GAMBLE

By TadaaLinda

5.4K 557 1.7K

Savaş kötüydü; ölümler, acılar ve kimsesiz geçecek yılların başlangıcı gibiydi. Omegalar ve alfaların arasınd... More

༒ ░ 1̴ ░ ༒
༒ ░ 2̴ ░ ༒
༒ ░ 3̴ ░ ༒
༒ ░ 4̴ ░ ༒
༒ ░ 5̴ ░ ༒
༒ ░ 6̴ ░ ༒
༒ ░ 7̴ ░ ༒
༒ ░ 8̴ ░ ༒
༒ ░ 9̴ ░ ༒
༒ ░ 1̴1̴ ░ ༒
༒ ░ 1̴2̴ ░ ༒
༒ ░ 1̴3̴ ░ ༒
༒ ░ 1̴4̴ ░ ༒
༒ ░ 1̴5̴ ░ ༒
༒ ░ 1̴6̴ ░ ༒
༒ ░ 1̴7̴ ░ ༒
༒ ░ 1̴8̴ ░ ༒
༒ ░ 1̴9̴ ░ ༒

༒ ░ 1̴0̴ ░ ༒

292 30 83
By TadaaLinda

Ben geldimmm. Oleyler oleyler deyip spoiler vereyim arkadaşlar çünkü sonu müqqq. Diyaloglarda yanlış yazılmış kelimeler aslında doğru, küçük bir detay belirteyim kafanız karışmasın. İyi okumalar.  

Pekala, orman yolunu aşmakta ve Jimin ile Jeongguk'un ekibi toparlamasında sorun yoktu. Ancak alfa liderin evinden gelirken getirdiği jeep tarzı Amorok arabada yer seçimi sorunlu ilerliyordu. "Bana ne be, sen geç onun kucağına!" Jisoo cırladığında Wonho sakinleşmek adına gözlerini yumdu.

"Kızım ben onun kucağına oturursam dizleri ne olur biliyor musun ya? Ne var, o da kız sen de kızsın." dedi iri yarı adam ancak Jisoo ikna olmamıştı. Söz konusu kız olan kişi Hwasa'ydı ve ona çatık kaşlarla bakan Jisoo'ya oldukça arsız bir şekilde bakıp göz kırptığında Jisoo daha çok sinirlendi ve Jeongguk ile kim sürecek tartışması yapan liderine döndü.

"Motor benim, ben sürerim." dedi Jimin ve Jeongguk ona çatık kaşlarla baktı.

"Jimin kabalaşmak istemiyorum ama çolaksın bebeğim. Süremezsin ya, geç arkaya ben süreceğim." dediğinde bu sefer Jimin kaşlarını çatmış çığıracakken sağından yanına gelen ve iri gözlerle kendisine bakan Jisoo ile sözlerini yutmuş ve ona dönmüştü.

"Ben onun kucağına oturmak istemiyorum." dediğinde Jimin bıkkınlıkla döndü arabaya.

"Lan, kim üzdü benim çiçeğimi!" Jimin racon keserek arabaya adımlarken yolun ortasında bağrışan insan kalabalığı garip gözüküyordu. Neyse ki Jimin'in söylenmesi ile herkes susmuş ve ona dönmüştü. Yoongi oturduğu arabanın üstünden ayaklarını sallarken en yakın arakdaşının garip bakışlarını kazanarak konuştu.

"Yer seçemiyorlar da ondan bu çığırtkanlık."

"Sende pek seçebilmiş gibi değilsin Yoongi." omega sadece bu dağın tepesi olan yoldan uçsuz bucaksız ve aslında karanlık manzaranın keyfini çıkartmakla meşguldü. Bu bile güzel hissettiriyordu. Jimin omuzlarını silken arkadaşı ile arabaya döndüğünde ofladı. Tek sorun çıkaranlar kendi ekibiydi. "Omegalar çıksın dışarı iki dakika." dediğinde sakin bir şekilde arabadan uzaklaşmıştı omegalar ve Jimin dudaklarını büzerek düşünmeye başladı. "Taehyung arabayı kullanacaksın bu yüzden geç şoför koltuğuna, öne üç omega sıkışabilir. İç hacmi geniş bir araba. Yoongi sen geç önce-" Jimin hala arabanın üzerinde olan arkadaşına söylediğinde Yoongi atladı ve ön yolcu koltuğuna oturdu. Jimin başını iki yana salladı ve oraya giderken Yoongi ona baktı. "Yoongi bir bacağını şoför tarafında, diğerini yolcu tarafına geçir, öyle otur."

Siyah saçlı olayı anlamayarak arkadaşına baktığında Taehyung nasıl olacağını anlayarak ayağını frene götürmüş ve basarken el frenini indirmişti. Böylece Yoongi'nin oturabileceği bir alan oluşmuştu. Yoongi iri gözlerle düzleşmiş alana baktı önce, sonrasında ona yamuk bir şekilde gülen esmer oğlana, sonrasında arkadaşına inanmayarak döndü. "Bana ne ya, niye ben öyle oturuyorum?" dedi isyankarca ve Jimin dayanamayıp bir tane vurdu Yoongi'nin şort eteğiyle açıkta bıraktığı bacağına. Beyaz teninde küçük bir kızarıklık oluşturan uyarı ile Yoongi oflayarak bir bacağını alfanın tarafına atıp inmiş olan el freninin üzerine oturdu. Jimin geri çekilirken alfayı iteleyen arkadaşına karşı kıkırdamak istedi ama geç kalıyorlardı. Bu yüzden hızla geri çekildi ve Chaewon'u alıp Yoongi'nin yanına oturttu, sonrasında biraz daha sıkışarak Jisoo'yu da ön koltuğu oturttuklarında arka koltuğa geçti.

"Wonho sen geç, Yugyeom sen geç ve Hwasa biraz sıkışın, bizim yazılımcılar geçsinler. Beş kişi sığdınız değil mi?" diye sorduğunda geri kalanı da çoktan arka bagaj kısmına geçmişlerdi. İnce bir tül olduğu için Jimin üzerlerinde daha kalın kıyafet olanları arkaya dönderdi. Sonunda herkes yerine geçtiğinde Jeongguk sevgilisinin bu haline de ayrı düşecekken onun kendisine ciddi bir şekilde dönmesiyle durakladı. Bakışları meydan okur gibiydi ve Jeongguk sevgilisinden önce onun attığı yolun kenarındaki yamaçtan düşmek isteyen bakışları sebebiyle sadece kafasını salladı pes etmiş bir şekilde. "Tamam geç öne-"

"Yoo sen geç, ben arkada oturacağım."

Jimin şaşırtarak konuştuğunda alfa kaşlarını kaldırdı, bu geri vitesin arkasında kesin bir şey vardı ama ne olduğunu anlayamamıştı. Yine de öne geçerken Jimin kendi kaskını alfaya uzatıp onun takmasını beklemiş, ardından alfa kendi için getirdiği kaskı da kafasına geçirdi Jeongguk, çok geçmeden yola çıktılar. Motor önde Amorok arkasında tüm tim ekibi iyi bir şekilde eğlenmeye gidiyorlardı, oysa eğlence jeepin içinde çoktan başlamıştı. Ancak kimseden bir ses çıkmıyordu, radyoda çalan şarkıya eşlik eden birkaç kişi vardı ve herkes etrafı izlemekle meşgulken Yoongi vitesi değiştirmek adına omeganın bacağına istemsizce dokunduğu için yerinde infaz yaparak alfanın koluna vurmaktaydı.

"O koluna sahip çık sikmeyim belanı durduk yere." diye dişlerinin arasından söyledğinde Taehyung göz devirmişti. Küfürlü aksandan nefret ediyordu ve omega sürekli bunu yapıyordu. Göz ucuyla ona baktığında onu sinir etmek için daha sert bir şekilde vitesi değiştirdi ve eli doğruca omeganın açık bacağına çarptığında Yoongi iri gözlerle döndü alfaya.

"Yoongi yarından itibaren aynı odada kalıp birbirimize daha çok tahammül edeceğiz, bu yüzden-" alfa yavaşça omegaya döndü ve onun gözlerinin içine baktı. "Bana ve huylarıma alışsan iyi edersin." diyerek göz kırptığında Yoongi dişlerini sıkarak önüne döndü.

"Huyunu sikiyim."

"Küfür etme."

"Sana ne amına koyun ya, sana ne!"

"Terbiyeli ol."

"Siktir ordan be." Yoongi'nin asla düzelmeyen ağzı ile Taehyung sabırla dudaklarını yaladı ve sakinleşmeye çalıştı. Harbiden işi vardı bu deliyle.

"Küfürden ve kabalıktan nefret ederim, biraz kendini törpüle."

"Öyle mi paşam." dedi omega abartı bir nidayla. "Bende yavşaklıktan ve senin gibi götü kalkıklardan nefret ederim. Biraz yont kendini, Balsa kütüğü."

Taehyung sabır diliyordu kendisine, belki de Sooyun iyi bir eşleme yapmamıştı. "Bana gıcık bir şekilde bakacağına, çevir kafanı da dışarıyı izle. Her zaman göremeyeceğin bir mazara var." dedi alfa ve Yoongi herkes gibi başını dışarı çevirdiğinde o tepeden daha seçilir olan ışıklı yerer garip geldi gözüne. Gökyüzündeki yıldızlar gibi yeryüzüne dağılmış öbek öbek yerleşimlerdeki elektrikten uzak ateşin sönük ve hareketli ışıkları seçiliyordu.

"Elektrik yok mu?" diye merakla alfaya döndüğünde Taehyung başını iki yana salladı.

"Elektrik sadece ayın bazı günleri kente bağlanabiliyor. Soylular elektirik sistemlerini topladılar, alamadıklarını yıktılar, güneş panellerini de söktüler ve bizim elektrik üretecek tek bir şeyimiz kalmadı. Şimdi kendi çabalarıyla bir şeyler yapmaya çalışıyor insanlar, elektirik ile çalışan ısıtıcılara, eşyalara sahibiz, en azından bazı yerlerde öyle ve kullanamamak bir şeyler üretmeye itiyor. On yıl önce işinde iyi tonlarca insan açıkta kaldı, ellerinde tecrübeleri ile yıllardır uğraşıyorlar. Garip bir düzen, adaletsiz olduğu açık ancak çaresiz."

Alfanın söylemleri ile omegalar şaşkın ama bir o kadar da üzgünce tekrardan döndüler küçük mahallelere. Çok hayat yarım kalmıştı, alfanın dediği gibi çaresizce şimdi tek dert yaşamak ve sevdiklerini yaşatmak olmuştu.

"Geldik galiba. Jiminler durdu." dedi Jisoo ve herkes odağını öndeki motora dikti. Taehyung hızlıca arkasına park ettiğinde araçtakiler dışarı atmaktaydı kendisini. Küçük kalabalık dışarı döküldüğünde Jimin kocaman bir gülüşle motordan inerken alfanın terlemiş suratı ve derince soluklanma çabası milletin kaşlarını çatmasını sağlamıştı, oysa birkaç saniyenin ardından herkes az çok tahmin etmişti neler olup bittiğini. Jimin'in çolak olarak neler yapacağını alfaya göstermesi yanlış bir zamanda olsa da omega ona resmen yarı işe yaramaz diyen sevgilisine ne kadar yetenekli olduğunu göstermişti.

"Bundan sonrasını yürüyeceğiz." dedi Jimin ve heyecanla kıkırdadı. Omegalar onun yanına yaklaşırken ne yapacağını bilmiyor gibilerdi, Chaewon hariç.

"Hayvan gibi içmek istiyorum, belki bir alfa tavlarım bilemedim." dediğinde Jimin hariç herkes ona koca bir şaşkınlıkla döndü. Pekala, sürekli somurtan ve ciddiyetle gezen kızın bu gülüşüne ilk defa şahit oluyorlardı.

"Chaewon!" dedi Jisoo abartıyla ve Jimin kıkırdardı.

"Pekala, şu konuda bir karar kılalım, telefonlarımız yanımızda, yaptığınız her haltı, işemeye gitseniz bile yazıyorsunuz. Bir grup kurdum, hepiniz eklisiniz, beş dakikada bir nüfus sayımı yapacağım ona göre elinizden düşürmeyin. Bir mekandan ayrılana kadar hepimiz oradayız, kimse kafasına göre hareket etmiyor." Jimin kendi omegalarına söylese de sözleri alfalar için de geçerliydi. "Ve alfalarda aynı şekilde. Ne olursa olsun hemen toparlanabilmeliyiz."

Omeganın sözlerini onaylayan ekip ile gözler elini yüzünü kurulayan Jeongguk'a döndü. Alfa kendine gelemiyordu. "Liderim iyi misiniz?" diye sordu Taehyung ve genç olanın iri gözleri kendilerine dönerken Jimin ilk önce kıkırdamış ve sonrasında dikkati üzerine çekmişti.

"İyi iyi, kaza yapacağım diye korktu ama ben biraz direksiyona müdahale edince yol boyu böyle ecel terleri döktü durdu. Bir daha öne oturmaz herhalde."

Jimin iddialı bir şekilde alfaya döndüğünde yalandan güldü Jeongguk. "İnatlaşan aklımı sikiyim Jimin. Neyse hadi gidelim artık nereye gideceksek."

Jimin kıkırdarken küçük ekibe döndü ve ikişer, üçer, grup olmalarını istedi onlardan. Bibirlerini kollamalarını ve dağılmamalarını diretti. Chaewon itiraz etsede liderine karşı gelmedi ve devam etti. Jimin o meşhur sokağa girerken kendisi için bir sorun gözetmedi, en önden sevgilisinin koluna girmiş sarmaş dolaş yürürlerken alfanın yalandan çatılmış kaşlarına bakıp kıkırdıyordu. "Küstün mü bana?" dedi küçük olan ve alfanın dudaklarını büzerek omuzlarını silkmesi ile Jimin daha çok sırnaştı.

"Ben senin için endişeleniyorum senin yaptığına bak. Hayır, dedim ki yormayım sevgilimi, zaten sabah yeterince yoruldu ve yıprandı, sen daha ne yapıyorsun? Ne olsun istiyorsun ben anlamadım ki?" alfa biraz hiddetli konuştuğunda arkadan gelen öğürtü ile herkes bir süreliğine durakladı. Yoongi iğrenerek kulaklarını kapattı çünkü bu yolun kenarlarında bir sürü insan şuursuzca birlikte oluyordu ve bu iğrenç gelmişti tüm omegalara. Jimin sadece kıkırdadı ve biraz daha hızlı yürümeye başladı.

"Bana çolak demeden önce düşünecektin onu. O kadar da kötü durumda değilim Jeongguk." diyerek bu sefer omega yakındığında Jeongguk ona döndü.

"Yavrum hadi canın yansa, dikişlerine bir şey olsa ben ne yaparım? Ne kadar üzülürdüm haberin var mı?" alfa sırnaşarak omegaya düşüncelerini söylediğinde küçük olan bu gereksiz telaşa göz devirdi ama gülümsüyordu. Ta ki lakabını başka bir sesten duyana kadar sürdü gülüşü.

"Beauty, benden önce mi kapmışlar seni!" diye hafif kayan bir aksan ile ona doğru adımlayan alfaya karşın Jimin dönerken belindeki tutuş sertleşmişti. Belki de buraya gelmek pek doğru değildi. Heleki tüm bunlardan habersiz olan arkadaşları için şok etkisi oluşturmuştu. Omegalar irice açtıkları gözleri ile dönerken yabancıya bir liderlerine bir ona bakıp durmuşlardı.

Jimin boğazını temizlerken umursamaz bir ifade takındı. "Aynen kaptılar, hadi işine." diyerek terslediğinde elini umursamazca savurdu, Jeongguk çatık kaşlarla bakarken adama Jimin umursamadan yürüyecekti ki koluna sarılan sert tutuş ile adımları yere mıhlandı. Adam yamuk bir gülüşle önce sevgilisine, sonrasında güzel omegaya bakmıştı.

"Senin için buradayım güzelim, yanındakini at ve gel." Jeongguk dişlerini sıkarak omegayı bıraktığında adamı savuşturacaktı ancak sevgilisi ondan önce davranmıştı. Sağlam tek kolu ile kolundaki bileği kavradığında adamı çabasız şekilde bileğini bükerek uzaklaştırmış, ardından bacağına attığı tekme ile yere çökertmişti. Jimin'in bu yüzünü ilk defa gören alfalar şaşkınken gerçekten hayran olunası olduğunu fark ettiler. Adam harbi iri yarıydı ancak Jimin hiç zorlanmadan adamı dizleri üzerine çökertebilmişti.

Jimin derin bir nefesle eğildi adamın yüzüne doğru. Onun güzelliği ile büyülenen alfa salakça bakarken omega sıktığı dişleri arasından konuştu. "Bir daha yanıma yaklaşırsan sikerim belanı. Şimdi siktir git sıkma canımı."

Omeganın üzerindeki alfa kokusunu bile alamayacak sarhoştu herif, Jimin vakit kaybetmeden iteledi adamı ve o sırada yanlarıan gelen bir başka yabancının sesi duyuldu. "Hayırdı Baeuty, bir sıkıntı mı var?" Jimin kafasını kaldırdığında gördüğü koruma ile şansına bir güzel sözdü.

"Sorun yok, hallettim."

Jimin umursamazca yerden toparlanmaya çalışan adama bakmış ve yanındaki alfanın elini tuttuğu gibi çekiştirmeye başlamıştı. Rahat edecekleri bir mekana girerken tim üyelerinin arkalarından geldiğini bilerek hızlandı Jimin ve biraz utanarak döndü alfaya. "B-ben özür dilerim." dediğinde büyüğünün yüzüne bakmadan yürümeye devam ediyordu. Hoş değildi, şimdi Jeongguk'un eskilerinden birisi gelip ona aynı şekilde yaklaşsa Jimin emindi ki rahat durmaz ve huzursuzluk çıkartırdı. Bu yüzden biraz tereddütle konuştuğunda alfadan bir dönüt bekledi ancak mekanın içine girene kadar hiçbir ses gelmeyince içinin ezildiğini hissetti omega.

Jeongguk sessizliğini korurken aslında ne demesi gerektiğini düşünüyordu, kıskanmıştı, Jimin'e değer veriyordu ve geçmişlerinin çok yalın olmaması bu sorunu elbette ki doğururdu ancak ne diyebilirdi ki, geniş değildi, sorun yok deyip geçiştiremezdi, huzursuzlukta çıkarmak istemiyordu. Alfa sadece boşvermeyi geçirirken aklından öyle uzun düşünmüştü ki mekana giriş yapmışlardı ve Jimin üzüntü ile kendisine dönerken önce birleşik ellerini ayırmış ve ceketinin cebine atmış, ardından başını önüne eğerek bar bölümüne ilerlemişti.

İlk tanıştıkları mekandalardı, Jimin bunun güzel bir başka anı olacağını düşünürken bu ilk zamanlar çok uçsuz ve keşfedilesi gelen mekanlar küçücük ve sığılmaz hissettirmişti. Bar taburesine oturduğu gibi viskisini sipariş ederken Jeongguk gergin tim ekibine dönmüş ve kendisine ait olan boş köşe koltukları işaret ederek oraya geçmelerini söylemişti. Kendisi içkileri alıp geleceğini ekledikten sonra tek başına oturan ve gerginlikle dizini sallayan omeganın yanına adımlamış ve bar taburesini onunkine yaklaştırıp oldukça yakınına oturmuştu.

Kendisi önce bir viski ve on beş bira ve karışık kokteylin yer aldığı bir tepsi hazırlatmasını söylerken Jimin bu sırada tek dikişte bardağını midesine göndermiş, ardından bir tane daha istemişti. "Hızlı gidiyorsun." diye uyardı onu büyük olan ancak Jimin sadece omuz silkti. "Jimin sorun yok deyip bir gavat gibi davranmak istemiyorum, seni kıskanmamdan daha normal bir şey yok." diyerek kısaca düşüncesini ifade ettiğinde Jimin başını salladı, bakmıyordu alfadan yana.

"Bende kıskanırdım, haklısın." diyerek kestirip attığında sesli bir nefes bıraktı dudaklarından Jeongguk. Sandalyesini omegadan yana çevirdi ve onun döner sandalyesini tuttuğu gibi yüzüne bakması için kendinden yana döndürdü. Jimin bu ani hareket ile irkilirken sağlam eli hızla alfanın koluna tutunmuştu. Gözleri onun yakışıklı yüzüne tırmanmışken gördüğü tatlı tebessüm ile yeniden kaçtı gözleri ve çekildi eli.

"Suratını neden düşürdün, sadece düşünüyordum orada. Acele bir cevap veremedim." alfa nerede yanlış anlaşıldığını anlıyordu, bu yüzden ifade ettiğinde Jimin tekrardan döndü ona.

"Çok temiz geçmişlere sahip değiliz ama omega olduğum için göze batıyorum." dedi Jimin. Biiyordu ki alfa da çok temiz değildi, en az kendisi kadar beden tanımış, birliktelik yaşamıştı ki kendisinden fazla olduğundan da emindi. Ama yine de omega olduğu için aşağılanan, küçük görülen ve ayıplanan kendisi olabiliyordu. "Seninle sevgili olduğumu duyarlarsa muhtemelen sen daha çok kırılırsın, kötü bir durumdayım ve seni aşağılayabilirler-"

"Kimse sikimde değil Jimin." dedi alfa hızlıca. "Milleti takmam, kimseyi ilgilendirmez benim sevgilimin neler yaptığı. Kafana takma bunları, bu ilk tanıştığımzı mekanda-" alfa ileri uzanmış ve omega ile aralarındaki mesafeyi azaltmıştı, onun heyecanlanan bedeni ise görülmeye değerdi. "İlk kez kollarımda ağladığın mekanda, kucağımda dans ettiğin mekanda biraz daha anı biriktirelim. Bugün eğleneceğiz, seni güldürmek, mutlu etmek için buradayım sevgilim, o güzel gülüşünü sakın silme yüzünden. Görmek için can atıyorum."

Alfanın tatlı ve nazik sözleri ile Jimin tebessüm ettiğinde alfa ileri uzanıp onun dolgun dudaklarına derin bir öpücük bırakmış, ardından tebessüm etmişti. Omeganın isteği ile ikinci kez dolan viskiyi alıp tepesine diktiğinde rahatlamış ve tatminkar bir nida dökülmüştü dudaklarından.

"Hadi gidelim, seninkilerin ilk içki deneyimlerini kaçırmak istemezsin." dediğinde Jimin hevesle omzu üzerinden arkadaşlarına bakmıştı, aptal bir şekilde mekanı inceleyip yüksek sesli müziğin verdiği alışılmamış gürültüsünü soğurmaya çalışıyorlardı, birazdan sesi açmaları için bağıracaklardı oysa. Jimin heyecanla dönerken alfaya onun ayaklandığını gördü. Kendisi de inerken sandalyeden büyük olan ağır tepsiyi almış ve omegası ile birlikte köşe koltuklara ilerlemişlerdi. "Haydin bakalım!"

Jeongguk masaya köpüklü soğuk biraları ve renkli kokteylleri bıraktığında alfalar tebessümle biralarına uzanırken omegalar tereddütlüydü. Jimin uçta oturan Yoongi'nin yanına oturduğunda kendi ekibine bakmış ve tebessüm etmişti. "Bira." diyerek büyük terlemiş bardağa uzandı ve aldı. "Tarihin en eski içecek türlerinden birisi, arpa, buğday, nişasta suyu gibi birçok çeşidi olsa da günümüzde üretilenlerde oldukça yaygın tatlandırıcılar var. Bunlar hazır bira, ev yapımı değil. Alkol yüzdesi %5'tir. Çok bir etkisi yok ama ilk kez içeceğiniz için garip gelebilir. İçin bakalım." diyerek Yoongi'nin önüne itelediğinde büyüğünün kedi gözlerinin kendisine dönmesi ve bardağı kulpundan kavraması ile burnuna yaklaştırması bir oldu.

"Kötü kokuyor." dedi omega, ilk izlenimi güldürdü masadan birkaç kişiyi. Jimin tebessüm etti yalnızca, aynı şeyleri düşünmüştü zamanında. Yoongi kokusunu sevmese bile tadına bakmaktan geri durmadı, büyük bir yudum aldı, ardından ikinci ve üçüncü yudumunu, sonrasında bardağı dudaklarından çektiğinde herkes tepkisini merak ediyordu. Yoongi garipsese de çok abartı tepki vermedi, dudağının üzerinde kalan köpükleri yalarken süt içmiş bir kedi gibi gözüktüğünden habersiz "Acı birazcık ama içilir galiba." dedi.

"İçilir, içilir." dedi Jimin ve bir başka bardağı diğer omegalara uzattı. Herkes aşağı yukarı aynı tepkiyi verirken Jisoo ve Nayeon yüz buruşturup renkli kokteyllerin daha denenebilir olduğunu söylediler. Jimin kıkırdadı buna. "Onlar farklı alkoller, ilk kez içeceksiniz, çarpar bak." dese de omegalar denemek istediler ve Jimin onlara uzatırken biri pembe biri lila ince bardakları, birer yudum alıp öksürmeye başlamaları ile kahkahlar yükseldi masadan. İçinde cin, viski, likör gibi ağır alkoller bulunan karışık içkilere karşı fazla yabancıydı damak tatları. Jimin arkadaşları ile ilgilenirken yanından ne ara gittiğini anlayamadığı sevgilisine bakacakken onun elindeki kırmızı bir içki ile geliyor olduğunu görmesi kaşlarını merakla çatmasına sebep oldu.

"Yeni bir şey dene istedim." dediğinde masaya bıraktığı tek bardağa şaşkınca bakan arkadaşlarını umursamadan bardağı eline aldı Jimin. Viski bardağı gibi bir bardaktı, kısa ve geniş, içinde kan kırmızısı bir sıvı vardı, içine yerleştirilmiş elmas şeklindeki buz kalıbı seçilirdi ve bardağın bir kenarına özenle yerleştirilmiş gül yaprakları güzel gözüküyordu. Jimin arkadaşı gibi kokladı önce, gül kokuyordu ancak seçilir kızılcık kokusu ile omega gözlerini alfaya çevirdi. "Ben yaptım, farklı bir içecek. Normalde evde yapacaktım ama unuttum. Unutturdun." dediğinde Jimin kıkrıdadı ve bardağı masaya bıraktığında dudaklarını yaladı.

"Jimin effect?" dediğinde kıkrıdadı alfa, arkadaşları merakla omeganın içeceği içmesini beklerken onların bu cilveleşişine karşı sabırsız davranıyorlardı.

Jeongguk omeganın sözleri ile kıkırdadı. "Öyle gerçekten de." demiş ve bardağı kaşları ile işaret ederken göz kırpmıştı. "Eğer tek dikişte içersen sana bir sürprizim oalcak." diyerek omegayı itelediğinde Jimin heyecanla nefeslenmiş ve alfaya bakarak bardağı aldığı gibi dudaklarına yaklaştırmıştı. Bir nefes alıp verdi ve kan kırmızısı içkiden büyük bir yudum almış, ikincisini ağzında depolarken ciğerlerine kadar yandığını hissetse de dört büyük yudumda içkinin dibini getirmişti. Ekşiydi, kokusuna kıyasla gül tadı falan yoktu ama kızılcık ağırdı. Jimin ekşilik ile beraberinde ağır ve daha önce denemediği bir içki olan yabancı acılığa karşı yüzünü buruşturdu ve bardağı masaya vururken her şeye rağmen sevinçle mırıldanmıştı.

"İlk defa denediğim bir şey." diye itraf ettiğinde Jeongguk omeganın dudaklarını kırmızıya bulayan içkinin tadı ile beraber omegasını da merak ettiğinden ileri uzanıp onun dudakalrını emmiş ve dili ağzının içine kayarken Jimin bu hızlı başlangıç ile donmuş ve alfanın kısa yönlendirmesi ile damağında ezilen tadı ikisinin de hissetmesini sağlamıştı. Alfa kısa sürede geri çekildi ve dudaklarını yalarken istediği mayhoşluğu tutturduğundan dolayı sevinçle gülümsedi.

"Tam hayal ettiğim gibi." diyerek onayladığında masadan bir ses yükseldi. Daha doğrusu bir isyan.

Chaewon boşlamış bira bardağını masaya vurdu ve ofladı. "Salın lan beni, liderim özür dilerim ama benim bu gece bir alfa veya omega bulmam şart. Yeter, üs güzel bir ton adam, kadın dolu birine dokunamıyorum. Beni harbi salın." diyerek isyanını dile getirdiğinde Jimin kıkrıdamış ve başını sallamıştı.

"Ama yazdığım an geri dönüş yap, mekandan ayrılma." diyerek uayrdığında Chaewon hızla onaylamış ve masanın üzerinden atlayıp dans pistine koşarken herkes şaşkınca ona bakmıştı. "Pekala, eğlenmek isteyen eğlensin, aynı şeyler sizin için de geçerli. Mekandan ayrılmayın, telefonunuza bakın ve çağırdığımda gelin." diyerek masada tutsak olan herkese söylediğinde alfalar onaylayarak yerlerinden kalkmışlar ancak omegalar kımıldamamışlardı. Jimin kalkık kaşlarla dönerken onlara, alfalarda farksızdı güzel oğlandan.

Yoongi sözcü gibi liderine baktı. "Biz otursak olur mu? Gerici bir ortam Jimin-"

"Bu yüzden buradayız. Farklı bir ortamdayız Yoongi. Kalkın masadan ve özgüvenli olun." Jimin arkadaşlarının duyacağı şekilde yaklaştı onlara. "Soylu kentlerinde bunu deneyimleyecek vaktiniz olmayacak." diye net bir uyarı yaptığında alfalara döndü. "Bizimkilerin yanında durun, alışık olduğunuz ortamlar buralar. Bir sorun olursa haber verin." demiş ve tekrardan arkadaşlarına dönmüştü. "Kovuyorum sizi, sevgilimle oynaşacağım, kalkın masadan."

Omegalar oflamak isteselerde liderin yüzüne karşı hiç tepki vermeden ayaklanmışlar ve alfalarla birlikte masadan ayrılmışlardı. Jeongguk yüzünde güzel bir gülüşle sevgilisine bakarken ofladı ve onun hemen yanına kuruldu. "Yükseliyorum sen böyle davrandıkça." diye itiraf ettiğinde Jimin ona tebessümle döndü.

"Domine edilmeyi seven bir yanın var Jeongguk-shi." diyerek bu sefer o söylediğinde alfa kaşlarını kaldırdı. "Sevişeceğimiz zamanlarda seni uyardığımda, yönlendirdiğimde, yasakladığımda daha da şehvetleniyorsun. Bunu çok belli ediyorsun." diyerek açıkladığında alfa kıkrıdamış ve başını sallamıştı.

"Gerçekten sevdiğim güçlü bir tipsin, domine edilmekten çok ayakları yere sağlam basan, dediğini yaptıran kişileri çekici buluyorum. Yani bin kişi getirseler önüme ilk önce senin gibi dediğim dedikleri seçerdim." diyerek itiraf ettiğinde Jimin alfanın yanağına tatlı bir öpücük bıraktı.

"Seçildim, kota dolu canım. Bin değil milyon adam olsa yok seçim falan. Ben varım sadece." dediğinde alfa kıkırdadı ve başını salladı. Bir süre içkilerini içerlerken Jimin garsonun boşalttığı bardağı alması ile alfanın sözleri hatırlayarak döndü ona. "Ne sürprizinden bahsediyordun sen." dediğinde ise Jeongguk elindeki viskisini masaya bırakmış ve gülümseyerek dönmüştü omegaya.

"Eğlenelim dedim, sen de kendi fetişinin farkında değilsin ama public ya da teşircilik hoşuna gidiyor Jimin-shi." dedi alfa ve cebindeki siyah vibratörü çıkartıp masaya bıraktı. Jimin alfaya kocaman gözlerle dönerken ciddiyetini sorguladı.

"Daha önce denemedim, nasıl olduğunu bilmiyorum, ayrıca Jeongguk tim ekibi burada." diyerek telaşla avucu içine aldığında, iyi bir uzunluğu olduğunu ve tam içine girmemesi için daralıp genişleyen uç kısmının dışarıda kalacağı tıpaç bölümü bulunduğunu gördü. Kaliteli silikon kaplaması elinde bile hoş bir his bırakıyordu. Jeongguk'un ucuz şeylerin adamı olmadığını biliyordu, kalitesizleri ile kendisini rahatsız hissettirmezdi. Ancak bu harika deneyimin şimdi sırası mıydı emin değildi. Gözleri vibratörden alfaya kayarken onun umursamazlığı ile iç çekti. "Buradan üsse gideceğiz, sıkıntı olmasın. Altım dar, üstüm kısa yavrum, saklayamam da kendimi."

"Sorun yok benim kıyafetim var, arabada uzun bir kapüşonlum var. Bunu diyeceğini ve böyle giyineceğini tahmin ettiğim için yanıma aldım. Ayrıca kim ne bilecek Jimin, biraz eğleceksin. Bencil ol, Chaewon çoktan bir alfanın kucağında bile, diğerleri keza dans pistinde kendi hallerindeler. Biz niye on çocuklu ebeveyn gibi oturuyoruz ki?"

Jimin alfanın bu istekli haline bakıp iç çekti. Gözleri arkadaşlarına kayarken gerçekten dediği gibi en istekli olan Chaewon'un çoktan birini bulduğunu gördü, kız üsse gelene kadar bütün kızgınlığında, ki kızgınlık olmasına gerek yok herhangi bir zamanda cinsel olarak kendini doyurabilirken Rahibe Terassa ağabeyi sayesinde kutsanmış ve dindarlığa zorlanmıştı. Kızın şimdi bu istekliliği ondandı. Jimin ondaki gözlerini piste çevirdi, herkes eğleniyordu, Yoongi'nin bile elinde şişe birayla dans pistinin tozunu attırdığını görünce biraz daha rahatladı. Ona öğrettiği gibi kıvırıyordu. Kıkırdadı omega ve tekrardan sevgilisine dönerken onun hınzır gülüşüne karşın göz devirdi yine de halinden memnundu.

"İyi be, hadi ne yapacaksan yap." dediğinde alfa kıkırdamış ve kaşları ile koridoru işaret etmeden önce telefonu eline almıştı. Lavaboya gittiklerini söyleyen kısa mesajın ardından ikili barın arka tarafına geçerken Jeongguk'tan sonra kendi üstüne düşen sorumluluğu hisseden Taehyung gözlerini bir an olsun omegaların üzerinden ayırmıyordu. Hep korumacı bir tip olmuştu, hala öyleydi. Kendi alfa ekibi içinde baba olarak adlandırılan esmer adam gözlerini bir an olsun ayırmıyordu salak salak içen omegalar üzerinden.

Aradan yarım saat geçmişti, her şey normal düzeydeydi, sorun yok gibiydi. Zaten kendi ekibine karşı tek bir şüphesi yoktu, Wonho iri yarı haliyle pistin ortasında dikilirken ve omegaları arada yönlendirirken o uzaktan gözlem yapıyor ve onunla göz iletişiminde kalıp işaret ediyordu. Deli gibi zıplayan Jisoo'nun yanına yaklaşan ve incecik vücuduyla bir diş fırçasına benzeyen alfaya karşı göz devirirken Wonho'da onu fark etmiş olacak ki kendisine çığıran Jisoo'nun rahatça devam etmesi için yabancı alfanın yanına gitmiş ve bir çırpıda iteleyip uzaklaştırmıştı. Taehyung kontrolü altında olan her şeye memnunca bakarken yanına altıncı kez gelen Yoongi'ye göz ucuyla bakmış ve onun hafiften kızarmaya başlamış yanaklarına karşın biranın bu kadar hızlı etki etmesine şaşırmıştı, onlar için bir değeri yoktu çünkü.

"Bir tane daha, bu bitti." diyerek elindeki şişeyi bar tezgahına bıraktığında Taehyung göz devirdi.

"Yavaş git Yoongi, sarhoş olursan bırakırım seni burda." diyerek tehdit ettiğinde itelemişti omegayı. "Git dans et."

"Bi' siltir git kodişkom." dedi Yoongi ve küfür ağzında yuvarlandı. Esmer olan sabır şekti içinden.

"Oğlum bak git, harbiden bırakırım seni burada. Sonra ağlarsın gel beni al diye." alfa omeganın kolundan tutup onu piste itelediğinde Yoongi çatık kaşlarla alfaya bakmış ve oflamıştı. İlk defa bu ortama geliyorlardı, srekli ziyareti ettikleri bir yer değildi ve Jimin izin vermişken ona ne oluyordu k? Bunca sorgulamasına rağmen bir şey demeden yürümeye devam etmişti. Tam piste varacakken önüne geçen bir alfayla birlikte dengesi şaşmış ve geriye kaçmaya çalışırken sendelemişti. Yabancı iri kolları ile onu belinden yakalarken Yoongi'de mecburan tutunmuştu ona. Kedi gözleri dönerken kendisinden uzun adama, tatlı yüzü ile kendisine gösterdiği tebessüm ona da bulaşmıştı.

"Dikkatli ol kedicik." diyerek omeganın burnuna boşteki eliyle dokunduğunda Yoongi sevimlice gülümsemişti.

"Parlon, görmedim." diyerek toparlanmaya çalışsa da yuvarlanan kelimeler çok anlaşılır olmamıştı.

"Ne kadar da içmişsin, oturmak ister misin?"

"Hayır!" bu seçilir itiraz ile alfa kıkırdamış ve başını sallamıştı. "Oturmaktan gödüm uyuştu, dans ederim." demişti hiç öyle bir durumu olmamasına rağmen. Alfa yine kıkırdarken omeganın onu çekiştirmesi ile dans pistine geçmiş ve sarmaş dolaş ritmi yakalamaya çalışmışlardı. Alfa daha çok omeganın tatlı mimiklerine ve dengesiz kıvırışlarını izlerken mutlu gibiydi onun tatlı yüzündeki az ama parıltılı mayajı, ortamdaki diğer tüm herkese kıyasla aşırı feminen tarzı ve ince fiziksel hatları ile güzel bulmaktan ve incelemekten öteye gidemiyordu.

Ancak bu durumu fark eden kişi onun kadar güler yüzlü değildi. Wonho anında Yoongi'nin yanına adımlarken gözleri Taehyung'u aramış ve alfanın elindeki bardağı ile oynarken telefonuna baktığını görmüştü. Eğer görseydi böyle rahat durmazdı zaten. Yoongi'nin etek pantolonunun arkasındaki ceplere parmaklarını sıkıştırmış omeganın kıvırışı ile kahkaha atan alfanın omzuna elini koyduğu gibi onu itmiş ve Yoongi'nin yaslanmasından dolayı bedenin çekilmesiyle sendeleyişini izlemişti. Wonho hızlıca yakalarken omegayı onun çatık kaşları üzerine odaklansa da geri adım atmadan alfaya bakmıştı. "Yürü işine, bu adama yaklaşma." diyerek uyarıda bulunduğunda yabancıdan önce Yoongi cırlamıştı.

"Bırak beni be!"

"Yoongi, seni Taehyung'a şikayet ederim beni sinirlendirme!" Wonho işaret parmağını kaldırıp omegayı tehdit ettiğinde kısa olan bunu umursamadan Wonho'nun parmağını itmiş ve yine cırlamıştı.

"Çek o sodis parmaklarını suratımlan!"

"Omegayı duydun iri kıyım, uza." yabancı hiç çekinmeden omegayı belinden yakaladığı gibi çekerken kendisine Yoongi zahmetsizca onun göğsüne sinmişti. Wonho yardım ister gibi Taehyung'a dönecekken esmer adamdan önce sert kokusu ortama yayılmış ve birkaç kişiyi rahatsız etmiş, ardından heybetli bedeni görünür olmuştu.

Artık hiçbir kurt eski genlerini taşımıyordu, insan yanı ağır basmaya başlamışken Taehyung eskilerin saf kanını taşıyordu. Ailesinin yüzyıllardır alfa genine sahip olduğunu ve kimsenin omegalarla veya betalarla mühürlenerek soyu kirletmediklerinden bahsetmişti. Artık kurt formuna dönen kişi sayısı azdı ancak Taehyung o seçkin kanlardan birisiydi. Bu sahip çıkılamaz ve engellenemez feromonları da bu genlerinin eseriydi.

Alfa sertçe Yoongi'yi bileğinden yakalarken onun gerçek bir kedi gibi yabancının göğsüne sindiğini görünce ofladı ve kendine çektiği gibi baskın kokusu ile omeganın sarhoş aklını etkisi altına alıp ona dönmesini sağladı. "Uza, benim canımı sıkma." diye az ve öz konuştuğunda yabancı sinirle gülmüştü.

"Nesiniz lan siz, çete mi? Omega kendisi dedi takılmak istiyorum diye, size ne oluyor? Sahibi misin-"

"Kocasıyım." dedi Taehyung doğrudan.

İki alfa arasında bir sessizlik olurken yabancının sinirle nefes verip ortamdan ayrılması ile Wonho diğer omegaların yanına gitmiş, Taehyung ve Yoongi pistin ortasında kalakalmışlardı. Omeganın avuçları arasında ezilmiş kaşe montunun yakasına baktı önce, ardından yanağını göğsüne yaslamış kendisine salak bir gülüşle bakan omegaya karşın göz devirmişti.

"Kocam!" dedi omega yüksek sesle ve kıkırdadı. "Dans edelim!" diye eklediğinde Taehyung umutsuz bir vakaya bakıyor gibi saçma hareketler sergileyen omegayı izliyordu.

"Yoongi geç otur." demişti daha mantıklı bir fikir olarak ancak omega bundan hoşlanmadı. Belinden çekiştiren alfanın kolunu ittiğinde homurdanarak ayağını yere vurdu. "Bu kadar erken sarhoş olmasaydın o zaman, millete sırnaşmadan git şurada dans et arkadaşlarınla, benim canımı sıkma." diye azarladı alfa ve Yoongi oflayarak arkadaşlarının yanına savsak adımlarla ilerlemeye başladı. Taehyung sabır çekti, gözleri etrafta dolanırken Hwasa'nın gözlerini devirerek yanına geldiğini gördü.

"Bu salaklara bakıcılık yapmak için mi geldik?" diye sinirle sorduğunda Taehyung umursamazca bara doğru yürümüş ve yarım bıraktığı visikisini tepesine dikmişti. Hemen yanına gelip bir viski sipariş eden kızın dağınık saçlarına bakmış ve parmakları düzeltmek için uzanırken Hwasa onu itip kafasını önüne eğimiş ve uzun siyah saçlarını yüksekten bir topuz yapıp bağlamıştı.

"Biraz eğlensinler Hwasa, normal böyle şeyler. Biz zamanında yiyeceğimiz her haltı yedik, biraz daha eğlensinler olmadı ben Jeongguk'a söylerim ve üsse geçeriz." diye bir öneri sunduğunda yüksek sesli müziğe rağmen sesini duyurabilmişti ve kız gözlerini devirirken biraz da o eğlenmek istedi. "Sen niye dertleniyorsun, git eğlen. Ben ve Wonho hallediyoruz."

Taehyung'un sözleri ile kız omuzlarını silkti. "Ne bileyim, başıma iş almak istemiyorum. Sonuçta-"

"Sonuçta bu Jimin'in fikriydi ve omegalardan o sorumlu olmasına rağmen biz bakıyoruz. Kimse altı-yedi çocuğun hesabını soramaz. Git eğlen." diyerek kızı omzundan itelediğinde Hwasa hevesli bir şekilde gülmüş ve omuzlarını silkmişti. Hazırlanmış bardağını eline alıp alfanın avucunda tutmaya devam ettiği boş bardağa tokuşturarak havaya kaldırmıştı.

"Kendin kaşındın, senin de eğlenmeni engelliyorlar. Bu gece birini yolmadan biterse iyi olacak."

Taehyung gözleirni devirirken buzlu bardağı kaldırdı ve kızı uğurladı. Eğlenmek istediğinden emin değildi çünkü gergindi, garip bir işe girmişlerdi, slaytların üzerinde gördükleri şehirlere gideceklerdi, bir sürü omega vardı, bunca zamana kadar düşman gördükleri ile bi arada, dostça yaşamaya çalışacaklardı. Sorun çıkmasından öte ekiptekilerin zarar görmesi de endişelendiriyordu onu. Kendini kusursuz ilan etmemişti Taehyung, yaratılan her canlı gibi bir sabır seviyesi, sinirlendiği, mutlu olduğu detaylar, güzel ve kötü yanları vardı. Değerlerini ahlak çerçevesinde şekillendirmek için çok çabalasa da ailesinin geleneğinden öteye yol yok gibi alfa genini ağır bir şekilde taşımaktaydı ve ısınamıyordu omegalara.

Yalandan güldüğü, düşündüğü omegalara bakarken boşa çaba sarf ediyor gibilerdi. Onlar belki de daha barışçıldı, hatta kabuln etmeliydi dışarıda çok fazla omega görmezlerdi, hepsinin götürüldüğü ve sonuna akdar kullanıldığı hayat evleri devamını sürdürmekteydi. Taehyung birkaçının önünden geçmişti, omega anne veya babalarının yalvarış seslerini baskılayamadıkları eğlenceli nidaları ile önünde küçük çocuklar oynardı. Eski kıyafetler giydirilmiş minik bedenleri kirli çocuklar. İçeride tecavüzlerle hamile kalan omegaların babası belli olmayan çocukları. Kimi omega doğmuştur ve caniler ocuk olmasını umursamadan işlerine devam ederler, kimi alfadır ve çalıştırmak için eğitilirler.

Evet, şartlar onlar için daha zordu, çocukluğunu hatırlamasa da ailesnin zorluk çektiğini hatırlamıyordu Taehyung. Maddi, manevi bolluğun içinden yokluğa düşünce zor gelmişti ilk başlarda. Sonrasında yalnızlık ağır bassa da güçlü ailenin güçlü çocuğu olmuştu. Omegalar hep alt sınıftı, ailesinde başka mevzu konuşulmazdı, takılı kalmış bir plağın sürekli alfaların üstün olduğunu hatırlatan alarmıydı sohbetleri. Taehyung bundandır ki katıydı, omegaların hassas dünyasına ayak uyduramıyordu. Yine de her şeye rağmen gözleri onlar üzerindeyken, Wonho kadar tetikte ancak onun gibi tebessüm dolu değildi.

Omegaların garip dansları, birbirlerine sataşmalarını izlemek izinsiz bir gülüş oturtuyordu dudaklarına, büyümemiş birer çocuk gibilerdi şu anda, yeni ve keşfedilesi her şey eğlenceli geliyor olmalıydı. Aslında çok daha güzel eğlencelere gidebilirlerdi, birer dövme yaptırmak istediklerinden bahsetmişlerdi buraya gelirken, yürüdükleri yolda iğrenerek baktıkları sokaklara rağmen muhabbetleri olumluydu. Ancak şimdi ipini koparmış gibi dans ediyor, muhtemelen içtiklerinin bir ücreti olduğunu düşünmeden sarhoşluğu dibine kadar yaşıyorlardı.

Taehyung elindeki nereden bulduğunu anlamadığı bira şişesini tepesine diken Yoongi'nin sabah nasıl uyanacağını merak ediyordu. Aptal bir oğlandı ona göre, cahildi ayrıca. Yoksa bu kadar vurdumduymaz davranmazdı. "Onları yargılamaya son ver." Jeongguk'un baskın sesini duyunca toparlanıp yayvan duruşuna son verdi Taehyung.

"Yargılamıyorum." diyerek yalan söylerken alfanın kalın kıkırtısı, ardından elindeki bardağının içindeki buzları şıngırdatışı duyulmuştu. "Yani biraz." diyerek tekrardan omegalara dönerken Jimin'in onların yanına gittiğini ve omegaları toparlaması beklenirken tek kolunun sargılı olmasını umursamadan sağlam elinde tuttuğu şişeyi savurarak kıvırtması gerçekten takdire şayan bir liderlikti.

"Kafesten çıkarttığın bir kuşun avucunda durması saçma olur Taehyung, uçmasını, dışarıya çıkamasa da cama uçup gökyüzüne bakmasını beklersin. Evin içinde dolanıp ötmesini umarsın. Yoksa neden açasın kapısını, değil mi?" liderin sakin sorusu ile Taehyung omuzlarını silkti.

"Liderlerinin suçunu çekmişler bunca zaman." esmer olanın hala taraflı davranması liderin biraz daha ciddiyet kazanmasıan sebep oldu.

"Sen diğerlerini uyarırsın, ben sana söyleyeyim. Omegalara temasta bulunurken iki kez düşünün, onlar alışık değil." dedi büyük olan ve Taehyung ona dönerken biraz sorguluyor gibiydi. "Fark etmedin mi Taehyung, birbirlerine bile dokumuyorlar. Jimin'e bakma, onun her zamanki tersliği. Ağabeyine inat her şeyi yapmış ters gidecek ama diğerleri öyle değil. Birbirlerinden bile çekiniyorlar. Seokjin'in yasaklı dünyası derken şaka yapmıyorlardı, hala kızgınlıklarını tek başlarına geçiriyorlar, acı içinde ve yardım almadan. Aynı yatakta oturmalarının yasak olduğu bir dönem olmuş. Jimin anlatırken bende şaşırmıştım ama gerçek bu."

Taehyung ciddi ciddi Seokjin'in sadist olduğunu düşünmekteydi. Milletin kafasının içini elbette ki kavrayamaya çalışmıyordu ama omegaların nasıl tek başlarına kızgınlıklarını geçirmelerini sağlardı anlamıyordu. "Kendisine de mi bu işkenceyi yapıyormuş?" diye sorduğunda lider omuz silkti.

"Onu bilmiyorum ama bence omegasını kendi içinde öldürmüş bile olabilir. Yoksa bu acıyı anlamamasının başka sebebi olamaz." dediğinde alfanın koyu harelerine baktı. "Yoongi ile aynı evde, aynı odada kalacaksın, seni uyarıyorum çünkü Yoongi'nin nasıl bir geçmişe sahip olsuğunu senden daha iyi biliyorum. Bugün onun bacağına vururken geri kaçışını bile fark etmediğine eminim?"

Taehyung biraz tereddütle Yoongi'ye döndüğünde gerçekten de bunu fark etmediği için utanmıştı. "Ben anlayamadım, özür dilerim." diye biraz mahcubiyetle konuştuğunda gözleri omegandan ayrılmamıştı. Onun özel alanına müdahale ettiğini düşünmedi o anda, sadece sataşmıştı. Kendi arakdaşları arasında çokça temas olurdu, bunun çoğu boğuştukları ağır temaslar olsa da normaldi onlar için.

"Alfa üssündeki temasın boyutunu bilirim Taehyung, sadece biraz daha dikkat ve anlayış rica ediyorum. Bu işin kolay olacağını düşünmüyorum, omegalarla dolu bir kentte mahsur kalacağız. O yüzden iyi geçinmeye, anlaşmaya çalışın. Sürekli olarak onu kokunla mühürleyeceksin, bu istemeden de olsa temaslara sebep olacak. O sana karşı daha sakin, daha duyarlı olacak, teslimiyetin tamamı olmasa da güveni artacak, omegası ile alfan bağlanacak. Sen istemesen de onunla bir şekilde bağlanacaksın. Bu yüzden kendi duygusal boşluğunun da farkında olarak ona zarar verecek şeylerden kaçın. Önceliğin onlardan yana olmalı çünkü bunca azınlık içinde, hiçbir güvenceleri yokken alfalara yardım etmek, kendi cinslerine karşı savaşmak. Onların bizden daha fedakar olduğunu inkar edemeyiz. Anlayışlı olma sırası bizde."

Liderin uzun ancak açıklayıcı konuşması ile Taehyung emin bir şekidle başını sallamıştı. "Ondan özür dilemeli miyim?" diye sorduğunda kıkırdadı Jeongguk. Çabaladıklarını görmek güzeldi.

"Kendini rahatsız hissediyorsan evet ama Yoongi'nin hatırlamayacağına eminim. Sadece daha dikkatli ol o anlar."

Taehyung yeniden omegaya döndüğünde pistin ortasına oturmuş kıkır kıkır güldüğünü gördü. Dans eden Jimin'i izliyordu resmen hayranlıkla. Jimin direğe tek kolunu dolamış, muhtemelen biraz da sorhoş olmuş şekilde beceriksizce dans hareketleri sergilerken kendi çevresinden olmayanların da gülmesini sağlıyordu. Taehyung Wonho'nun aniden hareketlenmesi ile yerinde doğrulurken Yoongi'nin ağzını tutarak ayaklandığını görünce ofladı. "Başlıyor benim mesai." diyerek Jeongguk'un yanından ayrıldığında lider göz ucuyla arkadaşına bakmıştı. Şikayetlense de Yoongi'yi hızlıca kavrayıp kucaklaması gecikmemişti. Tuvaletlerin olduğu yere giderken Jeongguk'a kısaca bakmış ve onay alıp ilerlemişti.

Geride kalan lider barmenden istediği soğuk viskisini yudumlarken oldukça keyifliydi. "Birazda benim mesaiye dönelim." dedi Jeongguk, cebinden çıkarttığı minik kumandaya bakmış ve gülümsemişti. Her haltı tanıştıkları pistte özgürce hareket eden oğlanla yemek istiyordu, iyi veya kötü onunla gülüp ağlamak istiyordu. Çoğunlukla gülümsemeye başlamıştı, bundan da pek memnundu. Şimdi biraz da omega gülsün istiyordu, tuvalete gittiklerinde onu zar zor ikna etmişti, sürekli rahatsız edici bir şey olduğunu söylüyordu, dans ederken biel arada bacaklarını ayırarak kendisni rahatlatmaya çalıştığının da farkındaydı. Ama her şeye rağmen tuvaletteyken masadakinden daha tedirgin hissederken onu riske atmayacağından emin olduğu sevgilisi ile iyi bir anlaşma imzalayabilmişti. Eğer onu burada rezil edecek seviyede zorlamazsa üste istedikleri gibi takılacaklardı.

Bu yüzden elindeki kumandanın ilk basamağını aktifleştirirken gözleri hızlıca omegayı buldu. Jimin hevesle dans ediyordu, çakırkeyifti ve arkadaşlarını gülerken gördüğü için keyifliydi. Onların da kendisi gibi eğlenmesini isterken Nayeon'un tatlı ve aynı zamanda utangaç gülüşünü kocamanca görebilmek, Wonho'nun onlar için tetikte beklese bile kendisine hunharca gülmesi, Yoongi'nin alkolden midesinin bulanması, yazılımcı ikilinin bilgisayar harici bir bakış açısı kazanıp alfa kızlarla oldukça rahat vakit geçirmeleri harbiden görülmeye değerdi.

Jimin elindeki birasını dudaklarına götürdüğünde bu görüntünün üzerine bir güzel içilir diyecekti ki içindeki hissettiği titreşim ile dudaklarına götürdüğü şişe titremiş ve kalçasını kıvırması dans figüründen kaynaklanmamıştı. Jimin dişlerini sıkarak arkasına döndüğünde alfa ile göz göze geldi. Onun ince dudaklarının kıvrılışı ve burada kalıp devam etmesini söyleyen sözcüklerini okuduğunda ise kesikli bir şekilde iç çekmişti. Gözlerini yumarak tekrardan arkadaşlarına döndüğünde bu hisse alışmayı bekledi. Gıdıklanıyor gibiydi ama hayır uyarılıyordu, derinlerindeydi, sanki dürtüklüyor gibiydi ve yapay hissiyatı ilk girişinden çok daha geri plandaydı. Şimdi hissettiği bu şey kesinlikle bacaklarını titretiyordu.

Alfanın parmaklarına muhtaç hissettiriyordu, içine yerleştirirken buna benzetmesini söylemişti, onun ellerinde hisssettiği harika şeylerin yerini bu monoton titreşim sadece rahatsız ediciydi ve Jimin tedirgin hissediyordu. Arkadaşlarının ona bakan gözlerine zoraki bir gülümseme verip "Hadi, sıra sizde." dedi teşvik etmek için. "Hep ben mi oynayacağım." derken sesinin titrememesi için büyük gayret göstermişti. Jisoo kendisinden daha beceriksiz direğe sarılırken bağırarak korkunç hareketler sergilemeye başlamıştı. Jimin hissettiklerinden dolayı yüzünü buruştururken ifadesi arkadaşlarının komiğine gitmiş olacak ki işaret parmakları üzerine dönerken kahkahalar yükselmişti.

Oysa liderlerinin çektiklerini bir tek sevgilisi biliyordu. Jimin elini kaldırıp bu görüntüye daha fazla katlanamayacağını belli ederken sadece bu kalabalık ortamdan kaçmak istiyordu. Sevgilisinden yana döndüğünde onun kaşlarını havalandırmasını umursamadan pistten inmişti. Emir verecek konumda değildi alfacık. Jimin elindeki yarım şişeyi ayaklı masalardan birinin üzerine bırakırken içindeki titreşimin bir anda artması ile adımları durmuş ve gözleri Jeongguk'a doğru ani bir hareketle dönmüştü. Alfa yavaşça yanına yürürken elleri cebindeydi ve Jimin o göremediği kumandayı kırıp atmak istedi.

Aheste aheste yürüyordu büyüğü, öyle yavaştı ki Jimin bir an için bacaklarının tutmayacağını hissetmiş gibiydi. Yere düşeceğini hissederken tepkisiz kalmak zordu, alnında parlayan terleri ve gerçekten ayakta durmaya zorlanan bedeni bir şeylerin ters gittiğini gösteriyordu. Jeongguk bunun sebebini bilse de etrafta güzel omeganın tatlı kıvrımlarından ve heykeltıraşın elinden çıkma yüzünden ayırmayan yabancılar bilmiyordu. Bir alfa işte tam o anda, Jeongguk hareketlerini yavaş tutarken omegasının kıvranan halini aheste adımlar eşliğinde izlerken çoktan sevgilisinin yanında bitmiş ve Jimin tam o anda alfanın bir kademe daha atlattığı titreşimin şiddetine dayanamayıp iki büklüm olmuştu. Dudaklarından çıkan ince iniltiler ise yabancının kulaklarına doluvermişti.

"Umarım kızgınlık geçirmiyorsundur Beauty." diye tereddütle sorarak omegayı belinden kavradığında Jimin bedenini kendine çeken alfaya şaşkına dönmüştü.

"H-hayır, ben şey-"

"Bir şeyi yok." Jeongguk anında adımlarını hızlandırırken sevgilisinin yanına vardığı gibi onu yabancının elinden almıştı. Burası bolca çakalın olduğu bir yerdi ve kuzusunu böylesine lezzetlendirmesinin sakıncasını şimdi fark ediyordu.

Yabancı kollarından resmen kopartılarak alınan omeganın endişeli ifadesine bakarken çatık kaşlarla döndü alfaya. "Onu rahatsız hissettiriyor gibisin arkadaşım." diye direttiğinde Jimin bu yüz ifadesinin kaynağını bilmeyen yabancıya göz devirmek istese de yapamadı.

"Ben sevgilimle iyiyim." diye kendisi açıklama yaptığında yabancı kaşlarını alayla havalandırmış ve sonrasında alfaya göz devirerek uzaklaşmıştı. Böylelikle Jimin dibindeki sevgilisinin göğsüne vuruken bir tane onun giden adama bakan öfkeli bakışlarını çkebilmişti üzerine. "Ne kırıtarak yürüdün lan, illa ki birinin mi gelmesi gerekti hızlanman için." diye azarladığında içindeki bu dayanılmaz şiddete karşı dudaklarından dökülen iniliteyi engelleyememiş ve alnını alfanın göğsüne yaslayıp soluklanmaya çalışmıştı. "Jeongguk çıkar şunu."

Jimin'in yalvaran sözleri ve alfanın kolalrına daha da binen ağırlığı ile Jeongguk sevgilisien odaklanarak onu kucağıan almıştı. Omeganın bacakları belinin iki yanına sabitlenirken Jimin bu şekilde daha çok hissettiği titreşimlerle bu sefer kendisini sıkmadan derince inlemiş ve istemsizce alfaya sürtünmeye başlamıştı. "Nasıl hissediyorsun bakalım? İyi mi kötü mü?"

"Bilinmez!" dedi dişlerinin arasından omega. Alfanın kıkırtısı artarken Jimin'in de inlemeleri artıyordu.

"Şimdi güzelleşecek o his." deyip köşedeki koltuklara vardığında en dibe geçti omega ile. Jimin alfanın boynuna sıkıca srılmış, yüzünü onun sabah izlerle süslediği tenine gömmüştü. "Jimin bana bak." diye yerine yerleştirğinde mırıldandı alfa. Omeganın kafasını taşıyamıyor gibi aheste şekilde kaldırması ve alfanın güzel gülüşünü görmesi yüzünü bir kez daha buruşturdu. "Parmaklarımın içinde olduğunu hayal et-"

"Bir boka yaramıyor böyle düşünmek!" Jimin azarladığında gerçekten buruşmaktaydı yüzü. Yardımcı olmuyordu alfa. "Bu rahatsız edici, parmakların falan değil, monoton, istediğimi bana vermeyen bir şey." Jeongguk sevgilisinin açık sözlülüğü ile elini cebine atmış ve birinci seviyeye getirmişti titermişimin ivmesini. Jimin sonlanmayan bu şey ile alfanın neyi amaçladığını anlamazken Jeongguk'un iri gözleri etrafı taramış ardından hızlı bir şekilde omeganın pantolonunun düğmesini çözerken hızlı bir şekilde Jimin'in itiraz etmesine, bileklerinie yakalmasına izin vermeden elini kalçalarından içeri götürmüştü. Müzik o anda değişmiş, ağır bir basa sahip ancak sözleri mırıldanan herifin libido yükselten sesi ortamda duyulmuştu.

"Sadece odaklan Jimin. Bana bak, etrafı umursama." diyerek omegayı uyardığında Jimin kesikli nefesine rağmen onayladı alfayı ve Jeongguk tek eliyle omzuna tutunan sevgilisinin gözlerinin içine bakarken eli tutulacak kısmı omega sıvısı ile ıslanmış kalçalar arasına kalan vibratörün üzerine yerleşmiş ve iki saniyede bir iteklemeye başlamıştı. Jimin o anda makinenin nasıl bir işlevi olduğunu kavramış gibi dudaklarının aralanıp iniltilerinin dökülmesine izin vermişti. Jeongguk aldığı tepki ile gülümserken yerinde yayılmış ve Jimin'in üzerine daha da eğilmesini, böylece kalçalarının daha da çıkılaşmasını sağlamıştı.

Hareketleri Jimin'in inlemeleri artıkça hızlandı, boştaki eli cebine giderken titreşimi arttırmış ve Jimin alfaya sürtünmeye başlarken düşünmeden inlemeye devam etmişti. İşte şimdi güzel hissediyordu, harika hissediyordu. Biraz daha derinlerine işleyen titreşim ile duvarlarının uyuştuğunu hissetse de aletinin sertleştiğini ve boşalmak için kendini hazırladığını hissedebiliyordu omega. Gözleri alfanınkilere odaklanmışken başını salladı. "E-evet, daha hızlı-" demeye kalmadan titreyerek boşaldığında Jeongguk hızla kapatmıştı vibratörü ancak tempolu şekilde alete baskı yapmaya devam ediyordu. Taki omega tamamen boşalana ve o anı üzerinden atana kadar devam etti.

Jimin kafasını alfanın boynuna gömerken soluklanmaya çalışıyordu. Kendi pantolonu başta olmak üzere alfanın da kazağını kirletmişti. İkisi arasıdna ezilen menilerini umursamadan alfanın gövdesinde dinlenirken Jeongguk'un sesi bir ilah gibi çökmüştü zihnine. "İstediğini verebildim mi güzelim? Şahsen ben istediğimi aldım da." huş bir kıkırtı, boğukça dolarken kulaklarına Jimin kafasını alfanın boynundan çıkardı ve gözlerini hizaladı.

"Neymiş senin istediğin." diye sorduğunda yaşlı gözlerini koluna silmişti. Masanın üzerindeki peçeteye uzanan alfa yarısını omeganın eline verirken ikisi de küçük olanın menilerini temizlemekle meşgul oldu. Ancak sohbete devam ediyorlardı.

"Benim istediğim her şey senin bünyende Jimin, senin eğlendiğin vakitleri, güldüğün anıları istiyorum. Şehvetlendiğin zamanlar kucağımda kıvran, hatta doğrudan haz aldığın her an yanımda ol, seni böyle görmek istiyorum. Yeni veya sıradan şeyler seninle anlam buluyor, ilk defa birisini sürekli tatmin olurken izlemek istiyorum, seni tatmin eden ben olayım istiyorum. Geçmişlerimize rağmen senin için özel olmak istiyorum. Sıradan olan şeyleri tepeye taşımak istiyorum."

Jimin elindeki kirli peçetelerle alfayı dinlerken onun pantolonunun düğmesini kapatması ve kısa büstiyerinin açıkta bıraktığı nemli karnını okşaması ile iç çekerek onun saçları arasına bir elini daldırdı ve nazikçe okşadı. Anında gözleri yumuldu büyüğünün, huzurlu bir tebessüm otururken dudaklarına Jimin dudaklarını yaladı. "Beni hazza getiren senin bu sözlerin." diye itiraf ettiğinde alfa sözcüklerin Jimin'in nezdinde nasıl da değerli olduğunu kavramasına sebep oluyordu. Gözlerini aralarken devam etti Jimin. "Bana bunlarla gel alfa, sözlerinle, bu anlamlı bakan gözlerinde, tatlı dokunuşlarınla gel. O zaman görmek istediğin her şeyi gösterebilirim sana."

Ona şeffaf olunmalıydı, sözlerini iyi kullanmalı ve omegasının gönlünü hoş tutmalıydın, Jimin'i mutlu etmenin yolunu öğreniyordu Jeongguk ve yüreği pır pır ederek onun için en iyisi olmaya çabalıyordu. Taehyung'un düşünceleri de aynı kapıya çıkıyordu, omegalar yumuşak yürekliydi, alfalar onları hep güçsüz ve zayıf görmüştü bunun yüzünden ancak kendilerinin o yumuşak yürekte yer bulmak için çırpınacak zavallı canlılar olduğunu unutuyorlardı. Gerçek sevgi ile yoğurulan bir alfanın küçük bir finodan farksız olduğunun bilincindeydi her omega ancak alfalar kendi açıklarını kabullenmiyordu. Şimdi olduğu kalçaları altındaki bacakların gevşemesi ve alfanın daha sakin bir ifadeyle bakıyor oluşu Jimin'e doğru bir adım attığının kanıtını sunmuştu.

"Üsse gittiğimizde, aynı pozisyonda, salak saçma aletler yerine parmaklarını kullanarak görmeni istiyorum tüm bunları. Tamam mı?"

"Sen iste, ben yapayım Kupa." alfa emin bir şekilde kabullendiğinde kıkırdadı Jimin. Tek kolunu onun boynuna dolarken ikisinin sarılışının verdiği tatlı görüntüye kıyasla tuvalate giden ikili arasında kıyamet kopmak üzereydi.

Taehyung sabırlı değildi, bilmem kaçıncı kez söylüyordu bunu ancak omega pek kabullenmiş değildi. Yoongi bu gece buna ikna olmak istemez gibi şansını zorlarken gerçekten onu burada bırakıp gitme isteğini körüklüyordu. "Yoongi yerden kalkacak mısın yoksa gideyim mi?"

"Git be!" Yoongi cırladığında hala bulanan ancak bir şey çıkmayan midesi onu da rahatsız ediyordu. Alfanın sürekli azarlaması yardımcı olmuyordu. "Bana kısıp duruyorsun!"

Taehyung bir kez olsun bağırmadığı oğlana şaşkınca bakarken loş ışık altında gördüğü dolu gözler ile ofladı. "Ciddi olamazsın her halde." diye sorguladığında Yoongi çoktan ağlamaya başlamıştı. "Yoongi orası kirli, pis bir yer. Kendim için mi diyorum da? Ya kus ya kalk. Hadi yoruldum bak." alfa gerçekten bir çocukla uğraştığını düşünüyordu. "Ağabeyinim ben senin, nasıl bana bağırırsın hem? Sen saygısızlık yaparken ben bir şey dedim mi?"

"Ben senden büyüdüm bir kere." dedi Yoongi ve ağlamaya devam ederek mırıldandı. Taehyung tam bu saçma cümlesini omeganın sarhoşluğuna verecekken Yoongi'nin "Yirmi yedi yaşındayım ben, seni saydısız!" diye cırlaması ile Taehyung bunun gerçek olmamasını diledi. "Tut elimden, kusmayacağım."

Taehyung omeganın emrini görmezden gelirken hala bu adamın ondan büyük olmasının mantıksılığını düşünüyordu. "Ne biliyorsun, belki otuz yaşımdayım-"

"Birmi iki yaşındasın Taehyung." Yoongi sanki aklı yerine gelmiş gibi daha mantıklı ancak hala yuvarlanan kelimelerle cevap vermeye başladığında Taehyung göz devirdi. "Bilgilerin elimde var, herkezin ki var. Sakın yalan söydeme, yemezler." Yoongi alfanın arada çift olan görüntüsünden dolayı tam seçemediğindan, biraz sağ tarafına denk gelecek yere bakıp parmağını kaldırdığında o kadar aptal gözüküyordu ki Taehyung gülmemek için kendini zor tutmuştu.

"Bu bir şeyi değiştirmez Yoongi, sen bir omegasın. İstersen kırk yaşında ol, sen bir omegasın-" Yoongi sinirle alfanın bacağına yumruğunu geçirdiğinde az önceki şaşan rota doğru yerini bulmuştu. Taehyung omeganın şekilli cam yüzükleri yüzünden büyük bir acıya mahkum edilirken dişlerini sıkmıştı bağırmamak için.

"Ağzını yırdarım senin, beni sinirlendirme tut elimden." omeganın ciddi azarı ile Taehyung canı acısa da hızlı toparlanmış ve omeganın havadaki elini tutmuştu. Ancak kalkmaya çalışan omegaya fazla güç uygulayıp sertçe kaldırdığında Yoongi hıza alışamayarak alfanın üstüne deyimi yerindeyse uçarak gövdesine kondu. Ani bir refleksle kollarına tutunurken iri gözleri esmer adamın da en az kendisi kadar irileşmiş gözlerine kaymıştı. "Yavaş olsana hayban."

Taehyung, "Hafifsin, ayarlayamadım." diyerek açıklamaya çalıştığında Yoongi oğlanı bırakmak yerine oldukça sakin bir şekilde ona tutunmaya devam etmişti, Taehyung'ta bırakmıyordu. İkisinin de aklından geçenler farklı şeylerdi, Taehyung bu gencecik duran oğlanın nasıl ondan büyük olduğunu sorgularken Yoongi gördüğü ilk andan itibaren içini yiyip bitiren sözcükleri dudaklarından çıkartıp çıkartmamak arasında gidip geliyordu.

Ama yarına sarhoşluğunun arkasına sığınıp hatırlamıyorum diyebilecekken içinde kalsın istemedi büyük olan. Eli yavaşça havalanırken alfanın elmacık kemiğindeki bene tırmanmış ve Taehyung'un sorgulamasına izin vermeden kıkırdamıştı. "Daegu'da mı yasardınız önceden?" diye peltek bir şekilde sorduğunda Taehyung kaşlarını çatmıştı. Başını aşağı yukarı sallarken Yoongi'nin dağınık kıkırtısını duydu.

"Bunun da mı bilgisi var elinde?" diye alayla sorduğunda Yoongi reddetti alfayı.

"Onun anısı var." diye en sonunda doğru kelimeleri kurabildiğinde, cümlesinin anlamını kavrayan alfanın konuşmasına izin vermeden ondan ayrıldı ve ani bir hareketle lavaboya adımladığında elini yüzünü yıkamanın iyi olacağını düşündü. Her şey onu belli ediyordu zaten, aldığı koku, gördüğü biri tek diğeri çift kapağa sahip gözler onun olduğunu söylese de Yoongi teyit etmek istedi. Bunu yaşadığı yere indirgeyerek yapması ise sadece aptallıktı ama sorun değildi. Sonuçta sarhoştu. Taehyung asla anlayamayacaktı. Yoongi suyu açtı, musluktan akan suyu avucuna dolduracakken gördüğü çamurlu görüntü ve burnuna dolan iğrenç koku ile hızla geri kaçmıştı.

Gittiğini sandığı bulantısı yeniden gün yüzüne çıkarken Yoongi çokta uzağında olmayan klozete gitmek için fevri davrandı. Ancak alfanın anısı olan durumu kavrayamayıp salakça omeganın ardında durması ile Yoongi'nin döner dönmez iri alfaya çarpması bir olmuştu. "Anısı derken-" demeye kalmadan Yoongi'nin midesindeki tüm alkolü alfanın kaliteli kabanına, kahve boğazlı kazağından itibaren başlayıp kumaş pantolonundan ayakkabısına kadar akıtırken midesini, sanat yaratmıştı doğrusu. Yoongi hiç çekinmeden öğürmeye devam ediyordu. Alfanın sıkıca kavradığı kollarını sıkarken her kusuşunda olduğu gibi gelen ağlama isteğini bastırmadan akıttı yaşlarını. Taehyung bu korkunç mazaraya bakmamayı umarak gözlerini sıkıca kapatmış, eriyip zemine karışmayı hayal ediyordu, ancak alkolün keskin kokusu ciğerleirne değdiğinde bunun yararlı olmayacağını düşündü.

"Ö-özür dilerim." diyerek ağlamaya devam eden Yoongi'nin kolu ile silmeye çabaladığı kıyafetlere bir yararının dokunmadığını fark edince bu sefer kustuğu için değil mahcup olduğu için ağlamaya başlamıştı büyük olan. "Ben hemen halle-"

"Kes sesini, üzerine kusulan sen değilsin." Yoongi daha yüksek sesli ağlamaya başlarken Taehyung dayanamayıp bağırdı. "Ağlama Yoongi!"

"Ben senden büyüdüm, bana kızma." Yoongi azarlanışı ile daha da çok ağlarken alfanın, yakasındaki mendili alıp kendi kıyafetinden önce omeganın çenesini silmesi Yoongi'nin daha da çok ağlaması ile sonuçlandı. Taehyung oflayarak omeganın savsak halini tutarken onun temizlenmiş ancak ağlamaktan kızarmış yüzüne bakmış ve iç çekmişti.

"Aynen, çok büyüksün amına koyim, kocamansın sen!" Taehyung küfür etmesi ile cıkladı ve derin bir nefes aldı. "Bana da küfür ettirdin ya daha da bir şey demiyorum sana Yoongi!" Yoongi bu sefer mahcup bir şekilde başını önüne eğerken sessizce ağlamaya başlamıştı. Taehyung ona çok kızıyordu. "Yani ilk defa içişinin de bir ayarı olur, şurası tuvalet lan, şurası tuvalet. Klozete benzer bir halim mi var!"

"Önüme geçtin de ondan oldu!"

Yoongi üste çıkmaya çalıştığında Taehyung bok gibi akan suya bakıp bir kez daha sinirle omegaya dönmüş ve işaret parmağını doğrultarak üzerine adımlamıştı. "Bana bak küçük bey-" ancak beklemediği şey yarı sarhoş bedenin korkuyla geri kaçması olmuştu. Yoongi irkilerek geri adımlarken gözleri irice açılmış ve elleri kendini korumaya çalışırcasına yumruk olmuştu önünde. Taehyung anında adımlarını durdururken havadaki elini indirmiş ve bir adım geri atmıştı. "B-bir daha bana cırlarsan kızarım sana." bu sefer daha alçak notadan çıkarttı sesini ve omeganın korkmuş haline bakarak geri adım attı. Lavabolara dönüp bir tane normal akanı aramıştı. Beş musluktan sonuncusu daha duru akarken ve kötü kokmazken elindeki bordo mendili yıkamış ve üzerini silmeye başlamıştı. Aynadan baktığı omeganın kirliliğini umursamadan yere çökmesi ve dizlerini kendisine çekerek sarılması bu gecenin ne kadar da saçmalaştığını kavramasını zorlaştırıyordu.

Bu oğlan niye bu kadar değişikti onu da çözebilmiş değildi. Geçmiş hayatını bilmiyordu, omegayı zaten anlayamıyordu, az önce zırvaladıkları da neydi ve neden öyle davranmıştı. Her şeyin havada kaldığı bir durumdu, Taehyung sinirle beş kere daha yıkadı mendili ve üzerini daha insan içine çıkılır hale getirdiği tüm süre boyunca düşündü.

"Kalk gidelim artık." diye omegaya döndüğünde onun dizlerine yasladığı başını ve minicik bedeninin sokak kedisi gibi mekan fark etmeksizin uyuyabildiğini görünce oflamak veya kızmak yerine biraz da olsa sevimli olduğunu kabullendi. Elindeki ıslak mendili cebine atarken büyüğünün yanına adımladı ve eğilerek onun beline doladı bir kolunu. Diğeri çıplak bacaklarının altından geçerken bu gece boyunca duşu kullanabileceklerini düşünerek iyi ki çekti. Jimin, eğer ki aklı yerindeyse onu yıkamalıydı yoksa küvette uyuması daha sağlıklı olacaktı.

Küçücük bedeni kucağına aldığında Yoongi iç çekerek alfaya sırnaşmış ve onun sıcak göğsüne yatarken bir kolunu boynundan öbür tarafa atıp daha da sıkı sarılmıştı. "Ö-özü- lerin-" saçma bir cümle kurulamayışı ile son bulurken alfa onun özür dilemek istediğini anlamıştı. Ancak sadece boş bir kıkırtı ile tuvaletten çıktı ve mekanın yüksek sesli ortamına giriş yaptı. Jimin ile Jeongguk koltuklarda oynaşmakla meşguldü, çoğu kişi sarhoştu ve hala pistte olanlar vardı. Enerjileri bitmiyor gibiydi. Alfa yavaşça masaya adımladı. İlk dikkati dağılan Jimin olurken Yoongi'yi gördüğü gibi ayaklandı.

"Bir şey mi oldu?" diye endişe ile sorduğunda Taehyung gözlerini devirdi.

"Üstüme kusması bir şey sayılıyorsa evet. Bir şey oldu."

"Hayır Taehyung, sağlığı yerindeyse sorun yok." Jimin masanın arkasından çıkıp arkadaşının uyuyan yüzünü okşadığında gururlu bir anne gibi burnunu çekti. "İlk alkol yüklenmesinden kusuşunu da yaşadığına göre gece noktalanabilir. Sonunda bunu deneyimleyen tek ben olmadım."

"Buna sevindiğine inanamıyorum diyeceğim ama bu üsse geldim geleli bir şeylere şaşırma sebebim oldukça evrildi."

"Tamam Taehyung, geceyi noktalıyoruz. Hadi gidelim. Jeongguk diğerlerini topla, ben üst kattan Chaewon'u ve çok süper bilgisayar dehalarını alıp geliyorum." Jimin yukarı kata çıktığını yazan azgın arkadaşlarını toplamaya giderken Jeongguk sevgilisini onaylamış iki parmağını dilinin altına yerleştirip mekanda duyulur bir ıslık çalmıştı. Wonho, köşede bir alfayla öpüşen Hwasa ve pistte dans etmeye devam eden omegaların tamamı sürüsünü çağıran çobanın etrafında toplanır gibi ani bir şekilde toparlanmışlardı. Mekan rahatladığını hissetti o anda, tüm kalabalık bu adamlarmış. Jimin de bu sırada koca kahkahalarla aşağı indiğinde yanında somurtkan bir Chaewon, utanmış iki oğlan duruyordu. "Ulan ilk seferinizde grup yapmış olmanıza şaşırmakla, gurur duymak arasında gidip geliyorum." diye yazılımcılara karşı söylediğinde mekandaki müziğin bittiği anda bir kadının bağırtısı duyuldu.

"Güzellikler, bir dahakine daha erken gelin, geç ayrılın yanımdan!"

Açık giyinimli, ancak kendini gram saklama gereksiniminde bulunmayan bir kadın oğlanlara seslendiğinde Jimin kadıan bakmış ve biraz üstten izlemişti. "Tekrarı olmayacak!" diye bağırırken kadının omuz silkmesi ile Jimin'de silkmiş ve arkadaşlarını diğerleri ile aynı yere yönlendirmişti. Mekandan çıktıklarında geldikleri saatteki kalabalığa kıyasla doğudan gelen güneşin aydınlığı ve içerideki sıcak nemli havaya kıyasla soğukluğu iliklerinize kadar hissedeceğiniz bir hava hakim olmuştu. "Montlarınızı giyin." dedi Jimin, ellerinde duran kalın kumaşlar herkesin üzerine geçirilirken Jimin Yoongi'nin montunu uzatan Jisoo ile onu alıp Taehyung'un yanına adımladı. Alfanın yardımı ile üzerine giydirmek yerine örttükleri montu sıkıca tuttu esmer olan ve arabalara doğru adımlamaya başladılar.

Jimin sevgilisinin koluna girmiş rahatça yürürken içinin ürpermesi ile alfa irkilerek ona dönmüştü. "Üşüdün mü?" diye sorduğunda Jimin başını sallamıştı. Alfa anında kolunu omeganın öbür tarafına atmak için kaldırmıştı, sıcak göğsünün tek sahibi o olabilirdi sonuçta. Alfa hızlıca sevglisini kolu altına alırken hafiften aydınlanan hava ile Jimin derin bir nefesle etrafa bakınmıştı. Boş çayıra kim akıl edip yatak atmıştı ve buraları ücretsiz motele çevirmişti bilmiyordu ama üzerinde kalın battaniyeler altında uyuyan insanların da en az yatakları atanlar kadar deli olduğu kanısındaydı. Akıllı adam aramak zordu bu dönemde, kimsede kalmamıştı.

Jimin kendi deliliklerini gözünün önünden geçirdi kısa bir anlığına, gerçekten de uğraşılası bir insan değildi. Bir askerin ordudan kaçıp kaçıp gelmesi, lideri ile sürekli kavga etmesi, yasaklanan her şeyi yapması pekte uslu ve akıl karı değildi. Ancak o Park Jimin'di, uçarı bir insandı, bugün Seokjin'in anlattığı şey aklına gelince kıkırdadı. İnsanların kapısı kilitliyken oynasın die ortalığa salınan bir canavar gibiymiş. Jimin gerçekten hala aynı yaramaz çocuk olduğunu düşünüyordu.

Dudaklarından çıkan istemsiz kıkırtı ile alfa uzaklardaki dalgın bakışalrını sevgilisine çevirmiş ve onun bu sevimli haline tebessüm etmişti. "Neye güldün?" diye sorup onun güzel gözlerinin kendisine dönmesi ile alfa her saniye ne kadar da şanslı olduğunu düşünüyordu. Nasıl böylesine güzel olabilirdi bir adam?

"Bugün Seokjin küçüklüğümden bahsetti." diye söylediğinde Jeongguk kısa bir anlığına Jimin'in minik halini hayal etti. Sevimli, tombul yanakları olan, yumuk elleri ve sürekli konuşkan halini hayal etti ve bu sefer o da kıkırdadı. "Üsse geldiğimizde o kadar yaramaz olurmuşum ki odaların kilitleri diğer herkes için aktifleşirken benimki açılırmış ve milleti rahatsız etmeden oynamam için salınırmışım. Tazmanya canavarı derdi babam küçükken, haklıymış galiba."

Alfa huş ama sevimli bir kahkaha bıraktığında kolunun altındaki sevgilisini kendisine çekip yanağına kocaman bir öpücük bırakmıştı. "Tam da hayal ettiğim gibi, bıcır bıcır, her şeyi soran ve kurcalayan bir minik Park Jimin? Çokta bir şey değişmemiş Jimin, azıcık uzamışsın o kadar." alfa kıkırdadığında cümlenin sonunda Jimin bu halini sever gibi gülmüş ve başını sallamıştı.

"Tabi daha güçlüyüm canım, atlamayalım bu detayları. Ve daha arsız, utanmaz, şirret, gıcık, süslü kokoş bir şeyim. Ama biliyorsun sinirim daha belirgin, sabır seviyem yok. Baş edilemez oluyorum, millete durup durup sarıyom, harbiden gıcığım-"

"O kadar güzel bir adamın varlığını hala sorgulayan birisi olarak eklemek istiyorum." dedi alfa omeganın sözünü keserek. Jimin ona dönerken kaşları havalandı. "Gülüşü karları eritip cemreler düşürür yüreğe, ağlayışı bile güzel olan bir adam benim sevgilim. İyi birisi de ayrıca, arkadaşları gülsün diye ağabeyi ile kavga eden, çocuklar gülsün diye canı pahasına çırpınan yufka yürekli bir omega kendisi. Cesareti ise hayran kalınası, üzerindeki gözlerden habersiz, alıcılığını bilse de mütevazi davranan, sözünün arkasında, dürüst ve güvenilir birisi. Tanrı seni yaratırken çok cömertmiş ama bana iki katı cömert davranmış, öyle ki seninle tanıştığımda cenneti kollarıma bırakmışlar."

Jimin gözlerinin dolmasını engelleyemezken alfaya sıkıca sarılmıştı yolun ortasında. "Abartma!" dese de sesindeki kırgınlık ve utanmışlık hiçte abartmasını istemiyor gibi değildi. Jimin sonsuza kadar dinleyebilirdi alfayı, sonsuza kadar onun kendisini övmesi için bekleyebilirdi. Bunca güzel sözü bir araya getirmek için zahmetsizce kımıldıyordu dudakları ve yılların mükafatına sarılırken zahmetszce göğsünü dövüyordu kalbi. İsyan gibiydi bu dövüş, neden kader onları daha öncesinde bir araya getirmemişti, neden geç kalınmıştı, keşke daha önceden tanışsalardı ve daha çok vakitleri olsaydı. Şimdi bu çetrefilli kaderin etrafında, tıpkı kışın tipi ortasında yuvasını kurmaya çabalayan kumrular gibiydiler. Birinden birine gelecek zararda geride kalanın bir gelecek inşa etmesine izin vermeyecek bir gönül bağı kurulmuştu.

Jimin bir an için her şeyi siktir edip tasasızca onunla bir soylu kentinden yaşamayı hayal etti, her türlü imkanın sunulduğu, geçim derdi olmadan, surların veya duvarların ardındaki korkunç gerçekleri umursamadan, sadece onunla br ömrün hayali kötü gelmiyordu. Ama elinde koca bir vicdan vardı ve görüdüğü görüntülerin ardından azap çeken çocukların, kadınların, sevgilerin ve ebeveynlerin gövdelerini döven yumrukları ile zedeleniyordu vicdanı.

"Jimin?" alfa omeganın sesli bir hal almaya başlayan ağlaması ile tedirgince ona seslendiğinde Jimin adımlarını durdurmuş ve kolunun yaralı olmasını umursamadan alfanın boynundan aşırmış ve ona sıkıca sarılmıştı. Arkalarındaki kalabalık durakladı, herkes Jimin'in içli içli ağlayışını dinlerken Jeongguk tereddütle sardı kollarını omegaya ancak sıkı oldu bu. Yanında olduğunu hissettirmeye çalıştı. Gözleri minik kalabalığa kayarken kaşları ile gitmelerini söyledi. Alfa sevgilisini teselli ederken çoktan aştıkları patikanın sonunda, arabadan çokta uzakta olmayan bir yerde birbirlerine sarılmış bir çift vardı, biri çaresiz, diğeri ürkekti. "Bebeğim ne oldu?"

"Seni seviyorum." dedi Jimin aniden, geri çekildiğinde gözleri bağlandı birbirine. "Jeongguk sakın ayrılmayalım, lütfen. Ben gerçekten çabalarım, güzel günleri getirmek ve bir ömür inşa etmek için ama hiç ayrılmayalım-"

"Jimin sakinleş." dedi alfa. "Ayrılmak falan yok neden ağlıyorsun?" Jimin iç çekerken sadece omuzlarını silkti. Kollarını alfadan ayırırken başını iki yana salladı.

"Ben bilmiyorum, sadece söylemek istedim. Biliyorum daha çok başındayız yolun, seni bir şeylere de zorlayamam ama ben sadace söylemek, daha doğrusu-"

"Sorun yok, pekala. Yolun başında da olsak seninleyim, sözümü yiyip yutmam, arkasında dururum. Jimin ters giden bir şey yok sevgilim-" Jeongguk sevgilisini telkin etmek adına onun ıslak yanaklarını kurulayacakken omeganın arkasında gördüğü karartı ile sözünü kesti ve ani bir şekilde Jimin'i arkasına alırken omega son anda alfanın montuna tutunarak dengede kalabilmişti. İri gözleri alfanın ardından ileri bakacakken Jeongguk'un sert uyasrısı doldu kulağına. "Motora yürü."

"Jeongguk-"

"Motora geç Jimin!" Alfa sertçe kızdığında Jimin bir adım geri atmış ancak motora karşı bir hareket bile etmemişti. Ceketinin iç cebindeki bıçağını avucuna alıp küçük düğmesine bastığı gibi çeliğin parlak yüzünü ortaya çıkardığında Jeongguk tereddütsüz bir şekilde belindeki tabancaya uzanmış ve çektiği gibi hedefine doğrulturken bağırmıştı. "Kimsen çık ortaya yoksa vururum!" diye yüksek sesle bağırdığında korunun dibindeki yolda yükselmişti sesi. Ağaçlar sık ve iriydi, saklanmak için çokça alan vardı ve Jimin gözlerini koluna silerken alfanın baktığı yere bakıp tedirginlikle gözlerini gezdirmişti. "Jimin motora geç!"

"Seni bırakmam!" Jimin tereddüt etmeden bağırdığında ağaçların oradan gelen bir hışırtı ile bir adam dengesini sağlayamayıp yuvarlanmıştı. Jeongguk daha sıkı kavradı silahını ve adama doğrulturken arabadan çıkan tim ekibinden ayık olanlar ellerinde silahlarla çıkmışlardı dışarı. Jimin anında onlara döndü, gözleri Taehyung'u bulurken sertçe arabayı işaret etti. "Arabada kalın! Bir şey olursa kaçın!"

Net bir emirdi, omeganın şakası yoktu ve ekip tereddütle onaylarken Taehyung elindeki silahı asfalta bırakıp hızla itmişti. Jimin birkaç adım ötesinde duran silaha vardığında bıçağını kapatıp cebine atmış ve silahı kavradığı gibi bedeninden geriye götürüp sol ayağını geriye dorğu havaya kaldırmıştı. Silahın içindeki mermiyi haznesine yereştirecek şekilde tetiği çektiğinde bunun için yaptığı antremanların işe yaradığını görmek sevindiriciydi ancak sevgilisi yabancıya yaklaşırken buna zamanı yoktu. Hızla onun arkasından yanına geçtiğinde bir elindeki silah tereddütsüzce yabancının üzerindeydi.

Jeongguk tereddütle omegasına yaklaşırken elindeki silah rotasını şaşmadan yabancının üzerindeydi. Kapüşonlusu örtülüydü, siyahlar içindeydi ve maskesi yüzünü kapatıyordu. Jeongguk kaşlarını çattı, yabancının karnındaki bir elini kaldırması ve yaralı olduğunu belli eden kanlı elini göstermesi ile tereddüt etse de Jimin sertçe seslenmekten geri durmamıştı.

"Maskeni çıkart lan!"

Yabancı duyduğu ses ile gözlerini ona yaklaşan ikiliden kısa olana çevirirken acısına rağmen gülümseyebilmişti. Kıkırdadı hatta ve bu Jimin'i daha da sinirlendirirken vadide yankılanacak silah sesi ile adamın gülüşünü kesmişti. Hemen gibindeki asfalttan sekip giden kurşun ile Jimin şakası olmadığını belli ederken adamın korkuyla kendini kaçırması ve sevgilisi dahil tüm timin Jimin'in hakkında bir detay daha öğrenmişti. İş ciddiyse Jimin bir katran karasına dönüşüyordu.

"Siktirtme belanı, maskeni ve şapkanı çıkart!"

Jeongguk sevgilisinin bir adım gerisinde kalırken adamdaki bakışlarını bir an olsun çekmiyordu. Aralarında yaklaşık olarak beş metre falan vardı muhtemelen, hala seçilir değildi yabancının hiçbir hareketi. Ancak yalpalayarak kalkarken iri cüssesi bir tık ürkütmüştü genç ikiliyi. Yabancı acı dolu bir nidayla dönerken ona silah doğrultmuş ikiliye, avuçları havalanmıştı. "Sakin olun, silahsızım." demişti kendini kanıtlamak için.

Jimin yine susmadı. "Sikimde bile değil, dediğimi yap maskeni ve şapkanı çıkart!"

Adam bir elini şapkasına attı ve gri tellerin düştüğü koyu kestane saçlarını ortaya serdi. Jimin adamın ellili yaşlarında olduğunu varsayarken çatık kaşları bir an olsun düzelmiyordu. Taki maskesini çıkartıp atana kadar sürdü sağlam ve iradeli ifadesi. Jimin beş saniye vermişti kendisine, bu tanıdık simayı çıkartması için beş saniye yeterli olmuştu çünkü kim babasını tanımazdı ki?

Elindeki silah titrerken bir adım arkasındaki sevgilisinin çektiği tetik ve adamın üzerine yürümesi ile ancak kendine gelebildi. "Ne işin var lan burada!" diye hesap sorarken öfkeliydi alfa. Sevgilisinin kan grubunu bilen, evinin de iki yanında oturmayan yalancı komşusuna karşın gerçekten öfkeliydi. "Kimsin sen!"

"J-Jeongguk!" Jimin alfanın arkasında hızlı adımlarla yanına giderken elindeki silahı bırakmıştı yere ve aceleyle ona yaklaşırken Jeongguk'a yetişemeden sevgilisi babasının suratına sertçe bir yumruk geçirmişti. Jimin koca bir çığlıkla ikisinin yanına vardığıdna Jeongguk'un önüne geçmişti. Ancak alfa öfkeliydi, önüne geçen sevgilisini kolundan tuttuğu gibi savurdu ve bu sefer ikiletmesini istemediği şekilde bağırdı.

"Jimin arabaya geç dedim sana! İkiletme beni!" Jimin'in acıyla bağırması ve savrulan bedenini son anda toparlaması omegadan önce yumruk yüzünden kendine yeni gelmiş olan alfanın tepki göstermesine sebep olmuştu.

"Ona nasıl böyle dokunursun lan!" diyerek Jeongguk'un suratına yumruğunu geçirirken Jeongguk alfa kadar sağlam kalmamış ve yalpalayarak yere düşmüştü.

"Durun!" Jimin öfkeyle bağırdığında gözleri orta yaşlı adama dönmüştü. "Baba lütfen dur, y-yaralısın." diye yalvararak konuştuğunda Jeongguk irice açtığı gözlerini sevgilisine çevirdi.

"Baba mı?" diye fısıldadığında dizleri üzerine çökmüş yaralı adama doğru koşan sevgilisini izlemişti.

Jimin babasının yanına varmadan hıçkırıklarla ağlamaya başlarken onu yerde yaşlı gözlerle bekleyen babasının dibine, dizleri asfaltta soyulacak şekilde sertçe çökerek kollarını boynundan öbür yana aşırdığında sadece alfanın hissedilir kokusunu solmuş ve bundan emin olmuştu. Bu babasıydı, daha dün ağabeyi ile kahramanları olarak bahsedilen babasıydı. "Hiç inanmadım öldüğünüze, yemine derim inanmadım. Seni çok özledim baba! Çok özledim!"

"Buradayım tazmanya canavarı." dedi alfa yorgun sesiyle. Geçmişin minik bir kesiti gibiydi. Jimin küçükken kaldıkları iki oda bir salon minik evlerinin kapısında içeri girerken kendisine sesleniş şekilini anımsadığında daha sesli ağladı. "Bende seni özledim küçük kahraman, hem de çok özledim." diye fısıldadığında kendi ağlayışını da saklamadı alfa. Kolları oğlunun bedenini sıkıca sararken Jimin daha içli ağladı. Jeongguk düştüğü yerden bu görüntüye bakarken gerçekliğini sorguladı. İşte tam o anda oturdu her şey, korkuyla anımsayamadığı her detay zihninde yerine otururken bu adamı ilk gördüğünde onun gözlerindeki korkuyu şimdi anımsıyordu, Jimin'in baygın bedenini tutarken nasılda dikkatli incelediğini, kan grubunu söylerken ki emin ancak titrek sesi daha belirgin detaylar veriyordu ona.

Jeongguk otturduğu zeminde kendi dolan gözlerini şiddetle sarsılan omuzları ile ağlayan sevgilisinden ayırmazken Jimin'in birden kesilen sesi ve alfanın kucağında hissizleşen bedeni ile hızla toparlanmış ve yaralı adamın yanına çökmüştü. "Jimin?" dedi küçük olan tereddütle ancak dönüt alamayınca ona uzanmıştı, babası oğlunu göğsüne çekmiş ve alfaya sertçe bakmıştı.

Jeongguk Seokjin'de takındığı küstah tavrını takınamadı, elleri titreyerek geri giderken orta yaşlı adamın oğlunu kollarına yatırışı, onun baygın yüzünü okşayışı çok nairindi. Jeongguk kendisine derdi kıyamadan severim diye ama çok geride kaldı, bu adamın titreyerek okşadığı oğlunun göz yaşlarına bile dokunmaya kıyamayışı Jeongguk'un tüm o tedirginliklerini misliyle geride bıraktı. Sessizce ağlamaya başlaması ise geç değildi, sevgilisinin babasından bahsederken ışıldayan gözleri, ölmediklerine olan inancının tazeliği ile daha daha içerlendi.

Oysa Seung Heon bu anı yaşayabilmek için yıllarca beklemişti. Oğlunun bu adamın kollarına gitmesinden çok daha çetrefilli zamanları geride bırakmıştı. Nasıl kıyardı ona, canından çok sevdiği yavrularına. "Oy benim güzelim." dedi adam, acı doluydu sesi. "Nasılda büyümüşsün, güçlü bir omega olmuşsun. Keşke böyle olmasaydı Jimin, böyle olmasaydı be yavrum, ama kavuştuk." alfa daha da içli ağlarken Jimin'in baygın bedenini çekti bağrına, evet büyümüştü küçücük oğlu ama yine minicikti kendi kolları arasında. "Geldim babam." dedi fısıldayarak.

Adam daha ne kadar ağladı bilmiyordu, Jeongguk'u da kendisi ile birlikte ağlatmış, Jimin bu süre boyunca ayılmamıştı. En son Seung oğlunun yanaklarını, saçlarını bırakıp kucağında duran elini öpecekken tuttuğu gibi buz gibi bir ten ile karşılaşınca kendine gelebildi.

"Üşümüş, aptal kafam fark etmedim." diye kendine kızdığında Jimin'i kucağına alıp kalkmaya çalıştı ancak yarası vardı. Acıyla tısladığında daha kaldıramadığı oğlu Jeongguk'un son andaki müdahalesi ile kafasını yere çarpmaktan kurtarmıştı.

"B-ben alabilirim." dedi çekinerek. Seung acısına rağmen çatık kaşlarla döndü alfaya ve onun da kızarık gözlerini görünce hiç istemese de başını salladı. Kendini bile taşıyamıyordu, oğlunu taşımaya çalışarak zarar veremezdi. Jeongguk yavaşça sevgilisini kucağına aldı, ayağa kalkarken gram zorlanmadı. Arabadan yana döndüğünde Taehyung'a baktı doğrudan ve sarhoş olsalar bile durumun ciddiyetini kavramış herkesin dışarıda olduğunu gördü. Yoongi bile uyanmıştı. Esmer olana işaret verdiğinde onun koşarak yanlarına gelmesi ve geldiği gibi yerdeki silahları alıp beline sıkıştırması bir oldu.

"Efendim yardım edeyim." dedi yerdeki yaralı adamı kaldırmak istediğinde. Adam başını iki yana salladı.

"Şuradaki ağacın dibindeki kayaya bağlanmış bir ip var. Onu çözünce üstten bir çuval inecek. Onu al yeter bana. Kendim kalkarım." dediğinde Taehyung ikiletmeden adamın dediği yere ilerledi ve Jeongguk kucağında Jimin ile adamı beklemeye devam etti. "Sende yürü, Jimin üşümüş, bin arabaya. Geliyorum." diye bir emir savurduğunda Jeongguk ikiletmeden onaylamış ve yürümeye başlamıştı. Arabaya yaklaştığında herkesin tereddütle kendisine baktığını gördü. Bir açıklama istiyor gibilerdi.

"Jimin'in babası." dedi ve tüm omegaların adama ani dönüşü bir olmuştu. Yoongi hızlı adımlarla Seung'un yanına varırken onun aksayan bedenini hızla yakalamıştı. "Taehyung ve Yoongi motor ile dönsün. Wonho arabayı sen kullan, Hwasa sen Yoongi gibi otur ve Jisso ile Nayeon onun yanına geçsin. Ben, Jimin ve babası arkada oturacağız, geri kalanı pikapa geçsin." alfanın kesin emri ile birlikte herkes yerine geçerken Yoongi destekleyerek getirdiği alfayı yavaşça arka koltuğa bindirmişti. Yarası çok kötüydü, acısı gösterdiğinden daha fazlaydı ve giderek açılan rengi omegayı korkutuyordu.

"Ajushi çok yakın üs, dayan lütfen." diye söylediğinde adamın ruhsuz gülüşünü gördü.

"Cadoloz, sen büyüdün de benim için mi endişeleniyorsun." diye konuştuğunda acıya alıştığını belli ediyordu Seung, bu Yoongi'yi daha da telaşlandırırken kusması ile kanına karışmamış alkolün zihnini açtığını hissediyordu, bu durum çaresizliğini arttırmış gibiydi.

"Biz önden gidiyoruz." dedi Wonho aceleyle, herkes yerlerine geçerken Yoongi bir adım geri atmış ve orta yaşlı adamın solgun tebessümü ile kapıyı kapatmıştı. Yoongi titreyerek geriledi, jeep seri bir şekilde asfaltı yarar gibi ses çıkartarak ileriden ani bir dönüş yaptığında yaşlı gözlerle bakıyordu araca. Mutlu olmaları yasak gibiydi, özellikle de zavallı arkadaşının. Jimin kısacıkta olsa bir hayatı yaşamış, zorluğu, mutsuzluğu dibine kadar görmüş birisiydi. Şimdi yüzü azıcık gülünce kader bir çelme takmadan edemiyordu sanki.

Yanından hızlıca geçen araçla Yoongi geride kalan olduğunu bile fark edememişti, hıçkıra hıçkıra ağlamaya başlarken dengesini kavrayamayıp yere çökecekken kollarından yakalanması ile dibinde bitmiş esmer oğlana dikti gözlerini. "Pekala Yoongi, güçlü olman gerek. Jimin'e, liderine destek olmalısın. Kendine gel." dedi ve elindeki kaskı omeganın başından geçirirken onun çıkılaşan yanaklarına dokunup birkaç gözyaşını sildi. Çnesinin altından kaskın klipsini kapattı. "Hadi, onları yakalamalıyız." dediğinde Yoongi'yi elinden tutup motora çekiştirmişti.

Büyük olan itiraz etmeden giderken alfanın peşinden motora binmeden önce Taehyung omegaya bakmış ve onun montunun arabada kaldığını görünce vicdanına sövüp montunu çıkartmıştı. Yoongi ağlamaya devam ederken sessizce, soğuktan titreyen çenesi farkında olduğu bir durum değildi. Bu yüzden donuk bir şekilde alfaya bakarken onun kaşe kabanı çıkartıp giydirmesi ile mırıldanabildi. "S-sen üşürsün." diyebildiğinde Taehyung kıkırdamıştı.

"Ben alfayım, sıcak kanlı varlıklarız garip şekilde. Sen soğuk nevale daha çok üşürsün." demişti omeganın cılız kolları çekerken kendi geniş kalıp kabanından içeri, komik bir görüntü ortaya çıkmıştı. "Hem kendi kustuğun kıyafeti ceza olarak giymen gönlümü rahatlatır."

Taehyung motora binmeden önce kaskını takmış ve Jimin'in yavrusu olan makineyi çalıştırırken beklediğinin aksine sessiz bir motor karşılamıştı onu. Gözleri omegaya döndüğünde onun yavaşça binmeye çalıştığını gördü ve elini uzatarak yardım etti.

"Sıkıca tutun, hızlı gideceğim." dediğinde Yoongi'nin avuçları içinde buruşan kazağının iki yanına baktı ve başını iki yana salladı. "Özür dilerim." dedi alfa önce, omega neden dilediğini anlamazken bileklerinden kavranıp alfanın ince beli etrafına sertçe dolanması, gövdesinin onun sıcak sırtında yer bulması ile gazı köklemesi özrünün sebebini gösterdi ona. Ancak alfa bu temas için diliyordu özrünü, mahcup hissettiği bu anda dahil olmak üzere omegayı çekindirdiği her an için özür dilemişti.

Oysa dilenmemiş özürleri birikmişti, geçmiş küçük olanın tatlı rüyası iken Yoongi'nin acı kabusları oluveriyordu. Taehyung bundan habersizdi. 

Kimler Jimin ile Seokjin'in babasını görmek isterrrr. Yeminle Kırkını aşmış insanlara aşık olma huyun yirmilerimden sonra eklendi. Allah kurtarmasın. Song Seung Heon karşınızda.

Bölümle ilgili görüşlerinizi buraya alayım.

İyi haftasonlarınız olsun.




Continue Reading

You'll Also Like

41.9K 2.1K 33
Kızın sesini duyunca Alaz'ın omuzları gevşedi. "Öldüm, Asi." Gözlerini kızın yüzünde dolaştırdı. "Sensiz geçirdiğim her gün biraz daha öldüm." Asi al...
225K 9.4K 38
ʜᴇʀ şᴇʏ ꜱᴀʟᴀᴋ ᴋᴀʀᴅᴇşɪᴍɪɴ ʏᴀʟᴀɴıʏʟᴀ ʙᴀşʟᴀᴅı... ꜱɪᴢ: ᴅᴇʟɪᴋᴀɴʟıʏꜱᴀɴ ᴋᴏɴᴜᴍ ᴀᴛᴀʀꜱıɴ!
387K 35.6K 32
Kore'nin nesillerdir düşman olan iki sürüsü; Kim'ler ve Jeon'lar aynı davete katılır. Beklemedikleri şey ise attığı yumruk ile ruh eşi oldukları orta...
113K 12.4K 35
JIKOOK Park Jimin; ünlü Kardiyolog, bir dahi, medikal deha, hastanedeki en iyi cerrah. Kibar, arkadaş canlısı, yakışıklı ve sabırlı. Ve bunların yanı...