| - KARIŞAN İKİ HAYAT - | T...

By geceninsarhosu0

1.1M 46.6K 8.4K

Sıradanlaşmış olan Gerçek Aile kurgularının en SIRADIŞI olanını okumak istiyorsanız, ee buyurun o zaman! 06.0... More

"İkra'nın Hatası"
"Hayatta olan bir kız"
"Son defa"
"Demirtaş Ailesi"
"Bal hamileymiş"
"Ferhat Karahan"
"Kaçıyor Musun Mustafa Demirtaş?"
"3 Eylül 2005"
"Aşk Karşılık Bekler"
"11 Numaralı Masa"
"Kız Çocuk Başka"
"Ailen Olduğuna Sevinmedin Mi?"
"Küçük Olaylar, Büyük Sebepler"
"Gitmem Gerek"
"Veda Etmek Bu Kadar Zor Muydu?"
"Korkulu İlk Adım"
"Siz Her Şeyi Halletmişsiz Zaten"
"Adın Ne Demiştin?"
"Her Şey Yeni Başlıyor"
"Seni Büyüten Bir Aile Varmış"
"Her Daim, Koşulsuz Şartsız Yanındayım"
"Kaybetmekten Korkma"
"Şerefsiz Ne?"
"Ne de olsa elin oğlu değildi, Abimdi"
"Öz Babam Bile Beni İstememiş"
"Tanışma"
"Torun Sahibi Olmak"
"Gözümü Yaşarttın"
"Aklımız Hep Sende"
İphone 14 Pro Max 1Tb
"Korkma, Ölmem"
"Getir, Sevdiğimi De Bana Getirir Misin? "
"Şimdi Okullu Olduk, Sınıfları Doldurduk"
"Pamuk Prenses"
"Sonunda Sen Varsan"
"Hakettin"
"Orhan Bey'in Mekanı"
"Ben Varım"
"Kırmızı Ruj"
"Olmayan Güven"
"Abi Olmak Kolay Değil"
"Sürpriz"
"Efekan İle Emrah"
"Bu Sefer Hatayı Biz Yaptık"
"Sarılayım Mı?"
"1 Nisan"
"Ya Şimdi Ya Da Hiç"
"Şuan Olsa Yine Öperim"
"Oğuz'dan Hiçbir Şey Olmaz"
"İftira"
"Ben Yapmadım"
Toprak Demişti, Dersin
"Ceza"
"Kimse Hata Yapmak Zorunda Kalmaz"
"Sırası Değil"
"Kumarda Kaybeden Aşkta Kazanır"
"Kardeşinize Sahip Çıkın"
"Dikkat Et Rana"
"Ankara'ya Dönüş"
"Aşığım"
"Özet"
"BİLSEYDİM..."
"FARKLI"
"Çünkü Oğuz..."
"Tutuklu"
"Seni Çok Özleyeceğim"
"11,14,15"
FİNAL
BİTTİ

"İnanmıyorlar Bana Deniz"

8.2K 402 65
By geceninsarhosu0

31.03.2023

Normal de hemen iyi okumalar diyip geçerdim ama o kadar kocaman bir aile olduk ki sizlere teşekkür etmeden geçmek istemiyorum. Şaka gibi ama kitabı tek nefeste okuyup bitirenler var sizin gotunuzu ısırırım. ❤️

✨ İYİ OKUMALAR GÜZELLERİM ✨

Bu hayatta, sonsuza kadar birbirinize karşılıksız güveneceğiniz, arkanızda dağ gibi duran bi' en yakın arkadaşınız olmayacaksa yaşamaya değer miydi?

Belki annem, babam, abilerim o zaman olsaydı, ne arkadaşı arkamda dağ gibi ailem var siktir et derdim ama, ama öyle değildi işte.

Düşünüyorum da, Toprak olmasaydı, dedemin ölümünden sonra ne kendime gelebilirdim ne de şu yüzüm bir kerecik bile gülerdi...

Yanlışsam, yanlışımı gözünü kırpmadan söyleyen, doğruysam sonuna kadar arkamda duran biriydi. İyiki de öyleydi.

Yaşadığım son günlerin özetini geçtim ona. Taramalı tüfek gibi konuşsam da özetti, oraya çok takılmayalım.

" Bir tek ailen değil, orada ki herkes alışmış sana." Herkesten kastı sadece Emrahtı. Samet ve Kaan da vardı ama Emrahla, onlara göre daha çok zaman geçirmiştim.

" Ben de onlara alıştım Toprak. Ama, sanki yanlış yapmışım gibi düşünüyorum. Hiç onlara alışmamam ve buradan en kısa zamanda uzaklaşıp gitmem gerekiyormuş gibi hissediyorum."

Gece boyu düşünmüştüm. Gitsem ne olur, kalsam ne olur diye... Bir sonuca varamamak ise en kötüsüydü.

" Rana, sen orayı bırakamazsın. "

Bırakamam. Çünkü-

" Hadi bıraktın diyelim. Ne olacak? Her gün onları düşüneceksin. Çünkü en az onlar kadar sen de alıştın onlara. Aklınız birbirinizde kalacak, rahat uyku uyuyamayacaksınız. Biliyorum, hiç rahat hissetmeyeceksin kendini. "

Çünküsünü Toprak benden daha iyi biliyordu, bunun çünküsü ise beni benden daha iyi tanımasıydı.

" Toprak. Ben, sizi çok özledim. "

" Ben de! Biz de çok özledik Rana. "

" Ne yapacağımı bilmiyorum. "

" Ne yapman gerektiğini ben de bilmiyorum ama bir ailen olduğunu görmek, onlara anne, baba dediğini duymak beni, senden daha mutlu eder." Anne, baba olmak bu kadar özel bir şey miydi yani...

" Ben de istiyorum, istiyorum ama her birbirimize yaklaştığımızda bir şeyler oluyor ve aynı kutuplar birbirini iter misali ayrılıyoruz. "

" Daha çok erken Rana. Ne sen onlara tam anlamında güvenebilirsin ne de onlar sana? Ne demişti Oğuz? Bu hayatta babana bile güvenmeyeceksin. Cidden de öyle. Zamanla birbirinize daha da alışacaksınız. Sahip çıkacak, koruyacaksınız. Ama, zamanla..."

" Sabredemiyorum Toprak. "

" Biraz daha dayan güzelim, biraz daha... Eğer hala istemiyor olursan hallederiz bir şekilde. Çünkü burada seni dört gözle bekleyen tek ben değilim. " Burada onları iple çeken tek bendim.

" Eşek! "

" Bana laf yetiştirmeyi bırak da Emrah ne olacak? " Bilmem, ne olsun? Benden ses gelmeyince, konuştu.

" Hala aşamadım rüyanda ölüp giden birine, beni bırakıp gittin demeni! Ölmüş ya hani kızım, intihar felan da yok anladığım kadarıyla."

" Ya Toprak! Ne bileyim o an öyle demişim işte. "

" En son Erdal dede öldüğünde, beni bırakıp gitti demiştin." İnsanları öldükleri için suçlamak mı? 10/10 aktivite.

" Ben sanki Emrah'a çok, çok ama çok az kötü mü davranıyorum? "

" Evet ama çok, çok ama çok az kötü davranıyorsun. Bunu söyleyeceğimi aklım almıyor ama Emrah'a üzüldüm. Garibim seni mutlu etmek için çabalıyor sen sırf rüyanda öldü diye onu suçluyorsun." Sonrası kahkahaydı. Pek gülesim yoktu ama Toprak'ın gülüşü, güldüğü şeyden daha komik olunca gülmemek imkansızdı.

" Neyse şimdi şaka maka ama yazık çocuğa. Git al gönlünü. "

" Nasıl alayım? "

" Sen onun yanına git, direkt der zaten Rana gel öpüşelim barışalım diye." Ve bir tane daha kahkaha. Buna ben de yarıla yarıla gülmüştüm çünkü Emrah da bunu diyecek potansiyel vardı.

" Ya da sen bir çılgınlık yap git alnından öp çocuğu, helalimsin aslan parçası de. Tak boynuna bir tane muska, eline de ver gümüşten bir tesbih. Tamamdır."

" Ohoo çok iş. Konuşmaya çalışırım ama terslerse de ağzına sıçarım."

Nasıl başlardım acaba konuşmaya? Önceden bir paragraf mı hazırlasaydım? Doğaçlamada ne diyeceğimi şaşırırdım. Of!

Çiftliğin girişinde, evin önünde oturuyordum. Kapı açıldığında bütün erkek kuzenlerim artı abilerim dışarı çıkmıştı. O yüzden Toprakla konuşmamız yarım kalmıştı.

Orhan dedem ve Suzan babaannem yine tüm sülaleyi bir araya getirmişti.

" Güzelim, niye yerde oturuyorsun?" Çünküsü keyfim ve kahyası öyle istiyor Deniz. Başka soru?

Ama götüm donmuştu. Cevap vermek yerine oturduğum yerden kalktım.

" Hadi kuzen, gelmiyor musun?" Konuşan Murat amcamın oğlu Ömerdi. Hani şu hal ve hareket olarak Poyraz'a benzeyen.

" Nereye?"

" Yürüyüşe" Bu da Yusuftu. Bağlama çalabilmek tek ortak yanımız olmasına rağmen onu sevmiştim. Çünkü Türkü dinleyen insandan zarar gelmezdi. En azından dedem öyle derdi.

" Geleyim madem." Bahçeden çıkmıştık. Bu on bir sayısıyla ne alıp veremediğim vardı sürekli karşıma çıkıyordu bilmiyorum ama on bir kişiydik. Aklıma nedensizce Sokağın Çocukları gelmişti. Hani şu atarlı giderli küçük çocuk vardı ya, onun yerini Efekan almıştı. Arkasında ki büyük abileri bizdik. Tek ablası da ben. Rana farkı işte.

İlerde, yanında ne bir ağaç ne bir ev inanın toprağında taş bile olmayan kocaman, eminim kökleri çiftliğe kadar ulaşmış kocaman bir ağaç vardı. Onun altına gidiyorduk.

" Bu ağacı dedemin, babası dikmiş."

Yiğit Bey, burasının neresi olduğunu anlamam da yardımcı olmuştu. O kadar iyisin ki, sağol...

" Kaç yaşında acaba bu ağaç?"

" Ben kendimi bildim bileli var." En büyük kuzenim, Vural amcamın oğlu Yakuptu.

" Vardır, 80-90 yıl. " Olabilir Poyrazcım neden olmasın.

" Rana." Buyrun benim.

" Efendim."

" Üşümüyor musun sen? Giy şunu." Deniz üstünü çıkarınca altında giydiği uzun kollusu tüm vücudunu belli etmişti. Şuan her ne kadar küs olsam da yiğidi öldür ama hakkını yeme demişler. HAY MAŞALLAH! Zaten abilerim diye demiyorum hepsinin maşallahları var bana çekmiş pezevenkler. Biraz da adam olsalar iyiler de işte Rabbim bir yerden alıyor, bir yerden veriyor. Şükür bana hep vermiş :D

Hava soğuktu. Kar yağmasa iyiydi, yağsa da şaşırmazdım. Çünkü o derece soğuktu. Mart gerçekten kapıdan baktırıp kazma kürek yaktıracaktı.

Hırkasını giymem yetmemişti anlaşılan. Gelip kolunu, omzuma atıp beni kendine bildiğiniz yapıştırdı. Hele hele, yaprama bak sen hele! İki yüz verdik hemen götü kalktı. Tabii ben anca içimden laf ediyorum çünkü aklıma Toprak'ın dedikleri geliyor. Birbirimize alışmamız için daha çok zamana ihtiyacımız varmış vıdı vıdı. Tırı vırı işte, salla geç.

" Bu ağacın altında, yaklaşık dört beş sene önce ağacı kesmeye gelen bir adamın ölüsünün olduğunu biliyor musun Rana?"

Bir dakika.

Şaşırıyorum.

Doğru mu duydum?

Ne?

Lan mezarlık mı burası amınakoyim?

" Yunus." Yiğit, Yunus'a kaş göz yaparak bir şeyler ima etmeye çalışmıştı ama anlamamıştım.

" Niye anlatıyorsun Yunus? Korkacak şimdi. " Bu konuşmaya Oğuz da dahil olunca korkum daha da artmıştı.

" Dalga mı geçiyorsunuz siz benimle?"

" Keşke dalga olsaydı. Şuan adamın ayağına, koluna ya da göz bebeğine bile basıyor olabiliriz."

" Tahir doğru söylüyor. Korkma ama adam daha baltayı vuramadan geberince, malum ölü kokusu da hızlı yayılınca sen gel köpekler bu adamı parçala. Ama hiç tadına bakmamışlar. En çok da ona şaşırdık. Sonra bütün uzuvlarını tek tek gömmüşler. "

Bu sefer Deniz beni çekmemişti, ben onun içine girmiştim. Çünkü bu gerçekten de korkunçtu! Resmen büyülü bir ağacın altında, belki de ölen adamın üstüne basıp dedikodu yapıyorduk. Ya bizde ölürsek? Ya adamın bütün parçaları toplanır ve hortlarsa?

" BÖÖ!"

" Hıh!"

Aniden gelen ses ve anlatılan bu saçma hikaye yüzünden arşa çıkan korkum daha da yükselmişti.

Arkamdan böö diye bağıran da Poyrazdı.

Şimdi komik miydi bu? Hem de gece gece?

Hepsi gülmeye başlamıştı. Cidden komik değildi, cidden. Bu ne biçim hikayeydi. Bütün aksiyon filmlerinden parça parça alıp birleştirmişlerdi resmen. Şimdi gel de, korkma.

" Komik değildi!"

" Yalnız, baya komikti!"

" Kuzen küsme ama yüz ifaden çok iyiydi."

" Eğer bir Demirtaşsan bu hikayeyi sonuna kadar bilmeli ve gelecek her nesile aktarmalısın."

" Ben bile biliyorum Rana abla."

" Tamam, kesin gülmeyi. Korkma sen de güzelim. Büyü müyü anca filmlerde olur."

Sağol Deniz. Pek muhterem kuzenlerin benle dalga geçerken neredeydin?

" Gülün siz gülün. Çünkü, çü-çünkü neyi tetiklediğinizi bilmiyorsunuz? " diyerek ağlamaya başladım.

" Güzelim niye ağlıyorsun? "

" Rana."

" Noldu şimdi? "

" Çocukluğumdan beri ağaçlardan nefret ederim. En çok da karanlıkta çıkan gölgelerinden. Be-ben sırf ağaçlarla ilgili kabus görüyorum diye kaç defa, kaç defa üfürükçüye gittim biliyor musunuz siz?" Bilemezsiniz tabii, çünkü ben de bilmiyorum. Öyle bir şey yok.

İçli içli ağlıyordum ki daha da vicdan azabı çeksin canım kuzenlerim.

" Ağaçdan korkanı ilk defa görüyorum? "

" Emin misin sen üfürükçü olduğuna? Büyücü olmasın? " Aman ikisi de aynı değil mi?

" İnanmıyor musunuz bana?"

Sanırım şuan en ama en yakınımda olan Deniz'i hipnoz edebilirdim gözlerimle. Tabii ne hipnoz ne hipnoz...

" İnanmıyorlar bana Deniz. " Hani bebekler ağlarken uğunur ya böyle sessizleşir ortam birden ben de aynısını yaptım işte.

" Lan ben sizin hikayenizi sikim anlatacak başka birini bulamadınız mı?"

" Biz Deniz desek valla ağacı götümüze sokarsın abi." Dedi Ömer. Sokardı neden sokmasın?

" Sen bunların sözüne ne bakıyorsun güzelim, korkma. Ağaç bu ne yapabilir en fazla?"

" Ya bizi de şuan etkisi altına alıp öldürürse? Sonra köpekler gelip bizi parçalayıp her birimizi teker teker gömerse. " Devam Rana, devam.

" Kuzen kusura bakma ya bilmiyorduk. "

" Amınakoyim ağaç travması olanı da ilk defa görüyorum. Kusura bakma kuzen. "

" Rana, ben bu kadar korkacağını bilmiyordum ya özür dilerim. " Aferin Poyraz böyle yola gel.

" Ben size yapmayın dedim."

" Nerden bilelim Yiğit kızın ağaçlardan korktuğunu."

" Kesin sesinizi. Sizin şu sik gibi hikayeniz yüzünden bir gün hepimizin başı belaya girecek. "

Bu sefer zaten yalandan olan ağlamamı durdurup gülmeye başladım. Aslında biraz daha devam ederdim de Deniz o kadar içten küfür etmişti dayanamamıştım. Daha fazla içimde tutamazdım bu kahkaha tufanını. Bastım gitti...

" Al işte! "

" Kolpaya geldik."

" Bu yaşımda büyük göt oldum yalnız."

" Sen var ya Rana, korkulur senden cidden."

" Güzelim. Kendimi kullanılmış gibi hissettim." Kullandım zaten Denizaşko.

" Bir daha beni korkutmak neymiş, neye yol açarmış öğrendiniz umarım canım kuzenlerim ve abilerim. "

" Ne zaman teker teker abi diyeceksin acaba bize? "

" İlk bana diyeceksin de mi güzelim? "

" Bana demene hiç gerek yok henüz kendimi o kadar yaşlı hissetmiyorum." dedi Poyraz. Cidden bismillah Poyraz daha 19 yaşındasın ne yaşlısı.

" Hadi söyle bakayım. Deniz değil, Deniz abi. " Galiba yeni doğmuştum, ilk kelimem de abi olsun diye zorluyorlardı.

______________________________________

" Yarın Rana ablanın da senin de okulun var Efekan. Olmaz."

Artık gitme vakti gelmişti. Efekan'a bizde geçirdiği iki gün yetmemişti anlaşılan.

" Rana abla sen de bir şey desene. Ben seninle gelmek istiyorum. "

" Oğlum."

" Efekan bak, sen şimdi git. Güzelce uyu, okuluna git. Sonra biz yine hafta sonu görüşürüz seninle olmaz mı?"

" Söz mü?"

" Söz. Abla sözü." Efekanla sarıldıktan sonra hepimiz arabalara binip çiftlikten ayrılmıştık.

Bugün beklediğimden daha da hareketli geçmişti. Sabah 8, gece 12 buradaydık. Kuzenlerimle bol bol vakit geçirmiş onları daha yakından tanıma fırsatı edinmiştim. En çok Yusuf'u sevmekte haklıydım çünkü tam da sevilesi bir çocuktu. Melike Yengem ve Furkanla, Faruk ikilisi çok şanslıydı. Herkese nasip olmazdı böyle bir eş ve baba. Kuzenlerim genel olarak iyiydi. Hatta üvey olan Tahir bile. O da annesinin nasıl biri olduğunu biliyordu, hatta bu yüzden beni ilk gördüğünde direkt özür dilemişti.

Bazen sorun ailende de olsa insanın içinde varsa iyi biri olabiliyordu ya. Tüm kötülüklerden uzak, vatanına, milletine hayırlı bir vatandaş kişiliğine sahip olabiliyordu.

Eve nasıl geldiğimi, nasıl bir anda kendimi yatağımda bulduğumu hiç sormayın çünkü ben de bilmiyorum. Saat gece üç civarıydı. Üstüm başım da değişilmişti. Kendimi şu kitaplarda kaçırılan kız başka bir yerde uyanıyor ve baş karakter adam gelince direkt onu suçlayıp sen benim nasıl üstümü değiştirirsin şerefsiz sapık herif dedikten sonra adamın kız kardeşim değiştirdi ben hiçbir kadına rızası olmadan dokunmam demesi geldi. Asıl ilginç olanı kitabın ortalarında ikisi de sarhoşken birbirlerini istememelerine rağmen birlikte olmaları. Neyse ben bir şey demiyorum.

Bu saatte neden kalktıysam...

Gözlerimi kapatıp uykunun beni kollarına değil direkt ruhumu almasına izin verdim.

Alarmım artık kaçıncı kez çalıyordu bilmiyorum ama artık kalkıp kapatmam gerekiyordu. Ama biri benden önce davranmıştı. Gözlerimi kısarak açtığımda odamın içinde bir adet Oğuz görmüştüm.

" Kış uykusuna mı yattın? Ne bu vurdumduymazlık? Sabahın köründe kulağım sikildi." İşte ben de uykum bölününce böyle oluyorum.

" Ne yapayım, duymamışım?"

" Duyacağın bir yere koy o zaman."

" Tamam, bir daha öyle yaparım."

Ve hikayenin sinirli karakteri tekrar uykusuna devam edebilmek için odayı terk eder. Oh ne güzel siz yatın anam yatın. Bu dünyayı öğrenciler kurtaracak.

Hiç istemeye istemeye kalkıp banyoya girdim. Gece geç yattığım, sabah da erken kalktığım için uykumu tam alamamıştım. O yüzden gözlerim şişmiş, biraz daha gözümü açmamaya devam etseymişim çapaklarım gözümde eriyecek vaziyetteydim. Saçlarım daha da beterdi, önü dalgalı arkası düz. Sabah sabah nasıl bu kadar çirkin olmayı başarmıştım bilmiyorum ama okula asla böyle gitmezdim. Geç mi kalırım? Hiç umrumda değil zaten bir şey anlamıyorum derslerden, bari güzel olayım.

Çok da kısa olmayan bir duş aldım. Saçlarımı ve vücudumu bütün kirden, pastan arındırdığımı inandığım an banyodan çıktım.

Hasta olma garantili yaptığım beyaz tişörtümü mavi aşağı indikçe genişleyen pantolonumun içine soktum. Üstüme de yakası açık kırmızı kazağımı giydim. Ayakkabı koleksiyonunu boşuna yapmamıştık, kırmızı converselerim beni aşağıda bekliyordu.

Saçlarımı, havluyla nemini alıp açık bıraktım. Yolda kururlardı.

Saat'e baktığımda tam sekiz olduğunu gördüm. 15 dakikam vardı! Tamam sıkıntı yok Rana, hallederiz.

Aşağı indiğimde Oğuz ve Poyraz hariç herkesi kahvaltı yaparken görmüştüm.

" Günaydın." dedim beni görsünler diye.

" Günaydın kızım. Bugün biraz geç kalktın anlaşılan."

" Biraz öyle oldu."

" Gel sen kahvaltını et kızım, ben seni bırakırım." Eh madem babam bırakacak o zaman ben de yiyeyim bir şeyler. Yediğim de yemek olsa, peynir zeytin yiyip bırakıyorum. Noldu benim kahvaltı aşkıma?

" Çıkalım mı baba? " Bunlar da mı bizimle gelecekti ya?

" Çıkalım oğlum. "

Annem, hepimize kolay gelsin dedikten sonra evden çıktık. Az kalsın gizli kör olduğum için kırmızı değil de nar çiçeği converselerimi giyecektim. Neyse ki bağcıklarımı bağlamadan fark etmiştim de değiştirmiştim.

Ne dertler var be?

Yiğit ve ben arka koltuklara, babam sürücü koltuğuna yanında ki koltuğa da Deniz oturmuştu.

Arabayla da olsa her şekilde geç kalacaktım. Çünkü beş dakika kalmıştı. En kötüsü ise dersin Gülcan karısına olmasıydı. Bir ton laf edecekti kesin.

" Hazır okula gidiyorken, sınıfını da değiştirebiliriz. İstersen yani?" Kasap et derdinde koyun can derdinde.

Tenkyu Deniz. Ama hiç gerek yok.

" Sınıfımdan memnunum."

" Bir sorun olursa hiç çekinmeden anlat kızım, halledilir." Hayaller mafya musti gerçekler Demirtaş Musti.

" Anlatırım merak etmeyin. " On dakika sonunda okula varmıştık. Onlara da veda ettikten sonra hızlı adımlarla içeri girdim. Bomboştu. Hiç sevmiyordum okula geç kalmayı. Sınıfımın önüne geldiğimde derin bir nefes alıp kapıyı çaldım. Hadi bismillah.

Kapıyı açıp girdim.

" Hocam, geç kaldığım için özür dilerim." Gülcan karısı akıllı tahtaya sığdıramadığı pdf'in yarısını beyaz tahtaya yazıyordu. Bana önce tip tip baktı. Sonra da gudubet ağzını araladı.

" Dersime bir daha geç kalınmayacak demiştim."

" Hoc-"

" Yeni gelen arkadaşınızı benim kurallarıma hala alıştıramadığınız için hepiniz cezalasınız. Haftaya bugün, herkes sıra arkadaşı ile önemli bir matematikçiyi araştırıp gelsin. Soru soracağım."

" Ya hocam bizi neden yakıyorsunuz?"

" Hocam Rana yapsın sadece. "

" Susun. Geç yerine sen de. "

Nefret ediyorum bu hocadan, nefret, nefret, nefret.

Samet ve Kaan'a sessizce günaydın diyip yerime ilerledim. Emrah'a diyemiyordum çünkü kendisi yoktu. Sahiden Emrah neredeydi?

Sırf bana tripli diye gelmemezlik yapmıyordur inşallah.

Bir de ödev çıktı başıma. İyi mi? Rabbim her yerden sınıyor, ne günah işledim acaba yine...

Zaten on beş dakikasını kaçırdığım matematik dersi sonunda bitmişti. Öğrenciyi mutlu eden şeyler tam liste;

1- Zil sesi

2- Boş ders

Bitmiştir.

" Bu karı yüzünden sınıfımı değişeceğim artık." Hoca çıktığı gibi dedikodusunu yapmaya başlamıştı sınıf.

" Beni burada yalnız mı bırakacaksın Mami?" Bu Zeynoyla, Mami ne zaman sevgili olacaklardı çok merak ediyordum. İkisi de birbirini seviyor, alttan gönderme yapıyor ama yok, tık yok. Artık ben çıkıp yeter sevgili olun bayılcam yeminle diyecektim. Neyse banane canım.

" Sayende bu çocuğu 12 saat görmüyormuşum gibi artık bir 12 saat daha göreceğim Rana."

Kaan sanırım bıkmıştı Samet'ten.

" Ayıp ediyorsun kanka."

" Bu hocanın da size sataşası var bahane arıyor."

" Rana haklı. Bu hocaya bir ders vermek lazım." dedi İlkay.

" Nasıl verecekmişiz? " Çağla ile Gülcan karısı arasında bir akrabalık bağı olabilir miydi acaba?

" Çok basit. Hali hazırda bir ödevimiz var. Matematik öğretmenlerini araştırmak yerine Gülcan'ı anlatırız hepimiz. Onla ilgili her şeyi yazarız. Ama ters köşe yapacak varsa, şimdiden siktir olsun gitsin." Evet bu İlkay benim idol. Atarlı kızım.

" Bu kız yüzünden disiplin yemek istemiyorum. " Bu derken işaret parmağı ile beni gösterdi Çağla. Yani kanki yine de sen bilirsin ama adım Rana.

" Yersek de hepimiz yiyelim be. Bu sınıf neleri atlattı, bu cadıdan mı kurtulamayacağız?" Başkanımız Doğan, İlkay'a katıldığını belli etmekle kalmamış dibine kadar girmişti kızın. Tamam anladık, seviyorsun.

" Hepiniz var mısınız?"

İlkay, elini kaldırıp orta sırada ki en ön masanın üstüne koydu. Allah'ım çıkıyom yine bir alamete, bismillahirrahmanirrahim.

" Emrah, sen de Rana." Yani Çağla bile kabul etmişken Emrah'ın hayır diyeceğini sanmıyorum.

" Hadi lan göreyim sizi 11/B."

Continue Reading

You'll Also Like

1.4M 87.6K 80
Yıllardır ölü olduğu iddia edilen kızlarının yaşadığını öğrenen bir aile, kızlarını haftanın iki günü evlerine aldıkları bir anlaşma yapar. Yaşanan a...
102K 6.3K 29
Savcı ve asker hikayesidir aynı zamanda bir gerçek aile hikayesidir kitabıma bir şans verin lütfen
5.6M 315K 75
Klasik karışan bebekler hikayesi evet ama unutulmazları ile. Sezon Finali yapıp devam eden, klasik abi kurgusuna ihanet eden kitap... Okuyun derim :)
752K 34.5K 27
Not: Kitapta +18 unsurlar mevcuttur.. ........................................ ~ZS~....................................... Kına yakmak kendini adama...