Querencia | Peter Parker

Por marvellous_lightyear

4K 269 500

❦ Querencia: İspanyolcada insanın kendini en güvende, en güçlü ve rahat hissettiği, kendi olabildiği, yuvası... Más

Cast
Episode 1
Episode 2
Episode 3
Episode 4
Episode 5
Episode 7
Episode 8
Episode 9
Episode 10
Episode 11
Episode 12 - Final

Episode 6

258 20 31
Por marvellous_lightyear

Portalın içinde öylece bekliyordum. Ortalık tam anlamıyla fırtına öncesi sessizlikti. Planımız işlemeye başladı. Muhtemelen şuanda Thanos ile savaşıyor olmalılar.

Strange beni Titan'daki savaştan uzağa, çöl gibi bir gezegene yerleştirdi. Kimsenin bana zarar veremeyeceğine dair güven verdi ama ben ona kendi başımın çaresine bakabileceğimi söyledim.

Strange'in beni yerleştirdiği gezegene hayrandım. Çok sakin görünüyordu. Thanos'un sadece bir portalın öteki tarafında olduğu düşüncesi beni endişelendirmeye devam etti. Kendimi sakinleştirmeye çalışarak etrafta dolaşıyordum.

Bu durumda olmamızın nedeninin o olması ondan daha fazla nefret etmeme sebep oluyordu.

Tam o sırada altımdaki zeminin yok olmaya başladığını gördüm. İşte bu an kardeşimi geri almamın, babamın beni ailemden uzaklaştırarak hata yaptığını ona kanıtlamanın ve evreni kurtarmanın vaktiydi. Zemin açıldı ve Titan gezegeninin zeminine düştüm.

Çevreme baktım ve planın ise yaradığını gördüm. Mantis babamın omzuna oturmuş zihnini kontrol altında tutmaya çalışıyordu. Yüzüne bakınca bunu yaparken zorlandığını fark ettim. Quill ise Thanos ile konuşuyordu.

Kaşlarımı çattım. Bu işte bir terslik vardı. Plan yerinde gidiyorken neden Strange beni buraya getirmişti ki? 

"Artık güçlü değilsin, ha? Gamora nerede?"

"Gamoram." dedi Thanos mırıldanarak.

"Bana bak saçmalamayı kes!"

"Gamora?"

Tanıdık gelen ses ile arkamı döndüm. Nebula. Tek istediğim, diğer ablamın bana her şeyin yoluna gireceğini söylemesiydi, ama ne yazık ki öyle olmadı.

"Ruh taşını almak için onu Vormir'e götürdü. Ama Gamora geri dönmedi." dedi Nebula bize doğru dönerek.

Quill çıldırmak üzereydi. "Bana yalan söylüyor de!"

Bunu duymamla adeta kalbim durdu. Babamın kendi kızını aptal bir taş için öldürmediğini umarak inkar edercesine başımı salladım.

"Aşağılık! Bana yapmadım de!"

"Yapmak zorundaydım."

Damarlarımda dolaşan hüzün ve öfke ile ne yapacağımı bilemedim. Ablamı kaybetmiştim ve bu konuda yapabileceğim hiçbir şey yoktu. Beynim durmuştu, düzgün düşünemiyordum. Kalbimin sanki son sürat koşmuşum gibi hızlı hızlı attığını hissettim.  

"Hayır, yapmadın." dedi Quill hüzünle. Sonra elindeki silah ile Thanos'a vurmaya başladı. 

O an neden buraya geldiğimi anladım. Onu yenmenin tek yolunun taşları ondan uzak tutmak olduğunu biliyordum. Hızlıca Quill'e doğru koşup Thanos'a vurmasını engelledim.

Thanos aniden uyandı ve Mantis'i kenara fırlattı.

Artık çok geçti.

Ekibin geri kalanı onunla savaşırken ben de Mantis'i havada yakalayıp yavaşça yere indirdim.

Thanos yumruğunu sıktı ve ardından güç taşını kullanarak Tony'e ay fırlattı. Evet doğru duydunuz. Bildiğimiz uydu olan ay. Tam Tony'e yardım etmek için harekete geçecektim ki Peter beni kolumdan tutup kendine çekti.

"Peter! Ne yapıyorsun?"

"Starlord'un ne dediğini hatırlıyor musun?" Peter duraksadı. Gözümün içine baktı. "Eğer bu mor ucube seni yakalarsa, sonun ablan gibi olacak. Hiçbirimiz bunun olmasını istemeyiz."

"Ben Gamora gibi olmayacağım çünkü onu kendi ellerimle öldüreceğim." Peter'ın kolumu tuttuğu eline bakıp sonra tekrar yüzüne baktım. "Lütfen Peter söz veriyorum, bir şey olmayacak."

Peter bir Thanos ile dövüşen ekibe bir de bana baktı. İç çekti ve kolumu bıraktı. "Pekala ama dikkat et yoksa Quill beni parçalar." dedi buruk bir gülümsemeyle. Ben de ona gülümsedim. 

Babama doğru ilerledim. Ona birkaç metre uzaklığa gelince beni fark etti ve yüzündeki ifade yumuşadı.

"Alyssa?"

Gücüm vücudumdan ortaya çıkarken gözlerimin parladığını hissettim. Ona birkaç tane enerji topu göndermem ile dengesini kaybetti. Yanımdaki kayaya ufak bir bakış attım sonra elimin hareketiyle kayayı ona doğru fırlattım.

Thanos bana kızmaya başlamıştı. Güç taşının ışınlarından korunmak için ellerimle kalkan yaptım fakat ayaklarım buna dayanamadı ve geriye doğru kaymaya başladım. 

Güç taşını kullanırken yüzünde ne acıma ne de pişmanlık vardı. Sanki ona yabancıymışım gibi mor enerji ışınıyla beni itmeye devam etti. İşte tam o an ona olan acıma duygum yok olmuştu. 

Güç taşının gücünü engelleyerek babama doğru ilerlemeye başladım. Yüzündeki ani değişim ile onun için ne kadar büyük bir tehdit olduğumu anlamasına sebep olurken sırıttım. Ona doğru biraz daha yaklaşınca yüzüne elimden çıkan ışıklar ile yumruk attım. Fakat Thanos eldivenindeki dört taşı beraber kullanarak büyük bir enerji patlaması yaptı. Patlamanın şiddetiyle ileriye savruldum.

Kendimi zorlayarak ayağa kalkmaya çalıştım. Çok halsizdim. Nefes alışverişimi düzenlemeye çalışırken tekrar dizlerimin üzerine düştüm. Güçlerimi kullanalı yıllar olmuştu. Birden böyle kendime yüklendiğim için de çok yorulmuştum. Thanos'a baktığımda hiç yorulmuş gibi durmuyordu ve yavaş yavaş bana doğru geliyordu.

Güçsüz olduğumu ve onunla tekrar savaşamayacağımı bildiğim için ayağa hızlıca kalktım ve koşmaya başlıyordum ki beni boğazımdan tuttu. Refleks olarak iki elimle eldivenini tuttum.

"Seni son gördüğümden daha zayıfsın."

Uçmaya çalıştım ama o kadar bitkindim ki yapamadım. Keşke tüm enerjimi harcamasaydım. 

"Bitirdiğimde-"

"Planını bitiremeyeceksin. Buna asla izin vermeyeceğim." dedim nefes nefese. Boğazımı daha çok sıktı ve bana bakış attı. "Kazandım bile."

Thanos beni bir kayaya doğru fırlattı. Sertçe yere düştüm. Başımı kaldırdığımda Thanos ve Strange'i savaşırken gördüm. Tekrar ayağa kalkmaya çalışırken yere düştüm. Acıyla yüzümü ekşittim. Bacağım o kadar ağrıyordu ki sanırım kırılmıştı. Bir elimle bacağımı tutmuş oynatmamaya çalışırken bir elimle de boynumu sıvazladım. Omzuma biri dokundu.

"İyi misin?"

Başımı kaldırınca bu kişininin Peter olduğunu fark ettim. Başımı sallayarak iyi olduğumu belirttim. Peter endişeli gözlerle bana bakıyordu. "Yalan söyleme işte acıdan kıvranıyorsun, of Alyssa seni bıraktığıma pişman oldum." elini bacağıma koydu. Sesi titriyordu. "Of ya bacağın da kırılmış." 

Yüzümde acı hissi ile beraber alaycı bir tebessüm oluştu. "Harbiden mi ya?" Peter'ın uzattığı elini tuttum. Yerden kalkmama yardım etti ve düşmeme engel olmak için kolunu belime doladı. Elimden çıkan parlak ışıkla bacağımı iyileştirmeye başladım. Peter'ın ağzı şaşkınlıkla açıldı. "Senin bir de iyileştirme gücün mü var?"

Onun bu haline gülerek kafa salladım. "Kısmen öyle evet ama yaraya göre değişiyor tabii. Sakın Quill'e söyleme yoksa her küçük yarasında benden iyileştirmemi ister."

Peter bulunduğumuz duruma rağmen kıkırdadı. Sonra gülüşü yine soldu ve Thanos'la savaşan Tony'e baktı. Yaramı tamamen iyileştirmeyi başarınca doğruldum ve onlara yakından baktım. Peter'ın kolunun hala belimde olması aşırı rahatlatıcıydı.

Tam Tony'e yardım etmeye gidiyorduk ki Thanos, Tony'i karnından bıçakladı. Şok içinde elimi ağzıma götürürken Peter'ın da yanımda gerildiğini fark ettim. Thanos, Tony'nin hayatını tüm taşlarla tehdit ederken hiç düşünmeden ona doğru koştuk. O an babamı öldürmeyi hiç bu kadar istememiştim. 

"Dur!"

Hepimiz Strange'e döndük. "Eğer hayatını bağışlarsan, sana taşı veririm."

Bunun üzerine başımı sağa sola salladım. "Hayır, Strange, yapma."

"Numara yapmak yok." dedi Thanos beni duymazdan gelerek.

Taşın Thanos'un eline gidişini öylece izledik. Onu daha fazla güçlendiğini görmek beni iyice sinirlendiriyordu.

"Bir tane kaldı." dedi eldivenine bakarken. Quill ona ateş etmeye başlamışken Thanos uzay taşını kullanarak çoktan gitmişti bile.

"Nerede o!"

Tony yarasına bir şeyler püskürtürken ben de iyileştirmek için yanına gidip kesik olan yere dokundum. Tony'nin gözleri büyüdü. "N-ne yapıyorsun?"

"Yaranı iyileştiriyorum, merak etme." dedim. Onu sakinleştirmeye çalıştım.

Tony Strange'e döndü. "Bunu neden yaptın?"

Strange iç çekti. "Oyunun sonuna geldik."

"Diğer taşlar nerede?" dedi Drax ekibe dönerek. "Belki hala onu durdurabiliriz."

Tony kafasını sağa sola salladı. "Dünya'ya geri döndü."

"Zihin taşı korunuyor mu?" diye sordum.

"Umarım."

Elim hala Tony'nin yarasındaydı. Peter Tony'nin yanına geldi ve benimle beraber yaraya baktı. Sonunda kesik iyileşince elimi çektim. "İyi olacaksın, sadece biraz ağrın olabilir." dedim ve ayağa kalktım.

Tony Peter'ın yardımı ile ayağa kalktı ve bana hafifçe gülümsedi. "Teşekkürler evlat, sana borçlandım."

Quill Mantis'e kalkamasında yardım ederken bana baktı. "İyi misin?"

"Yok ya sadece kaybettik yani harikayım. İyiyim." dedim gözümü devirerek. Kollarımı birbirine kavuşturdum. İçimdeki öfke ve yenilgi hissi beni daha da üzdü. Daha iyisini yapabilirdik. Bunun bir son olduğunu biliyorum. Artık yapabileceğimiz hiçbir şey yok.

"Yine de bir taş daha var-"

"Şu anda zaten dünyadaki en güçlü varlıklardan biri. Artık çok geç." dedim. "Bizi yendi ve yapabileceğimiz bir şey kalmadı."

Quill elini saçına geçirerek sesini yükseltti. "Onu kendin öldürebilirdin. Thor bile senin onu öldürecek kadar güçlü olduğunu söyledi." dedi ve yanıma geldi. Kavgamızı duyan Tony de yanıma gelmişti.

"Bana bağırma! Hiç kimseyi öldürmeyeceğime dair kendime sözüm var benim."

"Belki de Gamora'yı kurtarmak ve evrenin iyiliği için o kendine verdiğin küçük sözü bozmalıydın."

Tony araya girdi. "Hey, Quill sakin ol. Düzgün düşünemiyorsun." 

Bu konuşma gerçekten canımı sıkmıştı ama maalesef doğruydu. Bu konuşmanın eninde sonunda olacağını biliyordum ama Quill'in söyleyeceği hiç aklıma gelmemişti. Thanos'u daha önce öldürmüş olsaydım, ablam bugün hayatta olurdu. Bunu düşünmek bile canımı çok yakıyordu.

Quill'e ters ters baktım. "Belki de onun bize ruh taşı için Gamora'dan vazgeçtiğini söylediğinde sinirlerine hakim olmalıydın." diye bağırdım.

Quill gözlerini kısarak bana baktı. Bugün neden sürekli tartıştığımızı gerçekten bilmiyorum. Gamora burada olsaydı hemen bizi ayırırdı. Onun yokluğu bizi mahvetmişti.

Ve tekrar düzelebilir miydik işte onu hiç bilmiyorum.

Tekrar bir şey söylemek için ağzımı açmıştım ki bize hemen birkaç metre uzaklıktaki şimşeği görmemle geri kapattım. Mantis korkuyla etrafına bakındı. Uzayda şimşek nasıl çakabilirdi ki? Sanırım istemediğimiz son gelmek üzereydi.

Mantis etrafına baktı. "Bir şeyler oluyor." Ona bakmamla gözlerim büyüdü.

Mantis toza dönüşmüştü...

Onun toza dönüştüğünü görünce derin nefesler almaya başladım. Arkamı döndüğümde Drax'ın da toz olduğunu gördüm. Ailem birer birer yok oluyordu.

Sakin olmaya çalışarak Nebula'ya döndüm. Derin derin nefes alırken birden halsizleşmeye başladım. Kendimi hiç iyi hissetmiyordum. Galiba sıra bendeydi ve panik tüm bedenimi ele geçirmişti. Gitmek istemiyordum. Ölmek istemiyordum. En azından şimdi değil. Gitmeden önce yapmak istediğim çok şey vardı.

Nebula ile göz teması kurdum. Yüzümün solduğunu ve tuhaf nefes alışverişlerimi fark etmiş olacak ki bana kaşlarını çatarak baktı ve endişe ile bana yaklaştı. 

"Alyssa?"

Peter cevap vermeyip sessiz kaldığımı fark edince bana bakış attı ve anında yanımda bitti. Kendimi çok güçsüz ve zayıf hissettim. Enerjimi korumaya çalıştım fakat her nefes alışımverişimde enerjimini daha fazla harcıyormuşum gibi hissediyordum. Bacaklarım daha fazla beni taşıyamadı. Yere düşerken Peter beni tutması bir oldu. Nebula da Peter'ın yanına oturarak elimi tuttu. 

Peter beni uyanık tutmaya çalışıyordu. "Hey, Alyssa. Her şey düzelecek. Tamam mı? İyi olacaksın. Benimle kal." Eğildi ve elleriyle yüzümün iki yanını tuttu. Tek yapabildiğim ona küçük bir gülümseme göstermekti.

Onun bu halimi görmesinden nefret ettim. Peter'dan ayrılmayı asla istemedim. Daha bugün tanışmış olmamıza rağmen onunla birlikteyken kendimi çok rahat hissediyordum. 

Sonunda tamamen toz olduğumu hissettiğimde son nefesimi verdim. Son gibi görünse de bu sadece bir başlangıçtı.



Hepinize merhaba nasılsınız.

Son kısımları yazarken duygulandım. Merak etme Alyssa en azından Peter da senin yanına postalanacak :")

Hava o kadar sıcak ki kolumu kıpırdatacak halim yok ya zor yazdım bölümü üşengeçlikten jsbhghgvbdsvjdsv

Neyse umarım beğenmişsinizdir.

Yazım-noktalama yanlışım varsa lütfen kusura bakmayın. Yorum yapmayı ve yıldıza basmayı unutmayın sizi 3000 kez seviyorum görüşürüzzz. <3













Seguir leyendo

También te gustarán

19.7K 1.5K 30
"Kamp ateşi değil, kalplerimiz ısıtsın bizi." - Fred Jr. Weasley Naomi Malfoy
69.9K 3.9K 25
Sirius Black ve Today Poison İki safkan, İki asi, İki arkadaş, İki aşık. Bu onların hikayesi... Tüm hakları Sirius Black'in asaletinde saklıdır.
201K 21K 34
taehyung kırmızı defterini kaybeder 290423, tk ☁️