Komşum Dengesiz

By Esrau57

277K 13K 849

♠ Amaç: Hayata yeni bir sayfa açmak. Yeni bir eve geçerek bu amacı gerçekleştirmek isteyen dört genç kız. Hen... More

Tanıtım ♠
1.Bölüm ♠
2.Bölüm ♠
3.Bölüm ♠
4.Bölüm ♠
5.Bölüm ♠
6.Bölüm ♠
7.Bölüm ♠
8.Bölüm ♠
9.Bölüm ♠
10.Bölüm ♠
11.Bölüm ♠
12.Bölüm ♠
13.Bölüm ♠
14.Bölüm ♠
16.Bölüm ♠
17.Bölüm ♠
17.Bölüm Tekrar.
18.Bölüm ♠
19.Bölüm ♠
20.Bölüm ♠
21.Bölümden Kesit!
21.Bölüm ♠
22.Bölüm ♠
23.Bölüm ♠
24.Bölüm ♠
25.Bölüm ♠
26.Bölüm ♠
27.Bölüm ♠
28.Bölüm ♠
29.Bölüm ♠
30.Bölüm ♠
31.Bölüm ♠
32.Bölüm ♠
33. Kesit! /Duyuru
33.Bölüm♠
34.Bölüm♠
Ne Diyeyim ki Şimdi?
35.Bölüm♠
36. Bölüm Kesit♠
5 Ay Sonra Bir Not😕

15.Bölüm ♠

6.3K 322 34
By Esrau57

[ Multumedia Kaan ]

15.Bölüm°

- Kaan-

"Oğlum içimde sucuk ağacı çıkacak lan. Bıktım pizza yemekten. Kurudum abi. "

Cenk yakınırken bende elimdeki dilimi kutuya geri bıraktım. Adam haklıydı.

"N'apalım. Beğenmiyorsan kalk yemek yap. Bak biz sesimizi çıkarıyormuyuz? " diyen Savaş'a baktım. O da memnun görünmüyordu.

"Cavidan, Cevriye yok yok Cazibe. Neydi lan kadının adı? Niye gelmiyor biz paramı sıçıyoruz kadına. Oğlunu bir hacıya hocaya götürelim de bir üflesinler. Aç kalıyoruz burda."

" Ya hadi kalkıp komşu kızlardan yemek isteyelim?"

Amacı kızların yanına gitmek olan Savaş'a oturduğum yerden tekme attım.

"Kesin sesinizi. "

Cebimde titreyen telefonumu elime aldım ve kayıtlı olmayan numaraya baktıktan sonra kulağıma götürdüm.
Kadının söylediklerini algılayıp kısa cevaplar verirken yerimden fırladım. Çocuklara elimle işaret edip peşimden gelmelerini söylerken telefonu cebime tıktım ve büyük adımlarla evden çıktım.

Garaja doğru ilerlerken Pınar'ı gördüm. Karşısındaki adamdan anahtarı alıp arabaya binerken ben daha da hızlandım ve arabaya ulaştım. Cenk bana anahtarı uzatıp tek kelime etmeden arabaya bindi.

Emir ve İpeğin aynı arabada olduğu aklıma gelince Pınar'ın aceleci hali daha mantıklı geldi.

Gaza köklendim ve telefondaki kadının söylediği hastaneye sürdüm.

***

Arabayı iki beyaz şeridin arasına parkettikten sonra indik ve bizden biraz önde ilerleyen kızları takip ettik. Hepimizdeki korku ve telaş aynıydı. Emir'i hastede az görmemiştik ama eminim ki en hasarlısı bu olacaktı. Öncekiler birkaç kurşun sıyrığından ibaretti.

Büyük ve seri adımlarla danışmaya ulaştığımızda Pınar bağırmaya başlamıştı.

"Ne demek daha gelmediler! Siz bizi arayalı nerdeyse yarım saat oldu ve onlar daha buraya gelmediler mi !? "

Haklıydı. Biz neredeyse yarım saatlik bir yol gitmiştik. Bu saate kadar gelmeme sebepleri neydi!

İki saniye sonra yanımızdan geçen sedyelere çevirdim kafamı.

Her yeri kanlar içindeki Emir'e baktım gözden kaybolana kadar. Kazanın nasıl olduğunu bilmiyordum ama eğer biri vardıysa bu işin arkasında, Emir'in bu halinin bedelini fena ödeyecekti.

Herkes bir sandalyeye otururken bende oturdum ve kanlar içindeki Emir'i gözümün önünden silebilmek amacıyla gözlerimi yumdum ve başımı arkamdaki duvara yasladım. Ama hiç beklemediğim bir şey oldu. Gözlerimin önünde beliren surat, kaslarımın gerilmesine sebep olurken ağzımdan çıkan küfürle yerimden kalktım ve sandalyeye tekme attım. Ya Emir'in sonuda onun ki gibi ölüm olursa? Buna da izin verebilecek miydim?

İyice kendimden geçip ağzımdan çıkan küfürlere engel olamazken kollarımdaki ince ama güçlü kolları fark ettim. Pınar beni çekiştirip az önce tekme attığım sandalyeye otururken hala sakinleşmediğimin farkındaydım.

Ta ki o biraz daha yaklaşana kadar.

Suratıma yaklaştıkça burnuma dolan o mis koku, bütün sinirimin uçmasını sağlamıştı sanki. Bir de buna mavi gözler ve pembe dudaklar eklenince daha da iyi hissetmiştim. Pınar'ın ne dediğini duymuyordum ama o sustuğunda sakince başımı sallamıştım.

Ne olmuştu az önce? Neden kendimdeki kontrolü bu kadar kolay kaybetmiş, etrafı dağıtmıştım? Saçmalıktı. Kendine gel Kaan. İlk defa kan görmüyorsun. Ve ilk defa üzerinde kan olan bir Emir de.

***

İki saat boyunca yerimizde kıpırdamadan oturmuş gelen geçen hastaları izliyorduk. Cenk ve Savaş geldiğimizden beri tek kelime etmemiş, benim suratımda da bulunan 'duvar surat' ifadesiyle öylece oturuyordu. Artık sıkmıştı. Siktiğimin doktorları bir kere bile o odadan çıkmamıştı.

Kulağıma dolan hıçkırık ve bir kaç avutucu sözden de sıkılmıştım. Zırlamanın bir manası yoktu. Neden, kızların içinde şuan tavırlarından dolayı favorilerime giren Pınar gibi sessizce bir köşede oturmuyorlardı.

Birkaç dakika sonra koridordan bize doğru gelen Ahmet Amcayla eşini görünce yerimde diklendim. Onlar yanımıza gelirken içimde bir şeyler hissettim. Annesi için ne kadar da berbat bir durumdu. Yanımıza ulaştıktan sonra olayı bizim bildiğimiz şekilde anlatmış, annesini sakinleştirmekle uğraşmıştık.

***

Hala ameliyathane denilen yerden doktor kılıklı birinin çıkmamasının sıkıntısıyla, derin bir nefes vererek arkama yaslandım. Çok uzun sürmüştü.
Pınar önümüzden geçip uzun koridorda ilerlerken bizimkileri dürtükledim ve aşağı kattakı kafeteryaya indirdim. Saat epeyce geç olmuştu ve uyumak gibi bir tecihim yoktu. Tost ve içecek bir şeyler alıp yeşil renkteki sandalyelere oturduk.
Cenk yerinde rahatsızca kıpırdanarak konuştu.

"Abi şu silahi bugün taşımasak? En azından ben taşımasam olur mu. Belimde kocaman bir delik açıldı."

"Cenk malmısın? Sana kaç kere öğreteceğim o silahı nasıl koyacağını! "

"Beceremiyorum."

Sesini incelterek bana cevap verdiğinde, dilini alıp, o belindeki silahın namlusunu yalattırmak istedim. Birden yerinden kalktı ve karşıma dikilerek arkasını döndü.

"Götünü suratımdan çek Cenk! "

"Deliği gösterecektim abi."

Yerimden kalktım ve Cenk'i iterek kafeteryadan çıktım. Moralimiz düzelsin diye yapıyordu ama gerçekten işe yaramıyordu. Merdivenleri yavaşça çıktım ve çıkış kapısının yanından geçerken durdum. Gidip o ağlayan kadınların yanına gitmektense, biraz dışarda oturabilirdim.

Etrafa bakındım ve boş bank aradım. Sanki hastanedeki herkes buraya doluşmuş gibiydi. Gözüm bankta tek başına oturan kıza kaydı. Yanına otursam pek sorun olmazdı herhalde. Başka yer yoktu.
Biraz daha yaklaşınca bu kızın Pınar olduğunu anladım. Onunda durumu bizim gibiydi. Üstelik o bir kızdı ve biliyorsun kızlar duygusal olur ve- Her neyse.

Biraz daha yaklaştığımda o an için en uygun olabilecek şeyleri söyledim ve bankın köşesine oturdum.

"Sadece kafanda kurduğun tüm saçma şeyleri çöpe at ve umudunla devam et."

Bana döndü. Önce bir şey demedi, ardından bu karanlıkta bile belli olan pembe dudaklarını oynatarak kısa bir cümle kurdu. Benim cevabım hazırdı.

"Sen öyle mi yapıyorsun?"

"Ben böyle yapmaya alıştım Pınar. Bir köşeye oturup kötü düşünceleri beynine doldurmakla bir şey elde etmiyorsun. Umudunu ne olusa olsun bırakma. İpek ve Emir'e şuan sadece bu şekilde yardım edebiliriz. Ya kendini toplarsın ya da burda boşu boşuna salya sümük ağlarsın."

Yerimden kalktım ve içeriye gitmek için döndüm. Otururken, konuşurken yanaklarındaki ıslaklıkları fark etmiştim. Saatlerdir burdaydık ve diğer arkadaşları durmadan ağlarken o susmuş, hatta bizim gibi soğuk bakışlarla etrafa bakmıştı. O farklıydı. Güçlüydü.

Ağlayan kızlardan nefret ederdim. Çok saçma şeylere bile saatlerce ağlayabiliyorlardı. Birden ben bile ne olduğunu anlamadan Pınar'ın karşısına dikildim. O şaşkın şaşkın bana bakarken kolundan tuttum ve ayağa kaldırdım. Aramızda olan iki adımlık mesafeyi büyük bir adımla kapattım ve elimi kaldırarak yanaklarında kurumaya başlayan ıslaklığı sildim. Gözüm tekrar pembe dudaklarına kaydığında geri çekildim ve bir şey demeden içeriye yürüdüm. O dudaklar bugün dikkatimi fazlasıyla çekmişti.

Arkamdan geldiğini fark ettiğimde dönüp bakmadım. Buna gerek yoktu. Bizimkilerin bulunduğu koridora girdiğimde hepsinin toplandığını görünce adımlarımı daha da hızladırdım.

Sonunda bitmişti.

***

Durumları iyiye giden Emir ve İpeği iki gündür uyutuyorlardı. Daha ne kadar uyutacaklarını bilmiyordum ama yeterdi. Ne gerek vardı bu kadar uyutmaya.

Sabah Ahmet Amca ve Hakan Abi birlikte çıkmıştı. Bizim pek gitmeye niyetimiz yoktu hastaneden ama adamlardan gelen telefonla mecbur kalmıştık. Eve bile gitmediğimiz o üç günde, bir adamla uğraşıyorduk. Uzun süredir atamadığım enerjimi bir güzel atmış, intikamımı da almıştım. Şimdi sorun olarak bir tek oğlu kalmıştı. Babasının kopuk dilini hediye kutusundan aldığından beri bizimle iletişime geçmeye çalışıyordu.

Saatlerdir yoldaydık ve artık iyice sıkmıştı. Kaç gündür üzerimizdeki kara bulutlardan bunalmıştım. Bir de çoluk çoçukla uğraşıyorduk.
Sonunda önümüzdeki araba durduğunda derin bir nefes almış, beklemeden inmiştim. Adamın verdiği adresteki küçük kulübenin önündeydik. Belimizdeki silahları önümüzde tutup ilerlerken kapının önüne geldik. İçerisinden ses gelmeye kulübenin kapısına bir tekme attım ve boş odayla karşılaştım. Diğerleri içeriye göz atarken, tekli yatağın üzerindeki kağıda eğilip elime aldım.

"Babamın intikamını alacağım Yörel . "

Ben gülmeye başlarken Cenk ve Savaş'ta yanıma gelmişti.

"Lan! Boşuna mı geldik o kadar yolu! Ne bokuma gitti şimdi."

Cenk sustuğunda Savaş bağırmış, çocuğu bulduğunda sikeceğini söylemişti. Eh, belki bende yapardım.

***

Geldiğimiz yolu aynı şekilde geri dönerken Ahmet Amca aramıştı. İpeğin uyandığını ama Emir'in hala uyanmadığını söylemişti.
İkisi aynı kazada yaralanıyorsa, neden aynı anda uyanmıyorlardı!?

***

- Emir-

-1 saat sonra.

Annem ağzıma zorla kaşıkları sokarken, ağzımdaki yemeğin iğrenç tadını hazmetmeye çalışıyordum. Bu nasıl bir yemekti?!
Hasta çocuğa bu yapılır mıydı? Ben bile yapmazdım.

İki dakika daha annemin kaşıklarını yutmaya devam ederken, kapıdaki İpeği gördüm. Üzerindeki hasta elbisesiyle ve elinde tuttuğu serumuyla, yavaş adımlarla içeriye girdi. Biraz sendeleyerek yürüyordu çünkü ayak bileğinde bandaj veya alçı vardı. Bunların dışında iyi görünüyordu. Ona bir şey olmadığı için mutluydum. Aksi halde ikinci kez bir kıza, benim yüzümden bir şey olmasını kaldıramazdım. Annem tabaklarını alıp odadan çıkarken, İpek annemin kalktığı yere, yüzünü buruşturarak oturdu. İyi görünüyordu ama acı çekiyordu.

"Nasılsın? "

Çatallı sesi kulaklarımı doldurduğunda, onunla konuşurken olabildiğince soğuk olmaya çalıştım. Böylece bir daha benimle konuşmazdı. Ve ben ona zarar veremezdim.

"İyi. Senin olduğun gibi."

"Ben çok kötüyüm Emir. İyi değilim ki. Çok korktum. Çok fazla. O araba yuvarlanırken, sen orada bana sarılırken ilk senin için korktum. Nedenini bilmiyorum ama, o an kendimi hiç dü-"

"Başımı ağrıtıyorsun İpek. Dinlenmek istiyorum. Çık."

Birkaç dakika suratıma şaşkınca baktı. Elleri yardımıyla akan göz yaşlarını silip odadan çıkarken, onu bu kadar kırdığım için pişman olmuştum bile. Ama geri adım atamazdım.

*****

Merhaba ♥

Bölüm hoşunuza gitti mi?

Eğer yazım hatalarım varsa affedin. Ayrıca artık tatile girdiğimize göre, bölümler daha erken gelebilir diye düşünüyorum. Belki haftada iki gün belirleriz ve o günlerde bölüm gelir. Karar sizin.

Şimdi sizden saçma bir şey isteyeceğim.

Tanıtım bölümünde hiç yorum yok ya hani. Bir cümlecik, kelimecik yorum yapsanız? Ama bu bölüme yapmayı da unutmayın :D

Kendinize İyi Bakın ♥

Continue Reading

You'll Also Like

13.3K 1.1K 11
Alara canı sıkıldığını için bir numara sallar ve yazar ama bir sorun vardı. Salladığı numara seri katil olan barın kılıç atasoy'du...
370K 27K 88
Şuan sap gibi kalmıştım gerçekten. Neyse canım. Başa gelen çekilir. Yapacak bir şey yok, mecbur ıslanacağız. Gidebildiğim yere kadar kaldırımın yağm...
1M 55.6K 39
(TAMAMLANDI) Gece yarısı ünlü bir oyuncuya şarkı sözü yazarsanız ne olabilir ki? Ünlü oyuncu ve avukatın hikayesi... @bendenizeliff: Orda her kiminl...
7.4M 438K 72
Terk edilmenin acısını yaşayan genç kızın başvurduğu garip yol kendine göstermelik bir sevgili bulup eski sevgilisini kıskandırmaktır. Bunun için oku...