SAKLI「ʜᴀʀʀʏ ᴊ. ᴘᴏᴛᴛᴇʀ」

By audrisimpavi

59.3K 8.4K 12.5K

Karanlık Lord, 31 Ekim 1981 gecesi Harry Potter'ı öldürüp kehanetten kurtulmaya çok hazırdı. Onun planlarını... More

açılış
karakterler
⚵1 - sonsuzluk anlaşması.
⚵2 - hogwarts, ikinci yıl.
⚵3 - hogwarts, üçüncü yıl.
⚵4 - yuvaya dönüş.
⚵5 - profesör vandeleur.
⚵6 - kazanlar ve itiraflar.
⚵7 - ateş kadehi.
⚵8 - şampiyonlar.
⚵9 - göl kenarı.
⚵10 - ejderhalar.
⚵11 - ilk etap.
⚵ 12 - affettirme çabası.
⚵13 - hogsmeade'de bir gün.
⚵14 - kavalye sorunu.
⚵15 - noel balosu.
⚵16 - harry'nin hatası.
⚵17 - cedric'in teklifi.
⚵18 - üç adam.
⚵19 - alora'nın sevgilisi.
⚵20 - cedric ile hogsmeade.
⚵21 - patronus.
⚵22 - ikinci etap.
⚵ 23 - söylenenler ve gözlemler.
⚵24 - yeni düzen.
⚵ 25 - toplantı sonrası.
⚵ 26 - harry'nin patronusu.
⚵ 27 - üçüncü görev.
⚵28 - en değerli iki parça.
⚵29 - yaz günleri.
⚵ 30 - yeni arkadaş.
⚵ 31 - müzik odası.
⚵ 32 - fotoğraf.
⚵34 - plan değişikliği.
⚵35 - yılanlar.
⚵36 - pierre ve sirius.
⚵37 - alora'nın kıskançlığı.
⚵38 - tatsız kutlama.
⚵39 - harry'nin gidişi.
⚵40 - claudia.
⚵41 - depresyon.
⚵42 - yanan tren.
⚵43 - mektupların getirisi.
⚵44 - evine hoş geldin.
⚵45 - kartlar açık.
⚵46 - yüzleşme.
⚵47 - pierre'in hayatı.
⚵48 - intikam al.
⚵49 - ortak salona dönüş.
⚵50 - voldemort'un sırrı.
⚵51 - korkak mı cesur mu?

⚵ 33 - doğum günü.

711 134 307
By audrisimpavi

14 Ekim 1995

Alora kendi doğum günlerini hep hevesle karşılardı ve bunun sorumlusu Sirius'tu. Sirius, Harry'nin de Alora'nın da doğum günlerini büyük bir olaya çevirir, partilerle kutlar, onlara bir dolu hediye alırdı.

Kendince sebepleri vardı elbette böyle büyük kutlamalar için. Çocukları sevindirmek bir yana, Harry'nin doğum gününü şatafatla kutlardı çünkü onun ölümden kıl payıyla döndüğünü çok iyi bilir, yaşadığı her yılı büyük bir şükranla karşılardı.

Alora için ise yaptığı partilerin sebebi Pierre'in yokluğu, Alora'nın eksik yanı ve bu eksik yanın boşluğunun hissedilmesine engel olmaktı.

Harry'nin doğum günü yazın olduğu için Sirius hala büyük kutlamalar yapabilecek vaziyetteyken Alora sonbahar çocuğu olduğundan ötürü doğum günü esnasında Hogwarts'ta olur ve büyük kutlamalara sahip olamazdı.

Sirius, onun eksik hissetmemesi adına her seferinde güzel şeyler yapmaya gayret eder ve Harry ile Remus'u tembihlerdi, Alora'nın kendini dışlanmış hissetmemesi için her şeyi yapıyordu.

Bu yılki doğum günü cumartesiye denk geldiği için tüm gün boştu Alora. Buna sevinmişti çünkü doğum gününde derslere girmek pek hoş olmuyordu.

Sabah Büyük Salon'a kahvaltı için indiklerinde Ginny onu gördüğü gibi kendisine sımsıkı sarılmış ve "Doğum günün kutlu olsun!" demişti.

"Teşekkür ederim Ginny." dedi Alora da ona sarılarak.

Kahvaltıya oturup bir şeyler yerken öğretmenler masasındaki Remus'a baktı, Remus ona gülümseyip önüne dönmüştü. 

"Son zamanlarda Remus'un morali bozuk gibi değil mi sence de?" diye sordu Alora yanındaki Harry'ye. "Keyfi yok."

Gerçekten de Remus derslerde bile durgundu. Önceden çok eğlenceli geçen iksir dersleri şimdi o kadar da keyifli geçmiyordu, bunun sebebi de Remus'un moralsiz olmasıydı. 

Harry nefes verdi, o da fark etmişti Aylak'taki değişimi ancak Remus'a sorduğunda kendisini geçiştirdiği için bir yanıt alamamıştı. "Sirius'la falan kavga etmişlerdir belki."

"Ben onların hiç kavga ettiğini görmemiştim." dedi Alora şaşkınca. "Sence bu yüzden mi Remus keyifsiz?"

Omuz silkti Harry. "Ben de görmedim büyük kavga ettiklerini ama başka sebep aklıma gelmiyor. Ya bundan ya da Yoldaşlık ile ilgili sıkıntı vardır ondan keyifsizdir."

Dudak büktü Alora ve bir şey demeden kahvaltı etmeye devam etti. Sirius ve Remus'un kavga etmesini aklı almazdı, onların ufak tartışmaları hep olurdu ama iki saatten fazla sinirli kalmazlardı birbirlerine.

Yoldaşlık'la alakalı bir mevzu olduğunu düşünüyordu bundan ötürü.

Hafta sonu için baykuş postası geldiğinde Alora hevesle baykuşları bekledi çünkü babasından ve Sirius'tan bir mektup geleceğine emindi.

Tam tahmin ettiği gibi önüne iki mektup ve bir kutu düştü. Kutu ve mektuplardan birisi babasından geliyordu, onu en son açmak istediği için ilk önce Sirius'un gönderdiği mektubu açmaya karar verdi.

Mektup oldukça kabarık olduğu için Alora heveslendi, zarfın kapağını açtığı anda ise mektup kendi kendine havalanıp Alora'nın tepesinden aşağı konfetiler dökmeye başlamıştı.

"Hadi ama, yemek yiyordum ben!" dedi Ron tabağına gelen konfetilere bakarken ancak mektup bağıra bağıra "İyi ki doğdun Alora." diye şarkı söylediği için hayıflanması duyulmadı.

Bakır saçlı cadı üzerinden dökülen konfetiler ve söylenen şarkı yüzünden bakışların kendisine döndüğünü fark etse de o kadar mutlu olmuştu ki hiçbir bakışı umursamadı. Yanındaki Harry de keyifle gülümsüyordu.

Mektup şarkısını bitirdiği anda masaya pat diye düşmüştü. Alora mektubu tamamen açıp içindeki kağıdı çıkardı. Sirius'un güzel yazısı gözüküyordu.

Doğum günün kutlu olsun Alora'm. Varlığın için her gün şükrediyor ve seni çok seviyorum. Keşke yanında olabilseydim ve büyük bir kucaklamayla sana sarılabilseydim ancak bunun için Noel'i beklemek zorundayız.

Remus ve Harry'nin yanındaki varlığına güveniyorum, benim yokluğumu hissettirmezler umarım. Gerçi... Yanında kim olursa olsun benim yokluğumu hissedersin, değil mi? Benim yerimi doldurmak o kadar kolay mı?!

Hayatının her anı sihirli bir güzellikle geçsin, her daim seni seven ve yanında olan insanlarla birlikte ol. Ben, Remus, Harry ve baban daima yanındayız, bunu unutma. Seni de çok seviyoruz.

Bugün geçirebileceğin en güzel günü geçir, en güzel kıyafetlerini giy, süslen ve arkadaşlarınla vakit geçir. Her şeyin en güzelini hak ettiğin yeni yaşına en güzel anıları biriktirerek başla.

Seni çok seviyorum, aldığım hediyeyi Remus verecek, ona hatırlatmayı unutma çünkü unutabilir.

Yakında görüşürüz, sana sevgimi hep yanında taşı.

Sirius.

Alora mektubu okumayı bitirdiğinde gülümsedi, Sirius onu sevdiğini o kadar çok yazmıştı ki daha önce bu kadar duyduğunu hatırlamıyordu. Ancak mutlu olmuştu.

Harry "Doğum günün kutlu olsun güzellik." dedikten sonra eğilip Alora'nın yanağını öptüğünde genç cadının başı döndü.

Onun dudaklarının tatlı baskısını ve parfümünün kokusunu hissetmek Alora'nın vücudunu karıncalandırmıştı.

Dudakların baskısı çekildiği gibi Alora ona dönüp hevesle gülümsedi, mavi gözleri ışıldıyordu. "Teşekkür ederim, iyi ki varsın!" diyerek bu sefer o Harry'yi öptü.

Gülümsedi Harry, Alora onu birkaç kere daha üst üste öperken kıkırdamış ve "Çekil!" demişti şakayla.

Aslında ciddiydi, Alora'ya bu kadar yakın olmak hala kalbini sertçe attırırken yakınlık düzeyini ve süresini iyi ayarlaması gerekiyordu.

Geri çekildi Alora ve Harry ile birbirlerine bir kez daha gülümsediler.

Günün devamı normal geçmişti. Alora, Remus'tan Sirius'un gönderdiği hediyeyi almış ve Remus'un kendi hediyesini de almıştı.

Remus ona aylardır istediği ve bir türlü tekrar mağazaya gelmeyen çantayı almış, Sirius ise Alora'ya en sevdiği şarkıcının konser biletlerinden almıştı.

Ortak salonda arkadaşlarıyla vakit geçirirken Alora yanına yaklaşan Delilah ve Claudia'yı gördü, Claudia'nın elinde bir kek vardı. Kekin üzerine de mum koymuştu.

"Doğum günün kutlu olsun Alora!" diyerek yanına oturdu neşeyle. Alora onlara mutlulukla gülümsedi, bunu beklemiyordu.

"Çok teşekkür ederim." Mumu hızlıca üflerken Claudia "Dilek tutmadın!" demişti.

Harry sırıtarak "Dileyebileceği her şeye sahip çünkü." dedi. Alora ve kendisi bu yönden gerçekten şanslıydı. Voldemort belası bir kenara ikisi de çok güzel hayatlar yaşıyorlardı.

Bunun için Sirius ve Remus'a teşekkür borçlulardı.

Alora dudak bükerek "Tam olarak her şeye değil." dedi ve Harry'ye baktı. Göz göze geldiklerinde bir anlığına ima dolu bir bakışma paylaşmışlardı. Harry'nin yeşil gözlerindeki bakış titremişti.

Ona bir adım atmak çok istiyordu ama arkadaşlıkları yeni rayına oturmuştu, tekrar sevgili olmayı deneyerek her şeyi ellerine yüzlerine bulaştırmak istemiyordu.

Alora'yı bir kere daha kaybetme tehlikesi yaşayamazdı. Üstelik hisleri daha en başındayken.

Hislerinin en yoğun noktasında olsalar her şey daha beter olacaktı.

Claudia kıkırdayarak Alora'ya "Eksiğini dileseydin bari." dedi ancak Alora başını iki yana salladı.

Delilah "Doğum günün kutlu olsun." dedi gülümseyerek. Alora da gülümsemişti.

Bir süre daha vakit geçirdikten sonra Hermione "Bunu sana almıştım." diyerek hediyesini uzattı.

"Hermione, hiç gerek yoktu." dedi Alora hızlıca hediyesini açarken. Hermione ona saplı bir ayna almıştı.

Aynanın arkası işlemeliydi ve gümüş rengiydi. Arada pembe parlak taşlar da vardı ve çok narin bir görüntüsü vardı.

Alora böyle şeyleri hep çok beğenirdi ancak kendine almamıştı, Hermione ise arkadaşına hediye etmek istemişti.

Ron da Alora'ya beğendiği bir tişörtü almıştı.

"Pierre ne yollamış sana?" diye sordu Harry akşam yemeğinden sonra oturmaya devam ederken.

Alora babasının yolladığı hediyeyi düşünürken güldü. "Çok saçma ama bana at almış."

"At mı?" Harry ona tuhafça baktı. "Bildiğimiz, yaşayan bir at mı?"

Başını salladı genç cadı. "Evet, Fransa'daki bir çiftlikte yaşıyormuş." dedi Alora. "Geldiğimde benimle tanıştıracakmış."

Harry hala anlam verememiş olsa da sorgulamadı. Bir at demek... İnanılmazdı. "Ayrıca bir de inci takı seti almış, gelecekte takarım diye. Sanırım attan daha çok beğendim."

Sırıttı Harry ve başını iki yana sallayarak Pierre'in korkunç bir hediye anlayışı olduğunu düşündü. "Ah, bir de, sana vermem için bir fotoğraf yollamış."

Sabahtandır cebinde taşıdığı fotoğrafı çıkarıp Harry'ye uzattı Alora. Fotoğraf paket içindeydi ve Alora nasıl bir şey olduğuna dair hiçbir fikre sahip değildi.

Paketi açıp fotoğrafa baktı Harry ve gördüğü görüntüyle olduğu yerde durup gülümsedi. Alora başını eğip fotoğrafa bakmıştı sakınca olmadığını düşünerek. Babasını ve Harry'nin babasını görmeyi beklemiyordu, şaşırmıştı.

James ve Pierre yan yana durmuş, poz veriyordu. İkisinin de yüzünde bir gülümseme vardı, ikisi de ellerini saçlarının arasından geçirirken çekilmişti bu fotoğraf.

Kadraja yakın durdukları için nerede oldukları belli olmuyordu ancak boyunlarından sarkan kravatın bir kısmı göründüğü için Hogwarts'ta oldukları belliydi.

"Babamla baban mı?" dedi Alora şaşkınca. "Ne alaka?"

Harry babasının iç ısıtan gülümsemesine ve parlayan ela gözlerine bakarken "Yakın arkadaşlarmış, Pierre hiç sana söylemedi mi?" diye sordu.

Başını iki yana salladı Alora. Babasının hiç James Potter hakkında konuştuğunu hatırlamıyordu. Bu kadar yakın bir arkadaşından nasıl bahsetmemişti? Üstelik bu arkadaş Harry'nin babasıyken?

"Baksana ne kadar yakınlar." dedi Harry, bunu görünce nedensizce mutlu olmuştu.

Babasının yakınlarının sadece Remus ve Sirius olduğunu sanıyordu ancak Pierre'in de aralarında olduğunun somut bir kanıtı elindeydi.

Fotoğrafın arkasını çevirdi ve yazılı birkaç şeyle karşılaştı Harry. Babasının dağınık ve hızlı yazısına karşılık Pierre'in yazısı daha inci gibiydi.

Hangimiz daha çekiciyiz yarışmasının kaybedeni, ezik Potter.

Yalan söylerken hiç utanmıyor musun Pierre? Jüri beni seçti!

Benim jürim seni seçmedi :)) Tek önemi olan da bu.

Öğk.

Alora kıkırdadı. "Çok komikler!" dedi. "Bahsettikleri jüri kim acaba? Annem falan mı?"

"Olabilir." dedi Harry. "Bu arada, saat on birde ortak salonda ol. Sana bir sürprizim var."

Heyecanlandı genç kız. Bunu bekliyordu aslında, Harry ile doğum günlerinde birbirlerine hep özel bir şeyler yaparlardı ve bu yıl Harry daha hediye bile vermediği için bir şeylerin gelmek üzere olduğunu tahmin etmişti Alora.

"Tamam." dedi bu yüzden, hevesle Harry'nin söylediği saati beklemeye başlamıştı bile.

Harry onu gizli tünellerden Hogsmeade'e getirmişti. Gecenin kör saati olduğu için etraf tabii ki bomboştu ama bu sessizliği ikisi de seviyordu, gizlilik hissi yaratıyordu içlerinde.

"Etrafta çok kişi varken doğum gününü istediğim gibi kutlayamadım." dedi Harry. İkisi sokakta sessizce yürüyorlardı. "Kalabalıklarda pek iyi olmadığımı biliyorsun."

Harry sevgisini gizli göstermeyi severdi, utandığı için değil de özel gördüğü için yapardı bunu.

"Ben de senden bir şeyler bekliyordum zaten." dedi Alora. "Planlarınız nedir Bay Potter?"

Sırıttı Harry ve Alora'yı bileğinden tutup "Beni takip edin Bayan Vandeleur." dedi. 

Bağıran Baraka'nın önüne gelmişlerdi. Baraka'nın korkunç bir itibarı olduğu için herkes yanından geçerken korkardı ancak olayların hepsini bilen Alora ve Harry, buradan korkmazdı.

Remus'un acıları barınıyordu burada, başka korkunç bir hayvan değil.

"Bekle." dedi Harry ve hızlıca Baraka'nın bahçesine girip Sirius'un bir kenara sakladığı kutu içindeki pastayı açıp kutudan çıkardı.

Sirius'la münakaşa ettikten sonra Harry ondan Hogsmeade'e gelip kendisi için pasta ve hediyeyi saklamasını rica etmişti, Sirius da akşam Hogsmeade'e gelip aldığı pastayı ve Harry'nin hediyesini Bağıran Baraka'ya bırakmıştı.

Asasını çıkarıp hızlıca mumları yaktı Harry ve alevlerin ışığı yüzüne vururken Alora pastanın gelmekte olduğunu fark edip gülümsedi hevesle.

Harry dengesini sağlayıp elinde pastayla dikkatlice kalktı ve bahçeden çıkıp Alora'nın yanına geldi. "Bir de benim için mum üflersin diye düşünüyorum." dedi.

"Dileğimi tüm gün bu ana sakladım." dedi Alora, Harry'ye gülümseyerek bakarken. 

Gülümsemekten gözleri kısılan Alora'ya içinde taşıp patlayan bir sevgiyle baktı Harry.

Karşısındaki kıza o kadar değer veriyor ve onu o kadar seviyordu ki tüm hayatı boyunca yanında olmaktan başka hiçbir şey istemiyordu.

Alora'nın da kendisi için bunları hissettiğini çok iyi biliyordu.

Gözlerini yumup dileğini içinden geçirdi Alora. Harry'nin güvende ve benimle mutlu olduğu bir hayat sürmesini diliyorum, dedikten sonra mumları tüm gücüyle üfleyip hepsini söndürdü.

Harry pastayı bahçenin duvarına bırakıp Alora'ya kollarını açtı ve genç cadı beklemeden o kolların arasına girdi, sımsıkı Harry'nin göğsüne sarıldı.

"Var olduğun için teşekkür ederim." dedi Harry. "İyi ki varsın, iyi ki doğdun."

Alora gülümseyip başını biraz daha onun göğsüne sakladı. "İyi ki hayatımdasın Harry." dedi mırıldanarak. "Seni seviyorum."

Harry duyduğu son cümleyle kalbinin sıkıştığını hissetti. Bir arkadaşın başka bir arkadaşa söylediği seni seviyorum, gibi hissettirmemişti bu. Daha özel ve his doluydu.

Fakat görmezden gelmeye çalışarak Alora'nın başını öptü. "Ben de seni seviyorum Alora." dedi alçak sesle. Sesindeki duyguları saklamaya çalışmıştı. "Ben daima yanındayım ve seni koruyacağım." 

Kendini o kadar huzurlu hissediyordu ki bu anın içine hapsolmak istedi Alora. Harry ile baş başa olduğu, tamamen yalnız oldukları ve birbirlerine sığındıkları bu anı hiç bitirmek istemedi.

"Ben de daima yanında olacağım ve seni koruyacağım." dedi Alora başını kaldırıp Harry'ye bakarken. Karanlık olduğu için birbirlerini pek görmüyorlardı ancak önemli değildi. "Hayatımda senden değerli hiçbir şey, hiç kimse yok."

"Benim de." Harry onun önüne düşen saçlarını yüzünden geriye atarken parmak uçlarının karıncalandığını fark etmişti. Alora'ya dokunmak eskisi gibi değildi. "Peki... Ne zamana kadar koruyacağız birbirimizi hatırlıyor musun?"

Geçmişe dair en net hatırladığı anı Alora'nın zihninde bir anda canlandı.

Yedi yaşındalardı, Sirius göreve gittiği için yağmurlu bir gecede onları evde tek bırakmıştı ve ikisi birbirlerini korumak için yarışıyorlardı.

Sonra bir söz vermişlerdi.

"Sonsuza kadar elbette." dedi genç kız gülümseyerek.

Başını ağır ağır salladı Harry ve "Evet, sonsuza kadar." diyerek onu tekrar etti.

Bir süre daha birbirlerine sarılı bir şekilde hiçbir şey söylemeden oturdular, daha sonra Harry "Hadi, pasta yiyelim!" diyerek onu bırakmıştı. "Hediyeni de vermek istiyorum."

Alora hevesle bahçe duvarının üzerine otururken Harry, Sirius'un bıraktığı iki çatalı poşetten alıp pastayı ortalarına alacak şekilde duvarın üzerine oturdu.

Pasta yiyerek sohbet etmeye başladılar. "Yeni yaşın için hedeflerin ne bakalım?" diye sordu Harry pastadan lokma alırken.

"Hımm, öncelikle seni hayatta tutmak." Harry güldü. "Sonra SBDlerimin iyi gelmesi. Bu kadar, başka bir hedefim yok."

Harry gözlerini kıstı. "Benim senin için önemli bir hedefim var ama."  Alora sorarcasına ona baktı, ağzındaki çatalla kendisine bakarken çok tatlı gözüküyordu. "Patronus yapabilmen."

Göz devirdi Alora ve başını geriye atarak gökyüzüne baktı. Yıldızlar ışıl ışıl parlıyordu, ay bulutların arasında kaybolmuştu.

"Yapacağımı ikimiz de biliyoruz, boş bir hedef koyma." dedi. "Sadece bir daha denemedim ama yapacağımı içten içe biliyorum, kesin yapacağım."

"Kendine bu kadar güvenmeni hep sevmişimdir." dedi Harry gülümseyerek. "Bence de yaparsın bu arada, biliyorum."

Alora başını eğmeden hemen yan çevirip Harry'ye baktı. Yıldızların altında çok yakışıklı gözüküyordu. Aslında konunun yıldızlarla bir alakası yoktu, Harry hep yakışıklıydı.

Onun kalbini seviyordu Alora, iyi niyetini, şefkatini, sevgisini... Ve özellikle kendisine dokunduğunda bayılacakmış gibi hissettiren o heyecanı seviyordu.

Harry'ye aşık mı oluyordu emin değildi ama karşı koyamadığı bir şeyler yaşanıyordu. Bağlılığı duyduğu kardeş sevgisini aşıp başka bir yöne evrilmişti, tüm her şeyiyle ona bağlı olduğunu hissediyordu artık.

Alora'nın kendisini incelediğini fark eden Harry utanarak "Ne oldu?" diye sorduğunda mavi gözlerini kırpıştırdı Alora ve "Hiç." dedi. "Hediyemi vermeyecek miydin bana?"

Bu his yoğunluğundan kaçmak için fırsat bulan Harry "Evet, bir dakika!" diyerek duvardan atladı ve hediye paketini almak için tekrar bahçeye girdi.

Alora ince, dikdörtgen şeklindeki kutuyla kendisine gelen Harry'ye merakla baktı. Ne aldığını merak ediyordu. Gerçi bir şey almasına gerek bile yoktu, Harry'nin varlığı kendisi için yeterli bir hediyeydi.

"Aç bakalım, beğenecek misin?" diyerek Alora'ya kutuyu verdi ve açmasını bekledi Harry. Beklerken gergindi, beğenmesini gerçekten istiyordu.

Kutunun üzerindeki pembe kurdeleyi hızlıca çözüp içini açtı Alora. Karşısına gümüş iki bileklik çıkmıştı, biri daha inceyken ötekinin zinciri daha kalındı. İnce zincirli olanın ortasında iki tane uç sallanıyordu.

Bir tane uç, palmiye ağacına benzeyen ama tam olarak öyle adlandırılamayacak bir şekildi, diğeri ise H harfiydi. Kalın zincirli olanın uçları ise yine o şekil ve A harfiydi. Uçlar küçük parlayan taşlarla bezenmişti.

"Harry... Çok güzel." dedi Alora ne söyleyeceğini bilemeyerek. Başını kaldırıp ona baktığında gözleri ışıl ışıldı. "Bayıldım."

"Gerçekten mi?" Harry hevesle sormuştu, beğenmesini o kadar çok istiyordu ki rahatlamıştı Alora'nın yüzündeki mutluluğu görünce. "Arkadaş bilekliği gibi düşündüm, Sirius da iyi bir fikir olduğunu söyledi ama-"

"Gerçekten çok güzel, teşekkür ederim." İçtenlikle söylemişti Alora bunu. "Takmama yardımcı olur musun?"

Harry hemen ince zincirli olanı alıp Alora'nın sol bileğine taktı. Alora bilekliğine hayranlıkla bakarken Harry'nin de kendisininkini takmasına yardımcı oldu.

"Bu şekil ne? Ağaca benziyor ama aynısı değil gibi."

Başını salladı Harry. "Hediyeni yazın yaptırmaya başlamıştım, yaptırdığım yerdeki adam uçları gösterirken çok dikkatimi çekti, beğendim. Ne anlama geldiği hakkında hiçbir fikrim yok, şekli hoşuma gitti yalnızca."

Başını salladı Alora ve "Teşekkür ederim tekrardan." dedi. "İyi ki varsın."

Harry gülümseyip onun yanağından bir makas aldı. "Asıl sen iyi ki varsın."

-

-

-

Doğum günü dileğini bile Harry için dileyen Alora...

Bu sevgi bana çok fazla

Siriusum🥺 Pierre ve atı ahandjjsıdjdjd

James ve Pierre🥺 Potter Vandeleur ikilileri için yaşıyorum. PotDeleur💘

İyi ki doğdun Aloram. Ekim bebeklerinden yalnızca biri oldun ahsjajdjskdj

Öpüyorum hepinizi. Oy ve yorumları unutmayın. O kadar okunma geliyor oy ve yorum oranları yine de düşük :(

22.07.2023







Continue Reading

You'll Also Like

26.1K 4.5K 13
"Başka birine aşık olmaktansa, fazlasıyla senin olmakla meşgulüm." "Bebeğim, ikimiz de biliyoruz."
12.2M 590K 87
18 yaşında genç bir kızın yolu çıkmaz bir sokakta hiç kesişmemesi gereken bir adamla kesişti. Adam hayata ve mavi renge küskündü. Genç kızla beraber...
22.9K 2.1K 39
Jisung,yanlış zamana denk gelen kızgınlığı yüzünden Lee Minho ile birlikte oldu. Omegaverse & MinSung ✪✪✪
65.6K 3.2K 42
Komşunuz Barış Alper Yılmaz olursa ne mi olur?