Sömürge -Askıda-

By lolakoala

2.8K 272 78

İnsanoğlu, Dünya'daki tüm enerji kaynaklarını bitirdiğinde büyük bir savaş patlak verdi. Kullanılan silahlar... More

Tanıtım
-2-
-3-
-4-
-5-
-6-
-7-
-8-

-1-

603 47 27
By lolakoala

Yağmur damlaları olanca gücüyle, duvarda boylu boyunca uzanan camı dövüyordu. Dışarıda duran devasa ağaçtan kopan geniş bir yaprak pencerenin önüne düştü. İşaret parmağımı pencereye doğru havada tutup düz bir şekilde yana kaydırdığımda yağmur damlalarının gümbürtüsü arttı. Sonra bıkkın bir şekilde elimi havada savurmamla penceredeki tüm görüntü değişti. Artık tropik bir kumsal görünüyordu. Arkadan gelen hafif meltemin sesini kısıp klasik müzik benzeri bir müzik açtım. Bugünkü bir saatlik mesaim olmayınca biraz canım sıkılmıştı doğrusu. Bugünün tatil olmasının önemli bir nedeni vardı. Bugün tarihte önemli bir gündü.

Yarınki işim için egzersiz salonuna gitmeme gerek yoktu. İtiraf etmek gerekirse haftada iki gün mesaim için evimden çıkmak zorunda olduğumdan birçok insandan daha fazla para kazanıyordum. Ama hiçbir şey işimi sevmeme engel olamazdı. Diğer insanlar gibi çalışma odama ekstra bir gardırop yaptırmamıştım bile. Mutfağa geçip normalin bir buçuk katı olan buzdolabını açmadan üstünde bulunan bölmeden bir bardak su doldurdum. Bardak otomatik olarak dolduktan sonra dolaptan bir uyarı geldi.

"Bugün içtiğiniz su miktarı beş yüz mililitre."

Mutfak kapısından minik bir yaratığın girdiğini duydum. Yuvarlak gözlerini bana dikmiş masum masum bakmaktaydı. Tüylerini iki gün öncenin modasına uydurup mor yapmıştım ve sonra diğer günlerde değiştirmemiştim. Bugünün modasının ne olduğunu henüz görmemiştim ama uğraşmaya da biraz üşeniyordum. Hayıflanır gibi ses çıkarıyor, göz bebeklerini yukarıya dikip gırıldıyordu.

"Hemcik, merak etme sana da su vereceğim. Senin biraz tüylerin solmuş gibi görünüyor. Gel seni ışığa götürelim."

İçtiğim bardağı bardak rafına koyup, elektronik raf bardağı otomatik olarak hızlıca yıkayıp hiç kullanılmamış gibi yaptığında Hedix'im ötmeye başladı. Bağımsızlık günü kutlamalarına bir saat diye uyardı. Hem'i kucaklayıp pencereden ışık alan bir yere götürdüm.

Gardırop için ayrılmış ayrı bir odaya geldiğimde günün trendlerini öğrenmek için tek bir tuşa bastım. Havada oluşan üç boyutlu modelin görsel olarak da gösterdiği üzere bugün eteğinde üçgen şekillerin bulunduğu elbiseler, yeşil renk üzerinde pembe puanların olduğu saten gömlekler, siyah fırfırlı mini etekler ve spor alternatif içinse dizleri yırtık kot ve göğüs altına kadar inen salaş tişört modaydı. Saç olarak da çilek pembesi, fuşya ve menekşe moru düz saçlar modaydı. Ayrıca bugün meşhur sanatçı Angelica'nın evinden saçları mor bir topuzla çıktığı görüntülenmişti. Vakit kaybetmeden spor alternatifi seçtim ki siparişim apartmanın altında olan mağazadan hızlıca gelirken bir taraftan saç makinesinin altında saçlarımı yapabileyim. Sanırım saçımı seçtiğim spor kıyafet gibi çilek pembesi yaparsan monokrom, sade bir güzelliği yakalayabilirdim. Kıyafet geldiğinde sanal hesapta ne kadar para kaldığını kontrol ettim. Bu tarz günler için spor kıyafetler iyi bir alternatifti. Uzun bir süre ayakta kalacaktım çünkü.

Hedix'imi özel kutusundan çıkarıp gözüme taktım. Hemen hemen hazırdım. Gözümün önünden yazılımlar akmaya başladı. Hedix'in üstündeki mikro kamera havalanıp bir metre uzağımda durdu. Gözümdeki ekrandan kendimi görebiliyordum.

"Benim gibi rahatlık sevenler için en iyi Bağımsızlık Günü alternatifi, spor kıyafetler. Bugün altında dikey çizgilerin olduğu çilek pembesi bir üst seçtim. Altındaki tayt tek renk ve gayet esnek. Saçlarımı da çilek rengi olmasını seçtim ve ayakkabılarımın neon sarısından bir toka takarak bugünkü kıyafetimi tamamladım. Herkesin Bağımsızlık Günü kutlu olsun."

Yeni çektiğim videoyu günlük videolarımın arasına ekledim. Beğenmeler birkaç dakikaya başlardı. Evin kalbindeki .hedonyum kristalini çıkardım. "Ev kapatılıyor." Uyarısından hemen sonra dış kapı açıldı. Yuvarlak camlı aracımın kapısı yukarıya doğru açıldı. Hedonyum'u aracın kalbine yerleştirdim. Hava trafiği gayet meşgul görünüyordu. Herkes kutlama alanına doğru akın ediyor olmalıydı. Ancak hava aracım en kısa ve boş olan yolu bulacaktı. Öyle de oldu. Ben ikinci beş yüz mililitre suyumu içer içmez kutlama alanına varmıştım. Bu günü çok seviyordum. Havadan bir sürü araç aynı anda yere iniyordu. Araçtan çıkmadan önce Joseph'tan mesaj geldi.

"Kutlama alanında görüşmek üzere." yazıyordu. Buna gerçekten çok sevinmiştim. Garip ama birkaç aydır onunla beraber olmaktan hiç sıkılmıyordum. Bu benim rekorumdu. Hem de ciddi bir rekor. Çünkü bardan tanışıp, ilişki yaşadığım sadece birkaç erkekle ertesi gün kahvaltı yapmıştım ve sonra aklıma bile gelmemişlerdi. Ama Joseph farklıydı. Onunla hep beraber olmak istiyordum. Sürekli gittiğimiz bir kafe vardı. Bana mükemmel hikayeler anlatırdı. O hikayeleri kafamda canlandırıp sonrada Hedix'imin hayal gücü kısmına kaydediyordum.

Bir kişiyle bu kadar süre beraber olduğuma, kulüpteki arkadaşlarımla meslektaşlarım garipsiyorlardı. Ne kadar dışarıdan garip görünse de çok mutlu olduğumu söylüyordum ancak beni yadırgadıklarının farkındaydım. Sanırım gün geçtikçe gözlerinde bir ucubeye dönüşecektim. Ama hikayeleri Hedix videolarım bölümüne girip izlediklerinde onlar da keyif alıyorlardı. Koca ülkede hayal gücüyle herkesin izleyip keyif alabileceği videolar yapabilen sayılı insan vardı. Belki de Joseph sayesinde ben de onlardan biri olabilirdim. Sanırım bu düşünce bana karışmalarını engelliyordu.

Herkes gibi kutlama alanında düz sıraya girdiğimde kısa bir süre sonra Joseph yanıma geldi.

"Bağımsızlık Günün kutlu olsun." dedim neşeyle.

"Senin de Daphne. Radyasyon ilaçlarını almayı unutmadın değil mi?"

Gülüştük. Joseph tanıdıklarım arasında orijinal esprilere sahip tek insandı diyebilirim. İlaçları nasıl unutabilirdim ki. Hedix her şeyin zamanını bize hatırlatıyordu.

"Bugün de çok güzel olmuşsun." dedi Hedix'in olmadığı gözünü kırparak. Kulaklığı çıkmıştı. Kıkırdayarak düzeltmek için elimi kulağına götürdüm.

"Şaşkın seni. Kulaklığın çıkmış. Şimdi açılış başlar."

Kutlama açılış görüntüleri Hedix'lere aktarılmaya başladı. Her şeyi artık ezberlemiş olmama rağmen görüntüleri ilgiyle izledim. Savaş ve astronot görüntüleri gözümün önünden geçerken tarih kim bilir kaçıncı defa kulağımın dibinde anlatılmaya başladı.

"2500'lü yılların sonunda insanoğlu Dünya'daki tüm enerji kaynaklarını bitirdiğinde kalan kaynaklar için birbiriyle savaşmaya başladı. Kullanılan silahlar sonucu Dünya, insanlar için yaşanmayacak hale geldi. Radyasyon seviyesinin artmasıyla hastalıklar arttı ve insanlar kitleler halinde ölmeye başladı. Enerji kaynaklarının tükenmesi ve yaşadığımız teknoloji kaybı elimizi kolumuzu bağladı. Ancak tüm ümitlerin tükenmeye başladığı sırada Hedonyum projesi için Hedox gezegenine gönderilen uzay aracımız yeni umutlarla Dünya'ya geri döndü. Yeni ve tükenmeyen enerjiye sahip Hedonyum kristalleri sayesinde teknolojimiz daha öncekinden de üstün bir hale geldi. Hedox gezegeninden bizlere arkadaş olacak gezegen sahipleri Hemler geldi. İnsanlık küllerinden yeniden doğdu. Radyasyon ilaçlarımız sayesinde insan ırkının sağlığını korumakla kalmadık ayrıca yaşam süresini maksimum seviyeye ulaştırdık. Biz Empiryum ülkesinde yaşam standartları en üstün bir şekilde yaşarken ülkemize yararlı bireyler olmak için en üstün sistemlerle eğitildik. Bağımsızlık günümüz kutlu olsun."

Geleneksel hava şöleni başladı. Hava araçları havada rengarenk izler bırakıyordu. Sonra havai fişekler atılmaya başlanıldı. Patlayan her havai fişek gökyüzüne farklı bir desen veriyordu. En sevdiklerim kar tanesi ve turuncu yaprak çıkartan havai fişekti. Parıl parıl şekiller üstümüze düşerken ışık gözlerimizi alıyordu. Ana vericinin yanındaki bir borudan milyonlarca baloncuk etrafa dağıldı. Hedix'te baloncuk savaşı oyunu modu etkinleşti. Hızlı hareket edip Joseph'ı geçmeyi planlıyordum. Her zaman takıldığımız kafede bugünün planını yapmıştık.

Her bir baloncuk patladığında farklı bir renkte duman çıkarıyordu. Hedix cam gibi şeffaftı ama her baloncuk patlatışımda ekranın üstünde bulunan haneme sayı ekliyordu. Joseph'a meydan okuduğum için onunkini de görebiliyordum.

Her ne kadar çekişmeli geçse de sonuçta ben kazanmıştım. Epey yorulmuş ve eğlenmiştik. Kutlamalar biterken mikro kamerayla bu mutlu anımızı çektim. Ekrandaki görüntüm Joseph ile mutluydu.

"Akşam 2000'ler Kafe'ye gidecek miyiz?" diye sordu Joseph hevesle. Ancak ben bu sefer farklılık istiyordum.

"Ona yarın öğleden sonra gitsek? Bu akşam trend diskolardan birine eğlenmeye gidelim. Ne dersin?"

"Olur."

Akşam modasına uygun hazırlanmak için eve dönecektim. Araca binince evin uzaktan kumandasına bastım ki ben gitmeden evin tüm tozunu, temizleyici robot çeksin. Ayrıca ev tozlarından Hem de hoşlanmıyordu. Yolda giderken Joseph'ı düşündüm. Aramızdaki ilişkinin gerçekten ismini koyamıyordum. Neden sürekli onunla birlikte olmak istediğim konusunda hiçbir fikrim yoktu. Fakat bir şeyden emindim, Joseph diğer herkesten çok farklıydı.

Gardıroptan akşam modasının ne olduğunu kontrol ettim. Kafam Joseph ile meşgul olmasaydı modaya Hedix'den yolda bakabilirdim ancak vakit kaybetmiştim işte. Bu akşamki moda o kadar harikaydı ki hem disko tasarımını hem de insanları görmeye sabırsızlanıyordum.

Saçlarımı degradeli geçişli platin ve mavi yapmıştım. Beyaz bir elbise, ve siyah ışıkta pırıl pırıl parlayan takılar. Bununla da bitmiyordu. Diskoda parıldayacak dövmeler. Disko tasarımı da bir harikaydı. Ortam bembeyazdı. Taburelerden masalara kadar her şey saf beyazdı. Tavanda siyah ışık spotları vardı. Duvarlarda yanan sönen neon ışıkları vardı.

Joseph da modaya uyumlu beyaz giymişti. Siyah ışıkta beyazın tonu o kadar açılmıştı ki bedenimiz daha koyu görünüyordu. Ben vücudumun birkaç yerine ışıltılı dövme seçmiştim ama makyajına kadar ışıldayan birçok kişinin yanında oldukça sade kalıyordum. Joseph ile kendimizi müziğin ritmine kaptırıp dans ederken tüm disko bize müthiş bir görsel şölen sunuyordu.

İç ferahlatıcı içeceklerden neon yeşili ve moru olanları seçip içtikten sonra gözüme mavi olanı kestirmiştim. Joseph elimden tutup beni diskodan dışarı çıkardı.

Dışarıda şehrin ışıkları harika görünüyordu. Yirmi kat altımızda kar yağıyordu. Çocuklar soğuk mevsimi işliyor olmalılardı. Öğretmenlerin zaman işleyişi derslerinden birine denk gelmiş olmalıydık. Kar dersini çok sevmiştim o yüzden hala kar tanesi figürünü çok beğenirim. Ancak hissettiğimiz soğuktan pek hoşlanmamıştım. Ama bizim bulunduğumuz yer gayet sıcaktı. Arada bir oy çokluğuyla yağmurlu iklim seçilirdi. Bazen değişiklik yapmak iyi oluyordu. Belli aralıklarla bunun oylamaları yapılıyordu. Ama çoğunlukla güneşli havalar seçiliyordu. Bu aynı zamanda Hem sağlığı için önemliydi.

Joseph da bu durumda olduğumuz için Empiryum yöneticilerine şükran içindeydi besbelli. Diskodan çıkınca kulaklarımın biraz dinlendiğini hissettim. Joseph önümde diz çöktü. Elindeki şey bir yüzüktü.

"Benimle evlenir misin?"

Şaşkın şaşkın yüzüne bakıyordum. Anladığım kadarıyla elindeki yüzük altındı. Üzerinde de büyük bir elmas taş vardı. Çok uzun bir süredir bu kadar sade bir yüzük görmemiştim.

"Evlenmek de nedir?"

Ayağa kalktı. Yüzünde muzip bir ifade vardı.

"2000'lerde insanların yaptığı bir şey. Bir kişi başka birini sever. Ve ömür boyu hep birlikte olmaya yemin ederler."

"Yemin mi ederler? Sadece bir kişiyle mi? Hem de ömür boyu!"

"Evet. Ömür boyu."

Şaşkınlık içinde kafamdaki sorulara cevap arıyordum.

"Ama zaten onların ömrü ortalama 80 yıldı değil mi?"

Güldü.

"Teklifimi kabul ediyor musun?"

"Teklifini kabul ediyorum."

Yüzüğü parmağıma taktı. Sağ elimin dördüncü parmağında parıldayan taşa baktım. Hedonyum kristalindeki gibi yansımamı göstermiyordu. Joseph'in gözlerine baktım. İşte oradaydım. Mutluydum.

Continue Reading

You'll Also Like

14.5K 1.2K 30
"Beni özledin mi Çavuş Barnes?" +18 Cinsellik vardır #steverogers 2[10.02.2024] #buckybarnes 2[10.02.2024] #natasharomanoff 2[10.02.2024] #steveroger...
345K 10.8K 48
işten eve dönerken ıssız bir ormanda duyduğu sesin peşine gitti ve bu bulunduğu yer onun hayatının değişim noktasıydı. * * * * * İLK KİTABIM OLDUĞU İ...
ZİFİRİ By EBRU POLAT

Science Fiction

144K 9.7K 29
Beni büyük bir hayranlıkla süzüyordu. Sanki ona dünyaları bahşetmişim gibi itinayla izliyordu. Ona seni seviyorum desem, en fazla bu kadar güzel baka...
1M 44.6K 84
Ağladı avşin sevdiğinin arkasından bana inanmıyor musun baran? Adam döndü ve kadına sen avşin hardal benim için bitmiş bir kitabın ölmüş karakterisi...