Normalde bu bölüm ikiye ayrılmıştı ama gözüme çok kısa geldiği için iki bölümü birleştirdim. Şu an elimde bölüm kalmadı. Akşam bize yazma yolları göründü, gideyim de 237384484 bölüm biriktireyim...
Lütfen bol bol yorum yapmayı unutmayın <3
*
Ben şaşkın şaşkın önümdeki şeye bakarken içeriden babamın sesi yükseldi.
"Kızım niye şaka yapayım manyak mısın? Araba sürmeyi öğrenmek istiyordun ya!"
Babacığım bir dur Allah aşkınaa!
Gözlerimin kalp şeklini aldığından o kadar emindim ki... Hemen telefonu elime aldım. Saat umurumda değildi.
Başak : ABİ SEN ŞAKA MISIIINNNNNNN (12.32)
Başak :
Başak : BU NEEEEEEE
Başak : KİMİ DOLANDIRDIN LAAANNNN
Başak : ÇILDIRDIM ALLAH'IMMMM
Şaşırtıcı bir şekilde bu sefer mesajıma hemen bakmıştı...
abim 2 çevrimiçi.
abim 2 yazıyor...
abim 2 : kimi dolandırdın mı
abim 2 :
Başak :
Başak : NEREDEN BULDUĞUN UMURUMDA DEĞİL AAĞAĞĞAĞAAAĞAĞAĞ BUNLAR HARİKAAAAA
Başak : TEŞEKKÜR EDERİİMMMMMM
abim 2 : kardeşe bak adam öldürse umurunda olmayacak
abim 2 : rica ederim
Başak : Hemen gidip sürmem lazım hemeeennnn
abim2 : Başak bir dakika
abim 2 : sana bir şey söyleyeceğim
Başak : Söyle
abim 2 : görüntülü konuşalım mı?
Başak : Başına saksı mı düştü abi ne bu kibarlık
Başak : Ara işte
abim 2 : eminsin?
Başak : DALGA MI GEÇİYORSUN CANIM
Başak : BEN RUJLARIMI SÜRMEYE GİDİYORUM
Başak çevrimdışı
abim 2 : günah benden gitti ha
abim 2 : birkaç gün içinde arayacağım
🤡
"Başak," diyen Semih'e çevirdim bakışlarımı. Okul çıkışında beni görünce yanıma gelmişti. Birkaç dakikadır yan yana yürüyorduk.
Lipglossumu sürdüğüm dudaklarımı ellememek için kendimi zor tutuyordum. Dün gelen rujlarım...
Kiko... Lipgloss...
CANIM ABİM.
Semih esmerdi, boyu bir seksendi sanırım. Ben bir yetmiştim ve benden çok da uzun durmuyordu.
"Efendim?" dediğimde bana baktı ve hafifçe gülümsedi.
"Bir şeyler içmeye gitsek mi?" dediğinde soruş şekli çok masum geldiği için dudaklarımı bir gülümseme kapladı. Bunu sorarken neden bu kadar çekinmişti anlamamıştım.
"Aslında fena olmazdı," dediğimde cevabımın olumsuz olduğunu anlamış olmalıydı ki yüzündeki gülümseme soldu. "Bu aralar derslerimi çok boşladım. Oturup çalışmam lazım. Vize haftası yaklaşıyor," dediğimde başını sallayarak beni onayladı.
"Çocuk gelişimi okuyordun. Zor mu derslerin? Seviyor musun?"
Dudaklarımı bir gülümseme aldığında hızlıca başımı salladım.
"Daha ikinci sınıfım ama evet, ilgimi çekiyor dersler. Çocukları da çok seviyorum zaten," dedikten sonra hafifçe nefesimi verdim. "Her bölümün kendine ait zorluğu var tabii. Çalışmayıp sonlara bırakırsam daha çok zorlanıyorum."
Semih anladım dercesine başını salladı.
"O zaman sözün olsun. Başka zaman kahve içeriz?" dediğinde başımı salladım ve teklifini onayladım. Yanımdan ayrılmadan önce ise "Yarın akşam topluluk olarak toplanıp şarkı söyleyeceğiz. Unutma," dedi. Tekrar başımı salladım. Okulda belli topluluklar vardı. Fotoğrafçılık, müzik, sinema... Daha bir sürü vardı ve ben sadece müzik topluluğuna kayıt olmuştum. Şarkı söylemeyi seviyordum ve bu benim için güzel bir fırsattı.
"Görüşürüz o halde," dedi ve başıyla bana hafifçe selam verip ilerlemeye başladı. Ben de kulaklığımı takıp şarkı dinleyecekken çalan telefonumla birlikte bu hayalim de suya düşmüştü.
Abim arıyordu.
Ama bu diğer numarasıydı. Oraya giderken bizimle konuşabilmek için kamerasız, tuşlu bir telefon götürmüştü. Anca ona izinleri vardı. Bunu günlük konuşmak için, diğerini görüntülü konuşmak için kullanıyorduk. Ben hafta içleri yurtta olduğum için görüntülü konuşuyorlar mı bilmiyordum. Beni de aramıyordu zaten. Hayırsız.
"Alooo?" diyerek telefonu açtığımda hattın ucundan abimin sesi geldi. Uzun zamandır onun sesini duymuyordum.
"Barış'ın kardeşi mi?" diye saçma sapan bir şey sorduğunda gözlerimi devirdim.
"Yok. Babamın kardeşi. Ne mal mal sorular soruyorsun sen ya?"
"Niye yükseliyorsun lan hemen? Çekerim o saçlarını!"
"Gel de çek çekebiliyorsan!"
Birden biz niye birbirimize çemkirmeye başlamıştık lan?
"Offf Başak. Gerçekten. Kırk yılın başı arayayım dedim. Tüm keyfimin içine sıçtın," dediğinde gözlerimi devirdim.
"Terbiyesiz. Askerde ağzın çok bozulmuş. Babama söyleyeceğim seni."
"Lan kızım!" dediğinde bir kahkaha attım. O da telefonun ucundan benimle gülmeye başladı.
"Ne yapıyorsun lan?"
"Hödük müsün abi?"
"Başaaaakkk!"
"Ne yapayım öyle yürüyorum, yurda geçeceğim." Yüzümü buruşturdum. "YAREN'İN OLDUĞU YURDA!"
Abim birkaç saniye cevap vermedi ve ardından şunu söyledi: "O hâlâ yaşıyor mu ya?"
Burnumdan derin derin nefesler aldım, verdim. Aldım, verdim.
"Şaka mısın oğlum sen?" dediğimde tüm keyfim kaçmıştı. "Niye başıma bela ediyorsun sen o kızı benim?"
"Ben ne yaptım kızım?" diye yükseldi hemen bana. "Kız takıntılı. İçtimaya gidiyorum diyorum, foto at diyor. Hasta mıdır nedir."
Sinirlerim bozulduğu için hafifçe güldüm.
"Onca ısrarıma rağmen şu kızı başımdan almadın ya abi... Sen elbet benden bir şey istersin."
"Ne ısrar-"
"Barış! Hadi abi, komutan gelecek şimdi!" diyen bir sesle cümlesi yarıda kaldı. Yutkundum. Bu ses halis miydi?
"Tamam Çıno, geliyorum."
"Çıno mu?" dedim anlamayarak. Abim hemen bana cevap verdi.
"Yaaa Çınoo," dedi. "Sana söyleyeceğim bir şey vardı ama boş boş konuştuğundan kaldı gitti. Şimdi komutan gelmeden kapatayım. Sonra söylerim."
Ve birden şak diye telefonu suratıma kapattı. Alık alık telefona baktım.
Neler olmuştu az önce?
O arkadaki kimin sesiydi? Çok yakışıklıydı...
Evet evet, ses.
Sesin yakışıklı olması benim suçum değil.
ALOOO NOLUYORUUZZZZ
Bu arada Çınar'a bir türlü model bulamıyorum... en sonunda modelsiz olacak çocuğum