DAVETSİZ MİSAFİR

By FatmaGlkaya390

5.8K 3K 660

Elif küçükken annesini bir trafik kazasında kaybeden genç bir kızdır. Takma ismi 'İyilik Meleği' dir. Elif, b... More

Giriş Bölümü
Başrol karakter tanıtımları ve alıntılar
1.Bölüm: No.1
2.Bölüm: Gözlerini Kapat.
3.Bölüm: Küçük Umutlar.
4.Bölüm: Son Veda.
5.Bölüm: Aşk dediğin.
6.Bölüm:Hayaller ve Gerçekler.
7.Bölüm:Su.
8.Bölüm: Yaktım Gemileri.
9.Bölüm: Kıskanmalar.
10.Bölüm:Dönsün dünya tersine.
12. Bölüm: Güneşin Doğuşu.
13.Bölüm: Yağmur.
14.Bölüm: Yabancı Gibi.
15.Bölüm: 20 Nisan.
16.Bölüm: Dans Edelim Mi?
17.Bölüm: Kar Küresi.
18.Bölüm: Seni Seviyorum.
19.Bölüm: Dünyanın En Güzel Kızı.
20.Bölüm: Sana Aşığım.
21.Bölüm: Ateş İle Barut.
22.Bölüm: Kırmızı Bileklik.
23.Bölüm: Gece Ve Gündüz.
24.Bölüm:Elif'in Satırları.
25.Bölüm:Dört Duvar Arasında.
26.Bölüm:Arda Ve Elif'in Devri.
27.Bölüm:Işık.
28.Bölüm:Aşk Kazası.
29.Bölüm: Masal. (Final)
SONSÖZ
Duyuru

11.Bölüm: Kaza.

148 81 27
By FatmaGlkaya390

Selam aşklarım, nasılsınız?

Bugün çok duygusal bir bölüm sizi bekliyor. Şimdiden hemen kaçırmayın. Aşağıdaki müziği açmayı unutmayın, iyi okumalar!

11.Bölüm: Kaza.

*Senin canının yandığını görünce ben öldüm... Sana bir şey olacak diye çok korktum ben Elif...*

(Yazar'ın anlatımıyla)

O gece Elif'in gözleri kapandı, o gece bütün İzmir Elif için ağladı, o gece İzmir Elif için sustu, o gece bütün gözler Elif'in üzerindeydi. Ne kadar istemesek de bazen başımıza kötü şeyler gelirdi. Dediğimiz, yaptığımız kötü şeylerden pişman olurduk. Ama anladığımız da her şey çok geçtir. Kimimiz kardeşimize vurduğumuz da hiç pişman olmayız "Oh, iyi ki vurmuşum" deriz ama sonra çok pişman oluruz. Ne yaparsak yapalım, bazen insanların canlarını yakıp, kalplerini kırabiliyoruz sonrasında ise kalplerini tamir edebiliyoruz. Her şey Elif'in Arda'ya güvenmediği için başladı. Arda kaç kere Elif'e yapmadım dese de Elif ona değil, bir başkasına inandı. Sonunda ne oldu pişman oldu. Hem de deliler gibi pişman oldu...

Her şey çok geçti. Elinden hiçbir şey gelmiyordu. Çevresindeki insanları, güvenlerini, sevgilerini kaybetmişti... En önemlisi de Çocuk Doktoru'nu kaybetmişti.

"Çok kan kaybediyor! Ambulansı arayın çabuk!" dedi Elif'in başucunda duran bir kadın. Bütün insanlar Elif'in başındaydı.

"Aradım ambulansı geliyor!" dedi bir adam endişe içinde. Kadın, Elif'in karnının içine giren büyük cam parçasını hiç ellemiyordu.

"Dayan kızım, dayan. Daha genceciksin daha senin upuzun güzel yaşayacağın bir hayat var, seni bekliyor dayan kızım." dedi kadın Elif'in kafasını bacağına koyarken. Elif gözlerini açmıyordu. Yavaş yavaş soğumaya başlamıştı. Yakınlarda ambulansın siren sesleri duyuluyordu.

"Ambulans geldi!" dedi kırklı yaşlarında bir adam. Herkes, bütün kalabalık Elif'i konuşuyordu. Dört hemşire ambulanstan sedye ile indiler ve Elif'in yanına koşar adımlarla geldiler.

"Arkadaşlar, açılın lütfen biraz!" dedi hemşire kalabalığı bozmaya çalışarak. Hemşireler Elif'i sedyeye yatırdıktan sonra hızlıca ambulansa bindirdiler. Yanında kimse yoktu, yapayalnızdı...

"Nabzı gittikçe azalıyor!" dedi ince sesli bir bayan.

"Hemen yakınlarına haber verin!" dedi yanında duran erkek bir hemşire. Kadın Elif'in cebinde duran telefonu aldı ve ilk yazan ÇOCUK DOKTORU kişisine tıklayıp aramaya başladı. Telefon üçüncü çalışında açıldı.

"Efendim?" dedi Arda ciddiyetle.

"Merhaba, ben Buket Uzun ambulans hemşiresiyim. Elif Yıldız şu an trafik kazası yüzünden hastaneye götürülüyor. Siz eşi olmalısınız diye sizi aradık." dedi hemşire.

"Ne!" diye oturduğu yerden telaşla kalktı Arda.

"Hangi hastane?" diye sordu Arda tekrardan.

"Güneş Hastanesi."

"Tamam, teşekkürler." Diyerek hızlıca telefonu kapattı Arda.

Doktorlar, hemşireler elinden geleni yapıyorlardı. Elif'in nabzı azaldıkça azalıyordu. Hastaneye geldiklerinde telaşla Elif'i ambulanstan indirdiler. Doktorlar ve hemşireler Elif'in yanına geldiler.

"Ne oldu?" diye sordu doktor.

"Trafik kazası. Karnına büyük parça bir cam parçası girmiş. Nabzı gittikçe azalıyor!" dedi hemşire.

"Hemen ameliyathaneyi hazırlayın!" dedi doktor. Hemşireler hızlıca ameliyathaneyi hazırlamaya gittiler. Elif'i de koşarak ameliyathaneye soktular.

---

"Kolay gelsin, Elif Yıldız hangi odada acaba?" diye sordu endişeyle danışmanın yanına gelirken Arda. Elif'i o kadar çok seveni vardı ki yanına Sinem, babası Haluk Amca, Ceyhun, Asuman, mahalleden birkaç kişi ve ARDA vardı.

"Dördüncü kat ameliyathanede efendim." Arda koşarak arkasındakileri beklemeden asansöre binip dördüncü kata tıkladı. Kapı kapandığında hâlâ tuşa basıp duruyordu. Dördüncü kata geldiğinde koşarak ameliyathanenin kapısının önüne geldi. Ameliyathanenin kapısına vurdu.

"AÇIN KAPIYI!" diye bağırdı Arda kapıya vurarak.

"AÇIN KAPIYI ELİF'İ GÖRMEM LAZIM!" diye vuruyordu Arda. Ardından koridora Sinem girdi. Ağlamış gözlerle ameliyathanenin önünde duruyordu.

7 SAAT SONRA

Güneş doğmak üzereydi ama ameliyattan ne bir haber veren, ne de o ameliyattan Elif çıktı. 7 saattir herkes gözlerini kırpıştırmadan Elif'i bekliyordu. Ameliyatın kapısı açıldı yeşil önlük giymiş bir doktor çıktı.

"Elif Yıldız'ın yakınları?" diye etrafına bakındı doktor. Arda dağılmış şekilde yerden otururken doktorun seslenişiyle endişe ve korku içinde ayağa kalktı.

"Biziz. Elif'in durumu nasıl?" diye sordu Arda endişeyle. Herkes doktorun başına toplandı.

"İlk olarak çok zorlu bir ameliyat geçirdi, vücudunun her bir tarafında hasarlar var. Bunlardan en tehlikelisi de böbreği parçalanmış. Biz elimizden gelenlerin fazlasını yaptık ama..." dedi doktor hüzünle.

"Ama... Ama... Ama ne? Ne oluyor Doktor Bey devamını getirin artık!" dedi Sinem öfkeyle, hüzünle karışmış duyguyla konuşarak. Arda bir Sinem'e bir de doktora bakıp duruyordu.

"Ama şu anlık durumu iyi. Felçlik geçirebilir o konu hakkında erken konuşamayız. Şundan eminiz ki şu an koma da ne zaman uyanabilir bilmiyoruz. Belki bir ay... Belki bir yıl... Belki de hiçbir zaman..." dedi doktor üzgünce.

"Belki hiçbir zaman ne demek Doktor Bey?" dedi Arda korkuyla. Doktorun ağzından kötü cümle çıkacak diye çok korkuyordu. Kalbi delicesine atıyordu.

"Belki hiçbir zaman uyanamayabilir... Geçmiş olsun..." deyip gitti doktor. Doktor gidince arkasından sedyeyle birlikte hemşireler ve Elif çıktı. Yüzünün her tarafı kanlar içindeydi.

"ELİF!" diye bağırarak yanına geldi Sinem. Elini Elif'in başının üzerine koydu. "Hadi, uyan, bak herkes burada. Herkes seni bekliyor hadi uyan!" diye bağırıyordu Sinem. Arda ise şok içinde dolu gözleriyle Elif'te kalmıştı gözleri.

Sedyeyle birlikte Elif'i yoğun bakıma aldılar. Herkes kafalarını cama yaslamış Elif'in uyanmasını bekliyordu...

3 AY SONRA

Elif'in gözlerini kapattığı, ela gözlerini yumduğunun üzerinden 3 ay geçti... Yine aynıydı durumu. Doktorlar ve yakınları artık ümidini kesmişlerdi, ama bir kişi ümidini kesmemişti Arda Günay diğer ismi de Çocuk Doktoru. İnanıyordu Elif uyanacaktı ve şu hastaneden kol kola çıkacaklardı.

"Arda, 3 ay oldu. Doktorlar bile ümidi kesti. Benim de artık yavaş yavaş ümidim kesilmeye başladı." dedi Sinem, Arda'nın yanına gelerek üzgünce konuştu.

"Sinem bırak, ben inanıyorum Elif uya..." Odadan bir ses yükseldi. Doktorlar koşarak odaya girdiler. Arda korkuyla yaslandığı yerden kalkarak odanın kapısına doğru yöneldi.

"Açın kapıyı..." dedi kahrolmuş bir şekilde. Doktorlar Elif'e bakıyordu. Nabzına ve tansiyonuna o an bir şey oldu... Elif'in ela gözleri açıldı.

Elif gözlerini açtı.

Ve bu dünyanın en acı cümlesiydi.

Elif gözlerini açtı.

Ve bu dünyanın en güzel şeyiydi.

"E-Elif gözlerini açtı..." dedi Sinem nutku tutulmuş şekilde. Arda şok içinde sağ eliyle kapının kolunu tutmaya devam ediyordu.

(Elif'in anlatımıyla)

Gözlerimi açtığım da etrafımda beş tane beyaz önlüklü hemşireler ve doktorlar vardı.

"Günaydın Elif Hanım!" Keşke ne olduğunu anlasaydım da ondan sonra bana günaydın deseydiniz Doktor Bey.

"Günaydın?" dedim anlam veremeyerek.

"3 ay önce bir trafik kazası geçirdiniz hiç uyanmama gibi bir durumunuz vardı ama siz ölmeyi değil yaşamayı seçtiniz." dedi doktor. Doktor bari yavaş gelseydin biraz ya! Kendime bir gelseydim de sonra mı konuşsaydınız acaba diyorum?

"Kendime gelseydim doktor! Niye hemen giriyorsunuz konuya? Hem ayrıca iyi ki de 3 ay uyumuşum kafamı dinlemişim ya!" dedim asabice. Doktor gülümseyerek yüzüme bakıyordu. Bir şey mi vardı da gülüyordu?

"Ben eşinizi çağırayım." deyip çıktı kadın hemşire. Ben 3 ay uyurken yanlışlıkla evlenmiş miyim ya?

Hemşire çıktıktan sonra kısa bir süre sonra da içeriye aşiret gibi bir grup girdi.

"Elif..." Koşarak Sinem bana sarıldı. Şimdi yavaş yavaş jeton düşüyordu ben 3 ay önce bir trafik kazası geçirmiştim kendime bela okurken. O yüzden o zaman.

"Sinem..." dedim sarılmasına karşılık vererek. Doktor gülümseyerek odaya girdi.

"Nasılsınız Elif Hanım?" diye sordu doktor gülümseyerek.

"İyiyim Doktor Bey, siz nasılsınız?" diye sordum. Odada bir kahkaha sesi duyuldu.

"Bende iyiyim teşekkür ederim."

"Allah iyilik versin." dedim gülümseyerek.

"Şimdi ilk olarak felçlik bir durumunuz var mı yok mu ona bakacağız." Doktor elinden küçük bir iğne çıkardı, "Bu iğneyi ayaklarınıza bastıracağım sizde hissediyorum ve hissetmiyorum diyeceksiniz." Kafamı tamam anlamında salladım. Doktor önüme geçip elinde tuttuğu iğneyi bacaklarıma ve oradan da ayaklarıma bastırdı. Acılarını biraz da olsa hissediyordum. Herkes benden gelen cevabı bekliyordu.

"Hissediyorum..." dedim gözlerim dolu bir şekilde gülümseyerek. Doktor da bana karşı aynı samimiyetle gülümseyerek konuşmaya başladı.

"O zaman turp gibiyiz diyelim mi Elif Hanım?"

"Diyelim Doktor Bey." dedim gülümseyerek.

"1 hafta sonra çıkabilirsiniz, çünkü vücudunun her tarafında hasarlar olduğu için sizi burada bir hafta misafir edeceğiz." dedi doktor.

"Peki, Doktor Bey teşekkür ederim." dedim.

"Geçmiş olsun tekrardan." diyerek odadan çıktı. Babam yanıma ağlamaktan kızarmış gözleriyle sandalyesini iterek yanıma geldi.

"Kızım..." dedi babam.

"Babacığım..." dedim hüzünle.

"Bir tanem sen niye yavaş kullanmıyorsun arabanı? Ya sana da bir şey olsaydı, o zaman ben ne yapardım?" dedi babam. Sağ elimle yanağını tuttum.

"Ama bak babacığım hiçbir şey olmadı. Hem ben Haluk Yıldız'ın kızı Elif Yıldız'ım... Sizin Yazar Elif'inizim... Bana hiçbir şey olmaz, hâlâ sizin başınızın belasıyım, hep de belası olarak kalacağım..." dedim gülümseyerek. Gözlerim birkaç saniyelik de olsa Arda'ya döndü. Gözlerini kaçırmadan beni izliyordu.

Âşıksın Elif, kabul et.

Tamam, tamam İç Ses, aşığım tamam, he!

Gözlerim Arda'dan ayrıldıktan sonra tekrardan babama baktım. Korkulu şekilde gözlerime bakıyordu.

"Ölmekten hiçbir zaman korkmayacaksın, değil mi Deli Kız?" dedi babam gülümseyerek.

"Asla!" dedim küçük bir çocukmuşum gibi. Arda öksürerek konuşmaya başladı.

"Ben Elif ile özel bir şey konuşabilir miyim Haluk Amca?" dedi Arda babamın yanına gelerek.

"Ne konuşacaksın?" dedi babam ciddiyetle.

"Önemli diyelim Haluk Amca?" dedi Arda. Babam bana baktığın da başımla onayladım. Sinem, babamın arkasına geçip dışarıya çıkması için yardım etti. Herkes dışarıya çıktıktan sonra Arda yanımdaki kahve renkli koltuğa oturdu.

Birkaç dakikadır ne ben, ne de Arda bir şey söylüyordu. Birbirimize bakıp duruyorduk. O bana baktığın da ben bakışlarımı kaçırıyordum, ben ona baktığım da o da benim üzerimdeki bakışlarını kaçırıyordu.

"Eee? Bir şey konuşmayacak mısın?" diye mırıldandım sessizliği bozarak. Arda oturuşunu düzeltip, boğazını temizledi ve benim gözlerime baktı.

Âşıksın dırdırımım âşıksın, sen âşıksın arkadaş!

Kes sesini İç Ses!

"He, evet o konu." dedi Arda. Tüm dikkatimle onu dinliyordum.

"Evet?" dedim konuyu devam ettirmeye çalışarak.

"Elif, ilk ne olduğunu daha sonradan öğrendim, sen komadayken söylediler bana." dedi Arda.

"Hangi konu?" diye sordum bilmiyormuş gibi.

"Hangi konu olduğunu sen çok iyi biliyorsun Elif." dedi, "O kız benim kuzenimdi. O gün bana kek getirdiğinde benim senin kek getirdiğinden haberim yoktu. Aynı o da Burak gibi buraya okumaya gelmişti. Burada da evi olmadığı için bana gelmek zorunda kaldı. Sonra sen kek getirdiğin de sana kendini benim sevgilimmiş gibi tanıtmış, ama sana yemin ederim benim bunlardan hiçbir şekilde haberim yoktu. Kapıyı kapattığı sırada bende televizyondan maç izliyordum ama sana bambaşka şeyler söylemiş. Bende kim deyince bana yanlışlıkla basmışlar dedi. Ben bunları öğrendiğim de sen komadaydın. O kuzenimde zaten bana âşıkmış, kıskandığı için böyle şeyler yapmış. Seninle konuşmak istedim yattığın sırada ama izin vermediler. Herkes umudunu kesmişti ama ben kesmedim. Hepsi bu kadardı Elif, aramızda hiçbir şey olmadı, yaşanmadı." Arda bunları bana anlatırken gözümden yaşlar geliyordu.

"Peki, o davetiye?" dedim.

"O davetiyenin içine baktın mı?" diye sordu Arda. Başımı olumsuz anlamda salladım.

"Ah be Elif." dedi Arda kederli bir şekilde. "O davetiye seninle benim adım yazıyordu. Şaka yapayım diye Yazar ve Çocuk Doktoru'nun düğününe davetlisiniz yazıyordu. Sadece sana şaka yapmak istemiştim. Keşke bu kadar önyargılı olmasaydın, bunlar başımıza gelmezdi."

O davetiyenin içinde Arda ve benim düğün davetiyem mi vardı? Sadece şaka yapmak istemiş davetiye olarak, başka bir şey hissetmiyordur herhalde. Sadece beni arkadaş olarak seviyordur.

Pişt, Yazar ben sana şunu söyleyeyim bizim Çocuk Doktoru sana çok fena tutulmuş!

Kes sesini artık İç Ses!

Doğru söylüyorum, şu an burada değil de nikâh salonunda olurdunuz!

İç Ses!

Her şey benim kıskançlığım yüzümden mi başlamıştı? Of Elif ne yaptın sen ya!

"Arda, sana yemin ederim. Seni dinleyecek cesareti kendimde bulamadım. O günde senden özür dilemeye geldiğim de elime tutuşturulan davetiyeyi görünce ben başka şeyler anladım... Çok özür dilerim Arda, ben böyle olsun istemedim."

Kendimi o kadar çok kaptırmıştım ki, her saniye Arda'dan özür dileyesim geliyordu. Arda da bana sulu gözleriyle baktı.

"Senin adını söylediklerinde kalbim yerinden çıkacak gibi oldu Elif..." dedi Arda sulu gözleriyle yanıma otururken. "Sen ameliyattan çıktığını görünce çok kötü oldum. Sanki hissediyordum senin canının yandığını. Ara sıra gözlerim kapandığın da rüyalarım da 'canım çok acıyor Arda' diyordun. Ameliyattan çıktın senin canının yandığını görünce ben öldüm... Sana bir şey olacak diye çok korktum ben Elif..." dedi Arda ağlayarak, yüzüme bakıyordu. Onun böyle ağladığını görünce içim çok kötü oluyordu.

"Özür dilerim Arda, her şey içi çok özür dilerim..."

O an hayatımın o kadar güzel saniyesiydi ki. Arda, beni gelip alnımdan öpmüştü. O an herkes, bütün insanlar durmuştu. Arda, benim alnımdan öpünce bende ona sarıldım, o da bana sarıldı...

Daha birkaç gün öncesine kadar her şey çok kötüydü. Ta ki şu saniyesine kadar...

---

Tekrardan selam canımın içleri,  ilk olarak Davetsiz Misafir  1,11 bin okunmaya ulaştı, sizlere sonsuz teşekkür ederim. İyi ki  benim hayatımdasınız, iyi ki bu yola beraber çıkmışız<3 

Ben size dedim ama birkaç bölüm sonra her şey çok güzel olacak diye. Bir sürü kitaplar yazıp, yayınlayıp, geri sildim. Hiçbirinde yazarken bu kadar çok etkilenmedim ama belki yirmiden fazla yazıp sildiğim kitaplarda en etkilendiğim sahnelerden birisini yazdım. 

Arda ve Elif'e düştüğümüz bir sahne daha yazdım<3 

Ama şimdi bence hepiniz burada Elif'e değil de Arda'ya üzülüp, düştünüz değil mi?

Size birkaç sorular soracağım. Yorumlara yazmanızı istiyorum.

1- Sizce İç Ses dedikleri şeyde haklımı?

2- Gelecekte Arda ve Elif'i neler bekliyor?

3- Bu bölümü oyladınız mı, güzel yorumlar yazdınız mı?

Güzel yorumlarınızı ve oylamalarınızı bekliyorum. Sizleri seviyorum, iyi ki varsınız....

İyi ki benim hayatımdasınız...

Continue Reading

You'll Also Like

767 65 5
Okul ikiye ayrılıyor, vampirler ve kurt adamlar. Peki ya melezler? Okulun sahiplerinden bile güçlü olan bu melezleri kim isterdi ki? Peki bu okula ge...
967K 32.6K 57
alev:OĞUZ BEN ASIK OLDUM!!! oğuz:YİNE KİME AMK????!! alev:acar'a oğuz: siktir!
YUVA By _twclr

Teen Fiction

761K 37.2K 50
Amelya 20 yıl sonra aslında ailesinin gerçek olmadığını intikam için bebeklerin karıştırılmasına nasıl bir tepki verecek gelin hep birlikte okuyup öğ...
538K 52K 31
"Biz her gün şarkılarda buluşuyoruz. Şarkılar içimizden geçen düşüncelere yeterince tercüman olmuyor mu sence de?" *Wattpad'de yayımlanan Şarkılarda...