Episode 38
"Üç asist"
(3 yaşında derken hiçbir şakam yok)
***
Kerem : Günaydın sevgilim :)
Asel : Günüm aymış
Asel : Günaydın sevgiliiimm :)
Kerem : Arada bir sevgili olduğumuzu unutuyor gibisin
Kerem : Beni aramamanın ya da mesaj atmamanın başka bir açıklaması olamaz çünkü
Asel : Öalzbwlxmşwmx
Asel : Saçmalama Kerem
Asel : Aksine sırf sana yazmak için telefonu normalden daha fazla almaya başladım.
Asel : Ama sabah dokuzda eve girdik, ben akşam altıda uyandım ve senin gibi futbol oynayıp taraftarla şampiyonluk kutlamadım
Asel : Dinlenmeni istedim
Asel : Hem ne önemi var bundan sonra tüm zamanlar bizim değil mi zaten?
Kerem : Kapıyı açsana.
Asel : Ne?
Kerem : Kapıyı aç sevgilim :)
Telefonu elimden bırakmadan hızla kapıya yöneldim. Buraya geleceğine imkan veremiyordum, açıkçası şaka yaptığını düşünüyordum. Dış kapıyı açarken karşımda gördüğüm sevgilim ise tüm bu düşüncelerimi yanıltmıştı.
"Sevgilim?"
Keremin neşeli sesine karşı gülümsedim, kapıdan biraz geri çekilirken geçmesi için müsade ettim. O da adımlarını içeri atmış, içeri geçmeden bir elini belime koymuştu. Diğer eli de belimi bulurken kollarımı boynuna dolamıştım.
"Hoş geldin."
Boynuna gömüldüğüm için sesim kısık çıkmıştı. Kerem belimdeki kollarını biraz daha sıkılaştırırken derin bir nefes almıştı. Bunu yapan sadece o değildi.
"Şimdi hoşbuldum."
Söylediği şey kıkırdamımı sağlarken ondan istemesem de ayrıldım. Yüzümdeki gülümseme ile ona bakarken o ayrılmamıza bozulmuş gibiydi. Kapıyı kapatıp elinden tutarak salona yürümeye başladım. O da az önceki ayrılmayı unutmuş gibi elimi daha sıkı tutup benimle gelmeye başladı.
Salondaki koltuklara otururken zihnimde gezen o soruyu dudaklarımdan çıkardım.
"Neden gelmiştin?"
Gelmesinden rahatsız değildim. Ama ikimiz de yorgunduk ve içinde bulunduğumuz durumu kabullenme aşamasındaydık. En azından birbirimize birkaç gün izin veririz diye düşünmüştüm.
"Rahatsız mı oldun?" Keremin sesine yansıyan kırgınlık hızla toparlanmamı sağlarken aynı hızla kafamı iki yana salladım. "Hayır," dedim. "Hayır rahatsız değilim aksine burada olduğun için de çok mutluyum ama yorgunsundur ailenle vakit geçiriyorsundur diye düşünmüştüm."
Hızla kurduğum cümlenin ardından derin bir nefes alırken Kerem bu halime gülümsemekle yetinmişti. Pot kırdığımı anladığım için yüzüm düşerken Kerem dudaklarını araladı.
"Aslında annem evden kovdu, şampiyon oldun kalk kutla diye. Bizimkilerle plan yaptık ama ben erken çıkıp senle de vakit geçirmek istedim."
Söylediği şey yüzümde güller açmasını sağlamaya yeterliydi. İlişkimiz çok yeniydi, belki de 24 saat bile olmamıştı ama çok seviyordu, çok fazla değer veriyordu. Bunu belli etmekten de geri çekilmiyordu ve bunu anlamak için Keremle yıllar geçirmeme gerek yoktu.
"İyi yapmışsın," diye mırıldandım. Utanmıştım ve bunu saklamaya gerek duymuyordum. "Planımız ne peki?" Heyecanlı çıkarmaya çalıştığım sesimle Kereme biraz daha yaklaşmıştım. Bir ayağımla bağdaş kurarken diğer ayağım koltuktan sarkıyordu. Kerem ise düz bir şekilde koltukta oturuyordu.
Birkaç saniye düşünen Kerem cevap verdi. "Film izleyelim?" Söylediği şey birkaç saniye kafamda tarttıktan sonra onaylarcasına başımı salladım. "Sen film seç o zaman, bende bir şeyler hazırlayayım yanına."
"Hepsini tek hazırlama," Kolktuktan kalktığımda arkamdan seslenen Keremi başımla onayladım. "Taşırken seslen bana."
Mutfağa girdiğimde hızla tencere çıkarırken zulalarımın yanına gittim. Evde çok fazla pineklemeyi seven birisi olarak abur cubur depomun olması gerekiyordu. Çekmeceyi açtığımda iki cips alırken birkaç çikolata almıştım. Hızla mısırı da aldığımda çekmeceyi kapatıp ocağa döndüm.
Mısırları ayarlayıp tencerenin kapağını kapattığımda yanına iki kase ve iki tabak çıkardım. Cipsleri içine yerleştirirken bir tanesini ağzıma atmıştım. Bir şeyleri hazırlarken yemek sofrada yemeğe benzemiyordu ve kesinlikle aynı tada sahip değillerdi.
Patlamaya başlayan mısırların olmasını beklerken dolaptan ikimiz içinde bir bardak çıkarmıştım. İçecekleri de doldurduğumda her şey hazırdı, mısırları bekliyordum.
Hazırladığım şeylerin bi kısmını götürmek için elime aldım. Salona geçtiğimde Netflixte gezen bir Kerem ise beklediğim bir şeydi. Yunusla beraber olduklarında da seçemediklerini söylemişti bu yüzden böyle bir tabloyla karşılaşmak şaşırtıcı değildi.
Elimde taşıdığım cipsleri televizyonun önündeki masaya koyarken Keremin bakışları beni bulmuştu. Elindeki kumanda ile bana bakarken kaşlarını çattı.
"Beni çağır demiştim." Bir şeyi beraber yapmaya özen gösteriyordu ve bunu zorunda olduğu için değil istediği için yapıyordu. "Bitti zaten mısırlar olsun, sende filmi seç."
Kerem kararlı çıkan sesimle bir şey demezken yeniden televizyona döndü. Mutfağa döndüğümde beni karşılayan mısır kokusu ile elime bir kaşık almıştım. Ocağın altını kapatıp mısırları da kaselere koyarken bir tepsiye içeceklerimizle birlikte koymuştum.
Yeniden içeri döndüğümde beni karşılayan manzara ise az öncekinden çok farklıydı. Televizyonda Netflix açık değildi, nereden bulduğunu bilmediğim bir şekilde Bein Sports kanalı açıktı ve dün oynanan Ankaragücü maçının tekrarı vardı. Kerem ise iki ellerini dizlerinin üzerine koymuş maçı izliyordu.
Maçı dün bizzat kendisinin oynaması dışında ise bir sorun yoktu.
"Sevgilim?"
Sesimle bana dönen Keremin bakışları beni bulurken şaşkın bir şekilde ona bakıyordum. Kerem ise televizyonun sesini kısıp yeniden bana dönmüştü. Elimde tuttuğum tepsiyi masaya koyduğumda yanına oturdum.
"Galibiyet sarhoşu mu olmak istiyorsun?" diye sordum gülerek. Yaşadığımız bu şeyi milyon yıl geçse hayal edemezdim, bu kadar komik olacağı ise aklımın ucundan geçmezdi.
"İzleyecek başka bir şey yoktu." Suç işlemiş küçük bir çocuk gibi cevap verirken yüzümdeki gülümseme daha da büyüdü. Önümüzdeki cipsten bir tane alıp ağzıma attıktan sonra dudaklarımı arala.
"E hadi sesini açsana izleyelim."
Verdiğim tepki ile yüzünde gülümseme büyürken bir şey söylemeden kumandayla maçın sesini açtı. İlk yarı bitmiş ikinci yarının ikinci çeyreğindeydik, ve dakikaya bakılırsa üçüncü gol gelmek üzereydi.
"Burada yaptığın asist çok iyiydi." Diye mırıldandım. Bir yandan da önümüzde duran mısırdan bir tane almıştım. "Barışta çok iyi koştu." Keremin bana verdiği cevap ile üçüncü gol gelmiş, izlememe rağmen yeniden sevinçten dört köşe olmuştum.
Birkaç dakika sonra gelen korner ile yeniden dudaklarımı araladım. "Kaç asist yaptın, üç mü?"
Kerem onaylar anlamda başını salladığında dikkati maçtaydı. Sanki maçı dün o oynamamış gibiydi. "Şampiyonluk maçında üç asist nesin sen şovmen mi?"
Söylediğim şey ile Kerem kahkaha atarken bakışları bana dönmüştü. Bir kolunu omzuma atarken beni kendisine daha çok çekmişti. Herhangi bir utanma duygusu hissetmezken anın güzelliğine oturup saatlerce ağlayabilirdim. Maç izlemek belki basit bir şeydi ama bu kadar basit bir şeyin bu kadar duygu hissettirmesi de yanımda oturan adamdan kaynaklıydı. Ve tek duam kollarının arasında olduğum bu adamın hayatımın sonuna kadar benimle kalmasıydı.
***
Merhabaaa, iki gündür yoktum maalesef çünkü sınava gerçekten çok az kaldı bu yüzden benim psikoloji nanay olma yolunda emin adımlarla ilerliyor 🥳
Hayırlısıyla başarılı bir şekilde atlatacağım ama atlatana kadar neler yaşıcam meraktan ölen var öşahzlwnzşs
20 senelik yaşamımın en önemli maçı İnnâ fetehnâ leke fethan mübinâ zinciri 👇🏻
Bu arada bölüm yazmayı çok denedim ama olmadı, bilmiyorum inşallah yanlış anlamazsınız beni ama içime sinmeyen bir bölümü de yayınlamak istemedim..
Yıldızı parlatmayı, yorumlar yapmayı unutmayıın. Bir sonraki bölümde görüşmek üzere sizi çok seviyoruuum ❤️💛🦁🪄