Raunchy Alpha // larry

By bearschangedmylife

59.1K 5.2K 11.5K

Şımarık bir Alfanın neler yapabileceğini görmek istiyorsanız doğru yerdesiniz! Harry olgun omegayla mühürlene... More

a slice of the future
prolog
one
two
three
four
five
six
seven
eight
nine
ten
eleven
twelve
thirteen
fourteen
fiveteen
sixteen
seventeen
eighteen
nineteen
twenty
twenty-one
twenty-two
twenty-three
twenty-four
twenty-five
twenty-six
twenty-seven
twenty-eight
twenty-nine
thirty
thirty-one
thirty-two
thirty-three
thirty-four
thirty-five
thirty-six
thirty-seven
thirty-eight
thirty-nine
ONE-SHOT
fourty
fourty-one
fourty-two
fourty-three
fourty-four
fourty-five
fourty-six
fourty-seven
fourty-eight
fourty-nine
fifty
fifty-one
🎀fifty-two🎀
fifty-three
fifty-four
fifty-five
fifty-six
fifty-seven
fifty-eight
fifty-nine
sixty
sixty-one
sixty-two
sixty-three
sixty-four
sixty-five
sixty-six
sixty-seven
sixty-nine
fınal
Special Chapter "🔄"
Special Chapter "24" 1/2
Special Chapter "24" 2/2
Special Chapter "Axel"
Special Chapter 2 "Axel"
Special Chapter 1/2 "Harry or Louis?"
Special Chapter 2/2 "Harry or Louis"
Spacial Chapter "New Groom" 1/2
Special Chapter "New Grooms" 2/2
Special Chapter "Alternative Jobs 1/3"
Speical Chapter "Alternative Jobs 2/3"
Speical Chapter "Alternative Jobs 3/3"
Special Chapter "Wedding Photo"
Special Chapter "Becoming an Alpha"
Special Chapter "Valeria's Alpha" 1/2
Special Chapter "Skirts"

sixty-eight

265 27 118
By bearschangedmylife

Merhaba~

Resmen iki bölüm kaldı😭

Ama üzülmek yok, bu sizin için bir son değilᕙ⁠(⁠⇀⁠‸⁠↼⁠‶⁠)⁠ᕗ

Yazım hataları olursa kusura kalmayınn,

İyi okumalar,

×××

Harry ailesinin evinden çıkıp yola koyulduğunda birkaç sene öncesine gitmiş gibi hissediyordu. O zamanlar heyecandan kalbi fırlayacakmış gibi hazırlanır ve Omegasını almaya giderdi.

Şimdi içi yine fokur fokur fokurduyordu. Ama bunun nedeni adrenalin olsa gerekti.

Çünkü Louis'yi alınca onunla ne yapması gerektiğine karar veremiyordu.

Emindi, sıkı bir kavga etmeden kurtulamayacaklardı, geçen bir hafta ikisini de saatli bombaya çevirmişti ve artık son saniyelerindelerdi. Ancak sonucunda geriye bir enkaz mı bırakırlardı bilmiyordu.

Okula yaklaştıkça ona sinirli hissetmek hiç onluk değil ve son derece de yabancı bir duyguydu. Zaten geçtiği bu bir hafta mental olarak o kadar yorucuydu ki kafasını dağıtmak için resmen gidip çalışmıştı saatlerce. Uzun süre kamera flaşına maruz kalmaktan gözleri renkleri karıştırır olmuştu.

Homurdanarak aracı kenara mı çekse, kapıda Louis'yi mi beklese karar vermeye çalışırken buna gerek kalmamış ve onu dışarı çıkmış, tanımadığı bir kurtla sarılırken bulmuştu. Yabancı dişiyi tanımaya çalışırken kıskançlığın onu ele geçirdiğini aracı kenara çekerken hissetmiş ve yeni farkettiği, yanlarındaki Arthur'un onları ayırıp Omegaya sarıldığını gördüğünde daha fazla bekleyememişti.

Meydanı çok boş bırakmıştı anlaşılan.

Aracından inip kapıyı kapatırken gözlerini Louis için kavga ettikleri belli olan ikiliden çekmedi. Yaklaştıkça Arthur'un kollarından kurtulan Omegasının, "Kesin artık şunu." dediğini duyabilmişti.

"Louis."

Omegası sesini duyduğu gibi kafasını çevirip, öğrencilerin ve velilerin seyreldiği bahçenin önünde öylece durdu. Ardından o yanına gelemeden kendisi hareketlenip yaklaşmış ve Harry'nin beklediğinin aksine koluna dolamıştı ellerini.

"Hoşgeldin Alfam."

Soğuk yapmasını beklediği Omega okulun önünde yapmayacağı kadar yılışık davranınca tek kaşı havalanmıştı.

Kim bilir o güzel aklından neler geçiriyorsun yine..?

Ona yan yan bakmakla yetinirken yabancı kız Arthur'un arkasından beri eğilip ikisine iri gözlerle bakmaya başladığında bakışlarını ona çevirdi.

Bir saniye... Bu yüzü görmüş müydü?

"Aman Tanrım! Cidden Harry Styles'la birliktesin... Bir de çocukların var? ONLARI GÖRMEK ZORUNDAYIM!"

"Bir çeneni kapatır mısın?" Diyen Arthur'u kolundan tutup diğer tarafa savurdu ve önünü açtı.

"Öncelikle merhaba, büyük hayranınızım!" Coşkuyla bağırmasının ardından duraksadı. "Oh... Ve ben Hazel. Sıralamayı yanlış yaptım değil mi?"

Ellerini yanaklarına koyarak parlayan gözleriyle gülümsedi. "Benim aptallığım!"

Harry Louis'ye bir bakış attığında onun yavaşça omuz silktiğini görmüştü. "Pekâlâ... Kim olduğunu öğrenirsem ona göre memnun olacağım."

Harry normalin aksine kabalaştığında Louis bunu ondan çıkarılacak olan sinire verdi.

"Ah, üzgünüm." Kollarını bağlamış ona kötü kötü bakan Arthur'u gösterdi. "Bunun ikiziyim."

Ha... Bu yüzü nerede gördüğünü düşünüyordu bir de...

Harry alfaya düz bakışlar atınca göz devirdi. "Çok da mühim biri değil, yokmuş gibi davranın."

"Eh," dedi Hazel da buna karşılık. "..ikiz olduğumuz için bu özelliklerimi ondan alıyorum, ne yaparsınız işte."

Birbirlerine gözlerinden kıvılcım çıkartacak türden bakışlar atarlarken Louis yorgun bir nefes verip Harry'ye baktı. "Artık gidelim mi?"

İkisi de gergin oldukları için Marshmallow ikizlerini kaldırabilecek durumda değillerdi. Bu yüzden Omega vedalaşmak için Hazel'a dönmüştü ki çoktan onun tarafından yakalandı.

"Beni... Misafir etmek zorundasın Louis... O evi, o üçüzleri, o aileyi görmeliyim."

"Tamam ayarlayacağım..."

"Harika!"

Saniyesinde onu serbest bırakıp el salladığında Harry bedenini çevirip Louis'yi arabaya yönlendirmişti. Omega yerleşip kemerini takarken arka planda birbirlerini çimdikleyen ama gülerek onlara el sallayan ikizlere baktı.

Bu yakın zamanda Arthur'un çekilebilir olacağını düşünmüyordu.

İkiz olmalarına rağmen o kadar anlaşamıyorlardı ki bilmeyen iki düşman zannedebilirdi. Sırf ondan kurtulabilmek için evini terkettiğini söylerdi Arthur, Louis'ye. İkisinin de enerjisi ve yılışık tavırları benzer olsa da asla uyuşmuyorlardı.

Omega psikopat ikizleri düşünmeyi bırakıp gözlerini sessizce araba kullanan Alfaya çevirdi.

"Özlemiş misin beni almayı?"

Kısa bir bakışın ardından alayla güldü. "Emin olamıyorum. En son hatırladığım kadarıyla sen sırf otobüsten kurtulmaya beni kullanıyordun."

"Öyle mi? O kadar anıdan bunu mu hatırladın yani? Dönüş yolunda takıldığımız ara sokaklardan bahsetmiyorsun hiç?"

Harry duraksayıp eşine döndüğünden Louis'nin muzip bir gülüşle ona baktığını görmüştü. "Anılarımızı tazelemek istemez misin?"

Onu tahrikle ayartmaya çalışan Omegasına gözlerini kıstı. "Eve gidiyoruz."

Louis kavgadan kurtulamayacağını anladığında homurdanarak kapıya dirseğini yasladığı eline yaslandı.

"Çocuklar nerede?"

"Anneme bıraktım, Melody'nin yanındalar."

"İyi."

Kalan yolculuğu sessiz bir şekilde bitirdiklerinde Harry açılan kapıdan bahçeye girdi ve hızlı bir şekilde durdu. Arabanın kapısını arkasından kapatırken korumalardan birine kısa bir bakış atıp, "İzinlisiniz." dedi ve bu onların hızlı bir şekilde bu arazinin sınırlarını terketmeleri gerektiğini gösteriyordu.

Bu sırada çoktan evin kapısını açmaya giden Louis'nin ardından eve girdi ve kapıyı kapatmasını ona bırakarak büyük salona geçti. Bu Omeganın onun arkasından göz devirmesine ve kapıyı sertçe kapatmasına neden olmuştu. Sinirli kocasının peşinden gittiğinde onun büyük koltuğu ortalayarak oturduğunu ve bacak bacak üstüne atarak kendisini beklediğini görmüştü.

O da beklemeden karşısına geçip kollarını bağlamış ve sessizce onu beklemeye başlamıştı.

"Hadi? Bir haftadır gösterdiğin çaba nerede? Anlat hadi olanları."

"Tam olarak neyi anlatmamı bekliyorsun? O piçi nasıl dövdüğümü mü? Çünkü bunları neden yaptığımı zaten biliyor olman gerekiyor."

"Öyle mi?" Çatık kaşlarıyla sert bir bakış attı Omegaya. "O halde bana neden beni ikna etmeye çalışmak yerine gidip o Arthur aptalıyla bu haltı yediğini anlatmaya ne dersin? Çünkü bunun nedenini kesinlikle bilmiyorum."

"Dur... Ne?"

Louis şaşkın ifadesiyle sinirlenmeye yüz tutmuş bir şekilde baktı. "Sen beni bir hafta boyunca peşinde Arthur yüzünden mi koşturdun? Ben yalan söyledim diye vicdan yaparken tek derdin Arthur muydu!?"

"Bunu küçük bir meseleymiş gibi dile getirmeyi kes! Sıkıldım her seferinde, 'Senden önce ben vardım!' havalarına girmesinden! Benden öncesi umurumda değil, tamam mı?"

Ayağa kalkıp Louis'nin dibine girdi. "Her ne bok yiyeceksen bunu benimle yapacaksın. Bir başkasıyla, özellikle o aptalla değil! Ya, sen gelip, 'Eğer bana katılmazsan ben de Arthur'la yaparım.' deseydin zaten iki kez düşünmeden ikna olurdum!"

Omega ona neredeyse ağzı açık bakarken sinirle güldü. "İpucu için teşekkürler." Ardından hızla kaşlarını çatmıştı. "Sen ondan daha aptalsın ama. Dünyanın en aptal Alfasıyla evlenip bir de çocuk yaptığıma inanamıyorum! Umarım aptallığın onlara geçmemiştir!"

"Öyle mi?" Bir kolunu beline dolayıp Omegayı kendine yasladı. "Ben senin sürtüklüğünü yüzüne vurmuyorum ama."

"Belki de bu duruma bayıldığın içindir, ha?"

"Bu senin 'küçük' bir sürtük olduğun gerçeğini değiştirmiyor ama."

Louis hırlayarak onu göğsünden sertçe ittirip arkasındaki koltuğa düşmesine neden oldu. "Küçük olan şey senin o varla yok arası beynin!"

Birbirlerine kötü bakışlar atamalarının ardından Louis dönüp gidince Harry daha da sinirlendi. "Nereye gittiğini sanıyorsun!?"

"Çocuklarımı almaya! En azından onlar beni sakinleştirebilir."

"Hem suçlu hem güçlü..." Homurdanarak kalktıktan ona doğru yürüdü. "Hah, seni sakinleştirmek için güzelce sikmek gerektiğini unuttun herhalde."

Salondan çıkmak üzere Omega durup ona kısık gözlerle döndüğünde Harry de durup hırsla bakmıştı alev alev yanan mavilere.

"İstersen şimdi kanıtlayabilirim, seni küçük-"

Louis eline ilk geçen yastığı hızla onun suratına fırlattığında Harry düşen yastığın arkasından gözlerini kırpıştırdı, Louis, "Pislik..." diye hırlarken.

Harry uzun bacakları yardımıyla onu yakaladığı gibi kapının yanındaki duvara yaslamıştı. "Sözlerimi çiğneyip geçtiğin yetmiyormuş gibi bana bu şekilde davranamazsın."

"Bunu sen istedin. Asıl konudan sapıp bana Arthur'un ismini sayıklayan sensin!"

"Çünkü bu durum çok sinirlerimi bozuyor ve senin umurunda bile değil!"

"Sadece bir arkadaşım var ve onun yüzünden kavga ettiğimize inanamıyorum!"

"Sorunun onunla arkadaşlığın olmadığını çok iyi biliyorsun." Çenesini yakaladığı gibi burun buruna geldiler. "Ben. Önceliğin her zaman ben olmalıyım. Anladın mı!?"

"Öylesin zaten gerizekalı!"

"Bunu biraz göster o zaman!"

Louis ikinci defa onu sertçe ittirdiğinde birbirlerine hırslı soluklarıyla baktılar.  Cevap vermeden odadan çıkan Omega, Harry'nin sinirlerini zıplattığında beklemeden peşine takılmıştı. Tabi bu Louis'nin farkettiği gibi hızlanmasına neden olunca mutfakta kısa bir koşturma başlamıştı.

"Gel buraya." Derken kolunu beline takarak yakaladığı Omegayı kendine yasladı. İki kolunu birden çırpınan Louis'nin bedenine dolayıp göğsüne yaslanan sırtı sayesinde burnunu da yanağına yaslayıp kulağına fısıldadı.

"Hadi seni sakinleştirelim..."

Louis burnundan sert bir nefes çekip onu resmen sürükleyen Harry'nin elinden kurtulabilmek için ayağına basıp dikkatini dağıttığında da kalçasıyla geriye ittirdi ve kollarından çıktı. Hızla aralarına üç adımlık mesafe bırakırken yüzünü Harry'ye döndü ve geri adımladı. O sırada ayağının acısıyla eğilmiş kocası doğrulup göz göze gelmelerine neden olunca Louis karşılaştığı koyu yeşillerle içinden küçük bir küfür savurdu.

Alfası...

Tekrar Louis'nin üzerine yürümeye başlayan Alfanın ifadesi sabitti.

"Sen benimsin Omega."

Temkinli Louis, Harry'nin Alfası tarafından ele geçirildiğine emin olduğunda onun alakasız cümlesinin üzerinde de durmadı. Çünkü Alfanın tek derdi Omeganın onun olmasıydı, konu ne olursa olsun. Omega bunu ona ne kadar kanıtlasa da Alfaya yetmiyordu.

Louis de bu Harry'nin evi darmaduman edeceğini bildiğinden onunla baş edebilmek için arkasını döndüğü gibi bahçe kapısına sarılmıştı. Kendisini bahçeye attığı gibi peşine takılan Harry'nin onu yakalamasına kalmadan dönüştü. Ancak dönüp ona bir hırlama dahi veremeden peşinden de Harry dönüşmüştü. Omega artık dar gelmeye başlayan arka bahçeyi talan edeceklerini anladığında hızla duvardan atlayıp çıkmış ancak kovalamanın devam etmesini engelleyememişti.

Peşinden hırsla koşan Alfasına küçük bir bakış atıp koşmaya devam etti. Gözüne kestirdiği bir ağaçın arkasın U dönüşü yaptığında onu biraz şaşırtmayı ummuştu ancak o ağacına arkasına bile geçmeden gövdesinden sekerek Omeganın üzerine atlamıştı. Kendilerini kuru yaprakların üzerinde yuvarlanırken bulduklarında kavgalarına iki kurt olarak devam etmişlerdi.

Alfa elinden kurtulan eşinin peşine takıldığı gibi bacaklarına yüklenerek kendi öne atmış, havalanmış ve Omeganın tam üzerine iniş yapmıştı. Hızının etkisiyle bir tur dönmenin ardından Louis karnının üzerine çenesi toprağa yaslanacak şekilde düşmüş ve Harry de hemen sırtındaki yerini almıştı.

Pençelerinden güç alarak kendini altından çıkaracağı sırada o koca bedenini üzerine bırakmış ve kendisiyle toprağın arasında sıkışmasına neden olmuştu.

Hırladı. "Kes şunu Alfa!"

"Önce şu işe bir açıklık getirelim Omega."

Pençelerini Omeganın ön pençelerinin üzerinden geçirip kafasının iki yanından toprağa bastırdı ve kalçasını da indirerek Louis'nin hareketsiz kalmasını sağladı.

"Bundan sonra bensiz hiçbir şey yapamazsın ve eğer yaparsan da sonuçlarına katlanırsın."

"Seni mahvedeceğim Alfa..."

"Lafı ağzımdan aldın Omegam."

Kafasını eğip burnunu beyaz kürkün arasına soktu ve Omegasının derin, başdöndürücü kokusunu soludu. Ardında birkaç dil darbesinden sonra dişlerini mühür noktasına geçirerek onun mayışmasını, gözlerini kapatıp pusmasını sağladı.

"Ben de tam,"  Kalçasını kaldırdı ve geri indirdiğinde Omeganın kuyruğu arada sıkışmış, kendisini de Louis'nin içinde bulmuştu. "..seni nasıl mahvedeceğimi anlatacaktım."

Omega hızla açılan gözleriyle birlikte refleksle kısa bir uluma bıraktığında Alfa yerini iyice bulup bir süre Omeganın üzerinde dinlendirdi kendini.

"Ne zaman devam etmem için ağladığın ve hızlanmam için yalvardığın kısma geçiyoruz?"

"Harry... Sen-"

"Ben ne? Tam bir aptal mıyım?"

"Sen..."

"Evet? Ben?"  Derken sızlanan Omegasının üzerinde gidip gelmeye devam ediyordu.

Hareket etmeye başladığı andan itibaren kuyruğu da iki yana sallanmaya başlamıştı zevkle.

"Sen harikasın..."

"Hehehehe~."

Ağaçlara çarpa çarpa koşturdukları, birbirlerine hırlaya hırlaya yuvarlandıkları ve deli gibi çiftleştikleri dakikalardan sonra hırslarını almış ve son derece yorulmuş bir şekilde kendilerini sırt üstü bırakmışlardı yan yana.

"Ha... Ha... Haha... Bu iyi geldi..."

"Tam bir aptalsın... Ve ben bunu söylemekten asla bıkmayacağım."

"Öyle deme Omegam~!"

Louis'ye doğru yan dönüp ön ve arka pençesini üzerine attığı gibi burnunu da boynuna sokmuş, onu bir güzel koklamıştı. Onca bağırış çağırışlı kavgadan sonra kuyruğunun sallarken toprağı döveceği kadar keyifli olmayı umursamadı.

Çünkü Louis'nin kuyruğunun da onunkinden farkı yoktu.

Bir süre daha serin toprağın üzerinde keyifle uzanıp takıldıktan sonra eve geçmişlerdi. Önce Louis bahçe kapısına yanaşıp evin içine attığı ikinci adımında dönüştüğünde, çıplak bedeniyle omzunun üzerinden bakıp bahçeden içeriyi gözetleyen Alfasına keskin bakışlar attı ve bu Harry'nin dilinin sarkmasını sağlayacak şekilde ağzının suyunun akmasına, sonra da yalanarak içeri dalmasına neden olmuştu.

Louis onun kapıyı kırmadan dönüşmesine şükrederek merdivenlere yöneldi ancak ulaşamadan yakalandı.

"Sen o güzel bacaklarını ve seksi kalçanı  yorma." Eğilip burnunu burnuna sürttü. "Ben seni odamıza, oradan da küvetimize kadar taşırım."

Cümlesinin Louis tek kaşını kaldırmıştı ki, geri indiremeden kendini sıcak suyun içinde, kocasının kolları arasında buldu.

×××

"Tamam o zaman, önümüzdeki hafta cumartesi akşamı gelirsiniz."

"Olur! Zaten biliyorsun, buraya Arthur'da çok seni görmeye geldim LouLou!"

"Bana sakın Harry'nin yanında böyle seslenmeye kalkma Hazel, lütfen. Lütfen diyorum, ona göre."

Karşı taraftan gelen kıkırtıya göz devirdi. Hiç güven vermiyordu. "Tamam tamam. Sen benim kıymetlimsin, senin aleyhine çalışmam."

"Babacık!"

Louis senkronize seslenerek yanına koşan üçüzlere dönmeden önce Hazel'dan bir saniye istedi. "Efendim bebeklerim."

"Hava çok sıcak!"

"Eriyoruz..."

Adrius bunu canlandırabilmek ve babasına kanıtlayabilmek için kendini Louis'nin kucağına sırt üstü bırakmış, sonra da bacaklarının arasından kaya kaya yere inerken gözlerini babasından çekmemişti.

Louis bu görüntüye kıkırdarken Axel bacağına yaslanmıştı. "Dondurma yiyebilir miyiz?"

"Lütfen!" Diye bağıran Valeria'ya bakarken onların seslerini duyan Hazel öbür taraftan tuhaf sesler çıkarmaya başlamıştı artık.

"Anlaştığımıza göre kapatıyorum Hazel, cumartesi görüşürüz. Ben çocuklara ilgileneyim."

"Olur babacık! Görüşürüz!"

Omega telefonu bırakırken pozsiyonlarını bozmadan ona bakan üçüzlere baktı sırayla. "Öncelikle o kadar da sıcak değil. Sonbahardayız."

"Hayır!" Dedi Adrius rolünü başarıyla tamamlayamadığı için kendini yere atarak.

"Anne lütfen..."

"Babişko dondurma almıştı!"

Louis'nin bakışları hızla bir düz bir hal aldı. "Kaç kere yaz olmadığı sürece alma dedim... Kızın seni ispiyonlasa da duruyorsun Harold."

Homurdanması bitince ayağa kalktı. "Bakacağım, eğer bulursam vereceğim. Ama yoksa ısrar etmek..." Gözlerini kısıp üçüne de baktı. "..veya dönüşüp birbirinizi merdiven yapmak yok. Çok ciddiyim. Bunu bir daha yaptığınızı görmek istemiyorum. Anlaşıldı mı?"

"Tamam anne!"

"Addy'nin fikriydi!"

"Hayır!"

Hızla beta kardeşini ifşa eden omegaya başını iki yana sallayıp buzdolabına ilerledi. Çocuklar kalktığı yere oturup, ondan tarafa dönüp dikkatle gözlerini üzerine diktiklerinde kaçışı olmadığını anladı. Bütün dualarıyla dondurucuyu açsa da burnunun dibindeki paketlerle homurdandı.

Gözden kaçmasın diye en öne koymuştu bir de, aptal Alfa.

Sana rağmen bu çocuklar şımarmasın diye elimden geleni yapacağım Harold. Sana rağmen.

Üçüzler inkar etmesine izin vermeyecek bir dikkatle ona baktıklarından paketleri aldı ve dolabın kapağını kapattı.

"Gelin buraya, sizi yumurcaklar."

Heyecanla koltuktan inip ada tezgaha koştuklarında Louis onları, Harry'nin onlar için yaptırdığı küçük, renkli bar taburelerine yan yana oturttu. Önlerine birer tabak koydu ve çubuk dondurmaların paketlerini açtı.

"İşte, pembe, sarı ve turuncu."

Sırayla Valeria, Axel ve Adrius önlerine bırakılan dondurmaları aldıklarında Louis tezgahın diğer yanından çenesini eline, dirseğini de tezgaha yaslayarak eğildi. "Neyli olduklarını biliyor musunuz, yoksa renklerine göre mi yiyorsunuz?"

"Mango en iyisi!"

Beta çubuğunu kaldırdığında Valeria hızla atıldı. "Hayır çilekli!"

"Muz lezzetli."

Gülümsedi Omega. "Aferin. Hızlı yemeyin."

Onları bırakıp kendisine kahve yapmak için makinesine yöneldiğinde bir süre huzurlu bir sessizlik yaşadılar. Yani, üçüzlerin ağız şapırtılarını saymazsa...

"Babacık..."

"Efendim Vali?"

"Babişko nerede kaldı...?"

Bardağına son rötuşunu yapıp ada tezgaha geri döndü.

"İşi bugün uzun sürecekmiş kızım. Eğer yapabilirse erken gelecek."

Sızlandı omega. "Ama bugün pazar. Babişko pazar demek tatil demek, dedi."

"Baban haklı ama işi aksadığı için bugün de gitmesi gerekti."

Somurtsa da dondurmasını yemekten geri kalmadı. O da oturup kahvesi eşliğinde önündeki haftanın yapacağı ders programını incelerken gelen sevimli bir geğirme sesiyle kaşları kalktı ve telefonu indirdi.

Silip süpürdüğü çubuğun ardından parmaklarını yalamaya geçen Adrius'a göz devirdi. "İyi ki hızlı yemeyin dedim Ad."

"Ama mango en iyisi..."

Ona küçük bir gülüşle göz süzüp kalktı ve bir bardak ılık su doldurdu. Önüne bırakırken tabağını aldı. "İç bakalım, sonra da yüzünü temizleyeceğiz."

İki eliyle tuttuğu büyük bardağa eğilirken sevimliliğine gülümseyen Louis uzanıp düz sarı saçlarını düzeltti. O suyunu bitiremeden Valeria ve Axel dondurmalarını bitirdiğinde onlara da verdi sularını.

Üçü de bardaklarını bitirip artık şişen karınlarına vurmaya başladıklarında Louis bulaşık bardak ve tabakları makineye koyarken onları lavaboya yolladı. İşi bittiğinde ne yaptıklarını görmek için peşlerinden gitmişti. Alt kattaki banyoya girmiş, lavabonun önüne basamaklarını koymuş ve sırayla çıkıp temizleniyorlardı. Gülümseyerek inen Adrius'ın yarı bulaşık kalan ağzını ıslattığı eliyle tekrar yıkayıp havlusuyla kuruladı. Alnına öpücüğünü alan beta oyununa dönmek için içeri koştururken Axel'e de aynı tarifeyi uygulayıp yolladı.

Lavaboya dönüp özenle temizlenen Valeria'nın bakımlı babasını örnek aldığı her hareketinden belli oluyordu.

Haline gülerek onu da kurulayıp kucakladı. Bir koluyla destekleyecek şekilde onu tutup banyonun kapısını ve ışığını kapattı. Çoktan plazma scooterlarına oturmuş yarışıyorlardı. O koridoru bitirip küçük salona dönmüştü ki Axel yolunu kesip durdu. Kafasını kaldırıp beklemesine bakılırsa alacağını almadan yolu açmayacaktı. Louis de eğilip onun giriş ücretini, yanağa bir öpücük, verip mutfağa girdi. Hemen arkasından Adrius hızla girip, ayağının yanından geçtiğinde refleks olarak kaldırmıştı.

"Hey, yavaş sürün şunları."

"Yarışı kazanmalıyım baba!"

"Babanız her isteğinizi yapmasa daha mutlu olacağım..." Valeria'yla oturup onun perçemlerini düzeltti. "Gerçi bu plazmaları kurda dönüşmenizden alıkoymaları için almıştık ve işe yaramıştı."

"Ama kurt olmak daha havalı."

"Sen bu kelimeyi nereden öğrendin?"

"Babam her gün bana ne kadar havalı olduğunu anlatıyor."

Düz bakışlar attı bilmiş kızına. "Baban bir palavracı Vali."

Bir süre anlamadığı kelime ve babasına laf edilmesinden dolayı sızlanıp, ardından dün okuldaki arkadaşlarının babasının yaptığı saçı sayesinde ona nasıl iltifat ettiklerini anlattı. Biraz sonra açılan dış kapıyla evin Alfasının geldiği anlaşıldı, ancak bu kez coşkulu bir giriş yapmamıştı Harry.

"Babişko!"

Louis eşine göre fazla sessiz olduğunu farketse de yalnızca kızının saçlarını düzeltmesine yardım etti.

"Babacık! Nasıl görünüyorum?"

Bir yandan üstünü başını düzelten kızına kaşlarını kaldırdı. "Her zamanki gibi çok sevimli? Neden sordun?"

"Çünkü babişkoma güzel görünmeliyim!"

"Bak sen?"

"Evet! Kitty, anne ve babasının birbirini çok sevdiğini ve annesinin babası gelmeden önce ona sürekli böyle sorduğunu söyledi. Ben de babamı çok seviyorum, o zaman bunu sormalıyım!"

Louis onun kıyafetlerini düzeltmesini izlerken çok sevgili arkadaşı Kate'in onu bilgilendirmesine mi, yoksa annesinin Kate'i böyle bir soruya maruz bırakmasına mı takılsa karar verememişti.

Bu sırada babalarını karşılamak için kapıya süren Adrius ve Axel'den şaşkın nidalar yükselmişti. "Uwa! Anne!"

"Babam çok yakışıklı olmuş!"

Louis bunu duymasıyla kaşlarını kaldırırken Valeria'yı bırakmadan dönmüş ve çocukların çekiştirmesiyle mutfağa giren Harry'ye bakmıştı.

"Babiş-"

Tabi bu ikisinin de donup kalmasına neden olmuştu.

"..-ko?"

Evde bir anda derin bir sessizlik olduğunda oğlanlar koşturmalarına geri dönmüş Valeria da annesine tutunarak Harry'ye bakmaya devam etmişti.

"Baba?"

"Efendim bebeğim?"

"Babişkoya n'olmuş?"

"Ben de bilmiyorum Vali. Sanırım... Değişmiş?"

"Lütfen kesin şunu..." Diye sızlanan Harry oturdukları koltuğa iyice yaklaşıp kızına eğildi. "Vali? Güzelim... Hani babaya bir kucak? Öpücük?"

Valeria ise iri gözlerini lüleleri kaybolmuş ve artık kulakları gözüken babasının saçlarından çekmiyordu.

"Babişko?" Harry tam hevesle gülecekken annesine döndü omega. "Babacık, babişkoya ne oldu?"

"Saçlarını kesmişler bebeğim."

"Yani gittiler..."

Küçük kız bir kez daha kısa saçlı babasına bakıp Louis'ye geri döndü. "O zaman biz uyuyacağız, uyanacağız, sonra düzelmiş mi olacaklar?"

"Sanmıyorum Valeria."

Somurtup hızla geri çekildi. "O zaman babişko yok! Gidip onu bulacağım!" Yere indiği gibi bağıra çağıra çıktı mutfaktan. "Babişko! BABİŞKO NEREDESİN?"

Harry arkasından ağlamaklı bir şekilde arkasından elini uzattı. "Kızım!"

Louis de en az Valeria kadar sessiz ve tuhaf bir şekilde ona bakarken Harry bunu sonradan farkedip kafasını çevirdi. "Omegam!"

Hızla ona sarılıp omzunda ağlarken Louis ellerini sırtına koyup yavaşça pat patladı. Alfa her zamanki tesellisini alamayınca kafasını kaldırmıştı tekrar. "Saçlarımı okşasana!"

"Hangi saçlarını?"

"YA OMEGAM!"

Onu bıraktığı gibi ittirince gülmemeye çalıştı Louis. Kendini koltuğu diğer tarafına atarken yüzünü de koltuğa gömmüş ve kafasını yastıklarla kapatmaya çalışmıştı. Ona birkaç saniye baktıktan sonra kalkıp hâlâ umutsuzca babasına, babasının uzun saçlarına, seslenen Valeria'nın yanına gitti. Onu alıp Harry'nin yanına döndüğünde Alfa hızla kafasını kaldırmıştı.

"Vali... Benim güzelim, lütfen böyle yapma... B-bana dediler artık tarzını değiştirmeliyiz... Çok uzun süredir aynı olduğum için, bunu ben istemedim bebeğim. Sana soramadım üzgünüm!"

Onu sessizce dinleyen Valeria Alfanın kafasına somurtarak bakarken bunu kolayca kabullenecek gibi durmuyordu.

"Ben babişkomu geri istiyorum!"

Hızla orayı terkederken Harry tekrar ağlayarak kendini koltuğa gömmüştü.

"Sanırım üzerine gitmesek iyi olacak..."

Bu sırada yanlarına gelen oğulları Harry'nin üzerine çullanmışlardı.

"Anne! Babam Alfa olmuş!"

Ağlamayı kesen Harry hızla kafasını kaldırdı. "O da ne demek?"

Axel, "Artık bana benziyorsun." derken Adrius da doğrulan babasının sırtına çıkarken kardeşini doğrulamıştı. "Doğru! Bana da benziyorsun baba!"

"Önceden Vali'ye benziyordun. O bir omega."

Axel parlak gözleriyle Harry'ye bakarken yumruklarını sıktı. "Ama artık gerçek bir Alfasın!"

"Anlaşılan Axel'in sempatisini kazandın. İyi açılardan bak."

Kendisini tekrar devirip çocukların ayrı taraflara yuvarlanmasını ve gülüşmelerini sağlarken o, "Kızım!" diye ağlamaya devam ediyordu.

Bu Omeganın dayanamayıp kahkahalara boğulmasına neden olunca Harry doğrulup bütün hırsını ondan almak ister gibi arkasını dönen Louis'nin kalçasına elini geçirdi. O kahkahasının arasında çığlık atınca odada yankılanan sesle de birlikte çocukların dikkatini çekmişti. İkisi de merakla birer elini kaldırdıklarında Louis omzunun üstünden Harry'ye bakıyordu.

Ancak Harry hızla ikisinin kollarından da yakalayıp kendini oraya buraya atmaktan karışan saçlarının arasından onlara kötü bakışlar attı.

"Sakın denemeyin bile... Ne şimdi, ne de her hangi bir zaman..."

Onlar irkilirken kollarını bırakmış ve Adrius, "Korkunç!" diye bağırırken ikisinin kaçışmalarına neden olmuştu. Ardından kendini yine Valeria'nın adını sayıklayarak geri attığında Louis gülmeye kaldığı yerden devam edip yemek yapmaya gitmişti.

"Şey," Mutfaktan beri arkasını dönüp sızlanmaya devam eden Alfaya baktı. "..ee Harry? Sen bana yardım etmek ister misin acaba?"

Hızla kalktı. "BANA YABANCIYMIŞIM GİBİ DAVRANMAYI KESER MİSİNİZ?!"

Louis önüne dönerken başka bir gülüş püskürtmekten alamadı kendini. Yine de, bir yandan kızı için ağlayan, Harry'nin yardımıyla akşam yemeği hazırlandıktan sonra herkesi ada tezgahın etrafına toplamaya başardı Omega.

Normalde iki başa oturan Harry've Louis'nin yanlarını kapan Axel ve Valeria'dan omega bu kez alfayla yer kavgası yapmış ve çığlıklarla Louis'nin yanındaki yeri kazanıp Axel'in de somurtmasına neden olmuştu. Masada ortadaki yeri değişmeyen Adrius'ın pozitifliğine tutunmaya çalışıyordu Omega.

En sessiz akşam yemeklerini yerlerken gözlerinin karşısındaki kocasına kaymasına engel olamıyordu. Gözleri sürekli onu süzüp durdurduğu için ondan kaçan kızının acısını yaşayan Alfanın bunu görmezden gelmesi zorlaşıyordu.

"Ne?" Dedi bozuk moraliyle ters bir şekilde.

"Hiç, sadece alışmaya çalışıyorum."

Alnını eline yaslayıp tabağını tırtıklamaya devam etti. "Daha ben alışamadım ki siz alışasınız...

Ha... O stilisti kovduracağım."

"Pfft!"

Harry için keyifsiz, Louis için eğlenceli bir akşamdan sonra Alfa erkenden odasına çekilince Omega da çocukları yatmaya hazırlayıp odalarına götürmüştü. Kendi odalarına girdiğinde Harry örtüyü tepesine kadar çekmiş, hareketsizce yattığını görünce gülerek iki yana salladı kafasını. Kendisi de banyoya girip çıktıktan sonra değiştirdiği üstüyle birlikte Alfasının yanındaki yeri almıştı.

Örtüyü çekip açtığında Harry'nin aynı somurtmayla yattığını gördü. Uzanıp onun tarafındaki mavi ışıklı gece lambasını yaktı ve yerine geri döndü. Yüzüstü yatmış, kafası kendinden tarafa dönükken yastığın yanağına yaptığı baskıdan dolayı dudakları büzülmüştü.

"Harold."

"Ne var? Yoksa sen benim kocam değilsin, diyerek beni yataktan mı atacaksın?"

Gülmemeye çalışsa da Valeria'nın bu tavrının onda travma olarak kalacağını tahmin edebiliyordu.

"Hayır." Derken elini saçlarına götürüp parmaklarını eskisi gibi hissettirmeyen dalgaların arasına soktu. "Aslında..."

Birkaç deneme yapar gibi parmaklarıyla saçlarını taradı, sonra da kafasının arkasına doğru elini geçirip, dolgun tutamları tuttu.

"..hâlâ kavramak için yeterince iyi." Eğilip burnunu burnuna sürttü. "Sen beni emerken yani."

Louis'nin fısıltısı kafasının kalkmasına neden olurken Omegasına yaklaştı. "O zaman bir deneme yapsak mı..?"

Louis gülerek onu devirip üzerine geçmesine izin verirken Harry'nin modu hızlı bir şekilde yükselmiş gibiydi. Tam üzerine eğildiği sırada tıklatılan kapıyla duraksadı Louis.

"Babacık."

Doğrulup Harry'nin geri gitmesini sağlarken Afla, kızının sesine heyecanla dönmüştü bile.

"Valeria?"

"İçeri girebilir miyim?"

"Girebilirsin bebeğim."

Bir yandan kapıyı açarken bir yandan, "Babişkom geldi mi diye bakacaktım." diyen Valeria kapıya tutunarak tavşanlı pijamalarıyla içeri bakmış ve Harry'yi sessizce süzmüştü.

"Gelmemiş."

Geldiği hızla giden ve arkasından kapıyı kapatan kızları Harry'nin modunu saniyesinde geri düşürmüştü. O kendini yatağa ağlayarak atarken Louis arkasını dönüp gülüşünü göstermemeye çalışıyordu.

Bunun böyle gitmeyeceğini anlayan Louis ertesi gün gelince çocuklarla birlikte Harry'yi de almış, onları okula bıraktıktan sonra da biraz moral versin, kendine getirsin diye Anne'e götürmeye karar vermişti. Ancak gittiklerinde onları bahçede karşılayan anneleri inip ona koşan Harry'ye kötü bir başlangıç yapmıştı.

"Harry? Ne oldu sana böyle?"

Alfanın havada kalan kolları ve titreyen dudaklarıyla dönüp Louis'ye geri koşması an meselesiydi.

"OMEGAM!"

Louis pot kırdığını geç farkederek ağzını kapatan Anne'e 'Sağlık olsun...' bakışları atarken üzerine atlayan kocasını teselli etmek için sarılmaya devam etti. Sonrasında ne deseler de orada kalmamış, hatta Louis'yle okula gelmek için tutturmuş ve bunu yapamayacağı için Omega onu eve geri bırakmak zorunda kalmıştı. Okula gidene kadar kendini gülmekten alamayan Louis, dünden beri olan yorgunluğuyla bunu hakettiğini düşünüyordu.

Eh, koca bebeğiyle ilgilenmek diğer hepsinden çok daha külfetliydi ne de olsa.

×××

Farkettim ki ilk bir kitabımda Hazel olmamak çok koydu, ben de son dakika golü atayım dedim KENDJSLKSKW

Bölüm sonu Arthur'un yanına Hazel yazdığımdan beri aklımda olan bir şey bu jdnskxjdnks

Umarım beğenmişsinizdir,

Çok değerlisiniz üçüzlerin gözdeleri,

-Hazel Arthur

Continue Reading

You'll Also Like

2K 294 13
Harry ve Louis boşanmak üzere. Peki ya zorla götürüldükleri ünlü çift terapisti onları tekrar barıştırabilecek mi? ★ yazım yanlışı uyarısı. #8 in lar...
283K 29.6K 14
[TAMAMLANDI] Tımarhane konulu bir kurgudur...
589K 73.5K 56
[TAMAMLANDI] No:31'in üçüncü kitabı.
224K 18.1K 62
"Benim içimde bir sen var. Bunu biliyorsun değil mi?" "Evet ve sanırım bu yüzden sana aşık oldum Jongin." ------ "Sen benim aydınlığımsın. Ben de sen...