Macera dolu bir gün yine ışınçağı kolejindeydi. Güneş en tepede parlıyordu. Ama okulda kara bulutlar dolaşıyordu.
Ahuse ve Songül okula ayrı ayrı gelmişti. Songül cezaevinden çıktıktan sonra Ahuse ile görüşmemişti. sONgül ile sahil ipek ise artık iki yakın arkadastı. Çünkü ikisi de BEDEL ÖDEMİŞTİ.
Okulda andimız için sıra bekliyorlardı.
Sarp sıraya yaklaştı ''OOO BEDELLİ TAYFA!''
sAHİL İPEK: Komk değil sarp... sen basket antremanındayken biz bedel ödedik. ve senin saçma planlarının bedeli.
Sarp: ben mi dedim kızım ne niye trip atıyorsun?
Sahil ipek: senden ayrılarak çok iyi bir karar vermişim
Sarp: kızm sen benden ayrılmadın ben senin beni bırakman için sebepler verdim
Songül: yaa hadee hadeee yaylan zarptirik nefesini boşa yorma o benim yengem
Sahil gülümsedi '' ayy songül alemsin ya. gerçektne önceden seni varoş saftirik yılan çingen futursuz ve garip olduğunu düşünürdüm. aslında hala böyle düşünüyorum ama aynı zamanda seviyorum seni''
Songül: vallaa ben de senin şımarık mıymıy ilgi bağımlısı korkak biri olduğunu düşünürdüm. hayla öyle düşünüyorum. ama olsun yeni ahretliğim sensin
Arka sırada bunu duyan ahuse özgüre döndü
Ahuse: inanamıyorum özgür en en yakın arkadasım köylüm Songül başka biri sanki
Özgür: aslındaa başka biri değil sadece senin arkadaşın değil
Ahuse: ama neden ben parsla sevgili olmadığımı söyledim o da tamam dedi
Özgür: evet ama onun cezaevi çıkışına gelmedin bile
Ahuse: ya tamam da teknoloji tasarım ödevi vardı o akşam gelemedim işte
Özgür: iyi de seni gece vakti alıp hastaneye gittiğim gün de ertesi gün geometri sözlüsü vardı ama sen evden kaçıp gelmiştin
Ahuse morardı evet özgür doğru bir tahlil yapmıştı. Hoşlandığı çocuk için yanıp boklu mahallesinden kalkıp gece vakti gidebiliyordu ama arkadasını yanına gitmiyordu.
Pars sıraya girmemişti derse geç girdi. Uykusuzdu. Her zamanki hali. derse geç girmesi ve saçı başı dağılmış olması gerçekten havalıydı.
Songül benim yanımda oturmuyordu artık. En önde sahil ipek ile oturuyordu.
Benim yanımda boştu. Pars yanıma oturdu.
Pars: günaydınn naptın
AHUSE: hiç yhaa bugünki geometri ödevini yaptın mı?
Pars: ne ödevi ahuse cezaevinden yeni çıktım ben
Ahuse: ay pardon haklısın
Ders geometriydi hoca sinüs co-sinüs ve hipokrates gibi şeylerden bahsediyordu. EVET ÇOCUKLAR BİR ÜÇGENİN İÇ AÇILARININN TOPLAMI 360TIR.
Songül hemen lafa daldı '''PEKİ HOCAM İÇ ACILARININ TOPLAMI NEDİR?''
hOCA: Acılar.... çocuklar size açılar konusunu her açıdan anlatabilirim ama acılarınız onları sadece siz anlatabilirsiniz
Songülün bu sözü ahuseyeydi bu vbelliydi
Sarp lafa atladı
''hocam pardon daa biz edebiyat dersinde miyiz geometri dersinde miyiz? hadi yaa lütfen para ödüyoruz bu okula''
halbuki onun babası okulun sahibiydi para ödemiyordu ki. Sarp'ın bu mallıkları inanılmazdı.
Tenefüs zili çalmıştı
Songül tuvalete saçını düzleştirmeye giderken PARS önünü kesti
-oo yarmagül keyfin yerinde galiba
-pars ne istiyosun teşekkür ettim sana sonsuz bi borcum var artık. hatalıyım biliyorum ama içimdeki acının tarifi yok toplamı yok çıkarması yok. matematik yetmiyor yaşadıklarımı hesaplamaya
-yarmagül sana tek bişey söylücem. o kefaret parasını bana borçlusun. ödemezsen evine icra gelir.
-pars tamam ödücem dedim iş bakıyorum zaten en kısa zamna da ödücem
Songül'ün parsa kefaret parası borcıu vardı ama pars'ın songüle bir kalp borcu vardı....
Songül okul çıkışı iş aramak için etrafa bakıyordu. dükkanların camlarında garson satış danışmanı aranıyor gibisinden ilanları gözlüyordu.
O sırada Sarp'ın arabası yanaştı
sarp: heyyy songooo napıyosun burda
Songül: öfff çekil başımdan be
sarp: ya ne kızdın yaa naptık
Songül: ya ilerle başlatma şimdi
Sarp: ya sen parsa borcunu ödemek için para aramıyo musun
songül: evet bana bakk ne teklif etcen sen bana
sarp: ya durrrr öyle değil bizim malikaneye part time hizmetçi aranıyo da
songül: lan napıcam sizin evinizde bokunuzu mu temizlicem
sarp: yaa mutfağa yardımcı
songül: hmmm iyimiş. nasıl başvurucam
sarp: ya ben anneme söylerim alır seni zaten arıyor. hatta anneme yardımcı aranıyor. sabah portakal suyunu sıkması için birine ihtiyacı var atla götüreyim seni eve.
songül: tamam ama bu aramızda kalsın kimse bilmesin valla vururum seni he
Sarp ardinç hanedan'ın malikanesine yani handen malikanesine varmıştık.
''amaan amannnn bur aneymiş gızzz'' diye içimden geçirdim
ALTIN yARAKLI KOLTUKLAR AVİZELER VE ALTIN BURMA KAPI KOLLARI VARDI. havuzun suyu bizim içme suyumuzdan daha temizdi. çimenler bizim köydeki çimenlerden daha yeşildi. aman tanrım bunlar nasıl bir cennette yaşıyor.
songül: vayy be siz ne kadanda zenginmişsiniz.
sarp: fff var işt ebiseyler işte annemle tanıştrıayım seni ama onun yanınd aşu şivene konuşmana dikkat et. biraz hanım hanımcık ol
songül: ulan sen sanki beyefendisin de benim hanımlığımı sorguluyorsun sen önce kendin efendi ol
sarp: anne ben geldimm
annesi gepgenç gözüküyordu saçları platin sarıydı teniyse sankim köye mevsimlik gelen işçiler gibi yanmıştı. ama bir farkla bodrumdaki yazlığındna yeni gelmişti.
sarp: evet annee bu sana bahsettiğim part time hizmetci songül çok fakirler paraya ihtiyacı var. aa işte annem SUZAN. kendisi miss2000dir
Songül: evet valla mis gibi 2000bin kadar miss
Suzan: hmmm demek songül sensin. canım bak şimdi bu gördüğün zenginnliklere aldanıp sakın rehavete kapılma. çok çalışman gerek. benim peşimde olacaksın. sabah portakalsuyumu zencefil özütü ile karıştıracak 2 shot ejder meyvesi tohumu ve jameikadan gelen maymun boku kahvesinden iki ölçek katarak bana getireceksin.bunlar zor işlerdir anladın mı
songül: vallaaha mhh yani evett. anladım efendim hanım efendi suzan abla efendi hanım
Suzan: bana SUZAN HANIm diyeceksin
Sarp: anne o zaman simdi baslasın işe istersen.
Suzan: evet hemen başla git diğer hizmetçilerle tanış
SONGÜL SEVİNSE Mİ ÜZÜLSE Mİ BİLEMEDİ.
Songül'ün bu işi tercih etmesindeki en önemli şey pars'ın da burda yaşamasıydı. Ama sarp parsı göreceğimi düşünmemiş miydi.
Akşam üstü yemek hazırlanmıştı. Zenginler yemeğe oturmuş songül ise onlara su vermekle yükümlüydü.
SUZAN: ahhh benim canımmm iyi kalpli ailemmm canıom kocamm
KAZIM ŞEREF HANEDAN:: suzanım hayatımm neşe kaynağım
Bu iğrenç mıçmç sarpın bile midesini bulandırıyordu
SUZAN: bugün size cok özel bi haberim var biliyorum aile kurulllarımız gereği PARS müştemilatta kalıyor. ama onu bugün bu yemeğe çağırıyorum.
Songül: NEE! WTF nasıl ya ulannn cocuk beni hizmetciyken görcek ya. gerci zaten rezil olcağım kadar oldum
PARS kapıdan içeri girdi Songülle gözgüze geldiler. Pars onu tanımıyormuş gibi yaparak masaya oturdu.
KŞH: benim güzel ailem parçalanmışş bir sanat eseri vazo gibi ailem....
Suzan: kazımcım biliyosun ben hep bir arada olalım istedim. hemm... bu sevgi bahçemize gelecek olan senin şu amerikadaki yeğeninin de görmesini istedim
KŞH: oo gelicek miydi ya
Suzan: aa evet gelicekti
Pars: NASIL YA? Rüzgar mı gelcekti?
Sarp: yaa annee bu nasıl söylemezsin ya
SUZAN: aaa bilmem benim de son dakika haberim oldu
Dış kapıdan ses geldi.
Suzan: songülcüm misafirimiz geldi acaba valizlerini alır mısın
Songül dışarı çıktı valizleri alırken onunla gözgöze geldi. RÜZGAR! en az pars kadar serseri en az SAERP kadar site çocuğuydu.
Rüzgar: selammm sen kimdin ya
Songül: helooooo ben gül...
Rüzgar: vovv bu ne egzantirk bi isim ROSE yani.. sana bundan sonra ROSE desem
Songül: aaayy eyy evet ben saten şeye gittiğimde yabancı ülkeye hep bana rose derler.
Rüzgar: nereye gitmiştin
Songül: Batum'a
Rüzgar: ooo gezmeyi seviyosun yani
Songül: ee yanii akbilimiz yettiğince
Rüzgar: burada cok sıkılacağımı snamıştım ama sanırımm seninle baya eğlenicez. BU VALİZLERİ TAŞIMA lütfen. bir beyefendi bir kadına asla valiz taşıtmaz.
songül içinden ne kadan da jentilmen biri diye düşündü. gerçektne bu zamna kada rhep ona kötü davranan erkeklere ilgi duymuştu. en son aşık olduğu kişi ona borç takmıştı. ama RÜZGAR... bambaşka yerlerden esiyordu.
Yemek sonra havluları toplamak için odaları gezen songül, katları dolaşıyordu. BİRDEN banyoya daldı
o da ne?
Rüzgar duştan çıkyordu
''ayyyy töbe töbeee ayyy valahah özür dilerim''
''heyyy... sakin ol... ben zaten bu çıplaklar kampındaydım... alışığın yani''
songül: iyi de ben çıbıldaklar kampınd adeğildim yani. yahu bizimkiler denize bile kıyafetle giriyor. ayy pardon yaaa... haklısın biraz ani tepkim verdim
songül terlemeye başlamıştı
rüzgar: noldu kızardın RED ROSE mu desem sana?
o sırada pars odaya girdi
pars: lNNN LANN NOLUYOOO ULAANN ULAN NE YAPIYSOUN
rüzgarın boğazına yapıştı
songül: ayyy ay. oluyo yaşasın ilk defa benim içn kavga ediliyor
rüzgar: heyy kuzii kuzinaa kazınnn yapma lütfebç hanfendi kirlileri topluyordu yanlışlıkla banyoya daldı
Pars songül'ü kolundan tuttuğu gibi balkona çekti
pars: ya kızım senin işin var burda. sen neden şaşırmadın beni görüdğüne
songül: çünkü biliyordum zaten burada çalışmaya başlama sebebim de seni daha fazla görmek
pars: kimden öğrendin
songül: bunun bi önemi var mı?
Pars: sarp bnu gör diye seni zaten buraya işe aldı
songül: ee alsın... be zaten biliyodum ahuse söyledi.
pars: ahuse:
songül: artık burdyaım pars sana olan borcumu ödemek için bu işe girdim.
pars: offf başka iş mi yok
songül: evet yok ülkede yüksek linsanlı eğitimli insanlar bile iş bulamıyor ben nasıl bulayım. bu iş için bile diploma istediler ama lisede okuduğumu söyeldim ilkokul diplomamı gösterdim
pars: rüzgardan uzak dur
songül: nedenmişşş gayet tatlı biri hem çok anlaştık
pars: ya sen beni delirtcek misin kızım
songül: kızım mı.... noldu kıskandın mı
pars: kıskanmadım rüzgarın ne denli çapkın olduğunu biliyorum
songül: ee iyi ya ben de çapkınım iyi anlaşırız
O sırada balkonun altında SARP ONLARI dinliyordu....
Suzan hanım seslendi ''SONGÜL! NEREDESİN SEN ÇABUK ŞU KUMANDAYI UZAT BANA''
songülü zor günler bekliyordu....
****bölüm sonu****