SAKLI「ʜᴀʀʀʏ ᴊ. ᴘᴏᴛᴛᴇʀ」

By audrisimpavi

62.8K 8.7K 12.7K

Karanlık Lord, 31 Ekim 1981 gecesi Harry Potter'ı öldürüp kehanetten kurtulmaya çok hazırdı. Onun planlarını... More

açılış
karakterler
⚵1 - sonsuzluk anlaşması.
⚵2 - hogwarts, ikinci yıl.
⚵3 - hogwarts, üçüncü yıl.
⚵4 - yuvaya dönüş.
⚵5 - profesör vandeleur.
⚵6 - kazanlar ve itiraflar.
⚵7 - ateş kadehi.
⚵8 - şampiyonlar.
⚵9 - göl kenarı.
⚵10 - ejderhalar.
⚵11 - ilk etap.
⚵ 12 - affettirme çabası.
⚵13 - hogsmeade'de bir gün.
⚵14 - kavalye sorunu.
⚵15 - noel balosu.
⚵16 - harry'nin hatası.
⚵17 - cedric'in teklifi.
⚵18 - üç adam.
⚵19 - alora'nın sevgilisi.
⚵20 - cedric ile hogsmeade.
⚵21 - patronus.
⚵22 - ikinci etap.
⚵24 - yeni düzen.
⚵ 25 - toplantı sonrası.
⚵ 26 - harry'nin patronusu.
⚵ 27 - üçüncü görev.
⚵28 - en değerli iki parça.
⚵29 - yaz günleri.
⚵ 30 - yeni arkadaş.
⚵ 31 - müzik odası.
⚵ 32 - fotoğraf.
⚵ 33 - doğum günü.
⚵34 - plan değişikliği.
⚵35 - yılanlar.
⚵36 - pierre ve sirius.
⚵37 - alora'nın kıskançlığı.
⚵38 - tatsız kutlama.
⚵39 - harry'nin gidişi.
⚵40 - claudia.
⚵41 - depresyon.
⚵42 - yanan tren.
⚵43 - mektupların getirisi.
⚵44 - evine hoş geldin.
⚵45 - kartlar açık.
⚵46 - yüzleşme.
⚵47 - pierre'in hayatı.
⚵48 - intikam al.
⚵49 - ortak salona dönüş.
⚵50 - voldemort'un sırrı.
⚵51 - korkak mı cesur mu?

⚵ 23 - söylenenler ve gözlemler.

908 167 171
By audrisimpavi

Alora ikinci görevden birincilikle ayrılan Cedric'i görevden beridir görmemişti. Üç gün olmuştu ve üç gündür ne zaman Cedric'le denk gelmeye çalışsa Cedric ya ortalarda olmuyor ya da bir bahaneyle kaçıyordu yanından.

Bir şeyi yanlış yapıp yapmadığını düşünmeye başlamıştı Alora ancak aklına hiçbir şey gelmiyordu.

Bu konuyu Hermione'ye de sormuş, ondan da akla yatkın bir çıkarım alamamıştı.

Bu yüzden biraz olsun canı sıkkındı ama tamamen canı sıkkın olmadığı için Cedric'e karşı hislerim ne kadar yoğun? sorgulamasına girmişti kendi içinde. Ve aldığı cevaplar hoşuna gitmese de gerçekçi oluyordu.

"Vandeleur!" Remus'un kendisine seslenmesiyle irkildi genç cadı ve profesörüne döndü. "İksirine bak, neredeyse katılaşacak."

Alora'nın gözleri iksirine döndüğü anda katılaşmaya başlayan sıvıyı gördü ve hızlıca kaşığını eline alıp karıştırmaya başladı. Remus ona yaklaşıp "İyi misin? Dalgın gibisin." demişti.

"İyiyim." dedi Alora. "Yorgunum sadece." 

"Dersten sonra konuşalım ister misin?" Remus anlayışla gülümsedi. "Kaç zamandır bana hiç uğramıyorsun, alınmaya başlıyorum artık."

Alora sırıtmadan edemedi. "Bilerek yaptığım bir şey değil, kusura bakma." dedi. "Bugün için de babama söz verdim, onunla vakit geçireceğiz."

Remus, Pierre'in bahsi geçince yüzünün değişmemesi için elinden geleni yaptı ancak yüzündeki gülümseme küçülmüştü. "Anlıyorum, yarınını bana ayırırsın o zaman." 

Alora birkaç saniye düşündü bir işi var mı yarın diye ancak bir şey aklına gelmeyince "Elbette olur." dedi. Remus onun bakır rengi saçlarını narince okşayıp arkadaki masaya ilerledi.

Remus gider gitmez Harry arkasını dönüp Alora'ya bakmıştı. "Bu haksızlık, iksirin kötü olunca sana kızmıyor ama bana kızıyor!" 

"Çünkü annesi iksir dehası olan kişi ben değilim sensin Harry." Alora ona gülümsedi. "Benden ümidi pek yok ama senden var, annenin genlerinden dolayı."

Harry oyuncu bir edayla kaşlarını çatıp dudaklarını büzdü. Alora onun sevimli huysuz görüntüsüne gülümsemeye devam etti. "Bence sebep bu değil, sana kıyamıyor yalnızca."

"Kim bana kıyabilir ki zaten?" dedi Alora tatlı tatlı gülümseyerek ve saçlarını iki yana savurarak.

Eğlenircesine iki yana vücudunu sallarken Harry ona gülümsedi, Alora'nın yüzündeki neşeye bayılıyordu.

Üstelik eskisi gibi birbirleriyle şakalaşabiliyor olmaları rahatlatıcıydı. Alora'yla bu yakınlığını özlemişti ve buna muhtaç olduğunu içten içe biliyordu.

"Haklısın, kimse kıyamaz sana." dedi Harry, hala gülümsüyordu. "Ben de kıyamam."

Alora bir anlığına durup Harry'ye baktığında kalbinin küt küt attığını hissetti. Dağınık siyah saçları yine alnına doğru dökülmüştü, yeşil gözleri ışıldıyordu ve yüzündeki gülümseme çok canlıydı, çok sevgi doluydu.

Harry'nin kendisine sevgi dolu olmasına alışıktı ama bu sevginin içeriğinin değiştiğini bilmek kalbini titreten bir his yaratıyordu içinde.

Hızlıca gözlerini Harry'den kaçırıp iksirine dikti. "İksirine bak, benimki gibi rezil olacak yoksa. Remus kızmasın."  Harry onun aniden kaçışına anlam veremezken bir şey demeden iksirine döndü.

Alora iksiri karıştırmak için tuttuğu kaşığı iksirin içine düşürürken ufak bir küfür mırıldandığı ağzının içinde. Eli ayağına dolaşmıştı, bu haline anlam veremiyordu.

Aklına kolyesi geldiğinde kolyeyi gömleğinin dışına çıkarıp rengine baktı, sarıydı. Sarı ne anlama geliyordu?

Babasının kendisine birkaç gün önce verdiği listenin hala çantasında olduğunu hatırlayınca iksiri tamamen boş verip çantasına eğildi ve listeyi eline aldı.

Renkleri kontrol ederken nihayet sarıyı buldu ve yanında yazana baktı, heyecan. Alora heyecanlı olduğu için elinin ayağına dolandığını fark edince yutkundu.

Harry'nin etrafında heyecanlanıyordu.

Listeyi çantasına geri koyarken bir süre bunu düşündü. Harry'nin yanında duyduğu heyecan Harry'nin kendisine duyduğu hisler yüzünden miydi yoksa Alora'nın da mı kafası karışıyordu? Bunu anlamaya çalıştı.

Hiçbir mantık kuramazken bir elini saçlarının arasından geçirip sakin kalmaya çalıştı. Ta ki Remus kendi yerine gitmek için yanından geçerken kolyesini görene kadar.

Sarı renkli, yıldız şeklindeki kolyeyi gören Remus duraklayıp "Alora, bu senin mi?" diye sormuştu. Kolyeyi tutup bakarken Alora "Babamın Noel hediyesi, güzel değil mi?" dedi.

Remus kaşlarını çattı. Pierre Vandeleur'un hediyesiydi demek. Remus bu kolyeyi ve taşı hatırlıyordu, nasıl hatırlamazdı ki?

"Demek babanın hediyesi." dedi kendi kendine. Pierre Vandeleur çok olmaya başlıyordu. "Güle güle tak."

Alora hızlıca yerine gidip oturan Remus'u izledi şaşkınca, niye suratında öfkeli bir ifade vardı anlamamıştı ama kafa yoramadı, aklı kendi duygularıyla doluydu.

Başını iki yana sallayıp düşüncelerini zihninden kovalamaya çalışırken Remus dersin bittiğini ilan etti ve Alora yanında Hermione ile dersliğin çıkışına ilerledi. Yanlarına Ron ve Harry de katılmıştı.

"Dersler bitince ortak salonda eşli patlamalı pişti oynayalım, uzun zamandır takılmıyoruz." dedi Ron.

"Bence de. Alora'yla sizi bir yenelim, değil mi?" Harry, Alora'ya döndü sırıtarak. İkisi devamlı Hermione ve Ron'u yeniyorlardı, Ron bir süre sonra bundan bıkıp ikisiyle oynamayı bırakmıştı ancak neticede dayanamamış olmalıydı.

Alora gülümseyerek "Kesinlikle." dedi. Hiçbir şey olmamış gibi davranmaya çalışıyordu ancak kolyesinin sarı parıltısını aklından çıkaramıyordu.

Koridorun ortasına geldiklerinde Hermione gördüğü sarı cübbeli kişilerle "Alora, Cedric geliyor!" dedi hevesle.

Tüm bakışlar karşıdan gelen üç Hufflepufflıyı buldu, Cedric arkadaşlarına bir şeyler anlatarak gülüyordu. Harry, Cedric'i görünce tadının kaçtığını hissetse de bir şey belli etmedi, Alora ise derin bir nefes vermişti.

"Git konuş hadi!" dedi Hermione tekrardan. "Kaçmasına izin verme."

Hermione haklıydı, Alora hem neler olup bittiğini çözümlemeli hem de kendi duygularını bir tartıya koymalıydı. Başını sallayıp "Haklısın." dedi bu yüzden. "Sonraki derste görüşürüz."

Alora hızlı adımlarla Hufflepufflı üçlünün yanına giderken Harry "Ne konuşacak ki onunla?" diye sordu. "Bir şey mi var?"

"Cedric birkaç gündür Alora'dan kaçıyor galiba, Alora nedenini öğrenecek şimdi." 

Harry kaşlarını çattı, bu ilginçti. Diggory neden Alora'dan kaçıyordu ki? Harry'nin gözlemleyebildiği kadarıyla Alora'dan hoşlandığı çok belliydi çünkü.

"Tuhaf." dedi Ron imalı imalı. Harry ona baktığında arkadaşı tek gözünü kırpmıştı. "Diggory böyle dengesiz davranırsa Alora'yı kendinden soğutur."

"Evet, Ron. Bunu biliyor olman ne güzel." dedi Hermione gıcık bir şekilde gülümseyerek ve adımlarını hızlandırıp iki erkeği yalnız bıraktı.

Ron kollarını iki yana açıp "Ne dedim ki şimdi ben?" demişti giden kızın arkasından bakarken. "Bu kızlar niye böyle?"

Harry başını iki yana salladı.

"Cedric, konuşabilir miyiz?"

Aniden karşılarına çıkan bakır saçlı kızla Hufflepufflılar durarak ona baktı. Koyu mavi gözlerini beklentiyle Cedric'in üzerine dikmişti Alora.

"Derse yetişmeye çalışıyorum Alora, başka zaman-"

Tekrardan kendisini başından savmaya çalışan Cedric'e bu sefer izin vermeyecekti genç cadı. "Beş dakikanı bile almaz, kenarda konuşalım." dedi. "Önemli."

Gryffindor inadına karşı Hufflepuff nezaketinin galip gelmesi imkansızdı, bu yüzden Cedric nefes verip arkadaşlarına "Bana ortalardan yer ayırın." dedi ve Alora ile birlikte koridorun uzak bir köşesine çekildi.

Nihayet baş başa kalmışlardı ve Alora'nın konuyu uzatmak gibi bir niyeti yoktu. "Benden niye kaçıyorsun?" diye sordu bu yüzden beklemeden. "İnkar etmeye de çalışma, farkındayım tavırlarının."

"İnkar etmeyecektim zaten, kafamı toparlamam gerekiyordu." dedi Cedric. Bir Hufflepuff olarak dürüst olacak ve düşündüklerini Alora'ya söyleyecekti.

"Hangi konuda?"

"Bir şeyler fark ettim, birkaç zamandır aklımı kurcalıyordu zaten. Bunları düşünüyordum."

Alora kaşlarını çatarak Cedric'in sözlerinin devamını bekledi ancak Cedric'in "Harry'nin sana aşık olduğunu düşünüyorum." demesini beklemiyordu.

Afallayarak onun yüzüne bakarken "Ne?" dedi. "Bu da nereden çıktı?"

Omuz silkti Cedric. "Anlaşılıyor Alora. Sana bakışından, sana yaklaşımından." dedi. Tekrar derin bir nefes alarak sözlerinin devamını getirdi. "Ve bence sen de ona aşıksın ama farkında değilsin."

"Saçmalama!" dedi Alora hızlıca. "Harry'ye aşık falan değilim."

Harry'nin hislerini inkar edememişti çünkü Cedric'in gözleminin yerinde olduğunu o da biliyordu. Fakat kendi hislerini inkar edebilirdi.

Cedric ona düşünceli düşünceli baktı. "Bence öylesin. Her konuşmamız Harry'ye bağlanıyor, farkında değil misin? Ondan bahsederken sürekli gülümsüyorsun, mutlu oluyorsun. Bu arkadaşlık bağı değil Alora, ben hiçbir arkadaşımdan bahsederken senin gibi olmuyorum."

"Kardeş gibiyiz çünkü, arkadaş kadar basit bir kavram değil bizimkisi."

"İnkar etmek senin seçimin ama zamanı gelince benim haklı olduğumu anlayacaksın bence. Sadece... Düşün dediklerimi."

Alora telaşlandı. "Saçmalama Cedric! Öyle bir şey olsa seninle neden flört edeyim ki?"

"Bastırdığın duyguları henüz anlayamıyorsun Alora, bence kendini test etmelisin. Haklılığımı anlayacaksın o zaman." dedi. "Bu yüzden seni ve kendimi gözden geçirdim. Açıkçası sana daha fazla bağlanmadan seni hayatımdan çıkarmam en doğrusu olur yoksa sonu ikimiz için de kötü olacak."

"Cedric-"

Cedric hafifçe gülümsedi. "Söyleyeceğin hiçbir şey fikrimi değiştirmeyecek Alora." dedi. "Harika bir insansın ve birlikte geçirdiğimiz her vakit benim için çok güzeldi. Umarım mutlu olursun."

Alora'nın başka bir şey demesine izin vermeden hızlı adımlarla yanından ayrıldı Cedric. Bakır saçlı cadı da yalnızca arkasından bakmıştı. Cedric'in dedikleri kulağında yankılanmaya devam ediyordu.

Bence kendini test etmelisin, duygularını bastırıyorsun, Harry'ye aşıksın. Bunlar doğru olabilir miydi? Alora beyni patlayacakmış gibi hissederken ne yapması gerektiğini düşünüyordu.

"Alora?" Harry'nin sesini duyunca ona doğru döndü, Harry tek kolunda çantasıyla kendisine yaklaşıyordu. Alora onun burada ne işi olduğunu anlamamıştı.

Üstelik onunla ilgili bir şeyi düşünürken Harry'yi karşısında görmesi pek iyi olmamıştı, zihni daha da bulanıyordu.

"Harry, niye derslikte değilsin?"

Omuz silkti Harry. "Diggory ile ciddi bir konuşma yapacağını söyleyince Hermione iyi misin diye merak edip geri döndüm. Kötüysen yanında olmak için."

Harry sana aşık ve bence sen de ona aşıksın. Cedric'in sesi zihninde bir kez daha çınladı. Sonra gözlerinin önüne sarı renkli kolyesi geldi. Sana yaklaşımından, bakışından belli.

"Şey, evet." diye mırıldandı Alora. "Aramızdaki şeyi bitirmeye karar verdik."

Yeşil gözleri şaşkınlıkla aralandı Harry'nin. Doğru mu duyuyordu o yoksa Alora gerçekten yollarını ayırdığını mı söylemişti? "Sen ciddi misin?" 

Başını salladı kız. Harry ona şaşkınca bakmaya devam ederken Alora uzanıp onun boynuna sarıldı. Bir an için yalnızca hayatta kendini en yakın hissettiği insana sığınmak istemişti.

Zihnindeki tüm seslerden, kalbindeki tüm titreşimlerden uzaklaşmak isteyerek Harry'ye sığınmaya çalıştı.

Ders başlamıştı, koridorlarda kimse kalmamıştı. Derse geç kaldıkları için ikisi de ceza alacaktı ama umurlarında değildi, o anın derdi derse geç kalmak ve ceza değildi.

Harry, Alora'nın atılımıyla afallasa bile teklemeden kollarını onun beline dolayıp Alora'yı kendine çekti ve sımsıkı sarıldı. Onun sıcaklığını ve parfümünün kokusunu uzun bir aradan sonra ilk kez bu kadar net hissediyordu ve itiraf etmesi gerekirse özlemişti bu yakınlığı.

"Çok mu üzüldün?" diye sordu korkarak da olsa. Alora'nın o çocuğun arkasından harap olmasını istemiyordu, Diggory bunu hak etmiyordu çünkü. Alora'nın büyük sevgisini de hak etmiyordu.

Tüm sevgiye yalnızca kendisi sahip olmak istiyordu. Alora'yı kimseyle ve hiçbir şeyle paylaşamazdı, paylaşmak da istemiyordu.

Alora bir an yanıt vermedi, kendini ölçtü. Tüm konuşma boyunca Cedric'in kendisini bırakmasındansa Harry hakkında söyledikleri onu en çok etkileyen olmuştu.

Kollarını Harry'den uzaklaştırıp onun yüzüne baktı Alora. Aralarına yine de fazla mesafe girmemişti, yalnızca artık ona sarılmıyordu. "Hayır, çok değil." dedi yeşil gözlerine dikkatle bakarken.

"Güzel." dedi Harry, Alora'nın yakınlığına karşı nefesini tutmuştu ancak bu yakınlığı bozmaya gönlü elvermiyordu. Neredeyse burunları birbirine değecek kadar yakınlarken Harry midesinin burkulduğunu hissetti. "Üzüntünü hak etmiyordu zaten."

Harry'nin belindeki elinin birisinin hafifçe hareket ettiğini fark eden Alora bedeninden geçen elektriği fark edip yutkundu. Bilerek yapmamıştı Harry ancak Alora'yı fazlasıyla etkilemişti bu dokunuş.

Kendini test etmelisin, fark edeceksin. Cedric bir kere daha konuştu zihninde. Alora aklının bulandığını hissetti, bakışları Harry'nin derin derin bakan yeşil gözlerinden onun dudaklarına inmişti.

Bu yakınlık neden başını döndürüyordu, en yakın arkadaşı, yıllardır bu kadar yakınında olan kişi değil miydi karşısındaki? Bunca zaman hiçbir etki yaratmayan bu yakınlık neden şimdi Alora'nın aklını uçuruyordu?

Cedric haklı mıydı? Alora duygularını bastırarak Harry'ye olan her duygusunu arkadaşlığa, hatta kardeşliğe sığdırmaya mı çalışıyordu?

"Harry..." Alora bir an durakladı, zihninden geçenler gerçek miydi? Harry'yi öpmek istediğini düşünüyordu, gerçekten onu öpmeyi istiyordu. 

Bu bulanık bir zihnin düşünceleri miydi yoksa bastırdığı duyguların dışavurumu muydu?

Harry onun kokusuyla mest olurken "Alora, ben-" diye başladı lafa ancak Alora elini kendi yanağına koyunca durakladı. Onun sıcak avcuyla diyeceği her şeyi unutmuştu.

Bu yakınlık ikisine de iyi gelmiyordu, bu kesindi. Etrafa karşı kör olmuşlardı.

Hiçbir şey söylemedi Alora, hiçbir işaret de vermedi. Yalnızca uzanıp Harry'nin dudaklarına dudaklarını bastırdı. Harry'nin yanağına dokunan eli de yavaşça kayarak ensesini kavramıştı.

Donakaldı Harry, her şeyin gerçekliğini sorguladı bir anlığına. Alora'nın kendisini gerçekten öpüp öpmediğini anlamaya çalışırken bunun gerçekten yaşandığını fark edip ilk seferki gibi basit bir öpücükle yetinmemek adına dudaklarını aralayıp o da Alora'yı öptü.

Dudakları birbirine karışırken Alora dizlerinin titrediğini hissediyordu, Harry ile tam anlamıyla bir öpüşmeyi paylaşırken aklı uçup gitmişti. Her şeyi karanlık bir perdenin arkasından izliyordu adeta.

Harry, Alora'nın belini tutan ellerini sıkılaştırıp onu kendine biraz daha çekerken Alora parmaklarının ucunda iyice kalktı. Harry devamlı boy atarken Alora'nın birkaç santim zar zor uzaması nedeniyle aralarındaki boy farkı iyiden iyiye açılmıştı.

Nefesleri kesilene kadar öpüştüler, hatta nefesleri kesildiğinde bile Harry durmak istemedi, sınırlarını zorlayarak Alora'nın üst dudağını kavrarken Alora da onun alt dudağını tatlı tatlı emiyordu.

İkisi birbirinden uzaklaştıklarında sis bulutu dağılmaya başlamıştı. Birbirlerine baktılar, ikisinin de dudakları ve dudaklarının çevresi kıpkırmızıydı.

Hiçbir şey söylemediler birkaç saniyeliğine. Alora dönen başını toparlamaya çalışırken Harry de nefesini düzene koymayı denedi.

"Ben ne yapıyorum böyle?" diye mırıldanan Alora'yı duydu Harry ve ona baktı. Bakır saçlı cadının parmakları dudağına dokunuyordu. "Tanrım."

Harry'yi bir kere daha öpmek istemesi elini ayağına dolaştırarak telaşa kapılmasına neden olmuştu. Tüm duyguları birbirine dolanırken ne yapacağını bilemedi, kendini boğulacak gibi hissediyordu.

Harry kendini hatırladı hatırlayalı en yakınıydı, en değerlisiydi. Ama ona hiç sevgili gözüyle bakmamıştı, şimdi Harry'nin sevgilisi olabilme olasılığı tüm dengelerini şaşırtmıştı.

"Alora-"

Başını iki yana salladı genç kız, Harry'nin konuşmasına izin vermeden. "Bir süre yalnız kalmaya ihtiyacım var, neler olduğunu kendi kendime düşünmeliyim."

"Ama-"

Alora "Özür dilerim, bana izin ver." diyerek hızlı adımlarla yanından ayrıldı. 

Harry arkasından şok içinde baktı, ne olmuştu şimdi öyle?

-

-

-

ALORA KAÇMA ARTIK

ama onu da anlamak lazım, kızın aklını toparlaması ve bu duyguları zihninde sentezlemesi gerekiyor

fakat Harrynin hep geride bırakılması biraz tatsız oldu

neyse ki Cedric gurur onur haysiyet şahsiyet sahibi bir insan ki kenara çekilip Alora ve Harry'yi birbirine bıraktı, kral çocuk

Alora için kıvılcım çaktı, bakalım Harrynin kıvılcımıyla birleşip yangına dönüşecek mi?

Eternity'de uyarı yapmıştım, burada da yapmam gerekiyor. Bölümlerin okunma sayısıyla oy sayısı arasındaki oran oldukça dengesiz

Okuyorsunuz ama oy vermeyi de unutmayın, yorumlar için de aynısı geçerli elbette. Çünkü bu durumda da benim paylaşma şevkim sönüyor

Öpüyorum hepinizi, oy ve yorumları unutmayın

26.06.2023










Continue Reading