İS

By RedDawnDeathTime

93.4K 4K 1.7K

"Çok iyi büyütmüşler seni belli kızım ama sen söyle ev, araba, toprak, altın. Mehirsiz kız aldık dedirtmeyiz... More

Hakkında
1.Bölüm
2.Bölüm
3.Bölüm
4.Bölüm
5.Bölüm
6.Bölüm
7.Bölüm
8.Bölüm
9.Bölüm
10.Bölüm
12.Bölüm
13.Bölüm
14. Bölüm
15.Bölüm
16.Bölüm
17. Bölüm
18. Bölüm
19. Bölüm
20. Bölüm

11.Bölüm

4.6K 183 57
By RedDawnDeathTime


Gülerek yanıma yaklaştı ve yanıma oturdu. Ciddileşip kulağıma yaklaştı “Artık tek kadınlayım Dilan, pişman etme" dedi.

Bu sözcükleri kulağıma fısıldamasıyla içimde birşeyler hissettim. Gözlerimiz bir süre buluştu. Artık ona teslim olmam gerektiğini biliyordum. Kendime verdiğim sözleride biliyordum ve tek görücü usulü evlenen kız ben olmadığımdan arkamı dönüp gelinliğin ipini çözmesi için ona işaret ettim...

Azad her bir ipi açtığında gelinlik yavaş yavaş gevşiyordu. Kalbim ağzımdaydı o sırada. Son ipinde açılmasıyla gelinliğin önünü tuttum sıkıca. Azad'a döndüm, gözlerine baktığımda mayışmıştı.

“Işığı kapatalım mı” dedim utanarak.

Gülüp gözlerime baktı. Kalkıp ışığı kapattı. Komidinin üstündeki turuncu renk olan loş ışığı açtı. Ayağa kalkıp göğsümde sıkıca tuttuğum gelinliğimi yere bıraktım. Beyaz dantelli iç çamaşırımla tam karşısında; kocamın tam karşısındaydım.

Gözlerine bakmak mümkün değildi. Bu utançla bakamazdım. Elini çenemin altına koydu yüzüme bak dercesine ona çevirdi. Gözümü açtığımda o da iç çamaşırıylaydı sadece.Adeta heykeltıraş ile çizilmiş gibi büssü vardı. Bir adım daha atıp bana yaklaştı. Nefesini yüzümde hissediyordum. Dudağıma yaklaştı ve bir buse kondurup onay beklercesine geri çekildi. Nefesim kesilecek gibiydi.

Gözlerimi kapattım. Dudaklarımla buluştu dudakları. Narince öpüyordu, bende ona ayak uydurdum. Umarım yapabiliyorumdur. Elleriyle belimi kavradı. Soğuk elleri tenime değmesiyle irkildim. Bana doğru geliyordu dudaklarımı bırakmadan. Yatağa yönlendirdi. Gözlerimi açıp yatağa girdim. Üstüme yatıp beni öpücükleri boğmaya devam etti.

Boynumu öpmesiyle nefes ile karışık bir inilti çıktı ağzımdan. Memnun olmuşcasına devam etti öpmeye. Boynumdaki dudağının sıcaklığı göğüslerime doğru kayıyordu. İçimdeki arzu gitgide büyüyordu. Bu şekilde hissedeceğim aklıma gelmezdi.

Braletimi çıkarmasıyla devam etti. Üstümdeki adama benim tek yaptığım ellerimle onu sarmalamaktı. Ne yapacağımı hiç bilmiyordum sadece ona ayak uyduruyordum. Kendi iç çamaşırını çıkarmasıyla o şeye baktım. Gözlerimi şaşırdığımı belli edercesine kocaman açmamla gülümseyip benimkinide çıkardı. Panik olup.

“Azad, bu ne saçmalama" dedim kesik nefeslerle.

“Kendini sıkma”

Dediği sözlerden sonra üstüme doğru geldi. Bacaklarımı biraz araladı. Tavana bakıp derin derin nefesler aldım. Canımın yanmasını istemiyordum. İçime bastırmasıyla sırtını tuttum Azad'ın. Azad biraz daha bastırdı. Tekrar denemesiyle canım daha çok yandı.

“Olmuyor, acıyor” dedim kesik nefeslerle.

Azad devam etti. Daha sert bastırdı. Bu sefer iniltiyle sırtına tırnaklarımı geçirdim. Bacak aramdan sızan kanları hissediyordum.

“Azad, dur acıyor” dedim inlemeyle.

“Sıkma kendini Dilan” dedi kulağıma fısıldayarak.

Zevk aldığını belli eden tok sesi içimi işledi.

“Acıycak”

Ne olduğunu anlamadan büyük bir acı ile erkekliğini içimde hissettim. Kanlar yoğun bir şekilde bacağımdan aktı. İnlemelerim daha çok arttı. Azad içimde hareket etmesiyle acının yerini zevk aldı.

Odada yankılanan benim inlemelerim ve Azad'ın nefes sesleriydi.

Uzun bir süre devam ettikten sonra. İçime bütün sıvısını bıraktı. Üstümden çekildi ve yanıma uzandı. İkimizde nefes nefese kalmıştık. Nefeslerimiz düzene girince Azad gözlerime baktı. Bir süre baktıktan sonra duşa giriceğini söyledi.

Zorda olsa acı ile doğruldum. Makyaj masamdaki ıslak mendili aldım ve kan olan yerlerimi sildim. Yeni dizilmiş olan dolabımdan pijamamı alıp üstüme geçirdim. Çarşaftaki büyük kan lekesini görmemle çok kötü oldum. Çarşafı kaldırmak için ucundan tuttum, kasıklarımdaki ağrı ile dizlerimin üstüne çöktüm. Zaman geçtikçe zevkin yerini acı dolduruyordu. Banyodan çıkan Azad yanıma geldi.

“Çok mu ağrın?” dedi kolumdan tutup kaldırarak.

“Evet” dedim.

Yürütüp makyaj masamdaki pufa oturttu.

“Ağrı kesici istetiym mi?” dedi yüzüme endişeli bakarak.

“Hayır, kal burda” dedim.

Ardından yataktaki kanlı çarşafı alıp köşeye koydu. Yanıma gelip kolumdan tuttu. Yardımı ile yatağa yattım. Tekrar çarşaf sermemişti bunu yapması bile içimi ısıttı. Bu ağrımla banada yaptırabilirdi. Altını giyip yanıma yattı. İkimizde tavana dönüktük.

Onun olduğu tarafa doğru döndüm. Tepkisini ve şimdi ne yapacağını merak ediyordum. Gözlerimi dikip ona baktım. Bana bakıp ne oldu dercesine baktı. Olup olmadığını merak ediyordum aslında, birçok kızla yatmış biri olarak şuan karısı nasıldı onun için. Bunu merak ediyordum.
Gülüp yüzüne baktım.

“Öhöm” dedim sahte bir öksürükle.

“Söylicen mi artık” dedi ve tamamen bana döndü.

“Oldu mu” dedim utanarak bir yandana sırıtıyordum çocuk gibi.

Gülüp ellerini avcunun içine aldı. Gerçekten bunu sorduğumdan emin olmak istercesine tekrar baktı yüzüme.

“İkinciyi istiyor, bidaha olduralım istersen” dedi pişkin pişkin gülerek.

“Ne ikinciyi istiyor” dedim anlamayarak.

Gözleri ile şeyini gösterince derin bir ofladıktan sonra arkamı döndüm. Yastığıma sarılıp battaniyeyi kendime çektim. Odada klima çalıştığı için üşüyordum. Ben adama güzelce birşeyler soruyorum cilveli cilveli adam ikinci falan diyor. Kolumu dürtmesiyle bırak dercesine ittim onu.

“Buraya bak, buraya”

“Bakmicam” deyip battaniyeye daha çok gömüldüm.

Bir anda beni kendine çekip altına aldı. Gözlerimi gözlerine dikti.

“Derdin ne söyle” dedi ciddi bir şekilde.

“Ben sana birşeyler soruyorum adam akıllı, bilmediğim için” dedim ve devam ecekken lafımı kesti.

“Oldu, olmasa ikinciyi istemez” dedi.

İçim rahatladı ama daha çok soru sormak istedim.

“Yapmak için yapmadın yani?” dedim kuşkucu bir şekilde.

“Dokun anlarsın” deyip elimi şeyine götürdü.

Hemen geri çektim.

“Yaaa, pis misin tamam inandım” dedim ve altından sıyrıldım.

Kolunu bana attı. Ben acıyan kasıklarımı tutarken, boynumdaki nefesi ve arkamdaki nedenini bilmediğim huzur verici varlığı ile derin bir uykuya daldım...

~

Odadaki seslerle gözlerimi açtım. Uyanmaya çalıştım. Arkamda Azad'ın gömleğini iliklediğini gördüm. Saat kaçtı acaba. Komidinin başındaki şarjı az telefonumu alıp dokuzu çeyrek geçtiğini fark ettim.

“Günaydın” dedi uyandığımı fark ederek ve ceketini giydi.

“Günaydın” dedim.

Kapının tıklatılmasıyla irkildik. Bir an koskocaman kalabalık olan bir konakta olduğumuzu unuttum. Pikeyi üstüme çektim ve Azad kapıyı araladı.

“Oğlum uyandınız mı? İniciniz mi yemeğe” demesiyle Dihmer Anne olduğunu anladım.

Azad kapı arasından konuşuyordu sadece. İçeri girmesine izin vermemişti düşünceli olması içimi ısıttı.

“İşe gidicem, birazdan ineriz” dedi beni işaret ederek.

Kapı arasından Dihmer Anne ile göz göze geldik. Utanarak gülümsedim.

“Günaydın”

“Günaydın, kızım” dedi.

Azad tekrar kapıdaki aralığı kapattı. Dihmer Anne sessizce birşeyler dediği için tüm odağımı kapıya verdim.

“Oğlum çarşafı almam gerek”

“Saçma, saçma konuşma sabah sabah” dedi Azad sinirlenerek.

“Adet böyle adet, hadi” dedi Dihmer Anne bastırarak.

“Adetinizi sikim” diyerek Azad yerdeki çarşafı alıp gösterdi ve tekrar odada yere attı. Kapıyı Dihmer Anne'nin yüzüne kapattı.

“Nolmuş?” dedim mala yatarak.

“Adetmiş, bitmedi adet” dedi Azad burnundan soluyarak.

“Çarşaf meselesi hmm anladım, yemeğe inicek miyiz şuan ne yapmamız lazım?” dedim ona bakarak.

“Bende ilk kez evleniyorum Dilan. İyiysen inelim, ordan işe geçicem"

“Tamam, bekle o zaman beraber inelim ben duşa gireyim”

“Gelirsin sen aşağıdayım” diyerek kapıya yöneldi.

“Azad! Utanıyorum tek inemem, nolur ya iki dakika bekle” dedim masumca bakarak.

“Çabuk ol” deyip odadaki berjere oturdu.

Yataktan zorda olsa kalktım. Dolaba gidip beyaz olan üçyolluk takımı aldım. Ne giyiceğim belli olduğu için iki saat aramak zorunda kalmadım. İç çamaşırlarımıda alıp banyoya girdim. Kısa bir duş aldım. Duştan çıkıp banyoda üstümü giydim. Kafamdaki havluyla banyodan çıktım.

Azad berjerde telefonla ilgileniyordu. Makyaj masama oturdum. Saçlarımı havluyla nemini aldım. Saçlarımın uçlarını yağlayıp kuruttum. Doğal hâli ile dalgalı belime kadar gelen güzel saçlarım vardı.

Annemle halam süsümden kesinlikle geri kalmamam gerektiğini benim iki aydır beynime kazıdıkları için. Makyaj yapmaya başladım. Yüzümde leke fakan olmadığından sadece pudra sürdüm. Göz kalemi ile göz altına ve üstüne kalem çektim. Kiraz renginde dudak tintini alıp doğal bir görünüm olsun diye parmağımla dudağıma dağıttım.

O sırada beni izleyen Azad ile aynada göz göze geldik.  Gülüp devam ettim. Az bir pudrayıda yanaklarıma sürüp kaşlarımı taradım. Oturduğum puftan kalkıp boy aynasından kendime baktım. Kemerim yoktu sadece.

“Hazırım” dedim.

Azad kalkıp yanıma geldi arkasından odadan çıktım. Koridorda yürürken nerden çıktığını anlamadığım iki erkek çocuğun koşarak bana çarpmasıyla yere kapaklandım. Kasıklarımdakı acıya acı katlandı sanki. Çocuklar gülüp" Gelin düştü" diyerek koşarak merdivenden aşağı indiler.

Azad elimden tutup beni kaldırdı. Gülmemek için kendini zor tuttuğunu görmemle sinir oldum.

“Komik mi? Bu çocuklar kim?” dedim.

“Mizgin'in çocukları. Kardeşlerim” dedi Azad.

Hasan Ağa'nın iki çocuğu daha olduğunu bilmiyordum. Azad ile yürüyüp merdivenlerden indik. Saat onu geçtiği için ortada Hasan Ağa falan yoktu. Rahatladım çünkü olmasını istemezdim. Salona ilerleyip gittik. Erkekler dışında herkes burdaydı. Gidip herkesin elini öptüm.

“Ben çıkıyorum” deyip Azad kapıya yöneldi.

Odadaki yeni ailemle başbaşa kalmıştık. Dihmer Anne kızları Sibel ve Berivan ikizlerdi. Onların diğer kardeşleri Dilruba ve Mizgin'in küçük çocukları Civan ve Çınardı. Yarin Şiroz, Hasan Ağa'nın ölmüş kardeşinin eşiydi. Yarin Şiroz, Yağız ve kardeşi Nilda'nın annesiydi. Eve ilk gelen gelin bendim.

“Meryem!” diye seslendi Dihmer Anne.

Meryem buranın çalışanıydı. Meryem gelip buyur etti.

“Yukarda altın torbasi, var onu ala gel” dedi.

Meryem kısa bir süre sonra getirdi. Yanımda oturan Dihmer Anne bana takılan altın kemeri çıkarıp belime taktı. Dilruba da gelip koluma diğer altınları takmalarına yardım etti.

“Bunlar sende kalsın kızım, zaten konaktasın birşey olmaz tak” dedi Dihmer Anne.

“Yeni gelin takacak elbet” dedi Yarin Hanım.

Gülümsedim sadece.

“Ağrın var mı” dedi Dihmer Anne sessizce.

“Biraz var” dedim utanarak.

Meryemden ağrı kesici istedi Dihmer Anne. Ondan önce yemek yemem gerektiği için. Diğer ev çalışanı olan Dilber Ana bana kahvaltı hazırladı. Mutfağa gidip kahvaltımı yaptım. Ağrı kesiciyide içince ağrılarım hafifledi. Kalkıcakken Sibel geldi gülümseyerek tam karşıma oturdu.

“İyisin demi”

“Daha iyiyim, sağol” dedim onun sıcaklığına karşılık verip.

“Odaya çıkalım mı? Sende uzanırsın” dedi.

“Olur” dedim.

İkimizde benim odama çıktık. Oda toplanmıştı. Çalışanlar toplamıştır diye düşündüm. Yatağa uzandım Sibel' de yanımdaki berjere oturdu.

“Anlat neler yapıyorsun” dedim.

Yeni ailemi merak ediyordum doğal olarak.

“Çok birşey yapmıyorum aslında. Geçen sene okulum bitti artık evdeyim” dedi Sibel yüzünü asarak.

“Benden bir yaş büyüksün o zaman”

“Evet”

“Okumak mı istiyordun yoksa sende?” dedim.

“Ayy, nerden bildin” dedi Sibel.

“Yüzün baya asıldı”

“Bir dakika sende dedin yoksa sende mi okumak istiyordun?”

Söyleyip söylememek arasında kararsız kaldım. Kendime verdiğim sözler vardı. Çoğu insana mesafeli davranıcaktım. Ama Sibel cana yakın olduğu için anlatmak istedim, güvendim.

“Çok istiyordum, bu ay sınava girmeyi beklerken iki ay önce evleniceğimi öğrendim işte” dedim.

“Peki şuan nasılsın abimle?”

“Karı kocayız. Olması gerektiği gibi” dedim ve içimdeki buruklukla gözlerim doldu.

Sibel fark edip yanıma oturdu hemen.

“Aklında başka biri mi vardı?” dedi.

“Hayır kimse yoktu. Sadece çok hızlı oldu herşey ve abin biraz şey namını biliyoruz işte” dedim ve tavana baktım ağlamak istemiyordum.

“Abimin gözü karadır. Sinirlenince hiçbir şey görmez ama bu siniri hep sevdikleri için. Korur kollar”dedi ve devam etti “Hem seni beğenmese ne yapar eder yine evlenmezdi”

“Gerçekten mi?” dedim gülerek.

“Ciddiyim, babam karar verir ama abim istemezse diretirse hiçbir şey olmaz. Kimse abime söz geçiremez. Hem çok yakışıyorsunuz çok güzelsin, tam abime göre birisin” dedi gülümseyerek.

Dedikleri ile mutlu oldum. Sibel'de çok güzel bir kızdı.

“Sende çok güzelsin, sağol içim rahatladı bayadır kimseyle konuşmuyordum” dedim.

Konuşmamızdan sonra Sibel kendi odasını da gösterdi. İstediğin zaman gelebilirsin falan artık gel dedi. Çok mutlu oldum yeni ailemdeki ilk sırdaşımı bulmuş gibi birşeydim. Yemek hazırlığı için aşağı indiğimizde Dihmer Anne bugün yardım etmemi istemedi ağrım var diye. Yinede hepimiz mutfaktaydık. Hava kararınca sofra kuruldu. Hasan Ağa gelmişti ama Azad hâlâ gelmedi.

Hepimiz sofrayaya oturduğumuzda, gerginlik vardı. Yemek saatinde herkes sofrada olmalıydı. Doğal olarak büyüğe saygıdan dolayı. Azad hâlâ gelmemişti. Tüm gözlerin üstümdeydi. Sanki elimde tutamamışım da ikinci günden gecikmiş gibi bir baskı vardı. Şuanki durumum çok sinir bozucuydu.

Biraz daha bekledikten sonra yemeğe başladık. Yemek bitimine doğru kapının çalması ile gelmişti. Herkes gibi müsade isteyip onunla karşı karşıya gelmek istemediğim için odama çıktım. Şaka mıydı bunun yaptığı?

Sinirden odamda dört döndüm. Aşağıda sesleri geliyordu ama bir saat olmasına rağmen odaya gelmedi. Yeni evliydik erkenden eve gelip odamıza gelmesi lazımdı. Pes edip banyoya girip işlerimi hallettim. Dişlerimide fırçaladıktan sonra düzgün bir pijama takımımı giydim.

Yatağa girdim hâlâ gelmemişti. Doğrulup telefonu elime aldım. Kafamdan atmak için telefondan gezindim. Merdiven seslerini duyunca telefonu kapatıp arkamı dönüp uyku pozisyonumu aldım ve gözlerimi kapattım.

İçeriye girip üstünü değiştirdi daha sonra banyoya girdi. Duşa girmişti. Çıkmasıyla gözlerimi kapattım tekrar. Kısa bir süre sonra gelip yanıma yattı. Bana yanaşmasıyla dayanamayıp ittim onu.

“Noluyor?” deyip baş ucundaki ışığı açtı.

“Şaka mısın? Niye yemeğe geciktin, odaya neden geç çıktın?” dedim doğrulup ona bakarak.

“İşim vardı, sana mi sorucam hem.” dedi dik bakarak.

“Evet bana sorucaksın" dedim daha da yaklaşarak.

Gözlerini gözlerimden ayırmadan aramızdaki mesafeyi kapattı. Bu kadar sert baktığını hatırlamadığım için ürkmüştüm ama belli etmeyerek bakışlarına karşılık vermeye devam ettim.

“Seni elimde tutamadım, o yüzden geç kaldın sanıyor şuan herkes” dedim ve devam ettim “Yoksa banane geç kal, kalma. Olması gerektiği gibi davran"

Bir süre sessiz kaldı ve bakışları dahada sertleşti.

“Haklısın, olması gerektiği gibi davranıcam” deyip ne olduğunu anlamadan beni sertçe alıp altına çekti.

Üstümdeki geceliği yırtmasıyla dahada sinirlendim.

“Bana böyle davranamazsın” deyip onu itmeye çalıştım.

Dudakları göğsüme hücum edince içimdeki hareketlilik dahada yoğunlaştı.

“İstemiyorum Azad ciddiyim bırak”

Soyunduktan sonra altımıda indirdi bir anda.

“Karıma dokunmak için kimseden izin almam. Olması gereken bu” dedi kulağıma tıslayarak.

Daha fazla dayanamayıp karşı koyamadım. Onunla bunun keyfini çıkardım. İkimizde gecenin sessizliğindeki varlığımızla birbirimizde kaybolduk...

Çok utanarak yazdım bu bölümü. Umarım beğenmişsinizdir emek akıyor...


Continue Reading

You'll Also Like

829K 37.6K 20
Son yirmi yedi saniye. Zaman gelmişti, kulaklıktaki ses son kez konuşacaktı. "Sonuna geldik, küçük hanım," Alacağı canları düşündükce duyduğu memnuni...
184K 11K 25
17 yıl sonra doğumda karıştığını öğrenen Peri... Abilerine ve üçüzlerine alışabilecek mi ? Babam gülümseyip "Aksine iyi bir şey oldu. Peri doğumda k...
5.6M 292K 98
Gökyüzünde özgürce uçan bir kuş ve o gökyüzüne ateş eden bir savaşçının hikayesi. Leyla özgür bir kuş, Ercüment vatanı için dağlara, taşlara gerekir...
927K 64.7K 37
Peyda, bir Gerçek Aile/Kaçırılmış Çocuk klasiğidir. "Şimdi, on yedi yıl sonra annem ve babam karşımda dikiliyorlardı. Onları görüyor, onlarla aynı m...