı."Ben üç gün takılır beşinci gün tanımazdım,"sustu, bu sohbet beni sinir etse de anlatması için merakım beni susturdu ve onun güzel ağzını açmasını beklemeye koyuldum."Bu güzel bir şey değil evet, ama herkes tercihlerini yaşar; ben cinsel birliktelik yaşadığım kimseye ilişki vaadi vermedim; kimseye olduğumdan farklı görünmedim ve bunu kabul eden kadınlarla belirli sınırlar ve çerçevelerle cinsel hayatımı sürdürdüm."direksiyonla sert bir manevra yaptı."Anasını satayım ben bir kadını gece gündüz düşünmenin, kokusu olmadan başa giren siktiğim ağrıların ya da başta farkına varmaktan it gibi kaçtığım bu bağımlılığın ne demek olduğunu bilmiyordum."Bu gerçek dudağımı istemsizce kıvırdı.O benimdi, ama o aynı zamanda bendim."Arsen sen sadece hayatımdaki kadın değilsin, sen benim her defasında içime çektiğim nefes olmuşsun be kızım."

"Başından beri nefesimdin, sadece ben nefes almayı bilmiyordum Devrim,"dedim ona geçmişteki hüzün kırıntılarımın ve şu anımın aşk dolu bakışlarını atarken."Ben yaşıyordum ama, nefes alırken canım yanıyordu, sanki zehirleniyor gibiydim.Her nefes daha da halsiz ve hayatta olan bir ölü yapıyordu beni, ilaçları içtiğimde de o zehirle boğuluyordum.Sen o zehre kendi nefesinle şifa oldun.Nefesin nefesime karıştıkça ben iyileştim ve sana bağımlı oldum."ona kuracağım cümlenin endişe ve korkusuyla baktım."B-beni hiç bırakma olur mu?"yutkundum."Ben nefes almayı seninle öğrendim ve ben nefes alamazsam bu defa gerçek bir ölü olurum."

"Şşş"yanağımda sert ve kemikli parmakları dolandı, oraları talan ederken kalbime dokunuyor gibi hissettirmesi garip miydi?"Arsen bana benden bile yakın olacaksın,"bana ciddi bir bakış attı."Her daim küçük kızım, benim nefesim bile uzak kalacak bana senin yanında."

"Ayy,"duygusal ve yoğun konuşmamızın kalbimde yarattığı hezeyandan kurtulma adına saçmalığın daniskası bir cümle kurdum."Mizra bana Hülya Mizgin maşrapası alır mısın?Kırmızı ama noooolur!"

"Kadın,"gözlerinde muzip parıltılar vardı."Batu seni bile salaklaştırdı, o kim ve maşrapa ne demek amına koyayım?"

"Offffff,"iç çektim."Ceheneeeem,"dedim Hira'yı taklit ederek.O kadar Batu'yla bir aradaydım ki onun beden dili ve edebiyatına geçiş yapmış ve daha da kötüsü izlediği veya takip ettiği şeylere ben de ilgi duymaya başlamıştım."Anlamıyorsun beni hiç."

"Eskiden sadece Batu böyleydi,"göz devirdi."Allah sonumuzu hayır etsin."


Kocaman bir pist üzerindeydik. rüzgardan uçuşan saçlarım önümü kapatsa da Mizra'nın abisi Alparslan'la didiştiğini bilecek kadar gözlerim ve kulaklarım açıktı.

"Eskiden de böyleydin."elinden kocaman bir şey aldı.Kumandaya benziyordu ama minicikti."Nasıldım abim?Yakışıklı?Karizmatik?"

"Embesil ve yavşak."Mizra bunu söylediğinde içten içe onu ayıplayan yanım sadece etik olmak isteyen bir insan yalakasıydı fakat ışığını bulan tarafım yalnız ve küçük Mizra'yı, onun acılarını görmemiş kimseyi umursamıyordu ve Mizra onlara davranışlarıyla tavrını ya da duruşunu belli ettiğinde, oğluyla gururlanan bir anne gibi omuzlarım dikleşiyordu.

Biz yanlıştık, ama biz birbirimizin doğrusuyduk.

Batu'nun geçen gün söylediği cümleyi hatırlayıp Mizra'ya espirili bir şekilde iletmek için saçlarımı gözümün önünden çektim ve hevesle cümleme girdim, zaten Alparslan gitmişti ve başbaşaydık; onun yanında olan huzurum bana her şeyi yapma gücü ve rahatlığı veriyordu."Batu geçen gün bana yenge maşallah umarım hiç ayrılmazsanız, kazara ayrılırsanız falan başkalarıyla olur bir de onların hayatlarını mahvedersiniz, böyle kalın siz de yanlışlıkla başkasına denk gelmeyin dedi."

"Sana denk gelmeye çalışan adamı sike sike deler sonra onu Batu'ya delik götürür o deliklerinden de Batu'yu geçiririm."

"Sen ruh hastasısın."dedim korkunç bir kahkaha patlatarak.

"Hastasın bana."göz kırptı.Bu çapkın edası benim kasıklarımı sızım sızım sızlatıyordu.Çok fena bir adamdı dahası bunun da farkındaydı.

Koskocaman helikoptere geçtiğimizde pilot olduğu için o kokpitteydi ve bense onun kusursuz çehresini zihnimdeki tuvalime resmetmek için hemen yanındaydım.Öyle bir adamdı ki tuvalim her fırça darbesinde eserimi eşsiz kılıyordu ve bu eserin replikasının yapılması dahi mümkün değildi.Zihnimde de ruhumda da kusursuz işlediğim bu adam her defasında benden bir parça alıyordu çünkü her seferinde ona farklı bir duyguyla kapılıyordum.Bana verdiği parçalarsa en az kaldıkları kadar güzel ve gerçekti.

Helikopter büyük bir başka piste indiğinde tanıdık gelmeyen yabancı atmosfer bana asla sıkıcı gelmemişti zira yanımda tıpkı kaplumbağa gibi, evim olan bu adamı taşıyordum.

Büyük, camları siyah film kaplı bir araç yanımızda durduğunda Mizra içinden inen adama birkaç talimat verdi, kulaklarım onlarda değildi, aklımsa kızım Almira'daydı.En sonunda arabaya bindiğimizde onun esrarengiz çehresini seyretmeye daldım.

"Güzelliğim,"Mizra elimi sımsıkı kavradığından mıdır bilinmez sisli bir pusun ardına gizlenen dikkatimi onun erkeksi sesini duyduğumda zihnime usulca sızmıştı."Birazdan seni bir güzellik merkezine bırakacağım."dediğinde ona bön bön baktım."Bu akşam bir davete katılmamız gerekiyor."

"Her şey yolunda değil mi?"dedim ona endişenin gem vurduğu duygularımın esiri olmuş halde."Sorun yok?"

"Yok fıstık,"güven verici bir bakış soğuk kahvelerinden gözlerime aktı."Benimleyken senin kılına bile zarar veremezler."

"Biliyorum."omuz silktim."Yine de bu endişemi anla lütfen, artık bir kızımız var...kendimi değil aslında, sadece sizi düşünüyorum."

"Her şey yoluna girecek,"sesi keskindi."Ben tehlikeden kaçmam küçük kız biliyorsun,"yutkundu.Bu durumdan nefret ediyor gibiydi."Sikik karakterim kaçmayı değil savaşıp herkesi yenmeyi öğrendi."duraksadı, düşünüyor veya düşünmek istemiyor gibiydi."Başka bir yol bilmem ben."

"Beraber savaşırız,"dedim onu yumuşatmak için şirin hareketler yapıp, elimle tabanca işareti yaparak."Vatanına göz dikeni ez oğul."

"Cimcime."burnumun ucunu sıktı, bu canımı acıtmaktan çok çocukluğumun yüreğini sızlatmıştı çünkü o küçük kız hiçbir zaman böylesine içten ve büyük bir şefkatle sevilmemişti."Sen savaşma,"dili kalın dudakları üzerinde gezmeye başladığında arsız bakışları üzerimde, koyu gözlerinin dipsiz bucaksız etkisi ise tam olarak kasıklarımdaydı."Benimle seviş, hatta seni becermem için o güzel kalçalarını her daim bana sergile."

"Devrimm..."sesim utangaç bir kız çocuğuna mı yoksa ona doyumu asla olmayan iflah olmaz arsız bir kadına mı aitti bilmiyordum ama kasıklarımdaki dalgalanmaların birazdan beni ele geçireceği kesindi."Şu an sırası mı?"

"Hm,"beni hızla kucağına çekerken siyah filmlerin bizi dışarıdaki insanlardan koruduğunu dahası Mizra'nın beni gözünden bile sakındığı için her ayrıntıyı düşüneceğini bildiğimden bu anı ve içinde olduğumuz arabayı asla sorun etmedim."Üzerinde oturuyorsun, sırası olup olmadığının cevabını ondan aldın mı?"

Çok sertti ve büyüklüğü onu içine almam için beni cezbetmeyi çoktan başarmıştı.


(+18 arkadaşlar bunlar hep sanat tıpta ve sanatta ayıp olmaz ama siz yine de okumayın)


(Günah benden gitti)


"Küçük oluğuna sıcaklığımı boşaltmayı ve seni doldurmayı özledim,"dediğinde onun bu iflah olmaz ağzı beni iyice delirtmiş olacak ki kendi kontrolüm dışında kalçalarım hareketlendi ve onun kasıkları üzerinde arsızca sürtündü.Bu Mizra'yı delirtmişti sanırım çünkü yırtıcı bir vahşi gibi haykırmıştı."Marifetli küçük kızım.Hadi o seksi kalçalarını üzerinde kıvır onun, daha da hissettir bana kendini."

Onun verdiği komutlarla dominant yapısı birleştiğinde hayır diyemeyeceğim bir günaha kollarımı açıyor ve tıpkı küçük bir köle gibi her emrini yerine getirirken kendimi buluyor, belki de daha da kaybediyordum."Böyle mi Devrim?"kalçalarım arsızca kocaman aleti üzerinde sürtündü, altımdaki sertliği seğirdiğinde Mizranın kafası geri kaydı ve arabanın deri koltuğuna yaslandı.

"Aferin sana,"dedi karanlık sesiyle beni ışıksız bırakırken, belki de kaybolan utancımı bu karanlık yüzünden bulamaz olmuştum."Üzerimde cesursun ama altıma alıp içine girdiğimde korkak bir kedi olacaksın."eli birden tişörtüme gitti ve sert bir hamleyle onu üzerimden çıkarıp, sütyen kopçamı da işbilir elleriyle tek seferde açtığında sağ göğsüme sert ve beni olduğum yerde zıplatan bir tokat attı."Küçük kedim, onu tükenene kadar becermemi ve sıcak sütümü ona içirmemi istiyor."

"Ahh."dedim kendime bile yabancı gelen şehvet bulaşan ve etrafımıza saçılan sesimle."Devrim ne olur,"ses tonum yalvarır bir ifadeye büründü.

"Ne istediğini söyle kedicik,"sağ meme ucumu kemikli parmakları arasına alıp ezmeye başladığında bu adamın benimle alay edip etmediğini merak etmiyor değildim çünkü bu yaptıklarıyla beni konuşamaz hale getirdiğinin farkında olması gerekirdi.Yine de bir umut son kalan gücümü kullanarak bir şeyler söylemek için kurumuş dudaklarım aralandı, belki de sadece ona susadı ve konuşmak yerine onun ıslak ve doyurucu görünen dudaklarıyla bütünleşmek istedi.

Konuşmayı seçtim."Beni becermeni."dedim tükürür gibi lakin bu asla iğrenme değil aksine sabırsız istek ve dolup taşmış bir arzuydu."O kocaman aletini içime vermeni..beni tüketmeni ve dağıldıktan sonra yine kollarının arasında toparlamanı,"sesim de bacaklarım gibi titriyordu ama üşümenin aksine içime cehennemi sığdırmış kadar günahkar ve zevk doluydum."Bana istediğin her şeyi yap."

"Sana ödülünü vereceğim,"kendini bana sürttü ve hırıltılı bir ses çıkardı."Küçük kediciğime sütünü içirip daha uysal bir kedicik yapacağım."

"Hıhı,"diyebilmiştim sadece ki bu bile şu an benim için mucizevi bir olaydı."Hadi."

"Seni arsız kız."eli aniden sızım sızım sızlayan kasığıma gittiğinde etek giymiş olmak benim şansım mı yoksa Devrim bana böylesi kolay ulaşıp parmağında oynattığı için işkence miydi bilmiyordum."Nasıl da şişmiş bu böyle, beni istiyor.."dudaklarını yaladı."Dilimle onu dövmek istiyorum."

"Ahh Devrim,"dedim onun açık sözlülüğü beni daha da tahrik ettiğinden, bunu anlamış gibi şeytani bir surat ifadesini yüzüne dikti ve o an günahım bir kez daha karşıma geçip bana kendisini hatırlattı."Lütfen."

"Onu dövme fikrim arsız kızımın sularını parmağıma buladı."dedi ıslak parmaklarını bana göstererek."Baksana şelale gibi aktın ellerime,"eli tekrar klitorisime gitti ve orayı ezerken keskin bir dille konuştu."Yaramaz küçük kız,"eli hızlandı gözlerim kaydı lakin onun eli asla oramdan bir milim dahi oynamadı."Ellerime akıtacaksın o arsız sularını demek,"hızlandı, daha da hızlandı ve ben hidroliği boş bir araba gibi duramama korkusuyla dolup taştım, ya da az sonra taşacaktım."Ellerimin sıcaklığıyla daha da şişiyorsun, onu yiyip bitirmek istiyorum, güzel suyunu kana kana içmek istiyorum,"

"Devrim.."dedim sonunda mağaradan çıkarmayı başardığım uzaklardaki sesimle."Ne olur sadece içime girip seni hissetmeme izin ver."

"İstiyorsun demek."oramı sertçe okşarken kendi benliğini bana hissettirdiğinde dayanamayıp kotunun kemerini arsızca ve sabırsızca çekiştirdim, şahsen şu an ne yaptığımın bilincinde değildim ve tek isteğim ona daha da ait olmaktı.

"İstediğini alacaksın."dedi kontrollüce kemerini ve sert kotunun engelini aramızdan kaldırarak.Tüm kumaş parçaları dizlerinin altında kaldığında ise gerçekten büyüklüğüne şaşırmayı bile bırakamadığım, her defasında alışmakta daha da zorlandığım varlığı aramızda dimdik duruyor, ikimizi de adeta sınıyordu.

"Onu evine götür,"karanlık sesi yolu bulmama engel değildi çünkü ben götürmesem bile onun büyük aleti evin yolunu bilir ve kendiliğinden yuvasına girerdi.Elimle onu tutmaya çalıştığımda kalınlığından dolayı asla tam olarak kavrayamamıştım ama yine de onu yönlendirip dar girişime almayı başarmıştım.Acı yine vardı lakin zevk o kadar bendi ki acı bile o anın büyüsünü bozmadan, zevke hiçbir engel oluşturmamıştı.

"Daracık ve sıcacık,"dedi boynuma ıslak bir öpücük kondurup kucağında zıplarcasına hareket etmemi sağlayarak."O küçük ve şekilli göğüslerin zıpladıkça içinde bomba olup patlayasım, seni dağıtasım geliyor."

"İçime patla kocacığım,"dediğimde bu cümlem onu mest etmiş gibi inledi ve kalçama sert bir şaplak geçirdi."Kedicik süt istiyor."

"Hemen değil,"dedi içime sert bir hamleyle girip çıktıktan sonra."Kedicik karnını doyuracak ama sabırlı olmalı."

"Off,"sitemkar bir sesle inledim ama zirvenin tepesinde olmak bana iyi hissettiriyordu ve beni o tepeden indirmeye de niyeti asla yok gibiydi."Sana yalvarırım, artık sütümü ver."

İçimde dalgalanmalar oluyordu lakin bir türlü kıyıya vurmayan zevk benim huzurumu dalgaların hırçınlığına kaptırıyordu.Mizra vahşi bir yırtıcı gibi kocaman sertliğiyle içimde hareket ettikçe her dalgada boğulacak gibi olsam da o dalgaların arasından da beni anında kurtarmayı başarıyordu.

"Sana hep gizlendim,"dedi sert bir darbeyle içime girdiğinde."Duygularımı dispsiz kuyulara attım sandım ama onlar sana gelmenin yolunu buldular,"bu duruma şaşkın mıydı yoksa artık kabullenmiş miydi ses tonundan bunu anlamam mümkün olmamıştı."Ahsen his zayıflıktır, güçsüzlüktür ve ben gücümle var olan bir adamdım,"içimde git gelleri sözleri eklendiğinde kalbime de bulaşmıştı.Mizra vücuda anında yayılan bir toksin gibiydi."Benden gücümü alacak her şey benim için tehlikeydi ve ben tehlikeyi kucakladım,"elleri bu sözden sonra kaçlarımı avuçladı."Şimdiyse gücüm senden ve kızımdan ibaret.Sizsizlik benim tüm gücümü alır."

"Seninleyiz,"dedim ona güven vermek ister gibi sarılarak.Aramızdaki şehvet elle tutulur gibiydi lakin duygular da bir o kadar yoğun ve yaşanılasıydı.Onunla her anda aynı anda beraberdik.Onunla sonsuz seçeneği aynı anda yaşıyorduk ve bu bizim normalimizdi."Her daim, sana söz veriyorum."

"Geliyorum fıstığım,"dedi bariton sesiyle ve o an inlemeleriyle birlikte içimde gittikçe büyüyen sertliği beni kendimden geçirmiş, bilmediğim hülyalara götürmüştü."Yine sana geliyorum."

"Ak içime Devrim,"dedim onun adı en güzel şiir ve ben sadece şiir yazan ve tüm yaşamını buna adamış bir şair gibi."Senin her parçan içimde olmalı, oluk oluk gel içime."

O an titremelerim beni ve zaman algımı alıp götürse de Mizra her zamanki gibi en kontrolsüz olduğu anlarda bile dünyadaki herkesten daha kontrollüydü ve dakikalar boyu süren titremelerimi iri ve sıcacık göğsünde dindirmeyi başarmıştı.


(Bitti arakdaşlar yalama oldular zaten sevişe sevişe eşlkrvnfragklejngşsjngv)



Sana bugün yemek yapacağım."dedi tek kaşı usulca, yaramaz bir çocuk edasıyla havaya kalkarken."Davetten sonra, bir kadeh şarap kadınım ve leziz ellerimin hünerleri bir arada olacak sarışın."

"Narsist,"dedim burun kıvırarak ama o narsist olsa dahi ben onu sevmeye devam edecek, bunu da asla sorun etmeyecektim.

"İnkar etmiyorum."bu aramızda geçen son konuşma olmuştu.Mizra beni devasa bir güzellik merkezinin içine bırakıp çalışanlara gerekli talimatları vermiş, daha sonra tüm heybetini de yanına alarak beni bir başıma bırakmıştı.Korkmuyordum çünkü beni bırakıp gidebildiğine göre güvende olduğuma emindi çünkü aksi Mizra için mümkün değildi.

Kadınlar sarı saçlarıma su dalgası şekli verip gözlerime de siyah bir kalemle çerçeve yaptıklarında iri gözlerim daha da belirginleşmiş; beyaz tenimin üzerinde adeta bir çift cam gibi parıldamaya başlamıştı.Dolgun dudaklarıma sürülen hafif likit ise tok bir his yaratmıştı ki b görüntü benim hoşuma gitmişti.

"Arsen hanım,"saçlarımı yapan genç kadın hayranlıkla yüzümü inceledi."Hayran olunası bir güzelliğe sahipsiniz; sizi beyefendinin gönderdiği elbisenin içinde hayal dahi edemiyorum."

Lafına mahçup bir tebessüm hediye ettim ve ardından ben de ona ufak da olsa bir iltifat ederek ilk defa bir yabancıya belki de çekinmeden duygularımı ifade ettim; şahsen bu beni daha özgür hissettirmişti ve bunu devam ettirmeyi o an aklıma koymuştum.

Mizra'nın gönderdiği siyah, uzun ve balık model olan straplez kesim elbisenin sırtı derin bir ovaldi ve sırt kemiklerimi cesurca gözler önüne seriyordu; uzun saçlarım bunu kapattığı için Mizra'nın bu kurnaz seçimine de aynı zamanda kıkırdamadan edememiştim.

Elbisenin önü kalp yakaydı ve dekoltesi asla aşırı değildi, şahsen bu iyiydi çünkü sırtımdaki cesur işi kesim bana yetmişti ki bu Mizra'ya fazla bile gelecekti; elbiseyi üzerimde görmediğinden bu kadarını tahmin etmeyeceğini düşünmüştüm ve beni görünce vereceği o kıskanç tepkiyi hayal ettiğimde şimdiden keyfim yerine gelmişti.Kadının verdiği tek bant gümüş ayakkabıları giydiğimde tam anlamıyla kaliteli ve şık bir kadın olmuştum ve bu benim omuzlarımı gururla dikleştirmeme sebep olmuştu.Eski Arsen bunların içinde kendini yabancı ve yalnız hissederdi lakin şu anki Arsen gerçek benliğinin farkında olduğundan anında özgüveni oturmuş, dik duruşlu ve keskin bakışlı bir kadına dönüşüveriyordu ve bunun en sevdiğim yanı asla benim zorlamam olmayıp, tamamen doğaçlama gerçekleşen bir doğ olayı gibi seyretmesiydi.

Kuaförden çıktığımda Mizra beni almak için biraz gecikse de onu beklemenin sorun olmayacağını biliyordum; onu sonsuza dek beklerdim bunu o da biliyordu ve biz birbirimizi beklerken bile bu dünyada başka hiçbir insanın bize veremeyeceği duygulara sahip olduğumuzu biliyorduk.

Dakikalar geçmesi gerekiyordu ama Devrim ortalıkta yoktu, kuafördeki kadınlar orada beklemem üzerine keskin sözler kullansalar da kapalı alan bana basmaya ve duvarlar yıkılıp beni enkaz altında bırakıyormuş gibi yapmaya başlamıştı ve sırf bu yüzden aynı cadde üzerinde yürümemin sorun olmayacağı fikrine erişmiştim.

İflah olmaz Arsen sanırım eski Arsen'den bana kalan tek mirasımdı ve bu mirası isteyip istemediğimi hala bilmiyordum.Soğuk ellerimi birbirine kavuşturmama fırsat sunarken yanıma yanaşan siyah film kaplı camı olan araba bana tanıdık gelmemişti çünkü Devrim'le günaha bulamadığımız arabanın her detayına hakimdim.

Arabanın arka camı açılırken hayra alamet bir durumla karşılaşmayacağım barizdi lakin artık kendimi korumayı bilmem; Mizra'sız da başımın çaresine bakabilmem gerekirdi çünkü ben artık anneydim.

"Güzel kız,"yüzü karanlıkta seçilmeyen esrarengiz sesli adam nefesini temizleyip bana yönelik olduğunu anladığım bu sıfatının ardından lafına devam etti."Davetin gözdesi olacak olman şaşırtıcı değil; Devrim'in kadını böyle olmalıydı zaten,"tek kaşım küstah bir şekilde havalandı."Bu gece size hazırladığım sürprizi umarım beğenirsiniz."

Sinirimi bozan sesi bir daha kulaklarıma ulaşmadı çünkü adam camını yavaşça kapattı ve arabası da tıpkı benim netliğim gibi ortadan bir anda kaybolmuştu.

Bu akşam için endişelenmeye başlayan kalbim beni uyarır gibi atıyordu ve ben bugünün bir an önce bitmesini isteyeceğimi hissettiğim şu andan itibaren üzerimdeki tüm bu kostümü parçalayıp Devrim'in koynundaki güvenli alanıma saklanmak istiyordum.

Düşüncelerim benimle kavga edip beni her zaman olduğu gibi alt ederlerken içlerinde sıkışıp kalmış olan ruhumu kurtaran Devrim'in gür sesi oldu zira arabası yanıma yanaşana kadar onun geldiğini fark edemeyecek kadar da dalmıştım.

Arabaya binerken keskin gözleri üzerimde kimsenin fark edemediği bir gizemi arayıp da bulmuş; yahut bulmak üzereymiş gibiydi.

Az önce yaşadığım anı ona anlatıp anlatmama konusunda kararsızdım lakin tam şu an ağzımı açacak mecalim dahi yoktu.

Almira ve o benim düşüncelerimin arasında sıkışan ruhumu kurtaran tek gerçeklerimdi ve ben artık her tehlikede kendime gelecek zarardan çok onları düşünüp endişelenir olmuştum.

Umarım..ben yanılıyorumdur diye geçirdim  içimden.

Umarım.

BÖLÜM SONU

Продовжити читання

Вам також сподобається

Acımasız Ağa Від alanur

Підліткова література

110K 3.4K 15
Sırf kuzeni için 18 yaşında Mardin'in acımasız ağasına gelin giden Larin... Annesi için berdeli kabul eden Baran ağa...
minik bebeğim(yarı texting) Від a.

Підліткова література

928K 31.1K 56
alev:OĞUZ BEN ASIK OLDUM!!! oğuz:YİNE KİME AMK????!! alev:acar'a oğuz: siktir!
BERCESTE Від itsmegokcen

Підліткова література

6M 196K 99
Karan Haznedaroğlu. 27 yıldır her istediğini elde eden, sadece adıyla bile bütün kapıları açabilecek bir adam. Şimdi her şeyden çok istediği bir şey...
Askerin Karısı +18 Від ᴍᴀʀɪ̇ᴀ

Підліткова література

1.7M 54.8K 24
"Zorla evlendik farkındasın değil mi?" dedim dehşetle. Umursamadı ve gözlerimin en derine bakıp, belimde olan eli belimi okşamaya başladı. "Evet kar...