SAKLI「ʜᴀʀʀʏ ᴊ. ᴘᴏᴛᴛᴇʀ」

By audrisimpavi

59.3K 8.4K 12.5K

Karanlık Lord, 31 Ekim 1981 gecesi Harry Potter'ı öldürüp kehanetten kurtulmaya çok hazırdı. Onun planlarını... More

açılış
karakterler
⚵1 - sonsuzluk anlaşması.
⚵2 - hogwarts, ikinci yıl.
⚵3 - hogwarts, üçüncü yıl.
⚵4 - yuvaya dönüş.
⚵5 - profesör vandeleur.
⚵6 - kazanlar ve itiraflar.
⚵7 - ateş kadehi.
⚵8 - şampiyonlar.
⚵9 - göl kenarı.
⚵10 - ejderhalar.
⚵11 - ilk etap.
⚵ 12 - affettirme çabası.
⚵13 - hogsmeade'de bir gün.
⚵14 - kavalye sorunu.
⚵15 - noel balosu.
⚵16 - harry'nin hatası.
⚵17 - cedric'in teklifi.
⚵18 - üç adam.
⚵19 - alora'nın sevgilisi.
⚵20 - cedric ile hogsmeade.
⚵21 - patronus.
⚵22 - ikinci etap.
⚵ 23 - söylenenler ve gözlemler.
⚵24 - yeni düzen.
⚵ 25 - toplantı sonrası.
⚵ 26 - harry'nin patronusu.
⚵ 27 - üçüncü görev.
⚵28 - en değerli iki parça.
⚵29 - yaz günleri.
⚵ 30 - yeni arkadaş.
⚵ 31 - müzik odası.
⚵ 32 - fotoğraf.
⚵ 33 - doğum günü.
⚵34 - plan değişikliği.
⚵35 - yılanlar.
⚵36 - pierre ve sirius.
⚵37 - alora'nın kıskançlığı.
⚵38 - tatsız kutlama.
⚵39 - harry'nin gidişi.
⚵40 - claudia.
⚵41 - depresyon.
⚵43 - mektupların getirisi.
⚵44 - evine hoş geldin.
⚵45 - kartlar açık.
⚵46 - yüzleşme.
⚵47 - pierre'in hayatı.
⚵48 - intikam al.
⚵49 - ortak salona dönüş.
⚵50 - voldemort'un sırrı.
⚵51 - korkak mı cesur mu?

⚵42 - yanan tren.

725 135 294
By audrisimpavi

22 Aralık 1996

Noel zamanı nihayet gelmişti ve Alora buna çok seviniyordu. Kış mevsimini ne kadar sevmese de Noel'i severdi. Hediyeleşmeyi, gece yarılarına kadar oturup sevdikleriyle vakit geçirmeyi, karın yağışını izlemeyi...

Bu Noel, Hogwarts'ta kalmayacaklardı. Sirius onlara eve gelmelerini ve Weasleyler ile birlikte Noel gecesini geçireceklerini söylemişti. Bu yüzden Alora'yla Harry eve dönüyorlardı.

Araları korkunç derecede kötüydü. Alora, Harry ile konuşmuyordu. Harry günlerce normal şekilde sohbet etmek için çabalamış, Alora'dan dönüt alamayınca o da sessizliğe gömülmüştü.

Ne yapacağını bilmiyordu Harry. Arkadaşlıkları bozulmasın diye aralarındaki hisleri kestirip atmış ama yine de arkadaşlıklarının bozulmasını engelleyememişti.

Resmen hem Voldemort ile hem de hisleriyle köşe kapmaca oynuyordu, harika.

Hogwarts Express'teki kompartımanlardan birinde oturuyorlardı. Ron, Hermione, Ginny, Alora ve kendisi.

Alora'yı izliyordu Harry. Ginny ile gülüşerek konuşmasını, Ron'a attığı lafları, yüzünün güzelliğini... Her bir parçasına saatlerce bakabilirdi sanki.

Hayatında gördüğü en güzel kızdı Alora, en göz kamaştıran güzelliğe sahip olandı. Gülümseyişiyle bu güzellik aydınlanıyor, mavi gözlerindeki yumuşak ifadeyle güzelliği pamuklara sarmalanıyordu.

Bakır rengi saçları altın ışıltılarla dans ediyordu adeta. Harry dalgalanan saçlarının güzel kokusunu özlemişti.

Trenin Londra'ya yaklaşmasına yarım saat kala kompartımandaki herkes uyuyordu. En azından Alora ve Harry hariç herkes. Alora yolculuklarda uyuyamazdı, midesi bulanırdı.

Camdan dışarı bakarken Harry'nin sesli nefes verişini duydu ancak dönmemeye çalıştı.

"Konuşmamız lazım artık."

Harry bunu dediği anda Alora camdaki odağını kaybetmişti. Başı yavaşça Harry'ye dönerken "Konuşacak bir şey bırakmadın bize." dedi.

Çaresizlikle baktı Harry ona. Alora'yı kaybettiğini düşünmek aklını kaçırtıyordu, bir şey yapmalıydı. "Ne istiyorsun Alora? Ne yapayım?"

"Benim isteğime göre hareket edeceksen etme." Alora dudaklarını ıslatıp Harry'ye baktı, kendisine yalvarırcasına bakışlar atıyordu. "Kendine göre hareket etmeye devam et."

Harry başını koltuğun arkasına yaslayıp iç çekti. "Bizim için doğru olanı yapmaya çalıştım ama görünen o ki o da doğru değilmiş."

Sessiz kaldı bakır saçlı kız.

"Seni seviyorum." Harry'nin dedikleriyle şaşkın bakışları ona dönmüştü. Kalbi hızlanırken Alora heyecanla midesinin burkulduğunu fark etti. "Seni gerçekten çok seviyorum Alora, o kadar çok seviyorum ki bazen aklımı kaçıracağımı hissediyorum. Ayarlarımla oynuyorsun."

"Harry-"

"Ama..." Alora'nın lafını kesti Harry. "Ne yaparsam yapayım seni kaybediyorum. Ne yapmalıyım, ne yapmamı istiyorsun ki seni kaybetmeyeyim?"

Omuzlarını düşürdü Alora. Harry ona kendisini sevdiğini söylemişti ve bu söylem kesinlikle ailesel veya arkadaşa duyulan bir sevgiyi içermiyordu. Aşıktı kendisine.

Aşık olduğunu nihayet söylemişti işte. Fakat bunu öyle bir ifadeyle söylemişti ki... Çaresizlik akıyordu sesinden. Alora'yı sevdiği için kendini çaresiz hissediyordu.

Çaresiz hissetmesinden hoşlanmamıştı kız. Niye çaresiz hissediyordu ki, çaresiz hissedecek bir durum yoktu ortada.

"Ne istediğimi biliyorsun." dedi alçak sesle, utanmıştı söylerken. "Ama sen istemedikten sonra bir önemi kalmıyor."

Harry gözlerini yumdu bir anlığına. "İstemiyor değilim. Sadece bizim için en doğrusu bu mu onu bilmiyorum." dedi. "Yoksa... İstiyorum, hem de çok."

Bir süre birbirlerine hiçbir şey demeden baktılar. Yine başladıkları noktada olduklarını hissediyordu ikisi de. Fakat bu sefer daha farklılardı, daha başkalardı.

Bir şey söylemeye fırsat kalmadan Ron hareketlenerek uyandı ve birbirlerine bakan ikiliye kaşlarını çattı. "Birbirinizi öldürmeyi düşünmüyorsunuz şu an değil mi?"

Harry anında gözlerini devirip "Saçmalama dostum." demişti. Öldürmekten çok öpmeyi düşünüyorlardı.

"Az kalmış gelmemize." Ron camdan görebildiği kadarıyla bu çıkarımı yapmıştı. "Çok mu uyuduk?"

Alora başını iki yana sallayıp Harry'ye bakmayı bıraktı, kalbi hala sertçe göğsüne vuruyordu ancak görmezden gelmeye çalıştı. "Yok, bir buçuk saattir falan uyuyorsunuz."

"İyi bari." dedi Ron. "Heyecanlı mısın Alora, baban da gelecekmiş Noel için. Annem söylüyordu."

Alora'nın yüzüne bir gülümseme yayıldı babasından bahsedilince. Onu en son Hogwarts'a gitmeden önce tren istasyonunda görmüştü.

Kendisine veda etmek için bir saatliğine gelmiş, sonra tekrar Fransa'ya dönmüştü.

"Evet, çok özledim babamı." dedi. "Sirius'u da tabii."

Nihayet yolculuk bittiğinde Alora sandığını yukarıdaki bölmeden alıp indirdi ve Harry ile birlikte trenden indiler.

Etraf kalabalıktı. Öğrenciler ve aileleri bir aradalardı. Alora'nın gözleri hemen Sirius'u bulmaya çalıştı. Bir an önce eve gidip yatağına uzanmak istiyordu.

"Oradalar!" dedi Harry bir yöne ilerlemeye başlayarak. Alora da onunla birlikte ilerlerken babasını ve Sirius'u yan yana görünce hevesle gülümsemişti, babasını gördüğü için çok mutluydu.

Pierre kızına kocaman gülümseyerek onun yanındaki Harry ile gelişini izlerken gözü arkalarındaki asasını kaldırmış büyücüye takıldı. 

Büyücünün asasından ışık çıktığı anda Pierre "Alora!" diye haykırıp asasını çekmiş, büyücüye bir lanet atmıştı.

Bir saniyelik göz kırpmayla platformun kavuşma havası kaybolmuştu. Birkaç büyücü daha kendini açık edip etrafa büyüler savurmaya başladığında Harry ve Alora şok içinde etraflarına bakındılar, bu esnada da asalarını çıkarmışlardı.

"Expelliarmus!" Alora hızlıca kendilerine gelen büyüyü başka yöne defettikten sonra başka bir Ölüm Yiyen'e doğru koştu. Harry de onun peşinden gitmişti.

Hogwarts Baskını'nda yaptığı hatayı yapıp Alora'yı tek bırakmayacaktı.

Ölüm Yiyenler ile düello edenler olduğu kadar cisimlenebilecekleri bölgeye ulaşmak için platformun çıkışına koşanlar da vardı. Duvarın çıkışı o kadar kalabalıktı ki insanlar üst üste binmişti adeta karmaşadan kaçınmak için.

"Harry!" Sirius, vaftiz oğluna seslenerek onu bulmaya çalıştı ancak göremiyordu. "Kahretsin. Pierre, çocuklar yok."

Pierre bayılttığı Ölüm Yiyen'den dikkatini alıp Sirius'a döndü. Bir anda deja vu olmuştu. "Ben onları bulmaya gidiyorum." dedi bu yüzden. "Sen çıkışa git, orada görüşürüz."

Sirius başını sallayıp onun dediğini yaparken Pierre karmaşanın arasına dalmış, iki çocuğu bulmak için ilerlemeye başlamıştı.

Harry ve Alora iki Ölüm Yiyen ile düello ederken sırt sırtaydılar. İkisi de büyük bir mücadelenin içindeydi.

"Sersemlet!" diye fısıldadı Harry ve kırmızı ışın asasından çıkıp Ölüm Yiyen'e giderken büyücü kalkan yapıp kendini hızlıca savundu.

Onlar düelloya kendilerini oldukça kaptırmışken bir patlama yaşandı. Öyle kuvvetli bir patlamaydı ki yer sarsılmış, etraftaki taşlar dağılıp insanların üzerine düşmüştü, ortalığı korkunç bir duman kaplamıştı.

Kulakları sağır edici bir ses oluştu patlama sonrası. Harry uğultular arasında kaybolan duyma yetisiyle birlikte yere düşerken Alora da patlamanın etkisiyle yüz üstü düşmüştü.

Harry ne olduğunu anlamak için etrafa bakınırken yerde baygın yatan insanları gördü. Kulağında hala keskin bir çınlama vardı, başı dönüyordu.

Yerdeki insanlar belki de ölüydüler ve Harry o an bunun ayrımını yapamıyordu.

Nihayetinde gözleri alevler içerisinde yanan Hogwarts Express'i gördüğünde içi sızladı. Treni patlatmışlardı demek.

Tiz bir kahkaha yükseldi, lanetler fırlamaya devam etti.

Harry güçlükle yerinde doğrulurken Alora'ya elini uzattı. Alora onu tutup kalkmıştı.

"İyi misin?" diye sordu Harry endişeyle. Alora hızlıca başını sallayıp tekrar asasını kaldırmıştı.

Harry onun kaşının kenarından kanlar süzüldüğünü fark ederek endişeyle dolsa da kendisini kıl payı kaçıran mor bir büyüyle dikkati farklı yöne kaydı.

"Bak, bak, Pottercık buradaymış meğer." Bellatrix Lestrange, asasını Harry'e doğrultmuştu ve kendisine bakıyordu yüzünde tiksinç bir gülümseyişle.

Harry hızla gardını alıp olacakları beklerken Alora da onu korumak için hazır vaziyetteydi.

"Expelliarmus!" diyerek ilk hamleyi Harry yaptı ancak hamlesi kolayca def edilmişti.

Harry'nin hareketlenmesiyle Alora da hareketlenerek Bellatrix'e saldırırken onları nihayet bulmuş olan Pierre de konuya dahil oldu.

Çocuklarla Bellatrix'in arasına girip asasını kadına doğrulturken "Sirius çıkışın orada bekliyor, gidin." dedi. "Peşinizden geliyorum."

"Baba-"

Alora'nın konuşma atılımını Bellatrix'in küçümser gülüşü böldü. "Potter'ı elimden hiçbir güç alamaz."

Pierre kaşlarını kaldırıp kibirli bir bakış attı kadına ve "Öyle mi?" dedikten sonra asasını sallayıp altın rengi bir büyüyle Bellatrix'e saldırdı. 

Bellatrix büyüden hızla kaçınırken Pierre'e bir kör etme büyüsü yollamış fakat Pierre asasını oynatarak büyünün yanmaya devam eden trene çarpmasına neden olmuştu. Tekrar bir lanet geldi Bellatrix'ten ve Pierre tekrar o laneti defetti. 

"Gidin!" dedi Pierre yaptığı kalkanın onu koruduğu anda. "Harry, hadi!"

Harry gitmek istemiyordu. Fakat yanındaki Alora'yı korumak için kendisinin de düello alanından uzaklaşması gerektiğinin farkındaydı. Eğer burada kalmaya devam ederse Alora'nın da onunla kalacağını çok iyi biliyordu çünkü.

Hızlı bir karar verdi ve Alora'yı seçti Harry, onun güvenliğini seçti. 

Kızı elinden tutup "Hadi." derken çekiştirmişti. Alora babasını bir başına bırakmamak için diretirken Harry onu daha çok çekti ve birlikte koşarak ilerlemeye başladılar.

Pierre, Bellatrix ile hırslı bir düelloya tutuşmuşken attığı patlama büyüsüyle Bellatrix'in önünde bulunan yerdeki taşlar sarsılarak yerlerinden fırladı ve Pierre onları kadının üzerine doğru fırlatmaya başladı.

Her birinden atikçe kurtulan Bellatrix sinirlerine daha fazla hakim olamayıp Pierre'e İşkence Laneti atsa da Pierre vücudunu yan çevirip büyüden kaçınmayı başardı.

Bellatrix'i vücudundan iplerle saracak bir büyüyle karşılayan Pierre onu bacaklarından sarmayı başarmıştı ki Bellatrix onun omzuna nişan alıp attığı büyüyle kendini kurtarmıştı.

Sirius, kendisine doğru koşarak gelen Alora ve Harry'yi görünce Pierre'in yokluğuna karşılık kaşlarını çattı. "Pierre nerede?" diye sordu nefes nefese bir şekilde yanına varmış çocuklara.

"Bir kadınla düello ediyor." dedi Alora. 

O kadının Bellatrix olduğuna emin olan Sirius telaşla etrafına bakındı. Ne yapacaktı? Pierre'i o çatlakla yalnız bırakamazdı ama Alora ve Harry'yi güvene alması gerekiyordu.

İki seçenek arasında kalmanın çaresizliğiyle kıvrandı.

"Kahretsin ya." Sirius çocuklara dönüp "Şimdi şöyle yapıyoruz-" derken Harry gördüğü Ölüm Yiyenler ile Sirius'u dinlemeyi bıraktı. Asasını doğrultup onlara doğru sersemletme attı, onların saldırmasını beklemeden saldırmıştı.

Sirius onun büyü attığı yönden gelen üç Ölüm Yiyen'i görünce tekrar küfretti ve çocukları arkasına alıp önlerinde durdu. Bu esnada düşmanları gelmişti ve sert bir düello kaçınılmazdı.

Pierre, Bellatrix ile düello ederken aklı çocuklar ve Sirius'ta olduğu için durumu fazla uzatmayıp kolunu bowling topu atar gibi Bellatrix'e doğru salladı ve Bellatrix beklemediği atakla durduğu yerden geriye doğru uçarak kalabalık arasında yere düştü.

O yerden kalkıp tekrar kendisini bulana kadar Pierre çıkış duvarına doğru koşmuştu. Gördüğü manzara ise onu hayrete düşürmüştü.

Sağlam bıraktığı Sirius bacağının üzerine basamaz şekilde duvara yaslanmış dururken Alora, Harry'nin omzundaki kanayan yaraya bakıyordu.

"Ne oldu burada?" diye sordu Pierre. Sirius onun sesini duyar duymaz başını kaldırmış, iyi olduğunu görünce de rahatlamıştı. "Sirius, Harry?"

"Ölüm Yiyenler saldırdı, hallettik ama." dedi Sirius. "Hadi gidelim."

Dördü duvardan geçerek cisimlenebilecekleri bölgeye varınca vakit kaybetmeden cisimlendiler. Sirius'un evine yakın bir yere cisimlenmişlerdi.

Ayakları yere bastığı anda hızla adımlamaya başladılar ancak Pierre, Sirius'tan gelen acılı bir inildemeyi duyunca arkasını dönüp Sirius'a bakmıştı. Sirius bacağını tutuyordu.

"Ne oldu sana?" Ona yaklaşıp "Yardım edeyim." dedi.

"Gerek yok." Sirius, Pierre'in atılımını engellemek için kenara çekilmek istese de bacağındaki sızı ona izin vermedi ve tekrar acıyla inledi.

Pierre gözlerini devirdi onun inadını görünce. "Çocuk gibi davranma Sirius. Yaslan bana." Sirius bu sefer itiraz etmedi ve Pierre'in ona belinden sarılıp ağırlığını kendi üzerine almasına engel olmadı.

"Nasıl sakatlandı bacağın?"

"Bilmiyorum." dedi Sirius yürümeye devam ederken. "Ortalık çok karışıktı, Harry'nin yerini tespit edince üzerimize saldırdılar bir anda."

Alora endişeyle bir Sirius'a bir de Harry'ye bakarken Harry hızlıca yürüyerek bir an önce eve varmak istiyordu.

Evin kapısını açıp koruma tılsımlarını kaldırdıktan sonra hızlıca girdiler. Pierre önce Sirius'u salondaki koltuğa yatırıp daha sonra tılsımları tekrar yapıp kapıyı da kilitlemişti. Yapması gereken her şeyi yaptıktan sonra salona dönmüştü.

İlk önce çocuklara yönelerek kızının kaşına baktı. "Hemen şunları düzeltelim." dedi kızına gülümseyerek ve asasını doğrultup yaraları iyileştirecek bir büyü mırıldandı.

Yara hızlıca kapanıp hiçbir şey olmamış gibi eski haline dönerken Harry'nin omzunu da iyileştirdi Pierre.

"Sağ ol." diyen Harry'ye gülümseyip saçlarını okşadı ve Sirius'a yöneldi.

Sirius "İyiyim ben, geçer birazdan." dese de Pierre ona dik dik bakıp "Aptal olma, bırak yardım edeyim." demişti. "Yardımımı istemiyor musun yoksa?"

Gözlerini devirdi Sirius. "Ne alakası var?" dedi. "Sadece gerek olmadığını söylüyorum."

Pierre oflayıp Sirius'u dikkate almadan bacağıyla ilgilenirken Harry, Alora'nın kandan bir yol oluşmuş yüzünün yarısına dokundu. "İyisin, değil mi?"

Alora onun parmaklarının sıcaklığıyla gevşerken "İyiyim, ya sen?" diye sordu. O kadar korkmuştu ve sarsılmıştı ki Harry'ye ilk kez gören gözlerle bakıyordu.

Harry güven verircesine gülümsedi. "İyiyim, merak etme." dedi. "Ayrıca o Ölüm Yiyen'i yere serişin harikaydı!" 

Alora, kendilerine saldıran Ölüm Yiyenlerden bir tanesine ayak bağlama büyüsü yapmayı başarmıştı ve daha sonra onu duvara yapıştırıp yere inmesine engel olmuştu.

Sırıttı bakır saçlı cadı. "Evet, fena sayılmazdı." dedi. Sonra aklına gelenle yüzü düştü. "Treni gördün değil mi? Korkunçtu."

Harry başını iki yana sallayarak "Artık hiçbir şeyden korkmuyorlar, Bakanlık bile onlara engel olamıyor. İlk önce Hogwarts'a saldırdılar şimdi istasyona... Sırada ne var?" dedi.

Alora nefes vererek "Bilmiyorum Harry." dedikten sonra babasıyla Sirius'a baktı.

Pierre gülümseyerek "İşte oldu." demişti Sirius'un bacağı için. "Sanırım ters dönmüş büyüden dolayı ama hallettim."

"Sağ ol." dedi Sirius mırıldanarak. Pierre'in kendisiyle ilgilenmesi onu tuhaf hissettirmişti. Sanki eski günlerdeki gibiydi her şey.

"Senin için her şeyi yaparım."

Sirius gözlerini telaşla kaçırdı bunu duyunca, kalbindeki bu sıkışıklık hissi hoşuna gitmemişti. Hissetmemesi gereken şeyleri hissediyordu, hem de uzun bir süredir.

Alora babasının söylediklerini duymuş, şaşkın bir şekilde onların yanına yaklaşırken babası kendisine dönüp gülümsedi. Alora da gülümsedi ancak az önce duyduklarını anlamlandırmaya çalışıyordu.

Belki de öylesine söylemişti babası, çok düşünmemeliydi.

"Kızım, bir şey mi oldu?"

Başını iki yana salladı Alora ancak hızlı salladığı için dengesi sarsılmış, yalpalamıştı. Onun yalpaladığını gören Pierre hızla yerinde doğrulup kızını tuttu, Sirius da uzandığı koltuktan endişeyle kalkmıştı.

"Alora, iyi misin?" Harry neredeyse koşarak Alora'nın başına geldiğinde Alora eliyle babasının omzuna tutunup "İyiyim, iyiyim. Bir an çok başım döndü."

Pierre kızının yüzündeki sararmaya bakarak "Treni patlattıklarında düştün mü?" diye sordu.

"Herkes gibi ben de düştüm." dedi Alora. "Çok büyük sarsıntıydı, dengede duramadım. Zaten trene yakındık Harry ile birlikte."

Ne olduğunu anlamış olan Pierre iç çekti. "Patlama seni sarsmış, bir süre uzanıp dinlen." dedi. "Toparlanana kadar en azından."

Harry endişeyle "Başka bir sorun olmasın Pierre?" diye sordu. "Kafasını falan vurmuştur belki, sarsıntı-"

"Abartma Harry." diyerek böldü onu Alora. "Şuraya biraz uzanırsam bir şeyim kalmaz."

Sirius'un uzandığı koltuğun yanındaki ikili koltuğa uzandı Alora. Harry hala ona endişeyle bakarken Alora gözlerini kapatıp koltuğun yumuşaklığı karşısında rahatlamıştı.

Tam o esnada kapının açılma sesini duydular. Remus gelmişti. Telaşlı adım sesleri salona kadar geldiğinde Remus rahatlayarak içerideki insanlara baktı.

"İstasyonda saldırı olduğunu duyunca koşarak gittim!" dedi Remus, Sirius'un yattığı kanepenin başına gelirken. "Sizi bulmak için ama- Eve gelmişsiniz, neyse ki."

"Evet, çocukları güvene aldık." dedi Sirius ve sevgilisini baştan aşağı süzdü hasar ararcasına. "Sen iyisin değil mi?"

Remus başını sallayıp "Ben iyiyim de... Sen niye yatıyorsun?" diye sordu.

Sirius koltukta doğrulup oturur pozisyon aldı. "Bacağım dönmüştü, Pierre onu düzeltti." dedi. "Bir şey yok yani."

Rahatlayarak omuzlarını düşürdü Remus ve Pierre'e dönerek "Sağ ol." dedi.

Sirius'a yardımcı olduğu için bir anlığına düşmanlığını kenara bırakmıştı. Sirius'tan önemli değildi Vandeleur'a hissettiği nefret.

"Problem değil." dedi Pierre sakince ve Alora'nın uzandığı koltuğa gidip ufak boşluğa oturdu. "Tatlı Alora'm, iyi misin?" Onun bakır rengi saçlarını okşamaya başlamıştı usulca.

"İyiyim baba, merak etme." Mavi gözleri ona sıcaklıkla bakarken Pierre kızının alnına öpücük kondurdu.

Alora'nın yüzündeki halsizliği gördükçe Pierre'in canı yanıyordu. Bu iş böyle gitmezdi. Voldemort'un saldırıları gittikçe artıyordu ve vahşiliğini arttıracak gibiydi.

Kızını ve aynı anda Harry'yi korumak için daha farklı bir yol bulması gerekiyordu.

-

-

-

harry ve aloranın yükselişi başlıyor

ikisi de açık konuştular, harry de bu sefer açık davrandı. En azından onu istediğini ama korktuğunu itiraf edecek kadar açıktı

fakat araya ufak bir voldemort arası girdi jkadjklasjdk

ah be Hogwarts Express bunu hak etmemiştin...

hepimiz dokuz üç çeyrek içinde cisimlenmenin mümkün olmadığını biliyoruzdur umarım, duvarı aşıp muggle londrasına giriş yapmanız gerek

yani ben öyle hatırlıyorum hiç platform içinde cisimlenen büyücü yoktu kitapta veya filmlerde

öpüyorum hepinizi, oy ve yorumları unutmayınnn

09.08.2023






Continue Reading

You'll Also Like

409K 37.5K 33
Kore'nin nesillerdir düşman olan iki sürüsü; Kim'ler ve Jeon'lar aynı davete katılır. Beklemedikleri şey ise attığı yumruk ile ruh eşi oldukları orta...
22.8K 2.1K 39
Jisung,yanlış zamana denk gelen kızgınlığı yüzünden Lee Minho ile birlikte oldu. Omegaverse & MinSung ✪✪✪
44K 3.7K 13
Kim Taehyung öğrencisine fazla mı ayrıcalık tanıyordu? Daha ona sınav cevaplarını verdiği kısma gelmedik. Yaş farkı !
74.5K 5.6K 31
jungkook kendisine takıntılı eski kız arkadaşından kurtulmanın tek yolunu eşcinsel olduğunu ileri sürmekte görüyordu ve bunun için taehyung'tan yardı...