Sarhoş, Samet Akaydın

By Flexthefinestby

7.9K 318 3.2K

'Meyhaneci sarhoşum yine bu gece!' More

0.1
0.2
0.3
0.4
0.5
0.6
0.7
0.8
0.9
1.0
1.1
1.2
1.3
1.4
1.6
1.7

1.5

338 17 134
By Flexthefinestby

Selam bebeklerim, civcivlerim.
Nasılsınız, umarım iyisinizdir!
Sizi seviyorum, bayyi! Ayrıca bu bölümü, hasta olan Esrosuma hediye babında atıyorum, seviyom seni kuzum!

***

Gecenin ilerleyen zamanlardında, neredeyse artık oyunun sonlarına geliyorduk. Defalarca oynamış ve gülme krizlerine girmiştik. Emre ve Ferdi gerçekten de oynayamıyorlardı.

Ceren, Deniz ve Arga, birbirlerinin anlattıklarını şak diye biliyor ve bizimkiler onlara ağzı açık bakıyorlardı. Ardından kızlar onlara söylenip, bir bok beceremediklerini söyleyerek oyuna devam ediyorlardı.

Gerçi bizde de durum pek farklı değildi. Altay ve Mert inanılmaz bir rezillikteydiler, ama bunu seyretmek benim açımdan oldukça komikti. Sadece Ceylan oyunlarda, gördüğüm kadarıyla o kadar hırslıydı ki, onların bilemeyişine deli oluyor ve şekilden şekile giriyordu.

Sema'nın da ondan farkı yoktu, ama o Ceylan'a nazaran daha normaldi. Zaten genel olarak Sema da hafif bir vurdumduymazlık da söz konusuydu. Ceylan biraz fazla kasıyordu, yaşından dolayı oyunları bu kadar kafaya takışı komikti.

Talıydı.

Bense normaldim işte, normal normal oynuyordum. Fakat ben artık sıkılmaya başlamıştım, çünkü bir süre sonra bayıyordu oyun. Ya da ben yaşlanmıştım, bilemiyorum şimdi o da olabilir.

Zaten neredeyse bitmek üzereydi, diğerleri de hafiften sıkıntı hallerine girmişlerdi. Şu anda sıra Ferdi'lerdeydi, o yüzden tüm dikkat onlardaydı.

Benim ise dikkatim, tamamen yanımdaki kızdaydı. Keşke sadece ikimiz olsaydık, oyun o kadar sarmıyordu ki, birazdan Ceylan'ı da alıp yan odalardan birine kaçacaktım. Çok özlemiştim onu.

Aklıma gelen düşünceyle, pis pis sırıttım fakat bu sırıtışı saklamaya çalışarak, elimi masanın altına, kendi bacağıma koydum, ardından usul usul yanımdaki kızın bacağına doğru uzattım parmaklarımı.

Eşofman tarzı bir şort giydiği için, elim çıplak teniyle sıfır kilometre olarak temastaydı. Ben önce tepkisini bekleyerek öylece durdum, bakışları anında bana dönmüştü.

"Napıyosun?"

Fısıltısına, fısıltımla karşılık verdim.

"Sıkıldım?"

Dudaklarının kenarı hafifçe yukarı doğru kıvrılırken, benimkilerin de onunkilerden farkı yoktu. Ardından parmaklarımı hafifçe hareket ettirerek tenini okşamaya başladım.

Yüz hatlarındaki kasılmayı görmek, gözlerimde emindim ki kocaman bir parıltıya sebep olmuştu. Tek okşamamla bile, yüz hatlarının gerilişi, o kadar hoş geliyordu ki, anlatamazdım bu hazzı.

Etkileniyordu.

"Dur, yapma. Ya Samet, oyuna odaklansana."

Beni uyarış şekli, o kadar hoşuma gitmişti ki keyifle otuz iki diş sırıtıp, onu umursamayarak, ellerimi biraz daha bacak arasına doğru ilerlettim. Milim milim ilerletiyordum, fakat her ilerleyişimde parmaklarımı tenine sürtüyordum.

O benim bu hareketimle bacaklarını istemsiz birbirine bastırırken, ben buna izin vermemiştim ve çoktan parmaklarım kumaşın üzerinde yerini almıştı.

Bacak arasında.

Gözlerim direkt olarak ondaydı ve anbean yüzündeki değişimleri görebiliyordum. Bu hareketimle önce dudakları aralanmış ardından ise, gözleri koyulaşmıştı.

"Bir sorun mı var fıstığım?"

Bu sorumla kaşlarını çatmıştı, "Dalga mı geçiyorsun ya..." fakat sesi, kızgın bir tondan ziyade, tahrik olmuş bir tınıdaydı. Yüksek değildi, diğerleri duymasın diye bana doğru, fısıldayarak konuşmuştu.

"Sevgilimi, sevmek istedim sadece. Biraz sıkıldım da? Bir sorun mu var, hm yavrum?"

Bu söylediğimle, zoru zoruna gülümsedi, çünkü sanırsam parmaklarım tam da bacaklarının arasında yerini almış, ufak ufak kumaş parçasına dokunuşlar bırakırken pek de mantıklı düşünemiyordu, ya da mimiklerine hakim olamıyordu.

Yutkundu.

Başını sağa sola salladı ve sustu. Bakışlarını oyuna çevirmeye çalıştı ama yapamıyordu. Benimse canım şu anda sadece onunla oynamak istiyordu. Bir kere eşeği aklına karpuz kabuğu girmişti bile, çıkarabilene aşk olsun.

Parmaklarım, şortunun iplerine doğru kaydığında, gözleri daha da büyümüştü, hızlıca bana döndü. Sorun yoktu, sadece birazcık yaramazlık yapıcaktım o kadar?

"Sorun yok."

Fısıltım dudaklarını birbirine bastırmasına sebep olmuştu.

Parmaklarım usulca şortunun içine doğru süzüldüğünde elini masanın altına sokup, kolumu tuttu, daha doğrusu koluma tırnaklarını geçirdi.

Bu, 'dur' demekti.

Sırıtmakla yetindim.

Durmayacağımı o da biliyordu.

Bu saatten sonra durmazdım.

Sadece ona dokunmak, onu hissetmek ve onun da beni hissetmesini istiyordum.

Sabrımın demlerindeydim, keşke evdeki herkes bir an önce siktir olup gitse, diye düşünmeden de edemiyordum. Arkadaşlarımı seviyordum evet ama, şu an onlardan daha önemli işlerim vardı, ne yapabilirim?

Bakışlarım hızlıca bizimkilerde dolaştı, harbiden ne zaman gidecekti bunlar amınakoyim? Bi sevgilimizle yalnız kalamayacak mıydık biz?

Nerde anlayış?

Nerde dayanışma?

Beyler kızları da alıp gidin kurban olayım.

Kendi aralarında oldukça eğleniyorlardı, iç çektim, pek de gidecek gibi durmuyorlardı, bakışlarım tekrardan sevgilime geri döndü ve keyifle yüzünü incelemeye koyuldum. Hareketlerim onu mahvediyordu.

Ona dokunmak da beni ve alt kısımlarımı mahvetse de, şu an keyfim daha ağır basıyordu. Onu bir şekilde hallederdim, ona keyifle dokunmadan bırakmayacaktım. Oyun oynamayı seven bir sevgilim olduğu için de, beni durduran hiçbir şey yoktu.

Sadece ortam müsait değildi, ama yine de sorun yoktu, kimsenin gözü bizde değildi şu anda.

Gözlerimi hafiften kıvranmaya başlayan sevgilime döndü, ardından ise kaldığım yerden devam etmeye karar verdim. Şimdi parmaklarımla, kadınlığı arasında sadece ve sadece iç çamaşırı vardı sevgilimin. Bu düşünce beni deli gibi keyiflendirirken, onu ise muhtemelen çıldırtıyordu.

Hoş, benim de içim gidiyordu bu dokunuşla, orası ayrı.

Çıldırttığımı iyi biliyordum, çünkü tırnakları hala etimi deli gibi sıkıyordu, şimdilik sadece öylece duran elim birkaç saniye sonra, ona sürtünmeye başlamıştı ve bununla kolumdaki elini bileğime indirip çekmeye çalıştı.

İzin vermedim.

Ne tepki vereceğini bilemediği için, yapay bir şekilde başını ovuşturup söylendi, sesi titriyordu. Ben bu kızı yerim ulan?

"Başım ağrıyor ya offf."

Bunu söyledikten sonra, boşta olan sağ kolunu masaya yaslayıp, başını da ona yasladı. Kafasını tamamen koluna gömmüştü, "Oynamıcak mısınız kız?" Sema'nın sorusunu ben yanıtlamıştım.

"Siz devam edin ya? Hafiften başı ağrımaya başlamış, beni de çok sarmadı zaten, sizi izlerim ben." Beni onaylayarak kendi aralarında oyuna devam etmişlerdi.

Böyle yapmasının sebebi, artık yüz hatlarını kontrol edemeyişiydi. Sol elim sevgilimin saçlarına gitmiş ve oynamaya başlamıştım, yaramaz bir tonda kulağına eğilerek fısıldadım.

"İyi misin güzelim?"

Bana cevap vermek yerine kolunu sıkmıştı. Buna kıkırdamadan edemedim elbette. Tam olarak bir şey yapmıyor bile sayılırdım, yalnızca işaret parmağım, iç çamaşırının üzerinden kadınlığını seviyordu o kadar.

Tamam, biraz acımasız olabilirdim belki ama yine de bu deli gibi hoşuma gidiyordu. Dikkatimi bölen şey, Ferdi'nin bağırışıydı "Ya ama hile yapıyorsunuz amınakoyim Mert abi." Bu çocuk hiç büyümeyecekti, komiklerdi.

Onlara sadece gülmekle yetinerek, tekrardan sevgilime döndürdüm bakışlarımı. Elim saçlarından yanağına doğru kaydı, hala kafası koluna gömülüydü ama sağ kolu olduğu için, olduğum taraftan yeterince eğilirsem suratını görebilirdim.

Bunu yapmak yerine sadece elimi yanağına kaydırıp baş parmağımla sevmeye başladım. Eş zamanlı olarak, hem yanağını hem de onu seviyordum. Düşüncesi ve bunu hissetmesi bile, bende de ufak hareketlenmelere sebep olurken, o ne durumdaydı hiç bilmiyordum.

Tek bildiğim, ben onu severken deli gibi kasılarak, kolumu deşmeye devam etmesiydi. Bu acı hoşuma gittiği için gıkım çıkmıyordu, tam tersi zevk alıyordum bu durumdan. Verdiği acı bile zevke dönüşüyordu, bayılıyordum bu kıza!

Suratındaki parmaklarım, yanağından dolgun dudaklarına doğru kayarken, titrek nefesi parmaklarıma çarpmıştı. Bu titrek nefesi, benim de içimi kavururken, dudaklarımı yaladım. Böyle yapmasının sebebi; yanağımdaki elim nasıl yanağından dudaklarına kaydıysa, aşağıdaki elim de, iç çamaşırının sınırlarında dolaşmaya başlamıştı.

O da biliyordu, bir süre sonra onu da aşacaktı parmaklarım.

Gıkı ise asla çıkmıyordu.

Baş parmağımla dudağını okşadım birkaç sefer, ardından işaret parmağımla baş parmağımın arasına alıp okşadım dudaklarını. Tam ona bir şeyler fısıldayacakken, parmaklarımda hissettiğim sıcaklıkla yutkundum.

Diliydi bu.

Bu hamleyi bekliyor muydum, hayır.

Afallamış mıydım, evet.

Tahrik olmuş muydum, bin kere evet.

Çünkü herhangi bir şekilde karşılık verecek bir durumda değildi. Bunu yapmasıyla, ben de cesaret bularak, işaret parmağımla dudaklarını aralayarak diliyle buluşturdum parmaklarımı. Şimdi parmaklarımı emiyordu, yutkundum.

Kahretsin, yanıyordum.

Karnımda hissettiğim kasılmalar ise cabası.

Bu yaptığı benim de gerilmeme sebep olmuştu. Sırıtmam dudaklarımda solmuştu, bakışlarımın koyulaştığına o kadar emindim ki, tekrardan yutkunarak aşağıdaki parmaklarımı hareketlendirdim.

İşte şimdi olmuştu.

Parmaklarım artık teniyle tam temastaydı, bunu yapmamla kolumu bir kez daha sıktı. Fakat asla umurumda olmadı, yumuşak teninin üzerini okşamaya başladı parmaklarım. Ben oldukça keyifli bir şekilde bunu yaparken, parmaklarımda hissettiğim acıyla boşluğuma geldiği için, ufak bir tonda bağırmıştım.

"Offf."

Ben hızla parmaklarımı onun dişlerinden kurtarırken, bizimkilerin bakışları da bana dönmüştü. Sağ elimi de eşofmanının içinden çıkartmıştım, parmağımı tutup ovuşturdum. Sağlam ısırmıştı bizim kız, sinsi böcek. Bilerek almıştı dudaklarından içeriye parmaklarımı. Buna kanacağımı iyi biliyordu çünkü, ki kanmıştım da.

"Noldu lan?"

"H-hiç?"

Ben az önce kekelemiş miydim amınakoyim.

Omuz silktim, "Ya anlık, ayağıma kramp girer gibi oldu da, geçti şimdi." dedim, parmaklarımı elimle gizlerken. Elim ıslaktı muhtemelen, ağzından çıktığı için. Onlar başını sallayıp kendi işlerine dönerken, ben de bakışlarımı yanımdaki kıza çevirmiştim, gözlerimi kısarak bakıyordum ona.

O ise bana, bayık bakışlarla harmanlanmış sinsi bir gülüş bahşetmişti.

"Sen çok fenasın."

"Hakettin?"

Ceren'in sesiyle birbirimizden kopmuştuk yine, "Ceylan'ım, iyi misin aşkım, pek iyi gözükmüyorsun da?" sırıtmamı gizledim hemen. Bence çok iyiydi de, siz anlamıyordunuz.

Yani aramızda ufak bir restleşme geçiyordu o kadarcık?

Ceylan başını sağa sola salladı, "Migrenim tuttu ya..." Ceren dudağını bükerek, "Aslında geç oldu bitanem, biz de gidelim ya sen de rahat rahat dinlenirsin, hm?" dediğinde içimden, 'şükürler olsun' diye geçirmiştim.

Hepsini çok seviyordum elbette ama, şu anda Ceylan'a olan hislerim ağır basıyordu dostlar, üzgünüm. Resmen kız için deli gibi yanıp tutuşuyordum, bir an önce gidin artık, hadi gençler!

"Yani size de ayıp olucak ama."

Sesi daha hala titrediği için kucağına tekrardan koyduğum elimi çektim. Derin bir nefes verdiğinde ise kahkaha atmamak adına dudaklarımı birbirine bastırdım. Resmen mahvolmuştu minim kuşum.

Bana pis bir bakış attı ve ardından, kızlara geri döndü. Arkadan Lorin, "Aşkım, ne ayıbı gözünü seveyim. Gene geliriz zaten, hem biz de Ryan'la gidecektik." diyip yanındaki arkadaşımla ayaklandı.

Deniz de onlara katılarak, Mert'le birlikte kalktı "Zaten artık oyun sarmamaya başlamıştı, aşkımla ayrı takımlarda olmak çok sıkıcıydı." dediğinde Mert ona yaklaşıp ufak bir öpücük bırakmıştı.

"Boşver aşkım, zaten hepsi beceriksizdi."

"Ya Mert abi, kurban olayım bok gibi oynuyodun! Sence sorun bizde mi?"

"Sus bakalım Semacım?"

"İyi be iyi, kızlar doğru söylüyor ama aşkım, sen güzelce dinlen, biz de gidelim."

Sema'yı onayladım ben de en sonuna masadan kalkarak, "Ben de sana ağrı kesici vesaire bulayım birtanem, bitki çayı falan da iyi gelebilir. Görüşürüz gençler, dikkat edin kendinize." diyerek bizimkilerle selamlaştım.

Arga'nın Ceylan'a gülerek, "O gitmiyor mu hayırdır?" dediğini duydum fakat, Ceylan o sırada bambaşka alemlerde olduğu için sadece omuz silkmekle yetinmişti.

"Oho, uçmuşsun ki sen."

Arga kıkırdarken, kızlar da ona eşlik etmişlerdi. Ardından Ceylan tüm kızlarla vedalaşıp, kapıyı arkalarından kapatmıştı, ben de tam şu anda mutfakta sırıtarak, tezgaha yaslanmış bir şekilde onu bekliyordum.

İşte şimdi başlıyoruz.

***

Umarım beğenmişsinizdir.

Finale, son 2!

Hadi ben kaçtım.

Continue Reading

You'll Also Like

292K 9K 52
Marinette Dupain-Cheng is in her senior year, she wins a class trip to Gotham. She thinks she still has feelings for Adrien but will she see a differ...
186K 8.5K 106
In the vast and perilous world of One Piece, where the seas are teeming with pirates, marines, and untold mysteries, a young man is given a second ch...
294K 7.1K 16
| Book One | When Elizabeth Wayne, Bruce's only daughter came into his life everything changed. He didn't know about her at first but once he did he...
1.9M 83.7K 127
Maddison Sloan starts her residency at Seattle Grace Hospital and runs into old faces and new friends. "Ugh, men are idiots." OC x OC