≠ertesi gün≠
≠artemisden≠
Sabah erkenden kalktım. Duş aldım ve parfüm sıktım. En iyi şekilde giyinmeye çalıştım. Aynada yine kendime bakıp odadan çıktım. Heyecandan ellerim titriyordu hızlı adımlarla seranın kapısının önüne geldim. Yakamı ve saçlarımı düzeltim. Tam kapıyı çalacaktım ki elim havada kaldı. Bir ses duymamla irkildim ve yakalanmış gibi utanarak sesin geldiği yöne baktım.
Genç bir çocukla karşılaştığım da kaşlarımı çattım.
-Ablam odada değil. Olsada girmeni uygun bulmadığımı söylemeliyim. Kimsin sen?
Ablam mı dedi o?
Çocuğu dikkatlice inceledim gerçekten benziyorlardı yüz olarak. Ama çocuk biraz daha fazla çekikti ve koyu saçları vardı. "yine" çocuğun sesiyle irkildim.
-cevap vericek misin yoksa alık alık bakmaya devam mı edeceksin?
-Ne?
Alık mı dedi o bana?
-tekte anlayamıyor musun?
-pardon dalmışım. Ben artemis.
-şu meşhur artemis mi?
-nasıl yani?
-ablamın bahsettiği artemis misin?
-şeyy evet o benim.
Yüzümde anlamsız bir gülümseme oluştu.
Benden bahsetmişti...
Umarım iyi anlamdadır.
-bana bak hissediyorum seranın kaybolduktan sonra geri geldiği gün.
Hüngür hüngür anlamasıyla bir ilgin var.
Daha çözemedim ama çözeceğim.
Bana iyice yaklaştı burun buruna geldik
-ama sakın o zamana kadar ve ondan sonra onu üzeyim deme. Tek bir göz yaşına senin küllerini bile bırakmam bu diyarda.
Sertçe yutkundum.
-ne sanıyorsun sen beni? Ben onun tek bir saç teline bile zarar vermem. Istememde!
-öyle olsun bakalım. Gözüm üzerinde.
Beni baştan aşağı bir kere daha süzdü ve arkasını dönüp gitti. Giderken son bir şey daha söyledi.
-o bahçede her gün yaptığı şeyi yapıyor.
Ve gözden kayboldu.
Ürperdim. Yeniden yakamı düzeltim ve bahçeye doğru ilerledim.
Bir kaç yere baktıktan sonra bir yer dikkatimi çekti uzun çiçeklerin arkasında bahçe gibi bir yer vardı. Oraya doğru ilerledim ve onu gördüm sera.
O kadar güzel gözüküyordu ki. Üstüne bir elbise yoktu saçları dağınıktı elindeki fırça ile o kadar güzeldi ki. Hayran olmamak imkansızdı.
Sadece onu izlemek istedim izledikce huzur buldum.
Onu baya izledim hiç fark etmedi.
En azından ben öyle sanıyordum.
Kafasını bana çevirmeden seslendi.
-beni daha fazla izlemeyi düşünüyor musun yoksa gelecek misin?
Sonra gülümseyerek bana döndü
Kıkırdadı
-Ne oldu utandın mı yoksa? Kızardın.
Siktir...
-yok canım ne alakası var. Hem sen ne zamandan beri burada olduğumu biliyorsun?
-geldiğinden beri.
Dudaklarını birbirine bastırdı gülmemek için zor duruyormuş gibiydi.
-gülme.
-ama yüzün çok komikti.
Huysuzca başımı salladım.
-bu arada...
Sorar gibi bana baktı.
-sabah erkek kardeşinle karşılaştım.
-felixle mi?
-ismi buysa evet.
-ne dedi? Nerde gördün?
-senin kapının önüne gelmiştim ve bana senin içeride olmadığını olsan bile girmemi uygun bulmadığını söyledi azcık tehtit etti gibi bide...
Sera şaşkın şaşkın bakıyordu ama gülümsüyordu da.
-bide?
-alık dedi bana...
-Ne?
Sera kahkahalar ile gülmeye başladı.
-Gülme be!
Sera hayla katıla katıla gülüyordu
-gülmesene! Gülme diyorum ama ya
Yüzünü ellerimin arasına aldım hayla gülüyordu benimde yüzümde istemsiz bir gülümseme vardı. Bir süre sonra durdu ve gülmekten akan göz yaşlarını sildi.
-demek kardeşim sana alık dedi öyle mi halı markası.
-bana bak burdan zaten sincaba benziyorsun şu an. Seni pişman ederim.
-öyle mi? Etsene lan hadi hadi
Yüzümde pis bir gülümseme oluştu.
-bunu sen istedin!
Onu bıraktım ve üstüne doğru gittim tam onu kucağıma alacaktım ki kolumu tuttu ve çevirdi. Evet kolumu çevirdi!
Canım acımıştı.
-ahh! Acıyor ama ayıp ya!
-benden güçsüz olmaya katlanamıyor musun yoksa?
-ben öyle mi dedim!?
-hmm... evet aynen öyle dedin.
Derin bir nefes aldım ve kolumu ondan kurtarıp hızlı bir şekilde onu kucağıma aldım ve karnı omzuma gelecek şekilde koydum.
-ne oldu ne diyordun?
Sera çırpınıyor ve sırtıma yumruk atıyordu
‐Seni adi herif! indir beni!
-rüyanda görürsün.
≠seradan≠
Beni bırakması için çaba sarf ediyordum fakat tüm gücümü değil.
-hey beni indirirsen sana bir teklifim var.
-dinliyorum?
-indir ilk önce.
-hayır. Ilk söyle.
-peki...
Biraz düşündüm ve aklıma çok klişe bir fikir geldi.
-tamam sana 3 dilek hakkı vereceğim. Ne istersen itiraz etmeden.
-aladdin mi oluyorum ben o zaman?
-üff salak salak konuşma.
-iyi be... güzel teklif kabul ediyorum.
Beni sonunda yavaşça belimden tutarak yere indirdi.
Ve önümde eğildi.
-Peki prenses bana bir lamba veya uçan halı da verecek misin?
-uçurucam ben seni...
Sinsice güldüm.
Artemis elini belime doladı ve beni kendine çekti ve gülümsedi.
-hmm öyle mi~
-düşündüğün anlamda değil sapık herif!
Vurmak anlamında....
Artemis eliyle yüzümü okşadı ve saçlarımı öptü.
-sen istemediğin sürece sana asla dokunmam güzelim. Unutma sakın bunu. Eğer o gün senin elini bile tutmamı istemiyorsan söyle bana.
Gülümsedim ve ona sarıldım.
-burda olduğun için mutluyum...
-beni affettiğin için mutluyum...
(Gerisinde ne yapacağımı bilmiyorum o yüzden bu bölümü burda bitiriyorum. Özür dilerim pek bir olayı yoktu bu bölümün ama bayadır bölüm atmadım ondan dolayı kısa da olsa atacağım. Bir dahaki bölüm uzun olacak. Hem felix ve tubayı hemde aileleri veya seranın ailesini göreceğimiz bir bölüm olmasını planlıyorum. Felix ve artemis arasında bir kaç bölüm başındaki gibi konuşma ekleyebilirim. Bakalım neler olacak.
Yakında yeni bölüm gelecek)