Kar Koynunda / Kurt Serisi -1...

By NiaRex

110K 7.1K 1.5K

-Tamamlandı-, DÜZENLENECEK! "Yaklaşma!!" diye bağırdım, üzerime gelmeye devam eden kızıl gözlü kurda doğru. A... More

*⁠.⁠✧. -0- .✧.*
*⁠.⁠✧. -1- .✧.*
*⁠.⁠✧. -2- .✧.*
*⁠.⁠✧. -3- .✧.*
*⁠.⁠✧. -4- .✧.*
*⁠.⁠✧. -5- .✧.*
*⁠.⁠✧. -6- .✧.*
*⁠.⁠✧. -Duyuru- .✧.*
*⁠.⁠✧. -7- .✧.*
*⁠.⁠✧. -8- .✧.*
*⁠.⁠✧. -9- .✧.*
*⁠.⁠✧. -10- .✧.*
*⁠.⁠✧. -11- .✧.*
*⁠.⁠✧. -12- .✧.*
*⁠.⁠✧. -13- .✧.*
*⁠.⁠✧. -15- .✧.*
*⁠.⁠✧. -16- .✧.*
*⁠.⁠✧. -17- .✧.*
*⁠.⁠✧. -18- .✧.*
*⁠.⁠✧. -19- .✧.*
*⁠.⁠✧. -20- .✧.*
*⁠.⁠✧. -21- .✧.*
*⁠.⁠✧. -22- .✧.*
*⁠.⁠✧. -23- .✧.*
*⁠.⁠✧. -24- .✧.*
*⁠.⁠✧. -25- .✧.*
DUYURU

*⁠.⁠✧. -14- .✧.*

3.8K 270 77
By NiaRex

Tarih, maalesef gene yok?

'On dördüncü bölüm'

Sabah güneşi yeni yeni doğarken yarı heyecanlı, yarı durgun bir şekilde kapının önünde bekliyordum. Aramız biraz bozuk gibiydi aslında. En son yaşadığımız olaylar pek hoşuma gitmemişti.

Ama, çok özlemiştim...

Üzerimdeki yorgana sarıldım, sabah olduğu için hava bir hayli soğuktu. Yankı olmadığı zamanlarda bedenim çok halsiz oluyordu.

Nergis anne, evet anne.

Yeni bir olaydı aslında. Anne demek istemiştim. Oda kabul etmişti, hatta sevinmiş gibiydi.

Nergis anne benden önce kalmış çamaşırları asıyordu. Bakışlarımı ondan çekerek ormana çevirdim.

Derin bir nefes alarak beklemeye devam ettim. "Gözleri yollarda kaldı yavrumun! Niye bu kadar geç kaldı bu eşek herif!" dedi Nergis anne. Kendi kendine kavga ediyor gibiydi.

Bir yanım gelmesi için can atarken, diğer yanım yüzüne bile bakmak istemiyordu.

Kendi kendime olan düşüncelerim bir çift kızıl gözün ağaçlar arasından belirmesi ile son bulmuştu. Kısa bir an midem bulanıyor gibi olduğu için yüzüm buruştu.

Neden böyle hissetmiştim bir anda? Her neyse, oturduğum yerden kalkarak üzerimdeki yorgan ile beraber ufak adımlarla Yankı'ya doğru ilerledim.

Yine ağzında taşıyordu poşeti. Bakışlarım üzerinde gezindi, her hangi bir sıkıntı göremiyordum. İyiydi.

Belirli bir noktada durup gelmesini bekledim. Yanıma varınca poşeti yere bırakarak, kedi misali kafasını göğsüme sürmeye başladı.

Hoş geldiniz, sevgi gösterileri.

"Hoş geldin" diye mırıldandım kafasını okşayarak. Kısa bir an duraksayarak ıslak burnunu alnıma değdirdi. Yaptığı baskı yüzünden hafifçe geriye doğru sendeledim.

Üzerimdeki yorgan yeri boylarken soğuk yüzünden kollarımı kendime sardım. Benim bakışlarım düşen yorganda iken Yankı'nın sesi duyuldu.

"İçeri geç üşüme, bende gelirim birazdan" dedi anadan üryan bir şekilde, askılık olarak kullanılan iplere doğru ilerlerken devam etti sözüne. "Annemle görüşüp geleceğim"

Başımı sallayarak onayladım onu. Bu soğukta dışarıda durma gibi bir niyetim yoktu. Yerdeki yorganı da alarak eve doğru ilerledim.

İçeri girip yanan şöminenin başına geçtim. Yorganı bir güzel üstüme örterek ellerimi ateşe doğru uzattım.

Dakikalar sonra kapı açılıp kapandı. Hemen ardından alışık olduğum koku odayı kapladı. "Bebeğim?" dediğini duydum ama ses çıkarmadan bekledim.

Saniyeler sonra bedenim kolları arasına çekildi. Omzuma konulan çene ile derin bir nefes aldım.

Elleri anında karnımı bulup belimi sarmıştı. "Birileri hala hüzünlü sanırım?" dedi, boynuma ufak bir öpücük kondurdu.

Minik bir mırıltı döküldü dudaklarımdan. "Kırgın gibiyim sadece, sıkıntı yok."

"Öyle mi? Konuşmak ister misin?" diye mırıldandı bedenimk yan bir şekilde kucağına alarak devam etti sözüne. "Kırgınlığının benim yüzümden olduğu çok açık, neden peki? Geç kaldım diye mi?"

"Hayır" dedim kaşlarım çatılırken. "Yazdığım mektubu aldın mı?" diye sordu bu sefer. Başımı sallayarak onayladım onu. "Konuşmazsan anlaşamayız, Sancak."

Sancak mı?

"Konuyu biliyorsun bence." dedim bakışlarımı şömineye çevirerek. Derin bir nefes aldığını işittim. "Hâlâ aynı konu mu?"

"Evet! Sen her şeyi haf-" Dudaklarımın üstüne kapanan sıcaklıkla gözlerimi kısarak, kapalı olan gözleri izledim. Hareket etmiyordu. Benim başlatmamı bekliyorsa, daha çok beklerdi.

Kirpikleri hafifçe titreyek aralandı. Benim çatık kaşlarım ve kısık bakışlarım, onu mavi gözlerinin çakmak çakmak bakışlar ile birleşti.

Hafifçe geri çekilerek yeni yeni çıkmaya başlayan sakallarını boynuma sürttü. Gıdıklandığım için başımı omzuma gömdüm. "Her şeyi hafife alıyorsun" diye mırıldandım. "Özür dilerim" dedi burnumun ucuna ufak bir öpücük kondurarak devam etti sözüne.

"Biliyorum, çok bencilce davrandım. Ama beni ilk fark eden sen oldun ve sizi gören tek ben değildim. Ateş'in sürüsü yakındaydı, meraklı bakışların sanki olayları anlamış gibiydi. Bakışların öylece, kısa bir an bile olsa bende takılı kaldı. Korktum ve elimden ne geliyorsa onu yapmaya karar verdim, her ne kadar bencilce olsa da seni kurtarmayı seçtim."

Duraksadım, ne demem gerektiğini bilmiyordum. Cevapta vermedim zaten. Bencildi, her açıdan. "Hadi ama!" dedi, boynuma dişlerini geçirmesi ile ufak bir çığlık sesi döküldü dudaklarımın arasından.

"Yankı! Acıttın!"

"Kocana trip atmanın cezası!"

"Trip atmam benim mi suçum oldu şimdi!? Ayrıca ne kocası be!" Sancak ile abartma seansları...

"Özür diledim, bundan başka ne yapmamı bekliyorsun?" dedi, hemen ardından burnunu burnuma değdirdi.

Kaşlarım çatılırken hiç beklemediği bir anda burnunu dişlerim arasına aldım. "Ah! Bebeğim ne yapıyorsun!?"

"Özrünü kabul etmiyorum!"

"Bu sitil yeni çıktı sanırım? Acıttı." diye sordu tek kaşını kaldırarak. "Sende beni acıttın." Gülüyordu, ne kadar sinirli olursam olayım hep aynı tepkiyi veriyordu.

Tam konuşmaya devam etmek için dudaklarımı aralamışken, mideme giren kramp ile yüzümü buruşturarak Yankı'nın kucağından kalktım.

Yankı geldiğinden beri midemde tuhaf şeyler oluyordu. Benim kalkmam ile Yankı'nın kaşları çatıldı, meraklı bakışları üzerimde geziniyordu. "Ne oldu?" dedi, hemen ardından oturduğu yerden kalktı.

"Bilmiyorum, sabahtan beri midem acıyor gibi"

"Acıyor?" diye mırıldandı elini karnımın üzerine koyarak. Başımı sallayarak onayladım onu. "Bulantı da var ama çok az"

"Ne zamandan beri? Neden anneme söy-"

Sözünü keserek, "Seni gördüğümde başladı. Diğer günler halsizdim sadece." dedim..

Ufak adımlarla masaya doğru ilerledim. Sabah Nergis annenin bıraktığı bohçalar vardı, onlardan birini alarak ucunu ısırdım. Yankı'dan ses gelmezken bohçayı yavaş yavaş yemeğe devam ettim.

Yemek yiyince acısı hafifliyordu en azından. "Bedenin" diye mırıldandığını duydum Yankı'nın. Arkamı dönerek şaşkın bir şekilde karnıma bakan gözlerini inceledim. Ne düşünüyordu?

"Beni görünce ve göremeyince tepki veriyor, inanamıyorum!"

Ne? "Ne? Ne demek bu?" dedim, ağzımdaki küçük bohçayı yuttuktan hemen sonra.

Yavaş adımlarla üzerime doğru gelmeye başladı. Adımlarım benden bağımsız bir şekilde geriye doğru kaydı. O an midemin daha çok kasıldığını hissettim.

Kolumu tutup bedenimi kendine doğru çekti. Elimdeki yarım kalmış bohça ile şaşkın bir şekilde yüzüne bakıyordum.

Eli belime kayarken "Bu demek oluyor ki, içeride hâlâ bana ait birkaç parça var sanırım. Test etmek ister misin?" dedi bakışlarını gözlerimden çekmeden. Yüzünde haylaz bir ifade vardı.

Ne ima ediyordu şimdi? Anladığım şey ile bütün sıcaklık yanaklarıma hücum etmişti.

"Hayı-" O an hiç beklemediğim birşey oldu. Dudaklarımın arasından firar eden ufak hıçkırık ile sözüm kesilmişti. Hemen ardından oda tamamen sessizliğe gömüldü, Yankı kahkaha atmaya başlayana dek...

ᕙ 🍁 ᕗ

NiaRex olarak iyi okumalar dileriz!

‼️Bora ve Ateş'in kurgusu için ilk bölüm gelmiştir!!
Yüz karası kış/ Hesabımdan ulaşabilirsiniz!‼️

Bölüm sonu

Continue Reading

You'll Also Like

Kara Oğlan By C.K

Teen Fiction

223K 12.5K 32
Tamamlandı!! Hapishaneden yeni çıkan Korkut ile mahallenin abisi olan Devrim'in hikayesi...
398K 24.5K 27
+18 Ormanda kaderinde ki kişiyi arayan bir alfa kurt ve o ormana yaşamaya gelen bir genç adam. Uyarı! ( Mpreg içerir. Rahatsız olacaklar lütfen uzakl...
7.2K 67 26
Okuduğunuza pişman olmayacağınız Taekook ficleri -koyduğum tüm ficleri okuyup öneriyorum
6.5K 646 23
[tamamlandı] 🂱 hiç bir zaman peşimde dolan demedim ayrılma nedenimizi de hatırlatmama gerek yok diye düşünüyorum? bunu daha önce de söyledim senden...