Sedefli Çocuk

By hickimse1221

23.9K 19.4K 1.3K

bu liseye gelme amacımız bir şarkı yarışmasıydı . şu karşımdaki çocuğu görmemle kalbim atmayı bıraktı aman al... More

Giriş
1.bölüm
2.bölüm
karakterler
3.bölüm
4.bölüm
5.bölüm
6.bölüm
7.bölüm
8. bölüm
Duyuru
10.bölüm
11.bölüm
12.bölüm
13.bölüm
14.bölüm
15.bölüm
16.bölüm
17.bölüm
18.bölüm
19.bölüm
20.bölüm
21.bölüm
22.bölüm
23.bölüm
24.bölüm
25.bölüm
26.bölüm
27.bölüm
28.bölüm

9.bölüm

977 873 43
By hickimse1221

Yazarın ağzından

Uygar kendiliğinden uyanmıştı genelde küçük kız kardeşi onu uyandırırdı.
Kötü bir huyu vardı ki uyanınca geri uyuyamazdı. Saate baktığında henüz erken olduğunu fark etti.
Esneyerek yataktan kalkıp odasındaki lavaboya girdi işlerini halledip dışarı çıktı.
Yatağının yanındaki çekmeceden telefonunu alıp çıktı odasından odası alt
kattaydı .
Evleri iki katlı bahçeli büyük bir evdi.
Ama onun için fark etmiyordu ,ailesi yanında olduğu sürece her yerde yaşayabilirdi.

Salona indiğinde babasının henüz uyanmadığını fark etti  genelde ikisinden önce uyanır onlara kahvaltı hazırlayıp öyle çıkardı .

Demek ki herkesin bir ilki vardı suratında küçük bir tebessümle mutfağa doğru yürümeye başladı .kahvaltıyı kendi hazırlayacaktı bugün dolaptan kahvaltılıkları çıkarıp mutfağın terasına götürdü orada da bir masa vardı .

Bütün her şeyi hazırlayıp ilk önce babasını uyandırmak için odasına gidip kapıyı çaldı "Baba gelebilir miyim?"

Hmm diye bir homurdanma sesi çıkarmıştı babası o da gülerek babasının odasına daldı .

Babası yatağında yatıyordu uygar babasına yaklaşıp eliyle omzunu dürttü.

"Baba uyan artık saat öğlen oldu "
Bunları duyan kemal bey hızla yatağından fırlayıp "Geç kaldım toplantım var ne yapacağım" diyerek koşar adım dolabına gidip kıyafetlerini çıkarmaya başladı .

Uygar babasının hareketlerini gülerek izliyordu .

Daha fazla dayanamayıp kahkahalar ile gülmeye başladı.
Oğlunun kahkahalarını duyan kemal bey olduğu yerde durup oğluna döndü .

"Geç kalmadım değil mi?" Aslında bu bir soru değildi .
Uygar kahkahalarını durdurup"Başka türlü uyanamayacaktın yardımcı olayım dedim "

Kemal bey derin bir nefes alıp oğluna döndü "Lan eşek sıpası büyüdün de babanı mı kandırıyorsun ömrümden ömür gitti"

Uygar babasına yaklaşıp sarıldı ve "Kahvaltı hazır çağırayım dedim seni hem ben kapıyı çaldım sen açmadın"

"Yürü eşek oğlu eşek yüreğime indi"
Uygar babasını kollarının arasına alıp yürümeye başladı.

"Baba sen mutfağa geç ben Sedef'i uyandırayım" diyerek odadan çıktı.

Kemal bey mutfağa giderken uygar kız kardeşini uyandırmak için onun odasına gitti.

Kapıyı çalıp kız kardeşine seslendi "Güzelim uyan hadi geç kalacaksın"

Biraz bekledikten sonra Sedef kapıyı uykulu bir biçimde açtı .

"Sabahın köründe ne geç kalması abi ya "
Uygar sedefin uykulu halinin agresif olduğunu bildiği için ses etmedi sadece
"Hadi elini yüzünü yıka da aşağı in kahvaltı hazır"

"Tamam geliyoruz şimdi "

"Geliyoruz?" Kız kardeşinin öyle demesiyle sormuştu .

"Ben ve uykum birlikte geliyoruz". Sedefin dedikleriyle gülüp onu odasına yolladı ve aşağıya inmesi için uyardı .

Kendisi de aşağı inip mutfağa gidip terasa baktı babası oturmuş kahvaltıya başlamıştı.

Babasının bu hali onu gülümsetti her zaman herkesten önce yemeye başlardı"Baba çayı demledin mi ?"

"Evet gel kahvaltını yap Sedef uyandı mı?"

Uygar terası çıkıp babasının sağ tarafındaki sandalyeye oturup öyle cevapladı babasını "Evet birazdan gelir "

O sırada odasında olan Sedef uykulu bir şekilde hazırlanıyordu .
Sürekli de sızlanıyordu ilk kez böyle yapıyordu ve bunu da erken uyanmasına bağlıyordu.

Aşağı inip direkt mutfağa girdi hep burada yemek yerlerdi .
Terastan içeri geçince yüzüne sıcak bir gülümseme kondurup
"Günaydın gençler afiyet olsun" dedikten sonra ilk abisini sonrasında da babasını öpüp yerine oturdu.

Kısa bir kahvaltı sürecinden sonra hep birlikte çıktılar Kemal bey işe giderken Uygar ile Sedef Uygar'ın arabasına binip okulun yolunu tuttular .

Sedef araba da uyup biraz olsun enerjimi toplarım diye düşündü . Uygar ise her zaman yüzüne kondurduğu sahte suratsız ifadeyi kondurup öyle okulun içine giriş yaptı.

Kardeşine dönüp "Sedef geldik güzelim kalk hadi"

Sedef homurdandı ve "Biraz daha " diye mırıldandı.

Ama uyanmıştı aynadan yüzüne baktığında güzel gözüktüğüne karar verip indi arabadan Uygar da indikten sonra birlikte okula doğru yürümeye başladılar .

Yine meraklı insanlar onlara bakıyordu  bazıları kendi arasında Uygar hakkında konuşuyordu Uygar'ın duymadığını düşünüp konuşuyorlardı halbuki Uygar herşeyi duyuyorudu ve bu onu incitiyordu.

İnsanlardan tiksiniyordu onları sahte buluyordu özellikle onunla dalga geçip
sonra konuşmaya çalışanlar midesini bulandırıyordu .

Kardeşim dediği bir kaç insan vardı sadece ve su an karşıdan gelen de onlardan biriydi .

"Günaydın kardeşim ve kardeşimin kardeşi sana da günaydın" diyen Mert Uygar'a sarılıp dostça sırtını patpatladı.

Uygar da ona karşılık verip "Sana da günaydın kardeşim"

"Ben burada fazlalık gibiyim gideyim en iyisi " diyerek trip atmaya hazırlanan Sedef'i Mert durdurdu.

"Nereye boncuk gözlü hem daha sarılmadık senle "

"Bak ya boncuk diyor benim gözlerim sarı sarı " Uygar ikisinin didişmesini zevkle izliyordu kardeşinin rol yaptığının farkındaydı ama Mert değildi ki Sedef'i ikna etmeye çalışıyordu.

"Sedefim yemin ederim sana taktım şerefsiz abinle alakası yok" Uygar kendisine hakaret eden arkadaşına tersçe bakıp boğazını temizler gibi öksürdü yalandan Mert Uygar'a dönüp sırıttı .
"Abi kardeş sikin belamı ses etmiyorum"dedi.  Sedef'te oyununa son verip gülmeye başladı .

Uygar da kısaca gülüp sustu okulda gülmeyi pek sevmezdi rahatsız hissederdi.

"Ya yerim seni boncuk gözlüm "bu sefer Sedef Mert'e öyle seslenmişti . Mert'in gözleri de abisinin ki gibi maviydi ama koyu maviydi.

Üçlü bahçede durmuş konuşurken Uygar onlara sınıfa çıkmayı önerdi yoksa sabaha kadar ayakta dikilirlerdi.

Üçü de sınıflarına gitmek için okulun içine girdiler Uygar Mert ile aynı sınıftaydı Sedef farklı bir sınıfa gidiyordu.
Sınıfları aynı kattaydı bu yüzden hep birlikte aynı kata çıktılar Sedef kendi sınıfına giderken Uygar ile Mert kendi sınıfına girip en arka sıraya oturdular .

O sırada Sedef 'te kendi sınıfına girmişti onunla aynı sınıfta olan Ateş ve Aryaydı .ikisinin daha gelmediğini görünce çantasını sırasına bırakıp dışarı çıkmak için kapıya yönelmişti ki duymak istemediği sesi işitti."Oo naber kuzen bir günaydın yok mu bize ?"

Sedef arkasını dönünce yüzünü bile görmek istemediği kuzeni karşısındaydı o ve tayfası pencere tarafına oturup ona bakıyorlardı .

"Ben hak edene söylerim zaten " diye söylerken kuzeninin sinirlendiğini ama fark ettirmemek için güldüğünü fark etti bu da ona mutlu etti.
Bu kızı hiç mi hiç sevmiyordu .

Ruhu kirliydi bir kere abisine küçüklükten beri her türlü zorbalığı yapmıştı.

"Yani ben küçük bir günaydını hak etmiyor muyum?"
"Hah kendi ağzınla söyledin en küçüğünü bile hak etmiyorsunuz"
Diyerek hızla çıktı sınıftan yoksa onu dövmeye çalışırdıvl ve dayak yerdi hep böyle olmuştu güçsüzdü .

Abisinin sınıfına girdiğinde Savaş ile Emir'in geldiğini gördü.

Onların yanına gidip Emir'e sarılıp "Günaydın yakışıklı "deyip Savaş'a yaklaştı ona yaklaştığını gören savaş gözlerini devirdi ve "Sadece sarılacaksın küçük " diyerek uyardı .

Sedef gülüp kafasını olumlu anlamda sallayıp ona sarıldı ve ayrılırken yanağını ısırıp "Bu da senin cezan demek sadece sarılma nankör çocuk "

Savaş kaşlarını çatıp homurdandı. "Kızım her defasında ısırıyorsun zaten neyin cezası bu ?"

"Sen öyle demeseydin acıtmadan ısırırdım biliyorsun"

Sedefin Savaş'a zaafı vardı özellikle yanaklarına onları görenler ilk başta Savaşı sevdiğini düşünürdü sonra ise kardeş sevgisi olduğunu düşünülürdü .
Tabi kızın içindekileri bilseler öyle düşünmezlerdi.

"Oh ne ala bize gelince kuru günaydın onlara gelince şapur şupur "

Sedef Mert'in dedikleriyle ona döndü .
Mert ise gerçekten de trip atıyordu çünkü kız kardeşim dediği kızı kıskanıyordu.

"Yok artık maviş sen beni mi kıskandın ?"
Sedefin sesi şaşırmış bir şekilde çıkmıştı

"Seni ne kıskanacağım be !ben Savaşı kıskandım bir kere "

Mert'in söyledikleri ile hepsi gülmüştü Uygar arkadaşının kıskandığını anlamıştı Mert Sedef'i kardeşi gibi görürdü ve onu ondan sonra sahiplenen ikinci kişiydi.

"Gel buraya seni de öpeceğim "
Mert yüzünü buruşturup "İstemez git onları öp sen " diye trip atıp uzaklaştı.

"Onlar kim ya sen varken " diyerek Mert'e yaklaşıp iki yanağını da öpüp geri çekildi.

Uygar etrafına bakıp "Ateş'ler nerede şimdiye kadar gelmiş olmaları gerekiyordu" sona doğru sesi endişeli çıkmıştı arkadaşları için endişelenmişti.

O sırada kapıdan giren ikili "Selam gençler günaydın hepinize" diyip onların yanına geçtiler . Uygar ikisini görünce sakinleşti ama birden Ateş'in ensesine vurdu.

"Niye geç kaldınız lan endişelendik"

O sırada Mert lafa atladı "Yo biz endişelenmedik sen endişelendin" dedi gülerek.

Uygar ona vurmak için hamle yapınca Mert ondan uzağa kaçtı "Piç kurusu "

"Üzüyorsun ama beni "

"Bak elimde kalırsın kaşınma "

"Tamam lan ,yine sinirin tepene çıktı "

Zilin çalmasıyla Sedef Ateş ve Arya kendi sınıflarına gittiler diğerleri ise sırasına geçip hocayı beklemeye başladı.

Mert Uygar'ın yanında otururdu ama bu sefer onun yanına geçmek yerine Savaş'ın yanına geçti bu hareketi Uygar'ın gözünden kaçmadı "Oraya niye oturdun sen ?"

Mert ona seslenen uygar ile "Şimdi sen bana kızdın ya elinin altında olmayayım dedim "

"Gel lan yerine bir şey yapmayacağım "

"Söz ver " Mert Uygar'ın sınırda olduğunu bildiği halde yine de sormuştu onu kızdırmak hoşuna gidiyordu.

"Mert siktirme belanı geç yerine hadi abicim "

"Ne çok ısrar ettin öyle peki madem geçeyim yerime"

Uygar kısa bir sabır çekip Mert'in yerine oturmasını izledi .

Tam konuşacaktı ki hocanın sınıfa girmesiyle sustu .

"Günaydın arkadaşlar yeni dönem başlıyor hepinize şimdiden başarılar "

Hoca sınıfa konuştuktan sonra masasına ilerleyip oturdu.



                               
    
                            ***








Bütün gün derse girip çıkmakla geçmişti onlar için her teneffüste kantinde buluşup sohbet ediyorlardı.

Ders zili çalınca da sınıfa girip hocayı beklerken yine aralarında konuşuyorlardı Uygar genellikle dinlemeyi tercih ederdi.

En sonunda çıkış zili çalınca Mert'in "Oh sonunda be " diye küçük isyanını dışa vurdu .

"Ne söylendin sabahtan beri yeter lan"diyerek sesini yükselten Savaş sonunda patladı .

Bütün gün Mert'in isyanlarını dinlemişti.
Ve bu onu bunaltmıştı artık "Ne dedim ki ben şimdi " sesini sona doğru alçaltı. Mert çünkü Savaş ona öldürücü bakışlar atıyordu.

"Kavga etmeyi kesin de çıkalım" uygar'ın sesiyle konuşmayı kesen ikili ona dönüp tamam anlamında kafalarını salladılar.

Diğerleri de zilin çalmasıyla eşyalarını toplayıp sınıftan çıkıp arkadaşlarını beklemeye başladılar .

Hepsi bir araya toplandıktan sonra hep birlikte bahçeye çıktılar .

Uygar ve Sedef diğerleriyle vedalaşıp kendi arabalarına binip eve doğru yol aldılar .

Eve vardıklarında ikisi de kendi odasına gidip üstlerini değiştirip öyle aşağı indiler eve yardımcı abla gelip temizlik ve yemeği yapar giderdi.

"Mis gibi kokular geliyor burnuma " Sedef konuşurken Uygar mutfağa girip yemeğe bakmıştı bile mantı ile mercimek çorbası vardı .

İkisi birlikte sofrayı hazırlayıp babalarını beklemeye başladılar Kemal bey onlardan on dakika sonra gelirdi eve zil çalınca Sedef kapıya koşup babasını karşıladı.

"Hoşgeldin babacığım "

"Hoşbulduk güzel kızım" Kemal bey kızının alnından öptü ve içeriye geçti .

Aile tamamlanınca sofraya oturup yemekleri yemeye başladılar hem konuşup hem yemek yiyorlardı.

Yemekler yendikten sonra televizyonun karşısına geçip film izlemeye karar vermişlerdi.
Sedef aburcuburları hazırlarken Uygar ise seçtikleri filmi televizyona takıyordu.

"Yiyecekler hazır" Sedef neşeli bir şekilde konuşmuştu çünkü bu saatleri seviyordu ailesiyle birlikte olmaktan mutluydu.

Filmi izlemeye başlamışlardı bir saate yakın süre geçmişken Sedef uyuklamaya başlamıştı bile her zaman böyle olurdu bir filmin sonunu getiremezdi.

Uygar kardeşinin yine uyuya kalacağını anladığı için ayağa kalkıp "Ben bu küçüğü odasına götürüp geliyorum"

O sırada filme dalan Kemal bey ise "Tamam tamam"diye hızla yanıtlamıştı oğlunu filmin en heyecanlı yerinde olduğu için o tarafa bakmamıştı bile Uygar babasının bu davranışını küçük bir tebessümle izlemişti.

Kemal bey karısının ölümünden sonra kendini çocuklarına ve işine adamıştı.

Onlar için elinden gelen her şeyi yapıyordu sırf yüzlerinde küçük bir tebessüm görmek içindi artık yaşama sebebi Uygar ise o sırada kardeşini kucaklayıp odasına götürmüştü .

Onu yatağına bırakıp üstüne ince bir battaniye örttü Sedef gelen sıcaklıkla yerine daha çok sinip mırıldanıp uyumaya devam etti .

Uygar kardesinin alnından öpüp odasından çıktı babasının yanına gittiğinde ise onunda koltuğa kıvrılıp uyuduğunu gördü.

Ona da ince bir battaniye getirip üzerine örttükten sonra kendi odasına gidip biraz kitap okuduktan sonra yattı .
Rüyalarında sürekli annesini görürdü ve bu durum onu mutlu ederdi .





                              ***





Günleri okul ile ev arasında geçmişti ve duyduğuna göre şarkı yarışması vardı o gün okula gitmek yerine evde olmayı tercih ederdi ama arkadaşı Emir de şarkı söyleyecekti onun ısrarı üzerine yarışma günü okulda olacaktı mecburen ve şuan da da yarışmayı bekliyorlardı diğer okulun öğrencilerinin gelmesini ve yarışmanın başlamasını bekliyorlardı.

Uygar'ın asıl rahatsız olduğu konu başka insanlarla tanışmak yada görüşmek onu görenler ilk önce yüzünü buruşturup sonra ise önüne dönerdi bu durum onun kalbini kırıyordu .

İnsanlar hiç mi düşünmezdi bir gün yüzümüzü buruşturduğumuz şey bizim de başımıza gelebilirdi .

bugüne kadar ailesi ve arkadaşları dışında ona kalbiyle bakan olmamıştı ya parası için yaklaşıyorlardı yada onunla dalga geçmek için alışmıştı buna artık insanların saçma sapan davranışlarına takmıyordu .

Hep birlikte kantinde oturmuşlardı ve Emir'in ne kadar iyi olduğundan bahsediyorlardı onu rahatlatmak adına teselli ediyorlardı.

"Sakin ol Emir'cim hem sen çok güzel söyleyeceksin merak etme "

Arya sakin bir şekilde Emir'i teselli ediyordu diğerleri de .

"Geldiler üç dört okul hemde fazla kalabalıklar lan bunlar " bir çocuğun bağırtıyla gözler ona dönmüştü .

"Şimdi sıçtım kesin rezil olurum" Emir kendine güvenmiyordu arkadaşları ne derse desin korkuyordu.

Kantinin kapısına baktıkları zaman bir çok okuldan öğrenciler içeriye giriyordu . Uygar anında önüne dönerken sabit suratı ile masaya bakıyordu.

Kantin baya gürültülü olmuştu Uygar dönüp baktığında bütün masalar neredeyse doluydu.
İzlenme hissi ile başını kantine çevirdiğinde kızıl saçlı bir kızla göz göze geldi.
Bu onu rahatsız etmişti kızın yüzüne baktığını ve iğrendiğini düşündüğü için
kaşlarını çatıp neye bakıyorsun der gibi baktıktan sonra önüne döndü .

Abisinin kaşlarını çatmış bir şekilde gören Sedef  "Ne oldu abicim niye sinirlisin?"

"Sinirli değilim güzelim ses beni rahatsız etti sadece "

"Çıkalım istersen "

"Sorun yok " Sedef abisine inanmadığı halde başını sallayarak konuşmaya devam etti .
O sırada kantinden küçük bir bağırış duysa da umursamadan arkadaşlarını dinlemeye devam etti.

"Lan Mert sen ne şerefsiz bir herifsin "

"Ne dedim şimdi ben ?"

"Siktir git ,seni istemiyorum yanımda " Emir sabahtan beridir Mert'in saçma sapan dediği şeyleri dinliyordu.

"Sen istemiyorum dedin diye gelmeyecek miyim sence " Mert sırıtarak sormuştu.
Bu Emir'i daha fazla sinirlendirmekten başka bir işe yaramadı .

"Mert abicim sen dayak yemek mi istiyorsun?" Ateş'in tehdit biçimindeki sorusu ile Mert bir daha konuşmuyorum şeklinde ağzına fermuar çekti.

Kantinde bu sefer daha yüksek bir sesle bağıran kız sesi duyunca kafasını çevirip o yöne baktı ve az önce ki kızıl saçlı kızla yeniden göz göze geldi .
Ne diye bakıyordu ki ona tamam daha önce sedef görmemiş olabilirdi ama bu ona böyle bakarak rahatsız etmesi gerektiği anlamına gelmiyordu .

Bu yüzden kıza boş bir bakış atıp önüne döndü.
Masadakilerin hala oraya baktığını hemde kaşları çatık bir şekilde baktığını görünce tekrar o masaya dönüp baktı .
O kıza ve arkadaşlarına sinirli bakışlarla bakıp kendi tayfasına döndü.

"Bakmayı kesin "

"Ama onlarda bize bakıyorlardı" dedi Sedef.

"Boş verin öylesine bakıyorlardır"

"Ama-" Sedef tam konuşacaktı ki masaya yaklaşan kızla susmak zorunda kaldı .

Hepsi kıza garip bakışlar atarken o umursamadan naif sesiyle "Merhaba oturabilir miyim acaba" diye sorunca kimseden çıt çıkmazken Mert nazikliğini gösterip" Tabi ki otur lütfen"

kız bu sefer Ateş'e dönüp "şey acaba ben oraya oturabilir miyim?"

Ateş suratına bön bön baktıktan sonra yerinden kalkıp aryanın yanına geçti .

O sırada kızın "Teşekkür ederim" dediğini işitti cevap vermek yerine sustu.

Uygar ise bu kızın neden masalarına oturduğunu merak etmişti özellikle de yanına neden oturmak istemişti.

Kızın konuşmasıyla ona döndü.

"Kusuruma bakmayın dan diye masanıza oturdum ama benim suçum değil hepsi onun suçu" diyerek kendisini gösteren kızla şaşkınlıkla ona baka kaldı tam benim ne suçum var diyecekken vazgeçti.
Kız kardeşinin sorusuyla o da kıza döndü kızın cevaplarıyla adeta şoka giriyordu.

Adının Hare olduğunu öğrenmişti güzel isim diye geçirdi içinden bu sefer kardeşi farklı bir soru sorunca kız ona bakıp iç çekince masadaki herkes ona deli diyen gözlerle bakıyordu.
Kız bu sefer sedefe hitaben soru sorunca kasıldı biraz niye merak ediyordu ki onu ilgilendirmezdi.
Sedef hayır deyince kızın heyecanla kendisine dönmesini beklemiyordu.

"Gerçekten mi sevgilin değil mi?"

Uygar ona yöneltilen soruyla kala kaldı bu kız şaka mıydı cevap vermek yerine sustu bu sefer Mert'e sorunca deli herhalde diye düşündü.

Mert'in yok demesiyle Mert'e kızgın bir şekilde baktı niye yok demişti ki hare'nin bu cevaba mutlu olduğunu gördü .
Sonra tekrar kendisine dönünce "Ne diye söylemiyorsun kız arkadaşının olmadığını!"

Sessiz kalınca kız başka bir soru sordu ne yorulmaz çenesi vardı .

"Konuşamıyor musun yoksa?"

Gelen soruyla sessizliğini bozdu ve boş bir sesle "Ne saçmalıyorsun sabahtan beri" sinirlenmişti ama sesine yansıtmadı.

"Saçmalamak mı ben buraya senin için geleyim, konuşmaya çalışayım sen bana saçmalama de kalbim kırıldı"

Kızın rahatlığına sinirlendiği için kaşlarını çatıp onu dövecekmiş gibi baktı .

Ona bakmayı Mert'in sesiyle kesti .

"Rahat falan değilim sadece arkadaşından hoşlandım ve onunla konuşmaya çalışıyorum fakat bana hiçte yardımcı olmuyor" diyerek Mert'e sinirlenerek baktı Uygar ise tek bir kelimeye takıldı hoşlandım mı demişti bu kız hangi ara hoşlanmış olabilirdi ki kesin okulun sahibinin oğluyum diye benimle ilgileniyor diye düşünmüştü.

Onlar konuşurken Uygar umursamadı bir kere inanmıştı ve toparlanması zaman almıştı.

Kadınlara güvenmiyordu bu kıza da güvenmeyi düşünmüyordu.

Merhaba arkadaşlar bir bölümün daha sonuna geldik umarım beğenirsiniz oylamayı da unutmayın iyi okumalar 😘😘😘

Continue Reading

You'll Also Like

613 80 11
Boruto ve Sarada Geçmişe Baba ve Annelerinin çocukluk yıllarında gezerler geçmiştekiler buna nasıl tepki verecek ve boruto , sarada nasıl geleceğe gi...
21.6K 1.1K 20
"Her şeyi hatırlıyorum, Natalia. Ve sen hatırladığım tek iyi şeysin." Uyarı : İlk hayran kurgu denemem. Lütfen hatalarımı mazur görünüz. Siz...
37.6K 1.1K 25
Başıma geleceklerden habersiz uyandığım bir sabahtı... Güneş hep aynı doğuyor ama batarken yaşadıklarımız aynı değil. İşte bu hikaye o anlarda yaşadı...
1.5K 141 6
Görkemli bir sarayın, gösterişli bahçesini; aynı sarayın parmaklıklı penceresi olan göz alıcı bir odadan izliyordum. Parmaklıkların amacı benim değil...