Querencia | Peter Parker

By marvellous_lightyear

4.1K 272 500

❦ Querencia: İspanyolcada insanın kendini en güvende, en güçlü ve rahat hissettiği, kendi olabildiği, yuvası... More

Cast
Episode 1
Episode 2
Episode 3
Episode 4
Episode 5
Episode 6
Episode 7
Episode 8
Episode 9
Episode 10
Episode 11

Episode 12 - Final

273 15 26
By marvellous_lightyear

"Peter, oğlum bu ne hal? Başka yatacak yer mi kalmadı? Sizi odanızda göremeyince çok korktum."

Kafamın altında Peter'ın bacaklarının kıpırdadığını hissedince gözlerimi açtım yavaşça. Karşımdaki iki kişiyi daha net görmek için ve güneş ışıkları gözümü rahatsız ettiği için elimi yüzüme siper ettim. May ve Pepper başımızda durmuş bize bakıyorlardı. Sonra Peter'a çevirdim başımı.

Peter ensesini sıvazladı. Saatlerce öyle durmaktan sanırım boynu tutulmuştu. "Merak etme anne. Bir yere gitmedik işte. Alyssa ile uyuyamayınca biraz hava almak istedik sonra da uyuyakalmışız."

Gözlerimi ovuşturdum. "Dur bir dakika... Uyuduk mu biz? Kaç saat uyumuşuz biz?"

"Yaklaşık 4 saat. Hadi hemen kahvaltıya. Birazdan Bucky ve Sam sizi almaya gelecek." dedi May.

Kafamı sallarken yattığım yerden doğruldum. Sonra Peter'a baktım. "İyi misin?" Elimle ensesini gösterdim.

"İyiyim sevgilim. Merak etme." dedi. Uzanıp elimi tuttu.

May elini çırptı. "Hadi, hadi çifte kumrular. Sonra konuşun. Alyssa için büyük gün bugün."

May'e bakıp ona gergin bir gülümseme gönderdim. May ve Pepper içeri doğru giderken Peter ayağa kalktı. Beni de elimden tutarak yerden kaldırdı. O kadar güçlüydü ki resmen yerden uçarak kalktım. Ani kalkışla yüzlerimiz dipdibe gelirken Peter, arkası dönük May ve Pepper'a küçük bir bakış atıp dudağımdan öptü.

Ona öylece bakarken tuttuğu ellerimi hafifçe sıktı. "Hadi gel şu işi bitirelim. Yavru kuşun yuvasına gitme vakti."

İçeri adımlarken onun bu benzetmesine kahkaha attım. Koluna dirsek atarken o da gülmeye başladı.

___

Kapıya doğru yürürken ellerim heyecandan adeta buz kesmiş, kalp atışlarım ise giderek hızlanıyordu. Hayal meyal hatırladığım evi karşımda sapasağlam durduğunu görünce duygulanmamam elde değildi.

"Yo hayır bunu yapamayacağım." dedim ve geri geri adım atıp bana bakan üçlüye döndüm.

Steve birkaç hafta önce ortadan kaybolmuştu bu yüzden onun yerine yanımda Sam ve Bucky vardı. İkisi de Steve'in nerede olduğuna dair açıklama yapmamıştı. Umarım kötü bir şey olmamıştır.

Steve, dünyada kalma kararımdan sonra ve ayrılmadan hemen önce beni Sam ve Bucky ile tanıştırmıştı. Bucky'i zaten tanıyordum. Onlara şu üç ay boyunca tanıdığım en iyi ikili diyebilirim.

Sam derin bir nefes alarak bana baktı. "Yapabilirsin Alyssa. Cesur ol biraz." Endişeyle parmaklarımla oynamaya başladım. Eve tekrar baktım ve sonra tekrar bizimkilere döndüm.

"Hayır yapamam. Beni asla kabul etmeyecekler." Yanlarından hızlı adımlarla yürüyüp Sam'in arabasına ilerledim ama Bucky benden önce davranıp arabayı kitledi.

Bucky'e baktığımda sırıtıyordu. "Bucky, kapıyı aç lütfen." Yüzümde yalvarır gibi bir ifade vardı.

Peter konuştu. "Güzelim bak eğer seni biraz olsun seviyorlarsa ne halde olursan ol seni kabul edeceklerdir zaten."

Peter'a düşünceli bir halde baktım. Kafamda sürekli kötü senaryolar dönüyordu.

"Alyssa, sen ailenle görüşmekten vazgeç diye buraya bir saat yolculuk yapmadım. Benzin artık pahalı." dedi Sam.

"Başta böyle deseydin kendim taksiyle de gelebilirdim."

Peter kollarını kavuşturdu. "Tabii ya seni yalnız gönderelim sonra da kapılarının zilini bile çalmadan geri dönüp güya onlarla konuştuğunu söyleyerek bize yalan söylemene izin mi verelim yani?"

Peter'ın konuşmasının üstüne kaşlarımı şaşkınlıkla kaldırdım. "Yok artık!"

Bucky iç çekerek ellerini kapüşonlu siyah eşofmanının ceplerine soktu. "Alyssa, hadi ama en kötü ne olabilir ki?"

"En kötü ne olabilir ki mi? Bu durumda sonucu kötü gidecek bir sürü şey var."

Bucky ve Sam aynı anda anlaşmış gibi iç çektiler. Sonra birbirlerine baktılar. Bucky, Sam'e gözünü devirip geri bana baktı.

Peter kafasını hafifçe yukarı aşağı sallayarak bana cesaret vermeye çalışıyordu.

Hiçbiri bir şey demezken hayal kırıklığı ile omuzlarımı düşürdüm. "Tamam, gidiyorum."

Etraf çok sessizdi. Ülke sınırlarına yakın bir yerlerdeydik ve Rocket'in bana verdiği adres tam olarak bu evi gösteriyordu. Attığım her adımda kalbimin atış hızı daha da artarken heyecan ve korkuyu aynı anda yaşıyordum.

Zili çalmadan hemen önce arkamı hafifçe dönüp Peter'a baktım. Elleri ile baş parmaklarını kaldırmıştı. Sonra yavaşça önüme dönüp kapıyı çaldım. Bir an nefes alamadığımı hissettim. Stresten oluşan karın ağrımı birkaç saniye sonra her şeyin düzeleceğini düşünerek bastırmaya çalıştım.

Kapıyı 30-40 yaşları arasında bir kadın açtı. Saçları benimkine benziyordu. Bu kadın benim annem olmalıydı.

Bana baktı ve boğazını temizledi. "Buyrun, nasıl yardım edebilirim?"

Öylece boş gözlerle yüzüne baktım. Gerçekten ne kadar çok benzediğimizi fark etmemiş miydi?

Boğazımı temizledim. "Ben Alyssa, senin kızın."

Gözlerini kıstı. Tam bir şey söylemek için dudaklarını aralamıştı ki içeriden başka bir ses geldi. "Natalia, kapıda kim var?"

"Hiç kimse."

Bunu duyunca kalbimin sıkıştığını hissettim. Neden bana inanmadı ki? Şaka yapıyor gibi mi duruyorum?

Yüzüğümü çıkarıp tuttuğum eline yerleştirdim. "Kızın Alyssa Queen, telekinezi gücü olan hani. Seneler önce Thanos kızını almak için iki kızını göndermişti ve sen de onu güvende tutmak için onlarla anlaşma yapmıştın. İşte o kız benim."

Göz bebeklerinin içine bakıyordum umutsuzca. Devam ettim. "Ve artık o kız özgür." Gözüm doldu. "Artık özgürüm anne. Sana geri döndüm. Hatırlamadın mı beni, anne?"

O bana bakarken gözlerinden yaşlar akmaya başladı birden. Elini uzattı ve yanağımı okşadı. Gözlerinin rengi benimki gibi değişince gözlerinden daha çok yaş akmaya başlamıştı.

"Natalia?! Kapıda kim var?" Yanında bir adam belirdi.

Beni görünce kaşları çatıldı ve o sırada ağlayan anneme döndü. Elini annemin omzuna koydu. Diğer elinin işaret parmağı ile beni göstererek mırıldandı. "Sen?.."

"O bizim kızımız Mike."

Aniden ikisi de bana sarıldı. Sonunda onları bulmamın rahatlığıyla tuttuğum göz yaşlarımın akmasına izin verdim.

Onları bulmuştum. Ailemi bulmuştum.

Annem dikkatlice bana daha dikkatli bakmak ister gibi geri çekildi. Saçlarıma dokundu ve bana hafifçe gülümsedi.

"Büyümüş de çok güzel bir genç kız olmuş benim prensesim. Aynı annesi gibi." dedi babam gülümseyerek sırtımı sıvazlarken.

Burnumu çektim ve gülümsedim. Arkama dönüp Sam, Bucky ve Peter'a bir kez daha baktım. Onlar da bana aynı şekilde karşılık verdiler.

"Onlar Avenger değil mi?" Babam anneme doğru sessizce sordu. Babamın sesindeki heyecana kıkırdadım.

Bucky arabanın anahtarını Sam'e uzattı. Sam de kilidi açtı. "Akşam üzeri 5 gibi döneceğiz, tamam mı?"

Saatin henüz sabahın 11 olduğunu biliyordum yani ailemle çokça vakit geçirebilecektim. Başımı hafifçe salladım. Peter ile göz göze gelince bana göz kırptı ve arabanın kapısını açtı.

Ben ona, o bana aşkla bakarken elimi salladım. Onun da yanımda gelmesi beni çok rahatlatmıştı.

Uzaklaştıklarını izlerken gülümseyerek arkalarından baktım. Onlar -özellikle Peter- beni buna zorlamasaydı belki de ailemle buluşma cesaretini asla bulamayacaktım.

"Yaklaşık üç aydır dünyadayım. Avengers üssünde kalıyorum." İkisi de bana yeniden sarılırken söylediklerimi dinlemiyor gibiydiler.

"Nerede olduğunun bir önemi yok tatlım, sadece burada olduğun için çok mutluyuz." dedi annem.

Babam boğazını temizledi. "Hakkında konuşacak çok şeyimiz var."

Annem başını salladı ve beni evlerine yönlendirdi. "Yemek yedin mi? Aç mısın?"

Evi kısa bir süre inceledim. Çok sıcak ve hoş bir yerdi. "Buraya gelmeden önce yemiştim. Teşekkürler."

Saatlerce konuştuk. Thanos ile yaşadığım şeyleri, uzayda Koruyucular ile yaşadıklarımı tek tek anlattım. Ne söylediysem dikkatle dinlediler. Bana da sorular sordular. Onları üzmek istemediğim için Thanos'un bana işkence ettiğini söylemedim. Onları boş yere üzmemin bir anlamı yok. Koruyucuların beni nasıl sahiplendiklerini, onların benim için ne kadar önemli olduğundan bahsettim.

Benden ayrıldıkları zaman sanki hiçbir şey olmamış gibi hayatlarına devam ettiklerinden bahsettiler. Buna ne kadar üzülsem de bunu yapmaktan başka çareleri yoktu.

Saat 5'e yaklaşınca Sam, Bucky ve Peter'ın geldiklerini gördüm. Ailemle birlikte aramızdaki ilişkiyi daha da geliştirmek için haftada en az iki gün vakit geçirmeye karar verdik.

Gitmeden önce onlara sarıldım. Vedalaştım ve Sam'in arabasına bindim. Sam'in yanındaki yolcu koltuğunda Bucky, onun arkasında Peter, Peter'ın yanında da ben oturuyordum.

Tuttuğum nefesi bıraktığımda dikiz aynasından Sam ile göz göze geldim. "O kadar da kötü değildi sanırım?" Arabayı çalıştırdı.

Kafamı sağa sola salladım. Sonra bana bakan Peter'a döndüm. Derin bir nefes alıp başımı onun omzuna yasladım. Gülümseyerek konuştum. "Geldiğin için teşekkür ederim bu arada."

Peter başını eğip gülümseyerek bana baktı. "Ne demek güzelim. Senin için her şeyi yaparım ve her zaman da yanında olacağım." Birbirimize hayranlıkla bakarken Bucky'nin boğazını temizlediğini duyunca gözlerimi kaçırdım.

Peter önündeki koltuktan dolayı rahatça oturamıyor görünüyordu. Bucky'e bakıp "Koltuğunu öne iter misin?" dedi.

"Olmaz."

Sam küçük bir kahkaha attı. Bucky de yarım ağız gülümseyerek ona bakarken biz Peter ile kaşlarımız hafifçe çatmış ne olduğunu anlamaya çalışıyorduk.

Önce onlara sonra ne yaşıyor bunlar der gibi Peter'a baktığımda omuz silkti. Daha fazla sorgulamadan başımı onu göğsüne koyup beline ellerimi doladım. O da çenesini başıma yaslayıp bana sıkıca sarıldı. Yol boyunca bu şekilde uyuduk.

___

Bucky ve Sam bizi üsse bırakıp gitmişlerdi. Büyük savaştan sonra herkes kafa dağıtmak için ya da başka küçük görevler için bir tarafa dağılmıştı. May, Pepper ve Morgan da ortalıkta görünmüyordu.

"Anne, May, Morgan, abicim evde misiniz?" Peter'ın sesine kimse cevap vermemişti. Biri hariç.

"Bayan Stark ve Bayan Parker hem Morgan'ı parka götürmek hem de yürüyüş yapmak için dışarı çıktılar patron."

Friday'in Peter'a patron demesi yine çok komiğime gitmişti. Peter, Friday'in kendisine Bay Stark diye seslenmesini istememişti çünkü bu ona Tony'i hatırlatıyordu. Bunun üzerine Friday ona patron diye seslenebileceğini öne sürmüştü. İlk duyduğumuzda da çok gülmüştük ki hala gülüyorduk. Bize 'Patron Bebek' filmini hatırlatıyordu çünkü benim sevgilim tam bir bebek gibi temiz kalpli, şefkatli, masum ve kırılgandı.

Belki bu size pek de komik gelmemiş olabilir ama inanın öyle buhranlı zamanlardan geçmiştik ki ister istemez ufak da olsa gülecek, eğlenecek bir şeyler arıyorduk.

Peter buna her zamanki gibi hafifçe gülümseyerek cevap verdi. "Tamamdır sağol Friday."

"Film izlemeye ne dersin?" dedim ellerimi arkadan beline doladım. "'İnterstellar' diye bir uzay filmi varmış onu çok merak ediyorum."

Gözleri parladı. "Evet ya o filmi kesinlikle izlemen lazım güzelim harika bir şey o ya. İzledikten sonra keşke bu filmi çıktığı zaman izleyebilseydim diyeceksin."

Bu heyecanına gülerek kafamı salladım. "Tamam sen filmi hazırla, ben de mısırları."

Peter ile dünyada olmadığım zamanlar boyunca çıkan filmleri izliyorduk. Dünyada ne olup bittiğini öğrenip her şeyden haberdar olmak istiyordum. Bu şey sevilen bir film, kitap, konser veya televizyondaki sıradan haberler bile olabilirdi. Buradaki insanlar ile aramı kapatmak, kendimi buraya ait hissettirmek istiyordum bir nevi.

Ben ağzıma patlamış mısırları tıkarken ve filmi pür dikkat izlerken Peter'ın gözlerini ara sıra üstümde hissediyordum. En sonunda gözlerimi ekrandan çektim ve ona döndüm. "Ne oldu?"

Gülümseyerek gözlerimin içine bakarken konuştu. "Hiiiç, sadece sevgilimi izlemeyi seviyorum." Yutkundu. "Ayrıca yavaş ye boğulacaksın."

Kalbimde kelebekler tepinirken ben de ona gülümsemekle yetindim. "Tamam bitti zaten." Peter küçük bir kıkırtı çıkarırken ona sarıldım ve filmi izlemeye devam ettik.

___

Filmin bitince hala kanepede kucaklaşarak oturuyorduk. Onun vücudunun sıcaklığı ve arka tarafta çalan filmin tema müziği beni mayıştırıyordu. Mutlulukla iç çektim ve Peter'ın parmakları saçlarımı nazikçe okşarken ona bakmak için kafamı kaldırdım.

"İyi misin bebeğim?" dedi dudaklarını dudaklarıma yaklaştırırken. Yüzüm alev alev yanıyordu.

"Hı hı..." Isırdığı dudağına düşürdüm gözlerimi.

(❗️Utana sıkıla yazdığım ufak bir yakınlaşma sahnesi var. Okumak istemeyenler bir sonraki "❗️" işaretinden sonra okumaya devam edebilir 🙂)

Peter yavaşça dudaklarını benimkilere değdirirken ona karşılık vermeye başladım. Öpüşürken bir elim yanağını avuçladı. Bir süre sonra öpüşmeyi kestim ve ona baktım. Peter da yutkunarak bakışlarıma karşılık verdi. Yutkunmasıyla adem elması hareket etmişti. Bunu gördükten sonra içimde anlam veremediğim bir duygu oluşmuştu. Gözlerim büyüdü. Ben her ne yapacaksam onu Peter ile yapmak istiyordum. Az sonra olacak şeyde de öyle. Ben Peter'ı istiyordum.

Peter hiçbir şey demeden dudaklarımızı yeniden birleştirdi. Ben de onu kendime çekmek için kollarımı boynuna doladım ve karşılık verdim. Öpücüğünü derinleştirirken dudaklarım istemsiz olarak yukarı kıvrıldı.

Zoraki ayrılınca nefes nefese alnını alnıma dayadı. "Güzelim, bu şey düşündüğüm yere doğru mu gidiyor? Eğer öyle değilse dursak iyi olur çünkü sana asla karşı koyamıyorum, biliyorsun." dedi dudaklarıma karşı fısıldayarak.

Kıkırdayarak dudağımı ısırdım ve gözlerimi kapattım. "Seni istiyorum Peter. Eğer sen de buna hazırsan düşündüğün yere gidelim nolur." dedim fısıldayarak.

Peter tekrar yutkundu ve başını hafifçe salladı. Ayağa kalkıp elimi tutarak beni de ayağa kaldırdı. Beni tekrar öpmek için başını eğdi. Öpüşmeye devam ederken ellerini bacaklarımın altından geçirip beni kaldırdı ve bacaklarımı beline doladı. Kendi odasına adımlarken kollarımı tekrar onun boynuna dolamıştım. Kapıyı ayağıyla örtüp tek eliyle kilitledi. Beni yavaşça yatağına bıraktıktan sonra benden ayrılıp kendi tişörtünü çıkardı ve kaslı vücudunu gözler önüne serdi. Gözlerim karın kaslarını süzdü bir süre. Bu davranışım onun hoşuna gitmiş olacak ki sırıtarak üzerime doğru geldi. Kendimi tekrar dudaklarında bulduğumda heyecandan titrek bir nefes verdiğimi fark edince öpücüğünü kesti.

Ellerini başımın iki yanına koymuş yataktan destek alırken koyulaşmış gözleri ile tepeden gözlerimin içine baktı. "Sakin ol bebeğim. İkimizin de ilki olduğunu biliyorum ama en sonunda rahatlayacağız sadece. Kendini bana bırak. Kasma kendini. Rahatsız olduğun anda hemen bana haber veriyorsun. Ne olursa olsun sakın sessiz kalma tamam mı?"

Şu durumda bile bu inceliğine utançla gülümsedim. Başımı ona sakince sallarken dudaklarını boynuma doğru götürdü. Bir eliyle de bacağımı okşuyordu. Bu hareketi ile bedenim baştan aşağı karıncalanmıştı. Yumuşak öpücüklerinden dolayı ağzımdan küçük bir inleme çıkarken çatallaşmış sesim ile konuştum. "Peter bir şey yap, lütfen!"

"Merak etme güzelim. Bendesin." dedi tişörtümü çıkarırken. Öpücüklerini aşağı indirirken pantolonumun düğmesini açmaya çalışıyordu.

...

(❗️Tuttuğumuz nefesleri hep beraber bırakabiliriz ufhxhfjchhcvjch)

Peter nefes nefese yanıma yattı. Kolunu belime atıp beni çıplak göğsüne doğru çekti.

Gergince kahkaha atarak konuştu. "İlk sefer için nasıldı?" Elimle göğsünü okşadım. "Harikaydı Peter. Çok nazik ve kibardın. İlk birlikteliğimin böyle olacağını hiç tahmin etmemiştim."

"Bu iyi bir şey sanırım çünkü bana da harika hissettirdin." Sessizce kıkırdadı. "Ayrıca seni incitmemek için elimden geleni yaparım bu aşk veya zevk için olsa bile."

O böyle diyince çok duygulanmıştım. Ağlamamak için dudağımı ısırdım. Başımı yüzüne bakmak için kaldırdım. Terden alnıma yapışmış birkaç saç telimi kenara itti ve gözlerimin içine bakıp derin bir iç çekti.

"Gerçek olamayacak kadar güzelsin, Alyssa." Ben ona şaşkınlıkla bakıp ne diyeceğimi bilemezken gülümsedi ve yutkundu. "Biliyorum sadece üç ay oldu ama sana çok aşığım, seni çok seviyorum. Hep yanımda ol istiyorum."

Ona aşkla bakarken konuştum. "Ben de sana aşığım. Ben de seni çok seviyorum Peter. Hayatımı sonuna kadar seninle geçirmek istiyorum. İyi ki o gün seninle tanışmak için adım atmışım yoksa şu an uzayda olurdum." Peter yorgunlukla küçük bir kahkaha attı. Sonra alnımı öpüp geri çekildi.

"Ehm şey... o konuya gelirsek babam ilk karşılaştığımızda durmadan seninle konuşmam gerektiğini söyleyip duruyordu. Bana taktik vermeye falan çalışmıştı."

"Sen ciddi misin?" dedim gülerek.

"Evet. İlk başta senden çok çekiniyordum sonra onun konuşmalarından usanmaya başlamıştım ama en son cesaretimi topladım ve sonuç... buradayız."

"Vay be! Tony bile bizi yakıştırmış ilk görüşte."

"Evet." Peter iç çekti. Aptal kafam. Ne diye konuyu hala uzatıyorsun ki Alyssa. Tam bir süzme salağım yemin ederim. Konuyu değiştirmek için başka konu bulmaya çalışırken Peter'ın yorgunlukla gözünün kapandığını ve esnediğini gördüm.

"Sorun değil, Alys. Ne de olsa hep kalbimizin bir yanında olacak. Kabullendim artık." Peter'ın vücudunun sıcaklığı beni iyice mayıştırırken gözüm kapanmaya başlamıştı. Hafifçe başımı salladım.

Peter çarşafı biraz daha üstümüze çekerken dudağıma küçük bir öpücük kondurup çekildi. "Hadi uyuyalım biraz çok yordun beni."

Hafifçe göğsüne vurduğumda kıkırdadı. "Tamam sustum."

Sonunda hayatım düzene girmişti. Ailemi bulmuş, sevdiğim çocukla tanışmış, bir sürü arkadaşım olmuş ve hatta Avenger bile olmuştum. Ait olduğum yerdeydim. Sadece birkaç ay önce bunların olacağını hiç tahmin etmezken şimdi bunları yaşıyor olmam hala bazen şaşırmama neden oluyordu.

Şu anda ise Peter'ın varlığı, onun kollarında olmam bana öyle güven veriyordu ki, ilerisi beni korkutmuyordu. Bunları onunla yaşamak ve yaşayacak olmak çok özel geliyordu. Belli belirsiz bir tebessüm ettim. Bunu görmemişti ama olsun. "İyi uykular Peter."

"Sana da güzelim."

༺♡༻

Hepinize selamlar saygılar canlarımm. Nasılsınız? Upuzun bir final bölümü ile karşınızdayım 😍

Vay be! Bir kitabımı daha final yaptım. Duygulandım ya :)

Bu da değişik bir kurgu oldu Wattpad'de hiç böyle bir kurguya rastlamamıştım.

Aklıma fikir geldikçe özel bölüm de yazabilirim hem bu kitaba hem öteki kitaba, belki bir gün yeni bir kurgu ile bile gelebilirim kim bilir ksvsksvskxvjssnsh

O son sahneleri yazarken utançtan yastığı yediğim doğrudur. 😅

O zaman son kez soruyorum: Umarım beğenmişsinizdir.

Buraya kadar okuduysanız vakit ayırıp baktığınız için çok teşekkür ederim tekrar. Diğer kitabımı hala okumadıysanız ona da profilimden ulaşabilirsiniz.

Eğer bu kurguyu seveceğini düşündüğünüz bir arkadaşınız varsa adını hemen şuraya etiketleyebilirsiniz. Belki ilgisini çeker. 👉

Yazım noktalama hataları varsa kusura bakmayın. Gözden kaçırmış olabilirim.

O zaman oy vermeyi ve yorum yazmayı unutmayın. Yorumlarınızın ve oylarınızın benim için ne kadar değerli olduğunu biliyorsunuz.

Sizi çok ama çok seviyorum. Destekleriniz için tekrar teşekkür ederim. Sağlıcakla kalın. Kendinize dikkat edin. Görüşürüzzzz <3000 👋💚

Continue Reading

You'll Also Like

2.6K 253 5
Geçmişten gelen renksiz bir yalan. İşte tam da burada kopmuştunuz hayallerinize bir ay kala.
887K 71K 14
arkadaşlarıyla birlikte orduya katılan jungkook, ilk görüşte etkilendiği komutan kim taehyung'a cinsel içerikli mesajlar atmaya başlar. taekook, tex...
89.7K 2.9K 29
Hp karakterleri ile hayal
47.4K 3K 65
tamamlandı. - Sekiz Numara olmak o kadar kolay değildi. Özellikle kontrol edemediği güçler, sırlar ve duygular varken. - #Diegohargreeves |🥇| 31.07...