Dershane Hocam

By S0gukyaz

2.4M 109K 63.2K

Yüce yaradan beni yaratırken bol keseden ego hamuruma katmışsa ben bir şey yapamam abicim. Ego doğuştan gelen... More

Ödev
Bittim
Özür Dilerim
Küçük?
Firariler
Görmüyorsun hiç
Eda
Demir Hoca
Kalp Ağrısı
Sıra Bende
Olmaz
Yüzbaşı
Bir Hafta
Aşıksın
Sevgilim
Yaş Pasta ve Biber Turşusu
Sarı Bebe
Basıldık
Misafir
Yitirilen İrade
Tekrar Kazandık Galiba
Yüzbaşının Kızı
Senden Uzakta
Evim
Kritik Mesele
Bir Adım Öteye
Reziliğin Böylesi
Maviş
Gönderi
Curcuna
Korku
Racon
Bu Adam Benim Kocam
O Gece Bu Gece
İhtiras (I)
İhtiras (II)
İhtiras (III)
Prensim
Müptelam
Dilan
Uzun Süren Ayrılık
Kayıp
Son Bir Adım
Amerika
Evet
Bebemin Anası
Kadınım
Vermiyorum
(kesit)
Evleniyorum

Zamanı Değil

21.7K 1.7K 961
By S0gukyaz

Bir şey fark ettiniz mi?Kitapta sabah yaşanan olaylar olunca bölüm sabah geliyor,akşam olayları için bölüm akşam geliyor ehehehehe :)

....

Yaptığı yanlışları,doğru bildiği yanlışları ne zaman anlar insanoğlu?Ya da öfkesinin önüne çektiği perdeyi ne zaman aralama gereksinimi duyar?

Bence bir şeylerin rüya değil de gerçeklik algısı kazandığında.Şu an gördüklerim bir rüya olamayacak kadar gerçekti ve gerçekliğin içinde güzel olamayacak kadar korku içerikliydi.

Derin bir nefes çektim içime ve tüm sesler resmen kulağımda boğuklaştı.

Masada oturanlar hepsi ayaklanmış ve gözlerimizin önünde yere yığılan bedenin yanına koşarken ben hala gerçekliği kabul edemiyordum.

Şu an şokta olmam,herşeyin aniden gerçekleşmesinden kaynaklanıyor kesinlikle.Çünkü nasıl bir anda olduğunu anlamış değildim.

Tabi bu şoku üzerimden atmam,Ömer'in hızla Demire koşarken omzuma çarpmasıyla gerçekleşti.

İşte şimdi her şey daha bi netlik kazandı.Olaylar,yerde yatan adam ve sesler...

Elim ayağıma dolandı resmen.Kalbim bu sefer öfkeyle değil de korkunun en dehşetli haliyle sarsılırken kesik bir nefes ciğerlerime doldu.

"Demir?" Dudaklarımdan çıkan kelime yankı yapıp bana geri dönmüştü sanki.

Büyükçe bir adım attım kırgın ve küs olduğum adama.Sonra bir adım daha bir adım daha ve kendimi koşarken bulduğumda bir şeyleri daha bi iyi anladım.

Öfkeyle kalkan zararla oturur demiş ya atalarımız ben sanırım bahsettikleri öfkenin sınırını aşmışım.Zararla değil kaybetmekle sınanacağımı anladığım an kalbimin diğer yarısının onda olduğu adamın yanına nasıl gelmiştim bilmiyorum bile.

"Hüseyin koş ambulansı ara."dedi beni evime bırakan taksici.

Ellerim tir tir titrerken ki sadece ellerim de değil bedenimde korkudan titrerken başının arkasına geçtiğim gibi kafasını kaldırıp dizimin üzerine koydum.

Titreyen elimle yüzünü kavradım."D-demir saçmalama hadi aç gözünü."şşşh bir şey olmadı Melek sadece ufak bir baygınlık.

Ama öyle olmadığını hissediyordum ve çok korkuyorum.Gözünü açana kadar yanında olacağım senin.Ama ondan sonra beni yanında bekleme Güngör tamam mı?

Fırat abim nabız sayarken korkudan olsa gerek midem bulanmaya başlamıştı.Yere yığılışı defalarca gözlerimin önünde canlanırken başımı eğip alnımı alnına dayadım.

"Ölme tamam mı?Daha seni vuracaktım ben."diye mırıldandım.

Gözlerim git gide doluyordu ve yanağını okşadığım adam için bildiğim tüm duaları okumaya başladım.

Allah'ım lütfen bir şey olmasın.Bak ben senin bu kulunu çok seviyorum ama sadece kırgınım.

Hem zaten niyetleri sen daha iyi bilirsin.Kalbimden geçen yarın olduğunda onunla konuşmaktı.Daha detaylı ve her şeyiyle konuşmaktı.Ama bak o uyanık değil şimdi.

Bir uykunun beni bu kadar korkutacağı hiç aklımın ucundan dahi geçmezdi.
Çok uzun uyuyanlardan olma olur mu Güngör?Daldığın uykudan uyan nolur.

Başımı kaldırdım ve hâlâ Demire bakıp ne yapacaklarını bilmeyen adamlara karşı bağırdım.

"YA KALDIRSANIZA ADAMI!ARABA DİYE BİR ŞEY VAR!HASTANEYE GÖTÜRELİM HEMEN!"

"Nabzı çok düşük ve düşmeye devam ediyor.Hadi hadi hadi,zaman yok."

Fırat abimle göz göze geldiğimizde mavileri ilk defa hiç sevmediği biri için endişeyle parlarken gözümden akan bir damla yaşı hızla silip "hadi güzelim."diyerek ayağa kalktı.

Önce Demirin ayaklarını yere sabitledi sonraysa ayakkabısına basarak üzerine eğilip kollarını tuttuğu gibi kendine çekti ve omzuna aldı.

"Hadi hızlı olun biraz!" Koşarcasına arabaya doğru ilerledim.

İçimde koskoca bir sıkıntının ağırlığı var.Bir insanın müptela olduğunuz gözlerinin ömür boyu kapalı kalacağını düşünsene...Ya da düşünmeyin boş ver.

Yüreğimi sanki biri avucuna alıp sıkıyor ve bırakıyordu.Öyle içim daralıyor,korku öyle bir bedenimi zangır zangır titretiyordu ki anlatamam.

Arabanın arka kapısını hızla açıp binerek diğer kapıya doğru kaydım.
Fırat abim omzundaki bedenle göründüğünde "kafasına dikkat et."dedim titrek sesimle.

Kafasının arkasına eline koyup koca bedeni koltuğa uzattığı anda başını tekrar dizlerim üzerine koydum.

Yarı ölü gibi duran bedeniyle gözlerimden yaşlar akmaya başlarken alnına,şakağına,yanağına küçük küçük öpücükler kondurdum.Eğer bir acı çekiyorsa acısını alayım diye yüzünü öpücük çiçekleriyle süsledim.

Hadi ama Güngör seninle daha konuşacaktık biz.Sana olan düşkünlüğümü biliyorken umarım beni bırakmazsın.Hem benim bayılmam lazım senin değil.Kalkar mısın lütfen.

Araba hızla ilerlerken tek avantajımızın buraya yakın olan hastane olduğunu biliyordum.
Biraz daha dayan tamam mı herkülüm?

"Melek nesi var?"diye soran Ömer'e karşılık sabır çekerek başımı kaldırdım.

"Bir aylık hamile."dememle ön koltuktan başını çevirip şöyle bir baktı yüzüme.

Başımı ne var anlamında salladım.Göz devirip bir nefes verdi.

"O anlamda değil ya.Ne bileyim belki bir hastalığı vardır da biliyorsundur diye dedim."

Yanaklarını okşadığım adama şöyle bir baktım.Bildiğim kadarıyla yoktu.Acaba var mıydı?Peki ne kadar emindim bir hastalığı olmamasından.Hiç.Hiç emin değildim.

"Öğreniriz." Dediğim gibi telefonumu eşofmanımın cebinden çıkarıp İnstagrama girdim.Dm kutusundan Dilanı bulup Instagram üzerinden aradığımda telefonu hoparlöre verip başımı ölü gibi yatan adamın omzuna koydum.

Ölme Güngör ölme.Daha ben sana trip atacaktım.Sonra sen bana yalvaracaktın.Biraz burnun sürtecek asıl haklının ben olduğumu idrak ettikten sonra o şırfıntıya güzel bir siktir çekecektin.Sonra bilmem belki yeniden başlardık?

Bir iç çektiğimde kokusunu ciğerlerime hapsederken şöyle bir baktım bizimkilere.Fırat abim araba kullanmaya odaklanmışken Ömer stresten alnını ovalıyor ve camdan dışarı bakıyordu.

Bunu fırsat bilerek kalbimin, acısını hissettiği adamın boynuna daha çok sokulup çenesinden öptüm.Bak içimde bir fırtına dönüyor ve ben oradan oraya savruluyormuş gibi hissediyordum.
Beni o fırtınadan çekip alman için sana ihtiyacım var Demir.Uyan lütfen.

"Efendim?"

Telefondan gelen kızın sesiyle hızla başımı Demirin boynundan çektim.Tabi Fırat abimin dikiz aynasından arkaya bakıp hemen oturuşunu düzelttiği gözlerimden kaçmamıştı.Sizde de bir yanık kokusu alıyorum ama umarım düşündüğüm değildir.Banane ben abimi paylaşmam.

"Sen beni daha ne yüzle arıyorsun ya?Cidden kendini ne zannediyorsun sen?Kızın suratını ne hale getirmişsin,yazık ya biraz insan ol."

"Çok konuşma lan.Tek bir defa soracağım.Abinin bir hastalığı var mı?"

Afallamıştı sanki.Telefonun diğer ucundan ses gelmezken göz devirdim."Dilan heceleyeyim mi?"

Fırat abim boğazını temizlerken kulaklarını dört açmış onu duymak için şekilde şekle girmişti.Ohooo abicim sen o düşüncelerini bi kapı dışarı eder misin lütfen?

"Yok diye biliyorum."diyince yanak içimi dişledim.E ne olmuştu birden dağ gibi adama?Bak çıldıracağım ha.

Arkadan ardı ardına havlayan köpeğin sesi gelirken bunun pişmaniyeye yani Lilaya ait olduğunu anlamıştım.

"Hmm"diye mırıldandım.O sırada "HİPERTANSİYON!" Diye bağırmasıyla kulakları sikmişti.

"Ay bağırma be."

"Hipertansiyonu var onun.İlaç kullanıyor."hadi canım ben niye bilmiyorum o zaman?

"Abime bir şey mi oldu?Abim seninle mi?Abime bir şey yapmadın değil mi?"göz devirdim.Edadan sonra herhalde beni cani biri olarak kaydetmiş belleğe.

"Telefonu ver."diyen Fırat abimle konuşmak için ağzımı açmıştım ki dudaklarımı birbirine kapayıp telefonu önden bana elini uzatan şahısa verdim.

"Melek sana diyorum.Abim yanın-"

"Korkma bir şey olduğu yok Dilan."diyen Fırat abim yatıştırıcı bir sesle konuşurken Dilan yine sessizliğe gömüldü.
Bu gidişle herhalde bu kız da kalpten gider.

"Sadece abin biraz fazla içmiş." Demesi telefonun diğer ucunda olan kızı telaşlandırmaya yetmişti.

"Onun hiç içmemesi gerekiyor.Kaç defa uyardım onu.Zaten adam akıllı ilaçlarını kullanmıyor ki."sesi titrerken kucağımda yatan adama baktım.

Bir tane ağzının ortasına çakacağım ama Allah'tan korkuyorum işte.Ya ADAM SEN NİYE İLAÇLARINI DÜZGÜN KULLANMIYORMUŞSUN!?

"Abim yanınızda mı?Kesin bir şey oldu."

Telefonun diğer tarafından gelen kapı sesiyle dışarı çıktığını anlamıştım.
"Nerdesiniz?"

Fırat abim derin bir nefes alıp verdi.Gazı resmen kökleyip tabelası görünen hastanenin adını söylediğinde telefon kapanmıştı.

Elinden telefonu aldım ve eşofmanın cebine koydum.
Dizimde yatan adamın burnun önüne parmağımı koyup nefes alış verişini kontrol ettim.Tamam sakin hâlâ yaşıyor.

Ya hâlâ yaşıyor ne demek ya?Vallahi ölmesini istemiyorum,hemen yanlış anlamayın.Hem ben daha seni çatlatacaktım yahu.Uyan ki güzel güzel tribimi atayım Güngör.

Dağınık saçlarını okşarken yanağını sıkıca ama sessice öptüm.
Her şeye rağmen seviyorum seni ama her şeye rağmen de kalbim kırık sana.

Hatta sana defalarca vurduğun için bile pişmanım.Keşke öfkeme yenik düşmeseydim de biraz daha sakin olup seni dinleseydim.

Her iki yanağına da indirmiştim sert tokatlarımı.Tamam hak etmiş miydi etmişti ama sonra pişman olmuş muydum,olmuştum.

Dudaklarımı bu sefer diğer yanağına sıkıca bastırdım.Umarım vurduğumda çok acımamıştır.Çünkü bende deli damarı var.Sinirlenince resmen fiziksel güç haznem şarj oluyor.

"Ölürsen varya seni öldürürüm."diye fısıldadım.Cümlenin mantığı hakkında hiç bir yorum yapmayın lütfen.

Araba sarsılarak durduğunda bizimkiler aşağı inip karşımdaki kapıyı açtılar.
Ömer sedye diye bağırırken Fırat abim kendi kadar olan adamı omzuna atmıştı ki arabadan hızla aşağı inmiştim.

Bak korkum resmen kalbimi almış da boğazıma indirmiş gibiydi.Bir kalp hiç boğazda atar mıydı?Şu an var ya kalp atışlarım git gide bedenimi kuşatıyordu.

Beni limansız bırakma,yoksa sana ömür boyu küserim.Beni limansız bırakmanın zamanı değil.

Sedyenin üzerine yatırdılar koca bedeni.Acil kapısından hemen içeri alınırken onu bir saniye dahi yalnız bırakmadım.

"Hipertansiyonu varmış.Düzensiz ilaç kullanımı ve aşırı alkol sonucu bayıldı."diye durum bildirimi geçen Fırat abimle kadın doktor hızla başını salladı.

"Bana Güney Köseyi çağırın!Kalp krizi geçiriyor olabilir,derhal ameliyathaneye!Derhal!"

Dur bir dakika ne?Kalp krizi?
Ve işte o an dünyam başıma yıkılmadı,evren başıma yıkıldı.

Olduğum yerde öylece taş kestiğimde asansöre binen doktor,yanlarındaki hemşire ve sevgilime bakakaldım.

Asansör kapıları kapanırken bu onu belkide son görüşümdü.

Sert bir darbe yemişim gibi önce geriye doğru bir adım attım.Dengemi zor sağlarken doktorun dediği beynimin içinde dolanmaya başladı.

Etrafta bana bakan insanları bulanık görmeye başlamıştım.Gözlerimden akan yaşlar yanaklarımda ıslak bir yol izleyerek çeneme kadar süzülürken bedenimi saran kolların sahibi Fırat abimdi.

Yüzümü göğüsüne saklayıp güçsüz kollarımı zorlukla kaldırıp sarıldım.

"Şşşhh ağlamanın sırası değil prenses.Şimdilik dua zamanı ve onun için dik dur tamam mı?Sen pes edersen o nasıl savaşsın?"

Üzerindeki kazağı avuç içlerime alıp sertçe sıktım.Omuzlarımda bir ağırlık vardı ve beni aşağı çekiyor gibiydi.Dibe,karanlığa, umutsuzluğa...

Başımın üzerinden sıkıca öptü ve kolunu omzuma atıp okşadı."Hadi aşağı inelim.Hakkında hayırlısı neyse o olur."

Yaşamak olsun hayırlısı.Uyanmak olsun hakkındaki.Vallahi bu sefer dinleyeceğim ya.Allahım bak yemin ederim dinleyeceğim.

Adımlarımız asansörü bulduğunda Ömer dolu dolu gözlerle bana bakarken asansöre bindiğimiz gibi bu sefer ona sarıldım.

"Ağlayayım deme bak. Ben daha çok ağlar sonra bir birimize bakıp daha daha çok ağlarız."dediğimde ufaktan gülüp "manyak."diye mırıldandı.

Şakağından öpüp göz pınarlarından akan yaşaları sildim baş parmağımla.Birden burnuma vurup "yine kızarmış."diyince gülümsedim.

"Sanki seninki kızarmamış."

Abim bizi dudaklarında ufak bir tebessümle izlerken asansörün durduğu kat zemin kattı.

"Umarım ameliyathane buradadır."diye mırıldandı Fırat abim.
Sanırım sallamıştı kat numarasını.

Ama doğru da tutturmuştu.Çünkü arkasında iki hemşireyle saçları kıvır kıvır olan :) sarışın ve maskeli adam hızla yürürken hemşireden biri "Nabız çok düşük Güney hocam,önce beyin tomogrofisi çekildi,beyinde herhangi bir kanama görülmüyor."diyerek elindeki tableti adama uzattığında onları takip ettik.

Geniş koridora girdiklerinde koskoca ameliyathane yazısıyla nefesim daralmadı değil.

Doktor bize dönüp "burada bekleyin."diyerek uyarısını yaptığında açılan kapının ardından gözden kayboldular.

Ve olduğum yere çöktüm.Duvara belimi yaslayıp bacaklarımı kendime çektim ve kollarımı dizlerimin üzerine koyup başımı da kollarım üzerine koydum.

Gözlerimi kapadım ve geçmişe daldım.Daha çok Demirimi düşledim.

"Uyudu uyuyacaksın.Dediğimi yap,küçük."

"Babanla konuştum pazar günleri gelmene gerek yok."

"Eğer beni izlemeyi kesip soruyla ilgilenirsen anlayacaksın çözümleri."

"Gerçekten eve gidip ders çalışıyor musun küçük hanım?"

"Akşam bana gel,konuşalım."

"İşimde gücümde sensin küçük."

"Seni seviyorum Melek,bunu bil yeter."

"O benim sevgilim değil."

"Seni çok seviyorum kalbimin küçücüğü ve sende artık inatçılık yapmasan olmaz mı?"

"Abartı diye tabir ettiğin şeyin kıskançlık olduğunu fark etmeyecek kadar aptalsın küçüğüm"

"Bir kere öpeyim mi?"

"Bana aşıksın"

"Deli edersin adamı"

"Sarılayım mı?"

"Sorun senin öğretmenin olmam mı?!"

"Sen beni şu an sınıfa mı attın?"

"Ben sana ihanet etmedim."

"LAN YETER Bİ DİNLE!"

"Uyandığımda ise Eda yanımdaydı ve yemin ediyorum ben çağırmadım.Evime nasıl girmiş onu bile bilmiyorum."

Omzuma dokunan bir elle başımı kaldırıp bana yukarıdan bakan Ömer'e baktım.

"Yer soğuk kalk."

Omuz silktim.Beni şu an geçmişle baş başa bırakmalıydı.

Gözlerim boş duvarı seyre dalarken kulaklarıma tekrar doldu sesi.

Ben sana ihanet etmedim...

O an onu söylerken ki kararlılığı,bana inanması gerektiğini bas bas bağıran kahveleri geldi gözlerimin önüne.

Sen ihanet etmedin,biliyorum sevgilim ama kalbim sana dönecek kadar gurursuz değil.Evet şu an sana sıkı sıkıya sarılıp özlediğim dudaklarının tadına bakmak istiyorum ama şu an yanımda olsan da yapmam.Sadece istekte kalır o kadar.Çünkü kırık kalbim bana yapma diyor.

O hello kitty her mutlu olduğumuz anda gelip beni nasıl kırıyordu bilmiyorsun.Belli etmiyordum ya da ediyordum bilmiyorum ama senin bir zamanlar yattığın kızı çevrende,ailenin yakınında görmem beni önemsizmişim gibi hissettiriyordu.

İşte tüm kalp kırıklığım bu gün de sana gelmemi engelliyor.Ama aklım bir türlü almıyor.Hem seni deli gibi isterken hemde senden böylesine nasıl uzak kalıyordu anlamış değilim.

"Ameliyata mı alındı?"ağlak sesle konuşan tanıdık kişiye doğru başımı çevirdim.

Dilan dolu dolu gözlerle koridorda hızla yürürken gözlerim Fırat abimi buldu.

Belini duvardan ayırıp kendisinden resmen bir metre kısa olan kızın gelişini mavileri parlayarak izledi.

"Hem ne oldu ki birden?"

Kapıya doğru durmayıp adımlayacağı sıra kolundan tutup onu durduran abim olmuştu.

"Bekleyelim."

Dalga dalga olan siyah saçlarını geriye atıp irice gözlerle kendisine bakan abime baktı.

"Sen gördün mü?Ne oldu abime?" Kolunu tutan mavilerin kaşları
çatılırken "Hm?" Diye sordu.Aptal yemin ediyorum aptal.

Dilan kızarık burnunu çekti.Dudakları ağlayacağı için aşağı doğru uçlarından görünmez bir iple çekilirken konuştuğunda onu anlamak için baya odaklanmak lazımdı.

"Abim ölmez dimi?"

Ölmez benim herkülüm.Benim için yine yaşar inşallah.

Fırat abim karşısında yirmili yaşlarda biri değil de daha küçük biri varmış gibi gülümseyip "oyy ölmez tabi güze-"hızla boğazını temizledi.

"Yani haktan hayırlısı neyse o olur."dediğinde Ömerle bir birimize baktık.

Sonra o ikiliye ve tekrar birbirimize baktığımızda dudaklarımızda bir sırıtış oluştu.

"Düşündüğümü mü düşünüyorsun ikiz?"diye sorunca kaşlarım çatıldı.

"Ne yani sen de mi Dilanın eteğinin markasını düşünüyorsun?"diye sorunca bana şaşkın şaşkın bakıp "ha?"dedi.

Arada bir beyne eror verdirtmek lazımdı tabi.

Ve dakikalar sana oldu mu saatler?Bilmiyorum kaç saattir bekliyorduk ama net olarak söyleyeceğim tek şey saatin şu an gece yarısını gösteriyor olmasıydı.

Dilan geldiğinden beri fışk fışk ağlarken ABİMİN OMUZUNDA ben ise bunları bir yere kaydedip yine geçmişe dalmıştım.

Demirimi özlemiştim,onun için korkuyor ve bu korkum kalbimin çarpıntı yapmasına neden oluyordu.

Ama sonunda doktor çıkmış ve netlik kazanmayan kritik olay için herkes nefeslerini tutmuştu.

Ayağa kalktım hızla.Doktor beyin sarı iri hareleri hepimizi süzdü.Sonraysa ellerini önlüğünün cebine koyup derin bir nefes alıp verdi.

Allah'ım yalavarıyorum sana,kurban olayım uykusundan uyanacak olsun.

"Doktor bey abim yaşıyor mu?"bir hıçkırık dudaklarından döküldüğünde Fırat abime sırtını yaslayıp ayakta kalmaya çalıştı.Tabi benim abim durur mu?Kolunu Dilanın karnına sarıp daha bi destek ekledi desteğine.
Sen dur ben sana yapacağımı bilirim.

"Merak etmeyin kendileri gayet iyi.Ameliyat başarılı."

Biliyordum Güngör,beni bırakmayacağını biliyordum işte.
Çünkü seninle daha yapılacak olan bir hesaplaşma var ve ondan sonra günler...

Dudaklarımdan bir çok şükür cümlesi döküldüğünde her iki elimi kalbime koyup gözlerimi kapadım.Seni seviyorum sevgilim ve...Her neyse.

🤍

Yarım saatin ardından sevgilim normal odaya alınmıştı.Babam üst üste aradığı için ve benim cevapsız bıraktığım çağrılar bu sefer Fırat ve Ömer'in kabusu olmuştu.

Babam Fırat abiye eve gelmemiz konusunda uyarı yapmış ben de gitmeden sevgilimi göreyim diye Dilanı oyalaması için Fırat abimi görevlendirmiştim.

Onlar şu an kafedeyken sevgilim odaya alınmış ve Ömer kapıda beklerken ben ise ruhsuzca duran adamın kalp atışlarını dinliyordum.

Bedeni normalde beni ısıtırdı ama bu sefer üşütüyor.Buz gibiydi resmen.Ellerini avuçlarımın içine alıp nefesimle ısıtmaya çalışmıştım ama pek başarılı olamamıştım.Hala buz gibiydi.

Dakikalardır kalp atışlarını dinliyor, yanağını okşuyordum baş parmağımla.

Göz yaşlarım çıplak göğüsünün üzerine bir bir düşerken başımı kaldırıp sol göğüsüne,kalbine,kalbimin melodisine bir buse kondurdum.

O kadar korkuttun ki beni,babamın ameliyat süreci bile beni bu kadar sarsmamıştı sevgilim.

Ayağa kalkıp şöyle bir ona baktım.Kalbimin değişmez sahibine,hükümdarına baktım.Dudaklarımda ufak bir gülümseyiş belirdi işaret parmağımın tersiyle yanağını okşadığım adama karşılık.

"Uyan bakalım uyan.Daha triplerimi,nazlarımı çekeceksin sen."

Eğildim ve alnından sıkıca öpüp alnımı alnına dayadım.

"Çok korktum şerefsiz."diye mırıldandım.Sonrasında ise yanağından seslice öptüm.

"Oh."tekrar öptüm ve tekrar."Kurban olurum sana." Allah var çok seviyorum.

Hani öyle böyle değil ama barışmam kolay kolay.Bakmayın şu an uyuyor diye öpüp hasret gideriyorum.Hele bi açsın gözlerini uyandığına pişman edecem...Yok o hep uyanık kalsın.

Gözlerim dudaklarına kaydı.Her ne kadar öpmek için can atsam da öpmedim.Barıştıktan sonra (iki yıl anca sürer.) bilinci açık şekilde öperdim.

Onun yerine yumoş yumoş olan saçlarını öpüp okşadım.Bir an önce uyan beni deli etme.Arkamdan koşmanı istiyorum çünkü.

Elini tutup son kez baktım benim bir taneme.Solgun yüzü fena halde canımı sıksa da bir kaç güne toparlayacağını biliyordum.

Ve benim artık gitmem gerekiyordu.Saat biri gösteriyordu ve eve gidip bir de babama bir hesap vermem lazımdı.

Bir adım attığımda parmaklarının avucumdan kayışını hissettim.Kalbim tekledi ve dönüp onun yanına kıvrılarak uyumak istedim ama hayır olmazdı.

Bir adım daha atacağım sıra parmaklarımı sıkıca kavrayan kemikli el ile olduğum yerde kalakaldım.

Bak şu an ellerim bi karıncalandı anlatamam.Göğüs kafesimi aşıp sesini bana duyuran kalbimin atışları hız kazanırken önce elimi tutan ele baktım.

Yavaş yavaş elimi tutan kemikli el gevşerken gözlerim onu buldu.Gözleri kapalıydı ama elimi tutuyordu.

Gözlerimden akmasına izin verdiğim yaşlar gözlerimden akıp yere damlarken afallamışçasına olduğum yerde kaldım.

Beni istiyordu,yanında kalmamı...

Seni kalbinden öpüyorum Güngör ama kalamam.Üzgünüm sevgilim kırık kalbim uzaklaşmak istiyor.

Ve bu kırık kalp seni istiyor.

~Bölüm Sonu~

Ahh Demir üzümlü kekim benim :(

Yorumlar yapıldı mı?✅

Oylar?✅

Continue Reading

You'll Also Like

2.9M 183K 56
Adelya: Kötü çocuklar iyi kızlara aşık olur Adelya: ama bir problem var Adelya: benim iyi hiçbir tarafım yok amk ebu cehilin premium üyesiyim
416K 35.1K 53
Texting ağırlıklıdır. (galiba) Dershanenin homof*bik serserisi Mete ve kalbi güzel sert oğlanımız Dorukhan arasında geçen pek de hoş olmayan mevzular.
296K 25.1K 8
Boş kalan son sayfa dolmadan, kibritler yere saçılmadan, yanan son mum sönmeden, bu yabancı duman her yanımızı sarmadan ve onlar beni bulmadan bul be...
420K 28.1K 37
Çilek Alança Yıldırım mı yoksa Çilek Alança Saruhan mı demeliyiz? 17 yaşında tam bir neşe patlaması olan Çilek, ailesinin gerçek olmadığını ve küçük...