𝐀 𝐭𝐡𝐫𝐞𝐚𝐝 | Kerem Aktür...

By ihtimallerdahilinde

424K 22.6K 4.7K

Galatasaraya ömrünü adamış Asel, sevdiği futbolcu Kerem Aktürkoğlunu savunmak için Twitter da bir thread seri... More

𝐀 𝐭𝐡𝐫𝐞𝐚𝐝
2. Bölüm
3. Bölüm
4. Bölüm
5. Bölüm
6. Bölüm
7. Bölüm
8. Bölüm
9. Bölüm
10. Bölüm
11. Bölüm
12. Bölüm
13. Bölüm
14. Bölüm
15. Bölüm
16. Bölüm
17. Bölüm
18. Bölüm
19. Bölüm
20. Bölüm
21. Bölüm
22. Bölüm
23. Bölüm
24. Bölüm
25. Bölüm
26. Bölüm
27. Bölüm
28. Bölüm
29. Bölüm
30. Bölüm
31. Bölüm
33. Bölüm
34. Bölüm
35. Bölüm
36. Bölüm
37. Bölüm
38. Bölüm
39. Bölüm
40. Bölüm
41. Bölüm
42. Bölüm
43. Bölüm
44. Bölüm
45. Bölüm
46. Bölüm
47. Bölüm
48. Bölüm
49. Bölüm
50. Bölüm
Özel Bölüm 1
Özel Bölüm 2
Özel Bölüm 3
Özel Bölüm 4

32. Bölüm

8K 426 106
By ihtimallerdahilinde

Episode 32
"Bir İstanbul beyefendisi"

***

Üzerime giydiğim pembe elbiseyi düzeltirken saatin yaklaşmasıyla heyecanım daha da artıyordu. Bir anlık gazla Keremin teklifini kabul etmiştim ama şu an içten içe keşke inatlaşmasaydım diyordum.

Telefonumun çalmasıyla kendime gelirken arayanın Kerem olduğunun bilincindeydim. Bu yüzden telefonu açmadım, yüksek ihtimalle aşağıda olduğunu haber vermek için aramıştı. Eşyalarımı ve anahtarımı alırken evden çıktım. Kapıyı birkaç kere kilitledikten sonra bu gece için büyük şansa ihtiyacım olduğunu düşünüyordum.

Titreyen ayaklarımla aşağı indiğimde arabaya yaslanmış bir Kerem görmek beklediğim bir durum değildi. Giydiği beyaz tişörtün altına siyah kot pantolonunu giymiş, üzerine giydiği beyaz ceketi ise ona hem spor bir hava katmış hem de eksik olan şeyi tamamlamıştı.

Yanına yaklaştığımda bana dönen bakışları üzerimde gezinmiş, rahatsızca yerimden kıpırdanmamı sağlamıştı. 

"Selam." Gür çıkan sesim ile bakışları bana dönerken gülümsedi. Küçülen gözleri bana güzel bir manzara sunarken bu manzarayı kaçırmamak için gözlerimi bile kırpamamayı düşündüm. Kerem bana ne yapıyordu bilmiyordum ama bu hislerden hiç şikayetçi değildim.

"Selam." Arkasını dönüp kapıyı açtığında yeniden gülümseyerek bana baktı. "Buyurun hanımefendi."

Yaptığı şey kıkırdamamı sağlarken bakışlarını üzerimde hissediyordum. Koltuğa binmeden önce ona döndüğümde yaptığı jeste karşılık vermek için dudaklarımı araladım. "Teşekkür ederim beyefendi."

İstanbul beyefendisi...

Yüzümüzdeki gülümseme ile ikimiz de yerlerimize geçerken emniyet kemerimi taktım. Yanıma oturan Kerem de benimle aynı şeyleri yaparken son kez dikiz aynasını düzeltip bana döndü.

"Hazır mısın?" Yüzünde gördüğüm imalı gülüş evden çıkmadan önce hissettiğim heyecanı götürürken yerimde dikleştim. "Hazırım."

Keremle yan yana gelince ikimizin de inat kapasitesi artıyor, bildiğimiz şeyden kolay kolay vazgeçmiyorduk.  Araba yavaş yavaş hareket etmeye başlarken ikimiz arasında mutlak bir sessizlik vardı.

"Nereye gidiyoruz?" diye sordum. Yemek yemeği kabul etmiştim ama nereye gideceğimizi bilmiyordum, çok fazla görünür bir yerde de olmak istemiyordum çünkü geçen gün yaşadığımız magazin olayının yankıları hâlâ sürüyordu.

"Çok sevdiğim bir kafe var, sahibi de çok tatlı bir kadın. Sakin de bir yer, eminim sende seveceksin."

Alttan alttan tedirgin olduğum konuya değiniyor, beni rahatlatmaya çalışıyordu. Başımla onu onaylarken Kerem tüm odağını yola vermişti. Onun dikkatini dağıtmak istemediğim için cama dönerken yeniden bir sessizlik oluşmuştu aramızda.

Kerem gözünü yoldan ayırmayıp radyoya dokunduğunda arabanın içini müzik sesi doldurmuştu. Birkaç kanal ileri gittikten sonra karşımıza çıkan şarkıda dururken bunun hayatın bir işareti olarak görüyordum.

İlk bakışta aşk mı olur, yoktur öyle şey
Kandırıldım a dostlar varmış öyle şey
Gelin görün halimi, gelin görün halimi

Yavaş yavaş ritim tutarken şarkıya da eşlik etmeye başlamıştım. Ona dönmesem de Keremin dudaklarında bir sırıtma meydana geldiğini hissedebiliyordum.

Eskilerim sarhoşluk eseri,
Ama hanfendi sarhoşluk sebebi
Ve onla bakıştıktan sonra ben kesildim,
Ne Roma, ne Londra, ne Madrid ne Viyana

Yavaş yavaş sesimiz yükselirken bende rahatlamaya başlamıştım. Öyle ki yavaş yavaş dans etmeye bile başlamıştım. Göz göze geldiğim Kereme bakarak şarkıyı mırıldandığımda dudaklarındaki gülümseme ile yola dönmüştü.

Bir İstanbul beyefendisi gibi,
bir İstanbul beyefendisi
Agresif ama oldukça nazik,
Bir İstanbul beyefendisi

Yükselen sesime katılan Keremle yolculuk daha eğlenceli bir hâl alırken ikimiz de kendimizi ana kaptırmıştık. Bu sefer onun bakışlarını üzerimde hissederken göz göze gelme ihtiyacı hissetmiş gibi ona döndüm.

Ve paylaşmıyor sevgisini
Bir İstanbul beyefendisi
Ve centilmenlik akıyor her yanından
Bu aşkın hanfendisi

Yüzündeki gülümseme ile yola dönerken ben öylece kalmıştım. Üzerimdeki etkisi tarif edilemeyecek kadar büyüktü ve yapabildiğim tek şey onun yanında derin nefesler almak oluyordu.

Şarkılar bize eşlik etmiş, yol hızlıca bitmişti. Ormanlık bir alanda kalan kafenin etrafı çok sakindi. Birkaç arabanın dışında başka araba olmazken bu beni rahatlatmıştı. Kendim için değildi ama Kerem için endişeleniyordum.

İkimizde arabadan indiğimizde ılık hava yüzüme çarparken titredim. Keremde arabadan inmiş beni arabanın önünde beklerken ona doğru ilerledim. Arabayı kilitlerken gözüm plakaya takıldı.

41 KA 107

Plaka bir yerden tanıdık gelirken Keremin elini belime koymasıyla ilerlemeye başlamıştık. Elini koyduğu yer karıncalanırken buna alışamıyordum. İkimiz de kafeye girdiğimizde sıcak hava yüzümüze çarptı. Dışarısının soğuk olmamasına karşı sıcak hava iyi gelmişti.

Keremin yönlendirmesiyle ikimizde bize ait olan masaya geçerken birkaç kaçamak bakışı üzerimizde hissedebiliyordum. Zihnimden birkaç fikir geçerken bunları gecenin sonuna sakladım.

Geldiğimiz mekan gerçekten de söylediği gibi sade ve şirin bir yerdi. Masamıza oturduktan birkaç saniye sonra gelen garson siparişlerimizi aldı. Yanımızdan ayrılan garsonla Kerem'e dönerken onun da bakışlarının bende olduğunu fark etmiştim.

"Teklifime evet diyeceğini düşünmemiştim." Keremin başlattığı konuşma ile sandalyeme yaslanırken gülümsedim. "Sen beni hiç tanımamışsın ya."

Yüzünde bir gülümseme oluşan Keremi izlerken Kerem dudaklarını araladı. "Tanıt o zaman."

Söylediği argümanla kalakalırken kendimi hızla toparlamaya çalıştım. Onun karşısında kelimelerimin kalmaması gerçekten sinir bozucu bir durumdu. "Ne bilmek istiyorsun?"

"Öyle değil," dedi Kerem. "Mesela huyların neler, ne seni kızdırır, ne seni güldürür... Bu tip şeyler. En sevdiğin renk gibi klişe soruları sormuyorum. Çünkü ilgilendiğim şey dışın değil, için."

Kerem hakkında öğrendiğim bir şey varsa kesinlikle ağzının iyi laf yaptığıydı. Bazı anlarda söyledikleri kalakalmamı, hemde içimde mutluluktan uçmamı sağlıyordu.

"Tüm bu söylediklerini zamanla kendin keşfetmek daha güzel olmaz mı?" Dudaklarımdan çıkan cümleler bu kez onun susmasını sağlarken keyifle gülümsedim. Onun da dudakları yana kıvrılırken onayla başını salladı.

Gülümseyerek onu izlerken bakışlarım yan masalara kaydı. Çaprazımızda oturan iki erkek bize bakarken birinin elinde telefonu fark etmemle yerimde kıpırdandım. Yemeği bozmak istemediğim için sessiz kalırken bu akşam magazinde yer almamak için dualar sıralıyordum.

"Çocukluğunu hatırlıyor musun?" Keremin söyledikleri ile odağım yeniden bize dönerken sorusunu düşünmeye başladım. "Çok değil."

Gerçekten de çocukluğuma dair çok fazla anı hatırlamıyordum. Ailem normal bir aileydi ve bende normal şartlar altında yetişmiştim. Kardeşim olmadığı için tek başıma büyümüştüm. Annem çalıştığı için beni anaokuluna vermişti ama utangaç kişiliğim yüzünden sadece Elifle arkadaş olabilmiştim.

"Neler hatırlıyorsun peki?" Keremin meraklı sesi düşüncelerimden sıyırırken aklıma gelen anıyla gülümsedim. Çocukluğuma dair hatırladığım en güzel anıydı.

"Annem çalıştığı için beni anaokuluna verdiler. İlk gün kimse beni arasına almadı. Sonraki günler de öyle. Bende zaten çok utangaçtım. Ama sonra bir gün sınıfa birisi geldi. Öğretmen tek boş yer benim yanım olduğu için benim yanıma oturttu. Çok fazla konuşmadım onunla ama o benimle konuşmak için çok çabaladı. Hatta sırf onunla konuşayım diye saçıma sakız yapıştırmıştı."

Anlattığım hikayenin sonunda kahkaha atarken Keremin de güldüğünü ama aklının bir şeylere takıldığını fark etmiştim. Bu düşüncemi haklı çıkarmak için dudaklarını araladı.

"Görüşüyor musun hâlâ o çocukla?" Gülümseyerek söyledikleri sakin bir ses tonundan uzakken içinde kıskançlık sezmiştim. Bu kıskançlık hoşuma giderken dudaklarım daha da kıvrıldı. Herhangi bir tatsızlık çıkmasını istemiyordum ama bu zevki de yaşamak istiyordum.

"Evet, çok yakın bir arkadaşım. Yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmez." Söylediklerim ile Kerem daha çok gerilirken ben zevkten dört köşeydim. Onun karşımda bu halde olması hoşuma gidiyordu. "İsmi ne?"

Sorduğu soru ve yavaştan kızarmaya başlayan yüzü ile ona kıyamazken oyunu daha fazla uzatmamaya karar verdim. "Tanıyorsun ya, sizle buluştuğumuzda yanımda olan kız; Elif."

Kerem rahat bir nefes verirken durumu toparlamak adına hızla dudaklarını araladı. "Güzel bir hikayeymiş." Kerem kıkırdarken masamıza gelen garson yüzünden sohbetimiz kesilmişti. Az önceki çapraz masamıza bakarken yeniden ellerinde telefon vardı. Bizi çektikleri belli olurken belli etmeme amaçlı garsonun gitmesini bekledim. Garson yanımızdan ayrıldığında yüzüme bir tebessüm koyarak Kereme baktım. Onun da bakışları bendeyken bir konu açmak için dudaklarımı araladım.

"Senin var mı küçüklük anın?" Kerem birkaç saniye düşünür gibi yaparken gözümün kenarı ile o masayı kontrol ediyordum. Büyük ihtimalle resimler çoktan çekilmişti ve buradan dönemezdik. Tek umudum yayılmamış olmalarıydı.

"Çocukken çok yaramazmışım ben." Keremin söze başlamasıyla ona dönerken yeniden yüzümde bir tebessüm belirmişti. O yanımdayken yüzüme sahte bir tebessüm koymaya gerek kalmıyordu, gözleriyle buluştuğumuz her saniye gülümsememi engelleyemiyordum zaten.

"Rıdvan abimle Selim abim bir gün koltuk minderlerini koymuşlar takla atıyorlar. Bende küçüğüm ve çok merak ediyorum ne olduğunu. Yapmak istediğimde de hayır dediler. Bende üzüldüm ama hırslandım da. Bunlar gittikten sonra minderleri o şekle koyup onlar gibi yapmaya çalıştım. Kolum çıkmış."

Kahkaha atarken Kerem de bana katılmış, gözümüzden yaş gelircesine gülüyorduk. "Sonra noldu?" Meraklı çıkan sesime karşı Kerem hikayeye devam etmek için dudaklarını araladı. "Çok bir şey olmadı, annemler görüp hastaneye götürdüler. Sonra çıkık derken kolumu sargılı buldum. Rıdvan abimle Selim abim çok dalga geçmişlerdi benle."

Yeniden ikimiz de gülmeye başlarken masada bir sürü hikaye anlatılmış, yarım saati geçirmiştik. Anlatılan hikayelerden dolayı yemeğimize hiç dokunmazken o masanın hâlâ resimlerimizi çekmesi daha da huzursuz etmişti beni. Evet çekilen çekilmişti ama rahatsız hissettiriyordu.

"Asel," Keremin bana seslenmesiyle bakışlarım ona döndü. "Geldiğimizden beri bir huzursuzsun, bir problem mi var?"

Şaşkınlık içerisinde Kereme bakarken bunu nasıl fark ettiğini anlamaya çalışıyordum. Onun farkına varabileceği bir şekilde bakmıyordum, nasıl fark etmişti? "Düşünme öyle, çok belli ediyorsun huzursuz olduğunu."

Omuzlarım inerken geceyi mahvettiğim düşüncesi ile içim yeni bir huzursuzlukla dolmuştu. "Çaprazımızda olanlar geldiğimizden beri resimlerimizi çekiyor. Magazine düşmek problem değil ama linç yemeni istemiyorum."

Yaptığım itirafla Keremin bakışları oraya döndü. Rahatlamıştım ama gecenin bitmesine sebep olduğum için üzgündüm de. Kerem birkaç saniye sonra bana döndüğünde yüzünde bir gülümseme vardı. "Geliyorum ben."

Masadan kalktığında gerilerek ayağa kalkmak istemiştim ama kalkacak gücü bulamamıştım. Yine de tetikte bekliyordum. Kerem çocuklarla konuşurken bizi çeken genç telefonunu çıkardı. Birkaç saniye telefonda bir şey yaparken Kerem çocuğun omzuna vurdu. Yanlarından ayrılıp buraya gelirken yüzünde gülümseme vardı. Yine de çocukların yanında yüzünde gülümseme olduğunu sanmıyordum.

Yeniden masaya oturduğunda beklentiyle yüzüne bakıyordum. Ne olup bittiğini anlatmasını bekliyordum.

"Noldu?" Meraklı çıkan sesimle Keremin bakışları bana döndü. "Bizim taraftar çıktı. Sorun yok, hallettim. Ama hâlâ rahatsız hissediyorsan gidebiliriz."

Gecenin bitmesine daha çok vardı ama ben çoktan bakışlardan rahatsız olmuştum bile. Kerem her ne kadar sildirmiş olsa bile rahatsız olmaya devam ediyordum ve bir kişi çektiyse eminim başkaları da çekmişti. Onaylar anlamda başımı salladığımda Kerem cevabını almış, el işareti ile garsonu çağırmıştı.

"Hesap konusunda katıyım Kerem. Senin yemeğini ben, benim yemeğimi sen ödüyorsun konu kapanıyor."

Keremin ağzını dahi açmasına izin vermeden gelen garsonla hesabı hızla halletmiş, cafeden çıkmıştık. Işık hava yeniden tenimi titretirken hızla arabaya yönelmiştik. Arabaya binen Kerem ısıtıcıları açarken sessizlik kendimi suçlamaya yetecek bir unsurdu. Araba hareket etmeye başlarken dudaklarımı ısırıyor, dilime gelen sözleri geri itmeye çalışıyordum ama olmuyordu.

"Kızdın mı?" Sessiz geçen yolculuğu bölen sesimle Keremin bakışları bana döndü. Yüzünde gördüğüm gülümseme biraz olsun rahatlamamı sağlarken yine de içimde vicdan azabı çekiyordum. "Hayır Asel, neden kızayım. Bende rahatsız olmuştum, çok ünlü olunca böyle oluyor işte."

Gülümseyerek söylediği şeyler benimde gülümsememi sağlarken eve dönüş yoluna girmiştik. Geldiğimiz gibi devam eden yolculuğumuzda ikimiz de az önceki olay yaşanmamış gibi davranıyor, şarkılar söylüyorduk.

Araba evimin önünde durduğunda bakışlarım Kereme döndü. Yol boyunca aklıma gelen fikir ve özgüvenle dudaklarımı araladım.

"Şimdi yemeğimiz mahvoldu ve doğru düzgün bir şeyler yiyemedik. Eğer vaktin varsa geceyi benim spesiyalimle bitirelim. Hem daha rahat oluruz?"

Heyecanlı çıkan sesim, hızlanan nabzımla Keremden bir cevap bekliyordum. Onu evime davet etmek için kaç yürek yemiştim bilmiyordum ama bu hamle Keremden kaçmadığımın en büyük kanıtlarından birisi olabilirdi. Yüzündeki gülümseme büyürken Kerem dudaklarını araladı.

"Çıkalım bakalım."

***

Merhabaaaa!!!

Gecenin bir yarısı bölümle geldim napayım anca bitti ÖŞABZLWNSĞWMX

Aselin giydiği elbise 👆🏻

Bu arada gerçekten Aselin yürek yediğini düşünüyorum ama afferin kızım devam böyle 🫶🏻 Yavaş yavaşta finale yaklaşıyoruz hiiç öyle söylemek istedim 🥹

Yıldızı parlatmayı ve yorum yapmayı unutmayıın sizi çok seviyoruum ❤️💛

BU ARADA A THREAD 30K 🥹😭

Ve şunu da söylemek istiyorum; Umutsuzluğa kapılmak için hiçbir neden yoktur. Çünkü bizler uçurumun kenarındaki yıkık bir ülkeden modern bir Cumhuriyet yaratan Mustafa Kemal'in çocuklarıyız.

Continue Reading

You'll Also Like

1.5M 123K 35
yüzbaşı alfa kim taehyung'un başı feminist omega jungkook ile dertteydi -Enemies to lovers
592K 68.6K 54
"eğer yapabilseydim kendimi senin ceplerine sığdırabilmek isterdim" texting + düzyazı 22.11.2022
322K 41.3K 40
bir ipe bağlanmayı öğretmek fwb texting / düzyazı
270K 20.4K 14
Tek başına bebeğiyle Seule taşınan omega jeon jungkook ve komşusu safkan alfa kim taehyung . Omegaverse! SafkanAlfatae! Omegakook! Text&Düzyazı!