Parmak Çocuk

By myglvn

807 139 801

Yoongi küçük kardeşine hediye olarak oyuncak bir ev almıştı ama nereden bilebilirdi ki o evin içinde parmak k... More

2|MİNİ BİR JİMEN
3|MİNİK CANAVAR
4|MİNİK İNSAN MI OLUR
5|SU MACERASI
6|ÇÖPÇATAN
7|YOLCULUK
8|O KIZ BULACAĞIZ
9|KÜÇÜK TAEKOOK
10|BANYO
11|SINAVLAR
12| JUNGKOOK'UN PLANLARI
13|ADRES BULUNDU
14|BÜYÜCÜ

1|DOĞUM GÜNÜ

176 22 209
By myglvn

Çocuklar neden oyuncaklara bu kadar meraklı ki, bir türlü anlayamıyorum.

Yarın kardeşim Lia'nın doğum günü ve ona oyuncak bir ev almam için başımın etini yiyor. Neden ben almak zorundayım onu bile anlamış değilim.

Gel beraber gidelim diyorum.
'Olmaz sen seçmelisin. Sürpriz hediye olmaz ben bilirsem.' diyor.

Lan zaten sen söyledin ne alacağımı görsen ne olur görmesen ne olur.

Söyleyemiyorum ki bir ters cevap versem başlıyor ağlamaya. Sonra annem gelince de bana patlıyor. Neymiş o benim kardeşimmiş onunla iyi anlaşmam gerekiyormuş.

Ben mi dedim size kardeş yapın diye. Yapmasaydınız, çocuklardan soğuttu beni minik şeytan.

Ama dışarda nasıl uslu söz dinleyen tatlı çocuk. Herkes öve öve bitiremiyor tabi görmediler evdeki halini, melek yüzlü şeytan o bücür.

Şu an ise Jungkook'un evinin önünde onun gelmesini bekliyorum.

Bir günde saatinde hazır olsa ne olurdu. Sen kaşındın Jungkook mesaj yağmuru geliyor.
                                 ...

Kedi surat:
Nerede kaldın
Yarım saattir bekliyorum seni

Bak sana

Lan

Tavşan kılıklı

Uyuşuk

Dakik ol azıcık

Baksana

J
U
N
G
K
O
O
K

Baksana
Aloooo

Yatıyor musun

Dünyadan tavşana
Sesimi duyuyor musun

LAN BAK TAEHYUNG İLE ARANIZI YAPMAM DAHA DA BOZARIM

Tavşan kılıklı🐇:
Baktım lan
Ne var iki saattir dıt dıt susmuyor telefon

Gelcem dedim işte ne söyleniyorsun

Kedi surat:
Gelcem dedinde acaba asırlar sonrasını mı kast ettin

Ağaç oldum ağaç in hadi

Tavşan kılıklı🐇:
Söylesene geldiğini

Sen geleceksin diye bekliyorum ben

Kedi surat:
Konuşacağına in o zaman

(Yazıyor...)

Kedi surat:
Bak hala yazıyor insene beyin yoksunu tavşan kılıklı virüs

Tavşan kılıklı🐇:
İyi iniyom bekle
                                ...

Ben dedim ona in aşağıya bekle diye o diyor senin gelmeni bekliyorum.

Beni neresiyle dinliyor acaba.

Telefonu kapattıktan sonra merdivene oturdum. Bir süre sonra Jungkook geldi.

"Bana çabuk diyene bak kurulmuş buraya kalk hadi kalk."

"Erken gelseydin oturmazdım bacaklarım ağrıdı bide tramvaya kadar yürüyeceğiz."

"Acaba kimin yüzünden gidiyoruz. Söylenme hadi yoksa on dakika daha tramvayın gelmesini bekleyeceksin."

Off bücür sen bir büyü soracağım ben sana. Her işe seni yollamazsam ben de Yoongi değilim.

Neyse ki durak yakındı beş dakika falan yürüyorduk sadece.

Durağa geldiğimizde ben kartı çıkartmak için durmuştum o sırada süper zekâ tavşanımız diğer tarafa geçiyordu. Onu yakasından tutup olduğum yere çektim.

"O tarafa mı gideceğiz gerzek kafa."

"Aa bak sana hiç yakışıyor mu böyle laflar. Küçük kardeşin var bide, hiç iyi örnek olamazsın sen ona."

"Ben iyi örnek olsam ne olacak canavar var o çocuğun içinde."

"O belli zaten bir tutturdu mu susmuyor ufaklık. Emrinde oynatıyor insanı."

"Azıcık söz dinlese dediklerimi yapsa anlaşırız gene ama o anca bebek peşinde, odası oyuncak dolu hâlâ oyuncak istiyor. Neymiş bebekleri evsiz kalırmış ölürlermiş."

"Kız çocuğu ne bekliyorsun ki."

"Diyene bak. Sanki bilmiyorum senin oyuncak bebeklerini çekmecenin birisi bebek doluydu."

"Sen onlara bakma canım sıkıldıkça oynuyordum onlarla, oynuyorum bile denemezdi."

"Tabi canım. Ne zaman okuldan sonra gelsem Barbieler ortalıkta oluyordu.

Onlar duruyorsa ver bari Lia'ya sürekli bebek isteyip duruyor."

"Şimdide benim oyuncaklarıma mı göz diktin gelince oynatıyorum işte."

Bunları konuşurken kartları okutmuştuk ve tramvayı bekliyorduk. Ama daha beş dakika vardı.

"Bir göz dikmediğin onlar kaldı zaten. Ne beğenirsen alıyorsun."

"Olabilir, arkadaşım değil misin işin ne."

"Her şeyi vermem mi gerekiyor arkadaşız diye. Git al kendin."

"Yoo ben senin almanı istiyorum neden boşa para harcayayım. Biriktiriyorum işte. Sen de sınav haftaları peşimde dolanıyorsun konu anlatmam için onlara say. O kadar öğreniyorum bilgiler kıymetli beleşe mi öğreteceğim."

"Git sınıftaki gereksizlere parayla anlat ben niye bunun çilesini çekiyorum?"

"Müşteri ayrımı yapılmaz. İleride iş kurarsan ne yapacaksın. O akrabam, bu onun kuzeni, şu şunun şusu. Batarsın artık."

"Sanki iş kurabileceğiz de konuşuyor. Bin şu tramvaya hadi."

Lafa dalmışım görmedim tramvayı. Son anda fark etmişiz zaten biz bindikten hemen sonra kapıları kapandı.

"Sen anca lafla işte ben fark etmesem tramvay gidecekti."

İyi fark etti ha. Yoksa on dakika beklemez eve dönerdim.

Fark ettiğin şey ile Jungkook'un kulağına yaklaştım.

"Bu tramvay neden yaşlı dolu?"

"Nereden bileyim ben. Buna mı takıldın cidden."

"Olamaz mı? Yatsınlar evlerinde ne diye yer kaplıyorlar."

Sözünü bitirir bitirmez bir teyze yanımıza geldi.

"Tch tch tch çok ayıp yavrum. Herkesin işi gücü vardır deme öyle. "

"Ne işi gücü teyzem. Bak şu iki amca daha bir durak önce bindi şimdi indiler. Değer mi buna sizin sağlığınız için diyorum ben. Yanlış anlama, sürekli otur otur dizlerinize zarar. Hem kapalı alan, oksijen de az. Dışarıda oksijen bol hem her yerde bank var yorulunca oturursunuz. Azıcık yol için ne gerek var."

"Doğru diyorsun yavrum. Aferin sana böyle düşün büyüklerinin sağlığını."

Dedikten sonra teyze yanımızdan ayrıldı.

"U dönüşünde senin gibisi yok bu dünyada."

Ben "Ne u dönüşü ya gayet ciddiyim ben. Onların sağlığı için bacak ağrısı falan çekmesinler diye." dedikten sonra Jungkook kafasını sallayıp "Kesin öyledir." dedi.

Neden inanmıyor ki ben büyüklerime gayet de saygı duyar ve onların iyiliğini düşünürüm.

"Hadi sene daldın gene."

"Ha, ne oldu?"

Jungkook "Ohooo senin kafa uçmuş iyice. İneceğimiz yere geldik hadii." Dedikten sonra ikimizde tramvaydan indik ve alışveriş merkezine doğru ilerledik.

"Bu yol neden bu kadar düz? Hiç bitmeyecekmiş gibi duruyor."

"Canları düz yapmak istemiş olamaz mı? Yürü işte."

"Bide bunun dönüşü var ya. Büyük bir alışveriş merkezi kuruyorsan ulaşımını da kolay yap arkadaş. Herkes bu yolu çekmek zorunda mı?"

"Bunu bana neden söylüyorsun ben yaptım sanki yolu."

"Yolu sen yaptın diye değil yanımda sen varsın diye söylüyorum. Yola mı söyleyeyim. Ay yol kardeş birazcık kısalır mısın seni yürümek çok zor. Kısalmak istemiyorsan da şu büyük binayı buraya yakınlaştırabilir misin?"

"Ee hani kısalmadı yol. Çözüm yokmuş dimi araban olmadıkça böyle sürüneceksin işte yollarda alış."

"Arabam olmadıkça değil motorum olmadıkça ne yapayım ben arabayı. Motor ne güzel püfür püfür esiyor."

"Yazında görürüm ben seni nasıl esecek kırk derecede püfür püfür. Yağmurda da ıslanırsın ıslak ıslak gelirsen almam seni eve."

"Almazsan alma kendi evim yok sanki."

"Sürekli bizde olduğun için kendi evin olduğuna şüphe ediyorum. Hem senin değil babanın evi."

"Olabilir ben de yaşıyorum o evde."

Ben bunu dedikten sonra alışveriş merkezine kadar hiç konuşmadık. Ve ben yorgunluktan öleceğim gebereceğim artık.

Marketin inine geldiğimizde kendimi oradaki bir banka attım.

"Sıcaaakk!"

"Acaba sıcak havadan kurtulmak için markete girmeyi düşünür müsünüz Yoongi hazretleri."

"Az bekle de soluklanalım insafsız çocuk seni."

"Ne kadar çabuk kalkıp alacağını alırsan o kadar çabuk eve gidip klimanın altında yatabilirsin."

Jungkook bunu dedikten sonra hemen ayağa fırladım ve onu kolundan tutarken marketin girişine sürükledim.

Markete girince durup etrafa bakındım. Bu oyuncak dükkânı hangi cehennemde acaba?

"Hadi."

"Ne hadi Yoongi sen nereye gideceğini bilmiyor musun?"

"Yok ya ben normalde her gün gidiyorum da sana sorayım dedim. Bilsem giderdim zaten ne diye bekleyeyim."

"Bellimi olur sana. Gel hadi oyuncakçı en üst katta."

"Bir de o kadar çıkacak mıyız ya. Bu kızın kıymetimi bilmesi lazım sırf onun için bu kadar yok çekiyorum."

Jungkook "Çok söylenme hadi." dedikten sonra yürüyen merdivenlere doğru ilerledi bende mecburen peşinden gittim.

Kim bu merdivenleri on kilometre uzaklıklara koymayı düşündü acaba?

Yan yana koy hepsini işte ne gerek var dolanmaya. Hepsi kandırıkçı bunların. Biz merdiven için dolanacağız o sırada ilgimizi çeken bir şey göreceğiz ondan sonra bir de orada zaman kaybedip para kazandıracağız onlara.

Annem de hep düşüyor bu hataya. Aç interneti sipariş et hiç uğraştırmıyor işte hemen kapında.

En üst kata çıkmıştık neyse ki oyuncakçı merdivenin hemen karşısındaydı.

Oyuncakçıya girdikten sonra kız çocukları için olan bölüme girdik.

"Gözüm kanamadan hemen çıkalım şuradan pembeden başka renk yok burada."

"Kız çocukları için anca pembe kullanıyorlar ne bekliyorsun ki."

"Sanki pembe kızlar için yaratılmış. Hadi şu evlerden al birini de gidelim."

"Senin kardeşin sen seçeceksin. Ben nereden bileyim nasıl bir şey istiyor."

"Off ben sanki biliyorum."

Evlere bakarken bir tanesi gözüme çarpmıştı. Özelliklerine bakmak için paketin olduğu yere eğildim.

Yedi odalı büyük bir şeydi. Ses özellikleri falan vardı. Asansör bile koymuşlar.

"Bak bu güzele benziyor." diyerek Jungkook'a gösterdim.

"Aynen çok güzel. Fiyatına bak bir de o daha da güzel."

"Ne kadar ki. Yuh lan biz gerçek ev mi alıyoruz ne bu."

"Çok beğendiysen alabilirsin. Ama şimdiden söyleyeyim ben sana kefil olmam, kendin ödersin borcunu."

"Oğlum ikiyüz bin beşyüz doksandokuz won neremizle ödeyeceğiz. Bölüşsek yüz onyedi bin yetmiş üç won gene pahalı bu."

"E alma o zaman git başkasına bak."

"Yok ben tahta bulur yaparım o evi gene bu kadar para vermem. Bir bücür için değmez."

"Senin paran sanki, babanın parasıyla alıyorsun al birini işte."

"Ben alırım o parayı ileride ondan."

"Alırsın hadi al birini de gidelim. Uykum var benim."

"İyi bunu alıyorum o zaman." deyip dört yüz seksen liraya bir tanesini almıştım.

Bu da idare ederdi bence diğerinden tek farkı Barbie için değil daha küçük oyuncaklar içindi. Bebeği falan da yoktu bebek dolu zaten ev.

Oyuncağın parasını ödeyip Paketletdikten sonra alışveriş merkezinden çıkmıştık.

"Ya bu yol hiç bitmeyecekmiş gibi duruyor. Babamı arasam da alsa mı bizi?"

"Ara, bu kadar yolu bende gitmek istemiyorum. Biz gidene kadar pastayı keser yerler kalmaz bize."

"İyi arıyorum o zaman." dedikten sonra telefonumu çıkartıp babamı aradım.

"Alo baba neredesin?"

"Mars'a doğru yola çıktım şimdi oradan da aya gideceğim. Nerede olabilirim işteyim."

"İyi ki sordum. Ne zaman çıkarsın?"

"Beş on dakikaya çıkarım. Ne oldu ne halt yedin gene?"

"Seni aramak için illa bir şey mi yapmam lazım. Jungkook ile alışveriş merkezine geldik. İşten eve giderken bizi de alır mısın diye soracaktım."

"Alırım bekleyin siz önünde."

Dedikten sonra telefonu yüzüme kapattı.

"Gelecekmiş marketin önünde bekleyin dedi."

Babam geldikten sonra arabaya binip eve doğru yola çıktık. Tabi babamın sorgusundan kurtulamamıştık.

"Ne aldınız Lia'ya?"

"Ev aldık baba dört katlı havuzlu falan. Yaşar gider orada tek başına."

"Doğru düzgün cevap ver bana, saçmalayıp durma."

"Ev aldık işte. Başımın etini yedi zaten ev al ev al. Bebekleri sokakta yaşayamazmış. Sanki odası sokakta."

"Çocuk işte oğlum. Ne bilsin öyle sanıyor."

"Sanmasın o zaman beş bin liraya oyuncak ev mi olur. En sonunda dört yüz kusur liraya bulduk da onu aldık."

"İyi yapmışsınız zaten iki üç yıl sonra oynamayı bırakacak."

Eve gidene kadar başka birşey konuşmamıştık asıl kabus evdeydi zaten.

Eve geldiğimizde kutuyu hemen odama koydum. Bücür görürse başımın etini yerdi.

Hemen koşarak adama geldi zaten.

"Kook abiii. Çok özledim seni." diyerek Jungkook'un üzerine atladı.

Jungkook onu kucağına aldı. Lia yapışmıştı bir kere kurtuluşu yok.

"Bebek getirdin mi bana? Bak doğum günüm bugün bak bu kadar oldu yaşım." derken parmaklarıyla dört yapmaya çalışıyordu.

"Çok büyümüşsün ya minicik bir şeydin sen."

"Şimdi çok büyüdü sanki. Dört yaşında okula bile gitmiyor."

"Gidicem biy kere. Hıh sen bana hediye bile veymiyon küstüm sana."

"Küs. Bende sana hediyeni vermem."
Demem ile hemen gözlerini pörtletip bana doğru koşup zıplamaya başladı.

"Hediye aldınmıı. Nerde nerde nerde. Canım abim benimm çok seviyorum ben seniii."

Böyle de yanar dönerdir işte.

"Bak ben sana gidiyorum o kadar hediye alıyorum sen bana değil kook abine sarılıyorsun ilk. Vermem ki o zaman sana hediye."

"Ne zaman yaa ben sarılmadım ki kook abiye sana sarıldım bak."diyerek bana sıkıca sarıldı.

Yere eğilerek onunla aynı seviyeye geldim.

"Akşamı bekle ufaklık o zaman bir sürü hediyen olacak."

"Yeeee çok severim ben hediye."

"Evet o yüzden akıllı çocuk ol ve biz seni çağırana kadar odandan çıkma. Yoksa kimse sana hediye vermez."

"Tamamm hemmen ditiyorum odama ben çıkmam asla." diyerek koşarak odadan çıktı.

Bende kendimi yatağa attım.

"Akşama kadar odasında durur artık."

"Çözmüşsün artık çocuğu." dedikten sonra masanın sandalyesini çekip oturdu Jungkook.

Sonunda dinleneceğiz diye düşünürken annem seslendi.

"Çocuklar gelin bir yardıma. YOONGİ GEL ÇABUK."

"Mesai tekrardan başlıyor. NE VAR ANNE!" diye bağırdıktan sonra annemin yanına gittim.

"Gel oğlum asın şunları duvarlara bende yiyecekleri hazırlayayım çocuklar birazdan gelmeye başlar. Hadi yavrum."

"Neden ben ya. Benim doğum günümde bu kadar uğraştığınızı hatırlamıyorum anca şu gereksiz ile çakma pasta yiyorduk."

"İyi çalış o zaman. Gereksizim zaten oturayım şurada ben." diyerek koltuğa oturdu Jungkook.

Aaa ben oturturur muyum onu asla.

"İyi ben yapayım anne görüyor musun oğlum dediğin çocuğu anca oturuyor."

"Jungkook oğlum kalk sende çabucak bitirin işleri hadi. Ne kadar iş o kadar tatlı hadi karışmam bu gün size hadi yavrum." dedikten sonra mutfağa gitti.

"Gerçekten karışmaz mı?" diye sordu Jungkook.

"Sence, anne bu illa iş yaptıracak. Başka çare yok kalk hadi." dedikten sonra zorla da olsa kaldırabilmiştim onu.

Etrafa biraz bakındıkdan sonra süslerin olduğu kutuyu aldım ve içindeki balon paketlerini Jungkook'un üzerine attım.

"Al bunları şişir sen bende süsleri duvara asıyım."

"Oldu kaç bin tane balon var burada hepsini nasıl şişireyim ben. Beraber şişirelim sonra süsleriz etrafı."

"Ağızınla değil pompa ile şişireceksin bir zahmet yap onu da." derken pompayı uzattım.

"Baştan desene onu. Hadi işinin başına al hemen şunları." dedikten sonra pompayı aldı.

Ardından ben süsleri yere döküp neyi nereye asmam gerektiğini düşünmeye başladım. Jungkook da şişirdiği balonları üzerime fırlatıyordu.

Tepki vermiyordum çünkü o balonlar zaten etrafa dağılacaltı ve balonlar bana isabet etmiyordu.

__________________

Süslemeler bittiği zaman ikimiz de kendimizi koltuklara atmıştık. Sonunda rahatız diye düşünürken annem seslendi.

"Yoongi Yun teyzen evi bulamamış bir git yanına hadi." diye seslendiğinde Jungkook gülmeye başladı.

"Yaa anne hani rahat bırakacaktın. Konum diye bir şey var hem at konumu bulsun işte." dediğimde elinde bıçakla yanımıza geldi.

"Ben bilmiyorum sanki konum atmayı. Az ilerideki marketin yanında git yanına işte."

"Anne marketten dümdüz yürüyorsun neresini bulamamış bu kadın? hem çeksen mi şu bıçağı, şu an her şeyi yapabilecekmişsin gibi duruyor."

"Bulamamış işte iki çocukla gezmek kolay mı sanıyorsun sen? Sen bir söz dinleme o zaman görürsün neler yaparım ben o bıçakla."

"Sen bu gidişle katil olursun. kaçtım ben." dedikten sonra koşarak evden çıktım.

Az ileride gözükmüşlerdi zaten annem balkona çıksa bile gelirlerdi. Beni uğraştıracak illa.

Yanlarına gittiğimde Jun hemen kollarını uzatmaya başladı. Etme yavrum kal annende işte gelme bana.

Yun teyze"Hah Yoongi sen al Jun'u durmuyor seni görünce kerata. Pestilimi çıkarttı ikisi de gelene kadar." dediğinde Jun'u kucağıma almak zorunda kaldım.

O da kızının elinden tutup arkamdan yürümeye başladı. Ama haklı şimdi böyle bir kızla da pestili çıksın bir zahmet. Yerinde durmuyor annesine kendisini çektiriyor manyak kız. kolu çıkacak haberi yok.

Eve girdiğimde minik bücürümüz odasından çıkmıştı bile.

"Abii bak geldiler ver hadi hediyemi."

"Yemiyoruz hediyeni pasta yenmeden hediye mi açılır. Sen söyle anneye pastayı kessin önce." dediğimde somurtmuştu.

"Ama herkes gelmedi ki daha. Annem herkes gelmeden pasta kesilmez dedi."

"Bekle o zaman ne yapabilirim git arkadaşınla oyna hadi." dedikten sonra Jungkook'u da alıp odama gittim.

Babam için kafa rahat tabi gitti odasına ses eden yok.

"Daha kaç çocuk gelecek ikisi olan sesi çıkarıyor." dedi Jungkook.

"Nereden bileyim. Üç dört kişi gelir daha. Saat kaç zaten yedi de pasta keseriz demişti annem."

"İyi o zaman anneme haber vereyim de gelsin saat altı olmuş bile." dedikten sonra annesini aradı.

Ben de telefonu alıp oyun oynamaya başladım zaman geçmez yoksa.

Çocuk sesleri iyice artmaya başlamıştı. Koşmadan da duramıyorlar ki.

Kapının açılmasıyla ikimiz de kapıya döndük. Canavar sürüsü gelmiş ama ya.

"Abiii." diyerek kucağıma atladı Lia.

"Efendim abim. Ne istiyorsun gene."

"Kovboyculuk oynayalım mı. Bak kostümüm de var artık." derken elindeki kıyafeti göstermişti.

Hangi akıllı aldı bunu. Çocuk zaten canavar gibi bide kovboy olması çıktı başımıza.

"Bakma öyle bana. Sen uslu mu duruyorsun da oynaya tüm senle. Bak o kadar arkadaşın var oyna onlarla."

Benden istediğini alamayacağını anlamış olacak ki Jungkook'a gitti.

"Benim tavşan dişli abim. Bu odun benimle oynamıyor sen oynarsın demi. Tatlış abim benim."

"Odun demi senin abin. Gel oynayalım hadi."

Yapma etme Jungkook. Acı kendine.

Bunu sesli söylemedim tabiki. Kendi etti kendi buldu. Lia onu kendi odasına sürükledi, diğer çocuklar da peşlerinden gitti.

Çok sürmedi zaten Jungkook'un ipler ile sandalyeye bağlanması.

Odaya bizi çağırmak için annem gelince kurtulabilmişti.

"Ne hale getirmişsiniz çocuğu. Kızım çöz hadi pasta geliyor." dediğinde Lia'nın umurunda bile olmamıştı.

Tüm çocuklar pasta için içeriye koştular.

"Unutuldun be Kook. Bende mi bıraksam seni böyle."

"Saçmalama Yoon çöz işte."

"İyi be acıdım sana." dedikten sonra ipleri çözdüm. Sonra da pasta almak için içeriye gittik, aldıktan sonra ise odama.
____________

Saat on'a yaklaştığında herkes gitmişti.

Ben de Jungkook ile odamda oturuyordum. Bizde kalacaktı bugün, ders bahanesiyle kandırmıştık annesini.

Bir anda içeri Lia damladı. İkimizde korkudan yerimizden sıçramıştık Lia ise bu halimize gülüyordu.

"Korkuttum sizii. Abii hadi hediye pasta yedik bitti. Hadii."

"Al bakalım hediyeni. Kıynetini bil ama o kadar para verdim." derken paketi uzattım.

Ama nerede hediyeye saygı parçaladı hemen hediye paketini.

"Abim oyuncak ev almışş!" diyerek sevinçle koşmaya başladı.

Kıza bak kendi istedi birde oyuncağı. Habersiz alsam ne olacaktı.

"Canım abim benim. Çok seviyorum ben seni." dedikten sonra bana sarıldı.

"Çok seviyorsun tabi. Hadi yapışma sülük gibi aç oyuncağı, bende merak ettim bak." dediğimde hemen beni bırakıp oyuncağı açmaya başladı.

"Abii takar mısın bunları." dedikten sonra evin parçalarını uzattı bana.

Bende alıp takmaya başladım. Bittiğinde üç katlı kaydıraklı havuzlu birşey çıkmıştı ortaya.

Ha birde bebek. Parmak kadar bir şeydi ama gerçek gibi ben çıkarsa şu Chelsea gibi birşey bekliyordum ama erkek bir bebek çıkmıştı.

Lia'nın dikkatini çeken ilk şey de o bebek olmuştu zaten. Eline alıp onu incelemeye başladı.

"Abi bak gerçek gibi. Çok sevdim ben bunuu. Hıh Kook abimden daha güzel bebeğim oldu işte kıskansın."

"Niye kıskanıyım bende de daha fazla bebek var. Sen kıskan."

"Banane hem annen bana verecekmiş onları kocaman oldu hâlâ bebekleri bırakamadı diyor."

Jungkook "Rüyanda o zaman ufaklık. Git oyna bebeklerinle." dediğinde Lia oyuncağı kucağına alıp götürdü.

Benim aklım ise o oyuncakta kalmıştı. Gerçek insana çok fazla benziyordu. Gerçek olamayacak kadar güzeldi, yani bir oyuncağı nasıl böyle yapabilirler aklım almıyor.

"Yoon daldın gene düşüncelere şu oyuna gir de oynayalım hadi sıkıldım." dediğinde telefonu alıp oyuna girdim. Birkaç saat oyunu oynadıktan sonra yattık zaten.

Ama benim aklımda hâlâ o bebek vardı. Gerçek insan olsa aşık olurdum, o kadar güzeldi.

O bebek kim acaba?
Normalde bu fici DARK BLOOD bittikten sonra yayımlayacaktım ama bitmiyor arkadaş. Bende daha fazla bekletmemek için yayımladım.

Ama şimdiden söyleyeyim bölümler uzun süre aralıklarla gelebilir. Bölümü bitirdiğim an yayımlayacağım.

Ha birde bebeğimizin yaşadığı ev bu.


En ucuz bu ya 20.000 liraya oyuncak ev var.

Continue Reading

You'll Also Like

362K 33.4K 32
Kore'nin nesillerdir düşman olan iki sürüsü; Kim'ler ve Jeon'lar aynı davete katılır. Beklemedikleri şey ise attığı yumruk ile ruh eşi oldukları orta...
131K 14.4K 52
Jungkook, erzağının bitmesiyle kendine yiyecek birşeyler ararken, Taehyung'un liderlik yaptığı bir küçük bir şehirle karşılaşır. Jungkook, açlığını d...
93.6K 5.9K 35
Malfoy ve Black iki ezeli rakip ve birbirlerinden nefret eden iki küçük çocuktur. Black'in 4. Sınıfta Harry'nin yerine arayıcı olmasından sonra Malfo...
636K 69.4K 40
çapkın bir omega olan kim taehyung, kızgınlıklarını geçirmek için gözüne alfa jeon jungkook'u kestirir