▪︎LİTTLE DARK AGE▪︎

Door linlxyw

26 6 2

Yoongi, arka bahçede bulunan küçük kulübeyi düzenlemekle meşguldur. Her şey kutuların en altında bulunan eski... Meer

2- Gizemli Çocuk Park Jimin

1- Küçük Kızın Çığlıkları

17 4 2
Door linlxyw

"Ne bitmez işi varmış bu evin böyle?"

Yoongi yorgunluğunu atmak için kulübede ki minik tabureye oturmuştu. Yorgun bakışlarla kulübenin içini izlerken, yere yığdığı tozlu kitapların arasından sanki oraya özenle koyulmuş gibi duran, kan kırmızısı üzerinde siyan kabartmalı motiflerin bulunduğu kitap ay gibi parlıyordu. Bu kitabı 17 yıllık hayatında daha önce hiç görmemişti. 

Yavaşça yerinden doğruldu, kitaba doğru yönelirken annesinin onun adını seslenmesi ile kapıdan dışarı baktı. Annesi ortalıkta gözükmüyordu. Yanlış duyduğunu varsayarak önemsemedi. tekrar kitaba doğru yönelirken arkasında bulunan dolaptan takır tukur sesler gelmişti. Yoongi artık ufaktan korkmaya başlamıştı. Ayağı kalktığı sırada lamba patlamış, artık cidden korkmaya başlamıştı.

"Neler oluyo bu aptal kulübede? "

Telefonunun fenerini hemen açmıştı. Hızla arkasındaki dolaba çevirdi bedenini, açıp açmamakta tereddüt etmişti. " Ah cidden neden korkucağım? Çocuk muyum ben." Dolabın kapağını içinde oluşan hafif bir korkuyla açtı.

içerisinden karşısında yer fıstığı kemiren fareyi görünce içinden bir oh çekti. Fareyi umursamadan dolabın kapağını geri kapattı. Biraz etrafı toparlayıp düzenledikten sonra, sıra kitaplara gelmiş işine yarayabilecekleri seçip diğer kitapları geri dönüşüme verir ya da köpeği Holly için sayfalarından şapka yapardı.

"Burada ne çok tarih kitabı var böyle? Bu kitapları en iyisi Namjoon için saklamalıyım." Biraz öncesine ilgisini çeken o değişik kitap ortalıkta gözükmüyordu. Umursamadı.

Son kez ortalığı kontrol ettikten sonra eve girdi. Sonrası hızlıydı kısa bir duş almış, yemek yeyip biraz ders çalışmıştı. Rahat birşeyler giydikten sonra sıcağa aldırmayıp yorganı kafasına kadar çekmişti.

Bir türlü uyuyamıyordu. Sağa dönüyor, sola dönüyor yorganı yere fırlatıp yerde bile uyumayı denemişti. İçinde bir korku bir rahatsızlık hissi vardı.  Yerden kalkıp telefonuna uzandı. Saat gece 02.10'u gösteriyordu. Yorganını yastığını alıp yatağa sırt üstü tekrar uzandı. Gözlerini kapadı. Galiba uyuyacaktı. Ama tam dalıyor, gözleri doluyordu içinde büyük bir rahatsızlık hissi vardı.

Soğuk duvara yapışıp telefonuyla ilgilendi. Sıkıldıktan ve içindeki hissi umursamayıp uyumak için gözlerini kapattı. Tam baş ucundaki komidinden gelen ışıkla yavaşça oraya döndü.

Göz kamaştıracak derece yanıp sönen ışık 'bana bak' dercesine çekiyordu Yoongi'yi kendine. İçindeki rahatsızlık hissinin bir anda gittiğini hisseden Yoongi biraz daha yaklaştı kitaba. Anlamadığı şey bu kitabın burada ne işi vardı ?

İçini açıp bakmaya çok korkuyor, bir o kadar da bakmak istiyordu. Bakarsa rahatlayacağını hissediyordu.  Yavaş hareketlerle doğruldu. Yatakta oturur pozisyona geldi. Kitabın üstündeki o gümüş çıkıntıdan artık ışık gelmiyordu.

Yoongi kitabı eline aldı, kapağını açtığı anda ne olduğunu anlayamadan bedeninin her tarafına bir ağrı saplandı ve orada hareketsiz bir şekilde yere yığıldı. Gözlerini açamıyor, bedenini hareket ettiremiyordu.

Birden gözlerini açtığında sadece etrafı görüyordu. Acı bir kabus gibiydi. Birden sağına bakmaya çalışırken küçük bir kız çocuğunun elinde o kitaptan vardı ve Yoongi'ye uzatırken  Yoongi, sadece bakıyordu ne kitabı alabiliyordu, ne de konuşabiliyordu. Sadece görüyordu.

Küçük kız birden çığlık atıp "YAKLAŞIYOR YAKACAK BENİ, BENİ KURTAR BURADAN LÜT-" sözü yarım kesilirken, üstüne atılan meşale ile kız çığlıklar eşliğinde yanarken, sanki tek amacı o kitabı vermek ve saçlarını korumakmış  gibi acısını umursamadan Yoongi'ye doğru kitabı ittirip, saçlarını koruyordu.

Küçük kızın saçları yanarken güçlü bir kahkaha atarak buhar olmuşcasına ortalıktan kayboldu.

Yoongi sonunda hareket ettiğini hissettiğinde kendini yerde kitaba sanki bir bebek gibi sarılırken buldu. Kendine geldiğinde ise kitabı en sonunda bıraktı ve başına giren ağrı yüzünden afalladı.

Yatağa oturdu. Kitaptan yine ışıklar gelmeye başlayınca istemsiz bir şekilde ne olduğunu anlayamadan kitabı aldı. İlk sayfasını çevirdi.

Sarı ve koskoca sayfada sadece tek bir yazı vardı.

"BİZİ KURTAR, İNTİKAMIMIZI AL!..."

Yoongi kendine geldiğinde kitabı yere fırlattı. Ne olduğunu anlamdıramıyordu. Kendine hakim olmaya çalışarak acele ile yastığı ve yorganını toplayıp telefonunuda alıp salona koşar adımlarla kaçtı.

Yorganı kafasına kadar çekmiş, üzerine gelen baskı ile sanki bir enerji onu uyumaya zorluyordu. Gözlerini ne kadar açık tutsada kapanıyor, oturduğu yerde uyukluyordu. En sonunda bu baskı karşısında daha fazla dayanamadı ve kendini tatlı uykunun kollarına bıraktı.

◇◇◇◇

Sabah uyandığında annesi baş ucunda bağırıp onun uyanması için üstünden yorganını çekiyordu. Yoongi ise duyduğu ses ile yüzünü buruşturdu. Annesinin cırtlak sesi kulak zarını delip geçmişti.

"YOONGİ HADİ KALK DERSİN BAŞLAYACAK!"

"Bağırmana gerek yok uyandım zaten. "

Kalktığında aklına dün geceki olanlar gelmişti. Galiba kabus görmüşüm diye düşündü, ya da kendini kandırıyordu. Sabah rutin işlerini halleti. Odasına girdiğimde kitap ortalıkta gözükmüyordu.
Kesinlikle kabustu diye düşündü.

Çantasınıda alıp hızlıca evden çıktı. Aklı dünkü olaydan dolayı karışıktı. Çok gel-git yapıyordu kafasında. 'Acaba cidden kabusmuydu? Yoksa gerçek miydi?' Diye düşünüp duruyordu. Okula geldiğinden haberi bile yoktu.

Sınıfa çıktığında ise Namjoon, Seokjin ikilisi şakalaşıyordu. Namjoon'un yanına çantasını bıraktı. Sınıf öyle kalabalık değildi. Zaten okulun son haftalarıydı. Çoğu dershaneye, kurslara gidiyordu.

Taehyung ve Jungkook ikilisi sınıfa herzaman ki gibi tartışarak içeri girdi.

"Ama hayır ben salağım sana cevap veriyorum."

"Kendini bilmen mükemmel bir şey Jungkook-shii."

"Adımı ağzına alma bir daha ya kaç kere diyeceğim sana? Anlama kapasiten yok galiba? "

"Öylese.. JUNGKOOK, JUNGKOOK, JUNGKOOK.!"

"Artık seninle uğraşmayacağım, lütfen benimle muhattap olma Taehyung."

"Adım ağzına ne güzel yakışıyor, bir daha söyler misin Jungkook-shii?"

Jungkook göz devirmekle yetindi. Yoongi onların bu hallerine güldü ikili yanlarına gelirken Seokjin söylendi. "Hoseok nerede? En erken o gelirdi okula ya." Namjoon, Seokjin'in ardına hemen söyledi." Dün gece, uyuyamamış, içerisinde bir rahatsızlık olduğunu söyleyip durdu. Ağlamak istiyormuş sürekli. Duş alıp uyumasını söyledim. "

Yoongi duyduğu şey ile gözleri aniden belirdi. "NASIL UYUMAMIŞ? "
Aniden çıkışınca bütün gözler ona döndü. "Yani nasıl iyimi diye sormak istemiştim. Bir şey dedi mi? "

"Tamam diyerek telefonu kapattı. Sanırsam gelir birazdan uyuyamıştır o yüzden gecik- işte iyi insan lafın üstüne gelirmiş."  Namjoon sözü yarım kesilirlen kapıdan içeri Hoseok göz altları mor bir şekilde ve ürkek bakışlarla Seokjin'in yanına oturmuştu. Sanki cin görmüş gibi etrafa bakıyor, sıcak havada giydiği siyah hırka ile kafasını kapatıp sanki bir şeylerden saklanıyor gibi gözüküyordu.

Yoongi anlamdıramadı Hoseok'u bir şeyler döndüğü belliydi. Hoseok herzaman gelir herkes ile selamlaşır, sarılır bol bol gülerdi. Şimdi ise çok korkmuş bir kediye benziyordu daha çok şok gibiydi. Ve çok fazla uykusunun olduğu belliydi. Gözleri kapanıyor, sarhoş gibi etrafa bakıyordu.

Yoongi ise ne olduğunu çözememiş, ama ortada bir şeyin olduğunu anlamıştı. Yoongi dün gece gördüğünün rüya olmadığını anladı, çünkü aynı huzursuzluk hissi bedenini sarmıştı. Ama kitap yoktu ortalıkta? Hoseok'a yönelip sordu sesizce. "Sende mi aynı şeyleri gördün yoksa? " Hoseok ise sanki bir sır saklıyormuşcasına hemen kafasını gömdüğü sıradan kaldırdı. "YOK ne gördün sen ben birşey yaşamadım dün gece ben biraz rahatsızdım ondan böyleyim. "

Sesini ve kelimelerini kontrol edemezken Yoongi, ne olduğunu anlamış, Hoseok'u bileğinden kavradığı gibi yangın merdivenlerine doğru götürmüştü. Hoseok ise ne olduğunu anlamamış, Nefes nefese zor da olsa bileğini kurtarmıştı.  Nefeslenirken söykendi. "Yoongi delirdin mi sen? Ne yapmaya çalışıyorsun? "

Nefes nefese sordu Yoongi. "KİTAP...KİTAP NEREDE?"  Hoseok oturduğu merdivenden Yoongi'ye doğru döndü. "Ne ki-kitabı yoksa sende mi?"  "Evet bende dün uyuyamadım, senin gibi aynı şeyleri hissettim ağlama hissi ve rahatsızlık. " Hoseok cevapladı. "N-nasıl olabilir bu? Ben o kitabı gelen kitap kargomun içinde buldum öyle bir kitap sipariş etmememe rağmen, geldiğini gördüm. Ve aniden ortadan kayboldu. Umursamadım. Gece bu şekilde hissedince, kitaplığımdan bir ışık gelmeye başladı. Çok güçlüydü. Sonra açıp açmamakta kararsız kaldım ama açtım. Sonra ise acı ile yere düştüm. Gözlerimi açtığımda ise karşımda bir genç kız bağırdı. Kitabı bana uzatıtken bir eliyle ise kafasını koruyordu-." Yoongi hemen söze girdi." Sonra ise bağırdı ve yandı değilmi? "Hoseok şaşkın bir yüz ifadesi takınarak Yoongiye baktı. "S-sen nereden biliyorsun?". Yoongi rahatlamış gibi sırtını korkuluğa yasladı.

"Çünkü aynı şeyleri harfi harfini aynısını dün gece bende yaşadım. Ama sadece benim karşımda küçük kız vardı. İlk başta kabus sandım ama biraz önce içime o huzursuzluk hissi tekrar düştü. Kitap yok etrafta. Sabahta bulamadım ve bir rüyadır diye geçiştirdim ama değilmiş.."

Hoseok ve Yoongi, ikilisi ne yapacağını şaşırmış bir şekilde sesizce otuyorlardı. Ta ki zil çalana kadar. Sesizce sınıfa çıktılar.  Ders başlamış, öğle arası olmuştu. Hoseok dersin başlamasından bu yana hâlâ uyuyordu. Namjoon onların neden gittiğini sorduğunda  ise Yoongi geçiştirici cevaplar söyleyip Namjoon'u atlatmıştı.

Şimdi yanında uyuyan Hoseok'a bakarak halinden belli olduğu gibi çok korkmuş ve çok etkilenmişti. Sesizce uyanmasını beklerken hâlâ içindeki o rahatsızlık hissi daha da üstelemişti. Ağlama hissini bastıramıyor, gözyaşları istemsizce düşüyordu göz pınarlarından.  Hızlıca tuvalete koştu. Öğle arası olması onun avantajıydı. Ama tuvalette neden kimse yoktu. İçine düşen ferahlama hissi ile korkusu artarken istemsizce ilk yardım malzemelerinin bulunduğu dolaba doğru yöneldi. Gitmek istemiyor ama ayakları onu götürüyordu. Sanki bir enerji onu çekiyordu.  Dolaba yaklaştığında ise kapak aralarından sızan,  yanıp sönen ışık dolabın kapağını açmasıyla söndü. Karşında dün gece odasında gördüğü kitap rafta öylece duruyordu.

Kitaba dokunmak istemiyor, ama ellerini kontrol edemiyordu. Kitabı eline aldığında kapağı açtı. İlk sayfasını çevirdiği anda dün gece olanların aynısı olmuştu. Vücuduna bir ağrı girmiş ve dizlerinin üstüne çökmüştü. Gözlerini açtığında karşısında 12-13 yaşlarında bir kız elini ona tutması için uzatmıştı. Yoongi ise ne hareket edip ne de konuşabiliyordu. Kız ise gülümsüyor, ve arada kıkırdıyordu. Elinin tutulmaması üzerine kız Yoongi'nin elini kavradı. Ve onu çekiştirdi.

Dümdüz yeşillik bir alanda yürüken birden görüşü bulanıklaştı ve gözlerini açtığında ise küçük kız çığlık çığlığa ağlıyor, Yoongi'nin elini sıkıcasına tutuyordu. Küçük kız bir elinin işaret parmağıyla Yoongi'nin sağını işaret ettiğinde, Yoongi kafasını sağ tarafa çevirdi. Bir kadın etrafında odunlar sarılı ve çırılçıplak bir şekilde bir direğe bağlıydı. Küçük kız ağlamaklı sesi ile çığlık atarcasına bağırdı.

"BU BENİM ANNEM KURTAR BİZİ...BİZİ KURTAR ."

Ardından kız annesi olarak gösterdiği kadının ateşe verilmesi sonucu dizlerinin üstüne çökerek ağlamaya başladı. Yoongi sadece izliyor ve birşey yapamıyordu. Kız birden başı eğikte olsa gözlerini Yoongi'ye konumlandırdı. Birden kahkahalar eşliğinde gülmeye başlayınca Yoongi sadece korku hissini sonuna kadar yaşıyordu.

Kız sendeleyerk ayağı kalktı ve kendini ateşe attı.

Yoongi kendine gelmeye çalışıyor etrafındaki bağırış seslerinden ne olduğunu anlamaya çalışıyordu. Gözlerini araladığında, kitaba sıkıca  sarılmış ve yerde ölü gibi yattığını gördü. Bu sefer gördüğü kabus dişerine göre daha da etkileyiciydi. O yüzden başı sanki bir bomba gibi ağrıyordu. Kafası patlayacak gibiydi. Gözlerini tamamen açtığında ise, başında bekleyen Seokjin ve Namjoon ikilisini gördü.

"UYANDI SONUNDA!"

"Dur Namjoon bir kendine gelsin çocuk. Yoongi iyisin değil mi? Ne oldu sana?"

Gerçeği onlara söyleyemezdi. O yüzden hemen bir yalan uydurdu ayağa kalkarken. "Kan şekerim düşmüş olmalı, arada böyle yaşıyorum."

Seokjin hafifçe Yoongi'nin omzuna vurdu. "Korkuttun bizi şapşal. Elini yüzünü yıka da sınıfa çıkalım 15 dakikadır ayılmanı bekliyoruz."

"Yoongi o kitaba neden sarılıyordun? O kitapta ne yazıyor bakayım."

"B-bir şey yok ya işte normal kitap kütüphaneden aldım işte, buraya geldim bayılmış olmalıyım. Siz ne zamandır buradasınız ya hadi sınıfa çıkalım. "

Cümleleri geçiştirerek ve acelece söyleyince Seokjin bir bok olduğunu anlamıştı ama susmayı tercih etti. Sınıfa çıktıklarında kapının açılma sesi ile Hoseok esnemişti. Yoongi ise hemen Hoseok'un yanına oturmuş ve onun nefes almasına bile izin vermeden sıranın altına çekmişti.

"Ne oluyo burada?"

"Dur Hoseok anlatıcağım. Ben yine kabus gördüm."

"NE!?"

"Sesiz ol biraz. "

"Tamam noldu anlatsana iyisin değil mi?"

"İyiyim iyiyim ama başım çok ağrıyor boşver orasını." Yoongi gördüğü kabusu anlatmaya başladı. Hoseok ise ağızı açık bir şekilde onu dinliyordu. "Peki kitap yanında mı?" Yoongi onu başıyla onayladı. "Evet yanımda.."sıranın altına koyduğu kitabı hemen eline aldı. Yavaşça kapağı açıp, ilk sayfasını çevirdi. İkinci sayfada yazan yazı ile ikiside birbirine baktı.

'Daha yeni başlıyorsun insanoğlu...'

Ardından kapının çalma sesi ile ikiside kapıya baktı.




Bölüm sonu.







Ga verder met lezen

Dit interesseert je vast

111K 8K 62
Sessizlik. Yalnız kalmak istediğimi söylemiştim sadece ona. Sadece sessiz olmasını! Neden dediğimde susmadın? Şimdi yoksun. Bu senin tercihindi!
25.7K 1.9K 20
Buket Ayaz, Kraliçe takma adıyla popüler olmuş bir yazardır. Türkiye'nin en başarılı yazarları arasında parmakla gösterilir. İşinde başarılı olmayı k...
İHTİLAL Door Fatma Demir

Mysterie / Thriller

814K 28.5K 63
"Benimle oynarken iyi düşün." diye hırladı. Sesi karnımı burkarken dudaklarıma kilitlenmiş bakışlarını görünce karanlığın verdiği cesaretle güldüm. "...
223K 3.8K 42
Bolca +18 sahne ve biraz şiddet olacak arkadaşlar ona göre okursanız sevinirim "Bana attığın o tokat'ın karşılığı olmayacak mı sandın hemde tüm sını...