Asya Rüzgarı

By hazalkego

50 3 0

"Bir daha gece tek dolaşma- bradd" More

1. Bölüm "Mina"
3. Bölüm "Tunç"

2. Bölüm "Yabancı"

15 1 0
By hazalkego

Otelin açık büfesi bir dolu egzotik meyveler ile doluydu. Hepsinden oluşan bir tabak hazırlayıp boş bir masaya geçtim, tektim. Kahvaltı sonrası turumuz duraksız bir şekilde başlamıştı. Burası farklı bir ülke, farklı hayatlar, farklı yüzler, farklı dertler. Dünyanın bu çeşitliliği karşısında insan kendini küçücük hissediyor. Dertlerimiz de bir o kadar küçük ama dünya dolusu değil mi zaten.

Akşam serbest zamanımız vardı. 40 yaşında bir çiftle beraber herhangi bir bara gidip kafa dinleme kararı aldım. Günün yorgunluğunu bir iki kadehle atmak hakkımdı değil mi. Vücuduma yapışan krem uzun bir elbise giymeyi tercih ettim, hafif dağınık bir topuz ve bantlı siyah topuklularım ile hazırdım.


"Mina canım ne kadar güzel olmuşsun öyle." Eşlikçim Nuran abla beni boydan boya süzmüştü.

"Aaaa abla senin de benden aşağı kalır bir yanın yok, çok şıksınız efendim." Eşi Ahmet abi peki ya ben dercesine kollarını açıp gülümsemişti.

"Nuran ablacım dikkat et de beyfendiden numara isteyen Vietnamlı kızlar olmasın ayırma gözünü sakın." Son sözlerimin etkisiyle hep beraber gülüşmeye başlamıştık.

"İlahi Mina ben haddini bildirmesini bilirim sen de dikkatli ol bu güzellik karşısında büyülenenler olabilir." Dedikleri karşısında utangaç bir tebessümle yola koyulmak üzere önlerinden yürüdüm.

Otele yürüyerek 10 dakika uzaklıkta olan bu bar lüks sayılabilecek bir güzellikteydi. İnsanlar doyasıya eğleniyor, her ırktan birileri yarınlar yokmuşçasına dans ediyordu. Sessizce bara oturup içkimi yudumlama kararı almıştım. Nuran abla ve Ahmet abi gençlere taş çıkarır vaziyette dans etmekle meşguldüler. Nuran abla arada el işaretleriyle gel diyor bense kafa sallayarak reddediyordum. İnanın şu an o havalarda değilim, biraz kafam dinlensin sonra bakarız.

Boş bulduğum bir sandalyeye geçip arkası dönük barmene seslendim. Oldukça iri bir cüsseye sahipti, tişörtünün altında sayısız kas kütlesi olduğuna yemin edebilirim. Aklımdaki düşünceleri yok etmek istermişçesine kafamı silkeledim.

"Kızım delirdin mi ya bak işine elalemin ülkesinde düşündüğün şeylere bak."

İleri seviye ingilizce biliyor olmamın verdiği özgüven ile tek başıma durmaktan çekinmiyordum. Bir an önce sipariş vermeliydim. Önüne dönmesini beklemeden barmene seslendim.

"Pardon, bana bir viski verir misiniz?"

Etrafta çok fazla müzik vardı o sebeple olacak ki elindeki bardağı silmekten başka bir eylem sergilemedi.

"Hey, pardon! Duyuyor musun?" Sesimi olabildiğince yüksek kullanmaya çalışıyordum. Ve bingoo duymuştu.

Dönmesiyle gözlerimin kamaşması bir olmuştu. Uçaktan indiğimden beri gördüğüm en güzel asyalı yüzdü bu. Erkeksi bakışları, bir o kadar da bebeksi yüzü, önü geniş tişörtünden ortaya çıkan dövmelerin verdiği asi havası, iri bedeni, damarlı elleri, uzun saçları, tanrıydı sanki.


"Ohaa!" İçimdeki hislere hakim olamayıp gördüğüm manzara karşısında sesli bir reaksiyon göstermiştim.

"Ahhh kızım sen salak mısın adamın bunu anlaması için türkçe bilmesine gerek mi var, rezilsin ya."

Utançla bakışlarımı yere taşımıştım. Tam kalkıp gidecekken barmen ufak bir sırıtıp "Bekle." Dedi. Yüreğim ağzıma gelecekti az kalsın, gerçek miydi bu yaşananlar. Neden bu kadar heyecanlanmıştım. Kendime gelmem lazımdı, boğazımı temizleyip bir şey olmamış gibi sağa bakıp hafif üstümü düzelttim.

Uzaktan hareketlerini seyrediyor hayranlığıma engel olamıyordum. Bir yandan içki doldururken diğer bir yandan yanındaki diğer barmene gülerek kendi dilinde bir şeyler anlatıyordu. Az sonra elinde bir kokteyl ile önümde beliriverdi.

"Ben viski istemiştim, yanlış getirmişsiniz." Hayır yani o kadar da seslendik be adam sağır mısın madem duymadın sor çok mu zor. Tipinin güzelliği başka eksikleri kapatmamış anlaşılan.

"Bana güven ve yudumla lütfen." Sesini duyurmak istermişçesine yüzüme doğru yakınlaşmıştı.

"Müesseseden." Yaşadığım gerginlik ile dibimde durduğu üç saniye boyunca nefesimi tutmuştum. Bunu anlamış olacak ki gülen bakışlarını üstümden hiç çekmiyordu.

Teşekkür babında kafamı sallamış yalan bir gülücük kondurarak kokteyli dudaklarıma götürmüştüm. İlk yudumu alır almaz gözlerim fal taşı gibi açılmıştı. Muazzam bir şeydi bu, tadı tatlı mayhoş bir o kadar da yoğun, enteresan bir şeydi. Sanki tepkimi bekliyormuş gibi vücudunu arkaya yaslamış kafası eğik biçimde hareketlerimi izliyordu.

"Vayyyy, bu nasıl bir şeymiş ya!" Diyerek türkçe haykırmam ile anlamış gibi 32 diş gülmeye başlamıştı.

"Beğendin galiba gözlerin hiç kötü şeyler söylemiyor."

"Beğenmek ne kelime harika bir şey bu, hiç böyle bir şey içmemiştim tarifi ne bunun?"

"Oo böyle her güzel kıza tarif verirsek buraya gelmelerine daha gerek kalmaz." Burnumu kıvırdım.

"Bu kelimeler bende işe yaramaz kaç kişiyi müdavim yaptın bilmiyorum ama Türk kızını kandıramazsın." Umarsızca odağımı içeceğime çevirmiştim.

"Demek Türk'sün böyle bir güzellik hangi ülkeden acaba diye şurda çok fikir patlattım." İşaret parmağıyla kafasını göstermişti.

Anlık bir sırıtmayla ciddileşip içeceğimle beraber Nuran ablaların yanına yönelmiştim. Arkamı dönmeden içeceği havaya kaldırıp "Teşekkürler" diye bağırınca gülümsediğine bal gibi emindim.

Kokteylin ve devamında içtiğim viskilerin verdiği hafif kafayla dans etmeye başlamıştım fakat bu geceyi çok uzun tutma niyetinde değildim. Hakimiyetimi tam kaybetmeden otele dönme kararı aldım. Açıkçası Nuran ablayla Ahmet abiyi bekleme niyetinde değildim. Belki yalnız kalmak istiyorlardır ne malum. Kendimde olmama rağmen yürürken hafif yalpalıyordum. Görünürde güvenilir olan bu ülke ne kadar güvenilirdi emin değildim çünkü sanki tüm gözler üstümdeymiş gibi hissediyordum. Üstüne üstlük topuzum dağılmış saçlarım ortaya dökülmüştü.

Anlamadığım dilde konuşup ıslık çalan üç kişilik bir gruba denk gelmiştim. Ciddi ve korkusuz görünmem lazımdı fakat içten içe korkuyla kendimi yerken bu pek de mümkün görünmüyordu. Bildiğim duaları hatrıma getirip okumaya çalışırken arkadan bana uzanan bir kolun hissiyle irkildim. Sanki kalbim yerinden çıkacaktı, bu ani gerginlik yüzümün yanmasına sebep olmuştu.

"Sakin ol benim beraber gidelim." Barmendi bu. Çıktığımı nasıl fark etmişti de yanıma gelmişti.

"Yardıma ihtiyacım yok benim kendim giderim." Kolumu ellerinden kurtarıp yoluma devam etmeye çalışmıştım fakat pek de faydalı olmamıştı.

"Kendini nerede sanıyorsun başı boş dolanma diye uyarmadı mı kimse, gir şu koluma ve sakin ol." Bakışları sertleşmişti. Her ne kadar kolları arasında yürümek istemesem de şu grup beni öyle bir korkutmuştu ki engel olamamıştım.

"Ohh ne güzel dünya ya siz tüm taşkınlıkları çıkarın sonra bir de siz kurtarın ne sanıyorsunuz kendinizi ya erkek değil misiniz hepiniz aynısınız ülke de fark etmiyor." Adamların yanından ayrıldıktan sonra sinirimle kelimeler ağzımdan peşi sıra astarsızca dökülüyordu.

"Sarhoşsun kendine geldiğinde bunları konuşalım."

"Hayır sarhoş falan değilim efendim, doğruları duymak işinize gelmiyor tabii, hem ayranım dökülmesin hem yoğurdum ekşimesin yok yaa." Kelimeler ağzımdan türkçe çıkıyordu kaldı ki ingilizcem iyi olsa bile bu deyimleri çevirmek ne haddimeydi.

"Bak, neler dediğini anlamıyorum ama bence bana haksızlık ediyorsun."

"Bırak!" Kolumu kollarından kurtarmış otele doğru adımlarımı hızlandırmıştım. Sarhoş değilim diyordum ama zil zurna sarhoştum. Barmen de bunun farkında olacak ki bana sinirle cevap vermiyor anne şefkatiyle ilgilenmeye çalışıyordu.

Otele varmaya yakın eli çantama gitmişti. O anlık güvensizlikle bir hışım çekivermiştim fakat benden hızlı davranıp telefonumu kavramıştı. Yarı açık bir şuurla hareketlerini izliyordum. Tuşlara bir şeyler yazıp elime geri tutuşturmuştu. Kendisini oteldekilere göstermek istemediği belli olan haliyle uzaktan içeri girmemi beklemişti. Otelin kapısını kapatmadan elimle git işareti yapıp odama koyulmuştum. Daha ilk günden girdiğin bu hal ne kızım yaa.

Odama çekilip yüzümü yıkayınca bir an olsun kendime gelmiştim, su yudumladığım esnada Whatsapp'tan yabancı bir numaradan gelen bir mesajla karşılaştım.

"Bir daha gece tek dolaşma -bradd"

Eveeet başrolümüz ile nihayetinde absürt bir şekilde de olsa tanıştılar.
Yorumlarınız nelerdir sabırsızlıkla bekliyorum.
Karakterler hoşunuza gitti mi?
Bir sonraki bölümde görüşmek üzere hoşça kalın <3

Continue Reading

You'll Also Like

699K 31.3K 20
Yasmîn, annesiyle birlikte Zemheroğlu konağında çalışmaktadır. Zemheroğlu Mardin'in en köklü aşiretidir. Yasmîn'in babası bir gece ansızın annesini...
559K 35.3K 12
Melis, annesinin kaderini yaşayan bir genç kızdı. Babası ve abisi tarafından evin hizmetlisi gibi görülür ve onlar için para kaynağı olmaktan ileri g...
1.7M 81.4K 49
Bir kız var, içine kapanık kız. Belli bir alanı var kendince güvenli olan. Bu güvenli alanın dışına çıkmayan bir kız. Bu kız arkadaşı telefonlarına c...
809K 36.6K 27
Not: Kitapta +18 unsurlar mevcuttur.. ........................................ ~ZS~....................................... Kına yakmak kendini adama...