SAKLI「ʜᴀʀʀʏ ᴊ. ᴘᴏᴛᴛᴇʀ」

By audrisimpavi

58.7K 8.3K 12.5K

Karanlık Lord, 31 Ekim 1981 gecesi Harry Potter'ı öldürüp kehanetten kurtulmaya çok hazırdı. Onun planlarını... More

açılış
karakterler
⚵1 - sonsuzluk anlaşması.
⚵2 - hogwarts, ikinci yıl.
⚵3 - hogwarts, üçüncü yıl.
⚵4 - yuvaya dönüş.
⚵5 - profesör vandeleur.
⚵6 - kazanlar ve itiraflar.
⚵7 - ateş kadehi.
⚵8 - şampiyonlar.
⚵9 - göl kenarı.
⚵10 - ejderhalar.
⚵11 - ilk etap.
⚵ 12 - affettirme çabası.
⚵13 - hogsmeade'de bir gün.
⚵14 - kavalye sorunu.
⚵15 - noel balosu.
⚵16 - harry'nin hatası.
⚵17 - cedric'in teklifi.
⚵18 - üç adam.
⚵19 - alora'nın sevgilisi.
⚵20 - cedric ile hogsmeade.
⚵21 - patronus.
⚵22 - ikinci etap.
⚵ 23 - söylenenler ve gözlemler.
⚵24 - yeni düzen.
⚵ 25 - toplantı sonrası.
⚵ 26 - harry'nin patronusu.
⚵ 27 - üçüncü görev.
⚵28 - en değerli iki parça.
⚵29 - yaz günleri.
⚵ 30 - yeni arkadaş.
⚵ 31 - müzik odası.
⚵ 32 - fotoğraf.
⚵ 33 - doğum günü.
⚵34 - plan değişikliği.
⚵35 - yılanlar.
⚵36 - pierre ve sirius.
⚵37 - alora'nın kıskançlığı.
⚵38 - tatsız kutlama.
⚵39 - harry'nin gidişi.
⚵40 - claudia.
⚵41 - depresyon.
⚵42 - yanan tren.
⚵43 - mektupların getirisi.
⚵44 - evine hoş geldin.
⚵45 - kartlar açık.
⚵46 - yüzleşme.
⚵48 - intikam al.
⚵49 - ortak salona dönüş.
⚵50 - voldemort'un sırrı.
⚵51 - korkak mı cesur mu?

⚵47 - pierre'in hayatı.

796 125 179
By audrisimpavi

Alora her şeyi biliyordu.

Sirius zihninde yaşayan bu gerçekle ne yapacağını bilmezken kendisinin büyüttüğü, kendi kızı gibi görmeye engel olamadığı o tatlı kızın her şeyi biliyor olmasının kendisini rahatsız hissettirdiğini biliyordu.

Geçmişin sırlarını bilen Alora onun hakkında ne düşünüyordu? Babasıyla ilişki yaşaması kıza yeteri kadar tuhaf geliyor olmalıydı.

Bir de babasının kendisini hiç unutamadığını, hala aşık olduğunu biliyor olması... Sirius hayal bile edemiyordu.

Pierre'e çok öfkeliydi. Alora'ya kendisini de ilgilendiren bu denli önemli bir sırrı anlattığı için öfkesinden kanı kaynıyordu.

Kahvaltıyı nasıl bir öfkeyle yaptığını anlatamazdı. Kimseye bir şey belli etmemek için elinden geleni yapsa da kendisini çok iyi tanıyan Remus ve Pierre elbette ki bir şeylerin yanlış gittiğini anlamıştı.

Fakat ikisi de öfkesinin asıl sebebini anlamamış, Harry ve Alora'ya bağlamışlardı bu konuyu.

"Ben odama çıkıyorum." dedi Harry ve Alora'ya baktı soran gözlerle. Yeşil gözleri sen de benimle gel, diyordu yeni sevgilisine.

Alora bu bakışı hiçe saymamış ve yerinden kalkarak "Ben de gidiyorum." demişti. "Afiyet olsun."

Onlar gidince Louis de yerinden kalkıp mutfaktan çıkmıştı. Geriye Pierre, Remus ve Sirius kalmıştı. Tam da Sirius'un istediği gibi.

"Remus, kapıyı kapatır mısın?" dedi Sirius sevgilisine. "Bir şey konuşacağım." 

Sirius'un gergin tavrının Harry ve Alora'nın ilişkisinden kaynaklandığını düşünen Remus bununla ilgili bir şey konuşacağını düşünerek mutfağın kapısını kapattıktan sonra sandalyedeki yerine geri oturdu.

Ortalığın tamamen sessizleştiğini anladığı anda Sirius masaya diktiği gözlerinin yönünü değiştirmeden "Sen kim olduğunu sanıyorsun?" diye sordu.

Remus sevgilisinin aniden buz gibi bir sesle sorduğu soruyla kaşlarını kaldırdı. Bu sorunun odağının kendisi olmadığını çok iyi biliyordu, odak Pierre Vandeleur'du. 

Ki Sirius da sorunun kime sorulduğunu göstermek istercesine öfke saçan gri gözlerini Pierre'in mavi gözlerine dikti. "Ha? Cevap ver, kim olduğunu sanıyorsun sen?"

Pierre gözlerini kıstı, bir anda neden böyle yoğun bir öfkenin odağı olduğunu anlayamadığı için gerilmişti.

"Seni rahatsız eden nedir?" diye sordu Sirius'a. "Eğer Harry ve Alora'ya destek çıktığım için bunu söylüyorsan-"

"Alakası yok." Sirius yanında oturan Pierre'e doğru eğildi. "Alora'ya niye ilişkimizi anlattın? Senin ne haddine?"

Remus'un kehribar gözleri şaşkınlıkla Pierre'i buldu. Onun hiçbir zaman buna cesaret edeceğini düşünmemişti ancak görünen o ki yanılmıştı.

Sonuçta kim annesi dışında biriyle, üstelik çocuğunu büyüten kişiyle bir aşk yaşadığını anlatabilirdi ki kızına?

"İlişkinin taraflarından biri olarak oldukça haddime bence." dedi Pierre. "Kızıma hayatımı anlatırken sana soracak değilim."

"O hayata ben de dahilsem soracaksın!" Sirius sinirle sesini yükselttikten sonra nefes aldı. Sessizlik tılsımı yapmadıkları için dışarı sesinin çıkmasını engellemeye çalışıyordu. "Alora'yla bu kadar yakınken benim hakkımdaki bir şeyi ona anlatmadan önce bana da soracaksın!"

"Sorsaydım anlattıracak mıydın?" Pierre hafifçe gülümsedi. "Hiç sanmıyorum Sirius, kesinlikle anlattırmayacaktın."

Sirius sandalyesinde geri yaslanarak Remus'a baktı. Remus sessizce ikisinin konuşmasını dinliyordu yalnızca ve konunun bağlanacağı yeri merak ediyordu.

"Alora'nın bilmesi gereken bir şey olmadığı için anlattırmazdım, evet." dedi. "Onu bu çarpık ilişkiden uzak tutman gerektiğini tahmin edecek zekaya sahip olduğunu düşünmüştüm. Hani, mantık senin için her şey demek ya, unuttun mu?"

Pierre başını iki yana salladı. "Alora, seni benim gördüğüm gözle tanımayı hak ediyordu. Hayatımın aşkını tanımaya hakkı vardı."

Remus huzursuzca kaşlarını çattı bu tanımlamayı duyunca. Pierre'in Sirius hakkında hayatımın aşkı olarak bahsetmesi içindeki kıskançlığı harlamıştı ancak yine de ses etmedi. 

Sirius'un ne diyeceğini merak ediyordu çünkü.

"Çünkü Alora'yı terk etme nedenim sana bağlanıyordu. Seni anlatmadan kendi nedenlerimi kızıma anlatamazdım."

Sirius sinirle güldü. "Sırf bu yüzden bile senden nefret ediyorum." dedi. "Kendi kızını terk ettin, başka birine bıraktın ve hayatını yaşadın!"

"Hayatımı mı yaşadım? Bundan nasıl bu kadar emin olabiliyorsun, beni gördün mü bunca yıl? Kendi hatalarımın bedelini öderken beni izledin mi de hayatımı yaşadığımdan eminsin?" dedi Pierre sinirlenerek. "Ayrıca benden nefret etmiyorsun, kendini kandırmayı bırak. Hiç akıllıca değil."

Pierre dışarıdan hayatının nasıl gözüktüğünü bilmiyordu ama zordu. Kesinlikle Sirius'un dediği gibi hayatını yaşamamıştı. Yıllarca kendisiyle mücadele etmiş, günahlarının sonuçlarıyla bir başına mücadele etmek zorunda kalmıştı.

"Hiçbir şey kızını yapayalnız bırakmanın açıklaması olamaz Pierre." dedi Sirius. "Hele bizim ilişkimiz? Asla!"

"Anlamıyorsun." Pierre elini saçlarından geçirdi. O kadar çaresiz gözüküyordu ki Sirius onun bu çaresizliğine bir an şaşırdı. "Hayatımda her ne olduysa veya olacaksa, hepsi seninle alakalı Sirius. Hiçbir şeyim senden bağımsız değil, asla da olmayacak."

Gri gözlerden ufak bir titreme geçti. Pierre onu hayatının merkezine koyduğunu kelimesi kelimesine söylemese bile açıkça anlatmıştı. Ve Sirius bunu anlamıştı.

Kendini tuhaf hissederek gözlerini bir anlığına kaçırdı. Remus'un gözlerini kendisinin üzerinde hissediyordu. Sanki onu analiz etmeye çalışır gibi dikkatle bakıyordu kendisine sevgilisi.

"Senden neden ayrıldığımı biliyorsun. Sana, hislerime sahip çıkamadım." dedi Pierre. Onun tekrar konuşmaya başlamasıyla Sirius ona döndü. "Hayatımın hatasını yaptığımı bilmiyordum. Bir hata yapıyordum evet ama bu kadar büyük bir etkisi olacağını kestirememiştim. Sadece mantıklı olanı yaptığıma inanmıştım. Korktuğum için kendime kızmıştım ama ne yapabilirdim ki?" 

"Ailene karşı çıkabilirdin!" dedi Sirius kızgınca. "O baban olacak adama karşı dik durabilirdin! Bir sürü olasılık sayabilirim sana ama sen hiçbirini yapamayacak kadar pısırık bir adamdın!"

Pierre buna hak verdi. "Evet, öyleydim." dedi. "Ve sen bunu yıllarca kabullenemedin! Ben bir Gryffindor değilim Sirius, cesur olmak zorunda değilim. Cesur olamadım ve bunun cezasını hep çektim."

Sirius sinirle gülerek "Cezayı niye seninle birlikte ben de çektim anlamadım." dedi. Pierre kendisini terk edince yok oluyormuş gibi hissetmişti aylarca. Hayat enerjisinin yok olduğunu düşünerek geçirmişti günlerini.

Pierre onun enerjisiydi, kalbiydi. Ve şimdi yoktu.

Remus geçmiş konuların konuşuluyor olmasından hoşlanmamıştı. Yaşanmış ne varsa yaşanmıştı ve devamlı bu konunun açılması kapanmayan defterlerin olduğu anlamına geliyordu.

Kapanmayan defterler ise kendi ilişkisi için büyük bir tehlikeydi.

"Evelyn ile evlenirken ona açık yürekli oldum, her şeyi anlattım. Seni, beni, bizi, babama karşı çıkamayışımı... Evelyn beni olduğum gibi kabullendi. Bana yıllarca iyi bir arkadaş oldu, yanımda durdu. Hiç şikayet etmedi. Tanrım, melek gibi kadındı." Pierre, karısını hatırlayınca nefes verdi.

"Tabii, onu becerirken de iyi bir arkadaşın mıydı?" dedi Sirius sinirle ancak Pierre ona sertçe baktı. Evelyn hakkında bu şekilde konuşuyor olması hoşuna gitmemişti.

"Ne yapsaydım Sirius? Babamın beni reddetmesini, mirastan yoksun kalmayı göze alamadım. Konu para da değildi. Sadece... Ailemi kaybetmek istemedim. Babam çocukluğumdan beri idolümdü, rol modelimdi. Onunla karşı karşıya gelmeye cesaret edemedim."

"Sonra Alora doğdu ve... O benim hayalini kurduğum her şeydi." dedi Pierre. Alora'yı kucağına aldığı ilk anı hatırlayınca gülümsemeden edemedi. "Fakat ona bakmak zordu benim için. Alora evet, hayalini kurduğum her şeydi ama aynı zamanda hayatımı nasıl bir bok yoluna sürüklediğimin temsilcisiydi de."

Pierre gözlerini yumup nefes verdi. "Kendime o kadar kızdım ki kızımı bu şekilde gördüğüm için. Kendimden nefret ettim, sürekli kavga ettim kendimle. Ama Alora'yı gördüğüm şekli değiştirmeyi başaramadım. Benim tatlı kızım, zorlandığım bir evlilikten ve sevmediğim bir kadından doğan, sevdiğim adamı terk etme sebebimdi. Bunu görmeyi bırakamıyordum."

Sirius onun sesindeki acıyı fark edince acısını silip atma arzusuyla dolup taştı. Hiçbir zaman Pierre'e kıyamamıştı. Kıydığını düşündüğü anlarda bile kıyamazdı ona. 

"Nasıl bir babaydım ben? Kızını her şeyden çok seven ama aynı zamanda ondan nefret eden bir baba. Hangi çocuk böyle bir babayı hak ederdi?" Pierre dişlerini birbirine bastırdı üzüntüsünü de bastıracağını umarak. "Alora'ya korkunç bir baba oluyordum her geçen gün. Her gün ona olan öfkem artıyordu ama aslında kendime duyduğum öfkeydi bu, çok sonradan fark ettim."

"Kendime duyduğum öfkeyi en değerli parçamdan çıkarıyordum."

Remus, Pierre Vandeleur'u Hogwarts yıllarında severdi. Ta ki Sirius'la birlikte olana kadar. Sirius ve Pierre sevgili olunca ona duyduğu kıskançlık zamanla öfkeye ve nefrete dönüşmüş, Pierre kendisinin Sirius'a aşık olduğunu fark edince de bu nefret karşılıklı bir hal almıştı.

Ancak o an, karşısında gördüğü adamın haline üzülmekten başka bir şey düşünemiyordu. Mavi gözlerdeki acı, kendine çektirdiği işkencenin hüzünlü izleri ve çaresizliğin getirdiği elini kolunu nereye koyacağını bilemez hali Remus'u üzmüştü.

"Sonra Evelyn öldü ve Alora'ya öfkemi dizginleyebilecek kimse kalmadı." dedi Pierre yüzünde hüzünlü bir gülümsemeyle. "Bir süre içimdeki tüm negatif hisleri bastırarak Alora ile ilgilenmeyi denedim, iyi bir baba olmak istedim. Gerçekten çok istedim. Ama yapamadım. Ne kadar çabalasam da hıncımı söküp atacak kadar güçlü olamadım."

Sirius, Pierre'in günah çıkarırcasına yaptığı konuşmayı dinlerken yüreğinin ağırlaştığını fark etti. Hiçbir zaman Pierre'i anlamak istememişti, duymak istememişti. Çünkü terk edilmişti, terk edildikten kısa süre sonra da aşık olduğu adam başkasıyla evlenmiş, üstüne de çocuk yapmıştı.

Birlikte kurdukları tüm hayalleri başka bir kadınla gerçekleştirmişti.

Gururu kırılmıştı Sirius'un. Kendini yapayalnız hissetmişti. Eğer James yanında olmasaydı bu yalnızlık hissini de içinden atamazdı mutlaka.

Bu yüzden Pierre'e öfkesini büyütmüştü. Gururunun kırıldığı anın acısını Pierre'den nefret etmek için kullanmıştı. Yıllarca da bu konuda başarılı olmuştu. Ta ki Pierre Vandeleur tekrar hayatına girmekten çekinmeyene kadar.

Ona dur bile diyememişti Sirius.

"Evet, biliyorum. Yaşadığım her şey aslında benim suçumdu ve Alora bunların hiçbirini hak etmiyordu." dedi Pierre. "Bu yüzden Alora'ya daha fazla zarar vermeden onu kendimden uzaklaştırmalıydım."

Sirius kendisine dönen mavi gözlerle ona bambaşka bir kişiyi görür gibi baktı. Eski Pierre'i görüyordu sanki. Kibirli, soğuk Pierre gitmiş, yerine o tanıdığı ve aşık olduğu iyi kalpli, sevecen sevgilisi gelmişti.

Değişen Pierre değildi, hayır. Değişen Sirius ve fikirleriydi.

"Sandığın aksine Sirius, Alora'yı kendim için terk etmedim." dedi Pierre. "Onun için terk ettim. Onu baş edemediğim nefretim ve öfkemle zehirleyip mahvetmemek için bıraktım. Güzel bebeğime böyle bir zarar vereceğimi kısa sürede anlamıştım ve bu zarara engel olmak istedim."

Nefes verdi Sirius. Daha fazlasını dinlemek istediğini hiç sanmıyordu. Anlatılan her bir şey yüreğine büyük bir ağırlık bırakırken bu ağırlıklarla yoluna devam etmek istemiyordu.

Bencilceydi belki ama böyle hissetmesine engel olamıyordu.

"Niye Sirius'a bıraktın o zaman?" diye sordu Remus konuya ilk kez dahil olarak. "Alora'nın sorumluluğunu niye ona yükledin?"

Pierre hafifçe gülümsedi. "Sirius bunun cevabını biliyor Lupin."

Nihayetinde hayalimizi tam olarak olmasa da gerçekleştirdim, değil mi?

Sirius'un zihninde bir yıl önce yaptıkları konuşma çınlarken yüreği acıyla sancıdı. Alora, onun kızıydı. Pierre böyle söylemişti. İkisinin birleşimi, ikisinin canıydı.

Kaşlarını çattı Remus ve kuşkuyla Sirius'a baktı ancak sevgilisi başını yere eğmiş, herkese kapatmıştı kendini.

"Aslında Evelyn öldükten sonra sana gelmek istedim." dedi Pierre, sözleri Sirius'aydı. "Evelyn'den kısa süre sonra babam da ölmüştü çünkü."

Bunu duyan Sirius afallayarak başını yerden kaldırdı ve mavi gözlere baktı. O gözler bu kadar büyük bir acıyı nasıl saklamıştı kendine? Nasıl yıllarca görmemişti Sirius bu acıyı?

Belki de görmezden gelmek istediği için görmemişti.

"Babamın arzusunu gerçekleştirmiştim. Soyumuzu devam ettirecek bir çocuk vardı, kısmen en azından devam edecekti. Ve Evelyn ile ikisi ölmüştü. Bu sefer cesaretimi toplayıp senden af dileyip yanında olmak istedim."

Pierre iç çekti. "Tabii bu fikri James'e açtığımda bunun iyi bir fikir olmadığını çünkü senin Lupin'le birlikte olduğunu söyleyince işler pek hayal ettiğim gibi olmadı."

Sirius, Remus'a baktı. Kendisinin on altı yıldır yanında olan sevgilisine. Pierre'in açtığı yaraları kendince iyileştirmeyi başardıktan sonra Remus'a bir şans vermek istemişti Sirius.

Onu zamanında Pierre'le birlikteyken üzmüş ve reddetmişti ancak o gün Remus'a hak ettiği şansı vermenin doğru olan olacağını fark etmişti.

Remus onun gözlerinde geçmişin hatıralarını görmesinin yanı sıra Pierre Vandeleur'a hissettiği duyguları da görmüştü. Üzüntü, yılgınlık ve istemese bile ona duyduğu sevgi. Hepsi Sirius'un gözlerinden okunuyordu.

Bu duygular hoşuna gitmemişti Remus'un, hem de hiç.

"Yine de Alora'yı sana bıraktım." dedi Pierre. "Ona çok iyi bir şekilde bakacağından neredeyse emindim. Çünkü hem çok iyi kalpliydin hem de ister kabul et ister etme, benim için daima yumuşak bir yanın vardı."

Sirius ses etmedi. Pierre haklıydı. Sirius'un kalbinde daima Pierre için yumuşak bir yan vardı.

"Yıllarca neredeydin?" dedi Sirius. "On dört yıl yoktun sen o kızın hayatında, ön dört yıl!"

Pierre başını salladı. "İnzivaya çekildim." dedi. "Baş Seherbaz olma nedenimi biliyor musun? Grindelwald'ın en değerli yoldaşlarından birini yakalamak için gizli göreve gittim. Ben istedim gitmeyi, ben kendimi öne sürdüm. Tam iki buçuk yıl yoktum Sirius, görevde o adamın izini güsrdüm."

"Sonra onu yakaladın ve seni Baş Seherbaz yaptılar." diyerek hikayeyi tamamladı Sirius.

Bunu biliyordu. Gelecek Postası'nda bile yazmışlardı Pierre'in başarısını. Onu ön sayfada görünce neye uğradığını şaşırmıştı Sirius, hala hatırlıyordu.

"Fakat tek başıma olduğum o iki buçuk yıl bile öfkemden hiçbir şey götürmemişti. Bunu görevden döner dönmez soluğu senin ve Alora'nın yanında aldığımda anladım." dedi Pierre. "Alora neredeyse dört yaşındaydı ve o kadar güzel bir bebekti ki. Yine de ona olan öfkem diriydi, sönmemişti."

"Kendime olan nefretimi kızıma yansıttığım için kendimden daha çok nefret ettim. İçki içerek unutmayı denedim, kendimi işe adamaya çalıştım. Öfkemi içimden söküp atmak için kendimce çok çabaladım ama Alora'yı her görmeye gelişimde yaşadığım o hisleri içimden atamadım."

Sirius, önceleri her hafta sonu gelen Pierre'in Alora'ya bakarken bazen değişik bir yüz ifadesi alışını hatırladı. Onunla aynı odada olmamak için elinden geleni yapardı Sirius ancak o bakışı nadiren de olsa görürdü.

Kendine duyduğu nefreti Alora'ya yansıtışı mıydı bu?

Pierre dirseklerini masaya yaslayıp yüzünü ellerinin arasına aldı. "Ne kadar kötü bir baba olduğumu bana hep söyledin ve sana itiraz edemedim çünkü haklıydın. Berbat bir babaydım, Alora gibi güzel bir şeyi hak etmiyordum bile. Bu nefret beni yok ediyordu. Sana ulaşmak istiyor ama Lupin'le ilişkine de zarar vermek istemiyordum."

Remus'la Sirius tekrar bakıştı. Pierre, mavi gözlerini tekrardan Sirius'un yüzüne dikmişti. Aşkla baktığı, kalbinin tamamına kazılı olan o yüze.

"Seni o kadar çok seviyordum ki hayatını mahvetmeyi göze alamadım." dedi Pierre. Sirius'un kalbi sıkıştı onun hisli ses tonuyla. "Lupin'le mutlu olmanı istedim. Senden ayrıldığımda yaşadıklarını James'ten dinlemiştim ve bunları sana bir daha yaşatmak istemedim."

"İlk kez doğru olanı yapmışsın desene." dedi Remus mırıldanarak.

Pierre omuzlarını düşürerek iç çekti. "Ben sandığın gibi kötü biri değilim Lupin." dedi. "Sirius'u hayatımdaki her şeyden daha çok sevdim, seviyorum da. Sadece bu sevgiye yeteri kadar değer verememiştim. Artık o değere de sahibim."

Sirius gözlerini kaçırdı, kalbindeki bu sıkıntı gittikçe ağırlaşıyordu.

"Sonra bir arkadaşım sayesinde terapi almaya başladım." dedi Pierre. "Biraz geç kaldım, yalan söyleyemem ama hiç olmamasından iyidir. Değil mi?"

Kimse konuşmayınca sözlerine devam etti Pierre. "İksirler kullanmaya başladım, kendimi ve öfkemi daha iyi çözümlemeye ve nihayet hatalarımla barışmaya başladım. Terapide oldukça yol kat ettikten sonra Dumbledore'un teklifiyle buraya, Hogwarts'a geldim."

"Artık Alora'nın hayatına girmeye hazırdım çünkü nihayet onun layık olduğu baba olabileceğimden emindim." dedi Pierre. "Ona baktığında ona öfke duyacak, ondan nefret edecek, sinirlenecek baba değildim artık. Kızını dünya üzerindeki her şeyden daha çok seven, onu korumak için canını verebilecek bir babaydım. Olmak istediğim babaydım."

Sirius'un Harry ve Alora'ya olan zaafı çok büyüktü. Onlara dair en ufak şeyde duygularını en uçta yaşardı. Hızlı öfkelenir, hızlı mutlu olur ve hızlı üzülürdü.

Tıpkı şimdi olduğu gibi.

Pierre'in Alora'ya layık bir baba olma çabası kendisini o kadar duygulandırmıştı ki istemsizce gözlerinin dolduğunu hissetmişti.

"Kolay bir hayat yaşamadım Sirius." dedi Pierre başını iki yana sallayarak. "Sandığın gibi bir durum yoktu ortada. Ben de mücadele ettim kendimle. Yıllarca ve tek başıma. Ama vardığım noktadan memnunum çünkü bu savaşı ben kazandım, bunu rahatlıkla söyleyebilirim."

"Alora için senin olduğunun yarısı kadar bile olsun iyi bir baba olabiliyorsam gelebileceğim en iyi yere gelmişim demektir."

Pierre'in son söyledikleriyle kendini tutamayıp gözlerinden yaşların akmasına izin verdi Sirius. "Saçmalama!" dedi sesini yükselterek. "Sen de çok iyi bir babasın. Yani, iyi bir baba olmayı öğreniyorsun en azından. Benden daha iyi bile olacaksın."

Sirius'un gri gözlerinden akan yaşlara bakan iki adamın kalbi de aynı hisle burkuldu. Onun ağlamasına kıyamayan Pierre kendine engel olamayıp Sirius'a uzandı ve akan yaşlarını sildi.

Lupin zerre umurunda bile değildi.

"Alora'yı sen büyüttün, en zor şeyleri sen yaptın. Benim yapmam gerekirken. Onun karakteri bu kadar sağlam ve iyiyse bu yalnızca senin eserin."

Sirius onun parmaklarının değdiği yerlerin ateş olup cayır cayır yandığını hissederken "Yaptığın şeylerin vicdan azabını çekmeyi hak ediyordun." dedi. "Ama bu kadar uzun süre ve bu kadar yoğun değil."

Pierre hafifçe gülümsedi. Onun gülümsemesine karşılık Sirius iç çekti. "Bunları mı anlattın Alora'ya?" diye sordu.

"Evet." dedi Pierre. "Ne hissettiğimi, neler yaşadığımı anlattım. Kızım da beni anlayıp beni affedecek kadar büyük bir kalbe sahip olduğunu bir kez daha gösterdi bana."

Remus boğazını usulca temizleyince ikili birbirlerinden uzaklaştılar. Bir an için her şey silinmişti etraflarında ve Remus onları gerçek dünyaya geri çağırmıştı.

Bir süre sessizce oturdular masanın etrafında. Üçü bir araya geldiğinde sürekli kavga ederken bu sefer bu derin sessizlik onları da şaşırtmıştı. Sanki hiçbirinin söyleyecek bir şeyi kalmamış gibiydi.

"Eğer konu kapandıysa," dedi Pierre nihayetinde. "Bakanlık'a gitmem gerekiyor, Bakan Fudge ile görüşmem var."

Sirius onun yerinden kalkışını izledikten sonra nefes verdi. Pierre'e bakışındaki değişim ani olmuştu ama Sirius kolay adapte olmuştu bu değişime.

"Akşam görüşürüz." diye mırıldandı Pierre ve iki sevgiliyi baş başa bırakıp mutfaktan çıktı.

Şimdi mutfak masasındaki o sessizliği sürdürmek ve hayatlarının alacağı şekli düşünmek Remus ve Sirius'a kalmıştı.

-

-

-

Pierre'in sırrı da çözüldü nihayet

bu yüzleşme Sirius için de Pierre için de gerekliydi, Pierre'in yanlarını ve sebeplerini dinlemesi gerekiyordu Sirius'un

Ne kadar affeder, ne kadarını kabul eder orası ona kalmış tabii

sonraki bölüm bu üçlü mutfakta konuşurken yukarıda Alora ve Harry ne yapmış ona bakalım bir de adjaksdjakldjkla 

aynı zaman diliminde bir yerde dram yaşanıyor diğer yerde taze aşıklar kavuşuyor, vay be

öpüyorum hepinizi, oy ve yorumları unutmayınn

19.08.2023





Continue Reading

You'll Also Like

2.4M 214K 33
okumayın for vanilla baby
39.5K 2.9K 37
sadece erkeklerin olduğu bir üniversitede gay yönelimin odağı ve tüm dikkati üzerine çeken Jungkook, bu durumdan sıkılan ve onu bu rahatsızlıktan ko...
12.1M 587K 87
18 yaşında genç bir kızın yolu çıkmaz bir sokakta hiç kesişmemesi gereken bir adamla kesişti. Adam hayata ve mavi renge küskündü. Genç kızla beraber...
190K 19.8K 33
taehyung kırmızı defterini kaybeder 290423, tk ☁️