Uyarı : İlerdeki zamanlar da kelimeler ve cümleler değişebilir. (Eklenebilir ve ya çıkarabilir)
Uğur Narin
"Ne mesajı?"
Alfa cebinden ikiye katlanmış bir zarf çıkardı. İşaret ve orta parmağının arasında tutup ilk yanağıma yavaşça sürttü. Zarfı yanağıma sürterken uzaklaşmaya çalıştım. Yanağımdan çeneme kadar yavaşça sürttü sonra çenemden sertçe sürtüp bana uzattı.
"Bunu liderine vereceksin. Ne yaparsan yap yeterki bu zarfı açmadan liderine götür ve Poyraz'ın selamını söyle çok mutlu olur" dedi. Poyraz'da kim?
Zarfa uzanıp alacakken zarfı geri çekti. Ne olduğunu anladım. Zarfı liderine ver dedi ama zarfı vermiyordu.
"Omegaların kokularını pek sevmem ama senin kokunu beğendim. Çekici bir kokun var. Yoksa sen okulundaki alfaların..." cümlenin devamı getiremeden böldüm. Kaşlarımı çatarak bakıyordum.
"Aklındaki o pis düşünceyi sil. Ben tanıdığın o tür omegalardan değilim. Ben bu okula eğitim için geldim. Bedenimi satmak için değil" dedikten sonra elindeki zarfı alıp yoluma devam edecekken kurt tekrar yolumu kesti. Yerden bir sopa alıp kurdun kafasına vurdum. Yolumdan çekilince arkama bakmadan yoluma devam ettim.
Okula yaklaştığımda saçımı elimle dağıttım. Okula geldiğimde kimseye gözükmemeye çalışarak odama gittim. Üstümü değiştirip o alfa gibi kokmamak için üstüme en sevdiğim çiçek bahçesi parfümü sıktım.
Alfadan aldığım zarfı Faruk'un masasına koyduktan sonra kıyafetlerimi alıp hemen yıkamaya götürdüm. Kirli kıyafetlerimin hepsini almıştım sadece bu gün giyindiğimi yıkasaydım dikkat çekerdim.
Kıyafetlerimi kurutmadan aldıktan sonra odama geri döndüm. Faruk ve adını hayla bilmediğim alfa ile bir kağıda bakıyorlardı. Faruk kağıdı eliyle buruşturup top haline getirince odadan çekip gitmişti. Alfaya dönünce ne olduğunu sordum.
"Sen son 1 saat içinde neredeydin?" Diye cevap vermişti ama istediğim bir cevap değildi.
"Çamaşırlarımı yıkadım."
"Daha dün geldin ve hemen çamaşırları mı yıkadın?"
"Malesef okulda azgın alfa çok olunca her gün yıkamak zorunda kalıyorum ve omega olduğum için dünyanın en tipsiz lideriniz etkilenmesin diye." Dediğimde tek kaşını kaldırıp bana baktık.
"İyi" diyip masamın üstünden odanın anahtarını alıp dışarı çıktı.
Kapı kilitleme sesi duyunca elimdeki kıyafetleri yatağımın üstüne atıp kapıya koştum.
"Hey! Kapıyı açın!" Kapıya vurarak bağırmaya başladım. Alfanın sesini duyunca sustum.
"Bir kaç saat duracan merak etme" dedi sonra ses kesildi. Merak ettim o kağıtta ne yazıyordu.
******
Kaç saat o odadaydım bilmiyorum. Kapıya Rüzgar gelip onunla sohbet etmiştim ama ders saati gelince gitmek zorunda kaldı.
Rüzgar'dan öğrendiğim kadarıyla okulun durumu Faruk'dan sorulurmuş müdürden daha çok o okulu yönetiyormuş. Bu yüzden hocalar bize karışmıyormuş. Bende içimden "Hocalar neden bize kızmıyor?" Diye geçiriyordum.
Bu odada kilitli kalmama Faruk bey istemiş. Çok karışık bir okul burası gerçekten alfa ve beta öğrenciler buna katlanıyor mu?
Şuan nedense kız alfa ve beta okulunu merak ettim. Orası da böyle mi?
Yatağımdan kalkıp camın başına geçtim. Güneş batmak üzereydi. Öğlen buraya gelmiştim şimdi güneş batıyordu. Telefonumu elime alıp sosyal medyaya girecektim yaklaşık 2 3 gündür sosyal medyaya girmemiştim. Sonra aklıma eski okulumdaki arkadaşım geldi. Adı Toprak ve alfaydı. Omega ailede büyüdüğü için biraz kibar biridir boyu kısa ve kasları olmazsa omega sanırsınız. Minik alfanın ta kendisiydi.
Masamın üstündeki bilgisayarımı açıp kendi internetimi bağladım. Saate baktıktan sonra evde düşüncesiyle görüntülü aradım.
Bir kaç çaldıktan sonra açtı. Dışarıda geziyordu kim bilir nereye gidiyor?
"Toprak naber?"
"OOOO Uğur başkan nasılsın? Okulun ilk günü nasıl geçti?"
"Bir tek sikilmediğim kaldı" dediğimde tek kaşını kaldırıp bana baktı.
"Alfalardan sonra omegalaramı döndün?"
"Hayır, babam beni alfa okuluna yazdırmış. Sorun çözülene kadar burada durmam gerekiyormuş"
"Alışabilecek misin? Alfa okulu omega okulundan çok farklıdır. Oda arkadaşın beta mi?"
"Hayır, alfa"
"Gece sana dokunmuyor demi? Dokunduğunda söyle hemen oraya teleport olurum" dediğinde gülmeye başladım fakat Faruk'un sesini duyduğumda gülüşüm içime kaçtı.
Arkamı döndüğümde onu gördüm dolabın en altından bir şeyler alıyordu. Toprak onu gördü sanırım.
"Toprak ben seni sonra ararım" dedim ve hemen konuşmayı sonlandırdım.
Faruk'a döndüğümde "Ne oldu?" Dedim. Beni umarsamadı bile işine devam etti. "Faruk?" Diye seslendim ama hayla cevap yoktu. Kapının sesini duyduğumda oraya baktım, adını bilmediğim alfa elinde bir kağıtla Faruk'un yanına geldi. "Ayaz bu sana" diyerek elindeki kağıdı Faruk'a uzattı.
Ayaz? Onun adı Faruk değil mi?
"Selim onu alıp kendinle beraber siktir git." Diye sert sesiyle konuşmuştu. Demek onun adı Selim beğenmedim vücudunu ismiyle uyduramadım. Gözümden düştün Selim.
"Ayaz ben ciddiyim buna bakman lazım" diye ısrar etmeye devam etti. Faruk mu Ayaz mı adı artık neyse dolabından zincir çıkardı(?) Ne yapıcak bu zinciri?
Faruk elindeki zincirle odadan çıktı Selim de oflıyarak peşinden gidiyordu. Bende peşlerinden gitmek istedim ama Selim beni dışarıya çıkarmadı.
Yeter be ikisininde kafasını koparıcam artık. Derslerimden hep geri kaldım. Konuları Rüzgar'dan alırım artık yapacak bir şey yok.
Tekrar bilgisayarın başına oturup Toprak'ı tekrar aradım.
"Naber. Az önce yüzüne kapatmış gibi oldum kusura bakma Toprak"
"Sorun değil."
"Sen nereye gidiyorsun?"
"Sana söylemedim değil mi? Annemle babam bir işleri yüzünden yurt dışına çıkacaklar. Bende amcamın arkadaşının yatılı okula gidicem."
"Peki konuşabilecek miyiz?" Sesim korkarak çıkmıştı. Toprak'ı çok severim çok iyi bir arkadaş.
"Tabi konuşabiliriz ben seni hep ararım" Bunu duymamla çok sevinmiştim.
Biraz daha sohbet ettikten sonra Toprak'ın işi çıktığı için konuşmayı sonlandırdık sonra bilgisayarımdaki internetsiz oyunlarından bir tanesine girdim. İnternetimi hemen bitirmek istemiyordum biterse böyle bir durumda Toprak'ı ve ya anneannemi ve ya babaannemi ararım yada vazgeçtim sadece Toprak olsun babamın beni buraya yazdırdığını öğrenirlerse ikiside babamı halleder.
Anneannem, babama fazla kızamadığı için annemin üstüne yürür. Babaannem direk babama dalar. Gerçi babaannemi babamı döverken çok kez gördüm.
*******
Oyundan sıkılınca bilgisayarı kapattım. Arkamı döndüğümde Faruk ve Selim aralarında bir şey konuşuyorlardı. Geldiklerini fark etmedim. Bu yüzden oyunlardan nefret ediyorum oynadığım zaman kendimden geçiyorum.
Selim odadan çıkmak için kapıya giderken göz göze geldik.
"Ne oldu lan sana? Bir damacana ağlamış gibisin" dedi gülerek.
Dediklerine gözlerimi devirdim. Selim odadan çıkınca Faruk'un sesini duydum.
"Kaç saattir bilgisayarın başındasın? Geldiğimizi bile fark etmedin." Dedi
"Fark ettim ama sizinle irtibata geçmek istemedim" dedim.
Aslında gerçekten fark etmemiştim. Sadece onlarla ilgilenmediğimi belli etmek istedim. Alfalar kendinden üste çıkanları sevmezler bu yüzden onunla ilgilenmicem böylece gidene kadar benimle uğraşmaz. Umarım.
Telefonumdan saate baktım akşam 9 olmuş. Öğlen molasında da bir şeyler yememiştim. Akşam yemeğinide yiyemedim. Beni odadan çıkarırsa yemek yemeğe giderim.
"Oda hapsim bittiyse dışarı çıksam diyorum" dedim sözlerimi de bastırmaktan çekinmedim.
"Yemek yiceksen git ye" demişti soğuk sesiyle. Benim için hava hoştu.
Yerimden kalkıp ilk lavaboya gitmiştim. Elimi yüzümü yıkadık sonra yemekhaneye gittim, pek kimse yoktu bazıları oyun oynuyor bazıları da ders çalışıyorlardı. O ders çalışan çocuklarla arkadaş olmalıyım en azından konularda ilerlemi sağlarlar.
Mutfağa girdiğimde bir 40 50 yaşlarında gösteren bir ablayla karşılaştım. Yerleri siliyordu onu korkutmamak için yumuşak sesimle ona seslendim. Kafasını kaldırıp bana baktı. Göz göze gelince gülümsedi. "Efendim" dedi.
"Şey yemek kaldı mı?"
"Evet kaldı. Senin için yemek ayırmam gerektiğini söylemişlerdi" ablanın dediklerine inanamadım. Kesin Selim ayarlamıştır Faruk'dan öyle bir beklentim yok açıkçası. Yemeğimi alıp bir güzel yedim sonra Rüzgar'ı aradım odasındaydı bende oraya gitmiştim. Odası benim odayla aynıydı birde odanın ortasında televizyon ve konsol vardı. "Buna izin veriyorlar mı?" Diye sordum çünkü bildiğim kadarıyla yasaktı.
"Tabi izin veriliyor. Bir iki tur atalım mı?" Diye sorduğunda bir şey diyemedim zaten akşama kadar oyun oynadım. Neyse 1 2 turdan bir şey olmaz.
Rüzgar'la video oyunu oynarken odaya oda arkadaşı girdi. "Naber dicem de yürüyüşünden kötü olduğu belli" dedi Rüzgar. Oğlana baktığımda sinirli duruyordu ne oldu ki buna
"İyi misiniz?" Diye oğlana sormuştum.
Bana kısa bir bakış attıktan sonra yatağına oturdu. "Nasıl olmamı bekliyorsun! Hm?" Dedi ters bir şekilde. Rüzgar oyunu durdurup arkadaşına baktı.
"Sorunu anlatmak ister misin?" Rüzgar sakince sorunu sormuştu ama karşımdaki alfa o kadar gergindi ki korkmaya başladım.
"Leyla'yla ilgili sorun başka ne olucak?"
"Siz çok iyidiniz ve yakın gözüküyordunuz hatta neredeyse evlenecek kadar."
"Yakın mı? Sikerim onun yakınlığını. O kezban beni aldatmış arkadaşlarım resimleri gönderdi."
"Onunla konuştun mu?" Diye araya girdim belki öyle olmamış umuduyla.
"Konuşmaz miyim tabikide konuştum. İlk başta itiraz etti öyle bir şey olmadığını ama resimleri gönderince bir şey demedi. Her yerden engelledi, bütün hesaplarımı" Kötü olmuş.
Ağlayan alfa gördüm ama sevgi için ağlayan bir alfayı ilk defa görüyorum. O kızı ne kadar çok seviyormuş. Keşke biride beni bu kadar sevse ayy ne güzel olurdu.
Yanına oturup sırtını sıvazlayarak teselli etmeye çalışıyordum. Çünkü nasıl bir şey olduğunu az çok tahmin edebiliyorum.
Geçen sene Toprak'ında buna benzer bir olay başına gelmişti. Erkek alfayla çıkıyordu. Bir gün ailesiyle beraber 2 3 aylığına başka şehre gitmişlerdi. Toprak geldiğini haber vermemişti ona sürpriz yapmak için. Evlerine geldiğinde alfanın evine gitmişti fakat evine gittiğinde alfanın ailesi 'Dışarı da sevgilisiyle beraber' lafını duyunca hayatı kaymıştı. Birde evine giderken ikisini sarmaş dolaş görünce hepten çıldırmıştı. Ah canım benim o günlerde neler çekti.
Alfanın yanına oturup onu teselli etmeye başladım. Uzakta olduğu için elinden bir şey de gelmiyordu. Aslında omegaların mutlu feromonları alfaları sakinleştiriyormuş ama sakinleştirdiği kadar da ters tepki verebiliyorda. Yapmak istiyorum ama götüm yemiyordu.
Ona yardım etmek istiyorum ama yanlış anlar diye korkuyorum.
Nasıl hissettiğini biliyorum ama iki seçeneğin var.
Öffff nefret ediyorum böyle konulardan. Bütün cesaretimi toplayıp ve derin bir nefes alıp besmele çekerek sakinleşmesi için feromonlarımı serbest bıraktım. Rüzgar beta olduğu için feromonlarımı fark etmemişti ama alfa hemen alır almaz ağlamaktan kızarmış gözleriyle bana baktı. Gülümseyerek alfaya baktım.
"Fazla kafana takma nasıl hissettiğini biliyorum." Diyerek sırtını sıvazlamıştım.
Sessizce teşekkür edip odadan çıkmıştı. Alfa odadan çıkınca Rüzgar'ın yanına geçtim. Yanına geçince oyunumuza devam ettik. Aklım alfada takıldı neden gitti, feromonlarımdan mı rahatsız oldu, acaba onun için kötü mü kokuyorum?
Böyle konulara pek takılmam ama nedense beni rahatsız etti. Galiba ergenlik hormonlarım harekete geçmeye başladı.
__________________________________
1515 KELİME