The zombie virus

By squlety_1997tk

2.7K 272 113

Jungkook ile taehyung iki anlaşamayan komşuydu, taki zombi salgını başlayana kadar. "Taehyung?" "Hm?" "Ne yap... More

Ne oluyor?
Plan
Sakız manyağı ve buzlar prensi
Zorun ardından gelen mutluluk(final)

Kıskançlık

447 50 21
By squlety_1997tk

Taehyung gözlerini dehşetle açarak kalbi hızla korkuyla çarparken bir adım geriye gitti. Bir de konuşuyor muydu bu garip yaratık?

"Siktir! Konuşuyor"dedi taehyung korkuyla işaret parmağıyla yerde sürünen yaratığı göstererek. Jungkook gergince yutkundu "E-evet, bende duydum,çok ortak yönümüz var ha?"dedi ortamı bir nebze olsun yumuşatmak için-ki asla böyle bir şey olmamıştı- yaptığı şakaya gergince gülerek. Taehyung bu saçma konuşmayı takmadan jungkookun elini daha sıkı tuttu.

"Gidelim-"

"G-gel-iy-iyor-la-lar"dedi yerdeki yaratık ağzındaki akan kanı unursamadan konuşurken.

Taehyung histerikçe güldü "Kim diye sorsam çok komik olur"dedi yaratığa yüzünü buruşturup bakarak.

"si-zi fa-r-rk et-ti-le-r. Ç-ça-bu-k kaç-ın!" Diyip garip garip ses çıkarmaya başladı yerdeki yaratık. Sanki bu sefer harbi yaratığa dönüşüyordu.

Taehyungun gülüşü hızla solup yüzünü anında korku sarınca hemen jungkookun elini çekiştirerek çıkışa koşmaya başladı. Jungkook sendelesede kendini toplayıp o da taehyungun arkasından koşmaya başladı. Merdivenlerden hızlı hızlı inerek tok bir ses yankılanıyordu beyaz duvarlarda. Çıkışa çok az kala önlerine yaratık çıkmasıyla jungkookun çığlık atıp bağırması bir oldu.

"T-tanrım yaratık var!" Dedi korkuya bağırıp çığlık atarak. Kalbi yerinden çıkacak gibi atıyor ve sık nefesler alıyordu.

Başka yerinden tabii.

Hiç beklemediği anda çıkınca aşırı korkmuştu ve bacakları titremişti.

Taehyung yutkunup elindeki et bıçağını hızlıca yaratığın kalbine sapladı ve çıkan et sesine yüzünü buruşturarak bıçağı hızla geri çekti. Yaratık garip bir ses çıkarıp yere göğüs üstü düşse de ölmemiş, sürünmeye başlamıştı.

"Filmlerdeki yöntem bir sike yaramıyor, kaç!"dedi taehyung bağırıp yaratığın üstünden zıplarken. Jungkook da onu taklit ederek sürünen yaratığın üstünden atladı ve hızla çıkışa yöneldiler.

İkili çıkış kapısından çıkınca dışarıyı gördüklerinde şok geçirdiler ve yerlerinde aniden durdular.

Hiç birşey yukarıdan göründüğü gibi değildi,

Aşağısı daha çok ürkütücü ve tehlikeliydi. Ayrıca ikili çok savunmasız hissediyorlardı-ki bu doğruydu. Her an üstlerine saldırsalar karşılık verecek güçleri bile yoktu!

Etraflarında 10-15 tane yaratık garip ses çıkarıp duruyor etrafta sarsak adımlarla dolaşıyorlardı.

Yaratıkların onları fark etmemesi bir mucizeydi.

"Siktir"dedi jungkook korkuyla etrafa bakarak.

Pekala, mucize değil, jungkookun sessizliğiymiş.

Bütün yaratıklar sesin ve yavaş yavaş gelmeye başlayan kokunun kaynağına -bizimkilere- dönerek onları fark eder etmez onlara doğru garip sesler çıkararak kolları önlerinde gelmeye başladılar.

Taehyung korku dolu küfürlerini saydırırken hemen korkuyla etrafa bakan jungkookun elini tekrar kavradı ve hızla az çok telefon konuşmasından duyduğu markete koşmaya başladı.

Herşey ağır çekimdeymiş gibiydi sanki onlar için.

Jungkook koşarken tempolu nefesiyle taehyunga baktı, kahverengi saçları rüzgarda beceriksizce dalgalanıyor, kahve gözleri rüzgardan dolayı hafif kısık duruyordu. Burnu çok güzel ve biçimliydi, dolgun dudakları ise pembeleşmiş ve rüzgardan dolayı kurumuştu.

Taehyung izlendiğini hissedip başını yana çevirerek ona ilk defa böylesine güzelce bakan jungkooka herşeye rağmen gülümseyerek baktı. Jungkook ona ceylan koyu kahve gözleriyle büyülenmiş gibi bakıyordu, kumral saçları rüzgardan dolayı havalanıyordu ve aralık bıraktığı vişne rengi hafif kurumuş dudakları tavşan dişlerini çok olmasada ortaya seriyordu.

Taehyung gülerek başını iki yana sallayarak baktı ve gülerek koşmaya devam etti.

Jungkook da taehyung gülmeye başladı.

Tüm bu yaşadıkları boktan şeylere, yaratıklara, askerlerin kendilerini fark etmemesine, ilk başlarda birbirleriyle iyi geçinemeselerde sonradan ikisininde farkında olduğu hislerine.

Muhtelemen peşlerinden gelen yaratıklara.

Kendilerine.

Çok güldüler.
***

"İşte burası taehyung çabuk!"dedi jungkook aceleyle konuşup taehyungu omzundan ittirirken.

Taehyung sendelesede hızla toplarlanıp kapıyı omzunu ittirerek açmaya çalışsada açılmamıştı.

"Siktir,kilitli. Kimse görünmüyor"dedi taehyung cama yaklaşıp gözlerini kısarak karanlık içeriye bakarken.

Jungkook tedirginlikle cama vurmaya başladı.

"Jimin!"dedi endişeli kısık tutmaya çalıştığı sesiyle.

On- yirmi saniye sonra camın arkasından hemen turuncu saçlı-ki karanlıkta zar zor belli oluyordu- orta boylu birisi belirmişti.

"Çabuk ol geliyorlar!"dedi jungkook arkasına bakıp gelen yaratık sürüsüne itafen.

Jimin aceleyle titreyen tombul elleriyle kilitleri açarak kapıyı araladı.

İkili hemen can havliyle içeriye girip sık nefesler alıp soluklandılar. Jimin biraz daha geç gelse yaratıklara dönüşeceklerdi ve bu düşünce ikilinin götünün titremesine neden olmuştu.

Jimin kapıyı yaklaşan yaratıkları gördüğünde tekrar hızla kilitleyip soluklanan jungkookun hızla boynuna atıldı.

"Jungkook....iyi misin?"dedi sıkıca sarılırken. Jungkook başını salladı "Çalışıyorum, ya sen? İyi misin?"dedi jungkook jiminin belini sararak.

"Değilim değilim, tüm bunlar ne?"dedi jimin başını iki yana sallayıp titrek sesiyle. Şuan hıçkıra hıçkıra çığlık ata ata ağlamak istiyordu.

Jungkook jiminin sırtını patpatladı "şhhh, geçecek. Söz veriyorum"dedi teselli edercesine. Geçip geçmeyeceğini bilmiyordu ama boynunda ağlayan arkadaşını nasıl teselli edeceğini bilmiyordu.

Jimin hıçkırdı.

"Ailen....jimin? Onlar Nasıl?"dedi jungkook çekinerek sorarken.

Jiminin ağlayışı şiddetlenirken omzuları sarsıldı "An-nem.....melek oldu jungkook. Bedeni dışarıda ama ruhu cenette. "Dedi ağlamaktan dolayı boğuk çıkan sesiyle daha sıkı sarılıp jungkookun boynuna sokulurken.

Jungkook turuncu saçlarından öptü jiminin "Tamam, tamam. Ben varım, hep buradayım bebeğim."dedi bir nebze olsun sakinleşmesi için yumuşak turuncu saçlarını okşarken.

Jimin hıçkırdı "Bırakma beni sakın"dedi yaşlar yanaklarından süzülürken jungkookun yüzüne bakarak. Jungkook ağır ağır başını salladı sağa sola "Bırakmayacağım, daha senin mürvetini görmedim. Hemen ölür müyüm?"dedi gözlerini aralayıp jimine alttan bakıp kıkırdarken. Jimin ise akan göz yaşlarına rağmen kıkırdayıp jungkooktan ayrıldı.

Jungkook sormadı jiminin babasını,biliyordu ailesi tek annesiydi onun. Zira jiminde söylemedi babasını(!) Zaten nasıl söyleyebilirdi ki babası kendi hayatını kurtarmak için annesini o yaratıkların önüne attığını.

Hoş,jiminde kendisine engel olamamış intikam duygusu ağır bastığı için babasına aynısını yapmıştı.

Ve zerre pişman değildi.

"Vayy, jiko. Nasılsın?"dedi
Yeşil mint saçlı oğlan ağzında karpuz aromalı sakızı çiğneyip ve elinde küçük turuncu bir topu havaya atıp avcuyla yakalayıp yavaş yavaş gelirken.

Tüm odak yeşil saçlıya dönünce yeşil saçlı oğlan tembelce gülümsedi.

Jungkook ona doğru adımlayıp elini kaldırdı ve yeşil saçlı oğlan da sol eliyle karşılık verip elleri çakışırken markette tok bir ses yayılmasına neden oldu.

"Bomba gibiyim yoni! Baksana. Dışarıda zombi sürüleriyle savaşıyoruz ne macera ama! "dedi kıkırdayıp yeşil saçlıya sıkıca sarılırken.

Yoongi de kıkırdadı "Evet,Ne macera ama! Kesinlikle düşündüğüm şeyi yapacağım!"dedi jungkookun sırtını patpatlayıp diş etleri gözükene kadar gülerken.

Jungkook gülerek başını iki yana salladı "Zombileri ısırman onları insan yapmaz seni aptal."diyip göz ayrıldı yoongiden. Her ne kadar gülselerde bu durum akıllarına geldikçe onların gülüşünü solduruyor, canlarını sıkıyordu.

Yoongi omuz silkip kahverengi saçlı çocuğu fark eder etmez göz kırptı "Bu yakışıklı kim? Tanıştırsana"dedi gevşek gevşek ağzındaki sakızı çiğnerken.

Taehyung sinirke göz devirdi.

Nereye düşmüştü böyle?

Jiminle her ne kadar tanışmasada jimin nazik ve kibar birine benzediği için kanı ona biraz kaynamıştı ama karşısında duran ve gevşek gevşek sakız çiğneyen yoongiye aynı şeyi diyemezdi.

"O taehyung, komşum"dedi jungkook eliyle taehyungu gösterip ardından sırt çantasını omzundan çıkarırken.

Yoongi ıslık çalarak başını salladı.

Jimin yoonginin bu hareketine göz devirip burnunu çekip elini uzattı taehyunga.

"Ben jimin,bu da yoongi arkadaşım."dedi bütün acılarını göz ardı ederek karşısında ki çocuğa gülümseyerek. Yabancı gibi hissetmesini asla istemiyordu.

Yoongi jiminin dediği 'arkadaş' kelimesine göz devirdi.

"Aynen,bende jiminin sevgilisiyim"dedi jungkook alayla jimine itafen çantanın fermuarını açarken. Yoongiyle jimin ikilisi arkadaş filan değillerdi ve bunu en iyi jungkook biliyordu. Taehyung aralarında ne olduğunu anlamasada omuz silkti.

Ardından jiminin tombul sıcacık elini sıkıp başıyle selam verdi. Altında gri pantolon ve üstünde ise pembe boğazlı kazakla çok sevimli gözüküyordu jimin.

O sırada araya siyah pantolonlu mavi renkli ve sarı desenli tişörtlü, turuncu ceketli yoongi girdi.

"Tanıştığıma memnun oldum teahyung"dedi göz kırparken.

Taehyung göz devirdi. "Taehyung"dedi uyarıcı bir sesle. Bilerek yanlış söylediğini biliyordu ve şimdiden yoongiye çok gıcık olmuştu.

Yoongi omuz silkti "Bende öyle dedim zaten 'teahyung' "dedi son kelimesine baskı yaparak elini uzatarak.

Taehyung hızlıca yoonginin kemikli ince elini sıkıp ardından elini geri çekti.

"Sakız ister misin?"dedi yoongi tek kaşını kaldırarak.

Taehyung başını sağa sola salladı "Yok"dedi garipçe kedi gözlü yoongiye bakarak. Renkli kıyafetleriyle ve mint yeşili saçlarıyla oldukça garip ama bir o kadar da çekici gözükse de gevşek olması taehyung için iyi değildi.

Yoongi ise sinir etmeyi başardığı çocuğa bakıp omuz silkip cipslerin olduğu rafa yöneldi.

Jimin bunu fark edip gözlerini devirdi. "Sana kaç defa diyeceğim, yeter artık yeme diye? Bugün 3. Paket oldu....."diye bıkmışça söylenerek yoongiyi takip etti.

Taehyung jungkooka bakarak boğazını temizledi "Sevgilin....bizi yanlış anlamadı öyle değil mi?"

Çok saçma bir soru sormuştu taehyung,farkındaydı.

Kabul etmese de şaka mı yapıyor gerçek mi söylüyor öğrenmek istemişti. Sonuçta birbirleri hakkında pek bir bilgiye-hele ki özel hayatlarını içeren bir bilgiye- sahip değillerdi.

Jungkook taehyungun yüzüne bakarak gözlerini kırpıştırdı "Yok,yok. Anlamaz, benim sevgilim temiz kalpli"dedi jungkook şakayı uzatmak isteyip kıkırdarken. İçten içe taehyungun bozulması çok hoşuna gitmişti.

Taehyung sinirle yutkunup yere oturdu. İçinde huzursuz tarif edilemez bir his vardı ve bu hissi hiç sevmemişti! Cidden sevgililer miydi?

"Aç mısın?"dedi jungkook taehyungun dizinin dibine otururken.

Taehyung ise göz devirip uzaklaşmak adına kalçasıyla biraz yana kaydı.

"Evet"dedi kollarını birbirine bağlayarak.

Jungkook ona ve bu sevimli gelen hallerine gülüp bakarak çantasından çıkardığı noodleyi açmaya başladı.

Taehyung neden böyle davranıyordu ikiside tahmin ediyordu sanırım.

***

"Şu ne halt virüsüyse hızla yayılıyor, bir an önce plan yapmalı buradan kaçmalıyız. Burayı bombalayabilerler. "Dedi yoongi şekeri gitmiş sakızını şişirirken.

Jimin başını salladı hızla "Evet,yoongi haklı. Bir sürü market var zira burası en küçük olan, umursamaz ve bombalayabilirler. Ama Kendimizi askerlere belli etmeliyiz"dedi sıkıntıyla oflarken. Nasıl yapacaklardıki?

Jungkook gözlerini marketin geniş tavanına dikti ve düşünmeye başladı "Ama nasıl? Hem güvenli hem kolay?"dedi kendi kendine meraklıca mırıldanarak.

Jimin aklına gelen fikirle hemen ayağa kalktı "Buldum!"dedi heyecanla tombul ellerini birbirine çarparak.

Yoongi elindeki turuncu renkli beyaz şeritli topu havaya atıp kaparken gülümsedi. "Neymiş?"dedi göz kırparken.

Jimin yoonginin bu haraketiyle utanıp gülümsesede yeri ve zamanı olmadığı için kendini toplayarak yoongiye baktı ve anlatmaya başladı.

"Kesin değil ama bir fikir. Depoda ışıklı veya yanan sönen birşeyler bulabiliriz? Çatıya çıkıp yaparız? Ne dersiniz? Hem böylece askerler yanan şeyi görür ve bizi fark ederler belki"dedi jimin hevesle son anda herkese bakarak.

Taehyung hariç onaylayan mırıldanmalar geldi.

Neden bilmiyordu ama keyfi yerinde değildi.

Zaten nedene gerekte yoktu ya, neyse.

Hakikaten sevgililer miydi acaba?

"Aferin benim akıllı sevgilime!"dedi jungkook taehyungu daha da sinir etmek için eliyle avcunu öpüp jimine gönderirken.

Jimin kıkırdayıp gururluca gülümsedi. Jungkookun ona sevgilim diye hitap etmesine alışsada mint yeşili saçlı çekik gözlerinden dolayı lakabı kedi olan yoongi, bunu pekte sevmiyor gibiydi.

"Tamam o halde, ben ve jungkook gidelim. Sizde burada kalın ne olur ne olmaz"dedi yoongi yerden kalkıp kalçasını çırparken.

Taehyung bu fikri beğenmesede bir şey demedi ve kaşlarını çattı.
Ne olurdu yoongi burda jiminle kalsaydı? Cidden jiminle jungkook sevgililer miydi acaba? Ama jimin jungkookun ona sevgilim demesini hiç garipsemiyordu ve sürekli gülümsüyordu? Anlayamamıştı. Yoksa jungkook onunla oyun mu oynuyordu?

"Tamam, o halde herkese başarılar"dedi jimin sevimlice gülümseyip.

***
Taehyungtan

Jungkook ve yoonginin gelmesiyle heyecanla ayağa kalktı jimin. Ben ise hiç haraket etmeden öylece olduğum gibi oturduğum yerde durdum.

"Bir şey buldunuz mu?"dedi jimin onlara umutla bakarken.

"Şansımızı seveyim"diyip ağzındaki sakızı yere tükürdü yoongi.

"Koca depoda sadece yiyecek var!"dedi sinirle tıslayıp.

Jungkook ofladı "Evet, hatta asansör ve raflar ve bazı parçalar var. Işıklı dikkat çekecek şeyler yok"dedi hayret edercesine sitemkar şekilde konuşarak.

Jiminin suratı düştü ama uzun sürmedi.

"Hey! Bizde o zaman cips veya raflarla yararlanırız. Asansörde varmış? Onlarla taşır ve bir şeyler yapabiliriz"dedi jimin sanki aklına gelen yeni fikirle kocaman gülümseyip hevesle konuşurken.

Yeşil saçlı sinir bozucu kedi adam ona donup bakarken gülümsedi.

"Jimin-ah?"dedi sakin sevecen sesiyle. Jimin ise gülümsemesini silmeden yoongiye baktı.

"Aferin sana"dedi yoongi ve göz kırpıp yavaşça arkasını dönerek bulunduğumuz yerden adımlayarak uzaklaşırken.

Jimin yanakları yanmış gibi yanaklarını avcuyla tutarken dolgun dudaklarını araladı.

"O-oh, teşekkürler"dedi utançla gülümseyip. Kaşlarımı çattım, bu işte bir gariplik vardı çünkü jiminin yoongiye yaklaşımı çok farklıydı!

Sevgililer miydi gerçekten? Kafayı yiyeceğim.

Ayrıca kendi kendine mırıldanan jimine yoongi çoktan gitti demek istedim de neyse.

Jungkook da ona 'aferin bebeğime!' -ıyk bu arada- dedikten sonra yoongiyi takip etti.

Jimin ise derin nefes alıp yanıma gelip oturdu.

"Jungkookla nasıl sevgili oldun?"dedim merakla ona bakarak. Ne zaman onu rahatsız etmeye evine gitsem hiç görmemiştim jimini yani.

Kaşlarını kaldırıp arkasına sağına soluna baktı ve işaret parmağıyla kendisini gösterdi.

"Ben?"dedi kaşlarını hayretle kaldırarak.

Başımı salladım hızla.

Jimin gülmeye başladı "Sevgili mi? Jungkook benim en yakın arkadaşım ne sevgilisi? Sadece öyle hitap ediyor."dedi yanakları çıkacak şekilde kıkırdarken. Duyduklarımla nedensizce için rahatlarken sinirle kaşlarımı çattım "Vay şerefsiz"dedim sessizce mırıldanırken. Bakın tahminim doğruydu, oyun oynamıştı benle! Ben ona gösterecektim oyunun nasıl olacağını.

"Efendim?"dedi jimin gülmesini azaltarak kaşları merakla kalkarken. Ona bakarak hafif tebessüm ettim "Hiç, iyiymiş dedim"dedim sevindiğimi belli etmemek için başımı öne eğerken. Saçma bir şekilde jungkookun sevgilisi olmadığına sevinmiştim, sanki içimde oturan öküz-jungkook galiba- gitmişti. Kendime başka zaman olsa kızar, inkar eder saçmalama filan derdim ama içimdeki sesim, tamam itiraf ediyorum -jungkooktan etkilenen yanım- beni sürekli susturuyordu. Hem uğraşacak vaktim yoktu bir kere, ne olacaksa olsun kafasındaydım.

Jimin ise dediğime baş sallayıp beklemeye devam etti sevgilisini(!) Ve kedi gözlü gıcık gevşek adamı.

***

Jungkookun ve yoonginin yan yana gülüşüp gelmesiyle bu sefer ilk ben ayağa kalktım hızla "Yaptınız mı?"dedim merakla jungkooka bakarak. Hızla baş salladı "Evet,yaptık"dedi tavşan dişlerini gösterip hevesle gülümserken. Bende kare gülümsememi ona sundum ve başımı salladım "Eee, ne yazdınız?"dedim ikisine merakla bakarak. Yani bizi fark etmek için birşeyler yazmaları lazımdı değil mi?

Yoongi omuz silkti "Ateşim var gelde söndür"dedi göz kırpıp sırıtarak. Hemen duyduğum şeyle yüzümü buruşturup kafamı iğrenircesine geriye çektim. "Ne?"dedim jungkooka hayretle bakarak. Belki şaka olabilirdi ama ne bileyim şu yoongiden beklerdim. Gerçi abartamayayımda şaşırmıştım.

jungkook kıkırdarken benim ona bakmamla boğazını temizledi ve göz devirdi "Ne yazacağız, klasik 'sos' işte"dedi omuz silkip telefonuna bakan jimine doğru ilerlerken. Başımı yavaşça sallayıp bana bakan yoongiye garipçe baktım ve jungkookun geniş sırtıyla ufak çaplı bakışmadan sonra jungkookun yanına gittim.

Omuzları hep böyle geniş miydi şimdi mi fark etmiştim lan?

***

Sabah gözüme gelen güneş ışıklarıyla yüzümü buruşturdum.

Şakaydı.

Böyle uyanmalar genellikle normal hayatta olurdu.

Ve biz kesinlikle 'normal' bir hayat yaşamıyorduk.

Herneyse, gözümü camlara hayvan gibi vuran yaratıklar yüzünden -ki yavaşça bile değil- hızlıca araladım ve yattığım yerden doğrulacaktımki, yeni haberimin olduğu ve dizimde hissettiğim ağırlıkla dizime bakınca orda fosur fosur yatan jungkooku görmemle doğrulamadım.

Haraket edince gelen ağrıyla yüzümü buruşturdum,heryerim tutulmuştu be. Etrafa gün yüzüyle bakıyım derken, yanımızda sarmaş dolaş uyuyan yoongi ve jimine baktım.

Bu sefer ıyk değilde, çok tatlılardı. Hatta çok yakılıyorlardı. Acaba sevgili olmalarına yardım mı etseydim ne? Jungkookta bana kalı-

Ay neyse.

jungkook neden bana jiminle sevgiliyiz diye bir şaka yapmıştı anlamamıştım, galiba gıcıklık olsun diyeydi başka ne diye olacaktı yoksa. Salaklığım hoşuna gitmişti kesin tavşanlı terliğin. Ondan etkilendiğimi ve kıskandığımı belli mi etmiştim acaba? O da benden etkileniyor muydu inanın bir fikrim yok ama eskisi gibi değildik kesinlikle.

Cama vurulan veya sürtülen eller ve tırnaklar,garip garip inleyenler,gıcık bir ses çıkartırken düşüncelerimden sıyrıldım ve birşeyler mırıldanan jungkooka baktım.

"Sessiz olun"dedi başını iyice dizime sokarken.

Göz devirdim "Kalk uyuyan güzel, geldik."dedim onu omzundan dürterken.

Gözlerini zar zor aralerken jimin ve yoongi çoktan doğrulmuş ve uykulu gözlerle cama bakıyorlardı.

Jimin yaratığın bağırmasıyla camdan dışardaki topluluğa korkuyla bakarken,yoongi sanki normal bir şeye bakar gibi düz bir ifadeyle bakıyordu yaratıklara.

Ne garip biriydi.

"Noluyor sabah sabah ya?"dedi jungkook kuş yuvası olmuş saçlarını kemikli parmaklarıyla karıştırırken.

"Bizim tatlı cimcimeler geldi"dedim alayla gülerken.

Jungkook bana garipçe bakıp, ardından sesleri duymuş olacakki hızla cama baktı.

"Offf"dedi sıkıntıyla dizimden doğrularak.

Ardından ellerinden destek alarak ayağa kalktı.

"Bence bugün işe koyulalım, gündüz oldu hem"dedim bende yavaşça ayağa kalkarak.

"Bir gün daha beklesek? Sonuçta dün etraf karanlıktı uçaklar görmemiştir belki yazımızı"dedi jimin yeni kalktığı için boğuk uykulu sesiyle.

"Evet ama şu yöndende bak, her an ölebiliriz. Camlar dayanmayabilir, bombalanabiliriz, tuvaletin gelebilir?"dedim parmaklarımla maddeleri sayarken.

Jungkook baş salladı"Son fikir hariç taehyunga bende katılıyorum, çünkü burada tuvalet var"dedi bana kıkırdayıp bakarak. Jungkooka bakıp göz devirdim ve yürümeye başladım. Bazen bilmediğim bir nedenle ona karşı tutarsız davransamda bir şey olmazdı.

"Nereye?"dedi yoongi merakla. Hemen duraksayıp onlara baktım.

"Çatıya çıkıp etrafa bakacağım, nereden kaçabiliriz diye."dedim hızlıca konuşarak.

"Şşşt, sen çok zekisin"dedi yoongi göz kırparak.

Bu duruma jimin her ne kadar bozulsada güldü. Gözlerinden anlayabiliyordum.

"Evet"dedi jimin kollarını birbirine bağlayarak. Bak bak, sarı civciv kıskanmıştı hemen.

Göz devirdim "Sadece mantıklıyım o kadar"diyip yoongiyi terlesdikten sonra tekrar yürümeye devam ettim. Hala üstündeki garip kombinle-ki o yokkende garip-, herneyse.

Ve jungkookun arkamdan söylediklerimi garip bir şekilde sesini incelterek konuşması umrumda gibide değildi.

***

"Harika, plan şu"

Dedi taehyung depoda bulduğu kağıt ve kalemle çizdiği mahallenin kuş bakışı kağıdını masaya serip marketi mavi dolma kalemle daire içine alırken.

"Biz buradayız, gözlemlediğim kadarıyla marketin arkasında acil çıkış kapısı var. Ve orada yaratıklar daha az. Çatıya çıkıp marketin önüne ses çıkartacak şeyler atacağız-ki yaratıkların dikkatini çeksin-, ardından depoda bulduğumuz hoparlörü şuradaki bilgisayara bağlayıp marketin arkasına cızırtılı ses yatmasını sağlayacağız. Çünkü yaratıklar bu sesden hoşlanmıyormuş,böylelikle bizim kaçacağımız yere gelmezler. Herneyse, ardından çatıda birisi gözcülük yapıp kaçacağımız yerin güvenli olduğunu bize bildirecek"dedi taehyung kalemle herşeyi çizip planını anlatırken.

"İletişim aracı ne peki?"diye merakla soran yoongi oldu. Dumanla haberleşecek halleri yoktu sonuçta.

"Benim ve jungkookun telefonu var. Sizinde vardır herhalde? Neyse, böylece çatıdaki kişiyle haberleşiriz"dedi taehyung kurumuş dolgun dudaklarını diliyle ıslatırken.

Herkes onaylayan mırıltılar çıkarırken taehyung ekledi "Hep birlikte olmamız gerekiyor biliyorsunuz, biri dardayken biri yetişmeli, korkmak tarladaki fareler gibi zararlı ve gereksiz. Bu yüzden soğukkanlı olup işlerini bitirmeliyiz. Jungkookla denediğimiz kadarıyla kalbe saplayınca değilde, beyinden ölüyorlar. Bunu silahla sıktığım zaman anladım"dedi taehyung mavi dolma kalemi kulağının üstüne sıkıştırırken.

"Sorusu olan?"dedi meraklıca tek kaşını yukarı kaldırırken.

Ses gelmeyince sırıttı "Harika,hadi başlayalım"dedi dışarıda sarsak adımlarla gezen garip iniltiler bırakan yaratıklara bakarak.

Ama ilk önce güzel ve beleş bir kahvaltı yapmaları lazımdı.

Kesinlikle.

******

BOLUM SONUUUU UMARİM BEGENMİSSİNİZDİR ASKLARİMMMMM GORUSMEK UZEREE KENDİNİZE CİCİ BAKİNN

Continue Reading

You'll Also Like

490 50 5
Jeon Jungkook Kim Taehyung ile zorla evlendirlir. SEME-Tae UKE-Kook 28042024
48.2K 4.9K 22
[Tamamlandı] Az önce gördüğü o parıltılı kuyruk ile okyanusa bakınmaya başladı Yoongi. Sadece meraktı. 4 yıllık cankurtaran hayatında daha önce hiç b...
882K 70.7K 14
arkadaşlarıyla birlikte orduya katılan jungkook, ilk görüşte etkilendiği komutan kim taehyung'a cinsel içerikli mesajlar atmaya başlar. taekook, tex...
122K 11K 25
"Hyung" "Seninle evleneceğim" Başlangıç: 23/07/20 Bitiş: 27/03/21