Bilmem kimim

Da sebofourxyilmaz

260K 16.8K 2.9K

" bir hemşiremiz ölmek üzereydi. Ve bize bir kaç bebeği eğlencesine karıştırdığını söylemişti. Ama inanmamışt... Altro

1. Bölüm : Karışan kalpler
2. Bölüm : değişik hayatlar
3. Bölüm : Yeni hayat Yeni ev
4. Bölüm : Karışan Duygular
5. Bölüm : Doğudan
6 : Hayat bazen imkansızdır
7 : Gülücük
8 : Beklenmedik
9 : Doruk
10 : Dönüm
11 : yıkım
12 : Aşk
13 : Zorluk
15 : Özür
16 : izler kalır
17 : benim yüzümden
18 : Yüzleşme
19 : Yetmez mi?
20 : İşte tam o an
21 : Hesaplaşma
22 : Şaka
23 : Kırgın
24 : Kırılan Zincir

14 : küslük

11.1K 663 125
Da sebofourxyilmaz

Doğudan

Aylar sonra ilk kez okula gidecektim. Ama benim dönme hayallerimde hep Doğayla gülerek okula gittiğimiz hayallerdi.

Ve kendi elimle yıkmıştım her şeyi. Sessizce arabaya bindim. Sessiz bir yolun ardından okula vardığımda babama bıraktığı için teşekkür edip arabadan indim.

Baran, Mert ve Ardaya ameliyat olduktan sonra söylemiştim ameliyat olduğumu. Gelmek istemişlerdi ancak okula geldiğimizde görüşürüz diyip kestirip atmıştım.

Baran sadece geçmiş olsun yazmıştı gruba. Ona Doğanın bayıldığını bildiğimi veya neden sakladığını sormamıştım.

Beni gören herkes alkışlayıp baş selamı verirken istemeden mutlu olmuştum.

Öğle arasına kadar yoğunluktan bizimkiler bile yanıma gelememişti. Öğle arasına geldiğimizde Mert müzik odasında buluşalım diye mesaj atmıştı. En sakin yer orasıydı.

&&&&&&

Oraya gittiğimde hepsiyle kısaca sarıldık. Arda bir süre ağladı uzun süre sonra böyle olduğumuz için Baran sessizce yere oturdu. Morali bozuk gibiydi. Mertse mutlu bir şekile baktı bana.

Bir süre sonra konuşmaya başlamıştık.

" biz sana sürpriz hazırlayacaktık. Ameliyattan haberimiz bile olmadı."

" sen salak mısın Arda " dedi Mert kızarak Barana baktığımda hafifçe gülümseyerek Ardayla Merti izlediğini gördüm.

" ne sürprizi " diye sordum merakla.

" ya işte Doğa ben Mert Baran şarkı çalıcaktık senin için çalışmıştık bile hatta! Bir parti düzenleyecektik. Hatta Doğa hediye bile alabileceğimizi söylemiş- bir saniye Doğa nerede? " dedi yeni farkediyormuş gibi.

" sınıfındadır " dedim tepkisini normal karşılayarak.

" iyi di mi? Ameliyat sonrası hiç konuşamadık ki? Ayrıca şu an niye burada değil? " diye sordu Arda garipçe bana bakarak

" harbiden siz niye yan yana değilsiniz? " diye sordu Mert korkarak.

" tartıştık biraz " dedim daha sonra derin nefes aldım " daha doğrusu ben tartıştım, o cevap vermedi" dedim dudağımı ısırarak. Yanına gitmeye utanıyordum ki.

" ne zaman tartıştınız oğlum aynı evde yaşıyorsunuz elbet barışmışsınızdır "

" ameliyattan önce kavga ettik ben kötü şeyler söyledim "

" oha ameliyattan beri konuşmuyor musunuz? " siye sordu şokla Arda kafamı hayır anlamında salladım.

" şimdi konuşmasak bunları" dedim derin nefes alarak. Kendimi hazır hissettiğimde gidicektim özür dilemeye.

" baran sen niye bu kadar sessizsin ? " dedi Arda hepimizin yerine.

" yok bir şey " dedi kafasını noldu der gibi sallarken. Baran evet çoğu zaman sessiz ve gergin olurdu ama bu kadar değil.

" ben geldim diye böyle yapıyor herhalde" dememle gülümsedi. Mertte gülerken Arda Doğa konusunda kaldığını anladım.

" Doğayı çağırayım mı? Siz barışmasanız bile bizle arkadaş sonuçta hem merak ettim" dedi Arda Baranın derin bir nefes aldığını duydum. Mertse evet anlamında kafa salladı Ardaya.

" gelmez " dedim mahçupça.

" abi siz beni tanımıyor musunuz? Benim ikna edemeyeceğim biri var mı sizce ? " diye sordu Arda alıngan bir ifadeyle ardından koşarak çıktı odadan.

" eder " dedi Mert haklı der gibi. Barana baktım o da kafasını salladı

İlahi bakış açısı

Doğa oflayarak ayağa kalktı. Arda hiç susmadan ikna etmeye çalışınca başı ağrımıştı. Müzik odasında olduklarını söylemişti. Ayrıca Barana bir özür borçluydu ameliyatı ona söylemediği için .

İlerlediler ve müzik odasına girince kapıyı açtılar. Doğu Doğanın gelmesini gerçekten beklemiyordu o yüzden şaşırmıştı. Baran sa sanki tüm yorgunluğu geçmiş gibi dikleşti Doğa gelince , Doğa gergince etrafı süzdü Arda ise heyecanlı bir şekilde içeri girdi.

" hoş geldin Doğa ! " diye sevinçle karşıladı Doğa.

" merhaba " dedi Doğa çekingence. Baran onun bu hallerini izledikçe deliricek gibi oluyordu. Bu normal değildi.

Doğa Barana bakınca Baran bakışlarını çekti. Çok kırgındı kızgındı. O gün birlikte ağladıktan sonra eve bırakmıştı ve bir kaç saat sonra ameliyata gireceğini bile söylememişti.

Doğa hatasını anlamış gibi suçlu bir şekilde gülümsedi.

" napıyorsunuz burada ? " diye sordu Merte dönerek Doğa.

" ya sessiz diye gelmiştik aslında. Ama sıkıldık biraz. Kafeteryaya mı geçsek? " demesiyle herkes ayaklanırken Doğa keşke gelmeseydim diye düşündü.

Yan yana yürürken en köşede Doğa onun yanında Baran onun yanında Doğu sonra Arda sonra da Mert vardı.

Farketmeselerde okuldaki herkes onlara bakıyordu.

O an kafeteryaya doğru yürürken Doğa birinin çarpmasıyla büyük bir şekilde sarsılırken üstüne sıcak bir şeyin dökülmesiyle hafifçe hı sesi çıkarırken Baran geç kalsa da kolundan tutup kendine çekti Doğayı.

" önüne baksana " dedi Baran büyük bir sinirle çarpan çocuğa bakarak. Doğa da o sırada çok kötü yanmıştı. Ve sargıya gelmişti. Yanıyordu.

" pardon ya görmemişim " dedi çocuk alayla üst dönemdi bu sırada Doğugilde durup onlara bakmıştı.

" iyi misin Doğa " diye sordu Arda direkt. Bu sırada çocuksa gülerek Doğayı süzüyordu.

" önüne bak istersen " dedi Doğu korkutucu bir şekilde. Çocuk sadece Baran ve Doğa sandığı için bu kadar cesurken arkasındaki Mert Arda ve Doğuyu görünce tırsmıştı.

" sargıya geldi sanırım " dedi Doğa yüzünü buruşturarak.

" yanıyor mu şu an ağrıyor mu?" Diye sordu Baran endişeyle. Doğa ona döndü kafasını salladı.

" biraz yanıyor "

" yanında yedek tişörtün var mı?" Diye sordu Arda. Doğa kafasını hayır anlamında salladı.

" ceketim de yok " dedi tişörtü çıkarmak istercesine sallarken.

" benim ceketim vardı onu getirebilirim " dedi Baran Doğaya bakarken. Sadece Doğanın acısını almak istiyordu şu an .

" ben getireyim onu siz revire gidin bir bakın yaraya " dedi Arda Baranlara dönerken Ardanın amacı Baranın moral bozukluğunu gidermekti aynı zamanda. Doğayla olunca mutlu olurdu. Sonuçta biriciğiydi.

" barış abiyi arayım ben " dedi Doğu " telefonum dolapta gidip geliyorum" demesiyle gitmesi bir oldu. Arda an bu an der gibi Merte kaş göz yaptı. Mert tabi ki anladı ama kaçacak delik aradı.

" ben telefonumu müzik sınıfında unuttum." Dedi Mert anlık üzüntüyle " hızlıca alıp geliyorum" demesi ve hepsinin ardından ortadan kaybolması bir oldu.

Doğa ve Baran revire girdi " yine mi yok hemşire " dedi Doğa bıkkın ifadeyle. Baran ona bakıp üzgünce hayır anlamında salladı kafasını. Baran gidip eldiven giydi. Mikrop kapmaması için.

" tişörtünü kaldırabilir miyim biraz? Yaraya bakayım " dedi Baran nazik bir sesle. Doğanın içi eriyordu. Kafasını salladı ve tişörtü kaldırdı. Sargı bezi kahverengi olmuştu.

" çıkartıyorum sargı bezini" demesiyle kafa salladı Doğa. Çok yanıyordu yarası.

" geçmiş olsun ameliyat yani" dedi Baran sessizce sargı bezini çıkartırken.

" ben özür dilerim " demesiyle Baran duraksadı. " yani söylemeliydim sana ama o an gerçekten onu bile düşünemedim" diyince Baran anlamış gibi kafa salladı. Anlıyordu onu. Ama yine de haber vermesini isterdi.

Sargı bezini çıkardığında yaranın soyulduğunu gördü Baran. Dolaptan batikon alırken kapı açıldı. İçeri Doğu girdi. Yarayı açık görünce duraksadı. Doğununkinden daha büyüktü zaten ameliyat Doğununkinden daha sorunlu geçmişti. Doğunun içi acıyordu. Sessizce içeri girdi. Doğu ise ona bakmıyordu.

" Barış abi sorun olmayacağını sargıyı değiştirmemiz gerektiğini söyledi " dedi Doğu Barana bakarak hala utanıyordu.

" tamam zaten çıkardık sargıyı şimdi batikonla temizlerim." Dedi Baran pamuğa batikon dökerken.

" sen nereden öğrendin bunları?" Diye sordu Doğa yanlarında Doğunun olduğunu unutarak sonra hatırlamasıyla dudağını ısırdı. Baran hafifçe gülümsedi. Doğu ise kaşlarını çattı.

" babam dövüş sporlarıyla ilgileniyor" demesiyle Doğa hafif şaşırdı sonra anladım der gibi kafasını salladı. Bu sırada kapı açıldı. Arda ve Mert girdi. Ardanın elinde Baranın ceketi varken üstüne best çiftini böyle görmek onu sevindirtmişti ama köşede oturan iç güveysi Doğuyu görünce yüzü düştü. Baranın batikonu değdirmesiyle Doğa geri çekilirken çok yanmıştı. Demir her yaptığında ağlayacak gibi oluyordu.

" acıdı mı? " diye sordu Baran endişeli bir şekilde. Arda onları gülümseyerek izlerken Mert Ardaya bakıp onun bu haline güldü. Doğuysa Doğanın canı acıdığı için kalbine giren sancıyla köşede geçmesini bekliyordu.

" iyi misin sen? " diye sordu Arda Doğuyu görünce. Doğanın kafası hızla onlara dönerken Baranda onlara dönmüştü.

" iyiyim iyiyim " dedi Doğu.

" abi çok havalı bir şey şimdi Doğuya vursam Doğanında mı canı acıyor . Of ben Doğuya vurmayı seviyordum. " demesiyle Ardanın Mert ve Doğu gülerken Baran işine odaklanmıştı. Doğaysa Baranı izledi. Kısa kirpiklerini içce dudaklarını kopkoyu gözlerini biçilmiş kaşlarını. Ve Doğanın canını vereceği dağınık saçlarını.

Baran pansumanı bitirince yeni bir sargı bezi açtı ve yavaşça sardı ardından yapıştırdı.

" bitti " dedi ardından ayağa kalkarken.

" teşekkür ederim " dedi Doğa gözlerini kaçırarak. Baran kafasını salladı.

" doğa sen tişörtü çıkart ceketi giy istersen bizde çıkalım" demesiyle Ardanın Doğa kafa salladı.

Herkes çıkınca Doğa tişörtünü çıkarttı. Siyah kumaşı yumuşacık olan ceketi eline aldığı an buram buram Baranın kokusu geldi burnuna Doğanın. Anlık duraksayıp ceketi burnuna götürdü. Gülümseyip ceketi giydi. Bol olmuştu ama zaten o da bol giyiyordu genelde.

O kadar rahattı ki bunu Barandan isteyebilirdi. Ki bir şey isterken çok utanırdı.

Odadan çıktığında Baran olduğu yerde kalakaldı. Beklemiyordu. Kendi kıyafetinin içinde bu kadar mükemmel durmasını. Yine kafayı yiyecek gibi oldu Baran.

" yakışmış ha " dedi Arda Doğa güldü.

" ben sınıfa geçeyim " dedi Doğa daha fazla Doğuyla aynı ortamda kalmak istemiyordum. Benim yüzümden arkadaşları ile konuşamıyordu bile. " ceketi.. yarın getiririm" dedi Barana bakarak ancak Baran onu duymadı bile .

" NEREYE " diye bağırdı Arda birden Doğa bu sefer irkilirken Baran Ardaya ters bir balış attı. Doğu ise kendi yüzünden gittiğini anladığı için bir şey demedi.

Doğa yüzsüz gibi geldiğini düşündü. Doğu yaptıklarından pişman olsaydı yanıma gelirdi konuşurdu.

" sınıfa geçeceğim Arda " dedi itiraz istemeyen sesiyle.

" ama zil çalmadı ? " dedi Arda ancak Doğa gerçekten orada kalmak istemiyor olucak ki bıkkınca ve yorgunca bir nefes aldı.

Ardayla Baran göz göze geldi. Baran uyardı onu. Gözüyle , Arda hemen anladı. O biriciğini daha iyi tanıyordur tabi.

" tamam tamam kızma" Demesiyle Doğa derin bir nefes aldı

" iyi dersler hepinize " dedi ve sessizce gitti.

Doğadan

Sınıfa girdiğim gibi başımı masaya koydum. Dersler bitince cekete daha sıkı sarılıp çantamı taktım. Ve sınıftan çıktım yavaşça.

Çıkışa doğru ilerlerken Kerem Beyi görmüştüm göz göze gelmemizle kaçamayacağımı anlayıp ona ilerledim. Bu sırada Doğu çoktan arabaya binmişti yorgun gözüküyordu. Uzun süre sonra bu tempo yormuştur onu.

" naber " dedi Kerem Bey yaklaştığımda

" iyi siz ? "

" iyiyim bende hadi geç bakalım arabaya " demesiyle sessizce ilerledim arka kapıyı açtım. Doğu öne geçmiştir umarım diye dua ederken arkada olduğunu gördüm.

Bana şaşkınca baktıktan sonra önüne döndü. Kerem Beyde arabaya binince arabayı çalıştırdı.

" nasıl geçti okulunuz"

" güzeldi yoruldum ben sadece" dedi Doğu yorgun bir şekilde. Eve gider gitmez yemek yiyip dinlenmeliydi.

" alışacaksın oğlum bozma moralini , Doğa senin nasıldı?" Diye sordu sessizliğimi bozmak ister bir şekilde.

" normal iyiydi" dedim bakışlarını cama çevirirken.

" sevindim. " dedi ardından yola döndü. Eve varınca arabadan yavaşça inip sessiz bir şekilde eve yürüdüm. Doğu ise arkamda babasıyla konuşarak geliyordu. Kapıyı çaldım.

Kapıyı Doruk açtı. Anlık ikimizde birbirimize şaşkınca baktıktan sonra yanından geçip gittim. Odama girdim ve sıcak bir banyo yaptım. Saçımı kurutmaya üşenirken bilgisayarı açtım.

O sırada kapı açıldı. İçeri Demir girdi. Onla hala konuşmak istemesemde her gün gelip yaramı iyileştirmeşti ve nasıl olduğumu sorup duruyordu.

" saçlarını niye kurutmadın?" Diye sordu direkt selam sabah vermeden kaşları çatık şekilde.

" üşendim. " dedim açık açık.

" ben yapabilir miyim? " diye sordu bir an büyük bir hevesle duraksayarak ona döndüğümde gözlerimin içine baktı " lütfen" demesiyle dayanamayacağımı bildiğim için kafamı olur anlamında salladım. Koşar adımlarla banyodan kurutma makinesini aldı. Yine aynı heyecanla fişe taktı. Küçük bir makyaj masası gibi bir şey vardı odamda ve üstünde bir sürü makyaj malzemesi , parfüm , takı ve tokalar vardı ama hiç birini ellememiştim.

Küçük pufa oturduğumda tarağı aldı köşeden " bunların niye hiç birini kullanmadın " dedi saçımı nazikçe tararken.

" makyaj çok yapmıyorum ki" dedim omuz silkerek

" takıları niye kullanmıyorsun?" Dedi yine aynı merakla.

" evin içinde takılarla mı gezeyim Demir? " diye sordum gülerek. Güldü sonra gülüşü soldu.

" demir ne be " dedi ani tepkisiyle bu tepkisine şaşırırken kahkaha attım

" ne diyeyim ismin değil mi" dedim gülmemek için zor dururken. O da göz devirip küskün bir ifadeyle saçımı taramayı bırakıp fönlemeye başladı ayakta.

Yavaş yavaş eliyle havalandırarak yapıyordu. İşini çok ciddi bir şeymiş gibi yapıyordu. Güldüm.

Küçükken Efe abim sürekli saçlarımı tarardı , örerdi değişik modeller yapmaya çalışırdı. Annem yapmadığı için okula her gün aynı saçla gitmek istemiyordum arkadaşlarımın anneleri bir sürü renkli renkli tokalar takıyordu. Çok kıskanıyordum onları.

Demir iyice fönledikten sonra fönü kapatıp tekrar taradı hafifçe.

" ve bitti "

" teşekkürler kuaför bey çok güzel olmuş " dememle güldü sonra saçlarımın uçlarını tuttu.

" bir sonraki gelişince uçtaki kırıkları da alalım ve istiyorsan ara makas falan atalım olur mu " diye sordu ciddi bir şekilde.

" aa yok hayır sizde kestiremem" dememle durdu kaşlarını çattı.

" o niyeymiş? " diye sordu şokla. Güldüm tekrar

" beğenmedim pek saçımı da" dedim saçımı omzumun ön tarafına alırken.

" neresini beğenmedin" diye sordu ciddi bir ifadeyle.

" şaka yapıyorum neyini beğenmeyim " dedim gülerek göz devirip güldü.

Kapım hızla açıldı o sırada. İçeri Kerem Bey girdi. Yatağıma baktı göremeyince kaşlarını çatıp odanın kalan tarafına baktı. Ve benle demiri gördü. Kaşlarını çattı sonra gülümsedi.

" ikinizi arıyordum. Siz napıyorsunuz kuaförcülük mü oynuyorsunuz?" Diye sordu gülmemek için zor dururken Demir babasına kaşları çatık ters bir şekilde bakarken ben güldüm.

" hadi hadi yemeğe ! " dedi ardından odadan çıktık. Kaçabileceğim bir yer yoktu o yüzden ilerledik yemek odasına.

Yemek odasına girdiğimde herkesin orada olduğunu gördüm.

O kadar iğrençti ki oturabileceğim yerler.

Ya Dorukla Doğunun yanına oturucaktım ya da Dinçerin yanına.

İkisini de reddedip Dinçerin tarafına geçip arada bir sandalye boş bırakarak oturdum. Yemekler azıcık uzaktı ama sorun değildi.

Kimsenin yüzüne bakmadım.

" beyefendi ve hanımefendi de geldiğine göre " dedi Kerem Bey bize bakıp sitemle gülerek "herkese afiyet olsun" demesiyle herkes yavaşça yemeğe başladı. Tabağıma çok az brokoli ve çok az da pilav aldım. Canım tatlı bir şeyler çekiyordu onu engellemek için normaldi.

" Doğa ? " diye seslenmesiyle Kerem Beyin kafamı yemekten kaldırıp ona baktım. Herkes bana bakıyordu.

Yanlış bir şey mi yapmıştım yoksa Kerem Bey seslenince mi bakmışlardı.

" efendim ? " dedim Kerem Beye

" cinnamon rolls yapabiliyor musun sen? " demesiyle masadaki herkes aynı anda kahkaha atarken ben biraz yabancı kalmıştım. Doruğa baktığımda gülümseyerek bana baktığını gördüm. Gözlerimi devirip önüme döndüm.

" bakma sen şunların güldüklerine! Benim en sevdiğim tatlı da" dedi Kerem Bey ilgili bir şekilde.

" daha önce yapmıştım iki kez ama kıvamını tutturmak zor biraz sadece" dedim açıklayarak.

" gerçekten mi? Bir gün yapar mısın bize " dedi hevesle. Birini herhangi bir konuda heveslendirmek heyecanlandırmak benim için güzel şeylerdi.

" yaparım " dedim hafifçe gülümseyerek. Çocuk gibi mutlu oldu.

Kerem Bey... burada şu an kalmamın tek sebebi falandı. Demirde vardı ama. Onu henüz affetmemiştim.

Yemeğim bitmiş kalkıcaktım ki Kerem Bey bana döndü.

" odana geçme kızım , hep birlikte oturalım salonda bir çay kahve içelim " dedi sonra gözümün içine baktı " ailecek " diye ekledi.

Bunu bilerek yapıyordu. Tepki vermeyip odadan çıktım. Ve odama gittim o gün o kadar ağlamıştım. Gözünün önünde. Hiç mi anlamamıştı beni.

Odama çıkar çıkmaz bilgisayarı açıp yatağa uzandım. Rastgele bir film açtım.

Filmi izliyorken kapımın tıklatılmasıyla hemen filmi durdurup bilgisayarın ekranını kapatıp uyuma taklidi yaptım.

Kapı açıldı. İçeri girdi biri sonra geri kapıyı kapattı.

Demirin gülme sesini duyunca ofladım.

" yani sen kimi kandırıyorsun? Film sesi kapının önüne geliyor" dedi gülerek. Ona ters bir bakış atıp dikleştim.

" ben uyuyorum " dedim Kerem Beye böyle söylemesi için.

" hayır uyumuyorsun" dedi Demir bilmiş bir ifadeyle.

" ya şaka mısın sen" dedim bıkkınca. Demir bir süre bana baktı sonra kaşlarını çattı.

" niye gelmek istemiyorsun? " dedi düşünceli bir ifadeyle bundan acı çekiyormuş gibi.

" bunu gerçekten soruyor musun yoksa dalga mı? " dedim ciddiyetle derin nefes alarak.

" Doğa , onlar sana bir şey söyleyemezler. Onların sana orada öyle şeyler söylemesinin seb" diyecekken dayanamadım. Sinirleniyordum.

" hiçbir şeyin bir sebebi olmaz. Bahanesi yok. Neyse odamdan çıkar mısın " dedim ona bakmayı keserek.

" babam seni bekliyor aşağıda. Bak kimse için olmasa babam için inmelisin anlıyorum beni de sevmiyorsun" dedi bakışlarını çekerek. Gerçekten nazlı bir bebekti. Ve gerçekten ilgi istiyordu. " ama babam gerçekten bu anı görmek istiyor. Ve seni gerçekten çok seviyor " dedi derin bir nefes aldım.

" teşekkür ederim. Ama gelmeyeceğim babana zaten bunu ameliyat günü en baştan sona açıkladım. Direten kendisi. Burada bile zorla kalıyorum ben Demir" dedim bakışlarına buğu düştü. Gözlerini kaçırdı.

" neden? " diye sordu dudaklarını ısırırken. Onu üzmek istemiyordum.

" sana aynı şeyler dense sen kalır mıydın bu evde? " dedim anlayış bekleyen sesimle. " burada kalmayı bırak bu odada bile nefes alamıyorum ben. Her gün bana para avcısı katil çöpçü gibi imalar yapan insanları görüyorum. Neden kimse beni anlamaya çalışmıyor? Babana saatlerce dil döktüm. Yalvardım. Yine getirdi beni buraya" dedim gözlerim dolarken. Yanaklarımın içini ısırdım. Ağlamayacaktım.

Demire baktım. Bana öyle bir bakıyordu ki. Sanki benim yerime yaşadıklarıma üzülüyormuş gibi.

" özür dilerim" dedi suçlu bir çocuk gibi bakışlarını kaçırarak. O an içimden gelen şeyi yaptım.

Uzanıp ellerini tuttum. Bunu yapmamla hızla bana dönerken duraksadığını anlamıştım.

" özür dileyecek bir şey yapmadın. Sen onlarla aynı yerde değilsin." Dedim ona bakarak. Buruk bir şekilde gülümsedi. Bakışlarını kaçırdı.

" ama efeyle aynı yerde de değilim" dedi acı çeken bir sesle. Kaşlarımı çattım. Afalladım. O Efeyi kıskanıyor muydu?

O anda en olmayacak şey oldu ve telefon çaldı.

Tam yanımdaydı telefon. İkimizinde bakışları telefon ekranına gitti

Abim

Göz göze gelmemizle ben demiştim der gibi baktı. Acı çekiyormuş gibiydi. Odadan çıkmak için hazırlanırken telefonu meşgule atıp kolundan tuttum.

" onunla aynı yerde olamazsın zaten. " dedim o bana dönerken ben açıkladım. " onu affetmem , abilerini veya kardeşini affetmemden bile daha çok zor" dememle duraksadı.

" ama onla konuşuyorsun , abim diye kayıtlı. " dedi dolan gözleriyle.

" bu geçmişte yaşanan olayları değiştirmiyor. O sadece benden bana kalan tek şey" dememle gözümden yaş düşmesi bir oldu. Hızlıca sildim. Açıklamaya devam ettim. " küçüklüğümden kalan tek şey ve geçmişi hatırlamak ne kadar üzse de bazen bir o kadar da mutlu edebiliyor." Dedim o ise yanıma oturdu o sırada ona dönüp bağdaş kururken o da aynısını yaptı. "Ve onunla sizin yüzünüzden tekrar konuşmaya başladım " dedim gülerken. Kaşlarını çattı küçük çocuk gibi sonra pişmanlıkla baktı.

" dinçer abim yüzünden" dedi dudaklarını ısırarak. Sonra bana döndü " efeyi affetmen neden zor? O sana ne yaptı? " diye sordu bakışlarımı kaçırdım. Bunu ona anlatamazdım.

" bu konuyu konuşmak istemiyorum sadece bilmen gerektiği kadarını anlattım sana" dedim kafamı sağa yatırarak. Güldü ve hızlıca burnumu çekti.

" ya ! " diye bağırırken o gülerek geri çekildi.

" bilmem kadarını anlatmış hanımefendi" diye söylendi kendi kendine. Gülüp göz devirdim.

O sırada kapı açıldı. Kerem Bey içeri girdi. Bana döndü sonra Demire kaşları çatıp Demire sinirle baktı.

" seni ne zaman Doğayı çağırman için gönderdiğimde oturmuş Doğayla sohbet ediyor oluyorsun Demir! " diye sordu isyanla sonra bana döndü. " ayrıca sende şunla mı konuşuyorsun baban varken!" Dedi çok daha büyük sinir ve kıskançlıkla. Dayanamayıp güldüğümde Demir de güldü. Ve ayağa kalktı

" vay baba beni mi kıskandın" dedi Demir böbürlenip eğlenen bir ifadeyle. Kerem Bey Demirin ensesine vurdu. Demir abartı bi şekilde bağırırken Kerem Bey güldü. Bende güldüm.

" Kerem sende mi yani? " diye sordu odaya giren Yeşim Hanım.

" evet hayatım. Hadi aşağıya" dedi Kerem Bey hızlıca. Demir ve Yeşim Hanım odadan çıkarken ben Kerem Beye döndüm.

" ben gelmesem olur mu? " dedim ona bakarak. Buruk bir şekilde gülümsedi. Kafasını sağa yatırdı.

" tamam " dedi derin nefes alarak. Gülümsedim ona. Göz kırptı " iyi geceler güzel kızım " dedi ve çıktı odadan.

Güzel kızım. O odadan çıkar çıkmaz gözlerimden düşen yaşlarla gülümsedim. Birileri beni seviyordu. Küçükken hayatımda kimsenin beni sevmeyeceği konusunda emindim. Çünkü annem annelik babam babalık abimde çoğu zaman abilik yapmazdı.

Ve sadece kendimi öyle sanıyordum. Parkta çocuklar anne babalarını salıncakta sallarken kaydıraktan kayarken elinden tutarken izlemek düşüyordu sadece bana. Okul çıkışı hep parkın yanından yürürdüm. Onları izlemek ve onlar yerine mutlu olmak için. Anne ve baba eksikliği çekmek çok zordu

Yeşim Hanım. Aslında en çok ihtiyacım onaydı. En çok anne eksikliği çekerdim ben.

Annem vardı , ama yoktu.

Ve yine aynı şey yaşanıyordu. Babam bana neler neler derdi. Annem sadece bakardı. Tepki vermezdi. Sadece bir kez ona sarılmak istemiştim. İlk adet olduğumdaydı. Bu olay ben 10 yaşındayken olmuştu. Anneme anlatmıştım ağlamıştım çok korkmuştum. Ne yapacağımı bilmiyordum. Daha önce anlatanda olmamıştı. Korkup sarılmak istemiştim.

Beni öyle bir itmişti ki. Yere yuvarlanmıştım. Efe seslere odasından çıkmıştı. Şok geçirmişti ama anneme bir şey dememişti.

O benden büyüktü neden anneme bir şey dememişti?

Sonra ben hıçkıra hıçkıra ağlamıştım oturduğum yerde efe gelip yanıma oturmuştu. Sonra odama götürmüştü beni. Sessizce ağlamamın geçmesini beklemişti.

Yatağın yanına oturdum. Ve ağlamaya devam ettim bir süre sonra.

Ardından yatağa geçip uyudum.

Continua a leggere

Ti piacerà anche

Berdel (+18) Da miraydemirlii1

Romanzi rosa / ChickLit

2.1M 36K 46
(+18bölümler vardır) Dedesinin isteği üzerine yıllar sonra dönmüştü gökçe mardin e nerden bilebilirdi ki aşkı burda bulucağını
Aşk-ı Mardin Da yillmazey

Romanzi rosa / ChickLit

531K 24.5K 20
Yasmîn, annesiyle birlikte Zemheroğlu konağında çalışmaktadır. Zemheroğlu Mardin'in en köklü aşiretidir. Yasmîn'in babası bir gece ansızın annesini...
GÖRÜCÜ MÜ ? Da E.A

Romanzi rosa / ChickLit

4.4M 332K 58
"Bu kitap babası tarafından sevilmeyen ve hiç bir zaman sevilmeyeceğini düşünen kızlara ithafen yazılmıştır..." (Haziran-Temmuz ayları arasında kitap...
Devrim (+18) Da ᴛᴜɢ̆ʙα_

Romanzi rosa / ChickLit

447K 14.5K 24
(Cinsel içerikli sahneler, yaş farkı ve daddy isuess içermektedir.) Ölü çocukluklar yaşamaya devam eden ölü insanlar doğurur... Kapak @-necirvan a ai...